15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
MART1992ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR SANAT 13 fiğrenci sergisi • KültürSenisi-İstanbul Egitim ve ICültürVakfıİSTEK'inyıllık kültür ve sanat etkinlikleribaşladı. İlk olarak öîğrenci ve velilerinın resimlerinden o Juşan sergı Dolmabahçe Sarayı Hareket Köşkii'ndeaçıldı. Sanatçı •velılen arasında Ayla Algan. Can Ciöknıl. Dilek Işıksel v e Nesrin Çalıka da bulunuyor. Sergı 20 mart cuma gününe clekaçık kalacak. Selçuklular • İZMİR (Ege Ajans^ Ege Üniversitesi Edebıyat Faküitoı ye İzmir Alman K ültür Merkezi tarafından düzenlenen Selçuklular kcmulusemıner 16-17 mart tarihlennde Edebıyat Fakültesi'nde yvapılacak. İkı gün devam edecek seminenn ılk günunde Prof.Dr.Tunca K.ortantamer. "Selçuklu Dönemi Yazılı KiiltürüneGenelBirBakış', Dr.Martin Strohmeier, "Selçuklu Araştırmalanna Türk Katkılan", Prof.Dr.Rahmi Hüsevin Ünal." Anadolu Selçuklu Camiîerinin Mimari Özelliklerf ve Prof. Dr.GönülÖney.'Erken İslam Şanatında Selçuklu Resim Programının Özgün V'eri' konulannda bilgi verecekler. N- x ı Çağdaş Bale Topluluğu • Kiiltür Servisi- PEN Yazarlar * Dcrneği'nin kültürvcsanatctkinlikleri t sürüyor. Kuruluşunun 20. yılını * kutlayan Çağdaş Bale Topluluğu 16 mart pazartesi günü saat 20.00'de > BeyoğluSesTiyatrosu'ndabirgösteri £ sergileyecek.Topluluk koregraflannın ». ortakbirçalışmasıolanbuetkinlik î ikilılcrdcn oluşuyor. f0da müziği topluluğu f • Kültür Servisi-İstanbul Büyükşehir , Beledivesı Cemal Reşit Rey Konser ı, Salonu'nda yann. Saim Akçıl'ın £ yönetimindeki Mülkiye Oda Mûziği ^ Topluluğu bir konser verecek. Topluluk | konserde Vivaldi, Marcello ve Bach'ın | yapıtlannı seslendirecek. Mülkiye Oda |- M üziği Topluluğu Metin Yavuz (flüt), | Saim Akçıl (keman) ve Birsen f Ulucan'dan (klavsen) oluşuyor. Şehin yapıları • Kiiltür Servisi-Y. Müh. Mimar Oral Vural 12 mart perşembe günü saat 17.00-18.30 arası Yapı Endüsıri Merkezf nde bir konferans vere- cek.Vural konferansında, çağdaş anlayış ve yaklaşım içindeki şehir yapılan ile otantık ve mahallı mımannin çağdaş yaşam tarzı ve mimari ileyorumlanmış bınalannı lanıtacak. Barok müzik topluluğu • Kiiltür Servisi- İstanbul Barok Müzik Topluluğu. Avusturya'nın Granz ken- tinde 13 mart cuma günü bir konser verecek. Aydın Umur(blok flüt), Gökmen Noyan (trompet), Ayşegül Giraz (keman). Süha Umur(viyolonsel), Nazan İpşiroğlu'ndan(çembalo)oluşan topluluk. Ayusturya konscrinde Telemann, İlhan Üsmanbaş. Castello ve A. Cooke'un yapıtlannı seslendirecek. Konsere solist olarak Necati Giray katılacak. TüPkiyemiz • Kiiltür Servisi-Akbank 'ın yayımladığı Türkiyemiz Dergisi"nin66. sayısı çıktı.Türkçe ve İngilizce birarada basılan derginin bu sa> ısında Prof.Önder Küçükerman'ın "Boğaziçi Camcılığının Ünlü Eserleri: Çeşmibülbüller', Firdevs Sayılan'ın "Güneydoğu Anadolu'nun Düş Dünyası: Nemrut'un Tann Krallan", Zahır Güvemli"nin "Cumhuriyet Devri Sonrası Sanat Akımlan", Işık Soytürkün 'Antik Çağdan Günumüze Gökçeada(İmroz), Sabıha Tansuğ'un 'Bir Anadolu Geleneği: Türkmenlerde Ölüm Töreni' biışhklı yazılannayerveriliyor. Bienal 16 ekimde • Kiiltür Servisi- İstanbul Kültür ve Sanat Vakft'nca düzenlenen 3. Uluslararası İstanbul Bıenali, 16 ekim-30 kasım tarihleri arasında ger- çekleştirilecek. Bıcnale 16ülkenin katılması beklenıyor. 3. Uluslararası İstanbul Bienalf nın konusu. "Kültürel Farklıhk". 1992Bienalı ninözel- li Iderinden biri de bilindiği gibi Feshane'de kurulmakta olan İstanbul .Bmükşehir Belediyesi Dr. Nejat F. F£czacıbaşı Sanat Müzesfnin açılışını o luşturması. IDSO'nun bu haftaki konuklan şef Emin Güven Yaşlıçam, piyanistAlton ve viyolonist îyicil'di. Soluksuz, aralıksız, içten, enerjik yorum EVİN İLYASOĞLU İstanbul Devlet Senfoni Orkestrasf nın bu haftaki üç konuğu da pek sık rastla- madığımız sanatçılardı: Şef Emin Güven Yaşlıçam, piyanist Tuva- na Alton ve viyolonist Çiğdem Yonat-İyicil. Programın başındaki Rossini'ıün Wil- helm Tell Uvertürü ve sonundaki Liszt Prelüdleri ile şef Yaşlıçam'ın dınamik.titiz ve müzikal kişiliğini tanıdık: Orkestraya ilettiği elektriği dinleyicinin de algıladığı bir ortam yarattı. Başta Reyent Bölükbaşı ol- mak üzere Rossini'nin dört viyolonsel so- losu da kutlanmaya değerdı. Konservatuvarİanmızda öğreüm üyesı olan solistler, öğretmenlikleri kadar titiz ve duyarlı birer solist olduklannı da kanıtla- dılar. Tuvana Alton, Mozart'ın 22 numa- raiı Mi Bernol Majör Konçertosu'nda bes- tecinin derin düşüncesini. lirik bir anlatım- la duyurdu. özellikle ağır bölümde orkest- rayla kurduğu dengede üflemelilergrubuy- la (başta Ayşegül Kjrmanoğlu ve Nazım Acar olmak üzere) söyleşisi ile "trajik" bir doku oluşturdu. Çiğdem Yonat-İyicil, Vie- uxtemps'ın ustalik gerektiren soluksuz- aralıksız 5. keman konçertosunda içten, enerjik bir yorum sundu. Öğrenciler kon- seryatuvarlarda birer solist olma amacıyla yetişiyorlar. Öğretmenlerini sahnede gör- meleri, onlann dersler boyunca anlat- üklannı bir konser coşkusunda yaşayabil- meleri cok yararlı. Gönül ister ki daha ge- niş olanaklarla, daha çok yer verilsin bu solistlerimize. Çukurava Devlet Senfoni Orkest- rasftuı gttirtfkleri Daha geniş olanaklar deyince, daha çok orkestra, daha çok konser sayısı ve ycni dinleyici kitleleri yaratmak geliyor akla. Yalnız üç büyük kentimizde değil. 70 mil- yona varan nüfuslu ülkemızin başka köşe- lerinde de orkestralar kurulmasını özlüyo- ruz. Çukurova Senfoni Orkestrası bu tDSO'nun bu haftaki komıkları Şef (Fotoğraf:İBRAHİM GÜNEL) özlerrumizin ilk müjdecisi oldu. Şef Emin Güven Yaşlıçam'ın kurduğu ve sanat yö- netmenliğini üstlcndiği orkcstranın yaş or- talaması şimdilik 25. Gencecik, tazecik bir orkestra. Seçtikleri yapıta göre zaman za- man diğcr orkestralardan destek alıyorlar. Geçen haftalarda bu orkestraya konuk olarak kaülan başkemancımız Giilden Tu- ralı öylesıne duygulanmış, öylesine heye- canianmış ki. "Galiba bir-ikı ölçü eksik bile çaldım, heyecanımdan" diyor. "Öyle- sine coşkulular ki el ele vermişler, tek bir vücut olmaya inanmışlar. Şeflerinin titizli- ği her yerde göze çarpıyor: Salonun temiz- liğindcn. program notlannın ciddiyetin- den, üyelerin disiplinine kadar. Devlettcn aldığı mali destek kadar yörel destekleri de değerlendirmiş Emin Güven. Ve de en önemlisi doğru yerde kullanmış mali yardı- mı. Ben onca yılın deneyimli bir orkestra üyesi olarak gençlere çağn yapıyorum: Adana çok güzel. orkestranın ortamı ise daha güzel. Kendı içlerinde coşkulu bir Emin Güven Yaşlıçam ve piyanist Tuvana Alton'du. dünya kurmuşlar. Yeni mezunlann. genç yeteneklerin arayıp da bulamayacaklan bir olanak." Dileriz Çukurova orkestramız yakın bir gelecekte ülkemizin öndegelen müzik kurumlanndan biri olur. Hem dc bu coşkuyu yıürmeden. Heyecanısonuna kadar kornyabiinek Şef Emin Güven Yaşlıçam. ressam bir babanın oğlu. Küçük yaştan başlayarak babası müzik dünyasına girmesine öncü olmuş. Ankara Devlet Konservatuvan'nın ke- man bölümünü bitirince İtalyan hükü- metinın bursu ile şeflık öğrenimi için Santa Cecilia Konservatuvan'na gitmiş. Sonra Münich ve Sıena'dakı kurslarla uzmanlaş- mış. Halen İtalya'da birçok ünlü müzik konkurunun jüri üyesi: Avellino Senfoni Orkestrasf nın ve Polonya'daki Sitetin Or- kestrasfnın devamlı şefî. Aiie düzeninı dt. uzun yıllardır Roma'da kurmuş. Son göre- vi, Çukurova Senfoni Orkestrasfnı kur- mak, düzenlı konserlerle Adana'da bir müzik ortamı yaratmak. "Dinleyici her yerde iyi hazırlanmış bir konser programı- nı, disiplinli ve uyum içindeki orkestranın ürettiği mûziği anlıyor. Teknik bilgi gerek- mez, sizin çabanıa, özverinizi değerlendiri- yor halk." Ve Adanalılardan gördüğü maddi-manevi desteği sayıpdöküyor. Yaş- lıçam'la bir orkestra şefınin pedagog ve psikolog olması gerektığini konuşurken, "Bazen isterseniz fılozof olun, kendi içinde sorunlan olan orkestra ailesinde öyle olay- larla karşılaşıyorsunuz ki disiplin kurmak hadise oluyor. Yine de sevgi ve karşılıklı anlayışla şefın enerjisi ile birlik sağlanabi- lir. Ancak orkestralann belli birşefin disip- lininde oLmasından yanayım. Gelip geçen şeflerle gelenek yerleşemez. Uzun zaman beraber çalışmanın verdiği uyumla artık her şey kendiliğinden oluşmaya başlar. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda Prof. Lessing'in yerleştirdiği gelenek o git- tikten sonra da devam etmişti; ruhu dolaşır gjbiydi. Müzik doğal bir olay. O güzelliği yaşamasını, birlikte solumasını bilmek ge- rek. Kemiklerinizde hissetmelisiniz. Ken- dısiyle ve çevresiyle banşık msanlann ya- pacağı iş güzel müzik" diyor. Yaşlıçam'ın şeflikte ekol anlayışını soruyoruz: "Gerçek anlamda orkestra şefliğinı geti- ren Toscanıni'dir. Mehtu bu ekolün ucu. Ben İtalyan şeflerin izinde yürüdüm. La- tin-Akdcniz duygusallığı olan şefler. Al- man gibi değıl, İcendilerine özgü bir dalga- lanmalan var. Şef, elindeki imkânlan en iyi değerlendiren, zamaniamayı çok iyi bilen kişidir." Sonra Çukurova Senfoni Orkestrasf na değiniyoruz. Nasıl başvurulur bu orkestra- da çalmak için nasıl bir sınav öngörülmek- te? "Teknik kurulumuzun sınavından sonra konuk olarak bir konserimize ve prova- lanmıza katılmasıhı sağhyoruz adaylann. Başka kurumlardaki kadrosuyla nakil yaptırmak isteyeni dc aynı yoldan gcçiriyo- ruz. Müzikal yeteneği kadar insani değer- len de yüksek olmalı adayın. Heyecanı so- nuna kadar koruyabileeek, problemsiz ki- şileranyoruz." Bir de program düzenleme, orkestra üyelerinin bünyesine göre eser secme olayı var: "Bir yanda orkestranın eğiumine yö- nelik birdağarcık oluşturmak peşindeyim. Zor eserleri çalıp bitirince orkestra\a bir güven geliyor. Bu yıl Talihin Gücü, Beet- hoven'in 1. \e 2. senfonileri. Mozart'ın 39. ve 40. senfonileri oldukça çetin eserlerdi, zevkle çaldık. Eksik kalan üyeleri diğer or- kestralardan isteyip takviye >apıyoruz. Zaten dığer kurumlarla geniş bir koordi- nasyoniçindeyiz." Halen İtalya'daki düzeninin de devam ettiğini. kendi yokluğunda orkestranın nasıl çalışacağını soruyoruz. "Orkestra, belli konser sayısından sonra bir karaktere sahip olacaktır. Sizin dilinize. tarzınıza ve disiplininize alışır, sızinle özle- şir. Ben 15 haftalık programı fıilen üstlene- ceğim, geri kalan sürede konuk şeflerle yeni şeyler öğrenecekler İtalya'da oldu- ğum sürece aynı zamanda solist ve şef seç- mek açısından, o trafıği yönlendirmek açısından buraya faydam olacak kanısın- dayım." Ve 'başan?' "Başan, sürekli çalış- mak, geregindc ezi>et çekerek çalışmak, bıkmadan araştırmak sonucu elde edilen güzel bir duygu. Müzik çok güzel bir olay, onu severek yaşamasını öğrenmek gereki- yor." Atatürk Kültür Merkezi'nde 3 yeni bale: Les Sylphides, Rapsodi ve Paquita Tek perdelik bale zincirinin başlangıcı GEYVAN McMILLAN (tstanbul) - 2 1 . yüzyıla girerken bale sanatınm donık noktasına ülaştığı ülke Amerika'da en önemli faktörün para olduğu bir gerçek. Her türlü yeniliğe açık bir ortam, seyircisi devamlı çoğalan bale sanatı altya- pısının doğruluğundan çizdiği yolda özen gösterilen ve sevüen bir sanat dalıdır. 1934 yılında ünlü bale dehası G. Balanc- hine'in Amerika'dan aldığı davet ile New York'a gidip çalışmalanna başlaması ile bütün dünyada bale şanatında yeni bir devrenin başladığı bilinir. Balanchine'in özellikleri. kendine özgü üslubu üstünde durduğu soyut ve tek perdelik balelerin de başlangıadır. 1928 yılında vaptığı tek per- delik Apollon balesi 1934 yılında yaptığı Serenade balesi bu türün en güzel örnekle- ridir. 19 yy'da zamanuı balerinleri için yapıl- mış3 perdelik hikâyeanlatan.dekorvekos- tümünde egemenlik tasladığı baleler yeri- ne, yalnızca hareketin egemen olduğu, en son vücudunu ortaya çıkaran simgesel de- kor ve daha çok kostüm ve ışık üzerinde durulân bir konuyu içermeyen soyutluk içinde somut olabilen balelerin güzelliği se- yirciyi de çok etkilemıştir. Balanchine'in yaratüğı baleleri bütün dünyada diğer bale koregraflan da benim- semiştir. Tek perdelik balelerin diğer bir özelhği de yıldız sistemınin olmaması, her iyi dans eden dansçıya yeteneğine göre rol düşmesi ve repertuann da çoğalmasıdır. Bu düşünce ile yürütülen topluluklarda haftada en az 5-6 temsil verilip dansçı da her gece dans etme şansına sahip olabil- mektedir. Bazı koregraflar için grup dansçısı çoğu zaman başrol sanatçısının gölgesinde dans ederken teknik olarak iler- lemesı de pek mümkün olamamakta. Ba- lanchine'in yaratüğı gelenek \e grup dans- çısı da önem kazanıp teknik açıdan da so- list sanatçı kadar önemsenir olmuştur. Bu anlayış da topluluğun her açıdan ge- lişmesini sağiamaktadır. Bale sanatı öylesi- ne çalışma gerektiren bir sanat dalı ki sah- nelenen her eserin dansçıya bir şey katması bu esenn niteliğine bağlı tabıi. Gerek deği- şik stiller gerekse teknik. dansçıyı geliştiren faktörlerdir. Bu yüzden sahnelenecek her eserin teknik ve stil açısından hem bale top- luluğuna yaraşır olması hem de onlann ılerlemesı açısından önem taşıması gerekir. Bu yı) İstanbul Devlet Opera ve Balesi- nde sahneye konulan tek perdelik baleler bu aniayış üzerine sahnelenmiştir. Cho- pin'in "Les Sylphides", S. Rachmanjnoff- un "Rapsodi" ve L. Minkus'un "Paquita" ayn stillerde olup birçok dansçıya da solo rol oynama şansı vermektedir. Bu. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde az oynanan tek perdelik balelerin zincirinin de başlangjcıdır. Seyirciye çağdaş. özgün yeni yaratılmış eserler sunarak hem ülke- mızdeki koregraflanmızla hem de Batf dan gelecek koregraflann eserleri ile yepyeni, 21. yüzyıla yaraşır bir repertuar hazır- lamak gerekmektedir. Ülkemizde balemizin gelişebilmesi. dansçılann teknik düzeylerinin ilerlemesi için en önemli unsur temsil sayısının mu- hakkak artması. her yıl 3-4 program çıka- rabilecek nitelikte çalışma programlannın hazırlanması bale sanatı ve sanatcılannın allyapı ve yönetmeliğinin kesin olarak de- ğiştirilmesı, çok daha düzeylt ve evrensel bir bale sanatı seyircisi oluşturacaktır. Türk balesi 45 yıldır ülkemizde sanatm bir parçasıdır ve "Coppelia" ile başlayan ve bugüne dek dansçılan. koregraflan. ho- calan ve repetitörleri ile Batf yla kıyaslana- cak derecede iyi çalışan bir sanat dalı. 21 yüzyıla girerken her ülkede olduğu gibi biz- de de bu sanat dalının bale topluluğunun gerektirdiği Batı'daki- örnekleri gibi yeni bir altyapıya ihtiyaa olduğu da kaçınılmaz bir gerçektir. Ingiltere'de hedef kitlesi yaşhlar olan The Oldie yaym hayatına giriyor Gürbüz ve neşeli yaşlıların dergisiKültür Senisi-'The Oldie'...Ne yeni bir rock grubu, ne dans topluluğu ne de bir moda. The Oldie, 15 günde bir yayımlana- cak, hedef kitlesi yaşhlar olan bir derginin âdı. Merak ve sabırla beklenen The Oldie'- nin doğum yeri Londra. Derginin kuru- cusu ve yöneticisi ise Private Eye'm eski müdürü Richard Ingrams. Derginin kapağmdaki resım aslında her şeyi anlatıyor.Beyaz sakallı. koltuğuna gö- mülmüş bir başına oturan bir yaşlı...Ama mahzun ve heyecanlı bir yaşlı değil bu.Tam tersine gürbüz, neşeli.alaycı bir ihtiyar. Oldie'nın felsefesi ne? Dergi her şeyden önce okur kitlesine "gururlu' bir kimlik ka- zandırmayı amaçlıyor. Bu yaşa uygun. bir gurur. Yaşhlan plastik müdahaleler ve jogging gibi hilelerden koruyucu bir kimlikten söz ediliyor. Oldie'nin izledi- ği politikada, 'gençlik kültü ile müca- deleye de yer veriliyor. Bu arada yaşlı Avrupalılar,medya ve reklam dünyasıru harekete geçiren bir malzeme olarak değerlendiriliyor.Zekice ve önemli bir mücadeleden söz ediliyor. Yeni yetmelere. 20'liklere, yuppilere, işadamlanna, zenginlere, süper zenginlere ve hemen her sosyal sırufa yönelik çıkanlan sayısız derginin yanında artık 'yaşlılann' haklannı savunan bir dergi de var: The Oldie Amerika'da yaşlı okurlan hedefleyen dergilenn daha önce yayımlanmaya başla- dığı biliniyor. Longevity ve Senior Citizens bu dergilerden bırkaçı. Ancak her ikisi de The Oldie'nin yöneticisi Richard Ingrams'ın tasarladığı dergi modelinden oldukça farklı bir çizgide. Ingrams'a göre, Atlantik ötesinde yaşlılara yönelik çıkan yayınlar, sözkonusu kuşağa genç kalmanın sırlannı veren, her gün aşk yapmayı öğütleyen aptalcahaberlerledolu. Bir diğer deyişlebu tür dergiler yaşülan genç olmaya özendiri- yor. Ingrams'a göre Barbara Bush 'iyi bir yaşlf çünkü yaşını kabulleniyor. Ama sportmen görünümlü eşi, ABD Başkanı George Bush ise The Oldie'nin yöneticisi Ingrams'ın gözünde tek kelimeyle 'gülünç'. George Bush formda kalmak, atletik bir yapıya sahip olmak peşınde koştururken, çok kez düşüyor,tökezliyor ve gülünç durumlara düşüyor. Londra'da çıkan The Oldie'yi Naim Attallah yayımhyor. 'Quartet Books'un sahibi Attallah'ın bu projeye 148 milyon liret yatırdığj belirtiliyor. Ingrams. The Oldie için konulan sermayenin abartıü bir rakam olmadığını, derginin temel hede- finin 50 binlik bir tiraj olduğunu sd>lüyor. Ingrams'ın diğer göriişleri şöyle: 'İngiltere yaşlanjyor, ama Ingılız yaşhlan bir tür 'gençlik kültürü' ile kuşatılmış durumda. BBC ve gündelik basın da bu durumu besliyor.Independent her hafta iki sayfasını pop ınüziğe ayınrken, Daily Telgraph daha çok seks. rock müzik ve sağlık fıaberleri üzerinde duruyor." Kültür Bakanı Sağlar: 6 Dünya insani olmak gerek' AA (Mersin)- Kültür Bakanı Fikri Sağlar, uluslararası kültü- rel iletişimin köprülerinden biri- sinin opera ve bale sanatı oldu- ğunu belirterek, "Ulusal kültü- rümüzün, evrensel kültürlerle kucaklaşması kaçınılmaz bir zo- runluluktur" dedi. Kültür Bakanı Sağlar. Türkiyc'nin dördüncü Devlet Opera ve Balesi'nın Mersın'de açılması dolayısıyla düzenle- nen törende yaptığı konuşmada. çağdaş- laşmanın, uluslararası küllürle cntegre olmayı gerekli kıldığmı belirttı. Sağlar. şunlan söyledı: "Bu ertegrasyon, ulusal. özgün kültürümüzü yadsımak ya da küçüksemek anlamına gelmez. Tam ter- sine, çok çeşitli uygarlıklann beşiği olan ülkemizin zengın ve renkli kültüründen gurur duyuyoruz. Ancak, küreselleşen dünyamızda artık dünya insani olmak, evrensel değerleri paylaşmak gündemde- dir." Bakan Sağlar, 50 yıl gibi kısa bir geç- mişi bulunan Türk opera ve balesinin, bugün ülaştığı düze>in sevindirici ol- duğunu kaydetti.Türkiye"nin her yerin- de çağdaş sanat kurumlannın açılması için çaba göstermeye devam edeceklerini de belirten Sağlar. "Bu çabalanmız. salt opera ve bale ile sınırlı kalmayacaktır. Çokamaçh kültürmerkezleri. tiyatrolar. çeşitli müzik topluluklan ve kütüphane- leri ülkemizin her yanına yayarak, halkımızın yararlanmasına sunacağız" diye konuştu. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen de opera ve baleyi ülke çapında tanıtmak. sevdirmek \e \aygin- laştırmak çabalannın üriinünün Mer- sin'de tomurcuklandığını belirtti. Gök- men. kurulması düşüncesi 198O'lı yıllann başında oluşan ve amaca \önelik ilk somut adımlann 1989 yılında atıldığı Mersin Devlet Opera ve Balesfnın ekim ayında kendi kadrosu ile perdelerini aça- cagını bildirdi. Içel Valisi Çetin Birmek de opera ve balenin açılmasıyla Mersin'in tarihine altın harflcrle geçecek müstesna bir gü- nün yaşandığını ifade etti. Vali Birmek, Atatürk'ün çağdaş Türkiye yaratma yo- lunda attığı bir adımın ürünü ojan eski halkevi binasının bundan böyle l?*kü yuvası olarak hizmete açık tutu&eğjf belirtti. • *+ Mersin Devlet Opera ve Balfcsi. Puccini'nin "Madam öuttetfly" qpe- rasını sahneledi. .*' *- •**i ^ İÇİSEVÛÂ DOLU YOLCULÜK Cahit Külebi 8.0(X) üra (KDV içinde) Çağdaf Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul Ödemcli gÖBderilmez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle