Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MART1992ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR SANAT 13
fiğrenci sergisi
• KültürSenisi-İstanbul Egitim ve
ICültürVakfıİSTEK'inyıllık kültür ve
sanat etkinlikleribaşladı. İlk olarak
öîğrenci ve velilerinın resimlerinden
o Juşan sergı Dolmabahçe Sarayı
Hareket Köşkii'ndeaçıldı. Sanatçı
•velılen arasında Ayla Algan. Can
Ciöknıl. Dilek Işıksel v e Nesrin Çalıka da
bulunuyor. Sergı 20 mart cuma gününe
clekaçık kalacak.
Selçuklular
• İZMİR (Ege Ajans^ Ege Üniversitesi
Edebıyat Faküitoı ye İzmir Alman
K ültür Merkezi tarafından düzenlenen
Selçuklular kcmulusemıner 16-17 mart
tarihlennde Edebıyat Fakültesi'nde
yvapılacak. İkı gün devam edecek
seminenn ılk günunde Prof.Dr.Tunca
K.ortantamer. "Selçuklu Dönemi Yazılı
KiiltürüneGenelBirBakış', Dr.Martin
Strohmeier, "Selçuklu Araştırmalanna
Türk Katkılan", Prof.Dr.Rahmi
Hüsevin Ünal." Anadolu Selçuklu
Camiîerinin Mimari Özelliklerf ve Prof.
Dr.GönülÖney.'Erken İslam Şanatında
Selçuklu Resim Programının Özgün
V'eri' konulannda bilgi verecekler.
N-
x ı
Çağdaş Bale Topluluğu
• Kiiltür Servisi- PEN Yazarlar
* Dcrneği'nin kültürvcsanatctkinlikleri
t sürüyor. Kuruluşunun 20. yılını
* kutlayan Çağdaş Bale Topluluğu 16
mart pazartesi günü saat 20.00'de
> BeyoğluSesTiyatrosu'ndabirgösteri
£ sergileyecek.Topluluk koregraflannın
». ortakbirçalışmasıolanbuetkinlik
î ikilılcrdcn oluşuyor.
f0da müziği topluluğu
f • Kültür Servisi-İstanbul Büyükşehir
, Beledivesı Cemal Reşit Rey Konser
ı, Salonu'nda yann. Saim Akçıl'ın
£ yönetimindeki Mülkiye Oda Mûziği
^ Topluluğu bir konser verecek. Topluluk
| konserde Vivaldi, Marcello ve Bach'ın
| yapıtlannı seslendirecek. Mülkiye Oda
|- M üziği Topluluğu Metin Yavuz (flüt),
| Saim Akçıl (keman) ve Birsen
f Ulucan'dan (klavsen) oluşuyor.
Şehin yapıları
• Kiiltür Servisi-Y. Müh. Mimar Oral
Vural 12 mart perşembe günü saat
17.00-18.30 arası Yapı Endüsıri
Merkezf nde bir konferans vere-
cek.Vural konferansında, çağdaş anlayış
ve yaklaşım içindeki şehir yapılan ile
otantık ve mahallı mımannin çağdaş
yaşam tarzı ve mimari ileyorumlanmış
bınalannı lanıtacak.
Barok müzik topluluğu
• Kiiltür Servisi- İstanbul Barok Müzik
Topluluğu. Avusturya'nın Granz ken-
tinde 13 mart cuma günü bir konser
verecek. Aydın Umur(blok flüt),
Gökmen Noyan (trompet), Ayşegül
Giraz (keman). Süha Umur(viyolonsel),
Nazan İpşiroğlu'ndan(çembalo)oluşan
topluluk. Ayusturya konscrinde
Telemann, İlhan Üsmanbaş. Castello ve
A. Cooke'un yapıtlannı seslendirecek.
Konsere solist olarak Necati Giray
katılacak.
TüPkiyemiz
• Kiiltür Servisi-Akbank 'ın yayımladığı
Türkiyemiz Dergisi"nin66. sayısı
çıktı.Türkçe ve İngilizce birarada
basılan derginin bu sa> ısında Prof.Önder
Küçükerman'ın "Boğaziçi Camcılığının
Ünlü Eserleri: Çeşmibülbüller', Firdevs
Sayılan'ın "Güneydoğu Anadolu'nun
Düş Dünyası: Nemrut'un Tann
Krallan", Zahır Güvemli"nin
"Cumhuriyet Devri Sonrası Sanat
Akımlan", Işık Soytürkün 'Antik
Çağdan Günumüze Gökçeada(İmroz),
Sabıha Tansuğ'un 'Bir Anadolu
Geleneği: Türkmenlerde Ölüm Töreni'
biışhklı yazılannayerveriliyor.
Bienal 16 ekimde
• Kiiltür Servisi- İstanbul Kültür ve
Sanat Vakft'nca düzenlenen 3.
Uluslararası İstanbul Bıenali, 16
ekim-30 kasım tarihleri arasında ger-
çekleştirilecek. Bıcnale 16ülkenin
katılması beklenıyor. 3. Uluslararası
İstanbul Bienalf nın konusu. "Kültürel
Farklıhk". 1992Bienalı ninözel-
li Iderinden biri de bilindiği gibi
Feshane'de kurulmakta olan İstanbul
.Bmükşehir Belediyesi Dr. Nejat F.
F£czacıbaşı Sanat Müzesfnin açılışını
o luşturması.
IDSO'nun bu haftaki konuklan şef Emin Güven Yaşlıçam, piyanistAlton ve viyolonist îyicil'di.
Soluksuz, aralıksız, içten, enerjik yorum
EVİN
İLYASOĞLU
İstanbul Devlet Senfoni
Orkestrasf nın bu haftaki üç
konuğu da pek sık rastla-
madığımız sanatçılardı: Şef Emin
Güven Yaşlıçam, piyanist Tuva-
na Alton ve viyolonist Çiğdem
Yonat-İyicil.
Programın başındaki Rossini'ıün Wil-
helm Tell Uvertürü ve sonundaki Liszt
Prelüdleri ile şef Yaşlıçam'ın dınamik.titiz
ve müzikal kişiliğini tanıdık: Orkestraya
ilettiği elektriği dinleyicinin de algıladığı bir
ortam yarattı. Başta Reyent Bölükbaşı ol-
mak üzere Rossini'nin dört viyolonsel so-
losu da kutlanmaya değerdı.
Konservatuvarİanmızda öğreüm üyesı
olan solistler, öğretmenlikleri kadar titiz ve
duyarlı birer solist olduklannı da kanıtla-
dılar. Tuvana Alton, Mozart'ın 22 numa-
raiı Mi Bernol Majör Konçertosu'nda bes-
tecinin derin düşüncesini. lirik bir anlatım-
la duyurdu. özellikle ağır bölümde orkest-
rayla kurduğu dengede üflemelilergrubuy-
la (başta Ayşegül Kjrmanoğlu ve Nazım
Acar olmak üzere) söyleşisi ile "trajik" bir
doku oluşturdu. Çiğdem Yonat-İyicil, Vie-
uxtemps'ın ustalik gerektiren soluksuz-
aralıksız 5. keman konçertosunda içten,
enerjik bir yorum sundu. Öğrenciler kon-
seryatuvarlarda birer solist olma amacıyla
yetişiyorlar. Öğretmenlerini sahnede gör-
meleri, onlann dersler boyunca anlat-
üklannı bir konser coşkusunda yaşayabil-
meleri cok yararlı. Gönül ister ki daha ge-
niş olanaklarla, daha çok yer verilsin bu
solistlerimize.
Çukurava Devlet Senfoni Orkest-
rasftuı gttirtfkleri
Daha geniş olanaklar deyince, daha çok
orkestra, daha çok konser sayısı ve ycni
dinleyici kitleleri yaratmak geliyor akla.
Yalnız üç büyük kentimizde değil. 70 mil-
yona varan nüfuslu ülkemızin başka köşe-
lerinde de orkestralar kurulmasını özlüyo-
ruz. Çukurova Senfoni Orkestrası bu
tDSO'nun bu haftaki komıkları Şef
(Fotoğraf:İBRAHİM GÜNEL)
özlerrumizin ilk müjdecisi oldu. Şef Emin
Güven Yaşlıçam'ın kurduğu ve sanat yö-
netmenliğini üstlcndiği orkcstranın yaş or-
talaması şimdilik 25. Gencecik, tazecik bir
orkestra. Seçtikleri yapıta göre zaman za-
man diğcr orkestralardan destek alıyorlar.
Geçen haftalarda bu orkestraya konuk
olarak kaülan başkemancımız Giilden Tu-
ralı öylesıne duygulanmış, öylesine heye-
canianmış ki. "Galiba bir-ikı ölçü eksik
bile çaldım, heyecanımdan" diyor. "Öyle-
sine coşkulular ki el ele vermişler, tek bir
vücut olmaya inanmışlar. Şeflerinin titizli-
ği her yerde göze çarpıyor: Salonun temiz-
liğindcn. program notlannın ciddiyetin-
den, üyelerin disiplinine kadar. Devlettcn
aldığı mali destek kadar yörel destekleri de
değerlendirmiş Emin Güven. Ve de en
önemlisi doğru yerde kullanmış mali yardı-
mı. Ben onca yılın deneyimli bir orkestra
üyesi olarak gençlere çağn yapıyorum:
Adana çok güzel. orkestranın ortamı ise
daha güzel. Kendı içlerinde coşkulu bir
Emin Güven Yaşlıçam ve piyanist Tuvana Alton'du.
dünya kurmuşlar. Yeni mezunlann. genç
yeteneklerin arayıp da bulamayacaklan
bir olanak." Dileriz Çukurova
orkestramız yakın bir gelecekte ülkemizin
öndegelen müzik kurumlanndan biri olur.
Hem dc bu coşkuyu yıürmeden.
Heyecanısonuna kadar
kornyabiinek
Şef Emin Güven Yaşlıçam. ressam bir
babanın oğlu. Küçük yaştan başlayarak
babası müzik dünyasına girmesine öncü
olmuş.
Ankara Devlet Konservatuvan'nın ke-
man bölümünü bitirince İtalyan hükü-
metinın bursu ile şeflık öğrenimi için Santa
Cecilia Konservatuvan'na gitmiş. Sonra
Münich ve Sıena'dakı kurslarla uzmanlaş-
mış. Halen İtalya'da birçok ünlü müzik
konkurunun jüri üyesi: Avellino Senfoni
Orkestrasf nın ve Polonya'daki Sitetin Or-
kestrasfnın devamlı şefî. Aiie düzeninı dt.
uzun yıllardır Roma'da kurmuş. Son göre-
vi, Çukurova Senfoni Orkestrasfnı kur-
mak, düzenlı konserlerle Adana'da bir
müzik ortamı yaratmak. "Dinleyici her
yerde iyi hazırlanmış bir konser programı-
nı, disiplinli ve uyum içindeki orkestranın
ürettiği mûziği anlıyor. Teknik bilgi gerek-
mez, sizin çabanıa, özverinizi değerlendiri-
yor halk." Ve Adanalılardan gördüğü
maddi-manevi desteği sayıpdöküyor. Yaş-
lıçam'la bir orkestra şefınin pedagog ve
psikolog olması gerektığini konuşurken,
"Bazen isterseniz fılozof olun, kendi içinde
sorunlan olan orkestra ailesinde öyle olay-
larla karşılaşıyorsunuz ki disiplin kurmak
hadise oluyor. Yine de sevgi ve karşılıklı
anlayışla şefın enerjisi ile birlik sağlanabi-
lir. Ancak orkestralann belli birşefin disip-
lininde oLmasından yanayım. Gelip geçen
şeflerle gelenek yerleşemez. Uzun zaman
beraber çalışmanın verdiği uyumla artık
her şey kendiliğinden oluşmaya başlar.
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nda
Prof. Lessing'in yerleştirdiği gelenek o git-
tikten sonra da devam etmişti; ruhu dolaşır
gjbiydi. Müzik doğal bir olay. O güzelliği
yaşamasını, birlikte solumasını bilmek ge-
rek. Kemiklerinizde hissetmelisiniz. Ken-
dısiyle ve çevresiyle banşık msanlann ya-
pacağı iş güzel müzik" diyor. Yaşlıçam'ın
şeflikte ekol anlayışını soruyoruz:
"Gerçek anlamda orkestra şefliğinı geti-
ren Toscanıni'dir. Mehtu bu ekolün ucu.
Ben İtalyan şeflerin izinde yürüdüm. La-
tin-Akdcniz duygusallığı olan şefler. Al-
man gibi değıl, İcendilerine özgü bir dalga-
lanmalan var. Şef, elindeki imkânlan en iyi
değerlendiren, zamaniamayı çok iyi bilen
kişidir."
Sonra Çukurova Senfoni Orkestrasf na
değiniyoruz. Nasıl başvurulur bu orkestra-
da çalmak için nasıl bir sınav öngörülmek-
te?
"Teknik kurulumuzun sınavından sonra
konuk olarak bir konserimize ve prova-
lanmıza katılmasıhı sağhyoruz adaylann.
Başka kurumlardaki kadrosuyla nakil
yaptırmak isteyeni dc aynı yoldan gcçiriyo-
ruz. Müzikal yeteneği kadar insani değer-
len de yüksek olmalı adayın. Heyecanı so-
nuna kadar koruyabileeek, problemsiz ki-
şileranyoruz."
Bir de program düzenleme, orkestra
üyelerinin bünyesine göre eser secme olayı
var: "Bir yanda orkestranın eğiumine yö-
nelik birdağarcık oluşturmak peşindeyim.
Zor eserleri çalıp bitirince orkestra\a bir
güven geliyor. Bu yıl Talihin Gücü, Beet-
hoven'in 1. \e 2. senfonileri. Mozart'ın 39.
ve 40. senfonileri oldukça çetin eserlerdi,
zevkle çaldık. Eksik kalan üyeleri diğer or-
kestralardan isteyip takviye >apıyoruz.
Zaten dığer kurumlarla geniş bir koordi-
nasyoniçindeyiz."
Halen İtalya'daki düzeninin de devam
ettiğini. kendi yokluğunda orkestranın
nasıl çalışacağını soruyoruz.
"Orkestra, belli konser sayısından sonra
bir karaktere sahip olacaktır. Sizin dilinize.
tarzınıza ve disiplininize alışır, sızinle özle-
şir. Ben 15 haftalık programı fıilen üstlene-
ceğim, geri kalan sürede konuk şeflerle
yeni şeyler öğrenecekler İtalya'da oldu-
ğum sürece aynı zamanda solist ve şef seç-
mek açısından, o trafıği yönlendirmek
açısından buraya faydam olacak kanısın-
dayım." Ve 'başan?' "Başan, sürekli çalış-
mak, geregindc ezi>et çekerek çalışmak,
bıkmadan araştırmak sonucu elde edilen
güzel bir duygu. Müzik çok güzel bir olay,
onu severek yaşamasını öğrenmek gereki-
yor."
Atatürk Kültür Merkezi'nde 3 yeni bale: Les Sylphides, Rapsodi ve Paquita
Tek perdelik bale zincirinin başlangıcı
GEYVAN McMILLAN (tstanbul) - 2 1 .
yüzyıla girerken bale sanatınm
donık noktasına ülaştığı ülke
Amerika'da en önemli faktörün
para olduğu bir gerçek. Her türlü
yeniliğe açık bir ortam, seyircisi
devamlı çoğalan bale sanatı altya-
pısının doğruluğundan çizdiği
yolda özen gösterilen ve sevüen
bir sanat dalıdır.
1934 yılında ünlü bale dehası G. Balanc-
hine'in Amerika'dan aldığı davet ile New
York'a gidip çalışmalanna başlaması ile
bütün dünyada bale şanatında yeni bir
devrenin başladığı bilinir. Balanchine'in
özellikleri. kendine özgü üslubu üstünde
durduğu soyut ve tek perdelik balelerin de
başlangıadır. 1928 yılında vaptığı tek per-
delik Apollon balesi 1934 yılında yaptığı
Serenade balesi bu türün en güzel örnekle-
ridir.
19 yy'da zamanuı balerinleri için yapıl-
mış3 perdelik hikâyeanlatan.dekorvekos-
tümünde egemenlik tasladığı baleler yeri-
ne, yalnızca hareketin egemen olduğu, en
son vücudunu ortaya çıkaran simgesel de-
kor ve daha çok kostüm ve ışık üzerinde
durulân bir konuyu içermeyen soyutluk
içinde somut olabilen balelerin güzelliği se-
yirciyi de çok etkilemıştir.
Balanchine'in yaratüğı baleleri bütün
dünyada diğer bale koregraflan da benim-
semiştir. Tek perdelik balelerin diğer bir
özelhği de yıldız sistemınin olmaması, her
iyi dans eden dansçıya yeteneğine göre rol
düşmesi ve repertuann da çoğalmasıdır.
Bu düşünce ile yürütülen topluluklarda
haftada en az 5-6 temsil verilip dansçı da
her gece dans etme şansına sahip olabil-
mektedir. Bazı koregraflar için grup
dansçısı çoğu zaman başrol sanatçısının
gölgesinde dans ederken teknik olarak iler-
lemesı de pek mümkün olamamakta. Ba-
lanchine'in yaratüğı gelenek \e grup dans-
çısı da önem kazanıp teknik açıdan da so-
list sanatçı kadar önemsenir olmuştur.
Bu anlayış da topluluğun her açıdan ge-
lişmesini sağiamaktadır. Bale sanatı öylesi-
ne çalışma gerektiren bir sanat dalı ki sah-
nelenen her eserin dansçıya bir şey katması
bu esenn niteliğine bağlı tabıi. Gerek deği-
şik stiller gerekse teknik. dansçıyı geliştiren
faktörlerdir. Bu yüzden sahnelenecek her
eserin teknik ve stil açısından hem bale top-
luluğuna yaraşır olması hem de onlann
ılerlemesı açısından önem taşıması gerekir.
Bu yı) İstanbul Devlet Opera ve Balesi-
nde sahneye konulan tek perdelik baleler
bu aniayış üzerine sahnelenmiştir. Cho-
pin'in "Les Sylphides", S. Rachmanjnoff-
un "Rapsodi" ve L. Minkus'un "Paquita"
ayn stillerde olup birçok dansçıya da solo
rol oynama şansı vermektedir.
Bu. İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde
az oynanan tek perdelik balelerin zincirinin
de başlangjcıdır. Seyirciye çağdaş. özgün
yeni yaratılmış eserler sunarak hem ülke-
mızdeki koregraflanmızla hem de Batf dan
gelecek koregraflann eserleri ile yepyeni,
21. yüzyıla yaraşır bir repertuar hazır-
lamak gerekmektedir.
Ülkemizde balemizin gelişebilmesi.
dansçılann teknik düzeylerinin ilerlemesi
için en önemli unsur temsil sayısının mu-
hakkak artması. her yıl 3-4 program çıka-
rabilecek nitelikte çalışma programlannın
hazırlanması bale sanatı ve sanatcılannın
allyapı ve yönetmeliğinin kesin olarak de-
ğiştirilmesı, çok daha düzeylt ve evrensel
bir bale sanatı seyircisi oluşturacaktır.
Türk balesi 45 yıldır ülkemizde sanatm
bir parçasıdır ve "Coppelia" ile başlayan
ve bugüne dek dansçılan. koregraflan. ho-
calan ve repetitörleri ile Batf yla kıyaslana-
cak derecede iyi çalışan bir sanat dalı. 21
yüzyıla girerken her ülkede olduğu gibi biz-
de de bu sanat dalının bale topluluğunun
gerektirdiği Batı'daki- örnekleri gibi yeni
bir altyapıya ihtiyaa olduğu da kaçınılmaz
bir gerçektir.
Ingiltere'de hedef kitlesi yaşhlar olan The Oldie yaym hayatına giriyor
Gürbüz ve neşeli yaşlıların dergisiKültür Senisi-'The Oldie'...Ne yeni bir
rock grubu, ne dans topluluğu ne de bir
moda. The Oldie, 15 günde bir yayımlana-
cak, hedef kitlesi yaşhlar olan bir derginin
âdı. Merak ve sabırla beklenen The Oldie'-
nin doğum yeri Londra. Derginin kuru-
cusu ve yöneticisi ise Private Eye'm eski
müdürü Richard Ingrams.
Derginin kapağmdaki resım aslında her
şeyi anlatıyor.Beyaz sakallı. koltuğuna gö-
mülmüş bir başına oturan bir yaşlı...Ama
mahzun ve heyecanlı bir yaşlı değil bu.Tam
tersine gürbüz, neşeli.alaycı bir ihtiyar.
Oldie'nın felsefesi ne? Dergi her şeyden
önce okur kitlesine "gururlu' bir kimlik ka-
zandırmayı amaçlıyor. Bu yaşa uygun. bir
gurur. Yaşhlan plastik müdahaleler ve
jogging gibi hilelerden koruyucu bir
kimlikten söz ediliyor. Oldie'nin izledi-
ği politikada, 'gençlik kültü ile müca-
deleye de yer veriliyor. Bu arada yaşlı
Avrupalılar,medya ve reklam dünyasıru
harekete geçiren bir malzeme olarak
değerlendiriliyor.Zekice ve önemli bir
mücadeleden söz ediliyor. Yeni yetmelere.
20'liklere, yuppilere, işadamlanna,
zenginlere, süper zenginlere ve hemen her
sosyal sırufa yönelik çıkanlan sayısız
derginin yanında artık 'yaşlılann' haklannı
savunan bir dergi de var: The Oldie
Amerika'da yaşlı okurlan hedefleyen
dergilenn daha önce yayımlanmaya başla-
dığı biliniyor. Longevity ve Senior Citizens
bu dergilerden bırkaçı. Ancak her ikisi de
The Oldie'nin yöneticisi Richard
Ingrams'ın tasarladığı dergi modelinden
oldukça farklı bir çizgide.
Ingrams'a göre, Atlantik ötesinde
yaşlılara yönelik çıkan yayınlar,
sözkonusu kuşağa genç kalmanın sırlannı
veren, her gün aşk yapmayı öğütleyen
aptalcahaberlerledolu. Bir diğer deyişlebu
tür dergiler yaşülan genç olmaya özendiri-
yor.
Ingrams'a göre Barbara Bush 'iyi bir
yaşlf çünkü yaşını kabulleniyor. Ama
sportmen görünümlü eşi, ABD Başkanı
George Bush ise The Oldie'nin yöneticisi
Ingrams'ın gözünde tek kelimeyle 'gülünç'.
George Bush formda kalmak, atletik bir
yapıya sahip olmak peşınde koştururken,
çok kez düşüyor,tökezliyor ve gülünç
durumlara düşüyor.
Londra'da çıkan The Oldie'yi Naim
Attallah yayımhyor. 'Quartet Books'un
sahibi Attallah'ın bu projeye 148 milyon
liret yatırdığj belirtiliyor. Ingrams. The
Oldie için konulan sermayenin abartıü bir
rakam olmadığını, derginin temel hede-
finin 50 binlik bir tiraj olduğunu sd>lüyor.
Ingrams'ın diğer göriişleri şöyle: 'İngiltere
yaşlanjyor, ama Ingılız yaşhlan bir tür
'gençlik kültürü' ile kuşatılmış durumda.
BBC ve gündelik basın da bu durumu
besliyor.Independent her hafta iki
sayfasını pop ınüziğe ayınrken, Daily
Telgraph daha çok seks. rock müzik ve
sağlık fıaberleri üzerinde duruyor."
Kültür Bakanı Sağlar:
6
Dünya insani
olmak gerek'
AA (Mersin)- Kültür Bakanı
Fikri Sağlar, uluslararası kültü-
rel iletişimin köprülerinden biri-
sinin opera ve bale sanatı oldu-
ğunu belirterek, "Ulusal kültü-
rümüzün, evrensel kültürlerle
kucaklaşması kaçınılmaz bir zo-
runluluktur" dedi.
Kültür Bakanı Sağlar. Türkiyc'nin
dördüncü Devlet Opera ve Balesi'nın
Mersın'de açılması dolayısıyla düzenle-
nen törende yaptığı konuşmada. çağdaş-
laşmanın, uluslararası küllürle cntegre
olmayı gerekli kıldığmı belirttı. Sağlar.
şunlan söyledı: "Bu ertegrasyon, ulusal.
özgün kültürümüzü yadsımak ya da
küçüksemek anlamına gelmez. Tam ter-
sine, çok çeşitli uygarlıklann beşiği olan
ülkemizin zengın ve renkli kültüründen
gurur duyuyoruz. Ancak, küreselleşen
dünyamızda artık dünya insani olmak,
evrensel değerleri paylaşmak gündemde-
dir."
Bakan Sağlar, 50 yıl gibi kısa bir geç-
mişi bulunan Türk opera ve balesinin,
bugün ülaştığı düze>in sevindirici ol-
duğunu kaydetti.Türkiye"nin her yerin-
de çağdaş sanat kurumlannın açılması
için çaba göstermeye devam edeceklerini
de belirten Sağlar. "Bu çabalanmız. salt
opera ve bale ile sınırlı kalmayacaktır.
Çokamaçh kültürmerkezleri. tiyatrolar.
çeşitli müzik topluluklan ve kütüphane-
leri ülkemizin her yanına yayarak,
halkımızın yararlanmasına sunacağız"
diye konuştu.
Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü
Rengim Gökmen de opera ve baleyi ülke
çapında tanıtmak. sevdirmek \e \aygin-
laştırmak çabalannın üriinünün Mer-
sin'de tomurcuklandığını belirtti. Gök-
men. kurulması düşüncesi 198O'lı
yıllann başında oluşan ve amaca \önelik
ilk somut adımlann 1989 yılında atıldığı
Mersin Devlet Opera ve Balesfnın ekim
ayında kendi kadrosu ile perdelerini aça-
cagını bildirdi.
Içel Valisi Çetin Birmek de opera ve
balenin açılmasıyla Mersin'in tarihine
altın harflcrle geçecek müstesna bir gü-
nün yaşandığını ifade etti. Vali Birmek,
Atatürk'ün çağdaş Türkiye yaratma yo-
lunda attığı bir adımın ürünü ojan eski
halkevi binasının bundan böyle l?*kü
yuvası olarak hizmete açık tutu&eğjf
belirtti. • *+
Mersin Devlet Opera ve Balfcsi.
Puccini'nin "Madam öuttetfly" qpe-
rasını sahneledi. .*' *- •**i
^
İÇİSEVÛÂ
DOLU
YOLCULÜK
Cahit Külebi
8.0(X) üra (KDV içinde)
Çağdaf Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
Ödemcli gÖBderilmez.