26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK1992 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Tarih Bitti' mi?Fukuyama'nın, çağdaş düşüncenin "'öğütleri"ne kulak asma- dığj açık. Ama çağdaş düşünce ona kulak veriyor. Doç. Dr. ÖMER NACİ SOYKAN Mimar Sinan Ün. PENCERE D üşün dünyasında son yıllann başlıca bir tar- tışma konusu. "Tarih bitti" savı dolayımında sünnektedir. Sav eski olmakla birlikte tartış- ma, ABD Dışişlen Bakanlığı'nda planlamadairesi yöneticisi olan Japon asıllı Amerikah yazar Francis Fuku- yama'nın •"Tarihin Sonu?" başlığıyla önce makale olarak yayımladığı. son- ra da kitap haline getirdiği çalışmala- nyla gündeme geldi. Görevi gere'ği elinın aitında bulu- nan. Latin Amerika ülkelerinden Tür- kiye'ye. Uzak Asya'ya; eski Sovyetler Birliği"nden Afrika'va. kısacası dün- yanın dört bir yanından ülkelere ait zengin siyasal bilgi malzemesini ki- tabında kulianan Fukuyama. kendı deyişiyle bir "evrensel tarih felsefesi" yapmak amacındadır. Ne var kı kitap- ta bu zengin coğrafya tabanına karşılık tarih, baa kısa göndermeler ve yakın tarih dışında hemen hiç yok- tur. Yazar, Hegelci bir tarih görüşünü paylaşır; ama Hegel'i kendisınden çok bir Hegel yorumcusu olan Alexandre Kojeve'in bakış açısıyla anlayarak. "Tarih bitti" deyince insan ilkın psikolojik bir tepki veriyor. sanki artık bir şeyden yoksunmuşuz gibı... Öte yandan bu deyim. örneğin "yağmur dindi" der gibi bir deney cümlesi gö- rünümünde. Oysa o yalnızca bir tah- min. daha doğrusu bir saymacadır. Fukuyama'ya göre tarihin bitmesiyle yoksun kalacağımız şeyler hiç de üzü- lünecek şeyler değil. Savaşlar ve kanlı devrimler; dikta yöneıimleri ve ütop- yalar. Çünkü ona göre insanın uğruna şavaşacağı artık hiçbir ideali yoktur. İdeale vanlmıştır: Liberal demokrasi. Fukuyama, tarihten şunu anlar "Bü- tün zamanlann lüm insanlarının ya- şantılannı kapsayan. biricik tarzda. iç içe geçmiş ve ereğe yönelmiş evrimsel bir süreç." O. buradan şu sonuca va- nr: Tanhin ereği olduğuna göre onun bu ereğe de varması gerekti. Sonun başlangıcına asıl Fransız ve Amerikan Devrimiilevanlmıştı. "Çünkü budev- rimlerle ortaya çıkan kentsoylu top- lum, tarihin özlemini tatmin etmişti." Ama bu sonun dünya yüzeyinde yay- gınlaşması ve daha açık bir görünüm kazanması, son birkaç on yılda olmuş- tur. Otoriter egemenlikte görülen bu- günkü bunalım (kriz). Gorbaçov"un perestroykasından önce başlamıştı. Portekiz'de 1974 asker darbesi ve ar- kasından sosyalist Mario Suarez'in se- çilmesi. Yunanistan'da asker darbesi ve demokrasinin gelmesı. Türkiye'de 12 Eyiül ve 1983"te sivil yönetime ge- çilmesi, I975"te İspanya'da Franco'- nun ölmesiyle demokrasive geçiş, 80'li yıllarda Latin Amerika'da ve Doğu Asya'da demokratik yönetime yöne- lik değışimler. Aslında burada adı ge- çen ülke halklan, Fukuyama"nın gö- zünde "tarihsel halklar" olarak görü- lür \e onlar. tarihin önde gidcn "tarih sonrası" (posthistorik) halklann. yani Batı Avrupa ile ABD"nin bugün vardığı vere. liberal demokrasiye var- ma çabasındadır. (Buna göre "tarihsel halklar" için tarihin sonunun henüz gelmemiş olması gerekır. Galiba hiç gelmeyecek!) Fukuyama'ya göre ınsan eylemini iki içgüdüsel güç belirler: Biri güvenlik ve maddi refah çabası. öbürü özgürlü- ğü ve başkalannca kabul ve takdir edilmeyi isteme. O, bu iki dürtüyü ta- rih sürecinin iki temel etkeni olarak alır ve evrenselleştirir. Birincisi, "bizi liberal demokrasinin vaat edilen ülke- sinin ancak kapısına dek getiren çağ- daş doğabilimi'dır. Fakat kapıdan içeri girmek için ikinci ilkeye gereksi- nim var: Bu. Fukuyama'nın Hegel- den aldığını söylediğı. ilk kez Platon'- da görülen Thymos'tur. "Duyarlık". "onur". "soyluluk". "yüreklilik". "doğruluk duygusu". "değerlilik" gibi kullanımlan olan Thymos. şöyle tanı- mlanır: "Kendine belirli birdeğer ver- me ve bu değerin tanınmasını isteme yetisi. genellıkle "öz saygısf diye ad- îandınlır." Birinin temelinde doğabili- min. öbürününkınde "Thymos"un bulunduğu "ekonomi" ile "kabul gör- me". "tarihin sonunda ortaya çıkan evrensel ve eştürsel d:vlet"in üstünde oturduğu "İki sütun" olarak görülür. Fukuyama'nın "tarihin sonu" savı, onun tarihi yalnızca siyasal ya da ideo- lojik tarih olarak anlamasından kay- naklanır. Bu da hiç ınandıncı değildir. Büyük savaşlar olmayacak diye tarih bitmiş mi sayılacak? Tan'h büyük sa- vaşlardan mı ibarettir? Hem "büyük savaş" ne demektir 0 Şimdiki "küçük savaşlar". geçmişteki "büyükler"den daha mı küçük? Ya da liberal demok- rasinin "vaat edilen ülke" olmadığının günün birinde görülmeyeceğıni kım temin edebilir? Bilim. sanat ve felsefe tarihleri görmezden gelinmiş. Fukuyama'ya inanırsak, örneğin bilimde artık hiçbir büyük ilerleme beklemememiz gerekir. O. bu tür so- rulara hiç dokunmuyor. ama sözümo- na dünyanın gidişini arkasına alan bi- rinin yüksek\etkesiyle( = otoritesiyle) karşıtlannı şöyle kınıyor: "Çağdaş toplumlar daima daha demokratik ol- madayken. çağdaş düşünce bir çıkmaz sokakta öğüt vermededir." Fukuya- ma'nın,çağdaşdüşüncenın"öğütleri"- ne kulak asmadığı açık. Ama çağdaş düşünce ona kulak veriyor. ARADABIR Doç. Pr. DURSUN KIRBAŞ Son On Yılın Temel Felsefesi Faydacılık (pragmatizm) felsefi bir terimdir. Batı kapı- talizminin emperyalizm (1898) öncesi döneminde. 186O'lı yıllarda geliştlrilen faydacı (pragmatik) felsefe, bizim ülkemizde 1950li yıllarda yavaş yavaş yeşermeye başladı. Bu yıllarda "her mahallede bir milyoner" yarat- ma biçiminde ifade edilen bu felsefenin pratik sonuçları- nı gördük, biliyoruz. 1980li yıllarda İse24 Ocak Kararları ve bunu izleyen askeri darbe ile 10 yıllık iktidarlar döne- minde ise "iş bitiricilik", "köşe dönmeci'lik biçiminde ifade edilebilen bu felsefe, resmi devlet politikası olarak kendini gösterdi. 1983lerde yeniden partileşme döne- minde sağ ve soldaki partilerden bu felsefeyi benimse- yen "dörteğilim" birleşti. Birleşen bu güçlerin, kamuo- yunun gözüne kalemi sokarak söylediği şey "iş bitirici- lik" adına, pragmatizmden başka bir şey değildi. Faydacı felsefenin ne olduğuna kısaca bir goz atalım: Maksim Gorki faydacı düşünme biçimini eleştirirken, "Temel sorun yöntem değil, sonuçtur" diyor. Bu felsefe- de amaca ulaşmak için her yol "mübah'tı. Esas olan amaçtır, amaca ulaşmak için "başarı" hertürlü eylemin biricik ölçüsüdür. "Emperyalizm Felsefesi Pragma- tizm'in yazarı Dr. Harry K. VVells'e göre "Pragmatizm 'Big Stick' (gözdağı verme) felsefesidir. O, kuramsız pratiğin, yönü olmayan eylemin, Amerikan patronlarının pek sevdikleri 'başarı kadar hiç bir şey yararlı değildir'in felsefesidir". Faydacılık ile materyalist felsefeye tam karşıttırlar. Diyalektik Materyalist felsefede nesnel ger- çekliğe duyumlar aracılığıyla ulaşıldığı savunulurken, faydacı felsefede her türlü nesnel bilgi ve gerçekliğin duyumlar yoluyla öğrenilmesi reddedilmektedir. Bu fel- sefede "başarı" gerçeğin kendisi olarak sunulmaktadır. Yani herhangi bir görüşün ya da ilkenin gerçekçiliğinin bi- ricik ölçütü, verilen amaçlarda başarılı olmaktır ve "ger- çek ' de budur. Bu felsefenin öncülerinden Peirce, var olma ile yararlı olma ilişkisini şöyle tanımlıyor: "Var ol- mak, pratikte yararlı amaçlara yönelmektir ya da var ol- mak, yararlı olmaktır. Eğer bir nesne yararlı değilse, o var değildir". Faydacı felsefenin ortaya çıktığı 1860-1878 yılları, kapitalizmde hızlı ekonomik gelişmelerle yoğun politik çalkantıların yaşandığı dönemdir. işte bu yıllarda Cambridge'in Harvvard kökenli aydınlarından Peirce, Holmes, Fiske ve Jamesin öncülüğünü ettiği, daha son- ra kendini "metafizik kulübü" olarak adlandıracak olan "Cambridge seminerleri" başladı. Faydacı felsefenin dört temel özelliği vardır: Birinci- si amprizmdir. Ikincisi bireyciliktir. Buna göre her ya- şantı özel vetektir.Bufelsefede birey atomizeedilir.'Ge- misini kurtaran kaptan", kurtaramayan ise inançlarını kuvvetli tutsun. Üçüncüsü kendiliğindencilik. döndüncü- sü ise oportünizm (fırsatçılık)'dFr. Özetle, faydacı felsefe öznelcidir. Kör inançlara yönelir, uydurmacıdır. Bu fel- sefeye göre evreni bilmek imkânsız ise, gerçeğin ve bil- ginin yerine inanç öne çıkıyorsa amaca yararlı olabilen uydurmaların düzenlenmesi gerekir. Başarı "her şey"- dir. Başarmak için her yöntem geçerlidir. Bu felsefe, bil- giyi bilimsel bir yöntemde olduğu gibi olumlu olumsuz yanlarıyla değil de, kendi "başarf'sı için yararlanabile- ceği tarzda kullanır. Ülkemizde durum: 1980 sonrasına göz attığımızda, yöntem olarak faydacı felsefenin iş başında olduğunu görmekteyiz. Bu yeni değerler sisteminde kendini "işbi- tiricilik" olarak tanımlayan faydacı felsefenin pratik so- nucu olarak birçok eski değerin yok edildiğini görmekte- yiz. Para en büyük değerdir. Her birey ne şekilde olursa olsun ona ulaşmayı hedeflemiştir. Para "başarı"nın öl- çütüdür. Buna ulaşmak için devletin olanakları yetkili- yetkisiz işbitiriciler tarafından pervasızca kendi çıkarları uğruna kullanılmıştır ve rüşvet "yasallaşmıştır". TV ve basın değişik biçimlerde ya baskılanmış ya da satın alın- mıştır. Başarı fetişizmi o kadar ayyuka çıkmıştı ki en yet- kili ağızlar ABD'deki "itibar" ve "başarı'larını TV prog- ramlarında ballandıra ballandıra anlatmaktan kendileri- ni alamadılar. Irak-Kuveyt savaşı sırasında pastadan büyük dilim alabilmek için "fırsatçı" bir politika izlenmiş- tir. . Özetle, belirgin olarak son on yılda yeni sağın ideoloji- si pragmatizm (faydacılık) olmuştur. Bu felsefenin; uy- durmacılık. inancın sabitleştirilmesi, otorite ve direnme yöntemleri de kullanılarak, toplumda oluşabilecek ve oluşmakta olan "sivil toplum" mekanizmaları tahrip edilmiştir. "Başarı" fetişizmi ile kitlelerin beyni yıkan- mıştır. Sistemli "depolitizasyon" uygulanarak bireyler yalnızlaştırılmış ve yabancılaştırılmıştır. Yabancılaşan birey, örgütlenme ve birlikte hareketetme yetilerini kay- betmiştir. Klaeik sağın "statükocu" anlayışmın yerini işte bu faydacı felsefe almıştır. OKURLARDAN Zorunlu tasarruf... öizler kendi isteğjmiz dışında her ay ücretlerimizden kesilen zorunlu tasarruflanmızın nemalannın ne zaman ödeneceğinin açıklanmasını beklemekteyiz. Sa\ ın Sümer OraFın gazetelere verdiği demeçlerde zorunlu tasarruf geri ödemelerinin bu yıl sonuna kadar yapılacağj belirtilmişti. Ancak daha sonra Başbakanhk yetkilisince bunlann Şubat 1993 tarihınde ödenecegi açıklanarak Maliye Bakanı'nın demeçlerinin yanlış anlaşıldığı söylendi. Şimdi kamuçalışanlan adına Sayın Maliye Bakanı Sümer Oral'a soruyoruz; birbiriyleçelişkili iki açıklamadan hangisı dûğru ya da yeni bir açıklama yapılacak mı? Uğur Giingör İstanbul TARTtŞMA 'Emekli aylıkları tehlikede mi' 1 3Aralıkl992 tarihinde başlayan" Emekli aylıkları tehlikede mı?" başlıklı vazınızıilgıile ızlcdim. Yıllardanbuyana kanayanbiryarayaparmak bastınız. Dizınizi işçi temsilcilen ile soruşturmalar yaparak sürdürmüş olsaydınız sanırım. SSK ile ılgili daha net bir tlkir sahibi olabılirdik. Dizinizdeeksik olarak gördüğüm bir nokta hakkındafikirlerimi belırtmek istiyorum. I.ÖzellikleANAP hükümetleri ile birlikte. kamuov una Türkiye'nin genç emeklilerülkesi olduğu şcklindc koyu birpropaganda \apıldı. "35-45yaşlannda emekli oluyorlar. hazır paraya konuyorlar" diye gerçek dışı haberler. gerçekmiş gibi kamuov una sunuldu. 2. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 1983 yılında yayımlanan "İstatistik Yıllığj"nı incelediğimizde. bizzat hükümetler tarafından ortaya atılan iddialann gerçek olmadığıru görmekteyiz. l983yılııtibariyle"YaşIıIık sigortasından ayhk almakta bulunanlann yaş gruplanna göre" düzenlenen tabloda, 1983 yılında yaşlılık aylığı alanlann yaş ortalamasının 50 olduğunu görmekteyiz. 4. Yaşlılık aylığı alanlann Al Herİng («.LUSTRATION AMERICAN SHOMCASE) y üzde otuzu 59 yaşına gelmeden ölmeİctedir. Yüzde ellisi de 64 yaşına gelmeden ölmektedir. 5.25 yıldan daha fazla prim ödeyen işciler yukandaki verilerden de anlaşılacağı gibi. ortalama 11 yıl yaşlılık aylığı almaktadırlar. 6. Siyasi iktidarlann son yıllarda özellikle kamu sektörüne uyguladıklan zorunlu emeklilik politikası nedenıyle. emekli olma yaşında, siyasi iktidarlann körüklediği bırdüşüş olmuştur. Ancak bu hiç bir zaman ortalama 35-45 yaşı değildir. 7. Malullük aylığı alanlann yüzde 63'ü. yaşlılık aylığı alanlann yüzde 49'u. 62 yaşına gelmeden ölmektedir. Bu durumda iddia edilenlerin tersine emekli olan işçiler SSK"dan 25-30 yıl yaşlıhk KDV oranları artmasın.. Y eni yıl bütçesıne parasaldestek sağlamak amacıyla \ ürürlükteki KDVoranlan ile vıne oynanmak isteniyor. Bu yıl sonundan önce. kanun \a da kararnamelerle v ürürlüğe konulmak istenen vergi yasa değişikliklenne göre. KDV'nin uygulamada bulunan ° o6"lık temel gıda maddeleri oranı %8'e.0 o 12'lik genel mallann bir kısmı da liiks mallara kaydınlarak o o20'ye.diğerbir kısmı da % 12'nin üstüne çıkanlmak isteniyor. Kolay vergicilikanla>ışve ıngulaması artık bırakılmahdır. Vergi oranlan ile çok sık ov nav arak gelir vergilerininartınlmak istenmesi alışkanlığının yıllardırsüregelmesi. serbest ekonomik dolaşım pazannda umulan faydadan daha çok vönlü zarar vermektedir. Çünkü: 1 .Beklenildiği kadar vergi geliri artışı getirmemektedir. 2.Yıllık enflasyon artışının üstünde de vergi geliri yaratmamaktadır. 3.KDV oranı ve miktan arttıkça Gelir ve Kurumlar Vergileri olumsuz etkilenmektedir. 4.Alra ile satıcıyı. karşıiıklı yararlan ortamında daha kolay anlaşmaya ve paylaşmaya yöneltmektedir. 5.Belgeli alış-verişi ve zinci rleme dolaşımmı olumsuz etkilemektedir. •3elgesız dolaşımı özel indirimlerle daha da özendirmektedir. ö.İşletmelennkayıtlı kayıtsız kârlan ve vergılen gittikçe daha büyük boyutlu farklar oluşturmaktadır. 7.Tüketiciye satılan. fakat satış belgesı düzenlenmeyen her satışta. fıyatın içindeki KDV miktan satıcılanna açıktan ek kâr olmayı sürdürmektedir. 8.KDV uygulamasının başladığı 1985yıhndan bu yana ışletmelerde yıl sonunda varolması gerekenden çok daha fazla mal mevcudu ortaya çıkmaktadır. 9. KDV yükü yüzünden perakendeci-toptancı-üretici arasındaki faturalı satış dolaşımının sürekli azalma eğılimi göstermesi. işletme defterleri tutan işyerleri sayısını - enflasyonlu fıyat artışına rağmen: arttırmaktadır. İşletmelerin otokontrolünde önemli etkin bilgiler verebilen bilanço deften kayıt düzeninı ise her v ıl onbinlerce azaltmaktadır. Özel ve tüzel tüm işletmelerin gerçek muhasebe düzeni, artık iş sahibi ve ortaklan için değil. yalnızca vergi yasalannın cezalanndan kurtulmak için sembolik düzenlenmesini gittikçe yaygmlaştumaktadır. Bö> lesine van etkili nedenler yıllardır ne politikacılarca ne aylığı almamakta. sadece 10-12 \ ıl yaşlılık aylığı almaktadır. 8. Siyasi iktidarlann son yıllarda uyguladıklan zorunlu emekli etme politikası nedeniyle. genç emekli uygulamasını körükleyen devlet olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Şu anda da Sayın Tansu Çiller zorunlu emeklilik uygulamasını daha da hızlandırmak yönünde Dünya Bankasfndan kredi almak için uğraşmaktadır. Buradaki rollerdeğişmiştir. İşçi, "Ben emekli olmak istemiyorum" demekte, devlet te. "Hayır emekli olacaksuı" demektedir. Hatta bu nedenle işçilerin çeşitli işyerlerinde eylem yaptıklannı biliyonız. 9. Sayın Yılmaz Şipal'in belirttiği gibi Sosyal Güvenlik Kurumlan gerçek sahiplerine teslim edilmelidir. Devletin hiç bir katkısının olmadığı bu kurumlann üzerine oturması kabul edilemez bir durumdur. Bu sorunun mutlaka sendikalar tarafından ele alınıp, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Devlefe ucuz kaynak. işverenlere ucuz kredi yaratan SSK yönetimi işçinin olmalıdır. Ta>fun Tabakoğlu İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı de bürokratlarca yeterince önemsenmeden günü kurtaracak kararlar alınmaktadır. Süregelen "önce vergi" anlayışı yerine. öncelikle ülkenin tüm ekonomik değerlerinin ve belgeli dolaşımının belirlenmesi gerekir. Böylece yannın vergisinin zemini uzun vadeli politik yönelişte yerini daha sağlıklı alır. Amaç, önce işletmecilik. sonra v ergi olmahdır. Bu yüzden KDV'de oran artışı çözüm değildir. Tam tersine KDV oranlan düşürülmelidir. Farklılıklar ve nedenleri azaltılmalıdır, giderilmelidir. Belge dolaşımını engelleyen benzer nedenler de mutlaka ortadan kaldınlmalıdır. Bu böyle biline... H. Turgut Arığ Mali Müşavir-Muhasebeci- ler Birliği Kurucu Başkanı Bartın Deresi temizlenebilir mi? _^__ ___laştırma • | Bakanlığı I I emekli I I danışmanı • I Sayın Dr.Nezih ^ ^ ^ H.Neyzi, 16 Aralık 1992 günlü Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan 'Suyollan ve büyük projeler" başlıklı yazısında: Deniz taşımacıhğını gelıştirmek için. Karadeniz"delimanlar yapılmasını istemekte ve "Karadeniz'de hiçbiriç limanımızyoktur. Bartın buiş ıçınçokelverişlidir. Birsüre önce İstanbul-Bartın feribot seterleri konmuş ve çok başanlı olmuştu. Ancak dere temizlennıediğı için, işletme durduruldu. Bartın Deresi temizlenmelı ve Karadeniz'den ıçeny e kadar nhtımlar yapıîmalıdır. Kuzey batı Anadolu limanı Bartın'da kurulur ve Zonguldak'taki fazla iş gücü buraya çekilebilır" dTnektedir. Saviiı Nevzı"nin önerisine bütün içtenliğimizle katılıyoruz. Bartın Deresi"ni ve benzeri diğer derelerin ağızlannı, birer liman haline getirmemek. büyük bir doğal kaynaktan yararlanmamak demeklir. Yalnız Sayın Neyzi'nin dikkate almadığı önemli bir konu var. Öneriy i olumsuzlaştıran bu büyük etken dikkate alı narak çalışmalar yapıîmalıdır. Belirtmek istediğimiz bu olumsuz etken. ülkemizde büyük boyutlara ulaşmış olan toprak erozy onudur. Yamaçlann topraklan yerlerinden kopmakta; barajlanmızı. göllerimizi ve limanlanmızı doldurmaktadır. Aynı durum Bartın Deresi'nin çe\ resinde de görülmektedir. Erozy onla gelenden daha fazlasını. dereden çıkanlıp götürülmeye olanak bulunmadığı için, derelerimizin liman haline getirilmesinden vazgeçilmektedir. Aynı durumu Haliç'te de aörmekteyiz. Haliç'i dolduran maddeleri'n O 'o80-90"ı erozyonla gelen maddelerdir. Ancak %10-20"si çevredeki fabrikalann ve yerleşim alanlannın atıklandır. Zehirli olan bu maddelerin yokedilmesi tabii ki gerekli. Fakat Haliçbununla kurtulamıyor. Haliç'i kurtaracağız savıyla DUYURU " TA R TIŞMA " sütunlarında yayımlanmasım istediğiniz yazıların, çiftaralıkh olarak sayfanın tek yüzüne yazılmasım ve 250 kelimeyi geçmemesini saygıyla bilgmize sunanz. yolaçıkanlarerozyonu hiç dikkate almadılar. Sadece fabrikalann veevlerin atıklannı durdurmaya çalıştılar. Tekrar belirtelim ki, bu şekilde çalışmalarla Haliç'i kurtarmaya olanak yoktur. Evvelce Haliç'in iç kısımlanna kadar işleyen vapurlar artık işleyemez oldular. Çünkü Haliç hızla doldu vedoluyor. temizleme olanağı da yok. Bartın Deresi'nin çevresindeki erozyon durdurulmadan bu dereyi liman haline getirmeye olanak yoktur. Son günlerde Marmaris'in uğradığı facia da çevredeki orman ve toprak erozyonu ile ilgilenmememizin doğal bir sonucudur. Erozyon faciasını hep birlikte önlemek zorundayız. Aksi halde çok daha büyük zararlara uğrayacağımızı bilelim ve buna göre hazırlanalım. Prof.Dr. Tahsin Tokmanoğlu "Saf ve Bakir Anadolu Çocuktaru" Kente kar yağıyor, şoför direksiyona kaykılıyor, A'dan Z'ye sövgü yağdırıyor: -istanbui Sıvaslılara kalınca böyle olur... Müşteri. -Peki. sen nerelisin? -Erzincanlı... Kasette, "Aboneyim Abone" şarkısı çalıyor, Yonca Evcimik fıkır fıkır. Şoför sorunun anlamını kavradı mı? Yok canım, aklı fikri Tanju'nun yediği cezaya takılı kal- mış: Dokuz yıl hapis, beş milyar lira para cezası... -Olur mu abi? Allah seni inandırsın, bu memlekette kaçakçılık yapmayan yok, rüşvetsiz iş yaptıramazsın, heial süt emmiş bir kişi göster bana, kurban olayım sa- na!.. Namusunla yaşamaya kalksan aç kalırsın abi... Şoför maganda felsefesini özümsemiş: -Herkes araziye uyacak abi, yaşamanın başka yolu yok, yersin kurşunu alnından.. Müşteri, sabah işine giderken, ilk dersini şoförden 3lı- yor, uygulamalı yaşam dersi!.. • Eski Sanayi Bakanı Cahit Aral, "Çernobil faciası"nın Türkiye perdesini yeniden açtı. Milliyet güzel gazetecilik yaptı, eski bakanı konuştur- du, Cahit Aral özetle demiş ki: -Çernobil faciasından sonra yayılan radyasyonu ölçe- cek aletler Türkiye'de yoktu. Biz televizyona çıkıp da 'radyasyon yoktur" derken hiçbir şey bilmiyorduk. İki buçuk ay sonra durumu saptayabildik. Radyasyon ihbar sistemi daha önceden kurulmuş olsaydı, Türkiye'yi ve halkımızı koruyabilirdik.. Zamanın Cumhurbaşkanı Kenan Evrendi, Başbakan Turgut Ozal, hükümetimiz anlı şanlı ANAPIılardan olu- şuyordu. Büyüklerimiz televizyona da çıktılar. Gülümseyerek... Milyonlarca kişinin gözünün önünde tavşan kanı çayı- nı yudumlayarak reklam yapan kimdi? -Bakın, bençayımı içiyorum... • Peki, neyapmalı? Cahit Aral'ı bacağındantavanaasmalı, bugünkü Cum- hurbaşkanı Turgut Özal'ı Çankaya'dan indirmeli, eski Devlet Başkanı Kenan Evren'i yargılamalı... Yokcanım... Hiç kimse hiçbir şey yapamaz, hiç kimseye hiçbir şey olmaz; ne kimseden hesap sorulur, ne kimse yargılanır, ne de kamuoyunun gözünde mahkûm olur. Şimdiye dek nasıl yaşamışız? Devletin başındakiler herkesin gözü önünde istediklerini yaparlar, yasaları çiğnerler, sorum- suzlukların şampiyonudurlar. sabah akşam konuşup ahkâm keserler. Çernobil faciasında Türkiye radyasyon aitında mı kal- mış? Canımızsağolsun... Televizyona çıkıp doğruları dile getirmek, bizim defte- rimizde yazılı değildir. • Peki, Çernobil faciasından yağan radyasyon bulutları aitında kalan çaylar ve tütünler ne oldu? Bir bölümünü biz içtik... Serisini ne yaptık? Aral diyorki: ... ..., -Sattık... • - .. • K i m e ? . ;•• ••-. • • •• '• • Gâvurlara... Oh olsun kefereye!.. Bize bir şey olmaz; ama, onları Allah korumuyor ki... • Dünya gazetesinde Tevfik Güngör, köşesinde ikide bir yinelemekten usanmıyor "Saf ve bakir Anadolu çocukları.." Kimmiş onlar? Devletimizin, hükümetimizin büyükleri;tekellerimizin, holdinglerimizin patronları; büyük kentlerimizin beledi- ye başkanları hep "saf ve bakir Anadolu çocukları" değil mi? Artık İstanbul diye bir şey yok, açıkgözler çoktan jan- darmaya yazıldılar, 'sivil toplum'umuz baştan sona Anadolu çocuklarından oluşuyor. Madanoğlıf Anttar 1911-1953 EVRİM Yayınevi Ltd. Şti. Kadıköy İş Merkezi Neşet Ömer Sok. 10/74, Kadıköy-İSTANBUL Tel.: 347 49 63 Faks: 347 76 12 YILIN 6A2ETECİLERİ YARIŞMASI Çağdaş Gazeteciler Derneği'nin dûzenlediğı 1992 yılının Başanlı Gazetecüeri Yanşması'na katlmak rsteyen twsın mensuplannın, ürûn- terini en geç 31 Aralık 1992 tarihi akşamına kadar aşağıdakı adrese ulaştırmaları gerekmektedir. Yanşma şu dallarda düzenlenmiştir: 1- Haber, 2- Dizi, inceleme, araştrma, 3- Röportaı, 4- Fıkra ve siyasi magazin, 5- Karikator, 6- Sayfa dûzem, 7- Fotoğraf. Spor haber ve fotoğraflanyla, aynı dallarda yerel basından gönde- rilen ürünler aynca değertendirilecektir. Mras ÇAftDAŞ 6AZETECİLER Kızılırmak Sokak 2657 DERNEÜ BakanhkJar/Ankara Yönetta Karahı Tel. 468 01 53 Fax: 417 27 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle