Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ARALIK1992CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Tolan'ın takıları Guggenheim Müzesi Özel Programlar Müdürü Jan Ernst Adlmann, İstanbul'da bir dizi seminer verdiI Kültür Servisi - Eğitimini
Almanva'da yapan
Ankara"lı sanatçı Tolan'ın
takı sergisi. 31 aralık tarihine
dek Nişantaşı'ndaki Artisan
Sanat Galerisi'nde
görülebilir. En büv ük esin
iynağı doğa olan sanatçı,
.akılannda. gümüş ve altının
yanı sıra çakıltaşı. kirpi oku
gibi malzemeler de
kullanıyor.
Yunanlı
sanatçılar
grevde
• ATİNA(AA)-Atina
Dev let Opera ve Balesi
sanatçılan. ücretlenne zam
yapılması istemiyle dün 24
saat süreyle grev yaptılar.
Devlet Opera ve Balesi
yönetimi ile sanatçılar
arasındaki görüşmelerin
sonuçlanmaması üzerine
yapılan grev nedeniyle
Rossini'nin "Korint
Kuşatması" adlı yapıtının
galası ileri bir tarihe
enelendi. Sahneye konması
için 1.6 milyar lira harcanan
•'Korint Kuşatması"nın
galasının grev nedeniyle
enelenmesi. Yunan sanat
çevrelerinde tartışmaya yol
açlı.
'ElifAna'
Makedonya'da
• Kültür Senisi -
Makedonya Cumhuriyeti ile
ülkemizarasında kültürel
yakınlaşma sağlamak
amacıyla Turan Oflazoğlu ile
Haldun Taner'in oyunlan
Makedonya Üsküp Halklar
Tiyatrosu'nda sahnelenecek.
Makedonya'da yann ilk
göslerimi yapılacak olan
Oflazoğlunun "Eüf Ana"
adlı oyununu Kemal Lila
önetiyor. Oyunda Müşerref
Lozana, Mustafa Yaşar,
Perihan Eyüp, Atılla Klinçe
ve Sabahat Rahman rol
alıyor. Haldun Taner'in
"Lülfen Dokunmayın" adlı
oyunu ise şubat ayında
sahnelenecek.
İstanbul'dan
Ayrıntılar'
• Kültür Senisi - İstanbul
Büyükşehir Belediyesi.
"İstanbul'dan Aynntılar"
adı alünda bir fotoğraf
yanşması düzenledi.
Başkanlığını Nurettia
Sözen'in yapacağı yanşma
seçici kurulunda Ara Güler,
Mehmet Bayhan, Barbaros
Gürsel. Hilmi Yavuz ve
Gökhan Yalta yer alıyor.
Sıyah-beyaz ve renkli baskı
dallannda yapılacak
yanşmada. birinciye 8,
ikinciye 6, üçüncüye de 4
milyon lira ödül verilecek.
Şfrinlerin
yaraüası öldü
• BRLKSEL(AA)-
Ülkemizde "•Şirinler" olarak
bilinen çizgi-roman ve çizgi
fılm kahramanlannın
yaratıcısı Peyo'nun
Brüksel'deöldüğü bildirildi.
Gerçek adı Pierre Culliford
olan Peyo. 64 yaşındaydı.
jugün
bilsak
26 Aralık Cumartesi:
19.30 UilsakTiyatroAtöljesi
Ya/iin: Mclıh Ccvdci Anday
"Müfeııi'jlcr"
Oynayanlar: Halidc Eşbcr,
ÖndcrGüvcnç, Şcrif Erol,
Tolga K. Yalçınkaya
Mü/.ık: Ccm Çınlar
Sahnc Koordinasyonu:
Alp Girilli
20.00 «ilsak Ti>atro Atölyesi:
Ya/an: Stephcn Poliakoff
"Giımcdcn Öncc"
Otnajanlar: Emrc Baykal
N'ihaİ G.Koldaş.
Ccysu Koçak
Yer: Tvventy-Nineteen
Re«r\as\on ltilsak
Tai-Chi Chuan
Harckcıli Mcdiiasyon
ÇinEgscrsizlcri
Erol KESKİN yöncümindc
Kayıılanmı/başlamışur
Gorsel Sanat Atölyejeri
Mchmct GÜLERYÜZ
yöncümindc
Pcrşcmbc-Cuma
Fotoğraf ve Sinema Atölyesi
Sclçuk TURANL1
Seramik Atölyesi
KadriycEffil AĞAOĞLU
yönctinündc
Salı - Pcrşcmbc-Cumancsi
Cafe-Fojer-Bar(Giriş)
AkusıikGitar-TanjuA.
Rock Cafe-Bar(5.Kat)
Grup Kesmeşeker
Kıtalararası ımizecilîğe doğru...
TOMURATAGÖK
LUDMILLA
BEHRAMOĞLU
İstanbul Kültür ve Sanat
Vakfı ve Yıldız Cniversitesi iş-
birliğinde İstanbul'da yeni bir
sanat müzesinin kunıluş çalı-
şmaları yapılıyor. Yeni sanat
müzesi için birçok ataşelik ve
konsolosluğun yanısıra Ameri-
kan Basın ve Kültür Merkezi
de katkıda bulunmayı amaçlı-
yor. Kuruluş aşamasında danı-
şmanlık yapmak ve Yıldız Tek-
nik Cniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü'ndeki Müzecilik
Yüksek Lisans Prögramında
scminerler vermek üzere Gug-
genheim Müzesi Özel Prog-
ramlar Müdürü Jan Ernst Adl-
mann İstanbul'a geldi.
Kaldığı 15 günlük süre içinde
birçok müzemizi gezen Adl-
mann, Nejat Eczacıbaşı Sanaı
Müzesi'ni inceledi. müzelcrin
genelde desteklenmesi için neler
yapılabileceği hakkında konuş-
malar yaptı, ilgili gruplarla gö-
rüştü
Kendisi ile Yıidız Teknik
Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstilüsü Müzecilik Anabilim
Dalı Başkanı Doç. Dr. Tomur
Atagök ile Sanat Tarihçisi Lüd-
milla Behramoğlu birlikte bir
söyleşi yaptı.
LB- Amerikan müzelerinin
günümüzde sorunları olduğu bi-
lirüyor. Bize ABD müzelerinin
durumu konusunda bilgi \erir
misiniz?
ABD'de 4 eyalet dışında
(Florida. Virginia. New Mexi-
co. North Carolina) tüm müze-
ler kamu yaranna özel kuruluş-
lardır. Şirket statüsünde ancak
büyük ölçüdc \ ergiden muaftır-
lar ve kazandıklannı kullanma
özgüriüğüne sahiptirler. Dev-
letten bütçe almazlar ancak
NEA'dan (National Endovv-
ment For Arts-Ulusal Sanat
Fonu) özel projeler için yardım
alabılırler. Oysa müzeler büyük
giderleri olan kuruluşlardır.
Yenı koleksiyonlar edinmenin
yanı sıra para; var olan koleksi-
vonlann bakımı, teşhiri. korun-
ması. sergilenmelerinin sürdü-
rülmesi için. personel giderleri
vb. içingerekli.
Bir bütçe oluşturmak ve gi-
derleri karşılamak için müzeler
gelir getirici bazı yöntemler dü-
şünmek durumundalar. Tabii
müze girişleri, özel sergileme
ücretleri. müze satış mağaza-
lanndan edinilen gelirler, kafe-
terya. restoran gibi yan hizmet-
lerden gelen paralar, özel eğitim
hizmetleri karşıhğında alınan
ücretler. müzeye üye olanlar-
dan alınan 5 sıfirh sayılara ula-
şan yüksek aidatlar ve bağışlar-
la önemli bir gelir elde ediliyor.
Ancak şu sıralarda Körfez krizi
ile ülkenin genelınde olan eko-
nomik kriz müzelerin bu tarz
gclirlerini de gittikce düşür-
mektedir.
LB- Peki bu ekonomik krize
karşı müzelerin var olmayı sür-
dürmek için aldtğı önlemler var
mı?
Türlü önlemler var. Örneğin;
bazı müzeler 6 gün yerine 5 gün
açılıyor. Bazılan ise sabah er-
ken açılmak yerine daha geç
açılıyor, ama iş saatlerinin öte-
sinde açık kalıyor. Amaç daha
çok izleyiciye hitap etmek. Yeni
sergilerin ücreti de çok yüksel-
di. MOMA'da (Museum of
Modern Art'ta) bugünlerde yer
alan Matisse sergisine giriş üc-
reti şimdiye dek görülmedik
düzeyde: 12.5 dolar.
Guggenheim Müzesi'nde şu
anda sergilenen "Rus Avan-
gardf'nın giriş'ücreti ise 10 do-
lar. İçeride ek olarak sergilenen
baa bölümler için fazladan
"extra" ücretler var. Ama deği-
şiklikler. yenilikler de gerek.
Guggenheim 1959'da ünlü mi-
mar Frank Lloyd Wright'ın
inşa ettiği orijinal binasını
onanp. bir kanat ılave etti ve bu
yıl daha çok yapıt sergjleyecek
biçimde yeniden açtı. Bu da
yeni izieyicileri çeken bir öğe.
Var olan sergi alanı yüzde 6'ya
yönetim kurulu ve sanat tarih-
çiliğinin yanı sıra işletmeci olan
bir müdürü var. Thomas
Krenz, ama bu yönetim kadar
önemli. "UIuslaraTası Konsey"
admda bir kurulu da var. Yılda
iki kez (bir kez Nevv York'ta bir
de bir dış ülkede) toplanan bu
kuruj müzenin uluslararası giri-
şimlerine karar verir. Guggen-
heim artık iki kıta üzerinde bir
Kendi patentimizi ' taşıyan
müze olmalı.
Bu amaçia iki denizaşın pro-
je geliştirildi. Sanatseverler ve
mesenlerden (sanat koruyucu-
su) oluşturulan Uluslararası
Konsey. Venedik ve Salzburg
projelerini kotardı. Biz buna
Overseas-Denizaşın Proje di-
yor; çok değer veriyoruz. Salz-
burg. Avusturya'dan gelen bir
Frank Lloyd VVright tarafından yapılan New York'taki The Slomon R.GugfienrK'irn Müzesi.
yakın büyümüş olsa da bütünü
sergilemek için yetersiz. Oysa
karanlıkta uyuyan yapıtlar bize
daha masraflı gelivor.
LB- GuggenheinTin koleksi-
yonlannı uluslararası piyasaya
açacağını gazetemizde yazmtş-
tım. Bu projeler konusunda bilgi
verir misiniz?
Evet. Guggenheim "Geliştir-
me programı" adı alünda bir
dizi proje gerçekleştiriyor. Bili-
yorsunuz Guggenheim'in bir
müze.
Sahip olduğu koleksiyonlar-
dan ancak yüzde 5'ini sergjleye-
bilen müzemiz daha çok yapıtı
gün ışığına çıkarmak istediğin-
den dünya ile işbirliğine gitme-
ye karar verdi. Uluslararası sa-
natseverleri bir arada tutmak
ve aidat getiren üyelikİeri tüm
dünyadan sağlamak için buna
gereksinim var. Ancak kirala-
ma ve yabancı müzelerde sergi-
leme bize göre bir çözüm değil.
teklifle başladı.
Salzburg'da, Hans Hollein'in
projesine göre bir dağın içinin
boşaltılması ile Nevv York'taki
Guggenheim'in ayrusı spiral bi-
çimi ile oluşturulacaktı. Bina
olmayan bina Thomas Krenz'e
ilginç geldi ve kabul etti. Böyle-
ce Nevv York-Venedik-Salz-
burg zinciri oluştu. Biz yalnızca
koleksiyon. kadro ve uzmanlı-
kla katılıyoruz; parasal
katkımız olmayacak. Aynca
Avusturya. Guggenheim
Vakfı'na da para öde\ecek.
Tüm proje 100 milyon dolara
mal olacak.
Bu projenin yanı sıra yeni bir
proje daha çıktı ortava İspan-
ya'nın Bask bölgesindeki Bıl-
bao'da. Proje konstrüktıvisı
(inşaaa tarzda) mimar Frank
Gery'everildi. 150 milyon dola-
ra çıkacak bir proje. Amaç. ka-
ranlıkta yatıp duran koleksiyo-
nu ortak kullanmak ve giderek
kuruyan ortamda müzeolgusu-
nu korumak.
LB- Lluslararası damşmanla-
nnız da var mı?
Evet. uluslararası etkinlikle-
rin bir bölümüde bu. "Board of
Trusteins-International Shovv
and Programs" içinde Japony a
da Arjantinli işadamlan gelişi-
mimize katkıda bulunuyorlar.
Aidatlar özel kuruluş üyelikleri
içinde en az 25 bin dolar. Bu ki-
şiler aynı zamanda bize danı-
şmanlık da yapıyorlar ve
karşıhğında değerÛ ayncalıklar
elde ediyorlar. Uluslararası
Kurul için yılda iki kez bu kişi-
ler küratörler ve müdürlerle ile-
riye dönük programlar tasarlı-
yorlar. Bu tavır bir 'elit' sınıfı
tutmak ya da yaratmak gibi ge-
liyorsa da aslında paralı
sınıftan alınan destek ile toplu-
mun diğer kesimlerine hizmet
vermek mümkün oluyor.
TA- Bugün müzeleri bir eği-
tim kurumu olarak kabul ediyo-
ruz. Guggenheim'da bu konuda
neler yapıvorsunuz?
Müze bir eğitim kurumu. her
ne kadar Guggenheim Müzesi
eğitim alanında bazı diğer bü-
yük müzeler kadar aktif değilse
de müzemizde eğitim her türlü
biçimde yapılmakta. önce 'In-
teraktif teknoloji programla-
nndan söz edeyim. Ekranda sa-
nat yapıtlan ya da sergilerle ilgi-
li sorular ve seçmeli yanıtlar
ızlcyici ile makinc arasında
karşılıklı bir diyaloğun kurul-
masını. onun sanat yapıtına
tekrar bakışını sağlıyor, anında
gördüklerini makinede olsa da
birisı ıleçek ctmek...
Yine video çekimlerinin sa-
lonlarda gösterilmesi sergilerin
algılanması açısından öneınli.
Elemanlanmız tarafından yapı-
lan fılm scrginin hazırlık aşa-
masmdan. sanatçının >aşamıy-
la ilgili belgeleri vermesine. ba-
zen çok profcsyonel olmasa da
sahnc arkası bilgileri akıar-
masıyla ilgi çekici oluyor.
Compact-diske benzeteceği-
miz video-disk ile hcrhangi bir
müzenin ya da müzelerin arşiv-
leri yazılı ve görüntülü olarak
kayıtlanabiliyor, araşürmacılar
için çok büyük bir kolaylık
sağlıyor. Başka bir teknolojik
gelişim, masa üstü yayıncılık
bugün müzelerde çok kez hızlı
iletişim için kullanılıyor.
Tur ya da rehber yerine geçen
"Akustiguide" müzeyi dolaşa-
nın hızına göre ayarlanabildi-
ğinden "dostça" bir teknoloji.
Bunlar girişte kiralanarak, sa-
lonlara göre ayarlanmış.
TA- Bize biraz tur' program-
lanndan söz eder misiniz?
Turlar her müzenin uygula-
dığı bir yöntem. Genelde çocuk
ile gençler ve yetişkinler için
turlar bulunmakta. Çocuklar
ve yetişkınlere yönelik turlarda
etnik grup kadar cinsiyet
farklılıklan dikkate alınarak
programlar yapılır.
Bir de müze dışına turlar var
ki bu da kenün mimari, tarihi
ve sanalsal özellikleri dikkate
alınarak yapılan turlardır. Ko-
leksiyonculann evlerine, sa-
natçılann atölyelenne düzenle-
nen gezıler de ilgi çeken bir baş-
ka tur programı.
Fransız Kültür Merkezi'nde ocak ayı fılmleri
Camille Oauderin hüzünlü öyküsü
Phiippe Noiret >e Omella Muti
Kültür Servisi - Fransız Kültür
Merkezinin ocak ayı sinema
programı belirlendi. Ocak ayında
Fransuz Kültür Merkezi'nin Tak-
sim İstiklal caddesindeki salonun-
da yedi fılm izlenebilecek.
Regis NVargnier'nin "Çinhindi"
fılmı. 8 ocak cuma günü saat 15.30
ve 19.00'da izlenebilecek. Enki Bi-
lal'ın "Bunker Palas Oteli" ise 11
ocak pazartesi günü saat 15.30'da,
13 ocak çarşamba günü de saat 19.
OO'da izleyici ile buluşacak.
Fransız Kültür Merkezi'nin si-
nema programı çerçevesinde
Uluslararası İstanbul Film Fesvi-
vali'nde geçen yıl festivalde "Aşka
Susayan Kadın" adıyla gösterilen
ve başlıca rollerini Philippe Noiret
ile Ornella Muü'nin paylaşüklan
film, "Bütün AşkJanmm Kadını"
adıyla gösteriliyor. Gianfranco
Mingorzi'nin 1989 yapımı filmi.
11 ocak pazartesi günü saat 19.00,
13 ocak çarşamba günü saat 15.30,
15 ocak cuma günü saat 19.00 ve
21 ocak perşembe günü de saat 15.
30'da olmak üzere toplam dört kez
izleyici karşıısına çıkacak.
Bruno Gantillon'un "Uşak ve
Metres" filmi, 15 ve 21 ocak tarih-
lerinde izlenebilecek. Bruno Nuy-
tten'ın kadın heykeltraş Camille
Claudel'in hüzünlü öyküsünü an-
lattığı filmi "'03011116 Claudel" ise
25-26 ocakta saat 15.30'da izlene-
bilir. Claude Miller'ın "Küçük
Hırsızı" ise ayın sonfilmi.Film. 27
ocak çarşamba günü saat 15.30 ve
19.00'da izlenebilir. Tüm filmler
Türkçe altyazılı olarak gösterile-
cek.
Seramikçi Nasip Iyem'in sanatını içeren bir kitap yayınlandı
Boya ve çamurla geçen yanm yüzyıl
Pişmiş topraktan kadın heykelciği.
Kültür Servisi - Unlü Serarrikçı
Nasip İyem'in > aşamını ve sanatını
anlatan bir kitap yayımlandı. Ki-
tap, sanatçınjn yaşam öyküsü ve sa-
nat anlayışı üzerine yanlmış yazı-
larla, resim ve seramik yapıtlan-
ndan örnekleriçeriyor.
Nasip İyem, Güzel Sanatlar
Akademisi resim bölümünde Leo-
pold Levy'den ders aldı. Akademi-
de tanıştığı Nuri İyem'le evlenen sa-
natçı, 1955'de ilİc kişisel sergisinı
açtı. 1958'de Eczacıbaşı Seramik
Atölyesi'ne giren sanatçı bu tarih-
ten itibaren, çok sevdiği çamurla,
toprakla uğraşmayı seçti. Sanatçı
bunu şöyle dile getiriyor: "Hep re-
sim çalıştım ama. gariptir. sanki
gene hep doyumsuzdum. Aradığım
bir şey vardı, ama ne? İşte seramik
atölyesinde çalışmaya başladığı-
mda bırden sankı aradığımı bulmu-
şum gibi bir duygu uyanmışü içim-
de." Nasip İyem 1962'de İstanbul'-
da ilk kez, resımlerinin yanınında
seramiklerini de sergiledi. 63'te sc-
ramik atölyesini kurduktan sonra
sanatçu neredeyse hemen her ytl bir
seramik ve pişmiş toprak sergisi
açtı. Birçok yapıtı yurtdışında çeşit-
li ülkelerde sergilenen. Nasip İyem,
birçok uluslararsı ödül de aldı. Na-
sip İyem'in resimleri kendisinin de
belirttiği gibi "saf yürekli, naif" re-
• simler olarak nitelenebilir. Değişik
anlatım yollan arayan, değişik este-
tik anlayışı yeğleyen sanatçının bu
özelliği seramik çabşmalannda da
görülür.
Nasip İyem'in seramiklerinde iki
izleğın ağırlığı duyumsarur. resim ve
pişmiş topraktan bebek motifi.
Tiyatrokare , 7 ocakta perdesini 'Müziksiz Evin Konuklan'ile açıyor
Sevgi ve hoşgörünün zaferi
KONUK YAZAR BENAL TANRISEVER
Kültür Senisi - Sanatsal te-
melleri sağlam, gişe kaygısı-
ndan uzak bir topluluk yarat-
mayn amaçlayan ve geçen ay
Nedim Saban tarafından kuru-
lan Tiyatrokare, ilk oyunu " Mü-
ziksiz Evin Konuklan"nı 7
ocak tanhindc sahnelemeye
başlıyor. Ünlü tiyatro sanatçısı
Macide Tanır, yedi yıl ara ver-
diği tiyatroya 'Müziksiz Evin
Konuklan" ile dönüyor.
Broadvvay'de yıllarca kapalı
gişe oynanan ve başta Pulitzer
Odülü olmak üzere çeşıtli ödül-
ler kazanan "Müziksiz Evin
Konuklan". sevgi ve hoşgörü-
nün zaferini kutlayan çağdaş
bir aile oyunu. İstanbul Beledi-
yesi Şehir Tivatrolan'nın sah-
rielediği "İlk Gençliğim" oyu-
nun yazan Neil Simon'ın bu
son yapıtı. ödün vermeden ya-
şama/ı ilke edinen bir kadının
çocuklan ve torunlan ile ilişki-
lerini konu alıyor. Oyunda, bi-
reyi ezmekte olan bir toplumun
trajedisi ile çelişkilerin komedisi
içiçe yaşanıyor. Bur türlü bulu-
namayan kimlikler, en yoğun
biçimde vaşanan iletiş'msizlik.
birevin varolma ve kendini to-
luma kabul ettirme savaşı ve
toplumun engel tanımaz, katı
kurallan üzerine kurulu bu
yapıt. acı. hüzün, mutluluk ve
umul dolu yüreklere vapılan bir
Yedi yıl aradan sonra yine tiyatroya dönen Macide Tanır. bu kez bir babaanneyi canlandıracak.
yoculuk olarak da tarumlanabi-
lir.
ABD'de alü yıl boyunca ti-
yatro eğitimi göre edim Saban'-
ın sahnelediği oyunda başrolü
Macide Tanır üstleniyor. Yedi
yıldır saiıneye çıkmayan Devlet
Sanatçısı Macide Tanır, "Ağaç-
lar Ayakta Ölür ", "Altın Göl"
ve "Günden Geceye" gjbi çalı-
şmalannda yarattığı kompozis-
yonlara "Müziksiz Evin Ko-
nuklan"ndaki babaanneyi de
eklemeyı hazırlanıyor. Tiyatro
yaşamı boyunca birçok ödül
alan Macide Tanır, geçtiğimiz
günlerde dünyada yalnızca üç
kadına verilen Adaleide Ristori
ödülüne de değer görüldü.
"Orkestra" ve "Hayvanat
Bahçesi' oyunlannda başrol
oynadıktan sonra Fransa'da ti-
yatro eğitimi gören genç oyun-
cu Sedef Ecer de oyunde önemli
bir rol üstleniyor. Oyunun kad-
rosunda avnca İstanbul Beledi-
yesi Şehir Tiyatrolan'ndan ko-
nuk sanatçı Kahraman Ace-
han. Ziya Kükürt. Muret Pres-
çiler. Vehbi Aslan ve Emine
Umar yer abyor.
Türk tiyatrosunun içinde bu-
lunduğu salon sorununu. kendi
mekanını yaratarak çözmeyi
amaçlayan Tiyatrokare. Nişan-
taşi Şişli Terakki Lisesi Tiyatro
Salonunu restore ederek istan-
bul'a 350 kişilik yeni bir tiyatro
salonu kazandırdı.
150.yaşını kutlayan New York Filarmoni Orkestrası'nın arşivi halka açıldı
Yüzel
bilsak, sırasclviler cad., soğancı
bok. 7 cihangir
243 28 79-99
Kültür Senisi - Nevv York FTlarmoni Or-
kestrası, 150. yaşını kutladı. 1842 yılında
kurulan ve o günden bu yana 11 bini aşkın
konser veren Nevv York Filarmoni Orkest-
rası'nın kutlama konserleri. geçen hafta or-
kestranın üç büyük şefı, Zubin Mehta. Pi-
erre Boulez ve orkestranın yönetmeni Kurt
Masur'u aynı sahnede biraraya getirdi.
Bu arada Nevv York Filarmoni Orkest-
rası'nın 150. yılı etkinlikleri çerçevesinde
klasik müzik hayranlannı en çok sevindi-
ren olay. orkestranın arşivinin bulunduğu
10 bini aşkın konserLincoln Merkezi'ni halka açması oldu. Or-
kestra ile bugüne dek yazılmış herşey, or-
kestra ile ilgili özel yazışmalar ve beîgelerin
yer aldığı bu arşivde, Nevv York Filarmoni
Orkestrası'nı daha önce yönetmiş ünlü şef-
ler Arturo Toscanini. Leonard Bernstein
ve Gustav Mahler'in üzerinde çalıştığı no-
talar da yer alıyor. Nevv York Fjlarmoni
Orkestrası'nın "sadık" dinleyıcilerine sah-
ne arkasında neler olup bittiğini gösterme-
yi amaçladıklannı söyleyen arşiv yetkilile-
rinden Barbara Hevvs. "Konser salonunun
arkasında eler olup bitiyor? Bu salonda
olup bitenler Nevv York'lu dinleyiciyi nasıl
etkiliyor? Bana kabrsa birçok kişi orkest-
rayı oluşturan o 106 kişiyi sahneye çıkara-
na kadar neler olup bittiğini bilmiyor" di-
yor. Nevv York Filarmoni Orkestrası arşi-
vinin çok zengin olduğunu belirten Hevvs.
"Bu arşivde ilk günden bu yana herşeyi çok
özenle korumuş. Bütçelennden tutun da
sözleşmelerine kadar hepsi çok düzenli bir
biçimde yer alıyor. 150 yıllık bir tarih yani!"
diyor.
Klasikmüzik desteklenmeli
müzikte 80'li yıllann başından
itibaren günümüze dek yavaşça fa-
kat çığ gibi büyüyen kriz bu alanda
çalışan müzisyen ve yöneticileri bü-
tün dünyada paniğe doğru itmekte.
Dünyarun küçük. büyük bütün kentlerinde.
özellikle Avrupa'da müzik okullan 2.Dünya
Savaşı'ndan sonra patlama yaptı. İnsanlar sa-
vaş sonrası yıkılan iç dünyalannın yaralannı
sarmak için müziğe ve diğer sanat türlerine
daha fazla sanldılar.
Müzik yapmak veya bir konsere gitmek, ki-
liseye gitmek gibi. nihlan güzelliklerle doldu-
rup, savaşın çirkin anılannı silmek için bir te-
rapi oldu adeta. Bu akımla oluşan müzik
okullan ve burada yetişip mezun olan müzis-
yen sayısı da aynı oranda çok yüksek sayılara
ulaştı. Avrupa'daki müzik okullanna Aıneri-
ka, (eski) Sovyetler Birliği ve ^ ^ ^ ^ ^ ^
Uzak Doğudakilerdeeklenin-
ce rakamlar bocalatıcı düzey-
lere ulaştı. Savaş sonrası bü-
yük ekonomik başan kazanan
Japonya ve Kore gibi uzak
doğa ülkeleri bu başanyı. kül-
tür çıkartmasıyla klasik müzd-
ğe de yansıttılar. Kültürel ba-
şan olmadan yeterli uluslara-
rası prestijin sağlanamayacağı
bilinci ile Avrupa ve Ameri-
ka'ya büyük sayılarda müzik
eğitimi için öğrenci gönderildi.
Buraya kadar belirttiğimde
esasen bir alaım yok; aksine
bu gelişmeler klasik müziğin
ne kadar yaygınlaştığını gös-
termekte. Ne jazık ki. bundan sonra değine-
ceklerim daha karamsar olacak.
Geçen hafta Nevv York'ta eski piyano ho-
cam Joseph RaiefTi görmeye Juilliard'a git-
tim. (Juilliard, müzik dünyasında en seçkin
öğretmen ve öğrencilerin bulunduğu önde ge-
len müzik okulu olarak bilinir..) Bu buluş-
mamızda bana ilginç birkaç bilgi aktardı.
Okuldan mezun olan öğrencilerden eko-
nomik krizden dolayı 7 dolara piyano dersi
verenler olduğunu ( normal ders ücreti 40- 60
dolar civanndadır). bazılannın da büvük eko-
nomik mecburiyetten piyasada geçerli olduğu
için istemeyerek bilgisayardalına geçtiklerini.
bazılannın da büyük hayal kınkhğına uğrayıp
piyanoyu tamamen bıraktığını söyledi. Bu
geçtiğimiz bahar döneminde ön elemelerden
sonra imtihana giren 216 kişiden sadece 3 kişi-
yi okula kabul etmişlcr. Düşünün. dünyanın
her yerinden bütün müzik okullannın en iyi
talebeleri bu okula girmek için kıyasıya sa-
vaşıyor ve 3 kişi başanyor ve bu üçünün dahi
mezun olduktan sonraki gelecekleri meçhul.
Her sene müzik dünyasına doğan binlerce
müzisyenle birlikte. iş alanı aynı hız ve oranü-
da büyü^nedi. Böylelikle arz-talep dengesi bo-
zuldu. Bu dengesizlik yetmiyormuş gibi. diğer
ekonomik faktörler de bu bunalımı yoğun-
laştırdı. Örneğin eskiden orkestralara, müzik
festivallenne parasal destek veren özel şirket-
ler. şimdi daha çok görüntü ve popülerite sağ-
layan spor faaliyetlerine, örneğin tenis turnu-
valanna bu desteği veriyorlar.
Büyük özel şirketlerin başında olan ve ya-
şamlan boyunca sanat ve sanatçıya kıymet,
destek vermiş yaşlı müdürler yerlerini, bu de-
ğer yargılannı laşımayan ıhtiraslı. nasıl daha
çok para ve reklam yapabilirim düşüncesiyle
hareket eden ikinci kuşak
oğullanna bırakıyorlar. Tele-
vizyondan verilen bir tenis
tumuvasını üstlenip, kupa
vermek bunlara daha cazip
geliyor. Eğer bu parayı bir
orkestrayı desteklemek için
verse, programın son say-
fasında ufak baskıyla
yazılmış. hir teşekkür bulacak
ve alkışlar onun için değil
müasyenler için olacak.
Müzik tarih boyunca des-
teklenmiştir. Eskiden bunu
asilzadeler. krallar yapardı.
Bugün özel şirketler bu şerefli
taa giydiler. Tabii ki, bu iki
taraflı bir destektir. Aldığı
destek karşısında müzisyen de dinleyicisini
bambaşka bir dünyaya alıp götürür. Bu dün-
yada günlük problemlerin, yorgunluklann
unutulduğu, müzisyenin dinleyicisine yeni
ruhsal heyecanlann çerçevesini. çağin yönel-
diği yeni fikirsel oluşumlan sunduğu, ruhun
yüceİdiği bambaşka boyutla'ra ulaşıldığı his-
sedilir. Müzik sanatçının dinleyicisine ruhsal
gelişimini aktardığı bir lisandır. bir eğitim
çembcri sayılabilecek böyle bir sorumluluğun
vazgeçilmez bir parçasıdır.
Mozart 201 sene önce yoksulluk içinde
öldü, fakat müziği bugün azametiyle yaşama-
y a devam ediyor ve edecek. Klasik müziğin di-
ğer müzik türlennden farkı zaman kavramı
olmaması. kalıcı olması, yani klasik olması-
dır. Bunu topluma maleımek ve yaşatmakta
kamu kuruluşlanna olduğu kadar, yine toplu-
mun bir parçası özel kuruluşlara da önemli
görevler düşmekte.
Klasik müziği
topluma
maletmekve
yaşatmak için
kamu kuruluşlan
kadar özel
kuruluşlara da
önemli görevler
düşüyor.