24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ARALIK1992CUMARTESİ 12 DIZIYAZI RUSYA'DA NELER OLUYOR? GÖNÜL PULTAR 19 Ağustos 1991'de muhafazakârlann So>yetlcr Birliği L)e> let Haşkanı Mihail Gorbaeov "a karşı > aptığı darbe, demokrasi y anlılarının askerlere karşı koymasıyla tarihin çöplüğûndeki yerini aldı. Rusya'da komünizm tarihe kanştı, ama iş başmdakilerin hepsi eski Komünist Partisi üyesi Tiiııı iktidareskikomünistlere-ı- R us>a, bugünlerde manşctlerden inmi- yor. Eğer Yeltsın- Gorbaçov çekişmesi yoksa. Yeltsin-eski Komünist Partisi çe- kişmesi var. Öte yandan Tacıkıstan'da patlak veren. daha doğrusuTılızlenme- si aylar öncesine dayandığı halde bu sıralarda kaygı verici bır yön almış olan gclişme isc sonuçta gözlcn gene Moskova'ya çcviriyor. Tacikistan olaylan iki soruy u akla getiriyor ya da canlı tutuyor. Bir. Rusya'da komü- nistler geri gelır mı? İki. Bağjmsız Dev- letler Topluluğu (BDT) yeni baştan bazı ülkelen ctkisı altına alıp, bir tür eski Sovyetler Birliği'ne dönüşür mü? R^usya'da hemen hemen hiçbir şeyin değişmemiş olduğu öne sürülebilir. Bugün komünizm resmen bitmiş. ama başta Başkan Boris Yeltsin olmak üzere hemen hemen bütün yöneticiler, şimdiki "ikbal'lerini Komünist Partisi'nde çalışıp yükselmelerine borçlular. Eski kadrolann olduğu gibi işbaşında kalmış olmalan, ilk akla gelebileceği gibi, sadece eski düşünce ve yasalara bağlılığı sürdürmüyor. Bir yerde, asıl sakınca, yenilikten yana olan eski kadrolann varhğı. Buinsanlann formasyonlanyla özlemleri arasmda dağlar kadar fark var. Çok az gözlemci ya da yorumcunun bu sorulan kısaca "evef ya da 'hayır' diye yanıtlayabilecek kadar gözüpek olduğu sanılıyor. Gorbaçov içinsaat, 19 Ağustos 1991'deki darbe girişimindedurdu. \ezaman Rusya FederasyonuBaşkanı Boris Yeltsin ınıenineçaüşmayabaşladı. \an da yıkıp Batının ta kendisine vcr- leştırmış olduğu görülüyor. Sanata olan saygı "cengaver' Doğu ülkelerin- de belki de hiçbir zaman esemeyccek bır hava varatmış. Ünlü yaratıalann evlerini müzeye dönüştürme konusun- da gösterilen vefanın boyutlan. örne- ğin Moskova'da. değerli tiyatro sanat- çılannın evlenni de kapsayacak kadar geniş tutulmuş. Hatta bu anlayışın içi- ne Tolstoy'un romanlannda sözünii ettiğı bınaîardahi gıriyor. Müze olma- sa bile. gezen tunsti, kuşkusuz değişik duygulara sürüklemeye yetiyor. lojinın ılkeleriyle komünist rejım uy- gulamasının tüm çağnşımlan bır >ana. Rus toplumu. yıllar yılı 'devlet mı birey içın. birey mı devlet ıçin' so- runsalı konusunda Doğulu toplumla- nn yeğlediği "Tabii ki birey yüce dev- let için" eğilimı ile yoğrulmuş. şıklık yaratmış. Gorbaçov kansız bır şekılde kendılığınden ıktıdardan aynl- mış, yasa açısından ayru rejimin parça- sı, öğesi olan Yeltsin kalmış. Bir başka deyışle. kimi konuda-köktenci nitelik- te değişikliğin yanı sıra yetmiş küsur yıldır oluşmuş statüko süregelmekte. L.usya Federasyonu'nda bugün durum her türlü olasılığı akla getirebi- lecek karmaşıklıkta. Her şeyden önce Rus toplumunun kendisf çelişki dolu özelliklere sahip. B B'ir yandan tümüyle Batılı. Bol- :şoy Tiyatrosu"na. Moskova'nın eski * ve ycni ıkı sirkıne. çeşıtli müzelenne gi- dildıği zaman. bizlerin "Deli", Batılıla- nn "Ulu" diye bildiğı Petro'nun. Rusla- ra sadece 'Batı"ya pencere' açmakla kalmamış. pencerenin bulunduğu du- >una karşılık. Rusya'da 'büke- medığin elı öp' zihniyetıy le şekillenmiş Doğulu bır toplum var. Rus Devrimı tam olarak neyi gerçekleştırdı. ne ge- tirdi. ne götürdü? Czerinde çok yazılıp çizildiğı gibi bundan sonra da, belkı de asıl bundan sonra çok tartışılacak bir konu. Ancak şu bir gerçek kı Amen- kan Devnmi ıle Fransız Devrimi'nin birbirinin tdmamlayıcısı olarak Batı- da kay ıtsız şartsız yerleştıımiş olduğu 'bıreyin egemenhği'. Rusya'da en azından Ağustos 1991"e kadar. başat olmamış bır kavram. Komünist ideo- 'u görüş açısmın sonucu olarak. Doğulu toplumlarda. yasal belirsizlik yaratan. kısmen korkunun, sindiril- mişhğin payı olan, tanımlaması güç bır şekjlde. 'büyüğe saygı" vardır. Ör- neğin İngiltere'de kraliyet son bulsa herhalde bugünkü Başbakan John Majoryerinde kalmaz. Kendisi seçim- le gelmış olsa bile gıden sıstemin par- çası olarak aynlması gerekir. Kımse de İngilız ulusunu. saygısızlık ya da nankörlükle suçlamayı aklına bile ge- tirmez. Oysa bir türlü Doğulu özellik- lennden kurtulamayan Türkiye'de bızler. özellikle 12 Nİart ve 12 Eylül ara rejimleri sırasında yasal belirsizlik- lençok yaşadık. İşte böylesıne yasala- nn nerede başlayıp nerede bittiğinin belli olmayışı. bugünkü Rusya'da her alanda sınırsız bır belirsizlik \e kan- H..atta daha da ileriye giderek Rusya'da hemen hemen hiçbir şeyın değişmemiş olduğu öne sürülebilir. Bugün komünizm resmen bitmiş, ama başta Başkan Boris Yeltsin olmak üzere hemen hemen bütün yöneticiler. şimdiki "ikbarierini Komünist Par- tisi'nde çalışıp yükselmelerine borçlu- lar. Eski kadrolann olduğu gibi işba- şında kalmış olmalan. ılk akla gelebi- leceği gibi, sadece eski düşünce ve yasalara bağlılığı sürdürmüyor. Hat- ta, kimi "aparaçik'm başvurduğu ufak pasif direniş' de en önemli sorun değil. Bir yerde, asıl sakınca, yenilikten yana olan eski kadrolann varlığı. Bu insan- lann formasyonlanyla özlemlen ara- smda dağlar kadar fark var. Bu da yapmak ıstediklen ıle yapabıldıklen arasında uçurum yaratıyor. X eksin içtenlikle demokrasi yan- lısı olabilir. Aynca Ağustos 1991'de darbecilere karşı çıktığı zaman gerçek- ten kelleyi koltuğa almış yürekli bir insan olduğu muhakkak. Ancak uy- gulamada hiçbir zaman demokrasiyi ve asıl önemlısi, Rusya Federasyonu'- nu yeniden inşa etmesi beklenilen 'ser- best ekonomi'yı yaşamamış. Zaten ne olduğunu da bilmiyor. VJörüntü açısından. Rusya Fede- rasyonu'nda. neredeyse her şey eskisi gibi. Komünist rejimin arması ve sem- bolü "orak-çekiç" işareti. her yerde ol- duğu gibi duruyor. Lenin'in resmi ve heykeli hiçbir yerde kaldınlmamış. Es- kisi gibi anıt-mezanna huşu içinde gi- np çıkmak gerekıyor. Yine her tarafta ızbandut gibi sivil polisler hazır ve na- zır. Örneklerin sonu gelmez. zVncak çelişki şurada ki aynı za- manda 'serbesî ekonomi' adı altında, kimi konularda ve kimi alanlarda. her tûrlû rezalete olanak tanınıyor, SÜRECEK ÇALIŞANLAREV SORULARI/SORÜNLARI / YILMAZ ŞİPAL 'Oğluma Ödenen Aylık Kesildi' S y SOVU: Ben ve eşjm, TC Emekü Sandığı'na tabi gö- revlerden emekli olduktan çok kısa bir süre sonra eşi- mi kaybettim ve biz anne-oğul kaidık. Eşimin vefatı üzerine emekli maaşının %50"si ba- na %25'i de oğluma bağlandı. Oğlumun yükseköğreniınini bitirmesi üzerine, oğ- luma ödenen aylık kesildi. Ondan kesikn aylığın benim avlığıma eklenmesi ve bana %75 üzerinden dul aylığı bağlanması gerekmez miydi? T.S. YA.NIT: Dul ve yetimlere bağlanacak aykklann oranlan. 5434 sayılı TC Emekli Sandığı Yasası'nın 68. maddesı ıle beHrlenmiştir. Bu belırleme de: Ölen eşin almakta olduğu ya da abnaya hak ka- zanıpda henüz bağlanmamış emekli aylığının: "a) Dul kan veya koca için %5O"si,"ayhk alan yetimi bu- lunmayan dul eşlerine %75'i. b) Çocuklarla ana veya babanın her biri için %25'i oranın- dabağlanır. Ölenın aylığa müstehak bir dul kan veya kocası iie bir yeti- mi bulunması halinde. dul kan veya kocaya %60. yetimıne %30 oranı uygulanır. Bu aylık bağlama oranlan, TC Emekli Sandığı'ndan ken- di adına emekli aylığı almayanlar için geçerlıdir. Emekli Sandığı Yasası'nın 68. maddesi, 3166 sayılı y asa ile değiştinlmış vc dul erkek eşlerin de dul ayhğından yararlan- malan sağlanmıştır. "Emekli, adı malullük. vazife malullüğü aylığı alan veya iştirakçi olan dul eşe %50 oranında dul aylığıbağlanarak ödenır." Emekli Sandığı'ndan emekli aylığı almanız nedeniyle dul aylığı oranı. %50 olarak belırlenmiştir. 0 o70 oranı. Emekli Sandığı'ndan kendi adına emekli aylı- ğı almayanlar için geçerlidir. (92/74*55) 'Evliliklesonbulan çalışma süresi9 C Bir iktisadi kamu kurumunda si»ortalı işci olarak ça- lışmakta iken evlendiğim için işten ayrıldım. Bir süre sonra ekonomik şartların zoriaması sebe- bi\le yeniden aynı kuruma. yine işci olarak girdim. Bu yıl, bir kadın sigortalı olarak 20 yıllık süremi doldurdum ve emekli okiunı. Çalıştığun kamu kunıluşu, kıdcm taznünatunı he- saplarken evlenmeden önceki 5 yıllık çaltşmamı göz önüne almadı. Bana böy lece aynı kurumda çalıştığım sürelerden 5 yıilık bolümünün tazminatı ödenmedi. Kendi isteğimle ayrıimış otmamı gerekçe olarak öne siirdiiler. Ben, bu konuda ne yapabilirim ve bu 5 yılın tazmi- natını alabilir mivim? ıj j_ YANIT: \ argıtay 9 Hukuk Dairesi'nin 19.11.1988 gün. 1986 9328 esas ve İ988 10428 sayılı karan. "Kadın ışçinin cvvelcc evlcnmesı sebebıyle sona eren hizmelinin, emeklilik ile biıcn son hı/metı ile bırlcştirilmesı gerektiği" yönündedır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 19.11.1988 gün. 1988,9328 esas ve 1988/10428 sayılı karan, "Kadın işçinin evvelce e,v- lenmesi sebebiyle sona eren hizmetinin, emeklilik ile biten son hızmeti ile birleştırilmesi gerektiği" yönündedir. (*)"(..) Davacı 1.3.1965 ve 2.9.1968 tarihlen arasında ge- çen hizmelinin ondan sonra başlayıp 28.3.1985 tarihine ka- darki hizmeti ile birleştirilip ona göre kıdem tazminatı hesa- bınm yapılmasını ve aradaki farkın tahsilıni istemiştir. Gerçekten davaa 1.3.1965 tarihinden 2.9.1968 tarihine kadar çalışmış ve bu tanhten önce 21.6.1 %8 tanhinde evlen- miş ve kocasının çalışmasına muvafakat etmemesı sebebıyle ailevi sebepleri ileri sürerek istifa etmişür. Kıdem tazminatı ıçınde değerlendirilmesinı ıstcdıği hizmet süresi de bu süre olmaktadır. Bu maddi olay ış kanununun 23.10.1980 tan- hinde 2320 sayılı kanunla değiştirilen 14üncü maddesindeki "... veya kadının evlendiği tanhten itibaren bir yıl içinde ken- di arzusu ile ış ilışkisini sona erdırmesi" halinde kıdem tazmi- natına hak kazanacağmı hükme bağlamış ve aynı maddenin 5'inci fıkrasında evvelce bu maddeye göre kıdem tazminatını gcrektirecek hizmetlenn 4'üncü fıkra uyannca birleştirilebi- leceğını kabul edcn hükmü ile değerlendirilecek olursa dava- cının evvelce evlenmesi sebebi ile sona eren hizmetinin emeklilik ile biten son hizmeti ile birleştirilmcsi gerekir.(...)" Yargıtay'ın bu karan, evlenme nedeniyle ve kendi isteği ile ışinden aynlan kadın işçinin. evlenmeden önceki çahşma sü- relerinin de kıdem tazminatmda göz önüne alınması gerekti- ği görüşündedir. (*) Kaynak: Yasa Hukuk Dergisi. Man 1987.sayfa414,174 POLITIKA VE OTESI MEHMED KEMAL YasaklarDOnyası... Yıllar var ki televtzyonda görmediğimiz Rahmi Saltuk geçende ekranda hem çaldı hem söyledi. Ne kıyamet koptu, ne yer yerinden oynadı Oysa yıllar var ki görün- mez güçler Rahmi Saltuk'a ekranı haram etmişlerdi. Sanatçı için ekran doyulmaz bir besindir. Bir sanatçı ek- randa gorünmedı mi, ne kaseti çalar ne konserleri olur. Dahası.görünmedi mi. unutulur bile... Onun içinsanatçı- lar sık sık ekranda gorünürler. Adına ekran denilen bü- yülu kutuda gorünmedı mi, adı sanı unutulur. Rahmi Saltuk içın de böyle oldu. Sanki bir süngerle ekrandan adı sanı silinivermışti. O gün, bugün yok oluvermişti. Anadolu'ya çıkıp konserler versın diyeceksiniz. Yerel yönetimler ağızbirliği etmişler, dinletileri yasaklamış- lardı. Rahmi, elinde sazı, her dinletiden yüzgeri dönü- yordu. Devletle uğraşmak zordur Hele bu terörlü gün- lerde başedilemez. Rahmi Saltuk'u, yırmi yılı aşkın bir süre var, "Kalem" gunlerinden tanırım. Elinde sazı gelir, bir köşeye oturur, vakti saati geldı mi gecenın içinde çalar, söylerdi. O yıl- lar "Kalem" epeyce rağbetteydi, kimler söylemezdi. Başta ustalarm ustası Ruhi Su... Sonra Âşık Veysel.. Kendi besteleriyle ünlü Âşık Mahzuni... Her iki âşık, Vey- sel'le Mahzuni, Fikret Otyam'ın tekelinde gibiydi; yanın- dan ayrılmazlar, sözünden çıkmazlardı. Kırşehirli Hacı Taşan'ın da uğradığı olurdu' "Kendim ettim, kendım bul- dum". Bohem Fransız şairlerini avucunun içi gibi bilen, onları Türkçe söylüyormuşçasına söyleten Erdoğan Al- kan da elinde sazı, görünürdü. Dediğim gibi Erdoğan Alkan, daha çok kendi türkülerini çalar söylerdi. Bir "Ka- ram" çığırırdı ki akan sular durur, esen yeller kesilirdi. TRT, Kalemin arka sokağındaydı, bir binaya sığışırdı, böyle genişleyip bir azman olmamıştı. Yönetici dostlar sık sık gelirlerdi. Hemen her şeye yasak daha konma- mıştı. TRT, kendinı arıyor, yansızJığını bulmaya çalışı- yordu. Geçende ölen eski genel müdür Adnan Oztrak yansız olmak ıçin titizlenryordu. Bizde yasak, serbestlik de adamına göre... Yönetim kurulunda Behçet Kemal Çağlar, Melih Cevdet Anday, Refik Ahmet Sevengil gibi dostlar vardı. Yeni doğmuş, henüz emekleyen yönetimi yumuşatmaya çalışıyorlardı. Televizyon nedir, nasıl iş- ler, nasıl tarafsız olur, yeniden yeniye öğreniliyordu. Biz televizyona radyodan geliyorduk. Radyoda hangi sıkıntıları çekmişsek televizyonda da çekecektik. Siya- setçiler, vaktiyle adları anılmıyor, seyrek anılıyor diye radyodan yakınırlardı. Şimdi az görünüyor ya da görün- müyor diye yakınıyorlar. Radyo gibi televizyon da dert olmuştu. Yirmi yıl önce böyle de şimdi nasıl? Şimdi de bolca görünmelerine karşın siyasetçiler her fırsatta tele- vizyondan yakınmıyorlar mı? "Ben az görundüm, sen çok göründün" kavgası etmi- yorlar mı? Eski başbakan yeni başbakanı eleştirmiyor mu? Rahmi Saltuk'a yıllardır konmuş olan yasak ekranda göründüğüne göre kalkmış oluyor. Yasağı ve bu yasa- ğın kalkmış olduğunu belirtmek ısteyen Erkan Yolaç, soruyu ınce ve nazik bir biçime sokarak şöyle soruyor: ' Artık, bundan sonra yeni konserler vereceksiniz de- ğil mi? "Önümüzdeki günlerde yeni konserlerim olacak." Böylece yıllardır görünmemenin gerekçesi anlatılmış oluyor. Yıllardır Ruhı Su'yu söyletmediler, Âşık Mah- zurtl'yi söyletmediler de ne oldu? Düşünüyorum da, ya- saklarla geçen zamana acıyorum. Nice sanatçılânmız bu yasaklar yüzünden halktan koptu, hatk da sanatçıdan uzak kaldı. Bugün yasaklann çoğu kalktı. Ama korkusu daha kalkmadı Çoğu yöneticiler yasak varmış gibi dav- ranıyorlar. Biz geçen çeyrek yüzyıla nasıl bakıyorsak, şimdi bize de öyle bakıyorlar Yasaklar cumhuriyeti... BULMACA SOLDAN SAĞA 1/ Sabahattin Ali'nin bir .. Lİvkü kıtabı. 2) Bir gıda maddesi... Batmış gemi- 2 len askıya almak işınde o kullamlun büyük duba. 3) Oıomobillenn çekış ve 4 hızını ayarlamaya yara- c yandişhlerdüzenı.. Üstü kapalı olarak anlatma. 4) 6 Marmara Denizi'nde bır j ada. 5) Söylcnce... Nike- lin sımgesi. 6) Eskiden 8 Türke yabancı olan kim- Q ^elere ve topluluklara. 1 2 3 jzclliklc Arap ve İranlılara verilen jd... Kan. eş. 7) Bir renk... Kala- vın simgesi... Toprağın nemı. 8) Denızlenn çekilmesiyle oluşan ve vurılanmaya elverişli olan bölge. 9) Üye... Genellıkle sevecen ve hü- ziinlü bir konu ışleyen küçük lirik şiir. YL KARIDA^ AŞAĞIYA 1) Kemal Tahir'ın bir romanı. 2) Anadolu'da kurulmuş eski bir uy- garlık.. Deniz kıyısında dalga aşındıımasıyla oluşmuş sarp ve yüksek yer. 3) Bır sınav şekli... Radyumun sımgesi. 4) Altınkökü de denilen kusturucu bir kök.. Bir nota. 5) Don Kişot'un atının adı. 6) Manganezin sim- gesi... Yeni... Yabancı. 7) Organik bileşiklerin bileşimine giren karbon ve hidrojen atomlar grubu... Birelektrik devresinde bel- lı bir değışim mevdana getirmeye yarayan araç. 8) Ad belirtile- rekyapıian. 9)Kullanılmayahazırpara... Matematiktekullanı- lan sabit bırsayı. YÜKŞEKÖĞRETÎM KURULU ÖĞRENÇİ ŞEÇME \T YERLESTİRME MERKEZİ (ÖSYM) BAŞKANLIGI'NDAN 3843 savılı vasa gereğince ikinci öğretim vapmak üzere açüan yûkse- köğretim programlanna başvurmak isteyen adayiann dikkatine: 1 1992-199? öğretim yılında, 3843 sayılı kanun gereğince ikinci oğretım vapacak olan yukseköğretim programlanna merken yerleş- tırme ışlemlen, Öğrena Sectne ve Yerleştirme Merkezı (ÖSYM) tara- fındanyapılacaktır. 2.1992-1993 öğretim yılındaraerkezıyerleştirme ile öğrenci alacak ikinci öğretim programlanna, 1992 Öğrena Secme ve Yerleştirme Sı- navına (1992-ÖSYS) giren ve geçerli puanı bulanan adaylardan bu sınavın sonuçlanna gore merkezd yerleştirme ıle hiçbir yükseköğretim programına yerleşmemış (açıköğreüm hariç) veya 1992 yılında ÖSS sonucu ve öze! yetenek sınavı ile öğrenci alan yûkseköğreüm prog- ramlanna kayıt hakkı kazanmamış olanlar başvurabileoeklerdir. 3. İkinci öğretime başvurmak isteyen adaylar başvurma kılavuzu ve başvurma formunu. 21-30 Aralık 1992 tarihlerinde. kendilerine bildinlecek banka hesabına 25.000 (yirmi beşbin) TL başvurma üc- retı yatırarak il veya ilçe Mılli Eğıtirn Müdurlüğu yetkililerinden aJa- caklardır Adaylar. kılavuzda belirtılen esaslara uygun olarak doldu- racaklan başvurma formlanru bu süre içinde il veya ilçe Milli Eğjtim Müdürlüğü yetkılılenne teslim edeceklerdir. 4. 1992-1993 öğretim vılında ikinci öğretim yapacak olan vükse- köğretım programlanna merken yerleştirme işkmleri, 1992 Öğrena Seçme ve Yerleştirme Sınavı Kılavoızu ve 1992-ÖSYS tkinci Basa- mak Kılavuzunda belırtilen esaslara göre yapılacaktır. Bu yerleştirme ışlemlerinde 1992-ÖSYS puanlan kullanılacakür. 5. 1992-1993 öğretim yılında ikinci öğretim yapacak olan yükse- köğretim programlannın kontcnjan ve koşulkn. yerleştinlen adayia- nn yükseköğretim programlanna kayıt ve bu programlarda oğreti- min başlama lanhleri. öğrencilerin ödevecekleri öğrenım ücretleri vb. ıle ılgjli avnntıh bilgı 1992-ÖSYS îkincı öğretime Başvurma Kıla- vuzu'nda yer alacaktır. 6. Posta ile merkezımize göndenlen başvurma formlan işleme alın- mayacaktır ÖSYM BAŞKANLIĞI Basın- 47737
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle