18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 TEMMUZ 1991 HABERLER YAZIYDR CUMHURİYET/5 "KURULTAY'A DOĞRUSHP Semra Özal Yılmaz'la banşü Kurultaya 9 gün kala taraflar birbirinden iyice koptu • tç Politlka Servisi ANAP îstanbul il kongresinde rakip olarak kıyasıya mücadele veren Semra Özal ile Fatih Ilçe Başkanı Tklat Yılmaz arasındaki soğukluk giderildi. Öza] ile Yılmaz, son yönetim kurulu toplantısında aldıkları karar gereği "Fatih Toplantılan"nın bu ayki konuğunu, ANAP Teşkilat Başkanı Fahrettin Kurt olarak saptadılar. 25 Temmuz 1991 tarihinde Istanbul Dedeman Oteli'nde yemekli olarak gerçekleştirilecek toplantıya 300 kişi davet edildi. Daha önce Fatih ilçesi tarafmdan sürdürülen toplantının bundan böyle genişletilerek ANAP Istanbul İl Başkanlığı'nın katkısıyla sürdürüleceği öğrenildi. Toplantılarda ayın konuğu ise Istanbul tl Başkanı Semra Özal ile Talat Yılmaz arasında yapılacak ikili görüşmelerde belirlenecek. CUNEYT ARCAYUREK Uzlasma umudu kalmadı ÜMİT ASLANBAY / YALÇIN ÇAKIR SHP'de final yaklaştıkça taraflar uzaklaşıyor. Baykal, adaylık konusunda dün de bir açıklama yapmadı. Ancak milletvekilleri. tüm yurdu kapsayan "sadece genel başkan degil, başbakan adayı" mesajımn işleneceği bir tur haritası hazırladılar. InönU, "boige toplanülan " n a devam edecek. Merkez yöneticileri de Baykal'ın parti tarafından "korsan yayın" olarak tanımlanan bir özel televizyonda yaptığı konuşmayı öne çıkararak "ANAP'tan mı destek alıyor" sorusunu parti kamuoyunun gündeminde tutacaklar. Yenilikçi sosyal demokratlar, Istanbul ve Ankara'da yaptıklan toplantılarda " t n ö nii'yii destekkme" kararım kesinleştirdiler. " Y ö n e t i m d e değişiklik" önkoşulunu savunan Yenilikçi hareket, Yeni Sol'un uzlasma çağnlanyla Ugjli olarak da "inandmcı degil" kararı aldı. SHP kurultayına 9 gün kaldı. İl kongrelerinin bitmesinden hemen sonra SHP Genel Merkez binası ile Ankara Köroğlu Caddesi'ndeki Yeni Sol'un bürosunda başlayan hareketlih'k dün de sürdü. Genel merkezde dün telefonların sürekli olarak Baykal'ın Starl'de önceki akşam yaptığı konuşma ve Başbakan Mesut Yılmaz'a koalisyon teklif ettiği yolundaki haberlere tepki nedeniyle çaldığı belirtildi. Genel Sekreter Yardımcısı Güne^ Gürseler, eski Genel Sekreter Deniz Baykal'ın Starl'e çıkmasıru eleştirerek "Arkadaşlanmız değişik odaklardan, ANAP'a yakın kaynaklardan destek alma noktasına geüyorlar" dedi. Gürseler, Baykal'ın henüz adaylığını açıklamadan böyle bir programa çıkmasını "altyapı oluşturma çabası" olarak yorumladı. Sosyal demokrat partilerin destek KULİS Bizkime Değişim istekleri inandına degil oyveririz? BlR GÖRÜŞ Adnan Hoca'ya dava açıldı • Istanbul Haber Servisi Adnan Hoca (Oktar) hakkında "Atatürk'e hakaret ettiği" savıyla dava açıldı. Istanbul cumhuriyet savcılarından Hasan Hüseyin Günay tarafından hazırlanan iddianamede, Adnan Hoca'nın Bilimsel Araştırma Vakfı'nda yaptığı konuşmalarda Atatürk aleyhinde sözler söyleyerek hakaret ettiği belirtilerek 8 yıla kadar hapsi isteniyor. öte yandan Adnan Hoca'nın Ramada Oteli ve Tura Turizm'in ortaklanndan Çetin Saraç'ın kızı Çağla Saraç ile zorla evlendirdiği ileri sürülen Emre Nil, dün Ahlak Masası Ekipleri'nce gözaltına alındı. Işkence davası • ANKARA (AA) Yasadışı sol bir örgütün üyesi olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan ve kaldırıldığı hastanede 1980 yılında ölen Behçet Dinlerer adlı sanığa işkence yaptıkları gerekçesiyle haklarında 1982 yılında dava açılan, aralannda eski siyasi şube müdürunün de bulunduğu 12 polis memurunun yargılanmastna devam edildi. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bugünkü duruşmada, samklar suçlamaları kabul etmediler. Davacı avukatı tbrahim Açan, Behçet Dinlerer'in ölümüne, yapılan işkencelerin neden olduğunu öne sürerek davanın bir an önce sonuçlandınlmasını istedi. k J H P Adana il örgütü durmamaca bir hareketlilik içindedir. Görevden almalar, sahte üyelikler, uye aidatlarıyla ilgili savlar hemen her genel merkez yönetimi sırasında gündeme gelir. Son olağanüstü kurultaydan sonra da bu savlar durmadı. Hatta öyle bir durum doğdu ki Yeni Sol Ue bölgede siyaset yapan Yenilikçi SosyalDemokratlar, genel merkezin bazı uygulamalanna karşı ittifaka bile gittiler. Cumhuriyet'le birlikte tum basında delege seçimleriyle ilgili partililerin görüşleri ve tahminleri yayımlandı. Her tablo yayımlanmasında az gözüken taraf itiraz etti. Zaman zaman da çok gözüken tarafın, "Yahu bizi abartmışlar, oreida bu kadar almamıştık" diye çıkışları oldu. Bir başka en çok itiraz alan konu kamuoyu yoklamaları oluyor. Adana'da da şu günlerde SHP kulislerinde en çok tartışılan iki konu, basında yayımlanan "delege tablolan" ile "SHP'de yenileşme" araştırması. SHP Adana İl Başkanı "Behçet Ünsaian" bu yayınlar karşısında partililere ve kamuoyuna "Deİegelerin ve partililerin olunınu aldık. Kunıltayda Sayın İnönu'nun etrafında kenetleneceğiz" diyor. bireylerin sosyal, ekonomik ve kültürel ERCAN KARAKAŞ SHP Isıanbul eski tl Başkanı faaliyetlere katılımı giderek artacak ve bireyler kişiliklerini, yeteneklerini ve Josyal yaratıcılıklannı sürekli olarak [demokrasi'nin, geliştirebileceklerdir. jdemokratik Biz Sosyal Enternasyonal'in üyesi olan jsosyalizmin insanlık partimiz SHP'yi uluslararası sosyal için bir umut olduğu, demokrat hareketin bir parçası olarak Sovyetler Birliği'ndeki görüyoruz. öyle olmasını istiyoruz. Sosyal \e Doğu Avrupa demokrasi sanayileşmiş ülkelerin bir ülkelerindeki "liiksıi" olarak görülmemelidir. |değişimden sonra daha Türkiye sosyal demokrat hareketinin önemli iyi anlaşılmaya başlandı. bir kaynağı ulusal kurtuluş savaşıdır. CHP Bugün dünya solunun tamamına yakın bir geleneğidir. SHP bu geçmiş üzerine bölümü, sorumlu sol politikacılar kunılmuştur. Ancak yüzü ileriye dönüktür. "demokrasi olmadan sosyalizmin Geçmişi gelecekte arama eğilimlerinden yürümeyeceğini, böyle bir sistem varsa bile giderek annmaktadır. SHP, sosyal bunun da gerçek sosyalizm olamayacağı" demokrasinin evrensel değer ve ilkelerini de görüşünde birleşmektedirler. özümseyen çağdaş bir sosyal demokrat parti Sosyalist Enternasyonal'in Başkanı Willy olma yolunda ilerlemektedir. SHP'nin Brandt'ın söylediği gibi "Bu gerçek bize Türkiye programının temel hedefi, 12 Eylül yeni bir çağın başladığını muştalamasa bile rejiminin siyasal ve hukuksal çerçevesini yine de bir çağın bir sayfasından ötekine kırmak ve insan haklanna, özgürlüklere geçişi" göstermektedir. dayalı gerçek demokrasiyi kurmaktır. Bu geçişte sosyal demokrasiye büytlk İnsan hak ve özgürlüklerinin tam olarak sorumluluklar düşmektedir. Birçok ülkede yerleşmesi, tabulann yıkılması, düşünce ve siyasal demokrasiyi, sosyal adaleti köktenci örgütlenme özgürlüklerinin önündeki reform politikalan ile sağlayan sosyal engellerin tamamen kaldınlması, sosyal demokratlar günümüzde ekonomik adalet ve banş içinde kalkınan bir demokrasiyi gerçekleştinneye Türkiye'nin gerçekleşmesi sosyal yönelmişlerdir. Yoğun bir biçimde bunun demokratların, SHP'nin iktidar olmasına yollarım tartışmaktadırlar. bağlıdır. Sosyal demokrasi evrensel bir harekettir. SHP'nin bir program ve üye partisine Eşitlik, özgürlük, dayanışma gibi temel dönüşmesi, ideolojik bakımdan netleşmesi ilkeleri tüm insanlığın ulaşmak istediği ülke sorunlanna gerçekçi çözümler üretmesi ideallerdir. Sosyal demokrasinin siyasal ve bunları halka anlatması iktidar özgürlük içinde ekonomik eşitlik ideali, mücadelesınin kazanılmasında önemli rol barış ve dayanışma içinde yaşanan bir oynayacaktır. SHP bu konularda özellikle dünya özlemi giderek daha da son dönemde önemli gelişmeler göstermiştir. güçlenmektedir. Kongre ve kurultay süreçleri ile sınırlı yenileşme ve değişim istekleri ise pek Sosyal demokrat partilerin programlan inandmcı olmamaktadır. özgür insanlann eşitlik ve barış içerisinde yaşayacakları bir toplum düzenini hedeflemektedir. Böylesi bir düzende Varın: Fikri Saglar alanlarının sendikalar ve kitle örgütleri olduğunu kaydeden Gürseler ;öyle konuştu: "Sayın Baykal'ın dün Ahmet Özal'ın televizyonunda yaptığı konuşma da örgütümüzün biiyiik tepkisiyle karşılandı. PartiUlerimiz diinden beri genel merkeze telefon ederek tepkilerini dile geüriyoriar. Arkadaslanmızın bu yolu kullanmaktan vazgeçmeleri lazım. Genel merkez yöneticileri, kurultaya dönük çahşmalarla ilgilı olarak uzlasma çağrılarının samimi olmadığı yolundaki görüşlerini dün de yinelediler. Baykal'ın açıklamamasına karşın bir başkanlık yarışının gündemde olduğunu belirten yöneticiler, înönü'nün yarın Bolu, ardından da ÇanakkaJe ve İzmir'de "bölge toplantılan"nı sürdürecek. Pazartesi günü de Dikili Festivali'ne katılacak. Bugün toplanacak PM'de partinin hazırladığı raporlar ele ahnacak. "Sosyalist Enternasyonal" kitabının yanı sıra "Bölüşüm Raporu, Maliye ve Vergi Politikalan" adlı calışmalar da yazıh yayımlanacak. Yeni Sol'un lideri Deniz Baykal, bir toplantıda konuşmak için İstanbul'a geldi. Baykal'ın bugün Ankara'ya dönmesi bekleniyor. Yeni Sol'un Köroğlu Caddesi'ndeki buroda da dün hareketli anlar yaşandı. Çok sayıda partili nedeniyle milletvekilleri bir ara çalışamaz hale geldiklerini belirttiler. Yenilikçi sosyal demokratlann önde gelen isimlerinden eski Istanbul İl Başkanı Ercan Karakaş ve yaklaşık 70 partili, önceki gece İstanbul'da bir değerlendirme toplantısı yaptılar. Toplantıdan sonra "genel başkanlık yanşının partiye yarar sağlamayacağı" görüşü benimsendi. Yenilikçi sosyal demokratla dün de Ankara'da toplandılar. Bu kez tüm yurt genelinden gelen partililerle Ankara'daki bir ilçe merkezinde toplanan Yenilikçiler İstanbul'da alınan ilke kararlannı benimsediler. Baykal cumartesi gunu Konya'ya giderek örgüt yemeğine katılacak. Geceyi burada gecirecek olan Baykal pazar günü Aydının Germencik ilçesine giderek belediye tarafından yaptırılacak parkın temelini atacak. ANKARA Bakanlann üçte ikisi yeni. Güneydoğu sorununun girdisini çıktısını öğrenmeleri gerekiyormuş. Yetkili kimi kişiler böyle söylüyor. Bu nedenle dün son dakika vazgeçilmezse toplanacağı söylenen Bakanlar Kurulu'na Olağanüstü Hal Valisi Kozakçıoğlu'nun da son dakika vazgeçilmezse katılacağı öne sürülüyordu. Beri yandan Başbakanımız Yılmaz, "Bu çetelerin hedeflerine ulaşmaması için devletimizin bütün imkânlarını seferber etmeye kararlıyız" diyor. Kısacası sorun öylesine büyüyor ki bakanları eğitmekten öteye, geceli gündüzlü ciddi çalışmalar gerektiriyor. Dünkü toplantı "iç güvenlik brifıngi" adını taşıyor. Tümüyle terör olayları ele alınacak. Bir yetkilinin verdigi bilgiye göre "olayların içyüzüne ilişkin varsa yeni bilgiler" de gözden geçirilecekti. , Bu hükümetin Güneydoğu'ya bakış açısı öteki ANAP hukümetleri gibi "yerel boyutlarda" mı kalacak, yoksa Mesut Yılmaz, sorunu bir "devlet meselesi" olarak görüp yeni politikalar üretecek mi? Hükümet çevrelerinde sözü geçen kimi bakanlann dedikleri şu: Olağanüstü Hal Valisi dışındaki personel genel tanımlamayla "işgücü açısından yetersiz". Örneğin kaymakamlar. Kimi kursta, kimileriyse "misyon ruhundan yoksun." Kısacası Güneydoğu'da sonuç alabilecek "insan maddesi" yeterli, doyurucu değil. Resmi kişilerden alınan bilgiler, örneğin BBC'nin bölgeye gönderdiği elemanların yetkili ve etkili sorumlulardan çok "oradaki kimi odak noktalarının etkisinde" kalarak başkente geldiklerini gösteriyor. Muhalefete göre Güneydoğu sorunlarını hakça değeriendiren Vali Kozakçıoglu, "gidişten duyduğu kaygılan kimi çevrelere" duyuruyor. O kadar ki "bölgedeki olumsuz tırmanmanın son zamanlarda düne oranla daha boyutlandığını, gelişmeler önlenemezse önümüzdeki yıllara karamsar gözle bakmak gerekeceğini" anlatıyor. Bu yılın altı buçuk ayında bölgede tam 160 cinayet. Rakamın yüze yakını güvenlik görevlisi. Ölenlere PKK dahil değil. "Dön dolaş daha korkutucu noktalardayız". Açıkyüreklilikle bilgi vermeyi ulusal görev sayan kimi bakanlar duygularını böyle açıklıyor İki sınıfa ayırıyorlar gelişmeleri: İlki, "Şu ya da bu nedenle sorunun üzerine gitmeyen içimizdekiler". İkincisi ise beylik sorun. Komşumuz üç devletin "suyun basında olan" Türkiye'nin başına beta olaylan daha hızlı biçimde kışkırtmaları. Bir bakan, geçende "vahim" diye niteleyerek Güneydoğu'da her ilden 1825 yaş arasındaki 50100 kişinin PKK'ya katıldığından söz ediyordu. Neden? işsizlik! İnsanı ürperten olguyu anlatıyordu: Hükümet işsizliğe çare olur diye, geçen aylarda 90 bin kadroyu bölgeye ayırdı. Sonuç? İşlemedi! 90 bin kadronun ancak 1000'i kullanılabildi. Bitlis'e 270, Hakkâri'ye 400, Bingöl'e bir o kadar ve işte, o kadar! "Kadro satıcıları" söyientileri de işsizliğin cabası. Atamalar bürokrasi çarkında eriyor. Başvuranı, Diyarbakır güvenlik açısından inceledikten sonra İçişleri'ne gönderiyor, bir kez de burada aynı muamele yürüyor. İşçi bakanlık emriyle işe giriyor, memur için Başbakan, Cumhurbaşkanı imzalı karamame. Bekle dur. "Devlet politikası" derken neyi amaçlıyoruz? Sakat, eksik, yanlış uygcılamalara çekidüzen vermeyi mi? Yoksa her sorumlu kesimle birlikte yeni politikalar saptamayı mı? İlk amacın panzehirini Mesut Bey söyledi, "çeteleri ezeceklermiş!" İkincisine Köşk'te oturan engel. Güneydoğu'daki Zehire Karşı Nasıl Panzehir? SHP'de sosyal demokrasi ve değişim • SUNUŞ J. emmuz ayının son günlerinde olağan kurultayını yapacak olan SHP içinde iktidar yarışı alabildiğine hızlanmış gözükmektedir. Büyük bir olasılıkla partiyi genel seçimde yönlendirecek yönetim organlarını seçecek olan bu kurultayda üç büyük grup yarışacak gözükmektedir. Bu gruplardan biri Deniz Baykal ve arkadaşlarmdan oluşmaktadır. îkinci grup, bugünkü genel merkez yönetiminde yer almakla beraber kendilerine farklı bir misyon veren ve "Yenilikçi SosyalDemokratlar" olarak kendilerini tanımlayan kişilerden oluşmaktadır. Üçüncü grubu ise Genel Başkan Erdal tnönü çevresinde yer almış politikacılar oluşturmaktadır. Yayımlamaya başladığımız açıkoturum, SHP içinde iktidar yarışı yapan grupların ideolojiye ve programa nasıl yaklaştıklanm, bu alanlarda aralannda ne tür farklılıklar olduğunu, bu farklılıkların kapsam, içerik ve düzeyini ortaya koymak amacıyla düzenlenmiştir. Açıkoturuma, Baykalcılar ya da "Yeni Sol" adına tsmail Cem, "Yenilikçi SosyalDemokratlar" adına Ertuğrul Günay ve tnönü ile çevresini temsilen Prof. Onur Kumbaracıbası katılmışlardır. GENCAY ŞAYLAN Açık otunıma katıianlar, soldan sağa Ertuğrul Günay, Onur Kumbaracıbası, tsmail Cem ve oturumu yöneten Gencay Şaylan. Kurultaya giderken SHP içinde sosyal demokrasinin içeriği ile ilgili bir tartışmanın ortaya çıktığı ve parti içi gnıplaşmaların bu kez daha çok ideolojik temalar iizerinde oluştuğu gözleniyor. Örneğin Baykalcı olarak bilinen grubun kendilerini "Yen Sol" ve diğer bir grubun da "Yenilikçi Sosyal Demokratlar" olarak tanımladığı göriilüyor. Sayın Cem, isterseniz sizden baslayalım. Siz Yeni Sol olarak tanımlanan grubun ideologlanndansınız, bir değişimden söz ediyorsunuz. Nedir bu değişim kavramı, ana hatlan ile açıklar mısınız? CEM Değişim olayını evrensel boyuttan başlayıp özele doğru getirmek istiyorum. Aksi halde salt değişmek için değişme ya da yenileşmiş olmak için yenileşmek gibi bir yanlışa düşülebilir. Komünist ülkelerdeki ideolojik ve pratik dağılım süreci, 'sol bitti, sol iflas etti' türünden değerlendirmelere neden oldu. 'Sadece komünist kanat değil, sosyal demokrat kanat da bitti' dendi, sağcı çevreler bu yaklaşımı ön plana cıkardı. Dünyadaki değişim sosyal demokrasinin ya da eş anlamı ile sosyalizmin iflası değil, tam aksine, başansının simgesi olmuştur. Türkiye'de SHP içindeki değişimden söz ederken bir defa bu noktayı net bir biçimde ortaya koymamız gerekir. Tarih içinde bizim sağa karşı verdiğimiz mücadele ve solun kendi içindeki tartışma, bizim doğrularımızın herkes tarafından kabul edilmesiyle sonuçlanmıştır. Tek başına eşitlik ele ahndığında ki bu komünist partilerin tezidir bir noktaya varılamayacağı anlaşılmıştır. Sağın geleneksel tezi olan tek başına özgürlük ile de bir yere varılamamaktadır. Ama bizim önerdiğimiz eşitlik ile ozgurlüğün bütünleşmesi bence çok açık bir biçimde öne çıkmıştır. Sanıyorum, SHP içindeki şu ya da bu yondeki değişim arayışlannın bu noktadan hareket etmesi gerekmektedir. Temsil ettiğim akımın düşüncesi açısından bizim kendi geçmişimizle hesaplaşmaya parti içindeki diğer gruplara göre daha fazla önem verdiğimizi söylemek isterim. Kendi geçmişimizle, kendi yanhşlanmızla hesaplaşmadan bir noktaya varamayacağımızı düşünüyorum. Ali Gevgilili'nin bir kitabından alıntı yapmak istiyorum: "tnsanın >tarını adına konuşmak isteyen her eylem, her atılım önce tarihle korkusuz biçimde karşılaşmak, onunla sınanmak zorundadır' diyor. Bu düşüncenin siyasette de önemsenmesi gerektiği kanısındayım. Biz sol olarak, çok olumlu yanlan da olan kendi geçmişimizle ciddi bir hesaplaşmaya girmezsek 1970'li yıllann uzantısı olarak kalmaya, eski sorunsallarda hapsohnaya ve geçmişle hesaplaşmamanın ağır faturalarım ödemeye mahkum kalacağımızı düşünüyorum. Değişimi biraz da burada anyorum. Sayın Cem, çok kısa olarak değişim düşüncenizi somutlaştırabilir misiniz? Örneğin bir program var ve herhalde değişim bunu da kapsayacakür. Yalnız habrlatayun, SHP programındaki 6 ok sorununa aynca değineceğiz. CEM Biz sol ya da sosyal demokrat hareket olarak Türkiye'yi yenileştirici akımın uzantısıyız. Yani yenileştirici akımın 1960'lar Türkiyesi'nde kazandığı içeriğin ifadesiyiz. Kendi geçmişimizle hesaplaşmamız hep eksik ve yanlış olmuş. Örneğin Takriri Sükun Kanunu'nu ele alalım. Bu kanunun ne olduğunu açıklamaya gerek yok, ne olduğunu, nasıl uygulandığını hepimiz biliyoruz. Bence bunun uzerine gitmek gerekir ve bunu yapamıyorsak yeterince demokrat değiliz demektir. Biz kendi parti meselelerimize bile demokrat yaklaşamıyoruz. Hâlâ parti içi demokrasi sorununu aşamıyorsak, hâlâ farklı düşüncelere öcü gibi bakmak alışkanüğından kurtulamıyorsak, hâlâ iki seslilik, çok seslilik parti içinde olur mu tartışmalarını sürdürüyorsak topluma nasıl demokrasi getireceğiz? Bence bu sıkıntının önemli nedeni geçmişle yeterince hesaplaşmamamızdır. Bir yazar olarak sezgimi söyleyeyim, bir kısım solun bilinçaltında 141, 142 ve 163 hâlâ dimdik ayakta duruyor. Sayın Günay, Sayın Cem, değişim ve demokratiideşme sorunlannın bütünleştiğine dikkat çekti. Siz de kendinizi parti içinde 'yenilik' sözcüğü ile tanımlıyorsunuz, yani bir değişimden söz ediyorsunuz. Sizin yenilik ve değişim bakışınız nedir? GÜNAY Ben değişim sorununa evrensel bir çevrçeve içinde yaklaşmak istiyorum. •9011 yıuarın en çok kullanılan sözcüğü nedir' derseniz 'değişimdir' diye cevaplarım. Siyasette, kültürde, sanat alanında, her alanda değişimden söz ediliyor. 80'li yıllar dunya için talihsizlik dönemi oldu. Yeni sağ yükseldi, belli ekonomik koşullar dayatıldı, toplumlara yoğun müdahaleler yapıldı, Türkiye sınırlarını yalayıp geçen savaşlar ile dolu olarak 80'li yıllar yaşandı. Şimdi 80'li yılların karabasanından kurtuluyoruz, sanıyorum 20. yüzyıldan kurtuluyoruz; 21. yüzyıla geçmenin sanalarını yaşıyoruz. Sosyal demokrasi şimdiye kadar Türkiye'de hiç uygulanmadı, hiç iktidara gelmedi. İşte değişim ya da yenilikçilik, sosyal demokrat anlayışın siyasal perspektifin 2.000'li yıllara damgasnu vurmasıdır. 21. yüzyıla, bence, geçen yüzyılınkinden daha büyük arayışlarla giriyoruz. Artık demokrasi, Doğu toplumlan için Batı toplumları için herkes için vazgeçilmez bir temel gereksinmedir. Çoğulcu demokrasi sadece burjuvalara ait değildir, insanlığın ortak değeri olmuştur. Artık eşitlik ve özgürlüğe birlikte sahip çıkılacak bir döneme girilmektedir. Bu bakımdan bence sosyalizm ölmüyor, aksine erginleşiyor; özgürlükle bütünleşerek erginleşiyor. Sonuç olarak demokratik sosyalizm yükseliyor. Bu noktada Türkiye sosyal demokrasi düşüncesi ile yeni yeni karşüaşıyor. Biz, yeni bir yüzyıla girerken yaşanan değişimi Türkiye'ye taşımaya çalışan bir partiyiz ve grup olarak parti içinde bu görevin öncüleriyiz, sözcüleriyiz. Öyle sanıyorum ki bizim diğer gruptaki arkadaşlarımızdan farklıhğımız, değişimi parti içi ve parti dışı yorumlamada belirginleşiyor. Diğer gruptaki arkadaşlarımız parti içinde bir yönetim değişikliği olarak değişim sözcüğünü öne çıkarıyorlar, kişilerde yenilenme olarak anlıyorlar. Bizim anlatmaya çalıştığımız, SHP içinde değişim değil. Sosyal demokrasi doğrudan doğruya Türkiye'ye bir yenileşme çerçevesi olarak sunulmalıdır, SHP butunü ile Türkiye'ye bir yenileşme çerçevesi verebilmelidir. Bugün devlet yapısı tıkanmıştır, hukuk düzeni eskimiştir, merkezi yapının yanı sıra yerel yönetim yapısı da eskimiştir. Turkiye'de, zaten çok zayıf olan, hep korkulan ve bastırılmaya çalışılan toplumun örgütlenme modeli eskimiştir. Tabii, bunların sonucu, Türkiye1 de insan tıkanmıştır, kendisini yeterince ifade edememektedir... Halbuki artık siyasette birey öndedir. 1900'lu yıllarda birey yoktur, herkesin içinde tasnif edilmiş olduğu gruplar vardır. Birey, gerçi felsefenin konusu olarak vardır, ama siyaset alanında yoktur. Son 10 yıla kadar Türkiye'nin siyasetinde de çoğul takısı almış sözcükler egemendir, ama artık bu değişmektedir. Hangi etnik kökenden, dilden, AçiKOTURUM1 Karayalçın ve Girik'e beraat • ANKARA (UBA) Yerel ara seçimler öncesinde SHP'nin Ankara'da yürüttüğü kampanyada, izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenledikleri gerekçesiyle iki yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Karayalçın ile Istanbul Şişli Belediye Başkanı Fatma Girik beraat ettiler. Girik'le Karayalçın'ın yargılanmalanna diin Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Toplantılan ve yürüyüş kortejini Fatma Girik ve Murat Karayalçın'ın organize etmedikleri, bu nedenle 2911 sayılı toplantı ve gösteri yüriiytişleri hakkındaki yasaya aykırılık suçu oluşmadığı görüşüne varan duruşma hâkimi, Girik ve Karayalçın hakkında beraat kararı verdi. Cezaevi'nde açlıkgrevi • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Terörle Mücadele Yasası'm, Diyarbakır olaylannı, Istanbul ve Ankara'da meydana gelen hücre evi baskınlanm protesto amacıyla Aydm E tipi Cezaevi'nde bulunan 220 siyasi tutuklu ve hükümlünün gruplar halinde, dönüşümlü olarak 10 günlük açlık grevine başladığı bildirildi. Aydm E Tipi Cezaevi'nde bulunan siyasi tutuklu ve hükümlüler, avukatları Sema Pektaş aracıhğıyla yaptıklan açıklamada, "Anti Terör Yasası, Diyarbakır, Ankara, Istanbul'da yapılan toplu katliam ve ev infazlannı protesto etmek amacıyla 1726 temmuz tarihleri arasında dönüşümlü olarak 10 günlük açhk grevine başlıyoruz" diye görüş belirttiler. mezhepten gelirse gelsin artık tek başına insan vardır. Türkiye son 10 yıl içinde insanı keşfetmektedir ve biz sosyal demokratlar olarak bunu siyasetin gündemine sokmaya çalışıyoruz. ; Ben arkadaşıma katılıyorum, Takriri Sükun ile hesaplaşalım, ama 27 Mayıs'la, 12 Mart ile 12 Eylül ile de hesaplaşalım. 12 Ey» lül'ün getirdiği insan hakları ihlalleri ile kâr mu yönetimini çürütmesi ile akçalı işlerde her türlü değeri yok etmesi ile de hesaplaşalım; Sayın Kumbaracıbası, siz grup başkan vekili olarak görev yapıyorsunuz ve aynı » manda genel başkanın yakın çevresi içinde değerlendiriliyorsunuz. Siz değişim sorununa nasıl bakıyorsunuz, sizin için de bir değişim perspektifi \nr mı? KUMBARACIBASI Ben arkadaşlanmın çizdiği görüşlerin içinde çok önemli gerçeklerin olduğunu düşünüyorum. Özellikle dünyadaki sol hareket ile ilgili değerlendirmelere katıldığımı belirtmek isterim. Bu nokta üzerinde bir parça durmakta yarar var samyorum: Doğu Avrupa'daki sistem arayışlan, daha doğ j rusu demokrasiye yönelen, çok partili rejimlere yaklaşmaya çalışan, bu arada piyasa ekonomisini devreye sokmaya çalışan gelişmelef, ilginç bir biçimde sağ kesimler tarafından sadece sosyalizmin değil sosyal demokrasinin de sonunun geldiği, tükenmekte olduğu şeklinj de yorumlandı. Bu gelişmenin Sovyetler Bir^ liği'nden kaynaklanan, hatta onun müsama* hasından başlangıcmı bulan bir hareket olarak yorumlanabileceğini düşünüyorum. Kendi ekonomik problemleri içinde sıkışmış olan; ama Doğu Bloku'nun önderi sayılabilen Sov* yetler Birliği'nin o çok oturmuş bürokrasisiyle böyle bir gelişmeyi tesadüfe bırakamaz diyö düşünüyorum. Sovyetler Birliği, belli yükleri sırtından atma operasyonu yürütüyor diye bir yaklaşımla olayı ele almanın ilginç yerlere g(H türeceğini samyorum. Şimdi bu gel' nelera bakarak sol düşüncenin tasfıye olduğu, sosyal demokrasinin çözülmeye girdiği yorumu yapılabilir mi? Doğu Ahnanya çok çarpıcı bii örnek oluşturuyor. Aynı toplumun insanları birleştiler, büyük umutlarla Batı'ya katılım Al» manya'da sağcı iktidan yeniden göreve getir. di. Birleşme sırasında Doğu'daki en etkin moi tivasyon, Batıdaki insanlann tüketim düzeyine: ulaşmaktı, özgürlük ya da çok partililik gibi etkenler ikinci planda kalmış gözüküyordu^ Şimdi Doğu'daki Almanlar eski konumlarından çok farklı bir yere gelmediklerini ve kolay kolay gelemeyeceklerini görmeye başladılar. Sosyal demokratlar bunu önceden görmüş ve seçimi mümkün olduğu kadar geriye atma' ya çalışıyorlardı, ama başaramadılar. Bizim programımız CHP'nin eski programı değil, adımız bile değişik. Yaklaşımlanmız çok daha gerçekçi, uygulanabilir politikalar ileri sürmeye başladık. Bunda hepimizin kat 1 kısı var, bu gelişme devam edecek. Bir siyasi hareketin durgunluk içinde olması sağ partiler için bile söz konusu değil. Muhafazakârlar bile yeniliğe gider, sosyal demokratlar onlardan daha hızla yeniliğe giderler. Önemli olan, ortaya atılan yeniliğin somut olarak ne anlama geldiğidir. Bu yenilik ne için önerilmektedir? Bu yeniliğin arkasında kişisel siyai sal hesaplar mı vardır, yoksa gerçekten yenî ilkesel yaklaşımlar mı söz konusudur? Bence üzerinde durmamız, tartışmamız gereken so J ru öncelikle budur. SCRECEK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle