22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER dilir. Dördüncü ilkeye göre de devlet, ilke ola mlan ekonomi politikası amaçlarına ulaşabilrak ekonomik birimlerin planlarının içerikle mek için kısıtlanabilmelidir. rini belirlemekle birlikte bunların kendi kentşlemeyen piyasalardaki uyum sorununun dilerine planlayacaklan sınırlı alanlar bırakır. çözümü ve amaçlann gerçekleştirilebilmeleri ekonomik birimlerin karar alma özgürlükleÜç temel sistem rini ortadan kaldırmayan, fakat bunları yine de etkin bir biçimde yönlendiren dolaylı araçYineleyerek belirtmek gerekir ki her iki kü ların kullanılmasıyla olası görülmektedir. Bu meden hangi ilkenin benimseneceği, dolayısıy yolla yönlendirmenin işlemediği bazı durumla nasıl bir bileşim oluşturulacağı söz konusu larda, fiyat veya miktar kontrolleri gibi ekotoplumda var olan değer yargılanna ya da ege nomik birimlerin karar alma özgürlüklerinin men olan ideolojiye bağhdır. Yapılacak bu se bir ölçüde sınırlandınlması da öngörülebilçim sonucu oluşturulabilecek üç temel ekono mektedir. mik sistemden söz edilebilir: a) Serbest piyac) Merkezden Yönetilen Ekonomi Sistemi: sa ekonomisi sistemi. b) Yönlendirilen (gii Bu sistemde ekonomik birimlerin karar alma diimlü) piyasa ekonomisi sistemi ve c) Mer özgürlükleri ilke olarak ortadan kaldırılmışkezden yönetilen ekonomi sistemi. tır. Piyasa ekonomisinin kendi kendini yöna) Serbest Piyasa Ekonomisi Sistemi: Ser lendirme sürecinin doğurduğu sonuçlann devbest piyasa ekonomisi sisteminde ekonomik letin amaçlanyla veya toplumsal gönençle çebirimlerin karar verme özgürlüğü, yani dev liştiği düşünülmektedir. Aynca ekonomik biletin ekonominin akışına karışmaması ilkesi rimlerin karar alma özgürlüklerine hiçbir özgeçerlidir. Ekonomik birimlerin karar verme değer verilmemektedir. Merkezin ve onun arözgürlüğü bu sistemde bir özdeğere sahiptir kasında bulunan siyasal gücün tercihleri bireyve yalmzca ekonomik birimlerin planlarının sel tercihlerden daha önemlidir. optimal bir biçimde birbirine uyumunun geBu görüşlerin bir sonucu olarak ekonomik rektirdiği bir koşul olarak görülmez. süreci merkezde planlamak ve her bir ekonoBu sistemde devletin görevi düzenin hukuk mik birime kendisi ile ilgili plan sayılannı emsal çerçevesini sağlamak ve ekonomik birim retmek gerekli görülmektedir. Bu sistemde islerin karar verme özgürlüklerini güvence al ter üretim birimleri olsun isterse tüketici bitına almaktır. rimleri olsun, ekonomik birimlere ilke olarak Ekonomik birimlerin planlarının birbirine karar verme alaru bırakılmamakla birlikte, bauyumu üretim birimlerinin ve tüketici birim zı durumlarda bazı alanlar merkezi planlamalerinin planlarını hazırlarken piyasanın koşul nın dışında bırakılabilir. larını, özellikle piyasa fiyatlarını dikkate alNe kadar çok alan merkezi planlamamn dımalanyla gerçekleşmektedir. Buna göre ser şına çıkanlırsa, sistem bütünsellikten (total) best piyasa ekonomisi sistemi ekonomik bi o kadar uzaklaşmakta ve ekonomik birimlerimlerin piyasa uyarınca kendi kendilerine re o kadar çok karar verme özgürlüğü tanınuyumlanru sağlama sistemidir. Bu kendi ken mış olmaktadır. Bütünsellikten uzaklaşıldığı dine düzenleme sürecinin tüm ekonomiye iliş ölçüde ve alanlarda tüketici birimleri meslek kin sonuçlarını devlet olumlu değerlendirmek ve işyeri seçimi, gelirini kullanma özgürlüğü, te ve dolayısıyla bundan değişik olabilecek üretim birimleri de üretim planlan yapma, fiamaçlar saptamaktan kaçınmaktadır. yat belirleme ve kârı kullanma özgürlüğü elb) Yönlendirilen Piyasa Ekonomisi Sistemi: de etmektedirler. Yönlendirilen piyasa ekonomisi sisteminde Sonuç ekonomik birimlerin planlanrun piyasa yoluyla uyumlarının sağlanması ilke olarak vardır. Günümüzde, merkezden yönetilen ekonoAncak özel durumlarda, özellikle temel gıda mi sistemi uygulanmakta olduğu hemen hemaddelerinde, sunu ve istemin birbirine uyu men her ülkede terk edilmeye başlanmıştır. Bu munun piyasa yoluyla yeterli derecede sağla ülkelerde yaşanan çok hızlı değişim süreçlerinamayacağı bilinmektedir. Ayrıca devlet sü nin ne zaman noktalanacağım ve bu sistemin rekli büyüme, tam istihdam, para değeri istik yerini nasıl bir sistemin alacağmı şimdiden ran, hakça gelir bölüşümü, çevre koruması gi kestirmek olanaksızdır. Serbest piyasa ekonobi amaçlara sahiptir. Bunun toplum için ge misi sistemi günümüzde hiçbir ülkede yoktur. rekli olduğuna, ancak ekonominin kendi ha Olsa olsa bu sisteme duyulan bir özlemin varline bırakılması durumunda bunların gerçek lığından söz edilebilir. Çağınuzda uygulanan leştirilemeyeceğine inarulmaktadır. Bu nedenle tüm piyasa ekonomisi sistemleri, en azından altekonomik birimlerin sınırsız karar alma öz mış yıldır, yönlendirilen piyasa ekonomisi sisgürlüğü, bundan daha önemli olduklarına ina teminin birer çeşitlemesidir. Ekononıik Sistemler 'Serbest piyasa ekonomisi sistemi günümüzde hiçbir ülkede yoktur. Olsa olsa bu sisteme duyulan bir özlemin varlığından söz edilebilir. Çağımızda uygulanan tüm piyasa ekonomisi sistemleri, en azından altmış yıldır, yönlendirilen piyasa ekonomisi sisteminin birer çeşitlemesidir. PENCERE 10 TEMMUZ 1991 Prof.Dr. NACİ KEPKEP Yıldız Üniversitesi Öğreîim Üyesi Ülkemizde ekonomik sistemler konusunda kavram kargaşası öteden beri vardır. Son zamanlarda ise değişik kesimlerden kişiler, birbirlerinden değişik nedenlerle bu kargaşayı daha da yoğunlaştırmaktadırlar. Bu kısa yazının amacı, ana çizgileriyle kavramları açıklamak ve sınırlamaktır. Ekonomik sistem bir ülkedeki ekonomik birimlerin (üretim birimlerinin ve tüketici birimlerinin) üretime ve tüketime ilişkin kararlarının birbirlerine uyumunun ve ekonomik birimlerin alacakları kararlann devletin saptadığı ekonomi politikası amaçlarına uygunluğunun nasıl sağlanacağını belirleyen kurallar bütünüdür. Ekonomik sistemler işte bu 'hukuk kurallan bütünii' olmaları özelliği ile kapitalizm ve sosyalizm gibi ekonomik modelİerden ve bunların temellerinde yatan liberalizm ya da Marksizm gibi düşünce akımlarından aynlırlar. Ekonomik sistemi oluşturan kurallar (hukuk normları) saptanırken dikkate alınan şey konuya ilişkin olarak toplumca benimsenen temel ilkelerdir. Ekonomik birimlerin ne üretileceği, ne kadar üretileceği ya da hangi maldan ne kadar tüketileceği konusunda yapacakları dönemsel planların içeriğini kimin belirleyeceği ve bununla ilgili olarak alacakları bireysel kararlann birbirlerine uyumunun nasıl sağlanacağı benimsenecek olan bu temel ilke doğrultusunda saptanacak kurallara göre gerçekleşecektir. Benzer bir biçimde, tek tek ekonomik birimlerin alacakları bireysel kararlann devletin saptadığı ekonomi politikası amaçlarına uygun olması ya da hiç olmazsa bu amaçlara ters düşmemesi de yine benimsenecek bir temel ilke doğrultusunda saptanacak kurallara göre sağlanacaktır. Temel ilkelerden hangisinin benimseneceği bir değer yargısı sorunudur. Bireysel özgürlüklerin sınırı, bireyin topluma ve toplumun bireye karşı sorumluluklarının ve haklarının sınırları, adalet, gönenç ve güvenlik gibi şeylerin nasıl sağlanması gerektiği ve nasıl paylaşılması gerektiği gibi normatif görüşler ekonomik sistemin oluşturulmasında temel alınan ilkelerin dayanağı olan değer yargılarıdır. Temel ilkeler Ekonomik birimlerin planlarının birbirlerine uyumunun sağlanması konusunda iki temel ilke'den söz edilebilir. Bunlardan biri 'piyasa ekonomisine ilişkin uyum ilkesi'dir. Buna göre her ekonomik birim kendi planını bağımsızca hazırlar ve bunu yaparken de piyasadaki koşulları dikkate alır. Fiyatlar ve gelirler, piyasalarda sunanlar ve istem yapanlar arasındaki anlaşmalar yoluyla oluşur. Ortaya çıkan bu fiyatlar ve gelirler yine ekonomik birimlerin kendi planlamaları için dikkate alacakları temel göstergeleri oluştururlar. Piyasa ekonomisine ilişkin uyum ilkesine göre genel ekonomik düzen bağımsız ekonomik birimlerin birbirinden bağımsız, tek tek ekonomik kararlann sonucudur. Bu konudaki temel ilkelerin ikincisi 'merkezden yönetilen ekonomiye ilişkin uyum ilkesi'dir. Bu ilkeye göre merkezdeki bir organ üretim ve tüketim konusunda ekonominin tümü için genel bir plan hazırlar ve bu plan çerçevesinde her ekonomik birimin planının içeriğini belirler. Ekonomik birimler hiçbir planlama işlevine sahip değildir; bunlar yalnızca kendilerine emredilen birim planını uygularlar. Bu ilkeye göre fiyatlar da gelirler de merkezdeki planlama organınca belirlenir. Dolayısıyla fiyatların ekonomide uyumu sağlama işlevleri yoktur. Ekonomik birimlerin alacakları kararların devletin ekonomi politikası amaçlanna uygunluğunun sağlanması konusunda da dört temel ilkeden söz edilebilir. Bunlardan birincisine göre devlet ekonomik birimlerin kararlan üzerinde hiçbir etki yapmaz. Ikinci ilkeye göre ekonomik birimler planlarını özgürce kendileri yaparlar. Ancak devlet, ekonomik birimlerin planlarını yaparken dikkate aldıklan verileri değiştirerek bu planlamaları etkiler. Üçüncü ilkeye göre devlet, ilke olarak ekonomik birimlere karar özgürlüğü tanımaz. Ekonomik birimlerin planlarının içerikleri, merkezdekj genel ekonomik planlamaya dayanılarak zorlayıcı bir biçimde kendilerine emre OKT4YAKBAL EVET/HAYIR Ktiçük Çamlıoa da Elden Gidiyor... Prof.Dr. YÜCEL ÜNAL ÎTÜ Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlaması Bölümü Ülkemizde son yirmi yıl boyunca kültür ve tabiat varlıklarını koruma yolunda büyük adımlar atümıştır. 1710 sayıü Eski Eserler Kanunu, Türk hukuk düzenine SİT kavramını getirmiş, 28683386 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ise bu kavramı olabildiğince genişletmiş, koruma amaclı imar planı olgusunu getirmiş ve koruma ile ilgili kurullara çok büyük yetkiler vermiştir. Ancak 'koruma' amacıyla verilen bu yetkiler, zamanla kötü kullanılarak ve aşılarak, korunmak istenen değerleri yok etmeye başlamıştır. Son yülarda Istanbul'da bu kötu orneklerle çok sık karşılaşılır oldu. Burada bu kötü örneklerin tümüne değinilmeyecek, Istanbul'un en güzel ve çekici tepelerinden biri olan KüçUk Çamlıca'nın yasal kıhfına oturtularak nasıl yok edilmekte olduğu dile getirilecektir. Yasa, sağhklı bir korumayı gerçekleştirmek amacıyla koruma kurullarına büyük yetkiler vermiş ve olanaklar tammıştır. Yasaya göre bir yer Tarihi Sit, Doğal Sit, Arkeolojik Sit veya Kentsel Sit alaru olarak saptarursa, burada imar planı uygulaması durdurulur. İlgili koruma kurulu bir ay içerisinde bu yörede uygulanacak 'Geçiş Dönemi Yapı Şartlan'nı yürürlüğe koyar ve bir yıl içerisinde de buranın koruma amaçlı imar planı çıkankr. Tüm bu olanaklar, o yörenin elden gitmemesi, yok olmaması için sağlanmıştır. Bu olanakların, kişilerin yararı için kişilere çıkar sağlamak için değil, kamu yararı için kullanılması gerekir. Burada verilecek KüçUk Çamlıca örneği, bir koruma kurulunun yetkilerini aşarak kamu yarannı hiçe sayarak korunması gereken bir doğa parçasını nasıl yok ettiğini gözler önüne serecektir. Küçük Çamlıca tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nce imar planında 'Bölge Parkı' olarak belirlenmiştir. Amaç, bu güzel doğa parcasının korunması ve dinlencecglence alaru olarak tüm Istanbullulara sunulmasıdır. Bu alandaki özel mulkiyete konu olan taşınmazlar kamulaştmlacak ve alan 'Bölge Parkı' olarak düzenlenecektir. Bu alanda hiç kimse yapı yapamayacaktır. Durum böyle iken ilgili koruma kurulu, aralık 1990 tarihinde çevresi ile birlikte Küçük Çamlıca'yı doğal SİT olarak saptıyor. Alan SİT alaru olunca, imar planı uygulaması durduruluyor ve plandaki 'Bölge Parkı' fonksiyonu da ortadan kalkıyor. Bu kez koruma kurulu bu alan için 'Geçiş Dönemi Yapı Şartlan' çıkararak bu alandaki mülkiyet sahiplerine yapı yapma hakkı tanıyor. Burada ortaya konan Küçük Çamlıca örneği bir 'koruma' rrudır yoksa 'korumama' mı? Planla kamu yaranna getirilen bir kullammı kişi yaranna çevirmek, bir kurula planla getirilen koruma kararını yok etme yetkisi vermek, ne derece doğrudur? Yasal kıhfına oturtulmuş bu tür kötü uygulamalara daha ne kadar seyirci kalacağız sorulan okurlann ve ilgililerin yanıtını beklemektedir. "Kadınlara devlet yönetiminde pek çok yeni imkânlar verilmesini istiyorum. Dileğim, ilk ve tek olarak kalmak değil, bu konuda örnek oluşturmak ve bu örneklerin çoğalmasıdır. Kadınlar pasif yaşama alışmışlar. Böyle örneklerin kadınları teşvik etmesini dilerim. Kadınlar her şeyi yapsınlar diyorum. Böylece yaşam daha renkli, daha yumuşak olur. Biz, erkeklere rakip olalım. Rekabet kötü bir şey değil. Eşitlik ilkesine inanıyorum. Kadın da, erkek de eşit koşullarda her alanda çalışmalı, uğraş vermeli, öncü pozisyonlara gelmeli." Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın valisi Dr. Lale Aytaman böyle söylüyor. Almanca öğretmenliğinden Muğla gibi önemli bir ilin valiliğine gelmesi Sayın Aytaman'ı şaşırtmamış, tersine sevindirmiş. Böyle önemli bir görevi üstlenmekten çekinmemiş, korkmamış. Kadın olarak yönetim görevinde başarılı hizmet vereceğine inanıyor. Kendisine başarılar dilememiz gerekir. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor. Ama yönetim yerlerinde hep erkekler var. Atatürk'ün pek çok Batı ülkesinden önce Türk kadınlarına seçmek ve seçilmek hakkını verdiği bilinir. Ne var ki bu hakları kullanmakta geç kalınmıştır. İsmet Paşa'nın dediği gibi "Kadınlar erkeklerle yarış edemiyorlar, itilip kakılıyorlar"... Atatürk, ilk kez 18 kadını Meclis'e sokmuştu. O günlerde milletvekilleri tepeden atanırdı. Ne zaman ki özgür seçimler uygulanmaya baştandı, kadınlara seçilme olanağı kalmadı. Bugün bıle TBMM'de kadın sayısı iki parmağın sayısından az. 450 kişilik Meclis'te erkekier ezici bir çoğunlukta... SHP Programı'nda "kadın sorunları bakanhğı" yer alıyor. İlk kez böyle bir bakanlığın gerekliliğini düşünenlerin sosyaldemokratlar olması anlamlıdır. SHP iktidara geldiğinde kadın sorunlarıyla ilgili bir bakanlık kuracak. Gölge kabinede bu bakanlığa şimdiden yer verdi. SHP'nin bu atılımının iktidar partisine, hatta DYP'ye de yararlı bir örnek olduğunu söylemek gerekir. Örneğin DYP'de Tansu Çiller'in katılımı bu partiyi güçlendirmiştir. Mesut Yılmaz hükümetinin de işe başlar başlamaz kadtnların valilik ve kaymakamlık görevlerine gelmelerine olanak sağlaması ilginç bir gelişme sayılmalıdır. Kadınların kaymakamlık görevine getirilip getırilmemeleri konusunun uzun uzun tartışıldığını anımsarsınız. Bir Fatma Yazıcı bu hakkı almak için uzun süre savaşım vermişti, Şimdi kaymakamlık kursuna kadınların da katılması, hatta bu göreve yalnız siyasal bilgiler fakültesi çıkışlıların değil, başka fakülte mezunlarının da girebilmesinin sağlanması memnunluk vericidir. Türk politika dürryası kadınların yönetim yerlerine gelmelerinin kaçınılmazlığını sonunda benimsemiştir. Pakistan, Hindistan, Seylan, İsrail, İngiltere, Norveç vb ülkelerde kadınların başbakanlık görevlerinde başarılı olduklarını biliyoruz. Pakistan, Hindistan gibi ülkelerde kadınlar en üst yönetim görevlerine gelirlerken, Türkiye'de kadınların 'ikinci sınıf yurttaş' durumunda kalmaları üzücüydü. Hele TBMM'de kadın milletvekillerinin azhğı ayrı bir sorundu. Bu sorunun çözümlenmesi için bütün partilerin elbirliğiyle çözüm yolları bulmaları gerekiyor. Yeniden hazırlanacak seçim yasasında milletvekilliği seçimlerinde kadınlara belli bir kotanın tanınması gibi... Yüzde on beş yirmi oranında bir kadın kotasının yasada yer alması Atatürk'ün başlattığı bir devrimci a»ılımı sürdürmek sayılacaktır. Sayın Lale Aytaman'ın Muğla Valisi olmasını olumlu bir başlangıç saymak gerekiyor. Prof. Dr. Türkân Saylan'ın dediği gibi "Çok geç kalmakla birlikte çok güzel bir olay, kadınlar yönetime geldiği zaman işlerin ne kadar düzeleceği siyaşet alanında bundan sonraki davranışlarda da etkili olacak. İskoçya'da Glasgow ve Edinburg'un valileri kadın. İskoçlar tutucu olmasına karşın yöneticilerinin kadın olmasından çok memnunlar." Yıllardan beri erkeklerdi yöneten, seçilen, sonuç ortada! Biraz da etkinlik kadınlara geçsin... Eğıtim Emekçisi Durust, namuslu, yiğit insanları ve doğayı çok severdi. Yaşamı boyunca sömürunun olnıadığı bir dunya için mucadele ettı. Çurumuş bu duzenın çurumuş sağlık politikası onu aramızdan aldı. Inançları ve anıları ile yureklerımızde yaşnor Yaşavacak Yönetimde Kadınlara Yer... Geçenlerde ünlü "Geo" dergisinde (sayı 143) "Gulag Arşivleri" üzerine bir uzun yazı çıktı; çarpıcı fotoğraflarla birlikte "Gulag Takımadalan"n\n aynntılı haritası yayımlandı; eğer abartılmadıysa Sibirya'dan Polonya sınırına kadar yayılıyor takımadaları... Gulag Takımadaları nedir? Ünlü Rus yazarı Soljenitsin "Gulag Takımadalan"n\ 1974'te yayımladı; Sovyetler'deki toplama ve çalışma kamplarını belgesel roman türünde anlatıyor, Stalin yönetimini yeriyordu. Kitap bütün dünyada büyük yankılar yaptı; Soljenitsin yurttaşlıktan çıkarıldı; Batı, olayın üzerine edebiyat sınırlarını aşan bir ilgiyle eğildi; Türkiye'de de "özgürlük" adına epey mürekkep harcandı. Gulag Takımadaları'nda insanlara yapılan zulüm, o yıllarda uzun süre dillerde dolaşmıştı; 1991 yılına geldik, konu noktalanmadı; "Geo" dergisinde ele alınıyor. • 12 Eylül darbesinden üç yıl sonra bir okurumdan aldığım mektubu unutamam. Özetle şöyle yazıyordu: "Ben, hiçbir suçum olmadığı halde tam üç yıl tutuklu kaldım. Tutuklu kalsam yine iyil. Bir cehennemde yaşadım. Dış dünya ile ilişkim kesilmişti. Sürekli işkence altındaydım. Yalnız değildim elbet. Benimle birlikte bu cehennemde yaşayan çok kişi vardı. Biz gazete görmüyorduk. Akıl almaz ve anlatılamaz bir zulüm altında yaşamaya çabalarken insanlığımızdan istifa etmiştik. Suçsuzluğumuz anlaşılıp da serbest bırakılınca ilk aklıma gelen siz oldunuz. Merak ediyorum: Bu üç yıl içinde acaba ne yazdınız?" O yıllarda köşe yazarlığını bırakmayı birkaç kez düşündüğümü şimdi söyleyebilirim. Türkiye'nin kimi yazarı, o yıllarda Sovyetler'deki Gulag Takımadalan'yla çok ilgiliydi; komünizmin zulümlerini anlata anlata bitiremiyordu; ama, ülkemizdeki Gulag Takımadaları'ndan söz açabilen kimse var mıydı? • Geçen Kurban Bayramı'nda "içerdekiler"den kutlama kartları ve mektupları geldi. "Içerdekiler" kaç kişi? Bilemiyoruz. "Terörle Mucadele Kanunu" ile dışarı çıkanlardan sonra "içerde kalanlar"\n sayısı kimine göre üç bin; ama, kesinlikle bildiğimiz gerçek şudur: Adalet kavramına sığamayacak bir kararla, binlerce kişi demir parmaklıklar ardında haksız yere yatıyor. İçimde bir sızı gibidir; arada sırada, olur olmaz yerde, gece ya da gündüz, başka bir şey konuşurken, ilgili ilgisiz söyleşirken, bir müzik parçası dinlerken, bir kitap okurken umulmadık bir zamanda aklıma geliveriyor içerdekiler... Zamanın herkes için aynı hızda akmadığı bir gerçektir; dışardakiler için zaman kuş gibidir, içerdekiler için lök gibi... • Kurban Bayramı'nda içerdekilerden aldığım kartlardan birkaç satır: "Ûlkemizin tüm dürust insanları, düşünürleri, yazarlan, hukukçuları vb. Terörle Mucadele Kanunu'ndaki haksızlığa karşı çıktılar. Ûstelik üç sıkıyönetim mahkemesi eşitlik ilkesine aykınlık nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme ler Anayasa Mahkemesi'nin kararını beklediği için içerdeyiz. Anayasa Mahkemesi acaba neden bekliyor?" Evet, Anayasa Mahkemesi'nin sayın üyeleri bu kadar açık seçik bir konuda neden kararı geciktiriyorlar? Her geçen zamanın cezaevinde haksız yatanlar için ek bir ceza olduğunu sayın yargıçlarımız öyle sanıyorum ki unutamazlar; her gün, her saat, her dakikanın insan yaşamında bir değeri var. • Gulag Takımadaları'nın Türkiye'ye serpilen son kamplarını da boşaltmak görevdir. Biz dışardayız.. . t. Gazetelerde kimi zaman "böyle de yaz olur mu?" diye havaların kötü gitmesinden yakınan haberler yayımlanıyor. Dışarda yaşadıkça havadan sudan yakınmak, şundan bundan konuşmak*luyor; içerdekilerin ise böyle bir derdi yok... Gulag Takımadaları 19341991 EM. İLKÖĞR. MÜFETTİŞİ 02.07.1991 g u n u H a k k ı n rahmetıne kavuşmuştur. Ruhu şad olsun ISMAIL BAYRAM . VEFAT; tnsan hakları savunuculanna karşı, "ANTİTERÖR" Yasası ile daha da anan saldırılara son örnek: KÜRT AYDINI VE İNSAN HAKLARI SAVUNUCUSU VED^TAYDIN "Karanlık guçlerce" katledildi. Bu saldırı karşısında kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyor ve VEDAT AYDIN'I İNSAN HAKLARI MÜCADELESİNDE YAŞATMA SÖZÜ VERİYORUZ. COMPACT DISCTE OLAY!... İHD tSTANBUL ŞUBESİ Not 10 7 1991 gunu (bugün) saat 11.00'de Gazeteciler Cemiyeti önunde Vedaı Aydın'ı anmak üzere buluşalım. AİLESİ \ EFAT VE TEŞEKKÜR Değerlı aile buyuğumüz, tzmir Barosu avukatlarından MEHMET ŞÜKRÜ ÜSTÜN'ü kaybettik. Cenaze torenıne bizzat katılan, telefon ve telgrafla acımızı paylaşan tum dostlanmıza ederiz. MALTA'da M eltem rüzgarlarıyla "Farklı Seçenekler" Hiçbir yerde bulamayacağınız çeşıtler ve fiyatlar. Türkiye'nin her tarafına ödemelı gönderılir.B Genış Caz, Opera, Klasık ve • Nostalji arşivı. • Ayrıca Pop, Rock, Heavy | Metal, Dısco ve Slow türleri. KDV ve Posta masrafları dahil 35.000 TL.den başlayan fıyatlarla. TÜRKİYENİN HER TARAFINA ÖDEMELİ GÖNDERİLİR Katoloo ve Broşür ısteyıniz. m mI r Im Meşrutıyet Cad No 441 9\ L\n\§\ Kızılay • Ankara 0 0 Tel 9(4)135 12 37 Fax 9(4) 131 43 40 INTERNITIOUl okşanan, M a v i sularda Farklı bir tatil yaşayınız ... 27 Temmuz10 Ağustos arası 3 yıldızlı otelde YP konaklama Uçakla ist Malta kt, lüm rehberlık ve servıs tızmeSefi dalnl, 2 757.000+385 $ ÜSTÜN AİLESİ ALTERIMATİF ANATOLIA TURU CATAMARAN HOTELİ BODRUM **• T. MELİH İNAL SENİ Ç O K Ö Z L Ü Y O R U Z . KANADALI, RİOLU. İSPAÎNYOL, YENtMAHALLELİ VE KONUR SOKAKTAN DOSTLARPS ADINA (19611988) Manyas, Bergama, Akropol, Asklepıon.Spil dağı, Bırgi, Selçuk, Priene, Mılet, Didim, Bafa Gölü, Euromos, Herakleia, iassos, Myiassa, Labranda, Peçin, Ceramos, Stratonicea, Alında, Alaoanda, Arnizon, Laodikea, Afrodisiyas, Nyssa, Pamukkale, Hierapolis, Philadelphia, Kütahya, iznik 27 Temmuz3 Ağustos Üç yıldızlı otellerde YP. konaklama, klimalı otobusle yolculuk (Mercedes 303), muze gırış bdetlen, rehberlık ve tüm hızmetler dahıl 1.360.000 TL. 2 3 UĞUR TUNÇAY SİIMBAD T U R İ Z M 51297 11 512 96 23 EĞÎTDER'DEN BAŞSAĞLIĞI Derneğimizin kurucusu, eski TÖBDER Genel Başkaıu, öğretmen örgütçülüğünün yılmaz savaşçısı SERMAYE PİYASASI KURULU UZMAN HUKUKÇU YARDIMCILIĞI GtRİŞ SINAVI 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gereğince kurulmuş bulunan SERMAYE PİYASASI KURULU'nda görevlendirilmek üzere 31 Ağustos 1991 tarihinde Ankara'da başlayacak yarışma sınavı Ue uzman hukukçu yardımcılan almacaktır. Sınava katılma koşullan, sınav konulan ve bajvuru şekU hakkında Sermaye Piyasası Kurulu Baş Hukuk DanışmanlığYndan bilgi alınabilir. Başvuruların gerekli belgelerle birlikte en geç 9 Ağustos 1991 tarihi mesai saati bitimine kadar Sermaye Piyasası Kurulu'nun asağıda gosterilen adresine yapılması gerekmekte olup, postadaki gecikmeler dikkate alınmayacaktır. BAŞVüRU ADRESİ SERMAYE PtYASASI KURULU Çiftlik Cad. No: 13 Beşevler/ANKARA Tel: 212 62 80 (10 Hat) 'her tatU mutCakagüzetbir am olarakjkghtudı klimalı, daimi sıcak sulu, direkt telefonlu, merkezi müzik yayınlı odalarda, sabah kahvaltısı ve akşam yemeklerini açık büfeden yiyerek, hem plaj hem de havuz keyfiyle; ÜSTELİK SADECE 70 bin TL. ÖDEYEREK Gündoğan CATAMARAN HOTEL'deyani, BODRUM'un, denizı en temız koyu olan GÜNDOGAN'da tatıl yaparak, GÜZEL BİR ANI SAHİBİ OLABİLİRSİNİZ. İSTANBUL: Yokut Sokok No 30 / 43 34710 Bakırköy Tel (1)542 26 71 Fax: (1) 572 02 74 BODRUM Gündoğan Yalı Mevlcii 48400 TEL (6144) 74 04 Fox. (6144) 73 24 ADİLAKSAKAL CEMİL ÇAKIR'ı yitirdik. Acımız buyuktur. Tum öğretmenlerin başı sağolsun. MUSTAFA GAZALCI EĞİTDER GENEL BAŞKANI l hlncimiı kjvbcltım. Hukiıiıı^u/duı !RtA\ DEĞlKSth\ni REL1 Okul pasomu kaybettim. Hükumsuzdur. MEHMET ELİTAŞl I \İLKSİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle