22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Fakat bu olgu, öğretmenlerin kendi sorunlarına sahip çıkmasını sağlamıyor. Benzer bir durum, TÜSlAD'ın, "21. Yuzyıla Doğru Türkiye" başlıklı ve toplumsal uzlaşma öğelerini de içeren raporu için geçerlidir. Bu son rapor, Türkiye'nin insan gucu yatırımlarına ve sanayinin bir kısım sektörlerine öncelik vermesi gerektiğini vurguluyor. Bunlar, çok olumlu önerüerdir. Ancak aym günlerde Türkiye üniversitelerini, çok daha karanlık, baskıcı ve yıkıcı bir ortama sürükleyecek bir yasa çıkanldı. Yıllardır, 'özgür, bilimşel çalışma' ortamından ve 'özerk üniversite' kavramından yoksun bırakılan Türkiye universiıelerinin nitelikli insan gücu yetiştirme surecine nasıl katkıda bulunacakları tümüyle boşlukta kalıyor. Var olan koşullarda, toplumsal uzlaşmanın oluşturulmasına işçi ve memur örgutlerinin, üniversitelerin ve öbür meslek oda ve birliklerinin katılması ya çok sınırlı kalmakta ya da tümüyle olanaksız bulunmaktadır. Kısaca, sağlıklı bir toplumsal uzlaşmanın önkoşulları, toplumun geniş kesimleri bu sürece örgutlü bir biçimde katılamadıklarından, bulunmamaktadır. Bu durumda öncelikle yapılması gereken, toplumsal uzlaşmanın koşullannı oluşturmak için çaba göstermektir. ruluşlara duşen birincil görev öncelikle bu olguyu reddetmektir. Bu, yalnız demokrat olmanın değil 'insan' olmanın da koşuludur. Bir başka anlatımla, ülkenin demokrasiden yana kişi ve kuruluşları, siyasetin tek kişilik gösteri olmaktan çıkanlmasını sağlamak konusunda uzlaşmalıdırlar. Bu da 12 Eylül rejiminin tum yasa ve kurumlarıyla tasfiyesinden geçiyor. Ülkemizde, demokratikleşme konusunda nelerin yapılması gerektiği çok açıktır. öncelikle, anayasanın tumuyle yeniden ve demokratik ölçütlere göre yazılması, bu cerçevede, siyasal, toplumsal ve ekonomik özgürlüklerin güvence altına alınması gerekmektedir. özgür sendikal haklar, özerk üniversite, özgür basın ve TRT, bağımsız yargı, örgütlenme özgürlüğü ve halkm istencini yansıtacak bir seçim yasası, bu bağlamda, önemli köşe taşlarıdır. Yineleyelim, ne ölçüde olumlu olursa olsun, demokratikleşme doğrultusunda önermeler tek kişiye bırakılamaz. 12 Eylül rejimi ve devamı, bir dizi haksızhkların, insanımızı ezen, onurundan yoksun bırakan uygulamalarm da kaynağıdır. Bu nedenle, ayrımsız ve kapsamh bir 'genel af çıkarılması da toplumsal uzlaşmaya ulaşmada büyük önem taşımaktadır. Burada ayrıntıya girilmeden bir nokta daha vurgulanmalıdır. Yaşanan hukuk dışı uygulamalann toplumsal olarak 'hesabınm' sorulması gündeme getirilmelidir. Burada konu belli kişilerin sorgulanmasmdan öte, toplumun bir anlamda kendi kendisiyle hesaplaşmasıdır. Toplum, bunca haksızhkların, yolsuzlukların ve kamu görevlerinin kötüye kullanılmasının, 'yapanm yanuıda' kalmasından genel olarak tedirginlik duyar. Demokratikleşme, sağlıklı ve kalıcı olmayı da birlikte getirmesi için bu hesap sorma ya da hesaplaşma öğesini içermelidir. Toplumsal IMaşma Gerçekten tsteniyorsa... Sağlıklı bir toplumsal uzlaşma için demokrasinin işlerliği vazgeçilmez bir önkoşuldur; bir gerekliliktir. Bunun için de öncelikle 12 EylülANAP rejiminin tüm yasa ve kurumlarıyla arıtılması (tasfiyesi) gerçekleştirilmelidir. Uzlaşma önermeleri öncelikle bu noktada birleşmelidir. PENCERE 9 MAYIS 19 Prof. Dr. YAKUP KEPENEK Sağlıklı bir toplumsal uzlaşma için demokrasinin işlerliği vazgeçilmez bir önkoşuldur; bir gerekliliktir. Bunun için de öncelikle 12 EylulANAP rejiminin tüm yasa ve kurumlarıyla arıtılması (tasfiyesi) gerçekleştirilmelidir. Uzlaşma önermeleri öncelikle bu noktada birleşmelidir. Son yıllann sevimli deyimlerinden biri toplumsal uzlaşmadır. Tıpkı, 193O'lu yıllann devletçiliği, 1950'li yıllann özgürlüğü ve 1960'h yıllann sosyal adaleti gibi giderek toplumsal egemen görüş niteliği kazamyor. Hiç kuşku yok ki uzlaşma anlayışının egemen görüş özelliği kazanması önemli ve olumludur. Ancak bunun kadar önemli olan uzlaşmanın içeriği, daha doğrusu gerçek nitelikleridir. yansıyor; yönetim yapısının etkisiz, işlemez ve verimsiz duruma gelmesine yol açıyor. Ek olarak siyasal anlamda tam bir belirsizlik egemen oluyor; gelecek seçimlerin ne zaman ve nasıl yapılacağı bile bilinmiyor. Siyasal belirsizlik, giderek siyasal şaşkınlığa dönüşuyor. Son yıllarda ülkemizi yönetenler, bir kısım uluslararası sözleşmeleri imzalayarak ve ceza yasasındaki son değişiklikleri gerçekleştirerek Türkiye'nin demokrasiye geçtiği izlenimini, özellikle ülke dışına vermeye uğraşıyor. Bunlara Kurtçenin kullammına getirilen göreli serbestlik de eklenebilir. özetle yurtdışındaki çevrelere Türkiye'nin demokrasiye geçtiği izlenimi verilmek isteniyor. Ancak bu ulke dışında demokrat görünme istemi, yerli öğelerle hiçbir biçimde tamamlanmıyor. Türkiye yıllardır sendikal hak ve özgürluklerin yetersizliği nedeniyle, Uluslararası Çalışma örgütü (ILO) tarafından 'kara listeye' alınıyor. Dünyada Pakistan, Sri Lanka ve Türkiye dışında, bankacılık sektöründe grev yasağı bulunan bir başka ülke daha kalmamıştır. Memurların, bir kısım yasal boşluklardan da yararlanarak sendika kurma girişimleri, hükümetçe açıkça engellenmektedir. Oysa, toplumsal uzlaşma sağlanacaksa önceliği emek ve sermaye kesimlerine vermek gerekir. 12 Eylül sonrasında derneklerin siyaset yapmasınm yasaklanmasına karşın TÜSİAD, birçok konuda görüş ve öneri geliştiriyor. öğretmen kesiminin örgutsüz ve suskun bırakıldığı bir ortamda TÜSİAD bir eğitim raporu yayımlama yoluna gidiyor ve bir dizi çok önemli ve olumlu öneriyi kamuoyunun dikkatine getirmiş bulunuyor. Anlamtı bir toplumsal uzlaşma için... Toplumsal uzlaşma, adı ustunde değişik toplum kesimlerinin belirli konularda görüş birliğine ulaşmalarıdır. Bu surece değişik toplum kesimleri, örgutleri aracüığıyla katılabilmelidir. Değişik toplum kesimleri uzlaşma surecine, sendikaları, meslek oda ve birlikleri ve dernekleri aracıhğıyla etkin bir biçimde katılamıyorsa, bir toplumsal uzlaşmadan söz edilemez. Bu durumda yapılması gereken, toplumsal uzlaşmanın koşulları uzerinde uzlaşmadır ki bu da "Çağdaş demokrasinin tüm kurum ve kurallanyla işlerlik kazanması"ndan geçiyor. Bilinen bir gerçektir ki ne ölçüde 'doğru', 'yararlı' ve olumlu olursa olsun bir kişinin tek başına aldığı kararların, günumüzün demokrasi anlayışıyla bağdaştırılması söz konusu olamaz. Oysa Türkiye, yıllardır bir kişinin tek başına kararlar aldığı bir süreci, daha doğrusu bir ayıbı yaşıyor. Saygm yabancı yayın organlarında Türkiye, 'Özalland' olarak niteleniyor. Türkiye'de demokrasi yanlısı tüm kişi ve ku Var olan durum Türkiye, yıllardır 12 Eylül askeri darbesinin oluşturduğu koşullardan çıkışın sancılarını yaşıyor. Siyasal, ekonomik ve toplumsal süreçleri darbenin oluşturduğu kara damga, tıkamklığa, olumsuzluğa ve çöküntüye sürükluyor. Sağlıklı bir toplumsal uzlaşma için öncelikle bu tıkanıklığın giderilmesi gerekiyor. Siyasal üst yapı, 12 Eylül düzenlemelerinin bir sonucu olarak bir 'tek kişilik gosteriye' dönüşmüş bulunuyor. Yürütme, yasama ve yargı erklerinin karşıhklı etkileşimi ve dengeli kullanımı tümüyle ortadan kalkmış bulunuyor. Toplumun geleceğiyle ilgili en yaşamsal kararlar tek kişinin iki dudağı arasından çıkabiliyor. Bu durum, dalga dalga kamu yönetiminin tüm alt birimlerine Sonuç Toplumsal uzlaşma, var olan koşullarda, öncelikle demokratikleşme düzleminde olabilir; tüm öbür konular daha sonra gelir. Ülkenin iç gelişmeleri ve dış ilişkileri yönlerinden çok daha kötuye götürülmesinin önlenmesi de buna bağhdır. Toplumun tüm ses çıkabilen kesimlerine düşen, 12 Eylul rejimini tümüyle tasfiye edecek bir yaklaşım konusunda uzlaşmaları ve bunu yaşama geçirmeleridir. En kısa surede bu yapılmaz ve tek kişilik gösterilere alkış tutulursa bunun sorumluluğu ve bedeli gerçekten ağır olacaktır. EVET/HAY1R OKTAYAKBAL ÇOK AQ KAYBIMIZ Servet Çinkaya'nm eşi, Sevgi, Sevil, Serap ve SibePin babaları, Sevim Bayer, Göntil Unlüata ve Saim Günsayar'ın sevgilı abilen, Tkmer, Yılmaz, Hasan ve Ali thsan'ın değerli kayınpederleri, Nur, Duygu, TUğba, Cengiz ve Tuğçe'nin biricik dedelen BAŞSAĞUĞI Değerli dostlanmız Sol, Gerçeği Görmeli... Yeni bir seçime doğru gidiyoruz. Bu yıl içinde genel se6.5.1991 tarihinde kaybetmış olmanın derin üzüntüsü içındeyiz. çirnler gerçekleştırilebilir. ANAP günden güne oy yitiriyor. Acımız sonsuzdur. Tüm sevenlerine duyurulur. Ozellikle son Körfez krizindeki yanlışlıklar, Bayan Özal'ın zoraki başkan seçilmesi, oğul Efe'nin görkemli düğünü, geçim AİLESt zorluklarının en ileri aşamaya ulaşması, enflasyonun gün gün artarak dayanılmaz hale gelişi, hepsi hepsi ANAP iktidarının iflas borusunu çalmaya hazırlanmaktadır. ANAP istesin AVUSTRALYA'DA ÜNİVERSİTE istemesin çaresizlikle genel seçime gitmek zorundadır. Her AEA (Auttrallan Education Abroad) geçen ay, ANAP'ı daha beter bir bozguna götürecektir. Bu genel seçimde solda yer alan partilerin ayrı ayrı listeMB LEIGH HOBBA ve MR DUDLEY KELSO ler yaparak halkın karşısına çıkması oyların bölük pörçük olup 14 Mayıs 1991 16 Mayıs 1991 tarihlerlnde şirketımizde Avustralya unıversıtelerını temsılen samıner sunup önkayıt yapacaklardır Genel, dağılmasına neden olacaktır. Solda yer alan SHP, DSP, SP, akademik ingılızce,<ınlversite (lısans veya yüksek lısans) konularında SBP, HEP, TBKP'nin nasıl sonuçlar alacağı önceden bellibılgı ve önkayıt ısteyenlerin, randevu ıçın şirketımıze basvurması dir. Size bir örnek vererek bu oy dağılımının ne bu partilere gerekmektedir ne de seçmenlere bir yarar sağlamayacağını göz önüne serTek D * A.Ş.: 362 39 59 Pağda Cad. No: 510/6 roek için 1979 ara seçiminin oy sayılarını ineelemek gerekir. BostancıİSTANBUL. 362 40 96 1979 ara seçimi beş ilde yapıldı. Aydın, Edirne, Manisa, Konya ve Muğla... Bu ara seçimde bu illerden bir tek milletvekili seçilecekti. Herkesin anımsayacağı gibi sonuçta, AP beş ilde de kazançlı çıktı. Şimdi hangi partilerin bu ara seçime katıldığını görelim: AP, CHP, CGP, MSR SDP, TBP, TİP, MHP ve TSİP. Bu dokuz partinin dördü sosyalist eğilimdeydi: Aybar'ın Sosyalist Devrim N Partisi, Timisi'nin Türkiye Birlik Partisi, Türkiye İşçi Partisi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi. Seçim savaşımında bu dört • Elektrıklı Süpurge (Kuru) RB50 T Superstar Dıjıtal Elektrıklı Supurge RS370 sosyalist parti birbirlerini oldukça ağır sözlerie eleştirdiler, sosyalist oyların kendi partilerinde toplanmasını istediler. Radyo ve TV konuşmalarında solda en güçlü oluşumun kendi partileri olduğunu söylediler. Aldıkları sonucu birlikte görelim. Ara seçimin yapıldığı beş ilde aldıkları oylar şoyle: SDP 8.027, TBP 4.213, TİP 7.237, TSİP 6.800. Sağdaki küçük partilerden MHP ise 640.399, MSP ise 175.314 oy almıştı. CHP 368.079 oy elde ettiği halde beş yerde de seçimi yitirmişti. Çünkü AP her ilde en çok oyu almıştı, toplam 585.739!.. Görüldüğü gibi dört partiye bölünmüş sol oyların toplamı 26.277. MHP'den de MSP'den de hatta, CGP'nin 42.479 oyundan da çok daha aşağı... Bu gerçekler 1979'da yaşandı. Seçime ilk kez solda yer alan dört parti girmişti. Önceden aralannda bir anlaşmaya varmadan, böyle bir şeyi düşünmeden... Onümüzdeki genel seçimde aym sonuçla karşılaşılmaması için altı sol partinin bütün bunları düşünüp, sağlam bir birlik oluşturmaları kaçınılmazdır. Çünkü bu yıl ya da gelecek yıl yapılacak seçimlere dört küçük sosyalist parti ayrı ayrı gırerse elde edecekleri sonuç, 1979 ara seçimindekinden farklı olamayacaktır. Hep yazıyorum, gerektiğinde toplantılarda da söylüyorum: özal'ın başında bulunduğu ANAP iktidarını, daha doğrusu Özal hanedanı diyebileceğimiz 'tek adam' saltanatını ortadan kaldırmak için yelpazenin solundaki partilerin seçim savaşımında bir araya gelmelerı gerekmektedir. Sosyalist partiler ve liderlerı 'en güçlü biziz' savlarından geçmek zorundadırlar. Hesap ortada! Bu gerçekleri bir kez daha anımsatmayı bir görev saydım. SAMİ ÇtNKAYA'yı \AKUP AKTÜRKOĞIIPnu, ZEYTUN BUDAYEV'i, NACt ŞAHİN'i kaybetmenin derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Kederli ailelerine ve Garanti Bankası camiasma başsağlığı, merhumlara Tanrı'dan rahmet diliyoruz. KOREM DIŞ TtCARET A.Ş. SATILIK DAİRE Güngören kavşağında kaloriferli, asansörlü daire Tel: 525 03 83 Raftan bir kitap çektim: "Suri ve Tatbikı Mantık". Yazan: H san Âli Yücel. 1939. Istanbul Maarif Matbaası. Rasgele a tım. 99'uncu sayfadan bir tümce: "Bir şibih münharifin mesahai sathiyesi, kaideleri mecmu nısfının irtifaiie hasılı zarbına müsavidir." Anladınız mı? Üzülmeyin, 1940 yılında lise öğrencisi olsanız da anlama: dınız. Dildevrimı 'müselles'ı 'üçgen'yaptı, 'mütesaviyül adl, denmiyor artık, 'eşit kenarlı' dıye yazıp konuşuyoruz. Osmar lıcayı köylerde halk eskiden de anlamazdı; kentli evinde, sc kakta, çarşıda Türkçe konuşurdu. Atatürk'ün dil devrimı, sağlıklı bir gerekçeye oturduğu içiı tutmuştur. * Üstelik bir 'dernekie yürütüldü bu büyük iş. Dil "kanun zo ru"yla değiştirılebilir mi? Türkiye'nin şairi, romancısı, yaza n, gazetecisi, aydını, bilim adamı imeceyle üstlendi dil dev rimini; halk katlarında benimsendi devrim, yazı dilinde işlendi konuşma dilinde yayıldı; kökleşti. Demokrat Parti 1950'de iktidara gelince dil devrimini dev let gücüyle yok etmek için önlemler alındı; yürürlükteki anayasanın dilinde eskiye dönüldü; Osmanlıca'ya yatırımlar yapıldı; ama, naiile! Siyasal iktidar dil devrımine düşman olanların eline geçmişti; yine de dil devrimi yürüdü. • 1950'den 1980'e kadar süren zor dönemde 'Türk Dil Kurumu' özel niteliğiyle çalıştı. Devrim, Türkçeyi zenginleştirerek çağdaş felsefe, bilim, kültür dünyasındaki bütün fikirleri ve duyguları incelikleri ve ayrıntılarıyla dile getirebilmek amacına dönüktü; yaratıcılığın itici gücü bugün de eksilmemiştir. '12 Eylül faşizmi' tepeden inme iktidara oturunca, beş generalden oluşan cunta, hukuku hiçe sayıp Atatürk'ün vasiyetini çiğneyerek Türk Dil Kurumu'nu yıktı; 82 Anayasası'nın 134'üncü maddesiyle Başbakanlık'a bağlı bir devlet dairesine dönüştürdü; başına da bir sayın emekli generali getirdi. Şimdi bu devlet dairesi yayın yapıyor, kitap, dergi çıkarıyor, bana da yolluyor. Lafı uzatmadan Başbakanlık'a bağlı bu devlet dairesinin yayımladığı "Türk Dili" dergisinin son sayısından bir alıntı yapacağım. Alıntı yapacağım yazı, ilk sayfadan başlıyor, siz buna 'başyazı' da diyebılırsıniz. Mv.'Tenkıdin Sefaleti'ni Okurken' Yazan: Prof. Dr. Parlatır. Kendisıne yöneltilen eleştirilerden bunaldığı anlaşılan Dr. Parlatır diyor ki: "...beni eleştirenler oldu. Aslında dürüstlüklerine inansam saygıyla karşılanm. Ne var ki yaklaşımları öyle değildi; bu yolda kullanılmışlardı. Onlara uzun boylu karşılık verecek değilim. Çünkü onlar, bilimşel kimliğimi yansıtan kitaplanmı değil, Kültür Bakanlığı'nca yayımlanan 'popüler' nitelikli kitapçıklarıma kafayı takmışlardı. Baskı ve dizgi yanlışı bulunan birkaç dizeyi alarak, benim vezin ve Osmanlıca bilmediğimden dem vurdular. Tanzimat döneminden kalma demode olmuş bireleştiri yöntemi sergilediler. İnsanoğlu bu, akılcı olacağı yerde bazen delilik de edebiliyor. Aslında kelin merhemi olsa başına sürer. 'Önce kendisi bu konulan iyi öğrensin, sonra eline kalemi alsın, onun bunun oyuncağı olmasın' derler adama!.." • Anayasanın 134'üncü maddesine göre Başbakanlık'a bağlı kurumun çıkardığı 'Türk Dili' bana parasız gönderiliyor; yukarıya aktardığım satırları dergide okuduktan sonra düşündüm... İşin içinden çıkamadım. Daha doğrusu: "Kafayı taktım..." Hayır, yanlış anlamayın; Sayın Dr. Parlatır'a kafayı takmadım; yazdığı yazıdan, onun "kafasına sürecek merhemi" olduğu ortaya çıkıyor. "Kafayı taktığım" sorun ya da soru şudur: Devletin parasıyla çıkarılan dergide bu düzeyde polemikler ya da saldırılar nasıl yer alabiliyor? Sırtını hükümete yaslamış 'Türk Dil Kurumu' "akılcı olacağı yerde delilik ediyor". Diyorum k), 12 Eylül faşizminin anayasasında değiştirilecek ilk maddelerden biri de 134'tür. Ne dersiniz? "Kafayı Taktım..." TEŞEKKÜR Yeniden sağlığıma kavuşmamda büyük ilgi ve yakınhk gösteren Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanı Sayın Prof. Tbp Tümgeneral • El Mikserı ÖMER ŞARLAK'a Nöroşururji Ana Bilim Dalının değerli personeline, ozellikle ameliyatımı gerçekleştiren ERDENER TİMURKAYNAK ALTAYBEDÜK ile can dostum Sayın Sayın Doç. Tbp. Alb. Sayın Prof. Tbp. Alb. Yrd. Doç. Tbp. Bnb. H t L M İ U L U S ve 7'nci katın özverili hemşire ve hastabakıcılanna, ayrıca nazik davranışları ile beni duygulandıran bütün akraba, dost ve arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi sunuyorum. NECDET GENÇASLAN Em. Hv. Tümg. • Buharlı Utu DA47 • Süper Izgara KG61 9 Practıc 1000 • Sılent 1200 • Flash 1 â 1 MAYIS'A SAHİP ÇIKALIM! Siyasi iktidar 1 Mayıs'ı hâlâ korku uretmenın, kıtleler uzerinde baskı, terör ve terör havası estirmenin aracı görmeye devam ediyor. Bunca gözaltılar, baskılar, işkenceler, yasaklamalar bunun için yapılıyor. 1991 1 Mayıs'ındakı durum bunun kanıtıdır. Bunu şiddetle protesto edıyoruz! Dünyanın dört bir yanında BİRLİKDAYANIŞMAMÜCADELE günü olarak kutlanan 1 Mayıs'ın yasaklar zıncırı artık kırılmalı ve 1 Mayıs'ta gözaltına alınanlar serbest bırakılmalıdır. 1 Mayıs meşrudur, haklıdır, yasallaşmalıdır, yasallaşacaktır da. Bu anlayışla tüm duyarlı kamuoyunu 1 Mayıs'a ve 1 Mayıs gözattılarına sahip çıkmaya ve maddimanevi dayanışmaya çağırıyoruz. DEVRİMCİ DEMOKRAT SENDİKACILAR AOINA MUSA SERVİ (DERİİŞ KAZLIÇEŞME ŞB. SKRT.) O J 2 f H i n C f c f l İ z İ D u n v a nnarkası Rovventa yıllardır Türkiye'de de ^ • ^ O l l l l d l l f c l evhanımlarına dünyanın konforunu sunuyor. l # l l f * 2 1 l # İ 2 1 W i n Yaşamıkolaylaştırıyor...Yüzbinlerceevde, Rovventa I V İ I l r C l l V I C i y i l i ürünlerizevkle, güvenle kullanıiıyor. 12 Mayıs'a a n n e n i z R o v v e n t a ' s ı m andneîizneelaeîaGcanğrmez armağana karar vermeden önce,bir Rovventa Yetkili Satıcısı'na uğrayın. Elektrikli süpürgeden, ütülere... saç kurutma makinesinden, fritoze kadar, dünyanın konforunu evinize getiren Rovventa'larla tanışın. Anneniz için bir Rovventa seçin. Dünyanın konforunu armağan edin. ' • ARTİSAN 91 MODA GÖSTERİSİ DOĞAL HAYATI KORUMA DERNEĞİ YARARINA ANKARA DEVLET BALESİ SANATÇILARI EŞLİĞİNDE YAPILACAK DEFILEYİ IZLEMEK İSTEMEZ MISİNİZ? TARİH: 13 MAYIS 1991 PAZARTESİ YER: AYA İRİNİ/SULTANAHMET DEFİLE VE BALE GÖSTERİSİ: 18.00 KOKTEYL: 19.00 DEFİLENİN BİLETLERİNİ DERNEĞİMİZDEN ALABILIRSINIZ. DOĞAL HAYATI KORUMA DERNEĞİ TEL: 179 01 39 179 01 40 SAHİBİNDEN SATILIK 1974 llerı Elektnk A Ş ve Elektrosan A Ş Cankurtaran Holdıng kuruluşlarıdır Dünyanın konforu evinizde Rowenfa SAPANCA'DA GÖL MANZARALI 2 37.000 M suyu, elektriği mevcut bahçe Tel: 333 84 91 Türkiye Genel Dağıtımr. llerı Elektnk Ihracat ve Tıcaret A Ş Merkez: Ortaklar Cad No 35 Mecıdıyekoy 80290 Istanbul Tel 175 20 20 (12 hat) Fax 166 80 19 Ankara:Tel 167 55 17 (3 hat) Fax 167 1063, Izmir: Tel 19 17 762575 152575 18Fax 12 26 98, Adana: Tel 1309 131309 14 Fax 139569 SatışSonrasıServisHizmetleri: Elektrosan A Ş Ortaklar Cad No 35 Mecıdıyekoy 80312 Istanbul Tel 174125117416 42174 4092 Fax 1668019 Tum yurda yayılmış Elektrosan Servıs Orgutu, Rovventa sahıplennın hızmetındedır ANADOL 512 05 08 / 492
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle