Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 BEKTASILIK Haa Bektaş için iki farklı yorum Hernevarkiâlemde Babalar ornegı var yoldan, âdemde ıı DIZİRÖPORTAJ dedeler kandan Halife Baba Türgut Koca, Bektaşiliğin mistik ve dinsel bir yol olarak değil; sosyal, kültürel açıdan değerlendirilmesinden yana ŞENAY KALKAN Halife Baba Turgut Koca, "Bektaşilik bir bakıma insan sevme sanaüdır. Bektaşi bir gözüyle hakka, bir gözüyle halka bakan, kendini insanlann baynna ve Tanrı kuUannın hizmetine adamış Idşidir" diyor. Türgut Koca, AleviBektaşiler arastndaki tammıyla Bektaşiliğin "Babalar Kolu"ndan. tstanbul Bostancı'daki evinde ziyaret ettigimizde sohbetimize önce bu "yanlış"ı düzelterek başlıyor lurgut Baba: "Bektaşiliğin günümüzde hiçbir kolu yoktur. Tarih boyunca Bektaşiliğin 4 koiu vardı. Birinclsi Gaziyanı Rum, yani Anadolu Gazileri. Bu, Yeniçeri teşkilatıydı. Yeniçeriligin kalkmasıyla birlikte o da bitti. tkincisi Ahiyam Rum yani Anadolu Kardeşleri. Bu da Ahiliğin sona ermesiyle birlikte bitti. Günümüzde aynı işlevi meslek odaları göriiyor. Uçüncüsü Abdalanı Rum yani Anadolu Abdalları.' Eskiden şehirlerin dışmda, dağ başlarında kurulan dergâhlara gönderilen Mücerred Baba'lar (yani hiç evlenmemiş, kutsal bekâr) vardı. Ama dağ başı kalmayınca, yani şehirleşme genişleyince bu da kalktı. Dördüncüsü Bacıyanı Rum yani Anadolu Bacıları. Işte bu, bizim yaşadığımız, günümüze kadar gelen Bektaşiliktir" Turgut Koca, Bektaşiliğin 'Babalar' kolundan, 1921 dogumlu. etmekte, ancak tarikat olmanın özelliği olarak disiplinli bir örgüt düzeni içinde inanca yöneGENCAY ŞAYLAN lik dinsel faaliyet gerçekleştirilBektaşilik, Islami tarikattır. mektedir. Bir kişi sadece ilkelerini beAncak Sünni değil Alevi bir tarikattır. Bektaşiliğin kurucusu nimsediği ve öyle inandıgı için sayılan Hacı Bektaş, Sünniler Alevi olabilir. Alevi olan kişice de evliya sayılmakta, ancak nin belii bir dinsel disiplin içiBektaşiliğin bir Alevi tarikat ol ne girmesi zorunlu değildir. duğu konusunda hıçbir kuşku Bektaşi olmak için ise kişinin, bir dergâh üyesi olarak kabul bulunmamaktadır. edilmesi, kendisine bir yol gösBu bakımdan temel inançlar tericiye (mUrşit) bağlaması ve açısmdan Bektaşilik, Alevilerin düzenli olarak dergâhm faaliçizgisini izlemektedir. Bir baş yetlerine katılması gerekmekteka deyişle "Allah, Muham dir. med, Ali" üçlemesi inanç sisBununla beraber birçok araşteminin temeline oturtulmakta; peygamberin ölümünden son tırıcıya göre Bektaşilik ile Alera peygamberin vasiyeti çiğne vilik arasında bir aynm yapnerek lslamda bir karşı devrim mak, bir çizgi çekmek olanakyapıldığı kabul edilmektedir. sızdır. Bunlar aynı toplumsal ve dinsel olgunun değişik yüzleriBir büyük îslami mezhep dir. olarak Aleviliğin esasları, SünBektaşilik, bir tarikat olarak nilikten aynldığı noktalar artık ele alındığmda monolitik bir TUrk kamuoyunda ele alınan, yapıya sahip olmadığından, tatartışılan konular arasına gir rikat içinde şu ya da bu ölçüde tniştir. Aleviler de diğer Îslami farklılık gösteren iki çizginin mezheplerde olduğu gibi na varlığından söz edilebilmektetnaz kılmakta, oruç tutmakta, dir. Bu çizgiler 'Sofiyan' ya da hacca gitmektedirler. Yani bu Dede kolu ile 'Babagan' kolu koşullar üzerinde esasta bir olarak adlandınlmaktadır. aynm yoktur. Ancak örneğin Bektaşi tarikatının örgütlenAlevi namazı SUnni namazın mesine ve temel felsefesine geçdan farklıdır ve belli tarihsel meden önce bu farklılaşma nedenlerden dolayı Aleviler ca üzerinde kısaca durmakta yarar mide namaz kılmazlar, namaz vardır. kılarken de secdelerinde alınlaBabagân ve Dedegân kolları rını seccadeye değil toprağa farklılaşmasının temelinde Hadeğdirirler. cı Bektaş Veli ile ilgili bir ef sanenin farklı yorumlanması varDaha doğrusu büyük ölçuT&rtışılan nokta Hacı dır. kırkent ayrımına oturan , de Bektaş'ın evlenip Babagân Dedegân ayırımı Hacı Bektaş'ın yaşamı ile ilgili evlenmediğidir. Dedegân çizgiye göre, bir tartışma çerçevesinde oluşmuş gözükmektedir. dinsel önder olan ve Tartışılan nokta Hacı Bekdergâh postunda taş'ın evlenip, çocuk sahibi " oturan dedelik, bir olup olmadığıdır. Anadolu'nun kırsal kesiminde çok yaygın kan bağım gerekli olan Dedegân çizgiye göre dinkılmaktadır. sel önder olan ve Dergâh postunda oturan dedelik, bir kan örneğin Aleviler secdede bağım gerekli kılmaktadır. ahnlanm değdirmek için kutlu Hacı Bektaş'ın ve onun yakm Kerbela toprağından sıkıştırıla çevresinin torunları kuşaktan rak yapılmış "namaz raührıi" kuşağa geçen "kutlu ne çok büyük değer verirler. emanetler" sayesinde dedelik Oruç konusunda da farklı uy postuna oturmaktadırlar. Gegulamalan vardır. Ramazan nellikle bir "icazet mflhttrtt" ayında oruç tutmaya karşı ol olan bu kutlu emanet, dedenin mamakla beraber, esas olarak ölümünden sonra onun oğluna muharrem ayında on günlUk geçmekte ve dedelik işlevi bu bir oruç ibadeti yaparlar ve bu kutlu emanetin sağladığı maneon gün sırasında hiç su içmez vi otorite sayesinde yürütülebiller. mektedir. Dedelerin çocuklantslamiyetin diğer koşullan na "çelebi" adı verilmekte ve içinde farklı anlayış ve uygula kutlu emaneti devralan çelebimaları vardır. Hac bir koşul nin dedelik makamına yükseleolarak kabul edilmekte, Kerbe ceği kabul edilmektedir. la ve Necef de hac yeri sayılBabagan kolunda ise böyle maktadır. Alevilerin temel iba bir kan bağı söz konusu değildetlerinin "Meydan evi"nde dir ve Babagan anlayışa göre yapılan "Cem" olduğu bilin Hacı Bektaş "mücerret"tir, ya : mektedir. özet olarak ifade etmek gerekirse, Alevilik, hemen Babagân kolunda ise tslam peygamberinin ölümünden sonra tslam dünyasında böyle bir aynm söz ortaya çıkan siyasi çekişme ve konusu değildir. Bu çatışmalardan kaynaklanan bir îslami mezheptir. anlayışa göre Hacı tslamiyetin yayılma dinamiBektaş hiç ği, o çağların toplumsal koşulevlenmemiştir. Baba lan, etnik farkblıklar ve bu olmanın koşulu belli farklılıklardan doğan kültürel etkileşimler Anadolu'ya özgü bir olgunluğa ve bir mezhep olarak Aleviliğin yeteneğe sahip tarih sahnesine çıkmasına yol açmıştır. Bir başka deyişle Aleolmaktır. vilik, Anadolu'ya gelen Türkler arasında on bir ve on ikinci ni hiç evlenmemiştir. yüzyıllar içinde oluşup gelişen Başka bir deyişle "babalık" bir ıslamiyet anlayışı ya da yobir rütbedir ve bu rütbe dergâh rumudur. içinde gösterilen liyakat ile kaBektaşilik ise Anadolu Ale zanılmaktadır. Bir dergâha kaviliği içinde yedi yüz yıldır var tılan "can", gösterdiği liyakat ile lığını sürdüren bir tarikat ola dergâhın babası tarafından rak nitelenebilmektedir. Ana "derviş" rütbesine yükseltildolu'da ortaya çıkan ve Balkan mekte; dervişler içinde en liyalar'a, Mısır'a yayılan bu tarikatı katli olanlar halife olarak yeni Alevilikten farklı olarak yo bir dergâh açmak için görevlenrumlamamak gerekmektedir. dirilmekte ve böylece "baba" Bektaşilik, diğer Îslami tari olabilmektedirler. Yani baba katlar gibi örgütsel bir yapıya olabilmek için bir "icazet" alsahiptir ve bu örgüt içinde bel mak gerekmektedir. li bir hiyerarşi oluşmuştur. TaBabagan kolu kendi içinde rikatın kendisine özgü ibadet örgütlü ve belli bir hiyerarşik usulleri, duaları, belirli bir mis yapıya sahip gözükmektedir. tisizm anlayışı vardır. Alevilik Tüm Babagan kolu için en büise kendi içinde örgütlü olmak yük makam "dedebabalıktır" tan çok belli bir inancı öne cı ve dedebabalar büyük dergâhkaran bir Îslami mezhep olarak ların babalan tarafından seçiltanımlanabilmektedir. mektedir. Ancak bugün dünyaPeygamherin yeğeni ve da ya yayılmış gözüken Bektaşilik madı Ali ile söyuna (ehli bey içinde babagan kolunun monote) duyulan bağülık, hoşgörü ve litik yapısını koruduğu söylenebelli ahlaki değerleri yüceltme, memektedir. Alevi inancının temel öğelerini oluşturmaktadır. Hiç kuşkusuz Yarın: Bektaşi dergâhı Bektaşilik de bu çizgiyi kabul ve gizlllik Çelebilerle farklıhk Peki ya Çelebiler, yani Hacı Bektaş Veli'nin soyundan geldiği kabul edilen Bektaşiler? "Birincisi Hacı Bektaş Veli hiç evlenmemiştir ve çocuğu yoktur. İkincisi Çelebiler Bektaşi değil, Alevidir. Bektaşi tarikatı erkânnamesine uymazlar. Alevi olmayanları almazlar. Dedelik soyla geçer. Kast usulU vardır. Kapalı ailelerdir. Dışarıdan kız almazlar, kız vermezler. Tarikata girişte farklılıklar vardır. Örneğin onlarda tarikata giriş törenine kadııı erkek birlikte girer, bizde önce erkek girer, çıkar, sonra karısı girer. Ktsacası Çelebilerle bizim hiçbir ilgimiz yoktur ve BektaşUiğin bir kolu değildir." Tlırgut Koca, 1921 yılında Istanbul'da doğmuş. 1944'te Deniz Harp Okulu Makine Mühendisliği'ni bitirmiş. 32 yıl ordu donatım fabrikalarında çabştıktan sonra da 1976 yılında emekli ohnuş. Halen serbest mühendislik yapıyor. Bektaşiliği Bektaşi bir ana babadan doğmuş olmasından gelmiyor. Şimdi kendisinin üçü kız beş çocuğuna yaptığı gibi o da ailesinden Bektaşi olması konusunda hiçbir baskı görmemiş. "Bektaşilik rrasip işidir. Nasibi olan Bektaşi olur, ama bireyin de istemesi gerekir. Bektaşilik babadan oğula kalmış dini kabul etmez. Herkes kendi akılmantık yoluyla, düşüncelerinin yatkınlığıyla kendi dinini seçer. Bektaşi aUelerinin çocuklan da kendiliğinden, doğal olarak Bektaşi olmazlar. Bektaşi olmalan konusunda da hiçbir baskı görmezler. Kendileri isterlerse, arzuları varsa gider babayı bulur, el alır, tarikata girerier." Işte Tlırgut Koca da böyle Bektaşi olmuş. Halis Baba'dan "nasib", Bedri Noyan Dedebaba'dan "babalık ve halifelik' icazeti almış. Eşi Adviye AnaBacı da Bektaşiliği kendi isteğiyle seçmiş. Beş çocuklarından ise sadece ikisi eşleriyle birlikte tarikata girip Bektaşi olmuşlar. ötekiler de Bektaşilikle ilgileniyor, okuyor, dinliyor, araştırıyorlarmış, ama "Herhalde heniiz tarikata girmeye kendilerini hazır hissetmiyorlar"mış. Bektaşilikte 6 aşama Türgut Baba'dan aldığımız bılgilere göre Bektaşilikte 6 aşama var: 1 Âşık: Tarikata aday olanlara denir. 2 Muhip: Tarikata girmiş ve ikrar vermiş kişiler. Yani mürşidiyle namusu ve vicdanı üzerine Tannsal sözleşme yapmış kişi. 3 Derviş: Hizmet etmek için kutsal giysi giymiş ve söz vermiş kişi. 4 Baba: İcazethame sahibi. Yolun her turlü hizmetini, görevini yapmaya yetkili insan. Sayısı tarikatın genişliğine göre değişiyor. 5 Halife: Babalara icazetname vermeye yetkili büyük baba. Halife babaların sayıları da ihtiyaca göre belirleniyor. 6 Dedebaba: Tarikatın üstadı âzâmı. Halife babalar tarafından seçilivor ve bir tane. ği şöyle anlatıyor Türgut Baba: "tslamın bir bölümünü kapsayan bir kurumdur. Hem nefis mertebelerinin teşkiye ve terbiyesi hem de nıh mertebelerinin yücelmesini icerir. Bektaşilik nefis mücadelesinde aklın zafere kavuşması ve nıhun gelişmesini simgeler. Bektaşiliği diğer tslam kurumlanndan ayıran özelliklerinden biri insanda Tann nazariyesidir. En kısa tabiri enel haktar. Bu söz 'Ben bakkun' manasıdır. Çiinkü mutlak varlık birtakun tenzU mertebeleriyle toprak, su, ateş, gök denen unsurlara kadar iner. Buna iniş kavsi denir. Bu dört unsurun himayesinde yatan sıcaklık, soğukluk, kuruluk ve ıslaklık birleşerek ttç çocuk denen cemadat (madenkr), nebadat (bltkiler) ve hayvanat (canlılar) oluşmuştur. Bu çıkış ki buna aşk kavsi de denir, insana kadar gelir. tnsan da derecesi yUceltilerek insanı kâmil olur. tnsanı kâmfl evrenin özüdür, kâinatın ruhudur. Birçok tasavvuf azizi Muhittin 1bni Arabi, Bedrettin Simavi gibi insanı kftmtti tartf edeken 'Hak ile halktan mürekkep bir nüshadır' derler. Yani insanı kâmil bir gözüyle hakka, bir gözüyle halka bakar. Bektaşi de böyle insan demektir. Bu duruftıda halk da haktan mürekkepse bunun dışında bir hak talep etmek Tann'ya ortak koşmakttr. tşte Bektaşilerin namaza, oruca kayıtsız olması secde edilenle edenin, zikredenle edllenin aynı oldugunu kabul etmesindendir." 4 eylülde toplanan Sıvas Kongresi'nden sonra Mustafa Kemal, Ankara'ya yöneldi, O günlerde Anadolu'nun nüfusu 1011 milyon dolaylarındadır. Üçdört milyon tahmin edilen AleviBektaşi topluluğunun lideri Cemalettin Çelebi, Hacı Bektaş'ta oturuyor. İleride "Atatürk" soyadını alacak olan Mustafa Kemal, gelecekte Türkiye'nin başkentine dönüşecek Ankara'ya giderken Bektaşi başkentini ziyaret ediyor. Daha önce İttihatçılardan Talat ve Enver Paşalar da Hacı Bektaş'a gelmişlerdi. Bu iki devlet büyüğünü Dergâh'ta bekleyen Çelebi Cemalettin Efendi, Mustafa Kemal'i Beştaşlarda karşıladı. Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919'da Anadolu'ya padişahın fahri yaveri ve ordu müfettişi olarak çıkmıştı. Aradan geçen altı ay içinde görevlerinden alınmış, askerlikten de uzaklaşmıştı. Sonunun ne olacağı bilinmeyen bir serüvene atılıyordu. Çelebi Cemalettin Efendi'nin, bu konumdaki Mustafa Kemal'e kimseye göstermediği bir saygı ve yakınlıkla yaklaşması dikkati çekicidir. Enver Behnan Şapolyo olayı anlatırken "Kizılbaşlann Çelebi'si Cemalettin Efendi, Atatürk'e karşıcı çıktı" diye yazıyor. Oergâh'ta Çelebi'nin oğlu Hamdullah Efendi'nin odasında cem ayini düzenleniyor. Dede postunda oturan Salih Nlyazi Baba ziyaret ediliyor; burada yapılan "ikrar töreni" ile • Mustafa Kemal'e 'kılıç kuşatılıyor" ve 'yola kabul' ediliyor. Çelebi Cemalettin Efendi, Salih Niyazi Baba ve öteki ileri gelenlerle bir toplantı yapıiıyor. Mustafa Kemal ulusal kurtuluş savaşının gereğini dile getiriyor, neler düşündüğünü anlatıyor; bu sırada hazır bulunanlar arasında konuşmalar oluyor. Mustafa Kemal Paşa hazır bulunanların kendi aralannda ne konuştuklarını merak etmiştir. Soruyor. Aldığı yanıt ilginçtir: "Canlar derler ki acaba Hacı Bektaş sıfat mı değiştirmiş! Çünkü yüzyıllar önce Ulu Pirimiz de böyle konuşmuştu." Hacı Bektaş buluşmasında Mustafa Kemal ile Çelebi Cemalettin arasındaki görüşmenin boyutlan düşmana karşı Kurtuluş Savaşı'nın kapsamını aşıyor; geleceğe yönelik fikir birliğini de vurguluyor; cumhuriyet devrimine açılan bir çizgiyi de içeriyor. Mazhar Müfit'e göre Cemalettin Çelebi, Kuvayı Milliye'ye yandaş oldugunu dile getirmekle kalmamış, cumhuriyet rejiminden yana oldugunu da belirtmiştir. Mustafa Kemal Paşa, belki de zamanlamanın önemini düşünerek olumsuz hiçbir karşılık vermeden tedbirli bir yaklaşımı yeğlemiştir. Mazhar Müfit Kansu, anılarında "Anlaşılıyor ki Cemalettin Efendi cumhuriyetten yana, hele Salih Baba özgür düşünceli, çok ileri bir zat" diye yazıyor. Daha sonraki gelişmeler, Mustafa Kemal ile Bektaşi liderliğinin cumhuriyet rejimine dönük işbirliğini kamtlamaktadır. 23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi'nde Mustafa Kemal Paşa'nın karşıtları da elbet vardı. Sonunda muhalifler ikinci grubu kurdular. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlandıktan sonra yol ayrımına da gelinmişti. Düşman yenilgiye uğratılmıştı, şimdi sıra devrimlerdeydi. Ancak devrimleri yürürlüğe koyabilmek için yeni bir seçime gerek vardı. Türkiye Büyük Millet Meclisi 16 Nisan 1923'te seçimlerin yenilenmesine karar vererek dağıldı. Mustafa Kemal 'Yol'a Kabul Ediliyor 9 MAYIS 1991 Mustafa Kemal Sıvas Kongresi sonrası Ankara'ya dönerken Hacı Bektaş kasabasına ugrar. Burada Çelebi Cemalettin ile Mustafa Kemal arasında yapılan görüşme, düşmana karşı Kurtuluş Savaşı'nın kapsamını aşan geleceğe, cumhuriyete yönelik fıkir birlığine kadar uzanır. Hacı Bektaş Veli Çelebisi Veliyettin, dokuz gün sonra, 25 Nisan 1923'te şu bildiriyi yayımlıyordu: "...Büyük Millet Meclisi Başkanı Gazi adıyla Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin yayımladıkları bildiriler, tümümüzce bili^ mektedir. Gazi Paşa'nın vatanın ilerleme ve yükselmesi hakkındaki her türlü isteğini yerine getirmek bizim için farzdır. Ulusumuzu kurtaracak, mutluluğumuzu sağlayacak onun amaca uygun görüşleridir. Bunu yadsıyanların bizimle kesinlikle ilgisi yoktur. Yüce tarikatımızdan olanlara Mustafa Kemal Paşa'nın gösterdiği adaylardan başkasına oy yermemelerini, vatanımızın kurtuluşunun bu yolla olacağını sizlere güvenle söyleyebllirim. Bu öğüdüme uymayanlar bizden değildir. Haç erenler onlara destek olmaz. Yeniden bildiririm ki bu halkı kurtaracak olan Gazi Mustafa Kemal Paşa'dır. Onunla birlikte kut~ sal vatanımızın öz evlatlarıdır. Hiç kimsenin sözünü dinlemeyiniz, sözümden dışarı çıkmayınız. Sizin mutluluğunuzu düşünenler sizi kölelikten kurtaracak Büyük Millet Meclisi Başkanı ve tümümüzün büyüğü Mustafa Kemal Paşa Hazretleridir." (Baki Öz, Kurtuluş Savaşı'nda AleviBektaşiler). Hacı Bektaş Velisi, Türkiye'nin geleceğinde aydınlık yoluna katılımını gerçekleştirmiş, desteği sağlamıştı. Bildirinin yayımlandığı 25 Nisan 1923 tarihinden sonra soluk soluğa bir süreç yaşandı. 28 haziran seçimlerinde Mustafa Kemal'den yana otanlar üstünlük sağladılar. 24 temmuzda Lozan Sar/ş Antlaşması imzalandı. 9 ağustosta Halk^Fırkası kuruldu. 11 ağustosta Meclis toplandı, başkanlığa yine Mustafa Kemal'i seçti. 23 ağustosta Meclis, Lozan Antlaşrnası'nı onayladı. 2 ekimde itilaf devletlerinin işgal kuvvetleri İstanbul'dan ayrıldı. 6 ekimde Türk ordusu İstanbul'a girdi. 13 ekimde Ankara, yeni Türk devletinin başkenti ilan edildi. 29 Ekim'de cumhuriyet ilan edildi. Dört yıl önce 23 Aralık 1919'da Hacı Bektaş Dergâhı'nda Çelebi Cemalettin Efendi'nin Mustafa Kemal Paşa'dan istediği gerçekleşmişti. Ne var ki cumhuriyetle birlikte padişahlığa son verilmişti; ama, hilafet sürüyordu. Sünnilerin halifesi, arkasında azımsanmayacak bir güçle İstanbul'da oturuyordu. 1924 yılının 4 mart günü hilafet "Şeriye ve Evkaf Vekâleti" ile kaldırıldı; Tevhidi Tedrisat (Öğretim Birliği) Kanunu kabul edildi. Vicdan özgürlüğüne giden yolda yürünüyordu. Sünni iktidarın baskıları altında yüzlerce yıldan beri bunalan Aleviler ve Bektaşiler öteki inanç sahipleriyle eşit konuma geçiyorlardı. 1928'de "devletin dini dini islamdır" tümcesi anayasadan çıkarıldı. Ulusal kurtuluş sürecinde yürürlüğe giren devrimler, Türk halkının çağdaşlaşması yolundaki bütün engelleri kaldırabilecek nitelikteydi. Varılan sonuç, yalnız Alevi ve Bektaşilerin değil, hangi din ve mezhepten olurlarsa olsunlar, bütün yurttaşlann insanlık haklarını viodan özgürlüğü kapsamında güvenceye alıyordu. Ayini Cem'de giysiler Bektaşilerin ayini cemde giydikleri kendilerine has giysileri var. Kadınların hepsi "tennure" denilen yere kadar uzun, cepsiz, ilikdüğmesiz beyaz bir elbise giyiyor ve başlarına yeşil örtü örtüyorlar. Meydana bu giysilerle giriyorlar. Erkekler derviş olana kadar sadece başlarına "arakiye" adı verilen beyaz bir takke takıyorlar. Dervişlerin, babaların ve dedebabanın giysisi ise yine kadınlarınki gibi beyaz tennure, hırka, taç, boynunda teslim taşı, belde kuşak, kuşağın üzerinde cilbent, pahlenk taşı ve kamberiye. Dervişler başlarına beyaz keçeden yapılı altı dört dilim, Ustü 12 dilim taç takıyor. Babaların tacında "destar" denilen yeşil 1913'te çekilen bu fotoğraf, Kahire'deki bü bant bulu K »y8«s u î Sultan Tekkesi'ndeki AhmetSırrı <IVul kaka'ın tören kıyafetleriyle gösteriyor. Dedebaba'yı tÜKn kıvafpllori VIP onstprivnr nuyor. çekseniz daha doğal olur. Hem rekirse elini göğsüne götürerek Bektaşi babasının cemali kapı "Bu faklr" diyor. Turgut Kocaya dönük olmalıdır ki o içeri gi nın Bektaşilik konusunda yaprenin, içeri giren onun cemalini tığı araştırmalar da kitap olarak görebilsin" diyor. yayımlanmış. Kimi anlatımlaDuvardaki eşyalarla birlikte nnda onlardan örnek vermek isgörüntülemek istediğimizde de tediği zaman da yine aynı alçak"Eşyayla adam olunmaz" diyor gönüllülükle "Bu fakirin kitabı" belli belirsiz, ama bizi kırmak is diyor. temediği için de objektifin karGünümüzde "iiremeşısına geçiyor. Konuşması sıra çoğalma" değil, "yaşama sında kendinden söz etmesi ge sevdasındadır" dediği Bektaşilis Turgut Baba, Bektaşiliğin "Mistik ve dinsel bir yol olarak değfl, sosyal, kültürel açıdan değeriendirilmesi gereküği"ni vurguluyor ve Bektaşiliğin "Fütüvvet yani mertlik, muhabbet yani insan sevmek, mürüvvet yani sosyal dayanışma, yardunlaşma" üzerine kurulu oldugunu belirtiyor. Fütüvvet kurallan ise şunlar: "Elinedilinebeline, aşınaeşineişine sahip olmak, gönlüalnısofrası açık olmak, gazabını yutmak, gördüğünü örtmek ve görmedlğinl söytememek. Bu kuraüara uyulunca fütüvvet ehli yani feta olunuyor. Feta er demek ve seçkin insan anlamında kullanılıyor." Türgut Baba tarikata girişte Allah üzerine yemin edilmemesinin laikliğin simgesi olduğuna dikkat çekiyor. Tüzel kişilerin değil gercek kişilerin dini olabileceğini, bu nedenle Bektaşiliğe göre devletlerin dininin olamayacağmı, dinin insana ait olabileceğini, Bektaşilerin atadan, anadan geçen dini kabul etmeyip kendi mantıklanyla, bilinçleriyle kendilerine yol seçtiklerini anlatıyor: "Bektaşi kendini insanlann haynna ve Tann kuUannın hizmetine adamış kişidir. Sultana herkes hizmet eder, iş f akire hizmettir. O nedenle Bektaşi babasının künyesi fukaraya hizmet edendir. ÇUnkü Allah'a hizmet kuluna hizmettir. Allah'ı sevmek kulunu sevmek, Allah'ı doyurmak kulunu doyurmak, Allah'ı giydinnek çıplagı giydirmektir. Tann'nın bunlara ihtiyacı yoktur. Hacı Bektaş Veli de 'Ben din büyüğü diye halka hizmet edene derim, halka hükmedene değil' demiştir. Ama bizde bir mevkiye geçmeye başlayınca hemen hükmetmeye başlarlar. Bu böyle bilinince Bektaşi hiç kimseyi dinsel inancı ve ibadeti nedeniyle kınamaz. Cemali kapıya dönük lurgut Koca, haliyle, tavnyla, esprili konuşmasıyla, beyaz pos bıyıklanyla Bektaşiliğin, Bektaşi babalarınm canh bir sepıbolü gibi. Bektaşi babalarınm tavırlarına, davranışlanna ilişkin bütün anlatılanların somutlanmasına tanık oluyoruz Türgut Baba'yla yaptığımız söyleşi boyunca. Örneğin hep oturduğu odanın kapısını en iyi göreceği koltuğa oturuyor. Odaya girdiğimizde oturduğu koltuğun önemini, fotoğraf çekmek için Bektaşilikle ilgili tabloların, eşyaların olduğu duvarın önüne oturmasını rica ettigimizde anlıyoruz. "Benim yerim burası, burada Çünkü insamar mazharlanna göre yaşarlar. Evrende eşyanın şekil şekil oluşu Tann sıfatlarının, niteliklerinin karşıhklı olmasından gelir. Bu aynlığı deBela!.. ğil birliği gösterir. Tann'nın bir Bektaşi bir ramazan gününizzetli bir de zelil sıfatlan vardır. tzzetli sıfatına mazhar ola de kahvede nargile içiyormuş; na örnek bal böceği, zelil sıfatı zaptiye basmış: Efendi, sen Müslüman na mazhar olana örnek de gübdeğil misin? re böcegidir. Elhamdülillah MüsHalkla hak arasındaki f ark sınıriamadadır. Sınırlanırsa halk, lümanım... Ne zamandan beri? sınnianmazsa hakür. Her ne var Kalu beladan beri.. ki âlemde, örnegi var ademde. Kalu bela ne demektir? Adaletsizlik Tann'da değil bizBaba Erenler zaptîyeye bakdedir. İyi insan, kötii insan yoktur, eylemi iyiyse o insan iyi, ey mış: Ulan, demiş, "kalu" ben, lemi kötüyse o insan kötüdür. "bela" da sen!.. Kötülüğün nedeni beşeri zaaflardır yani. Bektaşi kınamaz, hakir görmez dedim, ama her Bir Müslüman öleceğine!.. kese mazhanna göre davranır. Bektaşi hastalanmış; hekim Yani kurta ot, kuzuya et vermez. gelip bakmış; teşhisi koymuş: Kapıcı olacak adamı vali, vali Umut yok!.. olacak adamı da kapıcı yapmaz." Baba Erenler hemen mahalUmin papazını çağırtmış: Yarın: Hacı Bektaşta Hıristiyan olmak istiyorum.. Mustafa Baba Bektasi fıkraları Çevredekiler uyarmışlar. Kendine gel!. Ne yaptığını biliyor musun? Bektaşi: Madem ki öleceğim, bir Müslüman öleceğine, bir gavur ölsün.. Olur mu olur... Bektaşi mahallenin papazı ile çok dostmuş. Bir gün haber vermişler: Papaz ölüm döşeğinde, seni görmek istiyor.. Baba Erenler varmış, adamcağız bitap yatıyor. Bizimkini gören papazın dudakları kıpırdamaya başlayınca Bektaşi eliyle ağzını kapatıvermiş. Sormuşlar: Ne yapıyorsun? Bu herif bakarsın, bir Kelimei Şehadet getirir, bizim yerimize doğru cennete!..