25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1$ MAYIS 1991 85 bin Körfez kurbanı işsiz EKONOMÎ CUMHURÎYET/13 • ANKARA (ANKA) Çahşma ve Sosyal Oüvenlik Bakanı tmren Aykut, Körfez krizi ve savaşının sürdüğü 2 ağustostan yılbaşına kadar geçen süre içinde işten ayrılmalarda 85 bin 263 kişilik bir artış olduğunu bildirdi. SHP Hatay Milletvekili Mehmet Dönen'in yazüı soru önergesini yanıtlayan tmren Aykut, 2 Ağustos 31 Aralık 1990 tarihleri arasında işten ayrılmalarda 85 bin 263 kişilik bir artış olduğunu kaydetti. Aykut, "Buna mukabil 1990 yıhnın aynı dönemdeki çıkışlara oranla işe giren işçi sayısında 51 bin 742 kişilik bir artışın meydana gelmiş olması sebebiyle işten çıkanlma iddialarının bu durumun da dikkate alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir." dedi. Madencilik kongresi • Ekonorai Servisi TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nca düzenlenen Türkiye Madencilik Bilimsel ve Teknİk 12. Kongresi 1316 Mayıs 1991 tarihleri arasında Ankara'da Milli Kütüphane konferans salonlarmda toplanacak. Bugün saat 10.00'daki açıhş oturumuna Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Togay Gemalmaz ve SHP Genel Başkanı Erdal lnönü katılacak. Ekonomi Servisi Türkiyenin bilgisayar pazannda, satış fiyatı 10 bin doların üzerindeki sistemlerin satışında azalma olduğu belirlendi. Türkiye pazarı, dünyadaki egemen eğilimi izleyerek, kişisel bilgisayarların hâkimiyet kuracağı, bilgisayar ağının az sayıda büyük, çok sayıda küçük sistemlerden oluşacağı bir gelişme seyri içine girdi. YaSa AŞ Araştırma Bilgi Merkezi tarafından hazırlanan ve Bilgisayar Dergisi'nde yayımlanan "Türkiye Bilgisayar Parkı" (satış fiyatı 10 bin doların üzerindeki sistemler) araştırmasında 198889 yülarında adet olarak yüzde 35 düzeyinde olan satış artışımn, geçen yıl yüzde 11.3'te kaldığına dikkat çekiliyor. 31 Arahk 1990 itibarıyla Türkiye'de toplam parasal değe Küçüğün fendi büyüğü yendi Malezya'dan Enflasyonun OSMAN ULAGAy Bilgisayar pazarından hangi şirket ne pay alıyor? KAMU 31.6 IBM o/o 37.8 Koç Unisys Vo 32.6 Diğer Türkiye bügisayar pctzannda büyük sistemlerin hâkimiyeti azalıyor EKONOMİ NOTLARI ÖZEL %7.9 Diğer % 12.3 Eltek %7.9 ri 1 milyar 200 milyon dolar olan 10 bin 657 adet değeri 10 bin doların uzerinde bilgisayar sistemi bulunuyor. Bu parasal değer 1989 yılına göre yüzde 20.2'lik bir artışa karşıhk düşüyor. Kamu kesimindeki makine DEC %4.4 Eltek SıemensNıxdorf o /o4.5 % 12.7 KoçUnısys % 12.7 parkımn parasal değer olarak büyümesi yuzde 29.5, özel kesimdeki büyüme ise yüzde 13.7. Pazarın büyük bölümü 8 şirketin elinde: IBM, KoçUnisys, NCR, SiemensNixdorf, Eltek, Digital, Biltek ve HP. Türkiye'de kullanılan 10 bin dolann üzerindeki bilgisayar sistemlerinin illere göre dağılımında lstanbul yüzde 45'lik pay ile birinci sırada yer ahyor. lstanbul'u yüzde 25 ile Ankara ve yüzde 6 ile tzmir izliyor. Kamu Hazır giyîm için pazarbk Ekonomi Servisi Türk hazır giyimcileri, bugün AT ile yeniden kota pazarlığma başlıyor. Brüksel'de yapılacak toplantıda, daha önce yarım kalan görüşmelerin tamamlanacağı ve iki tarafın anlaşacağı tahmin ediliyor. Hazine Müsteşarlığı'nın bir üst düzey yetkilisi, daha önceki görüşmelerde ortaya çıkan Yunanistan ve Porteİciz engelinin aşılabileceğini söyledi. Daha önce yapılan görüşmelerde Türkiye, Âlmanya'nın birleşmesine dikkat çekerek yüzde 35'lik bir kota arttırımı istemiş, AT Komisyonu ise yüzde 10'luk artışta direnmişlerdi. Daha sonra iki taraf da önerilerini değiştirerek birbirlerine yaklaştılar. Yüzde 20'lik bir artışta anlaşma umudu doğdu. tığı açıklamada esas sorunun Türk üreticisinin rekabet edememesi olduğunu belirterek sektörde modernizasyona gidilmesinin şart olduğunu, bunun için de asgari yuzde 15 oranında bir teşöte yandan tzmir Büromu vik gerektiğini söyledi. zun verdiği habere göre ise geBu arada Hazine'nin ABD'ye çenlerde arttırüan ABD tekstil tekstil ve konfeksiyon ihracatıkotalannın ancak yüzde 50'sinin nı arttırmak amacıyla başlattıkullanılabildiği, çünkü Türk ğı tanıtım programının olumlu üreticinin verdiği fiyatların yük bir girişim olduğu, ancak kısek olduğu bildiriliyor. sa dönemde somut olarak ihraEge Konfeksiyon ve Hazır Gi catın arttırılmasma katkı sağlayim Ihracatçıları Birliği Başka yamayacağı da belirtildi. Kurt, nı Hüdai Kurt bu konuda yap tanıtım kampanyasımn yurtiçinde akılcı teşvik önlemleriyle birleştirilmediği sürece ihracatı arttırma hedefinin tam olarak gerçekleşemeyeceğini söyledi. New York'ta 25 mayısta dü : zenlenecek Türk Gunü'ne Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın katılmaktan vazgeçtiğini açıklamasından sonra Başbakan Akbulut'un da bu konuda kesin karanm vermediğini söylemesi, tekstil ihracatçılarını şaşırttı. İhracatçılar, program değişikliği nedeniyle tanıtım kampanyasımn etkisinin azalabileceğini söylediler. Antidamping toplantısı • Ekonomi Servisi Uluslararası ticarette haksız rekabet ve antidamping lstanbul'da düzenlenen uluslararası bir toplantıda tartışılacak. Türk Ekonomik Hukuk Araştırmaları Vakfı ile 11) Hukuk Fakültesi Avrupa Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından ortaklaşa düzenlenen toplantı "Uluslararası Ticarette Haksız Rekabet, Avrupa Topluluğu ve Türk Hukuku'nda Antidamping Düzenlemeleri ve Uygulama Sorunlan" başlığını taşıyor. 15 mayısta Istanbul Hilton Oteli'nde yapılacak toplantı antidamping konusunu Türkiye'de ilk kez uluslararası düzeyde tartışmaya açacak. kuruluşlarının Ankara'da bulunması ve birinci grup sistemlerde kamunun ağırlığının fazla olması tstanbul ilinin bu gruptaki payının Ankara'dan düşük oltnasına neden oluyor. 31 Arahk 1990 tarihi itibarıyla kurulu bilgisayar sistemlerinde ilk 3 sırayı alan şirketler sıralamasında değişme olmamış: IBM (yüzde 35.1'lik pay ile birinciliği ahrken, yüzde 21.6 ile KoçUnisys ve yüzde 11.9'luk pay ile NCR ikinci ve üçüncü sıraya yerleşmişler. 1990'da, 263 milyon 180 bin dolar gelir elde edilerek yapılan 2732 adet sistem satışında IBM (yüzde 37.6), KoçUnisys (yüzde 23.5) ve NCR (yüzde 13.1) ilk 3 sırayı aldılar. 1989'daki 32.9'luk payını arttıran IBM birinci, ikinci ve üçüncü gruplarda pazara hâkim olurken, 1989'daki pazar payını aynen koruyan KoçUnisys dördüncü ve beşinci gruplarda üstünlük sağladı. 1990 yılı içinde 10 bin doların üzerindeki sistemlerde toplam 18 şirket pazardan pay aldı, Tüm dünyada çetin bir rekabetin hüküm sürdüğü bilgisayar piyasasında, büyük sistemlerde, pazara giriş çıkışlar, kişisel bilgisayarlara göre daha az gerçekleşiyor. Uzun süredir unsurları pek değişmeyen Türkiye'deki büyük sistemler pazarından pay almak için önümüzdeki günlerde Japon Hitachi de hamle yapacak. Tüm dünyada IBM uyumlu orta ve büyük boy bilgisayarlarda yüzde 7'lik bir pazar payı olan Hitachi Türkiye'de Servis Bilgisayar A.Ş.'nin distribütörlüğü altında pazara girmeye çahşacak. Fenalığı Üzerine... KUALA LUMPUR/MALEZYA Cumhurbaşkanı Özal'la birlikte yaptığımız gezide uğranan dört ülke, Singapur, Yeni Zelanda, Avustralya ve Malezya'da yıllık enflasyon oranlaru yüzde 2.5 ile yüzde 6 arasında değişiyor. Yani bu ulkelerin hiçbirinde yıllık enflasyon oranı bizim aylık enflasyon oranını geçmiyor. Yeni Zelanda ve Avustralya'da hükümetler oy kaybını da göze alarak, ekonomik durgunluğu da göze alarak, tek haneli rakamlarla ifade edilen enflasyon oranlarını daha da aşağıya çekmek için çaba harcıyorlar. Acaba neden? Enfiasyonsuz bir ekonomiye kavuşmak neden bu kadar önemli? Enflasyonu ekonominin bünyesinden çıkartıp atmak için neden bu kadar yoğun çaba harcanıyor dünyamn dört bir yanında? Dünya ekonomisinin giderek globalleştiği, tek bir dünya pazarına doğru gidişin söz konusu olduğu bir ortamda; giderek daha fazla ülkenin parasıru konvertibl hale getirerek finans ve ticarette dünyayla bütünleşme çabasına girdiği, hemen her alanda uluslararası rekabetin öne çıktığı bir dünyada enflasyon oranı 'kulübe giriş kartı' niteliği kazanmaya başlıyor. Çok yakın gelecekte, belki de birkaç yıl içinde enflasyonu bünyesinden atamayan, hiç değilse tek haneli rakamlara indiremeyen ulkelerin bu uluslararası 'kuiüp' üyesi sayılmaları mümkün olrrayacak. Yüzde 5060'ları bulan bir enflasyon, hatta yüzde 10'ları aşan bir enflasyon geri kalmışlığın en belirgin göstergelerinden biri sayılacak; yüksek enflasyondan kurtulamayan ülkeler 'ikinci sınıf ülke' kategorisinde görülecek. Cumhurbaşkanı Özal, AsyaPasifik gezisi sırasında uçakta yaptığı sohbetlerden bırinde Türkiye'deki enflasyonun kendine özgü bir olay olduğunu, bu tür enflasyonun teorisinin henüz yapıtmadığını söyleyerek yüksek enflasyonun hızlı kalkınmanın, ekonomide atılırn yapmanın bir bedeli olduğunu bir kez daha vurgulamak istedi. Bu görüşe katılmak ne yazık ki olanaksız. Ayrıca bu tür bahanelerle avunmak da durumu kurtarmıyor. Türkiye enflasyon sorununu kısa sürede çözemediği takdirde uluslararası klasmanda gerilere düşmeye, "ikinci sınıf ülke' konumunda kalmaya mahkum görünüyor. Sayın Özal'ın enflasyon konusundaki görüşlerine katılmak neden olanaksız? Bir kere Türkiye'deki yüksek enflasyonu açıklamak için yeni bir teoriye hiç gerek yok. Siz altyapıları tamamlamak için ülkenin yatırım profilinde uzun vadeli altyapı yatırımlarına aşırı ağırlık vehrseniz, bunu yapmak için kamu harcamalarını arrtınr ve kamu açığını büyütürseniz; aynca bir yandan makro dengeleri tutturamazken diğer yandan kamu kesiminde ve özel kesimde verimsiz çalışan, yüksek maliyetle üretim yapan firmalan ayakta tutarsanız bunun sonucu yüksek enflasyon olur. Bunda hiçbir orijinal taraf yok bence ve bunu açıklamak için de yeni kuramlar falan gerekmiyor. Ikincisi son on yıl içinde kalkınmada atılım yapan, buna karşın enflasyon oranlarını çok makul düzeylerde tutabilen 'gelişme yolunda' ülkeler var. Malezya bu örneklerden biri. 1980'li yıllarda Türkiye kişi başına milli gelirini yüzde 0.4 oranında arttırabilirken Malezya yüzde 1.9 oranında arttırmayı başarmış ve 2000 dolar seviyesine Türkiye'den önce erişmiş. Nüf usu 17.5 milyon olan Malezya'nın dış ticaret hacmi Türkiye'ninkini neredeyse katlıyor, ihracatı 30 milyar doları aşıyor ve bu ihracat içinde yüksek teknoloji dallarıyla bütünleşen tirünlerin payı giderek artıyor. Örneğin yarı iletkenlerde (semiconductors) Malezya'nın ihracatı 3 milyar doları aşıyor, entegre devrelerde Malezya'nın iddiası artıyor. Malezya bugün İngiltere gibi bir ülkeye önemli sayıda otomobil ihraç edebiliyor. Ve Malezya'da yıllık enflasyon yüzde 34 doiaylannda. * % Şimdi ben kalkıp da Malezya'yı ya da Singapur'u her bakımdan örnek almamızı falan savunmuyorum. Bu ülkelerle Türkiye'nin konumları, sosyokültürel yapıları, politik rejim çerçeveleri arasında önemli farklar bulunduğunu da biliyorum. Vurgulamak istediğım nokta, ekonomik atılım ya da hızlı kalkınma için yüksek enflasyonun zorunlu olmadığı, tersine kronikleşm'ış yüksek enflasyonun aslında istikrarlı kalkınmayı ve hızlı büyümeyi baltalayan bir etmen olduğu, bu yola giren ulkelerin giderek dünya liginde küme düşmek zorunda kalacağı. Türkiye, bu bilinçle kendi sentezini yaparak enfiasyonsuz kalkınmanın yolunu bulmak zorunda. Bu zorunluğu ne kadar ertelersek o kadar zaman kaybetmiş olacağız. 'Guvernör' olmak kolay değil AYŞEN GÜR Merkez Bankası Başkanı (ya da guvernörü) "Rüşdü Saracoğlu, son dört aydır Türkiye'nin en kaygılı kişilerinden biri. Körfez savaşı sırasında ortaya çıkan para paniği, hemen ardından doların yurtdışında hızla değer kazanması, yurtiçinde döviz rezervle'rinin erimesi, Merkez Bankası Başkam'na bir an bile nefes aldırmayan bir maraton yaşatıyor. AncaTc dünyadaki tek "kaygnı" guvernör o değil. tki meslektaşı; dünyamn en güçlU, en bağımsız iki guvernörü olarak tanınan ABD'li Alan Greenspan ile Alman Karl Otto Pöbl de zor günler yaşıyorlar. Başkaları da var: Dünyamn en genç Merkez Bankası Başkanı olan Yeni Zelanda Merkez Bankası guvernörü Donald Brash kendini Ulkesine kanıtlamak için, savaş nedeniyle tam bir yıl banka binasında yaşamak zorunda kalan Lübnan Merkez Bankası Başkanı Edmond Naim kendisine emanet edilen paralan saklayabilmek için, epeyce terliyor. Büyük iddialarla iş başına gelip, kemerleri aşırı sıktığından herkesin nefret ettiği bir adam haline dönüşerek istifa etmek zorunda kalan Brezilya Merkez Bankası Başkanı tbrahim Eriş gibileri de var. Ancak bütün bu guvernörler, yine de Nazi ekonomisinin miman olarak bilindiğinden Nürnberg Mahkemeleri'nde yargılanan Hitler'in mucizevi Merkez Bankası (Reichsbank) Başkanı Hjalmar Schacht'la kıyaslandığında şansh sayılabilirler. Merkez Bankası guvernörlerinin bu gücü nereden geliyor? Bir merkez bankasının görevi kısaca "ülkesinin para musluğunu açıp kapamak" olarak tanunlamyor. Merkez bankaları bunu, açık piyasa işlemleri ve reeskont faizleri sayesinde sağhyor. ABD'li iktisatçı J.K. Markı, bir Batı Alman Markı'na esittir" dediğinde, hiçbir şey yapamamıştı. Dünyamn öbür bağımsız guvernörü olan ABD Merkez Bankası (Federal Rezerv ya da popüler adıyla Fed) Başkanı Alan Greenspan ise selefi Paul Volcker gibi Beyaz Saray'a karşı sürekli olarak "sıkı para" politikasını savunuyor. Ancak baskılar karşısında boyun eğrnek zorunda kalıyor. Son olarak George Bushun sürekli ısrarıyla 30 nisanda reeskont faizini yarım puan düşürmek zorunda kalan Greenspan, kimilerince Başkan karşısında zayıf davranmakla suçlandı. Harvard Universitesı'nden Âlberto Alesina'nın The Economist dergisi için hazırladığı "Merkez Bankalarının Bağımsızlığı Sıralaması"na göre diğer büyuk ulkelerin merkez bankaları ise o kadar özerk değiller. Dünyamn en eski Merkez Bankası olan, bu yüzden Londralılarca "Threadneedle Caddesi'nin yaşlı kadını" diye anılan 1694 doğumlu Bank of England bile faizlerini hükümetin isteğine göre bir çıkarıp bir indiriyor. Ancak bütün bunlar merkez bankalarının saygınlığım ortadan kaldırmıyor. 1913 yıhnda ABD'nin ilk merkez bankacılarımn başına gelenler şimdi inanılmaz gözüküyor: Banka yeni kurulduğunda, yöneticiler protokolde Eyaletlerarası Ticaret Komisyonu'nun ve Kamu Hizmetleri Komisyonu'nun altında yer aldıkları için yakındıklannda Başkan Woodrow Wilson şu yanıtı vermiş: "Aslında itfaiye örgütüniin altında olmaları gerekir." O günden bu yana çok şey değişti. özellikle para politikalarının önem kazandığı 80'li yıllardan bu yana, merkez bankalan, da dünya ekonomisinin en önde gelen kurumlan arasına girdi. Böylece hem guvernörlerin saygınhğı arttı hem de Saracoğlu'nun bu yıl başından beri yaşadığı gibi omuzlarmdaki yük ağırlaştı. Sanayi iiretinıi • ANKARA (AA) Devlet Istatistik Enstitüsü (DİE), sanayi üretiminin, yılın ilk 3 ayında geçen yılın aynı dönemine göre binde 6 oranında gerüediğini açıkladı. DÎE'den yapılan açıklamaya göre 3 aylık ortalamalar itibarıyla üretim, imalat sanayiinde yüzde 2 oranında gerilerken madencilik sektöründe yüzde 10.5, enerji sektörunde de yüzde 3.3 artış gösterdi. Mart ayında ise sanayi üretimi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2.4 oranında artış gösterdi. Açıklamaya göre alt sektörler itibarıyla mart ayında üretim artışı, madencilik sektöründe yüzde 19.5, imalat sanayiinde binde 6, enerji sektöründe yüzde 6.5 oranında arttı. Bir yıl kum torbalannın ardında yaşayan Lübnan Merkez Bankası Başkanı Naim (solda). Dolann başındaki Alan Greenspan (sağda üstte) ve Bundesbank Başkanı Karl Otto Pöhl (sağda altta). Galbraith merkez bankalarıyla alay ederek şunlan söylüyor: "Pek az terim vardır ki açık piyasa işlemleri ve reeskont hadleri kadar esrarengizlik içersin. Bunun nedeni, bankacılarla iktisatçılann kendi bilgileriyle gurur duymaları, en zeki kişilerin bile bunu anlayabileceklerine inanmamalandır. Açık piyasa operasyonu demek, Merkez Bankası'nın değerli evrakı bankalara satması, böylece bankaların elindeki borç verebileceklcri kaynağı azaltması demektir. Reeskont hadleri de aynı şeydir. Bankaların Merkez Bankası'ndan kolayca borç para alrvermelerini ve böylece kendi nakitlerini arttırmalarını önleme aracıdır." Merkez Bankası'nın "bağımsızlığı" ise ülkenin para politikasının, hükümetlerin kısa vadeli, siyasal kararlarından etkilenmemesi gerektiği ilkesine dayanıyor. Batı ulkelerinde hükümetler genellikle oy kazanabilmek için ekonomiyi canlı tutmak, yani parayı bollaştırmak eğiliminde; ana görevi ülke parasının değerini korumak olan merkez bankaları da ellerini sıkı tutmayı tercih ediyorlar. Dünyamn en bağımsız Merkez Bankası olarak kabul edilen Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) 1956 tarihli bir yasayla korunuyor. Buna göre Merkez Bankası'nın asli görevi markın değerini korumak. Hükümet politikaları buna ters düştüğünde, Merkez Bankası kendi bildiğini okumak hakkına sahip. Ancak 8 yıllık bir süre için atanan Bundesbank Başkanı, yine de htfkümetinin baskısından kurtulamıyor. 11 yıldır Bundesbank'ı yöneten ve yılda 500 bin mark ucret alan Karl Otto Pöhl, geçen yıl Başbakan Helmut Kohl kendisine hiç damşmadan "Bir Dogu Alman DÖVİZ KURLARI Dövızın Cmsı 1 ABD Ooları \ Mman Mattu 1 Avusiralya Ooları 1 Belçıka Frangı 1 Fransız Frangı 1 Hollanda Flonnı 1 Isveç Kranu 1 Isvıçre Frangı 100 italyan Lıretı 1 Japon Yeni 1 Sterlın 1 S Arabıstan Rıyalı DÖVK 13 Mayıs 1991 Mvız Satış 3972 00 2300 6,1 3111 27 11179 68072 2042 89 64418 2719 62 31129 28 61 6839 78 105912 Efektıt Alış 396010 2293 71 3052 26 109 67 678 68 203676 636 46 2711 47 305 39 28 27 6819 27 1030 58 Efektıf Satış ÇAMUZKUR 3963 92 2307 51 3120 60 11213 682 76 2049 02 64611 2727 78 312 22 28 70 6860 30 1062 30 $ 1 7264 Alman Markı $ 5 8349 Fr Frangı $ 1 9443 Hol Flonnı $ 1 4604 Isv Frangı $1275 98ttal Lıretı $ 138 83 Japon Yeni $ 3 7502 S Arab.Rıyah £ 1 7219 $ Alış 3964 06 2296 01 3105 05 11157 679 36 2038 80 642 89 2714 18 31067 28 55 682610 1057 00 Karadeniz'de petrol arayışı • Ekonomi Servisi Türkiye Petroüeri Anonim Ortakhğı (TPAO) ve BP Araştırma Faaliyetleri Limited Şirketi (BP EXPLORATION) Karadeniz'in derin sularında petrol aramak amacıyla °7o 5050 hisse esası Uzerine bir anlaşmaya vardılar. TPAO, 10 Mayıs 1991 tarihinden geçerli olmak üzere Güneydoğu Karadeniz'de, 76.000 kilometrekarelik bir alanı kapsayan petrol arama ruhsatının % 50'sini BP'ye tahsis etti. BP'nin Karadeniz gibi derin su alanlarmda kullanılmak üzere geliştirmiş olduğu Airborne Laser Flourosensor (Laser Florosanlı Havadan TetkikALF), tekniği de bu çaiışmalarda kullanılacak. Polly Peck's C1 Om Turkish surprise Nadir için yeni iddia EDİP EMtL ÖYMEN LONDRA Asil Nadir'in, Türkiye'deki bazı kişisel yatırımları için kendi kaynaklan yerine, Polly Peck'den ödeme yapıldığı iddia ediliyor. 1988 yıhnda Asil Nadir'in Giinaydın gazetesi ile Titibank'ı satın aldığı sıralarda bazı Polly Peck kuruluşlarının banka hesaplarından iki kez toplam 10 milyon sterline varan ödeme yapıldığı, Observer gazetesi tarafından öne surüldü. Gazetenin haberinde, sonradan adı Impexbank olarak değiştirilen Titibank'a Asil Nadir'in 13 milyon sterlin ödediği, Günaydm'ın fiyatının ise açıklanmadığı kaydedildi. Şirketi yöneten kayyımlara atfen verilen haberde, odemelerin "usulsttz olduğu, özel amaclı yatırımlar için şirket kaynaklanndan yapıldığı" belirtildi. Buna ek olarak, benzer odemelerin bir "elmas kesme" işine de yapıldığı ve "Asil Nadir'in kız arkadaşının ailesi tarafından yönetilen bir nakliyat şirketine mali yardım olarak da 500 bin sterlin aktanldığı" öne sürüldü. Observer gazetesinde 8 sutun üzerinden yayımlanan haber, Polly Peck alacaklısı banka ve mali kuruhışların 24 mayısta yapacakları toplantı öncesine rastlıyor. Alacakhlar, geçen ekim ayında ilk kez toplanarak şirket yönetim kurulu başkanı sıfatıyla Asil Nadir'in, şirketin 1 milyar 300 milyon sterlin tuttuğu hesaplanan borçlarının nasıl ödeneceğine ilişkin öneri ve planlannı değerlendirmişü. Daha sonraki gelişmeter, şirketin doğal koşul ve süreç içinde kurtarılamayacağını göstermiş, şirketi kayyımlar devralmış ve şirketin mali gücünü gösteren bir raporun kayyımlarca hazırlanmasına girişilmişti. Kayyımların, KKTC'de Polly Peck'e ait kuruluşların hesaplarına girmeleri mahkeme kararı ile geçen sonbahardan bu yana engellendiği için Polly Peck'in "kânnın en büyük böliimünün sağlandığı" KKTC, rapora konu edilememiş, rapor gecikmişti. Ocak ayında sunulması gereken rapor, önce marta, sonra mayısa bırakıldı. Geçen hafta alacakblara gönderilen raporda birbiri ile bağlantılı iki nokta dikkati çekiyordu: • KKTC'ye ait bilgiler hâlâ eksikti. • Asil Nadir'in, Türkiye ve KKTC'deki ilişkileri ve bağlantıları nedeniyle kayyımlara yardımcı olmaya devam etmesi öngörülüyor. Böylece KKTC'deki "engelleme"nin aşılabilmesi düşünülüyor. iki kayyımm bu görüşüne karşılık, Asil Nadir başta olmak üzere diğer yöneticilerin mali ve hukuki sorumluluklarını araştıran üçüncü kayyım Christopher Morris'in, Asil Nadir'in yeniden şirket yöneticiliğine getirilmesi anlamındaki bu plana itiraz ettiği basma yansıdı. Alacakh banka ve mali kuruluşların 24 mayısta yapacakları toplantıda, şirketin ne yolla ve nasıl kurtarılacağına ilişkin bir plan uzerinde anlaşmaya varmaİarı gerekiyor. Kayyımlar tarafından hazırlanan raporda, alacaklılara borçlarının yarısından vazgeçmeleri öneriliyor. Observer, 12 Mayıs 1991 Yakıfbatık'tan • ANKARA (AA) Vakıfbank'ta, sermaye arttınmında rüçhan hakkı kullanmak isteyen pay sahiplerinin 1327 Mayıs 1991 tarihleri arasında banka şubelerine başvurmalan istendi. Edinilen bilgiye göre sermaye artışımn 125 milyar liralık bölümü yeniden değerleme fonundan karşılanacak. ne kar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle