Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 MAYIS 1991 SİNEMA KÜLTÜRSANAT SINEMA/MLLA DORSAY CUMHURÎYET/7 PEN'den Ozderfe telgraf • Kültür Servisi PEN Yazarlar Derneği Başkanı Şükran Kurdakul, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı'na seçilen Yekta Güngör Özden'i bir telgrafla kutladı. Kurdakul telgrafta, "Düşün ve sanat dünyamızın temel haklara aykırı engellerle kuşatılmak istendiği ülkemizde, yüce mahk'emenin başkanlığına seçilmenizi yaratma özgürlüğünün dokunulmazlığı adına güvence sayıyorum" dedi. Erotizm tiçgenînde dört kişi (Henry and June) / Yönetmen: Philip Kaufman / Senaryo: Philip ve Rose Kaufman / Görüntü: Philippe Rousselot / Müzik: Mark Adler / Oyuncular: Fred Ward, Maria de Medeiros, Uma Thurman, Richard E. Grant, Kevgn Spacey, Jean Philippe Ecoffey, Jean Louis Bunuel/UIP (Universal) yapımı / 134dakika. (Kent, Atlas, Süreyya, Bakırköy 74, Şafak, Ankara, Mçtropol). "Onunla bir saat, hayatımın beşyüınabedeldi. Otıun birokşaması, yüzlerce gecenin beklentisini doyurmaya yetiyordu" diye yazmış Anais Nin, Henry Miller için ünlü "günce"lerinde... Partekiz kökenli, Amerikan vatandaşı, Paris'te yaşayan veen azından iki Unlü y azarın, Henry Miller ve Lawrence DurreH'in hayatlarına karışan bu kuçük, küçücuk, ama son kerte zeki, duyarlı ve kendine özgü kişilikli kadmın binlerce sayfayı bulan, yıllar boyu bir oya gibi işlenmiş ve ancak 1966'da ilk kez (kısmen) basıldığında günışığına çıkarak, yazara kısa öykülerinden çok daha bıiyük bir ün getirmiş olan güncelerinden alınmış tek bir cümle bu... Daha önce de " Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği" gibi bir metni sinemalaştırmaya sıvanmış olan "korkusuz" Philip Kaufman'ın el attığı ve görselleştirdiğimalzemebu işte... Anais Nin'in güncelerinden seçilmiş ve özellikle Henry Miller ve (o dönemdeki) kansı June jle olan ilişkileri... Güncelerinde belli bir toplumun belli bir kentinde (bu kez Paris'te) belli bir dönemdeki (bu kez özellikle 192030'larda) belli bir çevrede (sanatçı/bohem çevreleri) yaşamı, gündelik ayrıntılan, gelgitleri, inişçıkışlan, iç sıkmtısı ve zevk anlanyla yansıtmada büyük başarı kazanan ve bu açıdan tüm kaynaklarca Proust'la kıyaslanan (biz, içerdiği "gizli hüzün" açısından buna Pavese' Henry ve June) 1930'lann Parisi'nde ilginç kişiliklerin yaşamlanna eğiliyor Henry ve June Rıhtımda MFÖ konseri • Kültür Servisi MazharFuatÖzkan bugün saat 20.00'de Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin rıhtımında bir açıkhava konseri veriyor. Yıl boyunca film gösterileri ve söyleşiler gibi çeşitli etkinlikler gösteren fakülte öğrencilerinin Kültür ve Turizm Kolu'nun bu etkinliği için biletler 25 bin liradan satıhyor. Cannes'da \ahudi tartışması • CANNES (Cumhuriyet) 44. Uluslararası Cannes Film Festivali, dün akşam Amerikah yönetmen David Mamet'in "Cinayet Masası" (Homicide) adh filmiyle açıldı. Yahudi bir polis memurunun (Bobby Gold) öyküsünü anlatan "Cinayet Masası", Yahudi düşmanlığına ilginç bir bakış açısı getiriyor. Yahudi düşmanlığına karamizah açısından yaklaşan ve Yahudi düşmanlığına Yahudi olmayanlar kadar Yahudilerin de katkıda bulunduğunu ileri süren film, izleyiciler arasmda tartışmalara da yol açtı. Festivalin açılış törenine onur konuğu olarak Amerikah ünlü oyuncu Robert Mitchum da katıldı. Fransa Kultür Bakanı Jack Lang, törenden sonra konuklara bir yemek verdi. Festival için Cannes'a gelen yönetmen, oyuncu, gazeteci ve pazarlamacıların sayısı 20 bine yaklaşıyor. Şenliğin bir 20 bin kişiyi daha Cannes'a çekmesi bekleniyor. AşkınNur Yengi konseri HEM EROTtK HEM ENTELEKTÜEL Philip Kaufman, bu kez Anais Nin'in güncelerinden çıkmış yola. Filmde hem erotik hem entelektiiel ikiliden Anais Nin'i Maria de Medeiros, Henry Miller'ı (sağda) Fred VVard canlandınyor. Anais'in zengin ve "anlayışlı" kocası Hugo'yu ise Richard E. Grant yorumluyor. yi de ekleyelim) Anais Nin, kuşkusuz günümüzde artık biraz aşınmış olan kadmerkek eşitligi, kendini erkeğe eşit gören kadın, serbest aşk, durdurak bilmeyen bir "zevk arayıcılığı", cinsel özgurlük, kadının da "aldatma hakkı", cinsel sapkınlıklar, klasik ahlakı aşan bir keyif anlayışı vb şeyleri edebiyat (ve edebiyat aracıhğıyla gerçek yaşam) sahnesine yerleştirmede öncü olmuş ilginç bir kadın... Yaşamı bildiği gibi yaşamış, doğanın kendisine verdiği güzellik, zekâ ve yazma yeteneği gibi nimetlerle, yaşamın armağan ettiği diğer nimetleri (başta zengin, yakışıklı ve "anlayışlı" bir koca) sonuna dek kullanmasını bilen bir kadın... Uysal ve utangaç görünumu altında uyarılmayı, güçlü ve ateşli bir erkeği bekleyen ateş gibi bir kadın. Istekleri deduyguları, içgüdüleri de zekâsı kadar yoğun ve keskin. Elbette kitaplannda "sevişme sanatı"m, cinselliğin yüceligjni, ama aynı zamanda sefaletini dile getirmiş olan, yaramaz çocuk gorunuşunun ve "Paris'te bir Amerikah bobeıa'' yaşamı fasadımn ardında, kuşkusuz yoğun bir trajiği yaşayan Henry Miller, bu'kuçuk Portekizlinin, sıradan bir erkeğin (kocası gibi) kavrayamayacağı arzularını doyurmak için biçilmiş kaftan... Amaarada.Miller'iiyiden iyiye sahiplenen, bu "lanetli deha"ya kolkanat germiş, onun yaratısını yüreklendirmiş, öte yandan geleneksel ahlaka tümuyle karşıt, özgür ve kişilikli June da bu üçlü ilişkinin bir diğer Philip Kaufman, işte böyle kişilere ve onların 1930'larınParisi gibi herhalde sanat tarihinde benzeri olmayan bir dönemdeki yaşamlanna eğiliyor. Nin'in güncelerinden yola çıkması, yapıtı ve kişileri kuşku yok ki tümüyle Nin'in bakışından verilen bir biçime dönüştürüyor. Perdeye yansıyan, belki gerçek Miller ve June'undönuşturülmuş, deforme edilmiş görüntüleri. Anais Nin'in duyarlığı, aşk ve nefreti, hüzün ve kırgınlıklarmca... Ama ne önemi var? Tam bir "yaşam anlatıcısı'', bir geçip giden günler belirleyicisi olan Nin'in yazılarıaınbu tur bıredebıyat/sinenwi$birliği için ilginç bir malzeme olduğu gerçeği değişir mi? Kaufman, işin altından önemli ölçüde kalkıyor. Anais Nin ve Henry Miller'in asıllarına "benzerliği", öncelikleşaşıttıcı. Dönem duygusu (ah, o iki savaş arası Paris!), yer yer (örneğin sokaktaki festival sahnesindeki gibi) biraz "Amerikan gözüyle Paris" olsa da yine de ilginç biçimde verilmiş. Filmin sözcuklerden çıplak bedenlere, sevişme eyleminden sevişme uzerine konuşmalara tüm "vnrucu" öğeleri yerliyerinde. Esteüği hep göz önünde tutan denetimli bir erotizm, filmin en azından ABD'de ünlu "X filmi" kavramını yeniden gündeme getirmesi ve tüm bir Amerikan denetim sistemini değiştirmesi olayını doğrulayacak nitelikte. Velhasıl ilgiyle izlenen, özellikle edebiyat tutkunlarının görmesi gereken bir film bu... Yinede filmdençıkan belli bir tedirginlik duygusu kalıyor geride... Seyirci, yapıtlannı yakından tamsıntanımasın, bu ünlü yazarlann ve onların cevrelerindeki birkaç kişiyle birlikte aralarındakı yoğun ve karmaşık üişkilerin sanki röntgencisi olmaya • Kültür Servisi ÎTÜ Klz öğrenci Yurdu yaranna Aşkın Nur Yengi 11 mayıs cumartesi günü saat 16.00'da ÎTÜ Ayazağa zorlanıyor, sanki edebiyat tarihi Kampusu Spor Salonu'nda nin bir sayfast, açıksaçık ve teş bir konser verecek. hirci bir tavra kurban ediliyor gi Konser biletleri 15 bi... Filmin kaynağı bir yönetme bin liraya Taksim nin hayal gücü değil gerçi, olay Vakkorama, ÎTÜ Vakfı ları yaşayanlardan birinin Maçka, İTÜ Sosyal Tesisleri "sadık" olduğu varsayılabilecek Maçka, ÎTÜ Ayazağa güncesi... Yine de bu tur tüm Kampusu öğrenci Kırtasiye filmlerde hemen hep olageldiği Mağazası, ÎTÜ Taşkışla, gibi, filmden kalan kimi ünlü ad İTÜ fakülte kantinlerinden lann "mahremiyet"lerine girmiş temin edilebilir. olmak, bu duyguyu yenmek de kolay olmuyor... Türkiye Film Haftalan • ANKARA (AA) Azerbaycan ve Türkmenistan'da "Türkiye Film Haftalan" düzenlendi. "Türkiye Film Haftalan", Azerbaycan'da 916 mayrs, Türkmenistan'da ise 1623 mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Kültür Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre "Türkiye Film Haftalan"nda şu filmler yer alacak: Sinema filmleri dalında, yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı Cüneyt Arkın'ın başrolünü oynadığı "Iki Başlı Dev", Orhan Elmas'ın yönettiği, Başrolünü Sema Yunak ve Çeçilya'nın oynadığı. "Sözde Kızlar" yönetmenliğini Memduh Ün'ün yaptığı, Fatma Girik ile Halil Ergün'ün başrolünü oynadığı "Anne", Ömer Kavur'un yönettiği, Başrolünü Zuhal Olcay ile Rutkay Aziz'in paylaştığı "Gizli Yüz" (yukarıda), Orhan Aksoy'un yönettiği, Hülya Avşar'ın başrolünü oynadığı "Hasan Boğuldu", Atıf Yılmaz'ın yönettiği, Cüneyt Gökçer ile Kerim Avşar'ın başrollerini paylaştığı "Mevlana", yönetmenliğini Yücel Çakmak'ın yaptığı, başrolünü Halil Ergün'ün oynadığı "Sahibini Arayan Madalya". Haftaya, belgesel film dalında, Ensar Kıhnç ve Macit Flordun'un oynadığı, tsmail Güneş'in yönettiği "Bizim Yunus" ile Fevzi Tuna'nın yönettiği "Tarihimizin Akışı" katılacak. Çizgi film dalında ise "Damla Animasyon", "Deli Dumrul" ve "Bamsi Beyrek" yer alacak. • Kültür Servisi Gülbün Süerden gümüş takılannı 11 mayıs cumartesi gününden başlayarak Erenköy Mutlu Sanat Odası'nda sergileyecek. Suerden yalnızca gümüş üzerine takı dizaynı yapan bir sanatçı. Güzel Sanatlar Akademisi'nin moda ressamlığı bölümünü bitirip Amerika'da Stated University of Texas'ta moda eğitirjjini pekiştirmesine rağmen seçimini artık modamn ayrılmaz bir unsuru olan takı konusunda yapmış. Gülbün Süerden'in yorumları herhangi bir dönemin ya da uygarhğın izlerini taşımıyor, içinden geldiği gibi doğaçlama yapıyor takılannı. Gülbün Süerden'in son sergisi 20 mayısa dek görülebilir. SERGİ Süerden'in gümüş takılan Bir not daha: Sinemadan çıkarken, fiyakah bir genç çocuk yanmdakilere "Ne anlaüyor, ben bir şey anlaınadım " dedi. öy lesinekötübaktımki sanırım ayıp oldu. Ee, anlamazsın tabii, fiyakah genç adam!.. Kız arkadaşlannı alıp "sansasyon yaratmış" bir filme gelmen güzel... Ama filmi daha iyi "anlanıak" için acaba biraz da kitap karıştırman, Henry Miller ve Anais'in artık bizde (bile) yayımlanabılmiş olan kitaplannı okumuş olman gerekmez miydi? Ah, hiç okumadan her şeye erişmek, her şeyin tadına varraak isteyen bizler, özellili,. ledegençler!.. Mozart ve Yıınııs Emre KİTAP Rüşdti'ntin 'Şeytan Ayetleri' • LONDRA (AA) Hint asıllı Ingiliz Yazar Salman Rüşdü,' Humeyni'nin hakkvnda ölüm fermanı çıkarmasına neden olan kitabı "Şeytan Ayetleri"ni satıştan kaldırmayı reddettiğini söyledi. Salman Rüşdü, The Independent gazetesinde dün yayımlanan mektubunda, "Ben Müslümanım. Bu benim irademde olan bir iş. Bundan kimsenin şüphe etme yetkisi yoktur" dedi. Rüşdü mektubunda, kitabının satıştan çekilmesinin bir "felaket" ve hür ifade hakkının ihlali olacağmı kaydetti. Rüşdü'nün bu mektubuyla İngiltere'de yaşayan Müslüman çevrelerin önde gelen 34 yetkilisinin sözlerine yanıt verdiği belirtiliyor. Kitaplı kermese yasak • Kültür Servisi Fenerbahçe Lisesi OkulAile Birliği tarafından Yayıncılar Birliği ile ortaklaşa hazırlanan, çeşitli kitap etkinliklerinin yer aldığı "Kermes Şöleni", okul yönetimi tarafından iptal edildi. Lise Müdürü Tahir Arslan, 911 mayıs tarihleri arasında yapılacak şölenden iki gün önce OkulAile Birliği Başkanlığı'na gönderdiği bir yazıyla bu etkinliğin, okuldaki eğitimöğretimi "önemli ölçüde aksatacağını", bu yüzden okulun ananevi yemeğiyle birleştirilmesinin uygun görüldüğünü bildirdi. Okul Aile Birliği Başkanı Hüsnü Aytekin ise karara tepki göstererek "Yasağa neden olan zihniyet kitaba düşman olan, kitabı zararlı bulan bir zihniyettir. Eğitimi yalnızca ders kitaplarından ibaret gören zihniyettir" dedi. Bazı yayın kuruluşları ile firmaların desteklediği etkinlikler programmda Rıfat Ilgaz, öner Yağcı, Osrnan Şahin, Sunay Akın, Akgün Akova, Nurten Ay, Adnan özyalçıner gibi yazar ve şairlerle söyleşiler, imza günleri ve geniş bir kitap sergisi yer' ahyordu. Avalon / Yönetim ve senaryo: Barry Levinson / Görüntü: AHen Daviau / MÜzik: Randy Nevvman / Oyuncular: Armin MuellerStahl, Joan Plovvright, Aidan Quinn, Kevin Pollak, Leo Fuchs, Eve Gordon, Elizabeth Perkins, Lou Jacobi / Bir Warner Bros filmi / 128 dakika (Harbiye As, Kadıköy As, vs.) . Barry Levînsorfın Amarcord'u 'Avalon', ABUyegöçen Polonyah Yahudilerin birkaç kuşak süren öykiisü • Kültür Servisi İstanbul Devlet Operası sanatçılarından bas Attila Manizade, 1991 Mozart ve Yunus Emre'yi Anma Yılı • nedeniyle1 piyanist Ergican Saydam eşliğinde Avusturya, Belçika, Danimarka ve Almanya'da konserler verdi. Manizade ve Saydam, 15 gün içinde birbiri ardma verdikleri 10 konserde Mozart'ın operalarından çeşitli aryalar ile Cenan Akın ve Ahmed Adnan Saygun'un Yunus Emre bestelerini ve Türk halk türkülerini seslendirdiler. 6 BüGÜN • Gençlik Günleri Harbiye Muhsin Ertuğrul'da saat 12.00'de Fellini'nin "Ve Gemi Gidiyor"u, 15.00'te Arşaluys Kayır'ın "Yakın llişkiler" konulu söyleşisi, 17.30'da Tolunay Timuçin'in dia gösterisi, saat 19.00'da 1Ü îktisat Fakültesi Tiyatro Kulübü'nün "Trajedi" adh oyunu ücretsiz izlenebilir. • Modemizm söyleşisi Atila Yücel "Modernizm ve Modemizm Mekânı" başhklı söyleşiyi saat 16.00'da Cemal Reşit Rey'de sunacak. • Saray geleneği Dr. Tülay Artan "Osmanlı Klasik Dönemi Sonrasında Saray Geleneğindeki Değişimlerin Istanbul'da Mekâna Yansıması" başhklı konferansı, saat 19.00'da Bilar'da verecek. BtRİNCt S1NIF OYUNCULAR Avalon, biraz da TV'de sürekli izlediğimiz Amerika TV dizilerini anımsatmıyor değil. Ancak oyuncular birinci sınıf. yılında Amerika'ya göçen ve ilk ayak bastığı Baltimore kenti için "hayatımda gördüğüm en güzel yerdi" diyen Sam Krichnisky, yıllar boyu aileyi ayakta ve birarada tutmaya çahşan birey olarak, öykünün belkemiğini oluşturuyor. Sam ve kansı Eva, bu yeni Ulkede, hem bir yaşama uymak, hem de geçmiş, kültürel ve ulusal değerleri sürekli ayakta tutmaya çabalamak zorunda kalıyorlar. Oğul Jules ve yeğen tzzy, soyadlannı değiştirerek babanın arzularına karşı geliyorsa da, öte yandan bu "fırsatlar ülkesi"ndeki olanaklan iyi değerlendirmek ve mişliçıkışh bir "zengin olma" sürecine girmek işini başanyorlar... "Avalon", çağdaş ve usta bir yönetmenin, yüreğinde geçmişle ilişkili olan şeyleri açığa (filme) dökme çabasının urünü. Bu açıdan filmde Levinson'un ıçtenliği ve anlattıklarının gerçekHği kadar, özellikle kimi kalabahk veya döneme ilişkin sahnelerdedoruğa çıkan anlatım ustalığı da belirgin... Aynca oyuncular da birinci sınıf: Sam'da "Müzik Kutusu"nun babası Armin MuellerStahl, annede büyük "Günaydın Vietnam" ve Yağmnr Adam"ın yönetmeni Barry Levinspn, "Avalon"la kendi ailesinin geçmişini deşmek, bir anlamda özyaşamsal bir film yapmak istemiş. O çok yaygın benzetmeyle, "kendi Amarcord'unu yapmayı" denemiş... Daha 1910*larda ABD'ye göçen Polonyah Yahudilerin birkaç kuşak boyunca süren öyküsü bu... 1914 Ingiliz oyuncusu (ve Laurance Oliver'nin dul eşi) Joan Plowrigbt, amca Gabriel'de Lou Jacobi, harikalar yaratıyorlar. Ne var ki "Avalon", biraz da TV'de sürekli izleyegeldiğimiz Amerikan TV dizilerini ve onlardaki aileiçi ve kapitalizmle yoğrulmuş "destan"ları anımsatmıyor değil. Bu açıdan, temelde başarılı olan bu filmin kimi duyarlıklarını biraz eskimiş, aşılmış bulanlar da olabilir. Ama ne olursa olsun, "Avalon", başarılı bir dönem filmi, "Amerikan rüyası"nın bir göçmen torunu sanatçı tarafından ilginç yanlarıyla didiklenmesinin örneği. Bu arada, öyküde bir yandan büyük baba Sam aracıhğıyla sürekli yineleneh gecmişin oyküleri ve bunların düşündürdüğü "sözlü kültür" olgusu ve değişim ve göç dönemlerinde bunun önemi, öte yandan ise öyküde zamanın geçişini ve çağdaşlaşmayı simgeleyen TV aracılığıyla da bu çağdaş medyanın etkisinin vurgulanması, kültür sorunlanna ve kitle iletişimine ilgi duyanların mutlaka fark edeceği iki önemli yan öğe. EĞITİM MERKEZI'NDE BU HAFTA Cumartesi Bulusmalan Mulkiyelıler Birliği İstanbul Şubesi İstanbul MulkiyelilerVakfı Ir 11 20001i Yıllarda Türkiye" TÜSİAD Başkanı M a k a s Eller (Edward Scissorhands) / Yönetmen: Tim Burton / Senaryo: Caroline Thompson / Görüntü: Stefan Czappsky / Müzik: Danny Elfman / Oyuncular: Johnny Depp, Winona Ryder, Dianne Wiest / Bir FOX filmi (Site, Sinepop, Şafak, Kadıköy, Moda, Bakırköy Renk vs.) Yaşlı bir kadın (olasılıkla büyükanne), genç bir çocuğa garip bir öykü anlatmaktadır: Gizemîi bir şatoda, yeni bir 'yaratık' yaratmaya çahşan bir çılgın profesör, yarattığı kişiye tam 'ellerini vermeden* ölüp gider. Ve böylece bu modern Frankensteinımız 'makas elli', Urkünç bir yaratık halinde ortada kalır... Ve yaşlı kadın bu masah anlatırken, Danny EJfman'ın müziği yükselir, yükselir.... Ve birden masal perdede canlanmaya başlar!.. 'Makas Eller', artık akıllanndan ne geçerse, gece ne rüya görürlerse sabahleyin kalkıp onun filmini yapan ve bunu da kitlelere kabul ettirmeyi başaracaklarını sanan Hollvvvood'un 'ha Modern Frankensteinlı peri masaJı rika çocuk' yönetmenlerinin sonuncularından, 'Batman"in kotancısı Tim Burton'ın yeni filmi. Ve filmin yapılışı, aşağı yukarı dediğim gibi olmuş. Burton şöyle diyor: "Beni çocukluk yıllanmda etkileyen peri masallanndan esinlenerek yaptım bu filmi. Aklımdaki fıkirleri alıp sinemaya uyarladık" Burton'ın projesi, ashnda o denli 'masum' bir proje değil. Yönetmenin çocukluk masallarım bihneyiz ama 'Makas Eller', sinemada Frankenstein efsanesi başta, özellikle 'hilkat garibeleri'ni ele alan 'Frears' (Yapımr. 1932), Til Adam', 'Maske' gibi çok daha ilginç filmleri (giderek başyapıtları) ve de 'Güzel ile Canavar' veya 'Operada Hayalet' gibi ilginç filmleri yağmalıyor. Bu çerçeve içinde, Burton'ın kahramanına TV dizilerinin masum yüzlü genç çocuğu Johnny Depp'in suratını vermek veya ellerini kocaman dev makaslara dönüşt ürmek gibi birkaç 'buluşu' veya olayı, o kocaman, karanlık ve ürkünç şato dahil alabildiğine sıradan bir Amerikan kasabasının dekoruna oturtmak gibi özgünlükleri var. Ama işte o kadar!.. Burtonın filmi, yukarıda anılan yapıtların kişiselliğine, özgünlüğüne, içerdikleri derin tedirginlik duygusun yanı sıra taşıdıkları gerilime hiçbir anında ulaşamıyor. Teknik yanı güçlü (ki o da tartışılır) bir sirk gösterisi, akh az gelişmiş bir çocuğun (perdedeki) karalamalan gibi duruyor. Danny Elfman'ın neredeyse konuşmalan bile işitilmez kılan müziğinin 'istilası' ise başlıbaşına bir felaket!.. Bu 'Makas Eller'den uzak durmak, galiba en doğrusu!.. Tım Burton'ın Makas Eller% teknik yanı güçlü bir sirk gösterisi Proseste OTOMATİK KONTROL SİSTEMLERİ (2325 Mayıs 1991) Ingilızce Kursu (Ba?langıç, Orta, İleri) Not Başvuru anında duzey saptama sınavı yapılacaktır. Kurslar "yabanci öğretmenler" tarafından vıdeo desteklı New Cambndge Sıstemı ızlenerek gerçekleştırılmektedır Bilgisayar Kursu (Turkıye'de ve dünyada aynı anda AutoCAD R , 11 aynca Pascal, C Paket ve Temel Programlama) İklimlendirme ve Isı Eğitim Merkezi: Sıraselvıler C 93 Taksım/IST Tel 149 11 64 149 07 62 (C tesıPazar dahıl her gun 9 0022 00 arası açıktır) Bülent ECZACIBAŞI 11 Mayıs 1991 Cumartesi Saat: 14.00 Mülluyehler Lokali Kuruçeşme Tel: 157 46 34 35 SEÇKİ YAYINCILIK'tan GÜLHANE ETKİNÜKLERİ 15.05.1991 cumartesi S. 14 Etkinliklerimiz, Restaurant ve Lokalimiz Herkese Açıktır.Rez : 157 67 87 88 MEHDİ ZANA PERDEDE CANLANAN MASAL Tim Burton'ın, kahramanına TV dizilerinin masum yüzlü genç çocuğu Johnny Depp'in suratını vermek veya ellerini dev makaslara dönüştürmek gibi özgünlükleri var, ancak hepsi o kadar. 20. YILIMIZI KUTLUYORUZ! İktisat Fakültesı 1971 mezunları 25 Mayıs 1991 Cumartesi gecesı 20. yılımızı kutlamak üzere buluşuyoruz. Mür.. 20.5.1991'e kadar 3726406 BEKLE DİYARBAKIR KİTABI • İMZA GÜNÜ •