24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET/2 OLAYLAR VEGÖRÜŞLER 19 EKİM 1991 Şiftrfanizde Göl Ilk şiirlerini 1920'li, 30'lu yıllarda yayımlayan Ahmet Hamdi, Ahmet Muhip'te sanki, birbirlerini tamamlayan güller çıkar karşımıza. Tek şiir kitabına aldığı otuz yedi şiirden dördünün başlığına gülün adını koyan Ahmet Hamdi'de gül, renk ve koku bileşimi olmaktan çıkarak iyimserlik ve kötümserlik öğesi olmuştur. ŞÜKRAN KURDAKUL Bâki, Şeyhülislam Yahya, Naili, Nedim-i Kadîm, Şeyh Galib, özellikle Nedim gibi Di- van şiirinin ustaları için gül sevgiliyle bütün- leştirilen bir doğa simgesiydi. Çoğu, birbirle- rini andıran tamlamalarla şaşırtıcı imgeler ya- rattüar güllerden. Gül, onların alacakaranlık mekânlarda sıkışıp kalan yaşamlanna aydın- bğın, güzelliğin yer yer bahar sevincinin kay- nağı olarak girmiştir diyebiliriz. Servet-i Fünun'cuların dizelerinde pek ras- lanmaz bu doğa harikasının esinlerine. Şiir- lerinde çizim eğilimi ağır basan Tevfık Fikret- te büe sonbahar renklerinin egemen olduğu bi- linmektedir. Yahya Kemal'in şiirlerinde gül, kimi zaman Nedim'in şarkılan, gazellerindeki gibi "mey kâsesi" ile birlikte görünür. Ama gözlem ye- rindeyse, gülü, kendi yarattığı evrenin bir ifa- de aracı olarak da kullanmıştır Yahya Kemal. "Bülbülden o eğlencede feryâd işitilmez, Gül solmayı, mehtâb azalıp bitmeyi bilmez." (Vuslat) Ünlü "Rintlerin ölümü" ndeyse yaşam ölüm felsefesinin öğelerinden biri olarak gö- rünür. "ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde Gönlü her yerde bir buhurdan gibi tüter. Ve serin serviler altında yatan kabrinde Her seher bir gül açar, her gece bir bülbül öter." özellikle Piyale döneminde Ahmet Haşim- in de esin kaynaklanndan biridir gül. Doğa- daki kaçınılmaz değişmeleri görerek hüzünle- nen Haşim, Bülbül şiirinde yaşanmakta olan- da yitenlerin duyarlığı ile içlenir. Ilk şiirlerini 1920'li, 30'lu yıllarda yayımla- yan Ahmet Hamdi, Ahmet Muhip'te sanki, birbirlerini tamamlayan güller çıkar karşımı- za. Tek şiir kitabına aldığı otuz yedi şiirden dördünün başlığına gülün adını koyan Ahmet Hamdi'de gül, renk ve koku bileşimi olmak- tan çıkarak iyimserlik ve kötümserlik öğesi ol- muştur. Yer yer de Bir Gün lcadiye'de şiirin- deki gibi dünle yaşanmakta olanı bütünleştir- me biçimine dönüşür. "Bir beste kanatlanır bir gün olduğu yerde Bir kâinat açılır, geniş, sonsuz. büyülü, Bugünûn rüzgârında yıkanan mâzi gülü." Ahmet Muhip, ünlü"Serenat" şiirinde şöy- le seslenir sevgilisine. "Pencerenden bir gül attığın zaman Işıkla dolacak kalbimin içi." Nâzım Hikmet, Oktay Rifat, Behçet Neca- tigil, tlhan Berk, Sabahattin Kudret'in şiirle- rinde de gül duyarlığından kaynaklanan dize- lere raslanır, ama belirleyici olarak görünmez. Gülün belirleyici niteliği 1965'tfi yayımladığı kitabına "Bağımsızhk Gülü" adım veren Cey- hun Atuf Kansu'nun şiirinde, toplumsal du- yarhğın esin kaynağı olarak sevgilenir. Kita- bına adını verdiği şiirde Ceyhun Atuf Kansu şairce düşünurlüğün lirizmini yaratmıştır. "Yerden alıp o gülü Hangi gülü. Bir topçu neferinin Sakaryah yaz toprağmda Sıcak kan gülü." dizeleriyle başlayan "Bağımsızlık Gülü", Çağ- daş Türk Edebiyatı-Cumhuriyet Dönemi ki- tabımda belirttiğim gibi içerik yönünden, ta- rihsel dalgmhğımızı bir yurttaşlık uyarısı gi- bi etkiler. Şiirde gül, kan gülü, bilgeliğin ana gülü, halk gülü, çileler gülü, bağımsızlık gü- lü nitelemeleriyle her bölümün özellikleri göz- etüerek verilir. Beşinci bölümde "Türkiyeli o çileler gülü" dizesi "Hoyrat ellerden" alma dü- şünüsüyle, altıncı bölümde "Mustafa Kemal babçesinde ulusun beslediği"gerçeği ile "yedi- veren bağımsızhk gülü" çoğulu ve ölmezliği çağnştınr. Gülü toplumsal duyarlığın ifade araa ola- rak kullanan şairlerden Refik Durbaş'la, Hil- mi Yavuz aynı kaynaktan nasıl değişik şiirler yazılabileceğini kanıtlar gibidirler. Durbaş, Hücremde Ayışıgı (1974) kitabında yer alan "Gülün Adı Ne" adh uzun şiirinde 12 Mart döneminin acüannı işlerken, gül, okuyacağı- nız dizelerde görüleceği gibi, yaşamı yenileyen bir umut simgesi oluverir. "Evlerin saçını tarayan rüzgâr serinliğini tazeler ve kaybolur ufukta bende kalır dikeni kokusu Van'dan Sivaz'dan gelir. — Gülün adı ne." Hilmi Yavuz'da gül, sesin ve düşüncenin rengi gibidir. özellikle Bedrettin Üzerine Şl- irlerin (1975) kimilerinde coşumcu ögelerle birlikte gelişerek somutlanır. "Ne zaman diye sorma, ne zaman Yaprağtn fetreti gülün kıyâmına Gülün kıyâmı ağacın isyanına Dönerse işte o zaman.." Bağımsızlık Gülü Ceyhun Atuf Kansu Yerden alıp o gülü Hangi gülü? Bir topçu neferinin Sakaryah vaz toprağmda Sıcak kan gülü. Alıp koklamak o gülü Hangi baharda? Türkçenin özgür kırlannda Türkülerde burcu burcu, Bilgeliğin ana gülü. Bir basmadan alıp o gülü Hangi basmadan? Nazilli fabrikasından Pamuğumuzdan, emeğimizden Dokuduğumuz halk gülü. Hoyrat ellerinden alıp o gülü Hangi ellerden? Uzak Teksash çobanlann Bilmediği, uğruna can vermed'ği Türkiyeli o çileler gülü. Yerine koyrnak, kutsamak o gülü Hangi yerine? Mustafa Kemal'in bahçesine Bir ulusun suladığı, beslediği Yediveren bağımsızlık gülü. EVET/HAYIR OKTflyAKBAL Yvn?..Yann! Bir gün sonrası mtdır, yann! Yann, hem yakındadır, hem epey uzakta. Biz yann derken yırmi dört saat sonrasını değil daha uzun bir zaman parçasını düşünüyoruz Bazen çok çabuk gelir, bazen çok uzak. Ama umut hep yanndadır, yannlardadır. Yann, herhangi bir gün mü? 20 Ekim 1991 Pazari Takvimlerde sıradan bir zaman parçası. Ama gerçekte halkımızın yazgısında etkilı olan bir gün. Olacak bir gün. Oyte bir gün ki süresı yjrmi dört saat değil betkı bir yıl, belki dört-beş yıl uzun bir gûn. Ülke tarihinde yer alacak bir yirmi dört saat.. Yann butün milletçe sandıklara gideceğiz. Buna zorurtuyuz. Hem yurttaşlık görevi, hem de yasal bir gereklilik. Oy veımeyen ceza verecek. Ellı bin lira! Bu yüzden otuz milyon seçmen yurdun her yanında sandıklara gidecek. Isteyerek, ıstemeyerek... Karşımızda alt parti var. Haftalardır yanşıyorlar. TV ekranlann- da, alanlarda, sokaklarda, bayraklarıyla, Ikterleriyle, yandaşlany- la. Kamuoyu arastırmaları ıçlennden birini önde, çok önde göstermiyor Üç parti var yüzde 20'lerde, kimi biraz aşağıda, kimi azıak yukanda. Kimse ummuyor şu ya da bu partinin yüzde otuz- lara, kırklara ulaşan bir oy kazanabileceğıni. Bunun bir anlamı yok mu? Demek yurttaş bir kararsızlık ıçınde. Karşısındaki alt partinin bırinde karar kılamryor. Bu güvensızlığin nedenlerini anlatmak kısactk bir yazının çer- çevesine sığmaz. Kitaplar dolusu açıklamak, yorumlamak gerekir. Halkımız politikadan soğutulmuştur. Kimi birkaç denen- miş, düş kınklığına uğranılmış. Kimi ülkeyi çağdışına götürecek durumlarla, sözlerle ortaya çıkmış. Kimi yaratbğı pariak umutlan kısa sürede soldurtmuş. Kimi de sekiz yıkja ülkeyi, halkı eski günleri arar hale getirmiş... Seçmen, partilerin ön yerlerine yer- leşmtş ya da yerleştirilmiş adlara bakıyor. Kim bunlar? Ne yapmişlar? Neyi başarmıştar? Mlllet temsil etme gûcûnü, hakkı- nı, yetkisini nerden almışlar? Hangi başanlı tutumlanyta, yaprtia- nyta, davranışlanyla? Onseçimle ya da merkez atamasıyia ön yertere gelebilmiş adaylara söyle bir göz attım. içlennde "(şte bu kişiye ya da kişilerden ülkeye yarar gelir" diyebildiğım pek az ad gördûm. Ama çaresiz bu partilerin ön yerierindeki kişilerin TBMM'ye girmelerini sağlayacağız oyianmızla... Bu ondan daha ryi, bu biraz daha 1yi, bu hepsinden beter gibilerden düşüncelerte... Kişi- ter önemlidir. Parti programlan, lıderienn halk önünde verdikteri sözler işte bu adaylann mılletvekilı olarak Meclis'te yer almalany- I la gerçeklesecegi için... I 1987de ikbdar olan partinin Meclis grubu liderin buyruğunday- dı. Bir insan yığını. Dört yıl sustular Ses pkarmadılar. Ama seçim zamanında kendilerini listelerin dışında ya da arka sıralannda gördükterinde çığlığı bastlar. Daha önceleri neredeydiniz? Bir kez daha böyte bir TBMM olmamalı, liderlerin çizgisinden şaşmayan, ne olsa, ne yapılsa parmak kaldınp liden destBkle- yen, yanlışlara. kötü işlere ses çıkarmayan ınsanlann oluşturdu- ğu bir parfamentoyu kim isteyebılir? Ama ne yazık ki bir kez daha şu ya da bu partinin yaftası aitnda oluşacak Meclis grupla- n yine liderlerin sağlam 'askerlerinden olusacağa benziyor. Nedeni de, SHP ve bırazcık da DYP dışındaki parti adaylannın liderier tarafından saptanmasıdır. Peki ne yapmalı? Ben her genel seçimden önce bu sorunun yanrtını aranm. Kime oy vermeli? Kimin iktidannı sağlamanın sorumluluğunu yükten- meli? Bana sorarsanız, oyumu açıklamaktan çekinmryorum. Haftalar önce de yazmıştım zaten, SHP'yi ötekilerden daha güvenirır, daha yararlı bulduğumu... Ortadaki partter içinde bir Inönü'dür, SHP"dir demokrasiye yakışan, demokrasiye savunacağına inanı- lan.... BAŞSAĞUĞI Sendikamız üyesi gazeteci yazar ABİDİN NESİMİ 17.10.1991 günü vefat etmiştir. 18 Ekim 1991 günü Bakırköy Zuhuratbaba Camii'nde kılınan cuma namazından sonra eski Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verilen merhum NEStMt'ye tanndan rahmet, kederli ailesine başsağlığı dileriz. TYS TÜRKJYE YAZARLAR SENDtKASI EMEKÇİ OYLAR KURŞUN OLDU BIZE TÜM KASETÇİIERDE SALTUKPLAKVEKAS. SAN VE TİC. LTD. ŞTİ Tel 513 73 69 - Fax: 512 70 25 17.10.1991 09.50 bizlm aile 4 kişi oldu HARİKA SOM DENİZ SOM HAYDAR CAN SOM CHP KADIKÛY ESKİ BELEDİYE MECLİS ÜYESİ SHP KADIKÖY İLÇE YÖNETİM KURÜLU ÛYESl SAYGIDEĞER VATANDAŞLARIM 1. BÖLGE KADIKÖY-YALOVA EMİNÖNÜ-ADALAR SEÇİM BÖLGESİ SHP'nin TEK KADIN ADAYI Sıra no: 7 NAZLI BİLGİN ARITAN — KENDİ SÖZ HAKKINIZI GEÇERLİ KILINIZ — TERCİHLİ OYLARINIZLA. KADINLAR MECLİSE — SANDIKTA GÜLLER BİZİMLE AÇACAK TERCİHLİ OYUNUZU İSTİYORUM. SAYGILARIMLA İrtibat Tel: 336 29 35 Ev: 359 16 26 İSTANBUL BÜYÜKŞEHÎR BELEDtYE BAŞKANUĞFNDAN ÎHALE tLAM 1. Belediye hizmet bınalan ve tesiskrinin II. kısım muhtelıf onanm inşaaJ tji 2.000.000.000.— TL. + KDV sanıl dcjerle ihale olacakıır. GeçKİ Temınatı : 60.000.000.— TL. Şaıtnam«i : 280.000.— TL. bedelle Yapı Işleri Md. ğünden satıo alınabiür. Yukanda yazılı ış S KASIM 1991 günü saat 11.00'de tstanbul Büyükşehır Belediye Encümeni'nde 2886/36'ncı maddesine görc kapalı zarf eksıltme usulü ile şartnamesı uyannca ihal« olacaktır. Ihaklere katılmak ısteyenlerin, ihale tarihinden en tz 5 (Beş) gün önce belediyeye müracaat etmeleri gerekmekte olup sartnamesınde yazıb belgdtrle birlikte. (Tekliflerini içeren kapalı zarflarını saat 10.00'a kadar) yukarıda yazılı ihale gün ve saatinde Istanbul BOyükşehir Belediye Encumenı'nde hazır bulunmalan gerekmektedir. llan olunur. K A D I K O V SURKUR SÜRÜCÜ KURSU HaltaSonu: 19Ekjm Hafta içi: 21 Ehun (Sabah-Akşam) 92 Model Araçlarla KADKÛY (Sööüdüçeşme Camıı yanı) Tel: 349 16 24-336 C0 06-336 02 79 Fox: 349 18 25 TEKİRDAĞ Altmova'da komple eşyalı yazlık-kışlık süper lüx yalı dairesi Tel: 554 60 54 Nüfus cttzdanımı ve emeklilik cUzdanımı kaybettim. Geçersizdir. RAHMt AZMAK PENCERE Hoşgörü ve Özgürlük... ' Hoşgörü kavramı kaçıncı yüzyılda ortaya çıkmış? Kim uy- durmuş? Kim yaymış? Latince 'tolerare'den türetilen 'hoşgörü' ilk kez 15. yüzyıl- daduyulmayabaşlanmış;i6. yüzyılda ingiliz düşünürü Tho-, mas More sözcüğü üntendirmiş. Thomas More, yalnız düşünür değil yaşamı günümüzün sinema filmlerine konu oluşturan bir devlet adamı ve ünlü 'ÖtopyaTiın yazarıdır. Öyle bir ülke ki Ütopya, hoşgörüden ge- çilmiyor; çeşitli dinlere bağlı olanlar birbirlerine dost gözüy- le bakıyorlar; Tanrısızların bile barış toplumunda yerleri var; dinsizleri hiç kimse odun ateşinde yakmaya kalkışmıyor; kar- deşçe yaşayanların ülkesi... Utopya, 1516'da yazıldı... Aynı yıllarda Yavuz Suttan Selim, on binlerce 'Kızılbaş'ın < kellesinden Anadolu'da kanlı tepeler oluşturuyor, ispanya1 •. da halk engizisyon zulmünde kıyranıyordu. Kapkaranlık ge- - zegenimizde Thomas More'un 'Ütopya'sı eninde sonunda bir kitaptı; ama geleceğin dünyasına yumurtasını koymuştu. - More, tüm yaşamında hoşgörüyü savunmuştu; ama 8. Henry'nin hosgörüsüzlüğüne kellesini verdi. • i Zaman geçtikçe insanlığa hoşgörü yetmedi. ;• Özgürlükler ve haklar gerekliydi. ' Fikirlerin ve inançların özgürce dile getirilmesini yasalar-' ta güvençeye bağlamadan, salt hoşgörüye sığınmak, gerçek- •> ten bir 'Ütopya' sayılmalıydı. Thomas More, 'Uyanış Çağı! ' nın geleceğe dönük adımlarından birini atmıştı; bu da yet- ' meyecek 'Aydınlanma'nın ilk ışıkları parladığında 'İnsan Hak- •• lan Bildirisi' hoşgörüyü özgürlük hukukuna bağlayarak zo- runlu toplum düzenine dönüştürmek yolunda ilk adımları ata- ' caktı. Hukuk devietinin yasa yapısında beliıienen özgürlükler, in- ', sanın insana hoşgörüsünü zorunlu bir yaşam biçimine do- , nüştürür ki bunun adı demokrasidir. > Gazetelerde yann yapılacak seçımlere ilişkin yazılar oku- : yorum; çoğu yazar, ülkemizde oluşan hoşgörü ortamından • umutla söz açıyor. Gerçekten halk kesiminde bir yumuşama .; eğilimi görülüyor; eskisi gibi partilerin kahveleri ayrı değil; . solcular 'vatan haini' sayılmıyor; karşıt fikirde olanlarla uy- > gar tartışma görenekleri yerteşiyor; toplum tabanında orta sağ :> ile orta sol, demokrasinin kurulması yolunda işbirliği yapa- • bilecek bilince kavuşuyoriar; sokaklarda çeşitli partilerin bay- -: - rakları yan yana asılı, yolları süslüyor, esnaf, işadamı, işçi, '• memur, köyiü hoşgörüye daha yakın bir sıcaklıkta görünüyor... ' Peki, nerede özgürlükler? Halkın hoşgörüsüne karşın devietin hoşgörûsüzlüğü bü- p tün katılığıyta sürüyor. ' Thomas More'un Ütopya'sı 1516'da yazıldı; Fransız Devri- mi 1789'da patladı. Arada iki buçuk yüzyıl var. 1789'dan bu - yana da iki yüzyıl geçmiş. Türkiye'de devietin hoşgörüsüz- . lüğü 500 yıldan beri sürüyor, özgürlükler askıdadır; temel hak- ' lar yasalanmızda güvencelere bağlanmış değil... Fikir suçu işlediği için yazar ve gazeteci demir parmaklık arkasında tutukludur. • İktidarın yandaşı diyor ki: '— Özal vizyon sahibidir!' 'Vizyon'un çeşitli anlamları var; ama, ANAP'ın doğal lide- rini övmek için bu Frenkçe sözcük kullanılıyorsa, boş laf! Çün- ( kü Türkiye tarihinde Tanzimat'tan bu yana halktan bu kadar \ geri kalmış bir iktidar zor bulunur. Özal yönetiminin anlayışı-''_ nı 12 Mart ya da 12 Eylül generalleri arasında aramalıyız. .' 12 Mart generali ne demişti: "— Sosyal uyanış ekonomik geHşmeyi aştı, bunu durdurmak gerekiyor" ^ Bakalım yannki seçimde Özal iktidarı kaç oy alacak? Hal- \ kın 'sosyal uyanışı' ANAP yönetimine son verecek mi? Halk t tabanındaki hoşgörü birikimi, iktidann yasaklarına karşı de-:' mokrasi hukukunu sağlayacak itici gücû yaratacak mı? ", Emre ivongar R E M Z İ K İ T A B E V I TÛRKİYE'NİN TOPLUMSAL YAPISI cilt) TOPLUMSAL DEĞİŞME KURAMI VE TÜRKİYE GERÇEĞI tTÜ ögrenci kimlik kartımı kaybettim. Hükümsüzdür. MESUTIUCALI TÜRK TOPLUMBİLİMCİLERİ \ (2 cilt) : TÜRKİYE ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR: T o p r a k f I g s a ş f d i y o r Çünkü; toprak can dostunun İgsaş onunla sağlıklıdır. 100 kilo üre toprağa olduğunu. en bereketli hasadı Igsaş'la 46 kilo azot sağlar.Ürenin Türkiye'deki verebileceğini iyi biliyor. tek üreticisi tgsaş'tır. İşte İgsaş'tan "ÜRE"; toprağa can verir, îgsaş toprağa sadece üreyi sunmuyor. kuvvet verir. Ürün onunla bereketli, DAP, KOMPOZE, CAN, S-AN, AS gübreleri ile de toprağın yüziinü güldürüyor. İgsaş üriinleri, İgsaş Bayilerinde sizi bekliyor. Uygun, hesaplı, istikrarlı koşullarla... İGSAŞ'la hasadınız bayram olsun. İSTANBUL GÜBRE SANAYİİ AŞ. "Toprağa kuvvet, ürüne bereket, doğaya saygı" m
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle