23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EYLÜL 1989 HABERLER CUMHURİYET/9 'MHP suç örgtitü oluşturdu' hilinde faaliyet gösterdiği belirtiltilkücü kuruluşlann faaliyetlerine ilişkin belgelerin, di. "Suçörgütii" olarak nitelenen siyasi parti olmamn sağladığı dokunulmazhktan Ülkücu kuruluşlann bu şiddet yararlanılması amacıyla MHP Genel Merkezi'nde olaylarını tamamen siyasi gorüş arşivlendiği de belirtilen gerekçeli kararda, bu ayrılıklarından kaynaklanan nedenlerle acımasızca gerçekleştirdikuruluşlann yasa dışı faaliyetlerine ilişkin bazı ği kaydedilen gerekçeli kararda, belgelerin de MHP Genel Merkezi'nde bulunan kuşku ve daktilo makineleriyle yazıldığmın kesinleştiği kaydedildi. toplumda korku,eylemlerin tedirginlik yaratan bu siyasi 5 idam ve 9 ömür boyu hapis cezalı Ana MHP davasının gerekçeli kararv 1 TUNCAY ÖZKAN ANKARA MHP Genel Başkanı Alpasjan Turkeş, parti yöneticileri ile Ulkücu kuruluşlann yonetici ve üyelerinin yargılandıklan "MHP ve Ülkücii kuruluşlar da vası"nın gerekçeli kararı açıklandı. 5 idam ve 9 ömür boyu hapis cezastnın verildiği davantn, 2.5 yılda hazırlanan yaklaşık 2850 sayfalık gerekçeli kararında, Türkiye'de çok sayıda şiddet ve terör olayını gerçekleştiren Ülku,cü kuruluşlann, Alpaslan Tiırkeş'in mutlak otorite ve bilgisi da mece belgelere dayandığı savlarının dayanaktan yoksun olduğunun yargılama sonucunda anlaşıldığı belirtilerek "Bu savunma, siyasi parti olmanın sağladığı bazı dokunulmazlık avantajların örtiisıi altında yüriitülen yasadışı faaliyetleri, işlenen suçları ve parti bünyesinde bazı kişileri de içine amaçlı ve terör nitelikli eylemler alacak biçimde oluşturulan suç olduğu dosyada bulunan kanıtlar örgütünü butün çıplaklığı ile ordan çok açık bir biçimde anlaşıl taya kovan binlerce belgenin ve sair delillerin 12 Eylül 1980 haredığ) belirtildi. Ankara 4. Kolordu Komutan kâtı sırasında hiç beklenmedik şelığı Sıkıyönetim (1) No'lu Askeri kilde ele geçmiş olması karşısınMahkemesi'nce hazırlanan gerek da, savunraa hakkına sığımlıp 61çede, öncelıkle sanık avukatları çü dışına çıkılarak, soruşturmada nın, MHP soruşturmasının düz görev yapan liim kamu görevlile Seçime imza ^ kampanyası 3 SHP'nin erken secim için başlattığı imza kampanyasına tstanbul il örgütu de katıldı. SHP 11 Başkanı Ercan Karakaş, Eminönü'ndeki Yeni Cami önunde başlatılan kampanyada ilk imzayı atarken, adil ve demokratik bir yasayla yapılacak erken seçimin, ülkedeki siyasi ve ekonomik krizin aşılmasının başlangıcı olacağını söyledi ve ^ H ^J ^A ^M ^ H ^ H H ^ //'' '/ rini karalama şeklinde uygulanan ortak bir savunma stratejisi olarak değerlendirilmiştir" denildi. "Diizenleyeni belli olmayan birçok tfaktilo ile yazılmış beige ile ilgili olarak son soruşturına sırasında naip hâkim vasıtasıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, silahlı teşekkülün >asa dışı faaliyetleri ile ilgili çok önemli birçok belgenin birbirleri ile irtibatlı olduğu ve aynı daktilo makinası ile yazılmış olduklannın tespit edildiği, yasa dışı faaliyetler ile ilgili bazı belgelerin de MHP Genel Merkez binalannda bulunan daklilo makinalarından dört adedi ile yazılmış olduğu da kesinlikle anlaşılmık bulunmaktadır" denilen gerekçeli kararda, yapılan inceleme sonucunda belgelerin birbiılerini ve sanıklann çeşitli aşamalarda yaptıklan açıklamalan doğruladıklannın bir bakıma birbirlerinin tamamlayıcısı durumunda olduklannın çok açık bir şekilde ortaya çıktığı da kaydedildi. Dava kapsamında yer alan öldürme, yaralama, bombalama ve kurşunlama gibi korku ve dehşet saçan şiddet eylemlerinin tamamının siyasi goruş ayrıhğından kaynaklanan nedenlerle acımasızca gerçekleştirildiği belirtilen gerekçeli kararda, toplumda korku, kuşku ve tedirginlik yaratan bu eylemlerin siyasi amaçlı ve terör nitelikli eylemler olduğunun dosyada bulunan kanıtlarla çok açık ve kesin biçimde anlaşıldığı da kaydedilerek, bu nedenle ortak savunmada dava konusu olaylann siyasi amaçlı ve terör nitelikle eylemler olmadığı, yalnızca komünistbölücü ittifaktan kaynaklanan şiddet hareketlerine karşı Ülkücülerin kendilerini korumaya yönelik olduğu şeklindeki iddialanna da itibar edilmediği bildirilerek, "Dava konusu öldürme, yaralama, bombalama ve kurşunlama gibi şiddet eylemlerinin hiçbirisinde kanunun aradığı anlarda tahrik ve meşru savunma durumu olmadığı ve herhangi bir fiili tecavüze karşı koyma hali bulunmadığından muşterek yazılısavunmadaki. olaylara seyirci kalınmts olması sebebiyle Ülkücu gençligin kendisini korumak için tedbir aldığı, kendilerine vaki tecavüzlere karşı koymak zorunda kaldıklan yolundaki iddialara itibar olunmamışlır" denildi. Gerekçeli kararda, MHP Genel Merkezi'nde ele geçen belgeler değerlendirilirken de şu görüşlere yer verildi: "Siyasi görüş ayrıhğından kaynaklanan sebepleıie kişilere karşı şiddet eylemlerinde bulunmalan sebebiyle cezaevlerine kapatılmış clan Ülkücii göriişteki kişilerin, bu eylemleri ile devlete, millete, vatana ve dine sahip çıkma mücadelesi verdikleri belirtilerek, hangi nedenle olursa olsun suç işleyen kişilere bir siyasi parti olarak açıkça sahip çıkıldığı ve herhangi bir araştırma ve soruşturmaya dayanmadan bu kişilerin suçsuz okJuklan ifade edilmek suretiyle de Ülkücu görüşte olduklannı beyan eden kişilerin, tek yanlı ve sübjektif değerlendirmeler sonucu karşı siyasi görüşte olduklanna inandıkları vatandaşlara karşı gerçekleştirdikleri yaralama, kurşunlama, gasp, bombalama ve öldürme gibi cana ve mala yönelik terör nitelikli eylemlerde bulunmalarının; vatana, millele, devlete ve dine sahip çıkma mücadelesi olarak degeıiendirilip, suç işleyen Ülkücülerc arka çıkıldığı, desteklendiği ve hatta bu eylemlerin adeta suç sayılmayacağı imajının yaraüldığı göriilmektedir k\, böyle bir değerlendirme ve yönlendirmenin bir siyasi parti genel başkanı tarafından bütun teskilata tamimle duyurulmuş olmasının ülke ve millet için ne denli tehlikeli olduğu izahtan varestedir. Nitekim, 12 Eylül 1980 öncesi yaşanan ortam bunun kanılı olmuştur. Bu nedenle söz konusu lamim, yasalara ve toplum düzenine uygun düşmeyen ve sanık Alpaslan Türkeş'in s'trumluluğunu gerektiren bir davranış olarak kabul edilmiştir." E INSANLAR F Ü S U N Ö Z B Î L G E N ANADOLU Ajansı'nın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, kendi çağında bile, basın özgürlüğünden yana bir kişi olduğu için, ajansın özel statüde kurulmasını istemiş. 20 liralık 2 bin hisse senedi çıkartılarak kurulan AA'nın bu hisselerinin 1300 tanesi özel kişilere dağıtılmış. 700 hisseyi de Atatürk almış ve daha sonra bunları zamanın tek partisi CHP'ye devretmiş. Zaman içinde CHP 200 hisse daha alarak 900 hissenin sahibi olmuş. Daha sonra bu hisseler de Hazine'ye devredilmiş ve AA1 nın yüzde 47 hissesi Hazine1 de, diğer hisseler de özel şahıslarda olmak üzere devletin yüzde 47 hıssesıne sahip olduğu bir ortaklık statüsündeki çalışmaları devam etmiş. Ecevit hükümetleri döneminde, ajansı Hazine'nin tek yanlı tasarruflanndan bir ölçüde arındırmak üzere Hazine'nin elindeki hisseleri de çeşitli bakanlıklara dağıtılmış GÖRÛŞ Tabu ve Özgürlük Bir ülkede ne kadar çok tabu varsa, o kadar özgürlük yoktur. Azlz Nesin ŞIRKETLER OZELLEŞIYOR, AA DEVLETLEŞİYOR Yeni borazan arayışları 1980 sonrası ise bu 900 hisse yine Hazine'de toplanmış. Amaç AA yönetimine iyice ve tek yanlı biçimde hâkim olmak. Çünkü özel şahıslarda kalan 1100 hissenin bazıları kaybolmuş durumda ve ağırlık Hazine'de. Bjtün şirketleri özelleştirmekten yana politikalar sergileyen ve bunun için "Ah ne kadar liberal bir hükümet" diye bazılarından övgüler alan ANAP iktidarı, her nedense AA'yı özelleştirmek değil de devletleştirmek için oyunlar peşinde. 5060 günde bir toplanan Bakanlar Kurulu'nun son toplantısına gelen bir bakan, elindeki bir tomar AA haber bültenini ortaya döküp ajans haberlerinin "hükümetten yana olmadığı"ndan, muhalefet yaptığından şikâyet edıyor. Bu şikâyetler Anadolu Ajansı Genel Müdürü Behiç Ekşiye ne şekilde yansıtılıyor bilemiyoruz, ama kısa sürede etkisini gösteriyor ve Haber ve Redaksiyon Müdürü Vecdi Seviğ görevinden alınıyor. Belki de Ozal, geçen yaz Nirvana yatında gezdiği yakın arkadaşı Nurettin Koçak'a bu konuda yakınmada bulunmuştur. Kısa bir süre önceye kadar Koçak'ın fırması Kutlutaş'ın tanıtım işlerini yürüten Behiç Ekşi de bu yakınmaları duyunca Seviğ'i görevden alıvermiştir. Bu arada AA'da başkaca bir işlem daha yürütülüyor. Ajansın sermaye arttırımına gitmesi ve diğer ortakların koyamayacakları parayı da devletin yüklen1 mesi yoluyla Anadolu Ajansı1 nın tümüne yakınının Hazine nin malı olması. AA muhabirlerinin de "devlet memuru" statüsüne bürünmeleri. Böylece TRT'den sonra ikinci bir borazan daha yaratılması. Zaten bu yıl başında da eski genel müdür Hüsamettin Çelebi, "İçinde bulunduğu ortamı kendi anlayışında çalışmalarını yürütmeye müsait bulmadığı için" istifa etmişti. Yani AA'ya baskılar o dönemden başlamıştı. Böylece Atatürk'un "özel bir statü" ile kurduğu Anadolu Ajansı, şimdi o çağları fazla devletçi bulan "sözde liberal" 3kip tarafından devletleştırılrneye çalışılıyor. Gazeteleri Asil Nadir'in elinde, TRT ve AA'yı da devletin tekelinde bulundurarak memleketi mis gibi idare edecekler. ^ aM "ANAP'ın yüzde 21 oy oranıyla cumhurbaşkanı seçme sevdasından vazgeçmesi gerektiğini" belirtti. Halkın 26 Mart seçimlerinde ANAP iktidanna "çek git" dediğini öne süren Ercan Karakaş, herkesin katılmasını istedi. İmza kampanyasının eylül ayı sonuna kadar devam edeceği ve öteki ilçelerde de sürdürüleceği bildirildi. (Fotoğraf: Ugur Saner) geçim ve demokrasi için ^^M kampanyaya sağduyu sahibi ^^M |BB £M Kfl ^ B ^ H ^ H ^ H • • • DUŞUNUYORUM ^ H W^ F B l ^M ^M ^ ^ ^ ^ 5 hükümlü istediği cezaevinegidebilecek Muğla Cezaevi ^4 • hanelerde bulunmakta. TV yayınlan saat 17.00'den sonra kasıtlı olarak bozulmaktadır." Tutuklu ve hukumlu a\ukatlan "MiivekkJUerimiz kendilerine işkence ve eziyette bulunan cezaevi müdiirü, gardiyan ve personelin hâlâ görevde bulunduğunu, bunlann şu anda cezaevinde bulunmalannın her an >eni olavlara yol açabileceğini belirtmektedirler" dediler. Avukatlar, işkencenin ve dayağın da sürduğunu belirterek şöyle konuştular: "Müvekkillerimiz cezaevi doktoru Osman Veşilvan'ın kendisine dayak atılırken muayene ettiğini ve 'de\am edin' dediğini ve bu şartlarda kaba dayak, verlerde siinıklenme, rnerdivenlerde surükleme ve her tıirlu işkencenin yapıldığını bildirmişlerdir. Hatta sevk sonrası muvekkillerimizden Yakup Çiçek ayaklanndan tutularak dordüncu kaltan aşağıya kadar siirüklenmiş, bu olay sırasında sağ bacak ve kolunda kısmi felç olmuştur. Kendisi sırtını açıp bize gösterdiğinde aradan 29 gün geçmiş olmasına karşın surüklenmeden meydana gelen sıynklar ve darp sonucu oluşan ekimozlar bulıınuyordu." BASIN HAKKINDA GÖRÛŞLER Açlık grevi bitti ni birakmalan için", "tek tip giymedikJeri ve açlık grevi yaptıklan " gerekçesiyle bakanlıkça iyi halleri kaldırılarak istedikleri cezaevine gidebilecekleri biidirildi. Hükumlüler daha önce geldikleri Amasya Cezaevi'ne gitmek istediklerini söylediler. Cezaevi Savası Ugur Saldoğan tarafından bu istek kabul edilince açlık grevini bıraktılar. riye ahnmadılar. Tam gün süren açık görüş sırasında yiyecekler içeriye alınıyor, ancak bunlar yöneticilerin kontrolünden sonra sahiplerine veriliyor. Cezaevine getirilen yıyeceklerin buyük çoğunluğunu bal, pekmez gibi kuvvetli gıdalar oluşturuyor. Bu arada çok sayıda tutuklu ve hükümlünün avukatı olan Serhat Bucak ile Aydın Erdoğan, cezaevinde yaptıklan görüşmeden sonra basına bilgi verirken, baskının surdüğunu ve verilen sözlerin yerine getirilmediğini bildirdiler. Avukatlar edindikleri izlenimleri şöyle anlattılar: "tçeriye yasaklama ve toplama kararı bulunmayan liim yayınlann verilmesi gerekirken, bunlann biiyiik bölümii verilmemektedir. Kantin sonınu çözülraemiştir. Tutuklu ve hükümlulere belirli bir para verilmekle ve peşin alışveriş >apıldığı için herkes gereksinimi kadar gıda alamamaktadır. Kişisel eşyalanndan yiyecek dışında teyp, radyo ve benzeri eşyaları >erilmemiştir. Yemekhane kapılannın yatma saatine dek açık tutulması gerekirken, erken kapatılmakta, televiıyon ve yemek pişirraek için ocak gibi araçlar yatak Bu sözler kimin? ÖYLEYSE VARIM (Fotoğraf: Rıza Ezer) BU NE İTİBAR MUSTAFA Tahmaz (25 yaşında) İngiliz bandıralı M/V Kommander Sub Sea isimli gemide gemici' olarak çalışmak üzere gerekli yasal izinler ve İngiltere'de çalışma müsaadesi alarak ingiltere'ye gitti (Ocak 89'da). Daha ilk girtiğinde Hays Ship Ltd. firmasına ait geminin kaptanı kendisine, 'Ben Türklerin kaça çalıştığını biliyorum. Senin aylık maaşın 300 pound olacak' diyerek uygun gördüğü değeri belirledi. Oysa Mustafa Tahmaz gibi eski gemici olmayanlar bile 500 pound alıyordu. Mustafa Tahmaz, 5 ay süreyle bu gemide çalıştı. Mayıs ayında başka bir iş aramak üzere gemiden ayrıldı. Kendisi gibi gemici olan arkadaşı Birolla birlikte bir taksiye bindiler. Taksi şoförü onları Aberdeen'e bıraktıktan bir süre sonra 'adam kaçırmak suçundan' tutuklandılar. 'Kaçırdıklan adam' taksi şoförüydü. • Mustafa Tahmaz, suçunun ne olduğunu anlamadan kendini Aberdeen hapishanesınde buldu. 3 ay yargılanmadan, cebinde bir sigara alacak para bile olmadan hapiste kaldı. Sonunda isyan etti: "Suçumun ne olduğunu, niye tutuklandığımı bilmem gerekiyor. Mahkemeye çıkarmıyorsunuz. Ben de açlık grevi yaparım" dedi. Türkıye gibi 50 günlük açlık grevlerine alışık olmayan İngilizler telaşlandılar. Sonunda Aydın Cezaevi'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı nedeniyle başlatılan 4 giinlük açık görüş sürüyor. Müvekkilleriyle görüşen avukatlar verilen sözlerin yerine getirilmediğini belirterek işkencenin sürdüğünü iddia ettiler. MUĞLA (Cumhuriyet Ege Burosu) Muğla E Tipi Cezaevi'nde 23. gününü dolduran açhk grevi sona erdi. Açhk grevini bırakan 5 siyasi hükümlüye istedikleri cezaevine gitme hakkı tanındı. Hükumlülerin daha önce geldikleri ve tek tipin uygulanmadığı Amasya Cezaevi'ne gidecekleri öğrenildi. Aydm'daki açlık grevi sırasında iki hükümlünün ölmesi sonucunda cezaevi koşullannın düzeltilmesi ve tek tip uygulanmarnası için açlık grevi başlatan Erdal Çınar, Yusuf Karaca, Sevim Öktem, Erol Şahin ve Mustafa Yavuz Yılmaz açlık grevini dün 23. günunde Amasya Cezaevi'ne gitme istekleri kabul edilince kendiliklerinden bıraktılar. Cezaevi yetkililerinden edinilen bilgiye göre iki ay önce Araasya Cezaevi'nden Muğla Cezaevi'ne iyi hallerinden ötürü gönderilen 5 siyasi hükümlünün "açlık grevi Ingiliz gemisinde bir Türk Mustafa Tahmaz'ı Londra'daki Türk Başkonsolos vekili Engin Yazıcıoğlu ile görüştürerek açlık grevinden vazgeçirttiler. Yazıcıoğlu, Tahmaz'a para yardımında bulunmaya, mahkemeye bir adam yollamaya söz verdi. Başkonsolos vekili, hapisteki Türk vatandaşını sonradan ne aradı, ne para yolladı. Ama açlık grevinın devamından korkan ingilizler Tahmaz'ı palas pandıras mahkemeye çıkarttılar. 4. günde mahkeme Tahmaz'ın suçsuz olduğuna karar verdi ve beraat ettirdi. Ancak mahkeme kapısından çıkmadan göçmen bürosundan gelen bir memur ellerini kelepçeledi ve tekrar cezaevine götürdü. Tahmaz, ertesi saj}ah Londra'ya götürüldü, biletine 'Deportee' (Zorla yurtdışına çıkartılmıştır) damgası eklenerek uçağa bındirildi. Amsterdam'a gelen uçağın Türkiye bağlantısı 8 saat sonra idi. Biletindeki Deportee' damgası nedeni ile 8 saat Tahmaz, Amsterdam Havalimanfnda birsandalye üzerinde bekletildi. Ve nihayet ağustos 12'de İstanbul'a geldi. Mustafa Tahmaz'ın anlatımı böyle. Yasal izinleri ile yurtdışına giden bir Türk denizcisinin başına gelenler, "itibanmızın fevkâlade arttığını" ileri süren bir iktıdar döneminde Türk vatandaşlarına layık görülen muamele yönünden oldukça ilgınç değil mi? Aydın Cezaevi Öte yandan 30 Ağustos günü Aydın E Tipi Cezaevi'nde başlayan açık görüş sürüyor. Bu arada cezaevindeki müvekkilleriyle gorüşen Serhat Bucak ve Aydın Erdoğan adlı avukatlar, verilen sözlerin yerine getirilmediğini ve işkencenin sürdüğünü iddia ettiler. Adalet Bakanlığı'nın emri ile 30 Ağustos günü başlayan ve cumartesi günü sona erecek olan açık görüşte, tutuklu ve hükumlülerle soyadlan tutmayanlar dün de içe IzMlR Silahlı çatışnıa: 1 polis öldü Karşıyaka'da yasadışı örgüt üyesi olduğu bildirilen bir kadını izleyen sivil polis ekibine ateş açıldı. Polisle çatışmaya giren ve bir otomobille kaçan saldırganlar Şirinyer'de polisle karşılaşınca ateş açtılar. Çatışmada bir polis öldü, diğeri de yaralandı. Biri kadın üç kişinin yakalanmasına çalışılıyor. İZMİR (Cumhuriyel Ege Bürosu) Karşıyaka'da gıyabında 10 yıl hapis cezası bulunan ve yasa dışı Devrimci İH Sol üyesi olduIskender Coşkun ğu bildirilen Ayşenur Çamlıkaya il(' iki arkadaşı kendilerini yakalamaya gelen polislerle silahlı çatışmaya girdi. Daha sonra Buca'ya kaçan üç kişi, burada kendilerini takip eden polis ekibi ile ikinci kez çatıştı. Olay sırasında Iskender Coşkun adlı bir polis ölürken bir polis de koluııdan yaralandı. Emniyet Müdurlüğü'nden edinilen bilgilere göre, yasadışı orgüt üyesi olduğu bildirilen ve gıyabında 10 yıl hapis cezası bulunan Ayşenur Çamlıkaya'yı takip eden polisler Karşıyaka 1730 Sokak içerisinde pusu kurdu. Hücre evi olduğu bildirilen evden çıkan Ayşenur Çamlıkaya ile iki erkek arkadaşı polisleri fark ederek kapılarının önunde beklemekte olan kavuni İÜRECEK Ankara GURESIN'E MEKTUP Vîşo BİZİM sözde liberaller basında tekelleşmeyi ve ANAP'lılaştırmayı sağlamanın yollarını arayadursunlar, basın hakkında açıklanmış bazı göruşleri yayımlamak istiyoruz. Bu göruşleri okuduktan sonra kimin söyiediğini düşünün, sonra aşağıdaki yanıta bakın: " Basın daha etkili hale gelmeli, asalakları, kazanç peşinde koşanları. zaman israf edenleri, eleştirileri bastıranlan ve demagoglan rahat bırakmamalıdır. Basındaki eteştirilere acı bir tepki göstermeye devam eden resmi makam sahipleri hâlâ var. Bunlar, makalelere ve yayınlara kendi zevkterine, deneyimlerine, toplumun çıkarlarını yorumlayış şekillerine uyan bir açıdan bakıyortar. Başkaları için kesin bir şey söyleyemem, ama ben şahsen eleştiriden korkmuyorum. Kendi deneyimimlze eleştirlli bir bakış, zaaf değil kuvvet işaretidir... Eleştiri acı bir ilaçtır, fakat topluma musallat olan hastalıklara karşı gereklidir. Yüzünüzü ekşttirsiniz, ama yutarsınız. Bugünkü demokratikleşme süreci yalnız yayınlarda kendini göstermiyor. Kitle iletişiminin faaliyetlerini de giderek etkiliyor. Tedricen, sanki buzlar eriyormuş gibi, gazeteler, dergiler, radyo ve televizyon yeni konulan ortaya seriyor ve ele altyorlar. Genel canlânmamn işaretlerinden biri de, artık basınımızın giderek diyaloğu monoloğa tercih eder olması. Resmi bildiriler, yerlerini söyleşilere, röportajlara, yuvarlak masa tartışmalarına ve okurlardan gelen mektuplann tartışmasına bırakryorlar." Bu sözlerin sahibi kim acaba? Yanıt: SSCB lideri Mihail Gorbaçov. Yani herkes gidiyor Mersin'e, biz gidiyoruz tersine.. RP'ü Çelik yaı^ılandı ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) Şanlıurfa Belediye Başkanı Halil İbrahim Çelik hakkında, laikliğe aykırı hareket ettiği gerekçesiyle açılan dava dün Ankara DGM'de başladı. Çelik'in talimatla alınan ifadesinin sunulduğu duruşmada, 9 gazeteci tanık olarak dinlendiler. Refah Partisi'nin geçen nisan ayında duzenlediği toplantıda, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, "Ben Atalürkçü değilim, laik de" sozleri uzerine açılan davaya ilişkin iddianamede, Çelik'in laikliğe aykırı hareket ettiği öne suruluyor. Çeşitli gazete ve ajanslara mensup, Uğur Şefkat, Şennur Erdoğan, Osman Aydoğan, Ahmet Tezcan, Ümit Aslanbay, Ahmet Abakay, Sabri Canbeyli, Nurettin Şimşek ve Ayhan Aydemir tanık olarak dinlenmeden önce, sanık avukatlanndan Şener Ballal, birkaç gazetecinin daha tanık olarak ifade vermek istediklerini, ayrıca Ataturk'e karşı işlenmiş suçlardan DGM'nin görevli olmadığını, davaya başka mahkemede bakılmasını talep etti. Mahkeme heyeti bu talebi reddetti. ' • ) Uur/ SU VE YAGMUR 19 yıl gecikme ECVET Güresin, 1954 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde Ankara temsilcisi olarak göreve başladı. 1963 yılında Genel Yayın Müdürü oldu.1970 yılında Hürriyet'e geçene kadar 7 yıl bu görevde bulundu. 3 Mayıs 1975 günü de hayataveda etti. 113S9 tarihinde postaya verilmiş bir mektup aldık. "Sayın Ecvet Güresin, Cumhuriyet Gazetesi Yazı İşleri Genel Müdürü" adresıne atılmış. "Sayın Ecvet Abi" diye başlayan mektup bunca yıllık gecikmeyle artık hayatta olmayan bir gazeteciye yazılmıştı. "Oncelikle gazetecilik yaşamınızda başarılar diler, saygılar sunarız. Gazetemiz Cumhuriyet'e takriben 30 bin teknik elemamn güncel problemi olan özel hizmet tazminatının amirlerce farklı ve haksız uygulanmasına ilişkin bir yazıyı arka arkaya üç kez 'Okurlardan' sütununda yayımlanmak üzere göndermemize rağmen aslında çok ivedilikle olan yazılarımızın önemsenmeyip yayımlanmamasına gerçekten çok üzüldük. Birçok teknik eleman arkadaş Cumhuriyet Gazetesi'nden bu davranışı beklemiyorduk' diyerek bu durumu yadırgadı. Oysa ki aynı bölümde Bandırma gemisi, garaj düzenlenmesi, liseli genç, park temizliği, vapur seferleri gibi bir sürü bizim problemlerimiz yanında srfırda kalacak yazılar çıktı, bizim yazılar çıkmadı. Görevli arkadaşı bu konuda uyarmanızı bekler, saygılanmızı sunarız." Teknik elemanlar anlaşılan gazetemizi okuyorlardı, ama 19 yıldır künyeye bir göz atmak akıllarına gelmemışti. Müjde yok Özel otoda kurşun deüği • Şirinyer semtinde meydana gelen çatışmada seken kurşunlardan bin ozel otonun camına isabet etti. Olay sonrası kaçan saldırganların yakalanması için guvenlık guçleri geniş çaplı bir operasyon başlattı. çi renkte Ford Taunus marka 35 ZV 698 plakalı özel otoya bindi. Daha sonra harekete geçen polis araçtakileri yakalamak istedi. Ancak özel otodakiler polise ateş açtı. Bunun uzerine telsizle tüm ekipler uyanlarak plaka uzerine araştırma yapmalan istendi. Yasadışı Devrimci Sol üyesi uç kişi, Karşıyaka'dan kaçtı ve olaydan yaklaşık 45 dakika sonra Buca Emniyet Amirliği'ne bağlı asayiş ekibi verilen plakalı araca rastladı. Polisin peşlerine takıldığını fark eden sanıklar kaçmak istedi. Şirinyer Koşuyolu 629 Sokak içerisinde çıkan çatışmada polis memurlarından İskender Coşkun açılan ateş sonucu oldu. Diğer polis memuru Muharrem üurası ise Buca çevresınde geniş çaplı operasyona başladı. Olayda Ayşenur Çamlıkaya ile birlikte olduğu bildirilen kişilerin de kimliğinin belirlendiği bildirildi. Olay yerinde yapılan aramalar sırasında ise saldırganlara ait bir silah ele geçirildi. Görgu tanıklarından edinilen bilgilere göre saldırganların eşkâlleri şöyle: Ayşenur Çamlıkaya, kısa saçlı, kırmızı etek ve bluz giyiyor. Esmer ve kısa bovlu. 1. erkek şahıs, kot pantolonlu, kısa yazlık gomleği bulunan, 175 Polis alarmda cm boylarında, bıyıklı iri yapılı. Olayın hemen ardından Izmir2. erkek 180 cm boylarında, zain giriş ve çıkışı kontrol altına yıf yapılı kısa saçlı, kot pantolonlu alındı. Polis, özellikle Şirinyer ve esmer. kolundan yaralandı. Yaralı polis memuru Buca SSK Hastanesi'nde tedavi altına alındı. Dun saat 12.45 sıralannda meydana gelen olaydan sonra saldırganlar araçları ile birlikte kaçtılar. Buca ve Şirinyer'de çok geniş bir operasyon başlaüldı. İzmir Emniyet Müdürü Liitfi Tomuş yaptığı açıklamada üç kişinin aranmasına başlandığını belirtti. Bu arada olayın görgü tanıkları, silahlı çatışma sırasında polisi vuranın 10 yıla hükümlü Ayşenur Çamlıkaya olduğunu ileri sürdü. GEÇEN mevsim yaşanan kuraklık, İstanbul'a su veren göllerdeki su seviyes:iin azalmasına yol açtı. Bu nedenle yaz aylarında istanbul'un pek çok semti yoğun bir su sıkıntısı içinde. Susuzluk çeken insanlar yolları kesip protesto gosterileri yapıyor, kadınlar çeşmebaşı kavgalarına girişiyor. Bu ortamda dün sabah başlayan şiddetli yağmur, susuzluk çeken insanların yüzünü güldürdü. Hemen barajların dolacağını ve musluklardan su akmaya başlayacağını düşündüler. Durumu İSKİ'ye sorduk. Güldüler: İstanbul'a su veren göl ve kaynaklann dolması için bu bir saat yağan yağmurdan günlerce ve günlerce yağması lazım" dediler. Yani susuzluk çekenlere henüz gökyüzünden fazlaca bir müjde yok.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle