25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 7 AĞUSTOS 1989 Monacoju kardeşler göz kamaştırdı Monaco Prensi Albert, başkanı olduğu Monaco Kızılhaç'ının balosunda açılış dansını kız kardeşi Prenses Stephaine ile yaptı. Göz alıcı bir çift oluşturan prens ve prenses, uyumlanyla izleyenleri imrendirdiler. (Reuter)' Anadolu Universitesi'nde örikayıt ANKARA (ANKA) Anadolu Üniversitesi Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nun Seramik ve Grafik Bölumleri'ne önkayıt ve yetenek sınavıyla öğrenci alınacak. Önkayıt başvurulan 2126 ağustos tarihleri arasında Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi Yünus emre Kampusu, Uygulamalı Güzel Sanatlar Yüksekokulu'nda kabul edilecek. Başvuruda bulunacak adaylardan, ÖSS'de 105 veya yukarı puan altna koşulu aranıyor. Okula girmek isteyen adaylar, ÖSS sonuç belgesi aslı ya da fotokopisi ve iki adet fotoğrafla birlikte okuldan alacaklan dilekçeyi doldurarak başvuracaklar. Yetenek sınavı 2829 ağustos tarihlerinde yapüacak. Teknik Bilimler sınav ve öğretim yönetmeligi ANKARA (ANKA) îstanbul Üniversitesi'ne bağlı Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu'nun öğretim ve sınav yönetmeligi yürürlüğe girdi. Resmi Gozete'de yayımlanan ve gelecek öğretim yılından itibaren geçerli olacak yönetmelikle iki yıllık önlisans öğrenimini dört yılda bitirme şartı getirildi. Birinci sınıf dersleri hariç, eğitimöğretim programırun üç ders dışında bütün derslerinden başanlı olup diploma alacak hale gelen oğrenciler, bu derslere kaydolacak ve uygulamalı olanlann sadece uygulamalarına devam edecekler. Bu durumda olan öğrencilere, öğrenim ek süresinin kullanılmış olup olmamasına bakılmaksızın, iki yarıyıl ek sure içinde bir yanyıl ya da yıl sonu sınavı ve bütünleme sınavı hakkı daha tanınacak. Stnvarftan kanserlilere yardım konseri Ünlü rock sarkıcısı Rod Stewart, önceki gün Boston'da kanserliler yararına duzenlenen bir konserde, hayranlarının karşısına çıktı. Kanadalı kanser kurbanı Terry Fox'ın anıldığı konserin geliri, yeni kanser araştırmaları için harcanacak. /Fotoğraf: AP) Los Angelesin Baton Ateş Arabası düştü,Rouge kentinde duzenlenen 1 geleneksel balon yanşları, bu yıl üzücü bır kazaya sahne oldu. Yarışın ilk gününde, birdenbire içindeki gaz boşalmaya başlayan "Ateş Arabası" adlı balon, hızla düşerek yere çakıldı Balonun piiotu Robert Mock, kazada hayatını kaybetti. (Fotoğraf: AP) HABERLERIN DEVAMI AYDIN'dan HİKMET ÇETİNKAYA (Baştarajı ı. sayjada) yüzlerine kapanıyor: Açlık grevirvdeler, onun için görüş yasağı sürüyor. Çeşitli sorular takılıyor kafalara. Yaklaşık 15 milyon lira toplanmış tutuklu ve hükümlülerden Eskişehir'den yola çıkacakları gün. Cezaevi mutemedi bu paraları vermemiş tutuklu ve hukümlülere. Onlar da SHP'li milletvekillerine anlatmışlar. Yaşlı bir kadın "kayıplar var" diyor. Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde açlık direnişinin 35. gününde Aydın'a gönderilen 259 tutuklu ve hükümlüden sağlık durumları kötü olan Selahattin Şimşek, Mehmet Kök, Erdem Geçer, Nail Koç, Salih Kubat ve Mehmet Barık Aydın E Tipi Cezaevi'nin revirinde yatmıyorlar. Aydın E Tipi Cezaevi'ne zryaretçi yasağı hâlâ sürdüğü için tutuklu ve hükümlü yakınları kapı kapı dolaşıp kuşkularını anlatıyorlar: Nerede bu çocuklarımız, söyleyin neredeler? Yetkililerher zamanki gibi gazetelerde çıkan haberlerin doğru olmadığını, yalan haber yazdıklarını söylüyc İ!»r: Gazetelere ifıanmayın, olmadık şeyleri yazıyorlar. Biz ne söylüyorsak onlar doğrudur. Aydın Cezaevi'nde işkence, dayak gibi şeyler olmadı. Yazılanların hepsi gerçek dışı. Sağlık durumundan kuşku duyulan 6 kişinin adları SHP'li milletvekillerine cezaevi revirinde yatan tutuklu ve hükümlülerce yazılı olarak verilmişti. Listede yaşamlarını yitiren Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Eroğlu'nun adtarı da yazılıydı. Revirde yatan 23 tutuklu ve hükümlünün "durumları ağır" dedikleri bu 6 kişi cezaevi yetkililerine göre koğuşlardaydı, sağlık durumları ise iyiydi. Bize onları gösterin, gözlerimizle görelim ne olur! Ama nafile. Görüş yasağı vardı. Böyle bir şeyin otması kesinlikle cezaevi içtüzüğüne aykırıydı. Aydın E Tipi Cezaevi. 1988 yılı mayıs ayında çekilmiş bir renkli fotoğraf uzatıyor genç adam. Bir kümlü bulunan müvekkillerimiz süre önce Nazilli E Tipi Cezae Sezai Ekinci, Zafer Koç, Timur vi'nden tahliye olmuş. Fotoğraf Taşdemır, Mustafa Ceviz, Şeyaçık görüşte çekilmiş. Kadınlı er ho Kahraman, Ayhan Sağcan, kekli bir grup. Sol baştan üçünHüsnü Davran ile yaptığımız cü kişi, bıyıklı ve kısa saçlı. Diğerlerine göre boyu kısa. Uzerin görüşmeler sırasında cezaevi de mavi beyaz bir kazak, lacivert müdürü Soner Köstereli başta olmak üzere, müdür yardımcılarıbir gömlek var. nın talimatlarıyla, gardiyanların Genç adam şöyle diyor: 24.4.1989 ve 25.4.1989 günle Aydın E Tipi Cezaevi'nde rinde vuku bulan saldırıların soölenlerden birisi olan Mehmet nucu dövüldüğunü, burun kemiYalçınkaya ile yaklaşık 14 ay önğinin kırıldığını, ayrıca vücuduce aynı cezaevinde çektirmiştik nun çeşitli yerlerinde yaraların bu fotoğrafı... bulunduğunu, cezaevi doktoru Fotoğrafa bir kez daha bakryo tarafından hastaneye sevk edilrum. mesine rağmen hastaneye sevk Daha önce Aydın'da mı ya edilmediğini, Sezai Ekinci'nin tıyordu Mehmet Yalçınkaya? göğsünün sağ tarafında batma Anlatıyor: hissettiğini, yatarken ve kalkar Mayıs 1988'e kadar Aydın' ken şiddetli ağrılar duyduğunu, da beraber kaldık. Tünel kazma doktoraçıkarılmadığını, vücuduolayıyla birlikte açlık grevine gir nun çeşitli yerlerinde ezik ve modik. 20 mayısta Eskişehir'e gön rartıların bulunduğunu, diğer hüderilen 22 kişi arasındaydı. Biz kümlülerden Hüseyin Asker'in de Nazilli E Tipi Cezaevi'ne git gözlerinin açılmadığını, Zekeriya tik. Gerekçe aynı Eskişehir'de ol Çelik, Süleyman Karakurt, Mehduğu gibiydi: Aydın Cezaevi'nde met Başar, Ali Biçer, Hüseyin onarım yapılacak. Güreş, Mehmet Ali Meriç ve Ali Bir soru geliyor aklımıza: Gar Faik Özkan'ın yaralı olduklarını. diyanlar. Acaba gardiyanlar doktorun iki kişi hakkında hastaMehmet Yalçınkaya'yı tanıyorlar neye sevk vermesine rağmen hastaneye sevk edilmediklerini. mıydı? diğerlerinin ise hiçbir şekilde Genç adam yanıt veriyor: Hem de çok iyi tanıyorlar doktora çıkarılmadıklarını, tüm dı. Şu anda yaralı olan iki gardi yaralıların 'kör hücre' tabir edilen ıslak, pis ve sağlıksız hücreyan da iyi tanryordu. lere konulduklarını, halen 25 kiYaralı iki gardiyan var. Birisişinin bu hücrelerde bulunduğu, nin adı Ümmet Türkkan, diğerihücrede bulunup açlık grevi yanin ise Ramazan Kozal. Biri bepanlara şeker, tuz, diş macunu yin travması geçiriyor, diğerinin ve temizlik maddelerinin verilmede sağ kolu kınk. Bu iki gardiyan diğini, iddia edildiğı gibi, hiçbir cezaevi revirinde yatıyor. Bir de cezaevi görevlisine mukavemetsağ omuzundan yaralanan polis te bulunmadıklarını, kendi anlamemuru var. O kayıp, ortalıkta tımlarından öğrenmemiz, Zafer yok. Koç'un burnunun şişmiş olduğu, 2 Mayıs 1989 günü Nazilli E Sezai Ekinci'nin her iki kolunun Tipi Cezaevi'nde tutuklu ve hü dirsek yakınında kabuk bağlamış kümlülere işkence uygulayan yaraların ve aynı şekilde ayaklagardiyanların, 2 Ağustos 1989 rında yaraların, oelinde silinmeakşamı Aydın E Tipi Cezaevi'n ye yüz tutmuş morartıların bulunde işkenceyi uygulayanların ara duğunu, kendisinin göstermesiysında bulundukları savları ağır le bizzat gördük." lık kazanıyor. 2 Mayıs 1989 günü Nazilli'de Aydın'da caddeler bomboş. 8 avukatın hazıriadıklan tutanak Menderes Bulvarı sıcaktan kavtan bir bölüm: ruluyor. Şu saatlerde cezaevi "2 Mayıs 1989 günü Nazilli E araçları devlet hastanesine tuTipi Cezaevi'nde tutuklu ve hü tuklu ve hükümlü taşıyor. Cezayı înfaz ettîler Aydın Cezaevi'ne nakledildiği gece ölen ölüm cezasma mahkum Yalçınkaya'nın babası, "Oğlum suçsuzdu, iki kez idam verdiler, Yargıtay bozdu, üçüncüde mahkum ettiler" diyor. SHP Gaziantep Şehitkamil ilçe başkanı Mehmet Yalçınkaya, ölüm olayını bir "devlet cinayeti" olarak tanımladı ve "Mehmet Yalçınkaya'nın öldürülmek için nakledildiğini" söyledi. Cezaevindeki ölümün "onuriu" olduğunu belirten SHP'li Yalçınkaya, "Biz onun idam edilecek kadar suclu olduğuna inanmıyoruz. Sorgulamalardaki işkence ve baskılar onu MEHMET FARAÇ ~ suçlu çıkarmıştı. O gözaltından HALFETİ Açhk grevinde çıktıktan sonra PKK sempatizanı bulunduğu Eskişehir Cezaevi'n olmuş, devlete kin beslemiştir" den Aydın Cezaevi'ne nakledilir dedi. ken ölen Mehmet Yalçınkaya'nın ailesi oğullannın "devlet cinayeti"ne kurban gittiklerini söyleyerek, "Oğlumuzun öliımünden Adalet Bakanı Oltan Sungurlu sorumludur" dediler. Açlık grevindekilenn naklini, " ö l ü m tuzagı" olarak tanımlayan Yalçınkaya ailesi, Bulgaristan'a göç etmek istediklerini bildirdiler. Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesine bağlı Fıstıközu köyünde önceki gün toprağa verilen idam cezasına mahkum Mehmet Yalçınkaya1 nın babası Abdülkadir Yalçınkaya, "Oğlum suçsuzdu. İki kez idam verdiler, Yargıtay bozdu. Üçüncüde oğlumu mahkum ettiler. Oğlum devlel cinayetine kurban gitti" dedi. "Belene kampındaki zulmün Türkiye cezaevlerindeki zulüm karşısında bir hiç gibi durduğunu" savunan Abdülkadir Yalçınkaya, "Asıl zulüm Türkiye'de yaşanıyor. Biz de Bulgaristan'a gitmek istiyoruz. İnsanlık onurunun ayaklar altına ahndığı, baskı, zulüm ve iskencenin oiağan olaylar dunımuna geldiği bir ülkede yaşamaktan utanıyoruz"dedi Oğlunun ölumünden döıt gün geçmesine karşın sinir krizleri geçiren anne Yalçınkaya ise "Onlan ökJürmek için nakJettiler. Günlerdir aç olan insan demir yığını bir arab,ada saatlerce can çekişmiş. Dilerim aynı acıyı Sungurlu da çeker" diye ağıt yaktı. Mehmet Yalçınkaya'nın kuzeni, Tutukluların nakline izin verilmesini "cinayet" olarak değerlendiren Mehmet Yalçınkaya, "Cağdas bir dünyada işlenmiş hükümet cinayeti karşısında birtakım devlet yoneticilerinin hâlâ vahşi gözüyle baktığı Fıstıközu sakinleri bu cinayeti soğukkanhlıkla karşılıyor. Bu asil davranış karşısında insanlık dışı baskıları yapanların ve bu cinayete izin verenlerin utanması gerekir. Eskişehir katliamı Türk hükümetinin alnında bir kara leke olarak kalacaktır. Cezaevi •eden açlık grevinin ilk günü boşallılmadı? Oyle bir zamanda boşalbldı ki, içerdeki insanlar can çekişiyordu. Nakil onlan ölume götürmek için bir zemin, bir tuzaktı. Ölümün eşiğinde mahkum nakledilir mi? Bu cinayette devlet kastı var. Başbakan ve Adalet Bakanı bunun hesabını verecektir" dedi. Yalçınkaya ailesi "çocuklannın onuriu bir şekilde yaşamını yitirdiği" görüşünü paylaşırken, Bulgaristan'a iltica etmek için yakında işlemlere başlayacaklarını söylediler. Cezaevinde ölen Mehmet Yalçınkaya'nın ailesi: NE NEDIR 1 Ağustos ı ANKARA (Cumhuriyet BüroSB) 1 Ağustos Genelgesi'nin birinci maddesinde tek tip elbiseyle ilgili şöyle deniyor: "Her ne kadar rüzüğün 139. maddesi hükmü ile hükümlü ve tutuklulara tek tip elbise giyme mecburiyeti getirilmiş ise de bilahare yapılan açıklarnada tutuklulara tek tip elbise giydirilmesinin mecburi olmayabileceği belirtildiğinden, bu konuda mevzuat değişikliği çalışmalanna başlanmış olup, sonuç afanıncaya kadar yasal zonınluluk nedeniyle tüzüğün 139. maddesi hükmünün uygulanmasının sağlanması konusunda azami hassasiyet gösterilecektir." Genelgede değıştirılmesi öngörülen 2. maddede ise şöyle deniyor: "Tüzüğün 152. maddesine göre hükümlü ve tutuklulann eşi, çocnklan, torunlan, anası, babası, büyükannesi, büyükbabası, kardeşleri, aıncası, halası, teyzesi, dayısı. kayınbabası, kayınanası tarafından ziyaretleri kapalı knrumlarda 1 günde, açık ve yan açık cezaevlerinde, çocuk ıslahevlerinde haftada 1 gün olmak üzere kurumun iç yönetmeliğinde beUrtilen asayiş dahilinde durumun mevcut imkânlan ile ziyaretçi sayısını da goz onünde bulundurmak suretiyle 3060 dakika arasında ve ziyaret mahallinde maddi ternası önleyecek ve konuşmalar görevli personel tarafından duyulacak şekilde yaptınlacaktır." nYine aynı maddenin c kısmında, "hükümlü ve tutuklulann avukatlan ile göruşmeleri" konusunda şöyle deniyor: "Disiplin cezası almış olsalar bile, hükümlü ve tutuklulann avukatlan ile göruşmeleri, özel bir odada ve bir gorevli nezaretinde mesai gün ve saatleri içinde 3060 dakika arasında yaptınlacak." Genelgenin 13. maddesi ise "cezaevlerine alınabilecek ve alınamayacak basılı eserieri" kapsıyor. M p h l l l P t ' İ l i C n i i m P İ f t l l h l l S e h e r cezaevindekı ağabeyı Mehrnet'e (ustte sağda) mekI T I C I I I I I C t I I I a u i l I I I C I V I U U U t u p t a s o r m u ş t u : "Zznmı^n ne istiyorsunuz?" Mehmet de yanıtlamıştı: "Şunu bılmelısin kı bizim burada tek sermayemız kendi hayatımız Istemediğimız bir yaptırımı ortadan kaldırmak için canımızı ortaya koyuyoruz. Zira ortaya koyacak başka bir şeyimız yok. Oyie sanıldığı gıbı acı çekmekten, aç kalmaktan, zorlukla karşılaşmaktan zevk de almıyoruz." Seher'in Mehmet Yalçınkaya.'dan aldığı son mektuptu bu. Altına '30 Ocak 1989' tarihi düşülmüştu Bir açlık grevinden daha çıkılmış, grev cezası, mektup ve göruş yasağı yeni sona ermişti. Mehmet, bir kez daha ölümün sınırından döndükten sonra yaşamı nasıl deltcesine sevdiğinı böyle anlatıyordu. Ama 2 Ağustos 1989'da Mehmet artık yoktu. (Baştarafı 1. Sayfada) Ölümle gelen genelge ödünü yor. Tiiziık, Turk hukuk sistemiyle bağlantılı. Yani komple bir değişikliğin yapılması lazım. Yeni kurulan komisyon, çeşitli birimlerd«n ve genel müdürlüklerden oluşuyor. Sanıyorum, biz bir hafta 10 gün içinde gerekli değişiklikleri yapıp tamamlanz. Ama bizim dışımızda olan prosedür için bir şey söyleyemem. O, zaman alabilir." SP İl Başkanı Mustafa Birçek açlık grevinde olen Hüseyin Husnü Eroğlu'nun önceki gün Istanbul'daki cenaze töreninde partilerine ait çelengin parçalanmasını kınadı. Birçek "Cezaevlerindeki zulme ve baskıya karşı mucadele kimsenin lekelinde değildir" dedi. SHP İstanbul İl Örgütu'nde 1 Ağustos Genelgesi için imza kampanyası başlatıldı. ll Başkanı Mustafa Özyürek ile arkadaşlarının imzalarını taşıyan bildiride "genel af" çıkartılması isteniyor. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya gonderilecek olan bildiride, 1 Ağustos Genelgesi'nin "birgün daha yünirlükte kalmasının başka ölümlere neden olacağı" kaygısının taşındığı belirtiliyor. Bildiride özetle şu göruşlere yer veriliyor: "Bu nedenle 1 Ağuslos Genelgesi'nin bir an önce yürüıiükten kaldınlmaM. cezaetlerinin insanca yaşama koşullarına uygun, tüm baskılardan uzak bir ortama kavuşmasını insanlık dışı uygulamalara son verilmesini istiyoruz." Çeşitli derneklere mensup temsilci ve üyeler dün İstanbul Tabip Odası'nda "cezaevlerindeki açlık grevleri, 1 Ağustos Genelgesi ve Doğu'daki olaylan" protesto etmek amacı ile bir toplantı düzenlediler. SHP milletvekili Mehmet Ali Eren toplantıda yaptığı konuşmada Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'yu istifaya çağırdı. istanbul Tabip Odası'nda toplanan grup daha sonra kortej halinde Sultanahmet Meydanı'na yurüyüşe geçti. Grup burada bir günlük sembolik açlık grevine başladığını belirterek şarkı soyleyip tempo tuttu. Ancak kısa süre sonra Sultanahmet Meydanı'na gelen çevik kuvvet gorevlileri topluluğun dağıîmasını istedi. Topluluk Sultanahmet'ten Aksaray'a kadar yüruyerek buradan otobüslere binip dağıldılar. İnsan Haklan Derneği, Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya gönderilmek uzere "lelgraf karnpanyası" başlattı. Dernek vc yonetıciler "insan haklanndan yana olan herkesi" kampanyaya çağırdı. Bu arada İnsan Haklan Derneği Genel Merkezi'nin yaptığı çağrı üzerine "İnsan Haklan Acil l)urum Komitesi" oluşturuldu. Gaziantep Ozel Tip Cezaevi'nde 220, Malatya E Tipi Cezaevi'nde de 130 sol siyasi tutuklu ve hükümlünün, Eskişehir Cezaevi'nde başlayan Aydın E Tipi Cezaevi'nde süren açlık grevinde Mehmet Yalçınkaya ile Hüseyin Hüsnü Eroğlu'nun ölümünu protesto amacıyla başlattıkları açlık grevi üçüncü günüııe girdi. Siirt Kapalı Cezaevi'nde de 14 sol siyasi tutuklu ve hükümlü, üç'gündür aynı nedenle açlık grevi yapıyor. Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde de yaklaşık 200 sol siyasi tutuklu ve hükümlü de Aydın E Tipi Cezaevi'nde iki hükümlünün ölümünu protesto amacıyla açlık grevine başladı. Elazığ E Tipi Cezaevi'nde dokuz sol siyasi tutuklu ve hükümlünün açlık grevi yedinci gününe, Kahramanmaraş E Tipi Cezaevi'nde de dokuz tutuklu ve hükümlünün eylemi ise 13. gününe girdi. Her iki cezaevinde de Adalet Bakanlığı'nın 22 Mayıs Genelgesi'nin zorla uygulanmasına ve sevk sonucu geldikleri cezaevlerinde tek tip giydirilmeye çalışıJmasına tepki olarak başlatılan açlık grevlerinin, Aydın E Tipi Cezaevi'nde iki kişinin ölmesini protesto amacı da taşıdığı bildirildi. İskendenın'da üçü tutuklu ve hükümlü yakını 25 kişinin cezaevlerindeki eylemleri desteklemek ve iki hükümlünün ölemsini kınamak amacıyla başlattıkları açlık grevi altıncj gününde sona erdi. Grevciler, Adalet Bakanlığı'nın kısmi geri alması ve cezaevlerinde varılan aşamadan dolayı grevi bıraktıklannı, ancak desteklerini değışik biçimlerde sürdüreceklerini bildirdiler. Paşakapısı cezaevi'nde de 23 mahkumun süresiz, 50 mahkumun da 3 günluk açlık grevine başladığı bildirildi. dikleri bildirildi. Tutuklu ve hükümlülerın cezaevi araçlanndan inerken bitkin olduklan ve gardiyanlar tarafından taşındıkları görüldu. Hastane cevresinde çok sıkı güvenlik önlemleri alındı, gazetecilerin hastaneye girişi yasaklandı. Bir mahkumun öldüğü haberi üzerine, tutuklu ve hükümlü yakınları dün adliye binası önüne gelerek, "Evlatlarımız dlüjor, bir yetkiliyle goruşmek istiyoruz" dediler. Nöbetçi Savcı Hüseyin Eken'e telefon eden savcılık kâtibi, kendisinin adliye binasına geIeceğini ve tutuklu ve hükümlü yakınlanyla görüşeceğini söyledi. Bir süre sonra adliyeye gelen Savcı Eken, tutuklu ve hükümlü ailelerini tek tek odasına çağırarak, elindeki listeden çocuklarının Aydın E Tipi Cezavi'nde olmadığmı söyledi. Çocuklannın sağlık durumu ve nerede bulundukları yolundaki sorular üzerine Savcı Eken, , . , , ; • , . . bu konuda yetkdı olrnad.ğını tutuklu ve hukumlulerle .lgılı bılgıleri anında Adalet Bakanlığı'na ilettiklerini kaydetti. SP Genel Sekreteri ve 50 arkadaşına gecici gözaltı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Aralarında Sosyalist Parti Genel Sekreteri Yalçın Buyukdağlı'nın da bulunduğu yaklaşık 50 kişilik bir grup dün bir süre gözaltına alındı. SP'nin genişletilmiş meclis toplantısma giderken gözaltına alınanlar arasında 2000'e Doğru Dergisi'nden Güner Tokgöz de vardı. Bu arada toplantıyı izlerken hava almak için dışarı çıkan ANKA muhabiri Celal Fatin Dağıstanlı'nın da gözaltına alındığı bildirildi. Dışarda not tutan Dağıstanlı'nın polise ait otoların plakalannı alıyor gerekçesiyle tartaklandığı ve emniyete götürüldüğü belirtildi. Gözaltına alınanlar yaklaşık 3.5 saat sonra serbest bırakıldı. Yalçın Büyükdağlı gözaltına alınanlann dövülduğunü öne sürdu. Büyükdağlı, şunları söyle di:"Sa!dın lalimatını siyasi iktidar vermişlir. Polisler beni arabada, Genel Sekreter sensin ha Yalçtn Büyükdağlı sensin ha diye yumnıkladılar. SHP merkez karar kurulu üyesi İsmet Öğütlü de döviildü. Bunlarcezaevlerindeki baskıları n bir yansımasıdır. Yasal bir partiye bu şekilde müdahale edilmesi olavının peşini bırakmayacağız." Ankara Valisi Saffet Ankan Bedük de Akay yokuşundan toplantının yapıldığı yere giden 25 kişilik grubun ellerindeki poşetleri polise göstermediği için gözaltına alındığını belirtti. Bedük, "Bugünkrde son derece duyarlıyız" dedi. Talip Sineması'ndaki toplantıda konuşan Genel Başkan Ferit İlsever, açlık greve yapanları, sonuna kadar desteklediklerini belirterek, SHP'yi bu lavrından dolayı suçladı. Eski Ceza ve Tutukevi Genel Müduru ve açlık grevinde ölen Hüseyin Hüsnü Eroğlu'nun avukatı Veli Devecioğlu da Aydın Cezaevi'nde yaptığı incelemeyi ve başından geçenleri anlattı. Bakan Sungurlu ile görüşmesini anlatamayacağını, ancak bakanın kendisine "Elimden bir şey gelmiyor" dediğıni aktaran Devecioğlu, "Burada bakanı da a$an birtakım faktorlerin olduğunu sezdim" dedi. Sevk raporunu biz vermedik ÖNDER BALOĞLU ESKİŞEHİR Eskişehir'den Aydın'a nakledilen tutuklu ve hükümlülerden yaşamlarını yitiren Mehmet Yalçınkaya ile Hüseyin Hüsnü Eroğlu için "seyahat edebilir" raporunun Adalet Bakanlığı kadrosundaki doktorlar tarafından değil, Eskişehir Devlet Hastanesi'nde görevli iki doktor tarafından verildiği belirlendi. Adalet Bakanlığı kadrosundaki pratisyen doktor Mural Kozanoğlu ve Tamer Altay'ın, kendilerinden istenen bu raporu ısrarla vermedikleri öğrenildi. Devlet Hastanesi doktorlanndan tç Hastalıkları Uzmanı Bülent Baloğlu'nun da önce raporu imzalamaktan kaçındığı, ancak Genel Cerrahi Uzmanı Lütfü Üstün'ün de cezaevine getirilmesinden sonra raporu itnzaladığı öğrenildi. Eskişehir'den Nazilli'ye, nakledilen tutuklu ve hukumlulerle giden Adalet Bakanlığı kadrosundaki pratisyen doktorlardan Murat Kozanoğlu, dün Eskişehir'e gelerek Cumhuriyel'e yaptığı açıklamada, kendilerine yapılan tüm baskılara karşın raporu imlamadıklarını belirterek şunları söyledi: "Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde mecburi hizmetini yapntakta olan ben ve arkadaşım doktor Tamer Altay'dan 2 Ağustos 1989 günü gece saat 23.00 sıralannda tutuklu ve hükümlülerin sevki gündeme geldiğinde cezaevi yetkililerince 'sevkedilebilir raporu' vermemiz istendi. Arkadaşım ve ben mahkumlann bu halieriyle sevkedilemeyeceğini, bu sonımluluğu yüklenemeyeceğimizi beyan ettik. Bu beyan da ba>ağı tartışmalı oldu. Bunun üzerine Eskişehir Devlet Hastanesi'ndeıı, biri iç haslalıklar uzmanı olan Bülent Baloğlu ve diğeri de Cerrahi Uzmanı Lütfü Üstün'ün gece yansından sonra cezaevine getirildiğini gördük. Anılan doktorlann 'Sevki uygundur' raporu imzalamış olduklarını da daha sonra gözlerimle gördüm. Ben ve arkadaşım Tamer Allay sabah 8 sıralarında tutuklu ve hükümlü konvoyunda ambulansa refakat ellik. Bu konuda bizeemir verildi. Bunun dışında hiçbir görev ve sorumluluk almadıeımızı önemle belirtmek islerinı. İddia edildiği gibi, sozkonusu raporia benim ve arkadaşımın uzaktan yakından hiçbir ilgimiz yoklur. Bu konuda yanlış beyanatı veren Tabipler Birliği Merkez Konseyi İkinci Başkanı Prof. Dr. Kâzım Türker'in şahsımıza yönelik suçlamalannın edinilen yanlış bilgiden kaynaklandığını belirtmek istiyoruz. Raporu imzaJayanlar bizler olsaydık, gece 24.00'ten sonra neden uzman doktorlar çagnldı? Bu raporu veren gerçek kişiler. raporu vermekte gösterdikJeri rahatlık ve cesareti şimdi neden göstermiyorlar?" Kendisinin yeni bir pratisyen doktor olduğunu, arkadâşı Tamer Altay'ın ise daha 1 ay önce mezun olup Eskişehir Özel Tip'te zorunlu hizmetle gorevlendirildiğini belirten Murat Kozanoğlu, iki pratisyen doktor kamuoyu önünde "katil" gibi yansıtılırken, raporu imzalayan biri uzman iki doktorun nasıl bir vicdan rahatlığı içinde bulunduklarını merak ettiğini belirterek, "Onlara sesleniyorum. Vicdanlan varsa açıklama yapsınlar. Aynı zamanda rapor da kamuoyuna açıklansın" dedi. Bu arada olay gecesi iki pratisyen doktorun raporu imzalamayacaklarını beyan etmeleri üzerine Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Doktoru Bulent Baloğlu'nun saat 00.30 sularında cezaevine getirildiği öğrenildi. Baloğlu'nun da "Bu uzman işidir" diyerek imzadan kaçınması üzerine, aynı hastaneden Genel Cerrahi Uzmanı Lütfü Lstün de cezaevine getirilince her iki doktorun, "Ambülansla ve doktor gözetiminde sevkedilebilir" raporunu verdikleri belirtildi. Özellikle doktor Bülent Baloğlu'nun, durumları ağır bir grubu göndermek istemediği, bunlann arasında da yaşamlarını yitiren iki hükümlünün bulunmadığı öne sürüldu. Konvoyda giden tek ambulansa da Selahatlin Şimşek adlı hükümlü bildirildi. Aynı konuda raporu imzalamadığını beyan eden Doktor Murat Kozanoğlu, "Ölen iki hükümlü de açlık grevine daha sonra başlamışlardı. ) anılmıyorsam 24. günunde idilcr. Yani durumları diğer ağır arkadasfarının y anında çok iyiydi" dedi. Olay gecesi cezaevi ve çevresinin çok sıkı güvenlik önlemleri altıııda olıııası ve adını başında silahh görevlilerin bulunmasuun doğal olarak psikolojik bir baskı doğurabileceğini belirten Bulent Baloğlu'nun yakın bir doktor arkadası, doktorun vicdan azabı çektiğini ve ailesini de İstanbul'a gonderdiğini söyledi. Aynı doktor, "Bulent bu imzayı asla atmazdı, ama yerinde ben olsaydım belki ben de atabilirdim" dedi. Eskişehir Cezaevi yetkilileri, Aydın'daki iki ölüm olayının ardından 259 tutuklu ve hükümlünün nakline izin veren belgenin cezaevi doktorları Murat Kozanoğlu ve Tamer Altay tarafından imzalandığım, naklin de bu belgeye dayamlarak gerçekieştirildiğini açıklamışlardı. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Kâzım Türker de Eskişehir Tabip Odası'ndan aldığı biigiye dayanarak, Eskişehir Devlet Hastanesi'nde görevli dahiliye uzmanı Bülent Baloğlu ve genel cerrah Lutfü Üstün'ün, ısrarlara rağmen tutuklulann sevki için gerekli raporu imzalamadıklannı açıklamıştı. Prof. Dr. Türker, sevk raporu nun verilmesine ilişkin gelişmele rin tümüyle ters yönde olduğı yolundaki bilginin kendisine ak tarılması üzerine dün gazetemize şu açıklamayı yaptı: "Devlel hastanesinde görevli iki doktorun Eskişehir'den nakil öncesinde açhk grevi yapanları muayene ettikleri ve 'seyahat edemezler' göriişü bildirdikleri biçimindeki bilgi bana, konuyu araştırmak için yaptığım telefon göriişmesi sırasında. Eskişehir Tabip Odası Başkanı tarafından aktarıldı. Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi, hekimlik yonünden olayın esasının ne olduğunu tahkik etmek üzere üç kişilik bir heyet oluşturdu. Bu komisyon Aydın'da, Eükişehir'de tahkikatını devam eltirecek, biitün doktorlarla görüsüp bir baskı altında kalıp kalmadıklannı araştıracak, saptayacak. Biz meslek orgütü olduğumuz için doğrudan hekimlerle lemasa geçeceğiz. Bizi hekimin ne yaplığı, kimin çağırdığı, kimin gitliği, olayın esasının ne olduğu ilgilendirir. Eğer deontoloji tüzüğüne aykırı bir hareket olmuşsa o yere odalar tahkikal açarlar. Lazım gelen, kanunda öngorülen cezalar verilir." Savcılara yetki Komısyonun, tüzükte yer alan disiplin cezalanndan "kabksız hapis cezası"nı incelediğini bildiren Sungurlu, şunları söyledi: "Katıksız hapis cezası biçimindeki disiplin cezasını yumuşatmayı düşünüyoruz. Aynca, her mahal cnmhuriyet savcısına da disiplin cezalan konusunda yetki devri yoluna gideceğiz. Mektup ve haberleşme yasağı şeklindeki disiplin cezalarım da yeniden inceliyoruz. Avrupa cezaevieri tüzügüııden aynldığımız belli başlı iki hus ° s vardır. Ziyaretçi ve haberleş,amfüar. Bim e k o n u s u n d a k i s ı n ı r z i m Genelgede değişiklik Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, 1 Ağustos Genelgesf nde değişiklik yapmak üzere oluşturulan komisyonun, çaiışmaiannda Avrupa cezaevi kuralları ile çeliştiği öne sürülen hükümlere öncelik tanıyacağını bildirdi. 1 Ağustos Genelgesi'yle ilgili değişiklik, tüzük yoluyla yapılacak. "Ceza ve tevkif evlerinin yönetimine ilişkin" tüzükte yapılacak duzenleme, Adalet Bakanlığı'nca hazırlandıktan sonra Bakanlar Kurulu'nun onayına sunulacak. Danıştay'ın incelemesinden sonra tüzük değişikliği Bakanlar Kurulu'nda kabul edilmesinden ve cumhurbaşkanının imzalanmasının ardından Resmi Gazete'de ilan edilecek. Sungurlu, AA'ya yaptığı açıklamada, cezaevieri tüzüğünün Avrupa standartlarına uygun olmasına karşın, birkaç maddenin çelişliğinin iddia edildiğini söyledi. Sungurlu, "Komisyonun amacı da, çeliştiği söylenen bu maddeleri yeniden inceleyip duzenlemektir" dedi. Bakan şöyle konuştu: "lş, tüzüğu degiştinnekk bitrai kadar sımrlamaraız, cezaevlerinin fizik vapısındaki yetersizliklerden kaynaklanıvor. İki bin kişilik bir cezaevinde açık görüş yapıldığında, her birinin onar ziyaretcisi gelse bu, izdihama yoi açıyor. bunun dışında mektup ve haberieşme konusundaki sınırlamanın nedeni de bu yolla, cezaevindeki hükümlünün örgütsel bağlarını surdürmesi." Sungurlu, uygulamaya konulan bir değişiklikle de cezaevlerinde aydınlatılmamış hiçbir bölüm kaJmadığım ifade et'ti. rivaretçHeri ü ç ü n c u d e r e c e y e Ankara Valiliği'nce yasaklanan "Cezaevlerindeki Baskı ve ÖJümlere Son" yüriiyüş ve mitingine katılmak için önceki gün İzmir'de otobüslere binerken gözaltına alınan 99 kişi dün DGM'ye sevk edildi. Sanıklar, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na aykın davranmakla suçlanıyor. Sanıklar arasında Sosyalist Parti MKYK üyeleri Ali Karşjlayun, Adil Arslan, İsmail Durna, İzmir U Başkanı Ayhan Yeniyurt, ll Sekreteri Mehmet Halil Güleç, ll Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Akgül, Güley Seyran, Konak Ilçe Başkanı Nazım Topçu, Bornova Uçe Başkanı Ahmet Seyran da bulunuyor. 4 tutuklama Samsun'da cezaevindeki baskıları kınamak amacıyla Samsun Valiliği önüne siyah çelenk koyduktan sonra gözaltına alınan İHD Samsun Şubesi Yönetim Kurulu uyesi Mehmet Kır ile Nihat Hoşgil, Fahri Ocak ve Senol Akgün tutuklandı. Ankara'da Numune Hastanesi önünde, istanbul'da da Çemberlitaş'ta korsan gösteri yapıldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle