27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/14 31 AĞUSTOS 1989 Yurtlar^ son başvura 1 eylülde ANKARA (AA) Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı yurtlar için başvurular, 1 eylül cuma günü sona erecek. Yeni oğretim yıh hazırlıklarıyla ilgili bilgi veren Yurtkur Genel Mudur Yardımcısı Adnan Yetiş, yurtlarda bannan Bulgaristan göçmenlerinin en geç 15 eylülde yurtları boşaltacağını kaydederek ardından yurtların süratle düzeıılenip yeni öğretim yılına hazırlanacağım söyledi. Yetiş, "Yeni öğretim yılına tiim yurtlanmız hazır clacak. Öğrencilerimizi sıkınlıya düşürmeyeceğiz" dedi. C u p H î î l i î î ^ G e ç e n 9 | J n l e r d e Filipinler'in başkenti Manila'da fc •** M U I I M y QÇ g e n ç ^ z ggzierı bağlı bır biçimde ve bir rakip eşliğinde ilginç bir basın toplantısı düzenledi. Daha iyl bir yasama kavuşmak umuduyla gittikleri Japonya'da kendilerine çalışma izni verilmeyen kızlar bir evde zoria hapsedildiklerini ve fahişeliğe zortandıklarını anlattılar. (Fotoğraf: Reuter) Adnan Yetiş, Yurtkur'da bannan bir öğrencinin, akşam yemeğine katkı, öğrenim kredisi, yatak başına düşen ücretin devlet tarafından karşılanan bölümü ve kahvaltıyla toplam 134 bin liraya mal olduğunu bildirdi. THptik harçlarına zam lıazırlığı tepki yaratü Haber Merkezi Merkezi Duisburg'ta bulunan Türkiye Halkçı Devrimci Federasyonu, F. Almanya hükürnetinin ülkede yasal olarak 5 yıl oluran her yabancıya "yerleşim hakkı" vermesini istedi. Federasyondan yapılan açıklamada, yabancılara yerel yönetim seçimlerinde seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve çifte vatandaşhk hakkının tanınması da istendi. Bu arada Devlet Bakanı Mehmet Yazar'ın, Türkiye'ye girişlerde alınan triptik harçlarına zam yapılacağina ilişkin açıklaması da THDF tarafından eleştirildi. Açıklamada, "Dünyada kendi vatandaşlanndan triptik adı altında ayak bastı parası alan tek iilke Türkiye'dir" denildi. 15 milyon dolarlık vücut Londra'daki Lloyds binası önünde poz verirken görülen ünlü İngiliz fotomodel Suzanne Mizzi vücudunu toplam 15.8 milyon dolara sigorta ettırdi. , 21 yaşındaki fotomodelin yüzü için 7.9 milyon dolar, bacaklan için 1.58 milyon dolar, göğusleri ^ ^ . ıcın 3.16 milyon = » • « dolar değer " * «i"5 biçildi. (Fotoğraf: AP) Vietnanriı ponya'nın güneyindeki Fukuoka göçmen bürosunda çekilen bu resimde salı günü Japonya'ya gelen 107 mülteciden bir bölümü görülüyor. Japonya, Vietnamlılara sığınma izni verirken, onlaria beraber ülkeye girmek ısteyen bir Çinliyi smır dışı etti. (Fotoğraf: Reuter) HABERLERIN DEVAMI Dayanışma 2 kritik bakanlıgı tarüşıyor (Baftarafi 1. Sayfada) ğer partilerle ve gönül rızasıyla "Polski" taksiler, karaborsadan paylaşmasına artık ramak kalmış dolar almak isteyen genç öğrenci durumda. Üstelik söz konusu payler, gururlu ve candan insanlar laşım, Katolik ideolojiyi benimsehepsi dort ay öncesindeki gibiler. miş, anti komünistliği ayan beHatta Vistul Nehri'nin başken yan ortada, bu yüzden hapse girtr, geçen haziran seçimleri önce miş bir başbakanın denetiminde sine oranla daha sakin. Caddeler gerçekieşecek. de "Dayantşma"nın propagandaBunun düpedüz bir devrim (kisını yapan gönüllü militanlara, tabiyatçılara göre ise "karşı devmeydanlarda aday adaylanna im rim") olduğu tartışılamayacak bir za veren kalabalıklara, tramvay gerçek. duraklannda seçim tahminleri yüNe var ki Varşova'ya iner inmez rüten kumelere rastlanmıyor. konuştuğumuz yerii ve yabancı GörUnürdekı tek değişikliği, "si>asi göziemcilere" göre, hem "Dayaru5ma"nın üç aydan beri ya Tadeusz Mazovviecki'nin hem yeyımladığı günlük "Gazeta"nın, ni başbakanın siyasi örgütü "Dabayi tezgâhlarında Komünist Par yanışma"nın hem "Dayaruşma" litisi'nin yayın organı "Tribuna deri Lech Walesa'run hem de kutLyda"dan daha göze çarpıcı yer bun öteki ucunda yer alan Komüde durması ve bu ikincisinden pek nist Partisi'nin işi, daha ilk aşaçok önce tükenmesi oluşturuyor. madan başlayarak son derece zor. •teni yabancı bir turistin yalnız Bu güçiükler, çok çeşitli siyasi, Varşova şehri ve halkına bakarak, ekonomik ve uluslararası nedenPolonya'nın siyasi ve ekonomik lerden kaynaklanıvor. Çünkü PopJanda yaşamsal bir dönüm nok lonya'daki yeni uygulama tamatası yasadığını hemen kestirmesi men "kural dışı." Örneği ve beıızeri yok. Oyunun kurallannı buolanaksız. Oysa dıin burada yaygın olan tün taraflar, ilk kez ve el yordakanıya göre, "komünist dünyanın" mıyla belirlemeye çalışıyorlar. komünist olmayan başbakanı Ta Toplumdaki farklı güç dengeleri, deusz Mazowiecki, koalisyon par ülkenin içinde bulunduğu ekonotilerinden oluşacak yeni kabineyi mik kaos, "Dayaruşma" ve Komü• gelecek hafta sonuna kadar res nist Partisi bünyesindeki değişik men açıklayacak. Hemen güveno yaklaşım ve anlayışlar, uluslararayu almak için de parlamentoya gd sı stratejinin etki ve zorlamaları, decek. Dolayısıyla 1948 Çekoslo yeni dengeyi sonsuz hassas ve çetvakya örneğinden beri, fiilen ik refil kılıyor. tidardaki bir Komünist Partisi1 Şu anda, savunma ve içişleri banin, kısmen de olsa yönetimi di kanlan sorunu en acil sorun. Mazowiecki'nin kuracağı koalisyon kabinesinde, savunma ve içişleri bakanlıklannın Komünist Partisinin tekelinde kalıp kalmayacağı belirsiz. Doğu Bloku savaş planlannın ele alındığı sıradan bir Varşova Paktı toplantısında, Polonya'nın komünist olmayan bir savunma bakanı tarafından temsil edilmesini düşunmek gerçek ten çok zor. Bu bir anlamda, Doğu Paktı'nın, NATO gibi çok sesli bir askeri kuruma dönüşmesi anlamını taşıyor. Buradaki gözlemcilere göre hem Sovyetler Birliği'nin hem de pakt uyesi ülkelerin bunu onaylaması son derece güç. İçişleri Bakanlıgı ise, bütün komünist rejimler için yaşamsal önem taşıyan başka bir mevki. 1948 Çekoslovakyası'ndaki koalisyon hükümetinde, Komünist Partisi'nin önce İçişleri Bakanlığı'nı elde ettiği, polis örgutüne militanlannı yerleştirdikten sonra da Mazerek hükümetini deviren darbeyi gerçekleştirdiği unutulmadı. Üstelik, Polonya'da Dayanışma1 ya karşı 1980 sonrasında yürütülen baskının odak merkezini de içişleri Bakanlıgı oluşturuyor. Yeni hükümette komünist olmayacak bir İçişleri Bakam'nın, Polonya Birleşik İşçi Partisi'nin elinde tuttuğu devlet mekanizmasına, hiç olmazsa teorik planda büyük darbe indireceği Kesin. • Varsova'da Cumhurbaşkanı General Wocjiech Jaruzelsk>'nin, Mazovviecki'ye başbakanlığı vererek söz konusu iki bakanlığın da komünistlerde kalması gerektiği imasında bulunduğu, "Dayanışma" lideri VValesa'nın ise bunu onaylar bir tutum takındığı biliniyor. Ancak Dayanışma orgam "Gazeta"da salı günü yayımlanan bir başyazı ile bu "centilmenlik anlaşması" biraz suya düşmüş durumda. "Gazeta"nın makalesi, açıkça savunma ve içişleri bakanlıklannın mutlaka Komünist Partisi'nin "çöplüğü" olmasının bir "saatli borriba" oluşturacağını ve ileride koalisyon hükümetinin parçalanmasına yol açabileceğini belirtiyor. Ünlü tarihçi ve VValesa'nın yakını olarak bilinen Adam Michnlk'in yönettiği "Gazeta"da yayımlanan bu yazımn ne anlama geldiği, Varşova'da farklı yorumlara yol açıyor. Kimilerine göre, "Dayanışma" içinde önemli bir ağırlık taşıyan radikal akım, söz konusu iki bakanlığın da Komünist Partisi'nde kalması halinde, Polonya'daki siyasi güç merkezinin aynı kalacağını dıişunüyor. Bu akım, yalnız ekonomik ve sosyal ağırhklı bakanlıklara sendika yanlılarının getirilmesiyle de, Dayanışma'nın sadece bir "kriz paylaşımı" rolü ustleneceğini öne surüyor. Yine aynı radikallcre göre, Komünist Partisi'nin temel luktiği ise Dayanışma'yı gerçek iktidar mekanizmasından olabildiğince uzakta tutmak, buna karşılık ülkedeki ekonomik krizin çözümlenmesinde onu kullanmak. Dahası, yeni hükümetin kısa vadede sorunların ustesinden gelememesi durumunda da, Dayanışmanın kamuoyunda puan yitireceği ve Komünist Partisi'nin bunu ustaca kullanacağı, radikallerin diğer bir göruşü. Bu yuzden de, söz konusu akım "her şeyde ortak" sloganıyla Komünist Partisi'nin "kutsal bakanlıkları" da "Dayanışma" ile paylaşmasını istiyor. Dayanışma içinde önernK bir radikal kanadın bulunduğu ve bu akımın esas olarak Komünist Partisi ile kumlacak herhangi bir koalisyona karşı olduğu biliniyor. Nitekim geçen hafta Lodz şehriııde gerçekleşen demiryolu çalışanları grevini, Lech Walesa'yı "işçileri koraünistlere satmakla" suçlayan "goşistlerin" (garip rastlantıdır ki, soz konusu radikal "goşistler" aslında en Katolik ve anti komünist unsurlardan oluşuyorlar) düzenlediğini Polonya başkentindeki herkes soyluyor. Yani VValesa ve Dayanışma yonetimi etrafında "kutsal bir ittifak" mevcut değil. Batı ulkelerindeki sendikalarda "sol" olarak nitelenen önemli bir muhalefet tabanı bu defa Polonya örgütu için de geçerli. Ancak Varşova'da farklı düşünen öteki siyasi gözlemcilere göre, salı günü "Gazeta"da yayımlanan, savunma ve içişleri bakanlıklarını da tartışmaya sokan makale, tabandaki radikallerin de göruşünü yansıtsa dahi, esas olarak Başbakan Mazowiecki'nin Komünist Partisi ile yapacağı pazarlık marjını arttırmaya yönelik bir nitelik taşıyor. Murat Ozal Farkh miting digimizi yaptı. Grevi biz istedik. İstedigimizi alana kadar anlaşma yapılmamasını, grevin devam etmesini yine biz istiyoruz. İstediğimiz, yaptığımız ise biraz uygun bir ücret. Gözumüz açıldı. Hiç değilse bizimle aynı işi yapanlar kadar para kazanmak istiyoruz. 22 yıllık işçiyim. Işte bordrom. 108 bin 255 lira. MESS'in çok yüksek olduğunu söylediği eklerle 130 bin lira oiuyor. MESS çarşaf çarşaf ilanlannda almadığımız, asla almayacağımız, yalan birtakım havali hesaplar yapıyor. Çocuğumun yurdu için, bütün sosyal naklarla aldığım ücretlerin hesabı istendi. Işte miidürlerin imzası ileresmi belge, 10. kademeden. en yükseklerden bir işçiyim, bütün primi, sosyal hakkı, mesaisi, nesi varsa aylık ortalama net alacağım 153 bin lira çıkmış. Şimdi biz ne diyoruz? En ağır işçilikte, sağlığımızı, canımızı ortaya attığımız işte a;;da 500 bin lirayı bulan bir net gelirimiz olsun. Bu çok mu? Bu istediğimiz 10 yıl kıdemi aşan işçilik ortalaması. Yeni memur 300 bini geçiyor. Kalifiye işçiliklerde başka işkolları ve işyerlerinde 700 bin geçiliyor. Sözleşmeliler bunu kathyor. Ya fiyatlar? Bu grevin nesi ideolojik? MESS'in kendi fabrikalan olsa grev bu kadar devam eder miydi? Zarar devlete, grevden vurgunlar özel sektöre. Hükümet bir yandan Bulgarı düşman ilan ediyor, diğer yandan Bulgar'ın kötü çeliğini ithal ediyor. Bizi cezalandırmak, açlığa mahkum ederek terbiye etmek için. Bulgaristan'dan gelen soydaşımıza haftada 7 kilo et veriliyor. Kira yardımı için 300 bin lira hesabı >apılıyor. Biz etin tadını çoktan unuttuk. Ekmeği bakkal verirse veresiyeden alıyoruz. Bize layik görülen ücret, Bulgar'dan gelene düşünülen kira parası ancak. Biz bu uikeıun evtadı degil miyiz? Üvey evlat olduğumuzu biliyorduk. Şimdi grevde Özal'ı, MESS'i çok daha iyi ögrendik. Onlann grevi bitirmeyeceklerini, çelik işçisi ile bütün işçi sınıfına ders vermek istediklerini çok iyi biliyoruz. Boşuna hevesleniyorlar. Bizim gozümüzü oniar açtı. tnanmayacaksınız, ama biz şimdi daha kararlı, daha inançlıyız. Nasıl olsa çalışırken de açtık. Şimdi iyice açlıga alıştık. Geçerken esnaf, bakkal, kasap borcumuzu ister, paramız olmadıgı için kaçarak geçerdik. Şimdi grevdeyiz diye kimse birşey istemi>or. Bayramda tatlı. çocuklara bayramlık derdi de yok. Onlar da hiçbir şey Lstememe>i ögrendiler. Şimdi daha onurluyuz, başımız daha dik. Hele şu belediyelerden gelen erzak yardımından sonra. Diğer sendikalann, Türkfş'in dayanışma, destek kararlanndan sonra direncimiz tazelendi. Erzak yardımı bize ilaç gibi geldi. Grevin başından bu yana durdugumuz gibi artık sessiz beklemeyi de düşünmüyoruz. Aramızda konuşup tartışıp degerlendirecegiz. Fabrikaya mı gireriz, Ankara'ya mı yurürüz. Başka ses vermenin yoilannı mu buluruz. Bildiğimiz, bunca zamandır süren grevin bize öğrettiği, grevi bizim bitireceğimiz. Grevi hükümet, MESS bitirmeyecek. Onlann grevi bitirmek değil, bizi bitirmek gibi bir niyelleri var. Biz ise çelik işçisinin grevinin 'Grevle hak alınamaz' sonucunu getirmesine karşı çıkmaya kararlıyız. Son dayanışmalar, Türktş'in bizi destekleme karan, işçilerin ve sendikalann da bu gerçeği gördüğünü, dayanışmaya hazırlandıklarını ortaya koyuyor. Bu dajamsma hele bir gerçekleşsin. Bakalım grevi kim bilirir? Bu işten kimler ders alır? Çelik işçilerinin lokalinde masa etrafındaki yığılma, konuşanlann birbirinin sözunü keserek ofkeli anlatımları saatler boyunca sürflyor. Biz kesmezsek onlar hiç kesmeye niyetli değil. Anlattıklannı, sessiz öfkelerini nasılsa gazete sayfalanna sığdırmanın olanağı yok. En i>isi böylece yanda kesmek. İşçi lokalinde, kahve köşelerinde, köşe başlannda toplanan görünmeyen sakallı kalabahklar, Türklş'in da>anışma mitingi saatine yarım saat, birkaç dakika kala birdenbire büyüyor. Bu kadar insanın nereden çıktığına şaşıyorsunuz. Asıl çarpıcı olanı ne Türklş'in ne de Çeliklş yönetiminin kalabalık oluşturmak için özel bir çaba göstermediklerine tanık olmanız. Nerede ise miting hazırlığı yok gibiydi. Sadece, kürsü, mikrofon, afişler, araçla biraz duyuru. Geleneksel diğer mitinglerde olduğu gibi başka şehirlerden otobüslerle işçi de taşınmadı. Oysa dayanışma için kendiliğinden ne kadar çok değişik örgütlenme ve siyasal görüşten sendikacı toplanmış. İşçi hiç getirilmemiş. Gelenler, kendiliğinden gelmiş. Turkİş'in Karabük mitinginde bildiğimizden çok değişik bir hava var. Hiç yaşanmamış yeni bir sendikal anlayış, dayanışma var. Birbirinin kuyusunu kazdığını bildiğimiz sendikacılar bir arada. Öyle pek şov için de gelmiş değil gibiler. Galiba yaşam gerçeği, işçinin yaşadığı zor günler, açhk, direnme, beklenti ve kararlılığı, herkese bazı dersler öğretiyor. Ders alan şimdilik 119 günluk açlıklan ile 50 yıldır ilk kez grev yapan çelik işçileri mi? Yoksa Türkiye işçi smıfı ve Türk sendikacıhk hareketi mi? Bize biraz işsizlik gerekli (Baftarafi 1. Sayfada) ı .Başkonsolos Dr. Kanvicki, düzenlediği basın toplantısında 2. Dünya Savaşı'nın başlamasının 50. yıldönümünde Polonya'daki gelişmeler konusunda kapsamlı bilgi verdi. Polonya'daki son gelişmelerin ülkenin geçmişinden kaynaklandığını, günümuzdeki durumun aslında 2. Dünya Savaşı kargaşasıam devamı olduğunu söyleyen Başkonsolos, "Polonya'da bugünkü gelişmeleri sağlıklı biçimde değerlendirebilmek için ülkenin 2. Dün\a Savaşı'nda yaşadığı olaylan goz önünde tutraak gerekJr. Polonya'nın kaderini 2. Dünya Savaşı şekillendirdi" dedi. Başkonsolos, Polonya'nın 2. Dünya Savaşı'nda Nazi ve Sovyet ordularının işgaline uğradığını anımsatuktan sonra, savaş sonrasmda ülkeye Stalin'in politikasının empoze edildiğini vurguladı. Dr. Kanvicki, Macaristan ve Polonya'da yaşanmakta olan değişimlerin kaynaklarımn aynı olduğunu, ancak Polonya'da bu değişimin daha hızlı biçimde gerçekleştiğini belirterek "Tüm sosyalisl iilkelerde farklı dozlarda degişim oiuyor" dedi. Başkonsolos, bazı Batı kaynaklarının, Polonya'daki değişimin Batı'nın etkisi ile meydana geldiğini ileri sürdükJerini, bunun doğru olmadığım, Polonya'daki geüşmelenn toplumun iç dınamiğinden kaynaklandığım söyledi. Başkonsolos, Sovyet modelinin ' Polonya'ya uygun olmadığının yıllar önce anlaşıldığını, aynı şeylerin bugün Mihail Gorbaçov tarafından da söylendiğini belirttik ten sonra, "Polonya'da 1980'den önceki ekonomik krizler Batı kredileri olmadan meydana geldi, 1980'deı sonra ise Batı yardıntlanna karşın ekonomik bunalıma siiriiklendik. Bu da şunu gösteriyor: Sistem sakat olunca, dış yardım fark etmiyor. Borç atsanız da •Imasınız da bunalıma süriikleniyorsunuz" dedi. tak işletmeler düşünülebılırdi, ama yabancı sermaye de rantabl olmayan işletmelere ortak olmak istemiyordu. Dr. Ryszard bu açıklamayı yaptıktan sonra, Polonya'da devlet işletmeleri, kooperatifler ve özel sektörün yasalar karşısında tam eşit duruma geçirildiğini belirtti ve "Ekonomik dengenin bozDİmaması için özel sektöriin payının yiizde 4O'ı geçmemesi gerekiyor" dedi. Başkonsolos, anonim şirketlerin kurulmasının düşünüldüğünü, şu anda yabancı sermaye ile karma şirketlerin kunılduğunu, ama ülkedeki enflasyon yüztlnden yabancı sermayenin isteksiz davrandığım ifade etti. Başkonsolos ülkede tanmın ise yüzde 80'inin zaten özel olduğunu anımsattı. "İşsizlik kaçınılmaz" Diğer bir sorun, rantabl çalışmayan devlet işletmelerinin nasıl etkili bir çalışma düzenine sokulacağı idi. Başkonsolosa göre sosyalist ülkelerde bir görüş vardı: İşletmeler iflas etmezdi. Şimdi bu görüş terk ediliyor ve iflas gündeme geliyordu. 'Devlet Destekleme Fonu' kaldınlıyordu. Işletmelerin çoğu şimdiye dek ancak bu fon sayesinde ayakta kalabilmişti. Bundan böyle rantabl çalışamayan işletme iflas edecekti. Dr. Karwicki, bu arada yeni Başbakan Tadeusz Mazovviecki'nin Dayanışma yetkilileri ile yaptığı bir toplantıda söylediği sözleri aktardı. Kanvicki'ye göre Mazowiecki şöyle dedi: "Polonya ekonomisinin düzelmesi ancak işsizliğin dogması ile mümkiin olacaktır." Sosyal güvenlik politikası Başkonsolos, Polonya'da sosyal güvenlik politikasının da "yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini" belirterek "Ülkede halen sağlık ve egitim gibi hizmetler parasızdır. Ancak devletin parası yok, yetişemiyor. Bu hizmetier paralı olmalıdır" şekünde konuştu. Dr. Kanvicki şöyle devam etti: "Kabul etmeli ki şu anda sosyalizm hakkındaki klasik görüşler geçerli değil. Tek parti diktatörlüğiine hayır dedik. Oysa tek parti de sosyalizmin ilkelerinden biri idi". Özel sektör Dr. Ryszard Karvvicki, şimdi ' ülkede yeni ekonomik durum için " koşullar yaratmaya çalıştıklarını beiirterek "Hedefimiz, demokratik parlaraenter rejim, serbest piyasa ve özel sektöriin konılması" . dedi. » Dr. Ryszard halen Polonya'da • tam demokrasi için bazuiık döneminİH yaşanmakta olduğunu, dört yıl sonra ülkede tam serbest scçimlerin yapılacağını, seçimlere değişik goruşlü tüm siyasal partilerin katılacağım belirtti. Dayanışma Başkonsolos Dr. Kanvicki, Dayanışma hakkında da bilgi veYerek sendikadaki üç temel akımı şöyle sıraladı: • Hıristiyan Demokrat • Sosyal Demokrat • Liberal Bir işçi sendikasında sosyalist akımın nasıl olup da bulunmadığı yolundaki soruyu ise şöyle yanıtladı: "Tabanda bir dizi ufak akımlar var. Sosyalist akım da var. Ama bu temel akım degildir." Özelleştirme Peki, ozel sektör ve serbest piyasayı kurma sürecinde devlet işletmelerinin durumu ne olacaktı? Bu ışletmelerin özelleştirilmesi düşünülüyor muydu? Dr. Ryszard'a göre halen özelleştirme konusunda Polonya'da kapsamlı tanışmalar yapılıyordu. Ancak ülkede devlete ait dev şirketleri alabilecek seımaye birikimi yoktu. Yabancı sermaye ile or (Baştarafı l. Sayfada) da bir tek bacadan duman çıkıyordu. Evde oturmaya alışamamış işçiler sabahın erken saatlerinde kendilerini attıklan sokak köşeleri, kahvelerde, fabrikanın üretim yapılmayan bölümlerinde dev farelerin, yılanların dolaşmaya başladığını, yasa gereği bakım için çalışmak zorunda olan arkadaşlarının korkudan bu bölümlere giİslanbal Haber Servbi remediklerini anlatıyorlar. Korkut Özaf'ın oğlu Murat Karabük'un sokak kalabalığıÖeal ve iş ortağı Yasin AlUn, nın diğerlerinden farkını, sadece Ayazağa Mahallesi Muhtarı ve insanlarının sessizliği, asık suratyakınlan tarafından dövülerek ları ve de ayların uzamış sakallahastanelik edildi. n ile gözlemleyebiliyoruz. Gün yaOlaya, Murat Özal'ın sahi rılanmadan, grevci işçilerin boş bi bulunduğu Özaltan A.Ş!nin, günlerini geçirdikleri işçi lokali Orman Bölge Müdüriüğü'n doluyor. Asık suratlı insanlar, dış den kiraladığı A>azağa Mahal görünümleri ile çelişen bir arzu ile lesi'ndeki bir alana harfiyat çok çok, soluk almadan konuşdökmesi neden oldu. Firma mak istiyorlar. Birbirlerinin sözüşoförleriyle mahalle muhtan n.ü keserek, artan öfke ile konuıhsan Salih Ya$ar arasında dan konuya atlayarak, durmadan toprak dökme yüzünden dün bir şeyler anlatmak istiyorlar. Biz de tartışma çıkîı. Kendilerine sadece "Grevden 118 gün sonra, engel olunması üzerine kam olaylan nasıl göriiyorsunuz?" deyon şoförleri şirkese döneıek dik ve bir daha ağzımızı açmaya durumu Muraı Özal'a ilettiler. sıra bulamadan, dinledik, dinleBunun üzerine Murat Özaî ve dik.. En iyisi, adları değil, anlatona#ı Yasin Alıan diın söz ko tıkları önemli olan grevci işçilere nusu mahalleye giderek muh eherdiğince sözü vermek olacak. tar ile görüştüler. Görüşme ön50 )ildan sonra ilk defa grev ce tartışmaya, daha sonra da \aptık. İşçilik hakkımızı kullankavgaya dönüştü. Saldırı sıra dık. Grev bize okul oldu. Neler, sında başına taş isabeı eden ve neler ögrendik. bir disi kınlan Murat özal daGreve çıkarken 1 ton demir ha sonra iş ortağı Yasin Altan1 fiyatının karşılığı ücret.istiyoruz la birlikte Şişü Etfal Hastane dedik. O zaman demirin tonu 530 si'ne kaldırıldı. Murat Özal'ın bin lira idi. Şimdi 1.5 rnilyoııa kasağ kaşından derince bir >*ara dar çıktı. Biz hâlâ artan fiyatlaaidığı, ancak sağfık durumu ra, o paranın değerini kaybetmenun iyi olduğu bildirildi. sine rağmen, aynı parayı istiyoruz. Olaydan sonra muhtar Ih Acı acı gülerek izliyoruz. MESS san Salih Yaşar. Nejat Yaşar, çarşaf çarşaf ilanlar veriyor. HüMustafa Yaşar, Fatma Yaşar ve kumetin ilgili, ilgisiz bakanlan deMehmet Kahraman gözaltına meçler yağdınyor. Sendika aşm istekler içindeymiş. Bize çok büyiık alındılar. paralar veriyorlarmış. Grev ideolojikmiş. Çelikİş'i, başkanlan suçlamaya kalkıyorlar. Boşuna ugraşı(Baftarafi 1. Sayfada) vorlar. Sendika, bize anket yaptı. zundaki "Bakanlıkça gönderilen Biz başından ne istedigimizi söypuan kartı görülmeden önkayıt ledi k. Sendika, sadece bizim isteyapümayacakür" ifadesinden kaynaklanıvor. 7 eylül günü ise öğrenci ve veliIeri yeni bir "heyecan" bekliyor. (Baştarafı 1. Sayfada) Çünkü 7 eylül perşembe günü ö*n dört aydır aç susuzsunuz" diyor. kayıt listesinden kesin kayıt yapı Sonra gümrük oyunlarıyla dülacak. Burada ise okulların zenlenen soygunu anlatıyor. Yıl"tavn" önem kazanacak.Kılavuz maz, "Haydi" diyor, "Gelin de bu da, "Kontenjan nispetinde liste pis oyunları tonuşalım." ilan edilip kayıt yapar" kaydı buŞevket Yılmaz kiminle konuşaiunmadığı için, 7 eylül günü ka cak bu oyunları? pısında beklenilecek okulların tavBaşbakan Turgut Özal'la mı rının velilerce önceden öğrenilmesi gerekiyor. Şimdilik, okulların öğ konuşup bir sonuca bağlayacak renci açıklarını önkayıt başvuru ya da "oyun içindeki oyunu" kenlarından kontenjanları oranında disine anlatacak Şevket Yılmaz? işçiler üzerinde baskı, işten bir liste ilan ederek mi, yoksa o gün kesin kayıt için öncelikle mü atılma korkusu yoğunlaşıyor. Bir racaat edenler arasından mı kapa cenaze töreninde, bir kiremit fabrikası işçilerine işveren gözdağı tacakları konusu belirsiz. veriyor: 811 eylül gunleri arasında ise daha once başka bir okula kayıt Kim giderse, ilişkisi kesileyaptırmış olanların okul değiştir cektir... me şansı doğuyor. Ama bu döİnkılap Dal, 26 yaşında kan nemde de "kılavuz"dan kaynaklanan ve veliler arasında şimdiden kanserınden yaşama gözlerini "telaşa" yol açan bir uygulama yumdu. Belki Aydın E Tıpi Cezabulunuyor. Çunku velilerin 811 evi'nden tahliye edildikten soneylul tarihleri arasında önkayıt ra yurtdışına gönderilseydi yaşayaptırabilmesi için daha önce ka yabilirdi. Yedi ay pasaport almak yıt yaptırılan okuldan "kesin için uğraştı. Hastalığı iyice ilerkaydı" geri alması gerekiyor. Bu lediği bir dönemde pasaport alauygulamanın nedeni ise "bnkayıt" bildi. Ama çok geç kalınmıştı. olmasına karşın yine sınav sonuç Gitti ve beş gün sonra da yaşabelgesinin aslıhın istenmesinden ma gözlerini yumdu. kaynaklanıyor. Oysa kesin kaydını silerek önkayıt yaptıran bir velinin, 12 eylül günü, başvurduğu okula kesin kaydını yaptırma garantisi bulunmuyor. Bu "zorluğu" (Baftarafi l. Sayfada) aşmanın tek yolu ise yine kılavuz ler. Türklş yöneticilerinin belirtda yer alan "Smav sonuç belgesi tiğine göre Toprakkale'den itibani kaybeden veya herhangi bir se ren katılacak işçilerle birlikte îsbeple eline gecmeyen adaylann ve kenderun'da yaklaşık on bin işçilileri, 22 ağuslos 12 eylül tarih nin Türkİş ve Çeliklş yöneticileri arasında ÖDYM'>e bizzat mii lerini karşılaması bekleniyor. Geracaal ettikleri takdirde, yeni sınav sonuç belgesi 5 bin TL karşılığın rek yolda oluşacak konvoy, gerekda verilecektir" ifadesinde bu se Şevket Yılnıaz'ın Iskenderun'da Türkİş ve Çeliklş bölge ve şube lunuyor. temsilciliklerine yapacağı ziyaretKesin kayıtların yapılacağı 12 lerin "adeta miting ve sessiz eylül günü içinse, eğitimci Asu yürüyüş" şeklinde geçmesi bekman Kuzuoğlu velilere şu önedyi leniyor. getiriyor: Çeliklş Genel Eğitim Sekrete"12 Eylül günü başvurduğunuz ri Niyazi Yüksel, "Karabükteki okulların kapısından avrılmavın. havanın tskendenın'a yansıtılmaÇünkü okullar, o gün konlenjan sı için bütün işçilerin uygun biçimlannı doldurup kayıtlannı kapal de uyanldığım" belirtti. Yüksel, maya çalışacaklar." "Miting boşluğunun dojdurulmaAnadolu liselerinde ise bugün sı için gereken her şe> yapılacak. bitecek olan "asıl liste"deki öğren Büyük bir gövde gösterisi olacacilerin kayıtlannın ardından, kon ğını sanıvorum. tşçiler, herhalde tenjan açıkları 14 eylül tarihleri kendileri için gelen Şevket Bey'e arasında "yedek liste"den kapatıl gereken sevgiyi gösteririer" dedi. maya başlanıyor. Kontenjanların SHP Hatay Milletvekili Melıdolmaması durumunda ise 58 eylül arasında yedek listeden devam mel Dönen, İçişleri Bakanlığı'na edilerek öğrenci kaydı vapılacak. çektiği telgrafla, mitingin ertelen8 eylul ak>amı ise okul kontenja mesini protesto etti. Donen, telgnını dolduramamışsa önkayıtla rafında, "Hükümet, güvenUgi saglayamıyorsa gitmelidir " dedi. öğrenci alınacak. Korkut OzaVın oğluna dayuk w Kayıt ANADİLİMİZİ 9iLMEk yETİVOGDü IZMIR'den HİKMET ÇETİNKAYA Akhisar'da İnkılap Dal'ın cenazesine katılmak isteyen işçilere açık açık baskı yapılıyordu. İşveren ve polis, işçileri uyarıyordu: Giderseniz başınıza gelecekleri önceden bilin!.. İnkılap Dal'ın cenazesi uçakla Paris'ten İzmir'e getirilmişti. Oradan Akhisar'a götürüldü. Polis, bir gün önceden Akhisar'da yoğun güvenlik önlemleri almıştı. 70 bin nüfuslu ilçenin giriş çıkışını polis denetliyor, yaşları 2025 olan herkese "Niçin geldin?" "Cenaze törenine mi katılacaksın?" diye sorular yöneltiyordu. İş burada bitmiyordu... Polis, aklına esen 2025 yaş arasındaki gençleri gözaltına alıyordu. Cenaze töreninden sonra ise gözaltına alınanların sayısı 47'ye çıkıyordu. Neredeyse İnkılap Dal'ın cenaze törenine izin verilmeyecekti. Aynı yarın İskenderun'da yapılacak destek mitinginin kaymakamlıkça 45 gün ertelenmesi gibi... Belki 7 eylülde Manisa'da yapılması kararlaştırılan üretici mitingine de valilik izin vermeyecek ya da bir neden bulunup ertelenecek. ANAP'lılar son günlerde birer demokrasi kahramanı. Özal'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını koyması havasının ağırlık kazanması, onları bir demokrasi önderi gibi gösteriyor. 1960 yılından beri ilk kez bir siyil cumhurbaşkanı olacak... İyi hoş da, hâlâ cenaze törenlerinde insanlar gözaltına alınıyor, işçi mitingleri engelleniyor, Güneydoğu'da baskı giderek arııyor. Başbakan Özal, Van, Bitlis, Hakkari'yi dolaşıp Ankara'ya döndü. Bu arada E tipı cezaevlerinin fabrika yapılacağını da ögrendik. Özal ne dedi Güneydoğu'da: Bu ülke bırdir, bütündür, parçalanamaz. Gözlerimizi yumup şöyle altı buçuk yıl geriye döndük... 1983 genel seçimlerınden 20 gün önce, Halkçı Parti Genel Başkanı Necdet Calp'le birlikte Van'dan Hakkâri'ye geçmiştik. Yağmurlu bir günde Calp, ilk kez Güneydoğu'daki jandarma baskıstna karşı tepki göstermişti: MDP'ye oy vermek için baskı yapanlardan yılmayın, arkanızda biz varız. Çünkü bu ülke hepimizin. Bu ülke bütündür, parçalanamaz. Her akşam iki kadeh Yeni Rakı'sını içen, arada çaktırmadan Marlboro sigarasını tüttüren Necdet Calp'e sormuştum: Biraz daha bastırsanız, Halkçı Parti iktidar olacak herhalde... Hakkâri'deki akşam yemeğinden sonra Van'a gelirken konuşuyordu o köhne seçim otobüsünde. Calp, şöyle bir bakıp yanıt vermişti: Güneydoğu'da yoğun bir baskı var. İşsizlik almış başını gidiyor. Milletin sevgisinden destek bulamayacaklanm anlayanların başvurdukları çirkin oyunlar tutmayacak. Sağlıklı bir seçim yapılabılmesi için, Doğu ve Güneydoğu'da tereddüt ve korku yaratan bu halin giderilmesi gerekir. Halkımız, demokratik hayata dönüşü özler ve bekler hale gelmiş. 1983 yılından bu yana altı yıl geçmiş. Acaba altı yıl içinde Hakkâride değişen bir şey var mı? Devletin ciddi bir yatırımı, eğitime ayrılan pay, sağlık hizmetleri ne ölçüde gelmiş Hakkâri'ye? Merak bu ya, altı yıl önce 65 yıl da diyebiliriz ANAP Genel Başkanı Turgut Özal'ın Ooğu ve Güneydoğu yöresinde yaptığı konuşmalara şöyle bir göz attık. Özal, 1983 genel seçimlerınden önce neler söylemiş, demokrasi ve insan hakları konusunda ne konuşmuş? Şöyle gazete sayfalarını karıştırıp altı yıl öncesine gittik... ANAP lideri Özal, Siirt'te konuşuyor: Üç partinin katılacağı namuslu bir seçim olacaktır Bugünku yönetim hiçbir partinin arkasmda değıldir. Eğer aksini söyleyenler, baskı yapanlar varsa ilgili makamlara bildırin. İlgili makamlar gerekeni yapmazsa bize bildirin. Özal, Ağrı'da konuşuyor: Demokrasi güzel seydir. Anarşiyi, terörü demokrasiyle yeneceğiz. Doğu'nun yoksulluk zincirini biz kıracağız. Işçiye kaşıkla verip kepçeyle alanlardan değiliz. Buralara fabrıkalar kuracağız, Doğu'nun kaderini değiştireceğız. Şu altı buçuk yılda gerçekten değişen nedir acaba? Bir bilen var mı? MEP VEPDE KAPSINiZA. CI.KAN C İNuİLİZCC AV İNÛİLTE5EDE S E U İ N DiL PEMBEBLİĞİKJDE TUPSEM'IN SİZ DE INu,LIZCb Ö6BENECEK. VAZACAKVE İngiliz Usan Ohulton Danifma Merkezi Cunhun»»» Cad 173 / 48 X 2 X 0 k Otmt* Tb 27498TUSMTRF» (1)132*7 29 Miting gibi TtCARET HAŞARAT İLAÇLAMA SERVİSI FÛMİGASYON Kimya Mühendisi İBRAHİM COŞKUN Tel: 520 55 76 572 09 02 Sıcıl Tıc No 180823/128329 ARANIYOR 13 Ağustos 1989 Pazar gunü saat iki sıralannda Yenikapı'dan trenle Florya'ya yüzmeye giden bey: 40 yaşlarında, kumral, çakır gözlü, bıyıklı. Üzerinizde bej keten pantolon; be>azlı, çizgili gömlek; siyah mokasen, elinizde Aksaray'daki bir pastanenin naylon torbası içinde pet şise suyu ve havlunuz vardı. Resminizle, adresinizle yazarsanız: ANADOLU Posllagernd 8401 VVİnterthurSCHVVEİZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle