Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 AĞUSTOS 1989 DİZİ YAZI CUMHURİYET/7 Romanya'ya en çokpara bırakan turistler Türkler; en çok konuşulan konu ise kadınlar ve cinsellik 157 kişilik Türk gnıbunda 154 erkek Romanyafda Turizm Pazarı Nila\ Karman Kotalı ve kapalı şehir Nüfusun ilerde artmasmdan pek kaygı duyulmuyor başkentte. Zira dileyen Romen vatandaşı Bükreş'e yerleşemiyor. 3. Napolyon'un Paris'in ve Mussolini'nin Roma'nın baa bölgelerini, Stalin'in de başkenti Moskova'nın merkezini yeniden düzenlediği gibi, Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşevsku da başkent Bükreş'in merkezini kendı isteğine göre yeniden düzenledi. Başkent Bükreş'in merkezinden son beş yıl içinde 19 kilise, bir sinagog ve yüzlerce konut birdenbire yok oldu. Bu kiliselerden tarihi değerı olan baaları, raylı sistemle başkentte başka yerlere taşımrken, tarihi değeri olmayan bınalar yıkılarak yerlerine çok sayıda sosyal konut inşa edildi. Bu reorganizasyon şu anda 500 yıllık tarihi şehir başkent Bükreş'te hızla devam ediyor. Romanya'nın başkenti Bükreş'in şu andaki nüfusunun 2.5 milyonu bulduğu belirtiliyor. Nüfusun ileriki yıllarda artmasmdan da pek kaygı duyulmuyor. Çunku dileyen Romen vatandaşı Bükreş'e yerleşemiyor. Başkent Bukreş kapalı ve kotalı. Bükreş'te reorganizasyon e t m e k Bir Romen erkeğinin günlük yaşamında kadınlar oldukça önemli yer tutuyor. Bunu konuşmalardan çıkartmak mümkün. Romen erkekleri ile Türk erkekleri bir araya gelince de konuşulan en önemli konu kadınlar ve cinsellik olup çıkıveriyor. Rehberimiz ise, "Biz kadınlarımızı memnun etmek için bunları konuşmak durumundayız" diye açıklıyor durumu. 2 BÜKREŞ Romen erkekleri çok nazik. Merhaba demek için elinizi uzattığınız an, karşımzdaki erkek heraen elinize bir buse konduruveriyor. Bu, Romanya'da büyük bir saygı anlarnına geliyormuş. Romen erkeklerinin saygı ifadesi olarak başvurduğu diğeT bir yöntem de kadınlara sık sık bir demet karanfil verrneleri. Romanya'da mevsim gereği çiçek bol ve ucuz. Kadını da erkeği de Romenler genellikle güleryüzlü ve nazik. Bu davranış biçimi dışında kalanlar sanıyorum sadece Romen Havayollan TAROM'un görevlileri. Nedense onlar biraz asık surath. Ama iç hat seferleri sırasında kadınlara saygı belirtisi olarak uçağa önce çocuklar ve kadınlar alınıyor. Bu ülkede kadına saygı kurumlaşmış. Bir Romen erkeğinin günlük yaşamında kadınlar oldukça önemli yer tutuyor. Bunu konuşmalardan çıkartmak mümkün. Yenilen yemeklerden koklanan havaya, kaplıcadan ulusal gerovital tedavisine kadar her şey sanki kadınların erkekleri beğenmesi için yapıhyormuşçasına bir hava yaratılıyor. Romen erkekleri ile Türk erkekleri bir araya gelince de konuşulan en önemli konu kadınlar ve cinsellik olup çıkıveriyor. Sonunda Kadınları memnnn Romanya'ya gıden Turk erkek turistterin çoğu denize bıle girmiyor ve bütün günü, kaldıkJan otelın lobısinde içki ve sigara içerekya da plajda göz banyostı yaparak geçiriyorlar. dayanamadım, "Konuşacak başka şeyiniz yok mu sian" diye patladım. Bunun üzerine rehberimiz Cornelius Rizu. "Ne yapalım, biz kadınlanmızı memnun etmek için bunlan konuşx mak durumundayız" dedi. Romanya Turizm Bakan Yardımcısı Constache Zmeu, "En çok hangi ülkenin luristi para bırakıyor" yolundaki sonımuzu "Turkler" diye yanıtladı. Galiba, Romanya'ya çoğunlukla Türk erkek turistler geliyor. Nitekim, geçen hafta bir Turk turizm şirketinin paket turu çerçevesinde, Romanya'nın Karadeniz kıyısındaki tatil merkezi Mamaia'ya gelen 157 kişilik Turk grubunun 154'unü erkekler oluşturuyordu. Romen tunzmınin 1950'li yılların sonundan ıtibaren ilk geliştiği yer olan Mamaia kıyısında ince kumlu plajlar goz alabildiğince uzanıyor. Ama gorebıldığimız ve Mamaia'daki turizm şirketı rehberlerinm bıze aktardığı kadanyla Türk erkek turistlerin çoğu denize bile girmiyor ve bütun günü kaldıkları otelin lobisinde içki ve sigara içerek ya da plajda goz banyosu yaparak değerlendiriyorlar. Romenler de genellıkle Türk turistlerin bu yaşam biçimine alışık görünuyorlar. Ayrıca Romanya'da tatil yapmanın bir diğer avantajlı yanı karaborsada bozdurulan dolarlarla birden bire lei zengini olunabilmesi. Karaborsada 1 dolar karşılığında 100 lei alınınca, her şey çok ucuza geliyor. Bir kulah dondurma 3 lei, yemek 40 lei, gece kulubüne giriş 100 lei, bir litre normal benzin 7, süper benzin 9 lei Mamaia'dan troleybüse birup Köstence'ye gidişdönüş 2 lei. Mamaia, Karadeniz kıyısında yatak kapasitesinin en yoğun olduğu bölge. Burada 21 bin yatak bulunuyor. Romanya turizm alanındaki ilk yatınmını 195O'li yılların sonlarından itibaren 70 km uzunluğundaki Karadeniz kıyılannda başlatmış. Bu kıyılarda kurulan 10 ayrı tatil merkezi nde ince kumlu plajların yanı sıra, etkili kür faktorleri, çamur banyoları ve çeşitli tedavi merkezleri bulunuyor. Romanya'nın turizmde modernleştirme planı çerçevesinde restorasyona ve yapılaşmaya gidiliyor. Ancak yapılaşma bizdekinin aksine kıyıları bozmadan, aralılclı ve planlı olarak yapılıyor. Bu kıyılardaki toplam yatak kapasitesi de 170 bın. Mamaia'nın yanı sıra Enforie Nord, Eforie Sud, Tekirgölu, Neplıin, Venus, Satiim ve Mangalia'da turistık tesisler mevcut. Romanya Turizm Bakanlığı, elindeki bu turistik tesisleri restore ediyor. Yatak kapasitesini arttırma ve sosyal tesisleri yeniden düzenleme bu restorasyon çalışmalarının başında geliyor. Mamaia'ya, gelen yabancı turistlerin çoğunluğunu Doğu Bloku ülkelerinin vatandaşları oluştururken, dolar, mark ya da frank bırakması beklenen Batı Avrupa ülkelerinin turistleri, daha modern ve gelişmiş düzeydeki Neptun, Venüs ve Satürn'deki tesisleri yeğliyorlar. Turizm Bakanhğı'nın bu bölgedeki yetkilisine, Karadeniz sahilinde niye Mamaia'yı ön plana çıkartıyorsunuz diye soruyonım, yanıt olarak, "Öyle bir şey yok. Mamaia, Romen turizminin ilk geliştiği yer oldugu için herkes böyle sanıyor. Oysa, biz turisli Eforie Nordda, Eforie Sud'da, Neplün'de, Venüs'te, Satürn'de, Mangalia'da da agıriamak istiyoruz." Mamaia'nın, cazıp olan bir diğer yanı da Romanya'nın en büyük limanı ve üçüncu büyük kenti Köstence'ye yakm olması. (Sadece 15 dakika mesafede) Bu kıyılarda istihdam edilen turizm personelinin büyük bir bölümu Köstenceli ve mevsımlik işçi statüsunde. Turizm Bakanlığı yetkılileri, turizm sektöründe çalışan 60 bin kişinin bir bölümünün mevsimlik işçi statusünde olduğunu, çıinkü Karadeniz kıyısında bir iki tedavi merkezi dışında turizmin sadece yaz mevsiminde yapıldığını belirtiyorlar. Mevsimlik işçiler arasında Köstence*de yaşayan Türkler de var. Kostence'nin de içinde bulunduğu Dobruca bölgesinde toplam 65 bin Turk yaşıyor. Bu bölgede yaşayan Türkler, kendilerine baskı yapılmadığıru din, orf, âdet ve geleneklerine kimsenin karışmadığını söylüyorlar. Mamaia'daki Ambassodor Oteli'nde çalışan Emine, Kurban Bayrarru'nda ailesinin kurban kestiğini ve kimsenin de onlara kötu gözle bakmadığını söylüyor. Bulgaristan'daki Türklere çok baskı yapıldığını hatırlatmamız uzerine, "Bizim şukür Allah burada durumumuz rahat" diyor. Kostence'deki rehbenmiz Ayda da Türk muziğini çok sevdiğini dile getirirken, Kurban Bayramı'nda Turk televızyonunu "almalanna" izin verildiğinı ve bol bol Turk şarkıcıları seyretme olanağı bulduklarını söylüyor. Köstence'ye 30 dakika mesafedeki Neptün'de ise Türk televizyonunu surekli olarak seyretmek mümkün. Buradaki Romen yetkili, bizimle konuşurken, ilk cumlesi "Reklamlar çok güzel" oldu. Romen televizyonu, hafta içi beş gün akşarn saat 19.00'da başlıyor. tki üç saat arasındaki bu yayında genellikle Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku'nun konuşmalarına yer veriliyor. Hafta sonunda ise TV program"ları gıindüz saatlerinde başlıyor. Yayın suresince Çavuşesku'nun konuşmalannın yanı sıra çeşitli folklor gösterileri ve revulere de yer veriliyor. Romanya turizminin yabancı turiste sunduğu olanaklardan biri de eğlence. Romanya'da eğlence tunzmi, revü show cambazlık ve folklordan oluşuyor. Bükreş ve Mamaia da izlediğimiz mükemmel denilebilecek nitelikteki revulerdekı balerinlerin çoğunluğu Romen Devlet Balesi'ndeki sanatçılar. Iki saat sureyle sergilediklerı gösteriler profesyonel nitelikte. Romanya Turizm Bakanlığı yetkilileri, bu revülerden birinin bu yıl lzmir Enternasyonal Fuan'na kanlacağım açıklıyor. Bu yıl lzmir Enternasyonal Fuarı'na katılacak Romenlerden bıri de 17 yaşındaki jimnastikçi Duo Lasco ve babası Ion Lasco. Baba kızın sahnede şov olarak yaptıkları gosteri, parmak ısırtacak kadar heyecan vericı. Ama bu gösteriler, genellikle yabancı turistler için diye yineleyince, yetkililer "Haklısımz, ama her şey yavaş yavaş degişiyor" yarutını veriyorlar. Romen turizminin göze batan bir diğer yanı da en lüks otelde dahi tuvalet kâğıtlarının zımpara kâğıdı gibi olması. Yetkililere bunu da ansmsaU\ğımızda yine aynı yanıtı alıyoruz: "Yava$ yavaş değişiyoruz." SÜRECEK Iyifilmşu veya bu davaya hizmet etmez sinema, sonuç olarak bir "tür sineması"na dönüşür, bir tür polisiyefilm olur. Bu tür sinema, bir "hareketsineması"dır, bir "düşüncesineması" değil. Oysa bir film; bir bildiri, bir manifesto değildir. 2 Kendinizi Brecht'çi bir yönetmen sayıp saymadığınızı bclirtmediniz? ANGELOPOULOS Brecht'e uygun sinemasal karşıhklar bulabildiğimi sanıyorum. Örneğin vakın planların kullanılmaması bile, oyuncuyla/kahramanla ozdeşleşmeyi onlediği için Brecht'çi bir tavra yardımcı oluyordu. Ama özellikle "Kumpanya"nın Brecht'çi bir film olmarun ötesinde, daha ötelere giden ve daha başka yenükler de getiren bir film olduğunu yinelemek isterim. Aynca ilk fılmlerimdeki kişiler, özellikle Atnerikan sinemasmdakilerin tersine, yoğun birer psikolojik varlığı, bızce bilınen birer geçmişi, sorunları olan kişiler değil, belli kultürel, siyasal ve ideolojik verilerin taşı>ıcısı olarak seçilmiş ve öyküye bu anlamda hizmet eden kişilerdi. Ki bu da istenirse Brecht'çi bir oğe olarak yorumlanabilir. Theo Angelopoulos'a göre sinemanın doğrudan doğruya siyasal bir işlevi yok Angelopoulos: Politik Murnau'nun son fılmleri, savaşsonrası Almanyası üzerine paha biçilmez birer belgedir. Kimi zaman, tek bir insanın öykusu boyunca tum bir ulusun ovkusunu, tarihinı oğrenebilirsıniz. Sanatçının tarihe belge bırakabilmesınin ilk koşulu, iyi bir sanalçı olabılmesidir. "Eric Von Stroheim'ı da sevdiğinizi sanıyorum. Daha 1920'lerdeki o uzun planlarıyla? ANGELOPOULOS Evet. doğru. O donemde kullanmaya curet ettığı uzun plansekanslar şaşırtıcıdır. Godard'ın "kaydırma, sonuç olarak bir ahlaki sorundur" deyişini nasıl yorumluyorsunuz? ANGELOPOULOS Godard'ın en çarpıcı, ama en doğru deyişlerinden bin bu. Sinemada her kamera hareketi, gerçekten de bır yerde moral bir seçımdir. Godard'ı yaptığı filmlerden çok. sinemaya getirdiği şeyler. daha ozgur ve serbest tavır için önemsemek gerekir sanıyorum. İyi film çok az Genelde festivaller \e ozeide İstanbul Festivali uzerine ne duşunüyorsunuz? ANGELOPOULOS Dunyadaki festivallerin sayısı giigıde artıyor. Ve hepsinin sorunu aynı: Veterli duzeyde ıyi, kaîitelı film bulmak... Buyuk festivaller, en iyileri topluyor. Kuçuklerınde ise kcşfedeeek pek az şey kalıyor. Bazen mucizeler oluyor, ama pek nadır. İstanbul da juri uyesı olduğumdan. Turk sinemasını pek iyı ızleyemedim. Yarışmadaki filmlerin genel düzeyı parlak değildi. Ama boyle olması doğal: Butun dunyada sinema bir buyuk kriz yaşıyor. Dunya çapındakv bu bunalım, en buyuk festivallerde bıle kendini hissettiriyor. Ben genelde çok film goreıı yönetmenlerdenım. Ama ilgimi çeken çok az şey çıkıyor. Filmlerin çoğu gunumuzde belli bır sinema tarzının, ozeîlıkle Amerikan sinemasının empoze ettiğı kalıplara gore yapılıyor. Çokluk fazla hızlı, "manikeen", biçimci, "klip" esıetiğiyle gelişen filmler var. Bur lür (ilmleri doğallıkla sevmiyorsunuz. Örneğin bir ken Russell'a tahammul edemediğinizi soylesenı, herhaldr yanılmış ulmam? ANGELOPOULOS Kesinlikle... Bu tür bir sinema, sankı insanı surekli yumrukluyor. Çok iyı film yoksa, en azından durust bir film yeğlerim. Orneğın İstanbul Fesıivali'nde Altın Lale'yi alan Yugoslav filmi "Filmin Adı \ o k " çok önemli bir film değildi. Ama gerçek biı soruna, ulkedekı Arnavut Sırp çelişkisine, olabildiğıncetularlı biçimde değınıyordu. Bu tur bir sinemayı sevmeyebilırsıniz, ama mahkunı edemezsınız. En azından yer yer siır ve ınsancıl gerçek parılıılan içeriyordıı. Paradjunov sineması üzerine ne dersini/'.' ANGELOPOULOS Paradjanov. bır olay.. Kendine ozgu.. Torensel, dekoıatıf, folklorik bir sinema.. Ardında gerçek bir s.matçı var. Bu savede filmlerinde (ama ilk fılınlerınde daha belırgm biçimde) tulıaf bır şıire ulasabıliyoı. Turk sineıııasıııı pek bilmiyursunuz? AN(;ELOPOl LOS Sıradan Avuıpalı smemaseveı dıızeymde bılıyorum. Gtıııev'ıu filmlerıni. Guııey Goren'm "Yol"unu, Önıer kavur'un çok ıvı bıı > filnı saydığım "Anavuıt Otv lı"nı, jeulikte Altın Lale'de yanyan ve bem pek'loyurmayau "Biı Iren \olculıığu"mı gOKİııııı Turk Mnemasi. ılgınç. oldukça o/gun bır sıueıııa... Ama bu kadauık bılgıyle lıakkında koın^ıııak istemenı O/ellıkle yenı kusağı. yenı lılnıleli de goııiK'k. bıı MiH'inayı ızlemek ueıekir. Ba> VııyelopoııU». >i/v lt>okkur fdiyor. "efrariMo [)<)li" divı>r >t~ yenidcn tılkeıııi/dc gorıneyi arzu cdivorıı/. Levi Strauss'un dersleri Sinemanızın bir özelliği de aynı plan rçinde kimi zaman zamansal sıcramalar vapmanız. klasik "flash Theo Angelopoulos. günümüzde filmlerin özellikle Amenkansınemasınınempozeettığıkalıplara göre yapıldığını, çok ıyi film yoksaenazındandürust bir fılmıyeğlediyini söylüyor. back" (gcri>edönüş) oğeleri kullanmadan, zaman için türülür. Ancak unutmayın, "Hiroşima"da son tahlılANGELOPOULOS İManbul'da Uatıldığım "SiSıradan bir filmde, bu nedenler açık olarak belirir, de geriye veya ilerhe gecivermeniz... de bir "kurgu fılmi"dir. cinayet şu veya bu biçimde açıklanırdı. Oysa ben bir nema ve Polilika" koııulu paneldc de belirltiğim gibi ANGELOPOULOS Şu ana duşunceden gelıyor Siz kuramlannızı kâğıda değil, peliküle döktünuz. açıklama geıirmek istemedim. Yalnız şiırsel nedenler sınemanın doğruya siyasal bir islevi olduğuna inanmıbu: "Geçmiş, geçmiş değildir, geçmiş şimdiki zaman Bu kunuda yazmadınız, ama veni \ollar göslerdiniz. le değil, ama bir insana, onun kişilığine saygı açısın yorunı, o zamanlar da ınannııyor'ium. Hiçbir zaman dır." Bu aslında Marksist ve HegePci bir bakıştır tari Kendinizi yine de bir "sinema kuramcisi" hUsediyor dan; insan karakterini, onu kuçülınıeyi goze almadan dolaysız siyasal filmler yapan bir sincnıacı olmadını. he... Bu, kuramsal temeli, ayrıca Levi Strauss'un >a musunuz? tümuyle tammanın olaiaksızlığma ınandığım için, her Politik sinema, sonuç olarak bir "tur sinenıası"na dopısalcı kuramları var "kolektif bellek" üzerine... Ben ANGELOPOULOS Ben gorundüğum kadar insanda iyinin ve kötunjn Vıirlikte, aynı anda buluıı nüşur, bir lür polisiye lilın olur. 2 yıl Levi Strauss'un oğrencisiydim. "masum" değilim. Yaptıklarımı hep bilinçli olarak vap duğuna inandığım için.. İnsan, gizeıni kolay çozuleEvei, CostaGavras"ın " Z " filıninin ulkenizde ılgi Aynı yıllarda Paris'te hem Sorbonne'da okuyor, hem tım, film uzerinde olduğu denli film kuramı uzerinde mez bir yaratıklır. görmesine sevindim. Her filmin vlgi gormesine sevınde IDHEC'de sinema eğitımi yapıyordum. Sinemada de duşundum. Bir "kuramcı" sayılır mıyım? Ona ^>ızmelı gunumuzde... <\ıtıa CoslaGavras sineması bana Bir "antiKreud" sayabilir mi\i/ sizi? aslında bu tur geçişler daha once de yapılmıştı. İsveçli ler karar verin.. ANGtLOPOULOS Tumuyle değil. "Freud'ıın hiç hilap etmıyor. Bu tur sinema. bir "hareket siııeSjomann'ın unlu filmi "Mademoiselle Julie"yi düşu Son filmleriniz daha klasik bir anlatımı yegliyor, modası gcçtı" demek nıoda şııııdilerde... Tıpkı onun nıası"dır, bir "duşunce sineması" değil. nüyorum: Aynı dekor içinde şimdiki zamandan geçmişe "dramatik" ogelerdcn daha çok \ararlanı\orlar. veya bunun modası geçli dcmenın nıoda olduğu gibi. atlanıyordu. Burada olay, 2 baş kişinin bıreysel belleANGELOPOULOS Öylc mi dersiniz? "Kitera' Oysa Freud insan doğası uzerınc önemli şeyler soyle Film bildiri değildir ği yoluyla oluşuyordu. Lazslo Benedek'in Arthur Mil ya Yolculuk"ta film içinde film anlalılır. Hem bir film di. Benım filmlenmde dc Frcud'cu oğcler var. Ama her Yöneııncıı. seyirciyi, kimi şeyleri cnıpozc edebileceler'dan uyarladığı "Satıcının CMumu"nde bireysel bellek izlerız, hem de filmın kahramanı olan yonctmenin ka önemli buluş, vulgarıze edildiğinde. asırılığa kaçıldı ği bir çocuk gibi gorür. Diyaloglaı da o seyırcıye aracılığıyla boyle bir sıçrama vardı. fasında canlandırdığı bir fılmin seruvcninı... O, kışı ğında, asıl önemindcn bir ^eylcr yılirir. Psikanali/ de " i n m e k " için oluşturulur. Oysa bir film bu bıtdın, bir Ancak dekor aynı kalmakla birlıkte, plan değişiyor lerinı arayan bir yaratıcı, bir gozlemcıdir. Onu tanıma aşırı Freud'cular tarafından vulgarıze edilmiştir. "Kum manılesto değildir. Dusuııceye scsleıımelr, M.yırcıde geıdu, bir plandan oburune geçıliyordu. Ben, nıçın geç yız aslında, sadece dunyaya onun go/lcriylc bakaru. panya"da kimi Freud öğretileri, Oidipus komplek çek, lıas duygıı ve du>uın.vleı uyaııdtrmaKtıı. Bu film miş ve şimdiki zaman, aynı kamera hareketiyle kavra Burada, Pırandello'nun tersine, vazar kısilerini aramak sı, babaoğul ılişkileri, tilmdc birer ınelin olarak, bi bir gazelccilik olayı değil, biı varalı^. olayıdıı. l>ı biı namasın diye duşundum. Ve bunu, kolektif bellek du ladır Her ki^ilik çitttır ve film, çağdaş sanatın temel rer "veri" olarak kullamlıyordu. Çeşilli melinlcnıı kul film, ctkisini /amaıı içiııdv.' gosteıeeek ol.uı bıı alty.ı1 zeyinde ele aldım. "Kumpanya "da, tıyatro sahnesi, ay sorunlarından biri olan "kımlik arayi ?!" üzerincdir. lanıldığı bu filmde, Ireud oğrelisi de bir uır '"motiıı pıya ka'kıda bukıuınahdır. !}iı \cya bıı davaya hiznıeı nı zamanda tarihin sahnesi olarak işlev gorur. Bu filmde, kişileri gcrçeklen lanıyamayız. Ne yu içinde mclın" olarak yer alıyordu. Bu filmi, arkeolog değil. Tum bunlar bendc uzun bir iç hazırlanma donemı nelmeni ne de surj>und«n donen ya^lı adamı. Psikolo ların çok iyı bildiği, ka/ındıkça allıııddiı daha cski biı Film, bıı saııaı eseu o l a u k , haıitti ııklaıı. ıılustaıı sonucu, çeşitli politik, estetık, kuramsal etkılcrın bir jiye burada da sırt çevirmi} ^o/ukııjorsunu/: KlaMk psi ınelnın çıktığı eskı par>omcnleı gıbı cle ulıııak gcrckiı olııısa olsııu lıım duııv.ı lıalklarır.ıtı viılak mal\ olaıı ve ğını sanıyorum. sentezi biçımınde oluştu ve sinemama yansıdı. "Kum kolojiden jjerçeklen nclret mi edivorsunuz? iıısaiKİaki eıı soylıı ue varsa. oıuı yonelık bıı nıııasıu panya", bu açılardan sinemayı yenileyen bir film oldu. ANGELOPOULOS Bir anlamda c\et. Çuuku psı Û/cllikU unlü uçlcmeni/dc, Vunuıüslaıı >akın la bir paıçasıdıı. kolojı, o/cllikle sinemada kullamlageldiği biçimiylc, o rihinin ın uncmli dontmlcrini' baklını/, hu doıu'inlcr Sinrınadsı "kü<,ıık" vc>a " h u > u k " ııyktılır >ar Alain Re>nais'nin özellikle "Hiro>i kısıyı sınırlıyoı Kişiliklcrin bira/ da yı/cmlcrinı koru u/erinc (incınli >arnılarda hıılıındıınu/, yvni yurııııılar ınıdır si/cc? ve diger ba/ı filmlerinde beltek \e zamanı bellek için ması gcrcktığıni duşunuyorum. İlk lılıııını olan "Yegclirdiııı/. Boyltsine > jşanısal ştylerı anlalırkrn, nuıı ANGI.LOPOl l.O> llavıı. >oklııı \IIIOIIKMII'de i/lemek tavrı da siıi etkilemiş olabilir mi? niden Canlandırma", bu agdan çok anlunılıydı. Uu ları aynı /aınanda sincma dilini ycnilcyın. bivinui, sc ıım alahildığıııc hiuyscl yo/ııken ovkııleıı. baıuı v'ağANCKLOPOULOS Rcsnaıs dc ku^kusuz oncmlı filmde, gerçek bir olaydaıı yola çıkurak, kocasını ol yirıi kilk'kri için >a'jirlın bir anlalıınla vtTini'k si/i kor da> llalya ıı/eriııe cok şey oğıelli. Mı/ogıithi'ııın alıbir sıncmacı. "Hiroşima" bclki yınc bircvscl bcllcğı ız durnu> bıı kovlu kadını ve bu ciııayı.'lııı ardındakı nc kulmadı mı? l.n a/ıııdaıı, sııylcdikUrini/iıı gcnis killt siııılıaıı k.ıhıanıanlaıııım ovkıılıtiiKİcıı iso l,ııxııı\.ı u/elarjfından kabul cdilmcntosi, anla>ılınaınası açısııulan? ııııe, larilı kıtaplaııııdaıı çok daha la/la tnlgı edııulinı. ler, ama buyuk bir ın<eliklc bu kolcktıl bcllcğc doııuş dcnlcrın ary>lırıli]ia.ı anlatılıyordu BİTTİ