Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
11 AĞUSTOS 1989 CUMHURİYET/15 Halepçe katliamını an mak için BM'ye başvuru K1ZILTEPE (Cumhuriyet) Isveç hükümeti 17 martın Halepçe kallianıını anma günü ilan edilmesi için Birleşmiş Milletler'e başvurdu. Kıbrıs Rum kesiminde, dünya oğrenci günü nedeniyle bir araya gelen öğrenci temsildleri, Irak Baas rejimini Kürtlere karşı giriştiği kanlı eylemler nedeniyle kınadı. Suriye Halk Radyosu, İsveç hükumetinin Halepçe'yi anma günü ilan edilmesi için Birleşmiş Milletler'e başvurarak, tüm ülkelerin bugünü kabul etmesini istediğini haber verdi. İsveç hükümetinin BM'ye sunduğu raporda kimyasal silahlann dunya genelinde kaldınlması için çahşmalar yapılması gerektiği savunuldu. Demirkent'ten Semra Özal'a: \ Bodnım olayı yüz kızartıcı İ G l a s n o s t çerçevesinde gey l ç e n h a f t a sovyetler Birliğı^ nin Sivastopol limanını ziyaret eden Thomas Gates ve Kauffman fırkateynleri Istanbul limanında demırlediler. Gates fırkateyni dün Istanbul'dan ayrılırken, Kauffman güdumlü fuze fırkateyninın salı günune kadar ziyaretinı sürdüreceği bildirildi. Kauftman ftrkateyninin kaptant Deniz Yarbay Ronald C. Bogle, dün Istanbul'da ABO Başkonsoloslugu'nda duzenlediği basın toplantısında Kauffman gemisinın 15 ağustos salı gününe kadar Dolmabahçe açıklarında kalacağını belirtti. Ancak Yarbay Bogle, Kauffman fırkateyninın bundan sonra nereye gideceğini henüz bılmediklerini ve salı günü gelecek emırlere göre rotalarının belirteneceğinı söyledi. yaşın**> K r i s t i n B a k e r ' ABDdek i ıik kadın tabur kumandanı oldu. 17 yaşında girdiği Harp Akademısi'ndeki başarılanyla bu göreve getirildı. Gelecek sene 4.400 harp okulu öğrencisinin sorumluluğunu yüklenmek bu guzel asker ıçın pek kolay olmayacak. (Fotoğraf: Reuter) Rİİ7Pİ Irnmanrin 21 Haber Merkezi Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirken« bir suıe once Bodrum'da bir diskoteğe giden Başbakan Özal'ın eşi Semra Özal'ın, gazetecilerin fotoğraf makinelerini toplatması ve Aktur'da basın mensuplanna söylediği "Gazeteciliği de ayağa düşürdünüz" sözlerine tepki gösterdi. Demirkent yazılı açıklamasında, "Bodrum'da geçen olaylar üzücü ve demokrasi adına da yüzkızartıcıdır. Arkadaşlanmızın fotoğraf makinelerinin toplatılmasının nedenlcrinin açıklanmasım istiyorum Üzüierek bclirtrnek gerekir ki, ayağa düşen bir şeyler varsa. bu asla gazetecilik değildir " dedi. likler, Avustralya'da geniş çaplı ortak bir hareket düzenledi "Kanguru Operasyonu" adını taşıyan ve barış zamanında düzenlenenlenn en büyüğü olan harekâta katılan Amerikalı asker Damien Dayonte ülkenin kuzeyinde karsısına çıkan bir kertenkeleye öpücük verirken göruluyor. g p "Kanguru operasyonu K HABERLERİN DEVAMI Açlık Grevinden Olüm Orucuna... (Baştarafı 1. Sayfada) temez isyan duygularının içten içe işlemesine neden olmaktadır. Böylece yeni yeni altüst oluşların tohumları atılıyortoplumrja. İnsan haklarını böylesine çiğneyerek rüzgâr ekenler, günün birinde kaçınılmaz olarak fırtına biçerler. Onun için, bir başka açıdan insan haklanna, demokratik özgürlüklere sahip çıkılması bir fantezi değildir; toplumsal huzur ve barışın en temel koşullarıdır bunlar. Aynca, Türkiye'nin yakın geleceğini karartan, sadece Özal iktidarının insan haklarına dönük kayıtsızlığı değildir. Başbakan Özal'ın siyasal gerçeklere ilişkin kayıtsızlığı ve bir yerde ulusal irade ile inatlaşması da siyasal istikrarsızlığa zemin hazırlamaktadır. Partıler sıralamasında 21.80'le üçüncülüğe düşmüş olmasına karşın, cumhurbaşkanını belirtemeye kalkışmasının başka bir anlamı olamaz. "21.80'lik cumhurbaşkanı"r\m siyasal anlamına karşı böylesine kayıtsız kalabilecek Dışarıdaki mahkumlar "Oglumu öldiirtmem, ben onu nasıl büyiittüm, gencecik girdi. şimdi saçlan beyazladı. Olsun, yaşıyor ama. Bize yapılanları göriıyorsun oğlum. Bunlar bize böyle davranıyor. Çocuklanmıza neler yapmaz. Hadi ben umursamıyonım, her ilde polis kaydımız var, ama oğlumun bünyesi de zayıfttr, nasıl dayanır 40 gün açlığa." Halen açhk grevine devam eden ve ölüm sınınna yaklaşan Şcrif Siraen'in annesi Ayşe Simen; kınk koluyla kavgadan kaçmamış, düşmüş peşine oğlunun. "Kolum" diyor, "Ankara'daki yüniyüşte lunldı." tteklenmiş, tartaklanmış yıllar boyu. Cezaevleriyle ilgili pkan tüm yasalan, genelgeleri ezbere biliyor tarihi ve sayılanyla birlikte. Oğlunun peşinde tam bir cezaevi uzmanı olmuş. Ayşe Simen ağlıyor, kendini yerlere atıyor. Oğluna yazdığı mektubun yanıtında kötü olduğunu öğrenince şunları söylüyordu: "Oglumu öldiirtmem, biz onlan nasıl büyütüyoruz. Bakın kanamalan devam ediyor. Katillerden bunun hesabım soranm. 9 yıldan bu yana ben onun peşindeyim. Benim çektiklerim önemli degil. Oğlum yaşasın yeter..." İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA İZMİR Şimdi yeni bir tartışma başlıyor. TarSorumlu kim? tışmanın önümüzdeki günlerde ilginç boyutlaSevk raporunu veren doktoriar mı, yoksa cera ulaşacağı bir gerçek. zaevi yetkilileriyie, savcı mı? Evet, 349 tutuklu ve hükümlünün Eskişehir Dün sabah olayın tanığı bir konuğumuz varE tipi Cezaevi'nden Aydın'a nakli için doktor ra dı. Kendisine sorduk: porunu kim verdi? Bu ringler neyin nesidir? Bu soruya yanıt aranırken, şu anda Aydın E Aldığımız yanıt tüyler ürperticiydi: Tipi Cezaevi'nde yönetım soruşturmasını yürü İki ring ithal edilmişti. İçerisi bölüm bölümten Adalet Bakanlığı başmüfettişine bir soru sor dür. Avrupa ülkelerinde her bölüme nakil sıramak gerekiyor: sında birer tutuklu hükümlü konur. Amaç uzun Vurun komünistlere, hainlere, öldürün on bir yolculukta içlerinde sapık varsa filan diye. ları, devletin ne olduğunu anlasınlar... Oysa Eskişehir'den sevkte her bölüme dörder kişi konuldu. Ölen Mehmet Yalçınkaya ile HüKim verdi bu buyruğu? AsJında "sevk raporunu" kimin verip verme seyin Eroğlu da buringlerdeydi.Havasızlığın etdiği araştırılırken, "vurun hainlere" sözcüğünü kısıyle zaten yolda fenalaşmışlardı. Fenalaşınca durdurup hastaneye kaldırılkullanıp tutuklu ve hükümlüleri çınl çıplak soymaya kalkışan, dipçik, cop kullanarak kafa, göz maları gerekmez miydi? patlatan gardiyanların gerçek kimliği ortaya çıYanıt yine ilginçti: karılmahdtr. Askeri bir kortvoydayız. Yetkimiz yok. Konvoy durmadan hareket edecek denildi. Olayın iki yönü var bizce... Ama yol boyunca bir kaç kez durmuş konEskişehir'den Aydın'a dek geçen süre. 1 ağustos gece yarısı saat 02.00'deringlerebin voy. Jandarmalar su içmiş. Tutuklu ve hükümdirilen 259 hükümlü ve tutuklu Eskişehir Ce luler 'doktor bizi kurtarın' diye bağırmışlar. Biz konvoydan daha sonra hareket ettik. zaevi'nın kapısında sabah saat 08.00'e dek bekleliliyor. Yani tam 6 saat. Eskişehir'den Aydın'a Öğrendik kl bazılarına su verilmiş, bazılanna veise 12 saat sürüyo'r yolculuk. Aydın Cezaevi ka rilmemış. Tutuklu ve hükümlülerinringlerealınışı napısında da 4 saat bekletiliyor. Toplam 20 saat sıl oldu? ringlerde kalıyor 259 tutuklu ve hükümlü. Gece yarısı saat 02.00'de başladı. SelaDr. Lütfü Üstün ve Dr. Bülent Baloğlu'nun rahattin Şimşek, battaniyeye konulup ölü gibi çıporlarında şunlar yazılı: Eskişehir Özel Tip Cezaevi hükümlü tu karıldı Eskişehir Cezaevi'nden. Nail Koç, Davut tuklusu Selahattin Şimşek'in hekim reiaketin Aksu, Mehmet Kök, Erdem Keçer ve Hasan de ve ambulansla Aydın E Tipi Cezaevi'ne nak Cansız da Selahattin gibiydiler. Bunlarringekonuldu. Oysa ambulans eşliğinde otobüslere kolinde bir sakınca yoktur. Eskişehir E Tipi Cezaevi'nde görevli Adalet nulacaktı. Doktoriar itiraz etmediler mi? Bakanlığı doktorlarından Temel Altay ve Murat Ettiler, ama dinleyen kim? Doktor arkadaşKozanoğlu'nun verdikleri rapor da yukarıdaki gibi. Şimdi bu iki doktorun verdikleri raporun no lar Aydın'da yaşadıklarını anlatınca olay açığa terden tastikli bir sureti Çorlu'da çalışan Temel çıktı. Bu, bir ölüm yolculuğuydu. Aydın ise işkence, zorla traş, çınl çıplak soyma meselesi. Altay'ın ağabeyinde bulunuyor. Raporlarda "ambulans takviyesiyle Doktor arkadaşlar 'yapmayın, vurmayın' deyinotobüslerde" sözcüğü yazılı olduğu halde 259 ce onlar da itile kakıla dışarıya çıkarılıyor. Olayların tanığı otan konuğumuzun bize yututuklu ve hükümlü ringlere bindiriliyor. Havakarıda yazdıklarımızı anlatırken gözleri doluyor. sız ve susuz bir yolculuk başlıyor böylece. Bu, bir vahşettir, bir cinayettir... Eskişehir Cumhuriyet Savcısı Uğur İbrahim Doktorların verdiği "sevk raporu" araştırılsın. Hakkıoğlu yıllık izinde olmasına karşın nakil Ama bununla birlikte de salt bir kaç SHP milbuyruğunu onaylıyor. 35 günden beri açlık grevinde olan tutuklu letvekili değil, Genel Başkan inönü, Baykal, bu ve hükümlulerringlerde,bir jandarma birliği ise insanlık dışı olayın üstüne gitmelidirler. Olayı otobüslerde yolculuk ediyor. Doktor raporunun tüm ayrıntılarıyla kamuoyuna açıklamalıdırlar. Ellerinde de yeterli kanıt var şu anda... tam tersi bir uygulama işin özü. bir siyaset adamından bu ülkeye nasıl yarar beklenebilir? Her 100 kişiden 80'inin, bir başbakan olarak görmek istemediği bir kişi, cumhurbaşkant olabilir mi? Ya da onun belirleyeceği bir aday, o koltuğa oturabilir mi? Olursa, oturabilirse, bunun mu adı, ulusal iradeye ya da demokrasiye saygıdır? Kesinlikle hayır. İnsan haklarında olduğu gibi, siyasal alanda da bazı temel gerçeklere bu denli kayıtsız kalabilen bir iktidar, ülkede işleri yalnızca karıştırır. Nasıl ki denizler dalgalanmadan durulmazsa, bizler de köklü kopuşları, büyük altüst oluşları yaşamadan, doğru dürüst bir demokrasiye sahip olamayacağız belki de... Demek ki tarihten kolay ders alınmıyor; toplum olarak öğrenmenin yolu kolay açılmıyor. Hele bir de tarih sahnesine çıkan koca koca adamlar, bu denli kötü öğrenci olurlarsa, iş sonunda olacağına varıyor belki de... Ne dersiniz? (Baftamfı 1. Sayfada) Adalet Bakanlığı bakkında soru S A G L A B Tüm kapılar ka önergesi >ereceğim" diyerek şoyle pandı. Çok katı bir durumla kar konuştu: şılaştık. Tutuklular nakil gecesini Aydın'da eğer kısa surede çöve Aydm Cezaevi'ne girişi anlat zum getirilmezse vahim olaylar tılar. însanlığımızdan utandık. gelişecek. En geç pazartesi akşaBizler işkencenin sonuçlannı ve iz mı bu iş bilmeli." lerini gördük. Açlık grevinde bulunan tutuk Şekerii suyun ve luzun kesil lu ve hukumlulerden 40 kadannın diği doğru mu? açlık grevinden vazgeçtikleri bilSAĞLAR Evet. Böylece aç diriliyor. lık grevi ölüm orucuna döndürüldü. tdam cezalan birkaç yıldır uy Istifa çağrısı gulanmıyordu. Şu anda Özal ikAnkara Büromuzun haberine tidan insanlan ölüme terk ediyor. göre İnsan Haklan Acil Durum İnfaz yapılıyor. Komitesi dün Kızılay Postanesi'n Sizce neler oldu? Hükümet den bir telgraf çekerek Adalet Baneden kaülaştı? kanı Oltan Sungurlu'yu istifaya SAGLAR Sayın Bakan açık çağırdı. 23 meslek ve demokratik lamalannda, kendisini aşan du kuruluşun temsilcilerinden oluşan rumlar olduğunu söylemişti. Ken tnsan Haklan Acil Dunım Komidisine bağlı cezaevlerini o yönet tesi'nin telgrafında "Biz adalet ve miyorsa kim yönetiyor? Sanıyoruz bunu gerçekleştirecek bir Adalet etkili güç odaklanru kastediyor ol Bakanı istiyoruz. Istifa ediniz" malı. Sayın Bakan bu cinayetlerin denildi. hesaplarını vermek zorundadır. Şimdilik söyleyeceğim bu kadar. Özal'a telgraf Bu arada SHP heyetinin iki gün Helsinki insan Haklan lzleme önce Aydın E Tipi Cezaevi'nde Komitesi, Başbakan Turgut Özal1 Başsavcı Nural Uçurum ile birlikte dan, Aydın Cezaevi'ndeki ölümAdalet Bakanlığı temsildleri ile lerle ilgili soruşturma açmasını isyaptıkları görüşnıe sırasında tu tedi. tuklu ve hükümlülerin istemleri Mehmet Yalçınkaya ve Huseyin olan 61 maddeden kabul edildiği bildirilen 58 maddenin tüzük bek Hüsnü Eroğlu'nun ölümlerinden lentisi nedeniyle hemen yürürlü bir gün sonra çekilen telgrafta, koğe girmeyeceği öğrenildi. Koğuş mitenin iki ölüm olayı ile yakınlara televizyon verilmesi, kitap, dan ilgilendiği ve ölümlere, açlık mecmua, gazete sokulması, ha grevindeyken girişilen 15 saatlik berleşme olanağı sağlanması gibi sevk işleminin neden olduğu öne istemlerin yer aldığı maddelerin sürüldü. Telgrafta, Başbakan Adalet Bakanlığı'nca hazırlanacak Özal'a "Bu ölümler hakkında acil bir tüzük ile yeniden ele alınaca bir soruşturma başlatmanızı ğı, bunun önce Bakan Oltan Sun diliyoruz" denildi. Istanbul Tabip Odası, işkence gurlu'nun, daha sonra Bakanlar Kurulu'nun onayından geçeceği ve ve cezaevlerindeki yaşam koşullacumhurbaşkanına sunulacağı ve rının olumsuzluğu iddialarını "izleme buradan da alınacak olurdan son araştırmak üzere ra Resmi Gazete'de yayımlanma komisyonlan" oluşturulmasını sıyla yürürlüğe gireceği belirtildi. önerdi. Bu tüzüğün bürokratik işlemleriIstanbul Haber Servisi'nin hanin tamamlanmasının ise çokberine gore, kadınlar, cezaevlerinuzun bir süre alacağı bildirildi. deki ölüm olaylannı ve baskıları kınamak amacıyla dün "siyah" bir Avukatlar Başsavcı Nural Uçu protesto düzenlediler. nım ile görüşemediler. Avukatlar Saat 12.30 sıralarında Tünel'de Savcı Mehmet Eken ile göruştüktoplanan çeşitli kadın demeği üyeten sonra, bir açıklama yapabileceklerini bildirdiler. Avukatlar da leri "devlçtin cezaevlerindeki şidha sonra adliye binası önünde top det politikasını ve cinayetlerini lanan tutuklu ve hükümlü yakın protesto etü'klerini" belüterek herları ile görüştüler. Bu arada adli kesi pazar gunüne kadar siyah giyye giriş ve çıkışlarının sıkı kont meye davet ettiler. Kadınlar, daha rol altına alındığı ve üst araması sonra üzerlerindeki siyah giysilerle yapıldığı görüldu. Emniyet Müdür Tünel'den Galatasaray'a kadar yüVekili Ömer Eser polislerin her rüdüler. "Siyah protesto"dan sonra kahangi bir durumda olay yerine kısa sürede ulaşmalarını sağlamak dınlar dağıhrken, olay yerine geiçin mevcut polis araçlarına tak len güvenlik görevlileri, Nuran Ağan, Ayşe Düzkan, Şenay Gelişviye istediklerini söyledi. li, Filiz Karakuş, Gülnur Savran ve Saynur adında, 6 kişiyi gözalErenMn sözleri tına aldı. Kadınlann Beyoğlu Emtstanbul Milletvekili Mehmet niyet Amirliği'ne götürülerek ifaAJi Eren bütün gün cezaevindeki delerinin ahndığı öğre*nildi. tutuklu ve hukümlülerle görüşHaznedar'da Akbank şubesine mek için savcı ile yaptığı göruşme konulan ses bombasının saat lerden olumlu cevap alamadı. 22.00 sıralarında patlaması, yöreDaha sonra Aydın Devlet Hasta de heyecan yarattı. Tahrip gücu olnesi'ne giden milletvekili Eren mayan bombanın patlaması sonuhastanede yatan 47 tutuklu ve hu cu bankanın camları kırıldı. Gakümlu ile görüşme imkânı buldu. zetemizi telefonla arayan bir kişi, Görüşmelerden sonra bir açıkla eylemi DevGenç'in gerçekleştirdıma yapan Eren, "Dönerdönmez ğini belirterek, "Cezaevlerindeki Ölümler yaklaştı (Baştarafı 1. Sayfada) lik yoktu. Ancak içeride hastanenin arkasındaki morgun önü polis ve askerden geçilmiyordu. Morg'un önündeki bu ölu nöbetinin anlamını kimse kavrayamamıştı. Ölüm olaylan yavaş yavaş duyulmuş, tutuklu ve hukümlü yakınları Aydın'a gelmeye başlamıştı bile. Ölenlerden Hüseyin Hüsnü Eroğlu'nun cenazesi, sessiz sedasız kaldırılıp götürülmüştü. Tutuklu ve hükümlü yakınları, Mehmet Yalçınkaya'nın cenazesini öyle sessiz göndermeye pek niyetli değildi. Morgun önünde yavaş yavaş toplandı tutuklu ve hükümlü yakınları. Analardı en çok acı çeken; oıılarm özlemi sadece çocuklanmn iyi olduğuna ilişkin bilgi almaktı. Hanım Sönmez, Ayşe Simen, Lamia Aygün bunlardan sadece birkaçıydı. Lamia Aygün Van'dan kalkıp gelmiş, o cezaevi senin, bu cezaevi benim diyerek dolaşmıştı yıllar boyu oğlunun peşinde. Lamia ananın ayaklanna yıllann yorgunluğuyla birlikte baskı, zulüm ve ölümleri protes fazla kilolar binince, ayakları onu to için eylemi gerçekleştirdik" taşımaz olmuştu, ama yine yurüyordu. Bağırıyordu. Ve şunları dedi. Mahmutpaşa'da yaklaşık 700 söylüyordu yüksek sesle: kişi, ellerinde Kürtçe "Devrim Şehitleri Ölumsüzdür" yazılı bir pankartla gösteri düzenlediler. Göstericiler, "Cezaevlerindeki faşist baskılara son" sloganı attılar ve ara sokaklara girerek dağıldılar^ Buyruğu Kim Verdi? "TATVAN'DAN KAMUOYUNA ÇAĞRI" Bonn'da gösteri Bonn'da bir grup, cezaevlerinde uygulamaları protesto için sloganlar atarak büyükelçilik binası na doğru yürüyüşe geçti. Polis, göstericileri binaya 100 metre kala durdurdu ve yürümelerini engelledi. Göstericiler arasında yer alan kapatılan TöbDer'in Genel Başkanı Gültekin Gazioğlu, Şanar Yurdatapan ve Melike Oemirağ tarafından Bonn Buyükelçisi Reşat Anm'a iletilmek istenen protesto mektubu görevliler tarafından alınmadı. Göstericiler, beraberlerinde geti^dikleri ve uzerinde Mehmet Yalçınkaya ile Hüseyin Hüsnü Eroğlu yazıları bulunan iki adet siyah tabutu yolun ortasına koyarak "dayanıma andı" içtiler. Stockholm'de yaklaşık 50 kişilik grup cezaevlerindeki başkıları protesto için THY'nîn bürosunu bir sure işgal ettiler. Adana Büromuzun bildirdiğine göre, Diyarbakır 1 Nolu E Tipi Cezaevi'nde yaklaşık 500, 2 Nolu E Tipi Cezaevi'nde de altı sol siyasi tutuklu ve hükümlünün açhk grevi dokuzuncu gününe girdi. Dört gündür Sosyalist Parti il binasında açlık grevi yapan, aralannda parti yöneticilerinden dört kişinin de bulunduğu 43 tutuklu ve hükümlü yakınının sayısı yeni katıhmlarla 58'e yükseldi. Hükümlü annesi Sabriye Sözen (55) önceki gece fenalaşarak devlet hastanesine kaldırüdı. Tedavi kabul etmeyen Sözen, yeniden greve katıldı. Gaziantep özel Tip Cezaevi'nde 237 siyasi tutuklu ve hükümlünün açlık grevi yedinci gününe girerken, E Tipi Cezaevi'nde önceki gün eylemlerini bırakan biri sol siyasi, 17'si adi suçtan tutuklu ve hükümlü 18 kişi dün yeniden açlık grevine başladı. Malatya E Tipi Cezaevi'nde 121, Siirt Kapah Cezaevi'nde 14 siyasi tutuklu ve hükümlünün açhk grevi altıncı gününü doldurdu. Hekimhan Kapah Cezaevi'nde 4 siyasi mahkumun açlık grevi üçüncü, Ergani Kapalı Cezaevi'nde ise 20 sol siyasi tutuklu ve hükümlünün eylemi dokuzuncu gününe girdi. Ceyhan Özel Tip Cezaevi'nde yaklaşık 200 sol siyasi tutuklu ve hükümlü altı gündür açlık grevi yapıyor. Adana E Tipi Cezaevi'nde ise ll'i siyasi, 20'si adli suçtan tutuklu ve hukümlü 31 kişinin açhk grevi dördüncü gününü doldurdu. Elazığ E Tipi Cezaevi'nde açhk grevi yapan dokuz sol siyasi tutuklu ve hükumlu eylemlerini dokuzuncu gününde ölüm orucuna dönüştürdü. Kahramanmaras E Tipi Cezaevi'nde ise on sol siyasi tutuklu ve hükümlü 16 gündür açlık grevinde. Mersin'de de sekiz tutuklu ve hükümlü yakını İHD şube binasında iki gündür açhk grevi yapıyor. Açlık grevinin 1 Ağustos Genelgesi kaldınlıncaya kadar sürdürüleceği bildirildi. Nazüli E Tipi Cezaevi'nde 204 tutuklu ve hükümlünün sürdürdüğü açlık grevi eylemi devam ediyor. Eskişehir Cezaevi'nden nakledilirken yaşamlarını yitiren H. HÜSNÜ EROĞLU ve MEHMET YALÇINKAYA'nın onurlu direnişlerini saygıyla anıyoruz. "1 Ağustos Genelgesi'nin" yürürlükte kalmasının başka ölümlere de neden olacağı kaygısını taşıyor ve uygulamaya son verilmesini talep ediyoruz. Bu olaya neden olan sorumluları kınıyor ve tüm devrimci demokratları duyarlı olmaya çağırıyoruz. "Direnmek yaşamaktır." TATVAN DEVRİMCİ DEMOKRATLARI ADINA: FAKİ HÜSEYİN, RABİAAZAT SAĞNIÇ, ŞEVKETNİMETULLAH, BİRUSKYILDIZSERHATNİYAZİZOZANEPÖZDEMİR, TAHİR DEMİR, İMDAT AKBAY, FAİK TUNÇTAN. İBRAHİM HIRDAL, REŞİT DELİ, BARIŞ MUSTAKHAN, CAHİT ZEYDANLI, BEDRİ ASLANER, BEŞİR GÜNDEM, FESİH ASLAN, SERVEST CEYHAN, S. İSA ÇETİN, NEDİM ÇOLAK, HÜSEYİN GÜZEL, HALIL GENÇ, BEDİA KARASU, AHMET YILMAZ, AHMET ENGİN, LEVENT NASIR, SALİH ASLANER, İHSAN BAKIRHAN, HÜSNA ÖZDEMİR Işte ölüm yolculuğu (Baftamfı 1. Sayfada) söylendi. Her ringde tuvalet ihtiyacı için bir bidon ve bir bidon da içme suyu vardı. Bu su da ısınarak içilemez hale gelmişti. Konvoy yolda sık sık dunıyordu. (Hareket halinde az da olsa serin hava gelirken konvoy durduğunda içerisi iyice bunaltıcı oluyordu.) Yolda fenalık geçiren, durumu ağırlaşan arkadaşlar, arabalardan sedyelerle ambülansa konuluyordu. Bu durumlarda, alınan arkadaşlanmızın ölmüş olabileceği eııdişesine kapılıyorduk. Konvoyun sık sık durma nedenlerinden biri de yol kenarlarındaki mevye ağaçlarının, nohut tarlalannın talan edilmesi idi. Arkadaşlarımız arabalarda can çekişirken, askerler ve cezaevi görevlileri kucaklanna elmaları doldurmakla meşgullerdi. Nazilli'ye geldiğimizde, Aydın'a gidecek olan arkadaşlannuzın konvoyunun, yeniden düzenlenip harekete geçmesi yanm saat kadar sürdü. Bu işler sürerken, konvoyun cezaevi avlusunda her yanı silahlı askerlerle kuşatılmış olmasına karşın ringlerin kapısının aralanarak biraz olsun hava almasına izin verilmedi. Bulunduğumuz ringdeki açlık grevindeki iki arkadaşın (Murat Tıkıroğlu, Nuri Odemiş) ringden indirilip Aydın'a gidecek olan, tavamndaki hava deliği dışında hiçbir f>enceresi bulunmayan ringe sokulmak istenmesi üzerine arkadaşlar itiraz ettiler. Arkadaşlann binmesi için o ringin kapısı açıldığında korkunç bir manzara ile karşılaştık. Kapının önünde görduğümüz birkaç arkadaş, sınlsıklam ter içindeydiler. Birinin elinde bulunan naylon poşet kan doluydu. Öğrendiğimize gore Erdem Keçer adlı arkadaşımız kan kusmuş. Subaya ve orada bulunan doktora gösteriliyordu. Bu arada doktorla subay arasında bir tartışma geçti. Subay, o iki arkadaşın da bu arabaya binmek zorunda olduğunu, diğer arabalarda hiç yer olmadığını, hatta ringin zeminine battaniyeler serilerek oturtulanlar olduğunu söylüyordu. Arkadaşlarımız zorla bindirildi. Aydın konvoyu gittikten sonra bizler yarım saat daha arabalarda bekletildik. Daha sonra ikişerli indirilerek kelepçeler çozüldü ve havalandırmaya alındık. Ölum yolculuğuna tanıklığım bu kadar. Ölen iki arkadaşımızın ölumüyle ilgili birkaç şey soylemek istiyorum. Arkadaşlarımızın olum nedeninin sadece aşırı su kaybı ve açlık olduğuna inanmıyorum. Çünku bu arkadaşlarımız açlık grevinin 8 gün sonra başlayan grubunda idiler. Yani açlık grevinin 27. günündeydiler. Eğer nedeni sadece bu olsaydı, durumları daha ağır olan arabalara sedyelerle bindirilen ve daha uzun süredir grevde olan arkadaşlarımızın ölme olasılığı daha fazla değil midir? Aynca avukatların da belirttiği gibi üzerlerinde birçok darp izlerinin bulunması, yaralanan gardiyanların bulunması, Aydın'da arkadaşlarımıza saldırıldığım gösteriyor. Ölüme yol açan esas neden bu vahşi saldırıdır. Şimdi de Nazilli E Tipi'ndeki durumu anlatmak istiyorum. Toplandığımız havalandırmada yine ikişerli olarak içeriye alındık. Saçlanmız zor kullanılarak kesildi. Feci şekilde dayak atılarak ikişer ikişer hücrelere götürülürken, bizi susturmak için ağızlarımıza kâğıt tıkıştırdılar. Bu sırada müdure dövülürken, 'Biz asker değil, siyasi tutukluyuz', 'İnsanlık onuru işkenceyi yenecek' diye bağınyorduk. Dışarda kalanlar duymasın diye bizi susturmak için ağızlarımıza kâğıt tıkıştırdılar. Tıraş sonrası dövülerek götürüldüğümde mudurü gördüm. 'Gözünüzün önünde işkence yapılıyor görmüyor musunuz?' dediğimde müdur, nefretle bakarak sadece, 'götürün' dedi. Onun bu tavrından cesaretle dövmenin dozajını daha da arttırdılar. Feci şekilde dayak atılarak ikişerli olarak hücrelere konulduk. Atıldığımız hücrelerde sadece birer yatak ve battaniye vardı. Su içmek için bardak bile yoktu. Üzerlerimizden sigaralanmız dahi alınmıştı. tki gün sonra sigara verildiğinde kibrit vermediler. Sular vanalardan kesildi. Havasızlıktan ve susuzluktan iki arkadaşımız bayıldı. Nazilli'nin gardiyanları sürekli tehditkâr ve küfürlü konuşuyorlardı. Öyle ki Eskişehir Özel Tip'ten getirilen gardiyanlar bile onlardan korkmuşlardı. Hücrelerde 5 gün tutulduk. Bu süre içinde tamamen keyfi uygulamalarla karşılaştık. İlk uç gün tum ısrarlarımıza rağmen bir yetkili ile konuşabilmemiz mumkun olmadı. 4. gün Eskişehir'den ikinci müdur Yaşar Bey'le görüştuk hücrelerde. 'Geçici olarak buradayım, yetkili değilim' dedi. Hucreye konulduğumdan itibaren sürekli revire çıkmak istediğimi söylediğim halde ancak 5. gün çıkardılar, çunkü darp izlerinin geçmesini bekliyorlardı. Avukatlarımıza telgraf çekmemiz engellendi. Tahliye günümde gelmeleri için aileme yazdığım telgrafın; 'avukat ile gelin' sözcüklerinden dolayı, çekilmeyip bana iade edildi. Gerekçesini sorduğumda, 'Avukat sözcüğünü çıkar, çekelim' dediler. Aramızda 'derhal ametiyat edilmesi gerekir' şeklinde raporu olan Celalettin Delibaş ve yine kanamalı bir hasta olan Fetullah Çmar da bulunuyor, bizimle ayru koşulları paylaşıyorlardı. Gelişimizin ertesi günü sürgünü protesto için iki günlük açhk gTevine gjttik. 7 ağustosta ise süresiz açlık grevi başladı. Bu açlık grevine Eskişehir'den gelenler ve daha önceden orada bulunan diğer devrimci tutuklu ve hükümluler birlikte başladılar, hâlâ süriiyor. Açlık grevinin amacı Aydın'daki ölümün eşiğindeki arkadaşlanmızm onurlu direnişini desteklemektir." İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK İnsanlık dışı 1 Ağustos Genelgesı'ne karşı direnişte öldürülen Mehmet Yalçınkaya ve H. Hüseyin Eroğlu ve tüm mücadele şehitlerinin anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. Tüm devrimci demokrat kamuoyunu direnişe destek vermeye davet ediyoruz. Fikirtepe'den devrimci demokratlar adına Hüseyin YILDIZ, Haşim COŞKUN, M. Ali TURAN, Tayyar YILMAZ, Şükrü COŞKUN, Remzi YONTAN, Hüseyin GÜNEY, Kemal ULUER, Mehmet AYTAÇ, Coşkun YEŞİLYURT, Mehmet ASLAN, Hüseyin GÜVENÇ, Hüseyin ÖZTÜRK, Ali CEYLAN, Rıza GÜVENÇ, Hakkı GÜLERYÜZLÜ, A. Kemal YILMAZ, Haydar KILIÇ, Hüseyin GÜÇLÜ, Cemal BİTGÜL, Sait KILIÇ. Şemsettin GÜNEŞ. Çağımızın yüzkarası olan 1 Ağustos Genelgesi'nin kaldırılması için verilen mücadelede öldürülen Mehmet Yalçınkaya ile H. Hüsnü Eroğlu'nun katilierinden hesap sorulması, işkenceye son verilmesi, tüm cezaevlenndekılere insanca yaşama hakkının tanınması için insanım dıyen herkese çağrıda bulunuyor, cezaevlerindeki ve dışındaki açlık grevlerini destekliyoruz. BATMANLI YURTSEVERLER M. ŞİRİN TEKİK, İHD YÖNETİCİŞİ HAYRETTİN ÖZGEN, SENDİKACI SÜLEYMAN AYRILMAK, SENOİKACI RESUL BECERİKLİ, SENDİKACI MEHMET KARA, İŞÇİ BİŞAR KAYA, İŞÇİ EMİN EKİCİ, ESNAF SALİH AKTAN, ESNAF MİNETULLAH SÖZEN KAMUOYUNA Gözaltuıa alınıp saldırıya ıığradik Büyükdağlı 'dan Özal'a mektup: İNSANLIK ONURU İŞKENCEYİ YENECEK... Cezaevlerindeki insanlık dışı baskıları ve uygulamaları nefretle kınıyoruz. insanlık onurunu canları pahasına ayakta tutan sehitleri saygı ile anıyoruz. MERSİN'DEN İLERİÇİ DEMOKRATLAR ADINA MAK. MÜH. OSMAN GÜRBÜZ, İSMAİL ULUÇ, HASAN ÇINAR. MİMARLAR: ENVER KÜÇÜKALIÇ, YÜKSEL KARADOĞAN, RUHİ YÜKSEL, BURHAN TEKNİKER, NURFİDAN GÜRBÜZ, SABRİ KONAK, AYSUN TAYLANER. SERBEST: HANIM EMGİLİ, MUHSİN YILMAZ, MEHMET TIKIR. ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Sosyalist Parti Genel Sekreteri Yalçın Büyükdağlı, Sosyalist Parti'nin faaliyetlerinin devlet görevlileri tarafından önlendiğini bildirdi. Büyükdağlı, 6 ağustos pazar Sosyalist Parti genişletilmiş parti meclisi toplantısına yapılan saldınyı kınayarak, "Emniyel yetkililerinin saldınyı bu noktaya vardırmaları, bakanlık ve valilik katından talimat aldıklan yolundaki kuşkulanmızı kuvvetîendirmektedir" dedi. Büyükdağlı, Başbakan Turgut Özal'a bir mektup yazdı. Mektupta Büyükdağlı, 5 ağustos cumartesi günü yapacaklan mitingin valilikçe yasaklandığmı belirterek, Ankara Vali Yardımcısı Yahya Gür'ün partinin bildiri ve afişlerine el koyduğ\ınu söyledi. Sosyalist Parti genişletilmiş parti toplantısında 28 parti yöneticisi ile üç gazetecinin gözaltına alınarak dövüldüğunü kaydeden Büyükdağlı, "Bu toplantıda ben ve merkez yönetim karar iıyesi tsmet Öğıitücü de saldırıya uğrayarak gozaltına alındık, böylece parti meclisi toplantısına 30 yöneticimizin katılması engellendi" dedi. KAMUOYUNA Dönecekler bir gün Yürekleri mavzer zulası Yürekleri gül Ve çocuk çığıltıları insanlık onurunu cezaevlerınde yücelten tüm devrimcılerin direnişlerini destekliyor, bu kavgada öldürülen HÜSEYİN HÜSNÜ EROĞLU ve MEHMET YALÇlNKAYA'yı saygı ile anıyoruz. BURDUR'DAN DEMOKRAT DEVRİMCİLER ADINA SEVİNÇ ERATALAY, ŞÜKRÜ YÜCE, SÜLEYMAN YELİM, CEMAL SOYSAL, VELİ AKŞİT, ÖMER EVGİN, MEHMET TOK, NURETTİN ÖNEY, NURAY ÖĞRENER, MEHMET ÖZTÜRK Cezaevlerinde işlenen cınayet ve işkenceye karşı insanlık onurunu yükselten dırenışçilereselamlar. KOCAMUSTAFAPAŞA'LI DEVRİMCİ DEMOKRATLAR ADINA REZZAK AYDOGDU, İLHAN BÜYÜKTURK. MEVLÜT AYDOĞDU, ATİLLA YAVUZ, EHOL TUĞLU, CEM GÜN, ŞEREF AZAT, HALİL AKAR, ÖZGÜR TUĞLU, BAYRAM BETON, TURHAN YILDIRIM, SERHAT DEMİREL, TEMEL AKKAN, ERTAN ÇİFTÇİ, YÜKSEL AKAY, ERDAL AYDIN, MÜCAHİT KILIÇ, BULENT BETÜL, MUZAFFER CAN, ENDER ATEŞ, AHMET YILDIRAN, RECEP BOZLOK, GÜLER DEMİREL, ORHAN CENGİZ, GÜLTEN SÖZÜER, MELEK AKYÜREK, İHSAN KARAÇAM HALKIMIZA