25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER kullanılması gerekmc/. Fakıu, değcrleri ' çok yuk^ck (Çok açık renkli) olan yü/cylerın hatta beyaz vu/olcrın kullanılması olumlu olur. Bu tur yuzeylcr. gunc>in ısıtıcı ctkisi nedeniyle yapı kabuğunun ısınınasını buyuk oranda engellcr. Cîııncş ı^ınlarının değişik yukseklik ve doğrultulaTdan gelerck olvi'jturduğu golgeler, \şıklı ve karanlık bolgeler nedeniyle, yayınık ışıktan çok ayrı bir etki yaratır. Bu etki roliefli bir goruntu ortaya koyduğu ve algılamayı kolay!aştırd\ğı ıçın hoşa gicleı. Pakat, goruş alanı içine giren >apı yu/eylennde çok ısıklı bolgelerle gölgede kalan bolgeler arasındaki bu>ıık ışıklılık ayrımları (kontrası) kimi zaman görscl konforu bozar. Renkli yapılarda doğrudan güneş alan renkli >uzeylerden yansıyan ışıkların oteki yuzeyler uzerinde. tür, değer, doymuşluk yönünden kimi zaman olumlu, kimi zaman ise olumsuz etkilerı soz konusu olur. Örneğin, her yüzü aynı renk olan bir yapının bu nedenden oturu kimi yerleri açık ya da ko>u renk ya daaz va da çok doymuş renktegörünebilir. Ayrı ayrı renkli yapılar ya da değişik yuzleri >a da bolumİTİ ayrı renk olan yapılarda da yansı>an ışıklar birbirlerini etkilediği zaman renk turleri bozularak uyumsuz renklerin oluşmasına neden olabilir. Cun ışığımn ortadan kalktığı, yapay aydınlatmanın önem kazandığı durumlarda da bu kez lamba ışığından yararlanmak söz konusu olduğu için aydınlatmada lamba seçimi onem taşır. Çunkü gece aydınlatmasında ışık kaynağına bağlı olarak değişen renkler hem tek tek yapılar için hem de değişik turden renkli yapılar için onemlidir. Örneğin, eğer bir ışık kaynağı aydınlatacağı yüzeyin rengini gosterecek ışınlar içermiyorsa bu yüzeyin rengi değışecektir. Ayrıca aynı kaynak, görüş alanı içine giren değişik renkte yapıları aydınlatırken kullanılan renklere gore bir bolümunun rengi değişecektır. Bu değişimde tamamen ilgisiz renkler ortaya çıkabilir. Bu nedenle yapılann dış aydınlatmasında ışık kaynağı seçimi tayf ozelliği yönünden üzerindedurulması gereken önemli bir konudur. Birbirleri ve doğa ile u> umsuz olan renkler, renk kargaşasına yol açar. Bununla birlikte aynı yapı yüzunde ya da aynı yapının ayrı yüzlerinde kullanılan değişik tür değer ve doymuşluktaki renkler de iyi seçilmediği zaman olumsuz etki yaratır. Burada kullanılan gereçlerın de rolu buyuktur. Dolayısıyla mimari gorunuşun önemli bir bölümünü oluşturan renk etkeni, kent görünüşü yönünden de üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Y apılarııı Renginin Kent Görümtttstindeki Rolü Birbirleri ve doğa ile uyumsuz olan renkler, renk kargaşasına yol açar. Bununla birlikte aynı yapı yüzünde ya da aym yapının ayrı yüzlerinde kullanuan değişik tür değer ve doymuşluktaki renkler de iyi seçilemediği zaman olumsuz etki yaratır. Burada kullanuan gereçİerin de rolü büyüktür. 5 TEMMUZ 1989 PENCERE Soylu Olmak... Izmır'in kurtuluşunda Gazi'ye Karşıyaka'da bir ev hazırlamışlar. Daha doğrusu bahçe içinde bir köşk. Mustafa Kemal Paşa1 yı ağırlamak istiyortar, gönülden gelen duygularla. Gazi gelir, yanındakilerle birlikte kapıya varır; mermer merdivenin basamaklarını çıkar. Bundan sonrasını Şevket Süreyya'nın kaleminden okuyalırrv. "Gazi birden durur. Gözleri sertleşmiştir. Bakışları dumanlaşmıştır. Yüzü donuk ve gergindir. En yakındakı karşılayıctlarına biraz sertçe sorar: Bu nedir? Orta yaşlı, terbiyeli bir bayan karşılayıcı cevap verir Yunan bayrağı Paşam! Bu eve yerieşen Yunan Kralı Kosıantin, buraya ilk girerken, bu taşlığa serilen Türk bayrağını çiğneyerek geçmişti... Hata etmiş. Ben bu hatayı tekrar edemem. Bayrak milletin şerefidir. Ne olursa olsun yerlere serilmez, çiğnenemez. Kaldınnız." 1922'de Yunanistan düşmanımızdı; Batı Anadolu'yu yakıp yıkmış, onbinlerce ocak söndürmüştü. Gazi, bütün bunları yüreğiyle yaşamış, gözlerıyle görmüştü. • Başbakan Özal, Gebze'deki çadırkentte incelemeler yapmış; Bulgaristan'ın zorunlu göçle sınır kapılarımıza yığdığı soydaşlarımızla konuşmuş. Sayın Özal'a yaklaşan bir kadın, 19 yaşındaki çocuğunun Bulgaristan'da kaldığını ağlayarak söylemiş. Başbakan demiş ki: Onlara Bulgar domuzu derier. Alırız, döve döve atınz. Mamlar eşyalan gönderiyor, insanları göndermiyorlar. Hiçbir halt yiyemezler. Jivkov sallanıyor ashnda. Bastnyoruz. Merak etmeyin. Burunlanndan fitil fitil getireceğiz. Jivkov'u masaya oturtacağım. Kafasına vuracağım. Bulgarın blöfünü gördük. Türklen gönderin, dedim. Onlar bunu beklemiyordu, ne yapacaklarını şaşırdılar." Başbakan hızını alamamış, ailesınden ayrı kaldığı için yakınan bir kadına da, ' Merak etme" demiş "ümüklerine basa basa alacağız." Gazetelerde Sayın Özal'ın bu konuşmalarını okuyunca şaşırdım; inanamadım. Ne yazık ki doğruymuş. • Jivkov yönetimine elbette öfkelenıyoruz; insan haklarını hiçe sayryor; Bulgaristan'daki Türklere yapılan zulüm yüreğimizde tepkiler yaratıyor. Ne var ki duygusallıkla iş bitmiyor. Türkiye bugün köşeye sıkıştırılmış bir ülkedir. Hem kendi içinde insan haklarına ilişkin sorunlarını çözemiyor; hem de ekonomik açıdan zor durumdadır; yaklaşık 50 milyar dolar dış borçla elleri kolları bağlanmıştır. Devletler hukukunun öngördüğü etkili yaptırımlardan hiçbirini Bulgaristan'a karşı kullanamıyoruz; dünya kamuoyunu uyarmaya çabalıyoruz; ama, ne kadar başarılı olduğumuz meydandadır. Sotya'nın tutumunda şimdilık değişiklık görülmüyor; bir süre sonra da iş işten geçmış olacak. Ancak Özal yönetimi, Bulgaristan olayını iç politika malzemesi olarak kullanıyor; eline yeni bir sermaye geçmiştir; tabansız ANAP iktidarını bir süre daha yaşatmak için içe dönük propagandanın ardı arkası kesilmiyor. Yine de, her şeyin bir ölçüsü var, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı böyle konuşamaz: Bulgar domuzu, ümüğüne bastım, Jivkov'un kafasına vuracağım. döve döve alınz... Ne demek bunlar? Yetersiz bir başbakanın çaresizliğini vurgulayan sözler değil mı? Terbiye ölçülerini aşarak konuşmanın ne soydaşlarımıza bir yararı, ne de Bulgaristan'a bir zararı dokunur. * Sayın Özal, bizi ele güne karşı utandıracak üsluptan'vazgeçmeli. Türkiye Cumhuriyeti başbakanına yakışacak biçimde konuşmasını öğrenmelidit Prof. MÜJGAN ŞEREFHANOĞLU Yapılar, dış mımarileri ile kent içinde belirlı bir yer alarak kent mimarisinin oluşumunda önemli rol oynarlar. Çunku hiçbir yapı kentten soyutlanarak tek başına değerlendirilemez. Çevresinde yakın planda yapı bulunmaması durumunda ise buyuk oranda doğa ile etkıleşim soz konusudur. Dolayısıyla doğa. yapılar, yollar ve benzerleri kent göruntusunü oluşturan önemli oğelerdir. Doğa ile yapıların ve yapılann birbiriyle uyumu kent goruntusunu olumlu kılar. Yapılann uyumunda proporsiyon, mimari stil, kullanılan gereçler gibi etkenler ne kadar önemli ise yapılann rengi de o kadar onemlidir. Renk, ışıktan soyutlanamayan bir öğedir. Çünku ışık olmadan gorme olayı olmadığı gibi renk gormek de olanaksızdır. Dolayısıyla belirli bir ışığın yuzeyleri aydınlatmasvyla renk olgusu ortaya çıkar. Kentler gun boyunca doğal ışık altında, geceleri ise yapay olarak. yani lamba ışığı ile aydınlatılarak algılanır. Her ıki aydınlatma durumunda da birbirinden ayrı nitelikte goruntuler elde edilir. Gun bovunca oluşan goruntuler doğal ışıktan kaynaklandığı ıçin bu ışığı genelde etkilemek söz konusu deeildir. Değişen iklim ve doğa koşullarına bağh olarak gerek doğada gerekse yapılann goruntuMindekı değışimler kaçınılma/dır. Bu nedenle doğal iklim \ e çevre koşulları yapılann renklendırimıesındc onenıli rol oynar. Orneğin, doğanın buyuk bir ^oğunlukla tekdüze karakter taşıdığı ve kapalı gok durumunun ağırlıklı olduğu iklimleTde oldukça renklı vapı yuzleri kenti daha çekıci kılar. Renkli tuğla ya da benzeri renkli yuzlu yapılar gibi. Kapalı gok koşullannda ışık yayınık geldiği için golgeler oluşmaz, bu nedenle renk kullanımı gorsel algılamada daha etkili olur. Sonuç Tek tek yapılar ele alındığında, kişiler ya da kurumlar kendilerine ait vapıların içinde renk konusunda karar vermede isterlerse bağımsız olabılirler. Fakat, tüm yapılar kentin ortak malı olduğu ve kent gorüntüsü oluşturduğu için yapılann dış renginin belirlenmesinde çevre etkeninin göz önunde tutulması ve konunun uzmanlarca denetlenmesi ya da aynntıh yönetmelikler oluşturulması gerekir. Kent görüntüsunde renk açısından bir önemli konu da özellikle buyük kent merkezlerinde oldukça yoğun bir biçimde yer alan "reklam" panolarıdır. Kimi zaman tüm yapı yüzlerini kaplayan boyutlarda bile oluşturulan bu tür reklamlann da yine kent gorüntüsü yönünden tümuyle ele alınması ve iyi değerlendirilmesi gerekir. Hava karardığı zaman, bu reklamlarm aydınlatılması ve ayrıca ışıklı reklamlann kullanılması ise kentin estetik gorüntüsü yanında aydınlatma tekniği yönünden özellikle trafık açısından yine üzerinde durulması ve denetlenmesi gereken bir başka önemli konudur. (') Tur. Kımıızt, sarı, yeşıl, mavı, mor gibi renkler. {) Doymuşluk Renklerin gri ıçerıği. Bir renk grıden ne kadar uzaklaşırsa o kadar doymuş olur (') Değer: Aynı renk türünün açıkkoyu arasındaki değişımi. Açık pembe. Kırmızı gıbı Belirli kurallar Bu tur renkli vapıların belli goruş alanları içinde birbirlerı ile uyum sağlamaları gerekir. Bu uyumun sağlanmasında renk duzenlerini oluşturacak belirli kurallar geçerlidir. Bununla birlikte yapıların doğadaki renklerle de uyum sağlaması onem taşır. Örneğin, doğadaki yeşillere çok ters duşen, bir başka deyişle doğayı yadsıyan yeşil bovalı yuzeyler genellikle hoşa gitmez. Bol güneşli, açık gök koşullarının ağırlık taşıdığı iklimlerde ise güneşin sıcak renkli ışığı nedeniyle çok renkli (değişik tur'ler) ' ve doymuşluğu 2 fazla olan renkli yüzeylerin EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OKURLARDAN tutsa 4. dereceye gelmeden ek göstergeden yararlanamaz. 14.6.1989 gun ve 20195 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Geçenlerde gazetelerde bir haber vardu 657 sayılı Devlet 368 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameynin 5. maddesinde Memurlan Yasası, aynen şöyle deniliyor. "243 Sayılı kabulünden bu yana tam 59 Kanun Hükmünde kez değişik liğe uğram ış. Bu Kararname'nin geçici 1. yasanın her değiştirilmesinde maddesindeki sağlık arkası güçlü olan bir sımfm hizmetleri sımfına dahil yaranna bir iki madde veya ortaokul muadili mesleki okul fıkra sıkıştınlmıştır mutlaka. mezunlan için en yüksek Yalnız genei idare hizınetleri devlet memuru aylığınm (ek sınıfı özenle bu ayrımın gösterge dahil) VelOhuıa dışında tutulmuş sanki. Söz kadar özel hizmet tazminatı konusu yasada sıralanan ödenir metni %12 olarak Teknik Hizmetler Stnıfı, değiştirilmiştir". Halbuki Sağlık Hizmetleri Sınıfı, Genel tdare Hizmetleri Eğitim Öğretim Hizmetleri Sınıfında, aynı öğrenimdeki Sınıfı, Hukuk Hizmetleri biri, üstelik 30 yıllık hizmeti Sınıfı, Denetim Hizmetleri ve hatta müdür sıfatı dahi Sınıfı gibi. Türk Silahlı olsa bu ödeneği 4. dereceye Kuvvetleri ile Emniyet gelmeden alması olanaksızdır. Hizmetleri Sınıfını bu Sağlık ve Teknik Hizmetler, sıralamaya koymaya gerek bu haktan yararlanmak için bile görmüyorum. Örneğin hizmet süresi ve kadro unvanı yüksek öğrenim görmüs bir koşuhı aranmaz. Genel İdare sağlık personeti veya teknik Hizmetlerinde ise en az 4. personele 8. derecede ek derecede olmak gerekir. Söz gösterge verilir de eşdeğerde konusu tazminat, teknik ve bir genel idare hizmetleri sınıfından memur ağzı ile kuş sağlık hizmetlerinde ortaokul Tahsin Saraç İçin... "Üç müyüz dört müyüz nerde o gemi Üç yeraltı suyu suskun akışkan Gecelerde yaşanmamış maviliklerın İçinde mi evrenlerimiz ötesinde mi Kıl payı kavşağında yüreklerin" Bu şiiri üçümüz yazmıştık. Dağlarca, Saraç ve ben... 1969 yılının 4 ağustos pazartesı akşamı... •'Geçmişin Kuşları" adlı günce kitabımtn 'Yaşanmamış Yaşanan' başlıklı parçasını buraya almak istiyorum, o güzel akşamüstünü daha iyi duyurmak için: "Bir geceyarısı şiiri bu. İstiklâl Caddesinde, Taksım'e çıkana dek yazıldı. Oağlarca, Saraç söylediler ikişer mısraını, birini de ben. Yol uzasa şiir bitmezdi belki. Hem hangi şiir bitmiştir! Yarım kalmış yaşamlar değil midir şiirler. Biterse. şiir olmaz, düzyazı olur ancak. Bir ılke çıkar mı, şiirler yarım kalmış düzyazılardır, ama bitmiş düzyazılar şiir degildir diye. Bugün Necatıgil kaçtı elimizden. Narlıkapı'dan Sirkeci'ye döndüğümüzde dokuz buçuktu daha. Hep de güzel turist kızlar dolanır bu garda. içmeyi bitirmemiştik ki! Narlıkapı'da NecatigiU in, Şipal'in bir kahvesi var, bir içkievi var. Her zaman boştur ya, bugün bomboştu. Bir bizim masa vardı dolu. Ne güzeldir oturup Marmara'ya karşı içmek, şiirden, sanattan konuşmak. Ne bitmez bir heyecan bizdeki! Çeyrek yüzyıldır böyle içkilı gazino larda, kahvelerde konuşa konuşa tüketemedik konulanmızı. Tükeneceğız, tüketemeyeceğiz. Geceyarısı okuyorum ortaklaşa şiirimizi. Benim mısraımı sevmediler önce, 'Gecelerde yaşanmamış maviliklerin', Bir •yaşanmamış' güzel galiba. Geceler, mavilikler pek aşınmış şeyler. Ama yaşantımız, düşlerimiz aşınmalarla dolu. Necatigil de olsaydı Beyoğlu'nda, şiir dörtlü bir boyut kazanacaktı. Kaçtı gitti Sirkeci'den. Nereye mi? Kim nereye gidebilir ki kendi elinden? Kaçmak, çekip gitmek, sevilerden, dostluklardan, yaşanmış, yaşanmamış anlardan, gecelerden... Bir de beğenmedi şair dostlar 'Gecelerde yaşanmamış maviliklerin' mısraını. Ben okudukça okudukça bir şeyler duyuyorum, ne yapayım?" Necatigil yıllar önce kaçtı gitti. Her zamanki gibi sessizce, kinv seyi rahatsız etmeden. Şimdi de Tahsin Saraç... Öyle alışılmadık bir şey ki bu, şimdi bile inanamıyorum. Çarşamba günü gazetedeydi. llhan'ın yazdığı gibi 'tunç yüzünde gözleri alev alev, yüreğındeki volkanın dışa vuruşu' vardı. Ben Tahsin Saraç'ı hep bu anlamda gördüm. Başkaldırıcı, direnişçi, inandığını sonuna dek savunan, halka, insana, sanata, şiire sonuna dek bağlı bir insan... Yeni kitaplarını getirmişti, 'Bütün Şiirler'... Sanki içine doğmuş bu şiirlerin 'son' olacağı! Bir de Kayıhan Keskinok'un resimledıği son şiir kitabı "Çıplak Kayada Çimlenmek". Lotus Ödülü'nü aldığı için mutluydu, sevinçliydi. Yıllar süren şiir serüveninin bir basarıya ulaşmasımn coşkusu içindeydi. Tahsin Saraç'ı Kuleli'de Fransızca öğretmenliği yaparken tanımıştım. Dağlarca'nın yanında gördüm ilk kez... Dağlarca tutkunuydu. Şiirlerini Fransızcaya çeviriyordu. Kendisi de şairdi. 1960'tan önceleri... Zaman akıp geçti. Türk Dili Yönetim Kurulu'nda birlikte oluyorduk. Öğle, akşam sofralarında, içkili yerlerde... Baktım, resimlerimizde hep rakı söyleşileri var. Yaşam dolu bir ınsan. Düşüncesini açıkça belirtmekten korkmayan bir toplumcu... Bu yüzden 12 Mart döneminde iki kez gözaltına alındı. Geçirdiği yürek bunalımlarına karşın günlerce 'içerde' kaldı. Yine de toplum için, insan için, sanat için savaşım vermekten kaçınmadı. Aydınlar Dilekçesi davasının sanıklarının başında yer aldı. "Yürüyemiyorum ayaklarım üstüne ama Yürüyorum yüreğimle üstüne zulmün Kasatura suratlı karanlıkçıların Korkusu şu sırtıma saplanan kurşun İnsana çiçekçe açılan sevgidir Kaynağı çağlayan çağlayan coşkumun Öyle evrenlerdeyim ki özüyüm ben artık Havanın, toprağın, ateşin, suyun Bu kıyımlar, bu kıyınçlar, kırımlararasından Duyuyorum sesini son kurtuluşun Ve de inanıyorum dinecek dinecek Yüzyıllardan sancısı şu sol kolumun" Saraç bu şiirini Server Tanilli'ye sunmuş. Şunu da Ceyhun Atui Kansu'ya: "Her bahar on yedi, mart sabahı Dostluk gülü açmanın, yürek yüreğe olmanın Şimdi artık bir adı da Ceyhun Sen öldün Kırmızı küstü kiraza Çekip gitti menekşeden mor Ceyhun." Tahsin Saraç artık yaşamda değil. Altmışına gelmeden çekti gitti. Şiirler, yazılar, çalışmalar, güzel anılar bıraktı ardında. Dostluklar, sevgiler... 'Şu elli yaşımda, diyordu, yüreğimi kendilerine han kapısı gibi açık tuttuğum kale gibi dostlarırn oldu yaşamım boyu, içimi hep sıcak tutan sevdiklerim...' Oren'e gitsem, Sunar'ın plajına insem, uzaktan siyah mayosuyla adım adım yaklaşan dost Tahsin Saraç'ı görür gibi olacağım. Ya da Ankara sokaklarında, içkievterinde... Geçmişin o uzak gecelerinde, akşamlarında ve yirmi yıl önceki bir ağustos gecesinde yazdığımız o ortak şiirde dediği gibi "Kıl payı kavşağında yureklerimizin."... Memur zammı ve beklenti eşdeğerine dahi verilirken, 25 yıllık hizmeti aşmış 5 yıllık fakülte mezunu bir genel idare hizmetleri personeline tanınmamaktadır. Çunkü bu sınıfta bulunan bir kişinin söz konusu ödentiden yararlanması için en az sef kadrosunda bulunması ve 4. dereceye yükselmis olması gerekmektedir. Neden mi böyle oluyor? Memur deyimi öyle genis bir anlamdadır ki, yeri gelir, doktor, mühendis, yargıç veya subay, memur sayılırlar; yeri gelir bu sayılanlar kendi sınıflannın zırhına bürünürler. Ortada yalnız memur olarak kala kala kamu kuruluslan bürokrasisinin altyapısını oluşturan hizmet emekçileri, yani genel idare hizmetlerine dahil memurlar kalır. Bilindiği gibi her yıl iki kere Yan Ödeme Karamamesi yayımlanır. Bu kararnameye de memur statüsünde ülkemizde ne kadar "unvan" var ise sayüır ve bunlara ait çeşitli yan ödemelere ait puanlar belirlenir. Ancak en büyük kitleyi olusturmasına karşın yukanda sıralanan nedenlerden ötürü sesini duyuramayan vaafsız işçidüz memura sıra gelince "burada kadro unvanı sayumayan diğerleri ise" sadece iş güçlüğü zammmın en düşük puanı bu gün için 375 rakamınm 43 katsayı ile çarpımına eşit tutartna yeter görülmektedir. Yanlış anlaşılmasın, genel idare hizmetleri sınıfı dışında olanlara fazla veriliyor demiyoruz. Anayasamızın önemli maddelerinden olan "hiçbir sınıfa ve zümreye ayncahk tanmmaz" ilkesinin, bugünlerde tüm memurlann "sağaltılması" amacı ile ameliyata almmalanndan söz ediliyor da. Hiç olmaz ise söz konusu ilkenin gözönünde tutularak bu defahk olsun "vasıfsız işçi" Genel Hizmetleri sınıfında çahşanlar "masa"da unutulup kendi haline bırakılmasınlar istiyoruz. M. NECDET ÖZALP/Ankara A D M A R İ Ç İ N Mesleğiyle ilgili yüksek öğrenim görmüş, ajans deneyimli, İngilizce bilen MUŞTERI REKLAM TEMSILCILERI YAZARLARI Ajans deneyimli, doğru, çarpıcı ve etkili reklam üretebilen, tercihan ingilizce bilen OKUL ÜSKÜDAR KOZYATAĞI MALTEPE TARABYA ÇAĞLAYAN SÜRÜCÜ BELGESİ VERİLİR 334 362 352 162 146 22 69 47 33 21 21 08 18 88 30 OZEL BORA SURUCU KURSU OLUM Nevşehir'in Dadağı köyiı sağlık ocağında çalışan raeslektaşımız Hüviyetirni, askerlik cuzdanımı, sefer görev kâğıdımı kaybettim. Hukumsuzdür. GAZİ GENÇ IETT kartımı ve şebekemi kaybettira, hükümsuzdur. ESRA AKVARDAR BAŞ'ı insanhk dışı bir saldın sonucu yitirdik. Acımız sonsuzdur. Meslek onurumuzun ayaklar altına ahnmak istendiği, can güvenliğimiz dahil her türlü demokratik taleplermizir gözardı edildiği günümüzde sağlık personellerine yönelik bu ve benzeri saldırıları şiddetle kınıyoruz. Meslektaşımızın ailesine ve tüm sağlık çalışanlarına başsağlığı diliyor, ilgilileri ivedilikle gerekli önlemleri almaya davet ediyoruz. TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ, TEKNtK SAĞLIK MENSUPLARI DERNEĞİ VE SAĞLIK ÇALIŞANLARI Görüşme için: 175 05 50 STEPHANE GRAPPELÜ Afişler 1.500 TL'den aşağıdaki adreslerde satışa sunulmuştur. CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ: Türtocağı Cad. No: 3941 Cağaloğlu MODA SİNEMASI: Bahariye Cad. KADIKÖY KARYA KÜLTÜR MERKEZİ: Istanbul Cad. No. 83 BAKIRKÖY (Adliye karşısı) NOT: Cumhuriyet Kitap Kulübü üyelerine indirimlidir. Cumhuriyet Kitap Kulübü Taksitle Kitap Kampanyası 31 Temmuz'â kadar AZÎZ TANER SEVİLDİKÇE YAŞIYOR EŞİ VE KIZI Dr. BEYHANLEMAN TOLGA ÇANDAR jeenekseı ERZURUM Y1LOIZI L^nfr ı E S « S H « TJRKUSJ ı E* serıl Cumhuriyet Kitap Kulübü Kadıköy Temsilciliği MODA Sİneması KADIKÖY BELEDİYESİ KÜLTÜR ŞENLJĞİNDE İMZA GÜNÜ 9 temmuı pazar, 16.0019.00 HARMAN EMEL SERİNKAYA HAMZA GÜL nişanlandılar. Kutluyoruz. CUMHURİYET GÜNEY İLLERt BÜROSU ÇALIŞANLARI K A S E T C I L E R D E NAİL GÜRELİ NAİM TİRALİ Yer Kadıltdy Meydant ISIanbul IMÇ SBIokNo 5322 UnkapafııTel 513CK)64 Anksra ZafeıÇars.s No 27 Yenısehıt Te '3150 63 YAYINCIUK VE MÜZİK TİC LTD. ŞTİ. AVUSTRALYADA İNGİLİZCE THE AUSTRALIAN CENTRE FOR LANGUAGES Tam gun kurs konaklama, aktıviteler ve tüm organizasyon Eğitiminiz süresince part time çalışma olanağı TEKAS: (1) 362 39 59 (1) 362 40 96 Izmir 31 67 24 Bağdat Cad. No: 510 D 6 Bostancıistanbul ÖĞRETMEN ARANIYOR Nişanlandık, mutluyuz.. EMEL SERİNKAYAHAMZA GÜL € CKK Türkocağı Cad. 3941 CağaloğluİST. Tel: 512 05 05/514518 19891990 öğretim yılı için okulumuzda İNGİLİZCE olarak ders verebılecek tecrübeli KİMYA (1) • FİZİK (1) • MATEMATİK (1) Öğretmenlerine ihtiyaç vardır. Ücret tatmınkârdır. ÖZEL MODA LİSESİ MÜDÜRLÜĞÜ Tel: 346 91 37 38
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle