23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 MA YIS 1989 HABERLERÎN DEVAMI CUMHURİYET/13 Hasıraltı edîlen rapor (Baftarafı 1. Sayfada) nda Boltasil (Lythrangoml) köyündeki Kanakarya Kilisesi'nden mozaikleri ve hatta öteki kiliselerdeki resimleri duvarlardan söküp kaçıranların aynı kişiler olduğu anlaşıldı. Çeşitli "gizli" belge ve tanık ifadesinin yanı sıra Eski Eserler Dairesi'nin iki kıdemli arkeoloğunun 1982 yılında ilgililere verdiği "gizli" rapordan da yararlandık. Bu raporun bir bölümünde deniliyor ki: "Soyulan kilise civannda çobanlık yapan 1213 yaşlanndaki A. Y. Ue 1415 yaşlanndaki S. T. isimli iki kardeşin kilisedeki duvar resimlerinin çalınmasına tanık olduklan tarafımızdan tespit edilmiştir. Çocukiann bize verdikleri ifadderden, yaklaşık iki yıl kadar önce mavi renkli van tipi (mnhtemden Ford üzeri kapalı tek kapu) bir arabayla bu kUiseye gelea iki kişinin burada bir araştırma yaptıklan. kendilerini görünce ilkin kaçtıklan, daha sonra beraberierinde çok uzun iki ayaklı tahta bir merdiven ile bir lambasuyu varili (muhtemelen yapışkan) getirdikleri, üzerlerinde Amerika'daki resimlerin tanımına uyan tsa, kadın (muhtemelen Meryem Ana) ve kanatlı insanlar bulunan kubbe ile Apsis'teki (mimber) duvar resimlerini yapıskan, beyaz kumaş ve keski, keser knllanarak söktükleri ögrenilmistir." Raporun bir başka bölümünde ise şöyle deniliyor: " . . . Bir kaç ay önce Lefkoşa'daki askeri bölgedeki Ermeni kilisesinin tarihi duvar resimlerini (KKFD) Bölük Komutanı Necat Arifoğlu'nun izniyle iki mücahit erinüı önünde söktukten sonra yakalanan Hasan Harman..." İki çoban çocuğun anlatımları "Romantik"in yanında mavi van araba ile birlikte gelen kişiyi yani Hasan Harman'ı açık seçik tarumlıyordu. Üstelik Harman'ın kiliselere merdiven ve bidon içiııde yapışkan taşıyan bir van arabası olduğunu Kıbns'ta bilmeyen yoktu. Harman'ın adının kanştığı bazı olayları sıralayalım. Bir olay... Ermeni kilisesindeki freskleri soyma işi 1983'te ortaya çıktı. Üsteğmen KKTC ordusundan atıldı. Hasan Harman, mahkemede kanıt yetmezliğinden salıverildi. Bir başka olay... Hasan Harman, "Romantik" ve ' S a k a l h " ile birlikte Kalkanlı (Kapati) köyündeki kilise olayına karıştı. tşin ilginç yanı Harman, söküm günü arabası ile olay yerinde olmasına karşıhk Sakallı o gün oraya söküm için başka adamlarını göndererek Harman'dan önce söküm işini gerçekleştirecekti. Oysa, olay anında dava konusu olacak, üç kişi hapis cezası alırken sözü edilen bacanak Möcahit Uğraşh gibi Hasan Harman da 10 bin lira para cezasına çarptınlacaktı. Buna karşıhk, Ahmet Kadir Dinç, bu mahkemeyi sanık değil de tanık sandalyesinde izleyecekti. 16 Mart 1981'de Esenboğa Havaalanı'nda Kıbns'tan gelen 158 adet eski eser, ikona ve duvar resminin bulunduğu kargoya el konuldu. Bunlar arasında Kalkanlı fresklerinden bazıları da ele geçiyordu. Bir olay daha... A) Vehbi Doğan Yeniiskele'den (Trikomo) çalınan üç ikonayla yakalandı. Polise Hasan Harman'dan aldığını söyledi. B) Doğan yine aynı kiliseden çalınan 30 ikona olayında yine Harman'ın adım verdi. Ancak çalıntı mal yani suç aleti bulunamadığından Harman hakkında işlem yapılamadı. Bir başka olay daha... Güzelyurt, St. Mamas ikona müzesindekJ kutsal kemikler, güm'üş kaplı incil ve ikoniar çalındı. Dava sürüyor. Sanıkların itiraflanna göre başrolde yine Hasan Harman. Lefkoşa'nın göbeğindeki çarşıda " K 1 D S " adlı bir mağazada "La Coste" gömlekleri satarken girdiğim mağazasının ikinci katında zevksiz "dekore" edilmiş, oldukça iç karartıcı bürosunda Hasan Harman ile görüştüm. ODTÜ'nün Psikoloji Bölümü'nden ayrılan Hasan Harman, "Kiliselerin fresk ve mozaiklerini söken değerii uzman" olarak bana söyleyeceklerini sorduğumda, "Ben antikayla ugraşmam" dedi. gittiğimizde "Tremesell" ile yaklaşık 1.5 saat tatlı tatlı söyleştik. "Kıbns için bir numaralı antika kaçakçısı" denilmesine karşın, bundan böyle "Tremeseli"den yazımda "Kıbns'ın bir numaralı eski eser tüccan" diye söz edeceğim. Bu arada, gerçekten "Tremeseli "nin uygar bir davranışla beni kabul edip görüşmesi, kafamdaki ve belgelerdeki bazı sorulara aydınlatıcı yanıtlar vermesinden dolayı da kendisine teşekkür etmek isterim. "Kıbns'ın bir nnmaralı eski eser tüccan Tremeseli" her ne kadar bana, "Ben kilise malına el sünnem... Bea kazı yapmam, gelen malı, para ile satın alınm..." diyecekse de gizli belgeler zaman zaman tersini söyleyecektir. Dedektörle yakalandıği, kilise soyarken de tutulduğu bu belgelerde ifade edilecektir. Ama şu biı gerçek ki artık kazmıyor, kazdırıyor, kilise soymuyor, soyulanı ahp pazarlıyor. Kendisiyle görüşmeden 10 gün kadar önce 13 Şubat 1989'da polis "olanaksızı gerçekleştirdi" ve Tremeseli'nin evini bastı. KKTC basınında manşet olan bu olayı kendisi bana şöyle anlattı: tkincisi ise Girne Kalesi'ndeki müzenin bizzat yöneticisi tarafından SOVUIUD beraat ettirilmesidir. Demirel'e TUSIAD'da büyük ilgi MERAL TAMER Türk Sanayidileri ve lşadamlan Derneği TÜSİAD, 24 nisanda Başbakan Turgut Özal'ın konuşmacı olarak katıldığı iftar yemeğinin ardından dün de Etap Marmara Oteli'nde DYP Başkanı Süleyman Demirel'in konuşmaa olarak katıldığı bir üye toplantısı duzenledi. TÜSİAD üyelerine yaklaşık 3 saat süreyle hitap eden DYP Başkanı Demirel, iktidara adıra adım yürüyen bir devlet adamı edasıyla, kürsüye ve topluluğa hâkim bir Uslup içinde konuştu. Etap Marmara Oteli'nin Balo Salonu'nu tümüyle dolduran TÜS l A D üyeleri ve partililer, havalandırmamn da azizhği sonucu sıcaktan ve terden bunalmalanna rağmen Demirel'i ilgiyle ve fıre vermeden izlerlerken, yer yer kahkahalarını tutamadılar, alkışlarını esirgenıediler. Özellikle son yıllarda Başbakanın hışmından da çekinerek bu tür toplantılara pek itibar etmeyen büyük patronlar, dünkü toplantıda DYP Başkanı Süleyman Demirel'e "Sayın Başbakaaım" diye hitap etmekten bile çekinmediler. Bu arada uzun zaman öncesinden dün için yabancı işadamlanyia önemli randevulan olan TÜSİAD üyeleri bile Etap Marmara Oteli'ne uğrayıp, üye listesinde adlarının karşısına imza attıktan sonra toplantıdan aynldılar. diği için bir nıiktar eksik puan aldı, ama genel olarak usta bir hatip olarak göz doıdurdu. Demirel1 in konuşmasında özellikle Türkiye'nin dünya ülkeleri ölçeğinde karşılaştırılmasının yapıldığı ilk bölüm, TÜSİAD üyeleri tarafından çok beğenildi. rusunu ise şöyle yanıtladı: "Koalisyon zor idaredir, ama milktin çıkannaysa koalisyos olmasın da ne olursa olsun denemez. Türkiye'de yaşanan deneyler hükümetin desteginin yüzde 40'ın altında olmaması gerektiğini ortaya koymuştur. Aksi halde tencerinin kapağı atıyor. Administrasyon (yönetim) doğru dünisl çalışmıyor. Bizim bürokrasinin bunalım tecriibesi de var. Kimin gidip kimin geleceğini derhal fark eder. Yüzde 40'ın üzerinde siyasi desteği olmasın, ama yeter ki tek parti olsun demek yanlıştır." Demirel, TÜSİAD üyelerinin çoğunluğu tarafından çok beğenilen dünya ölçeğindeki Türkiye analizinde ise bugün Batılı toplumlann endüstri toplumu ounaktan çıkıp enformasyon toplumu haline geldiğini, sermayeyoğun, emekyoğun yatırım tartışmalarının yerini beyinyoğun yatırımlann aldığını hatırlattı. "Türkiye ileri ülkelere yetişmek istiyorsa sorunu zenginleşmek, büyümek ve bunlan da içine alan topyekun kalkınmadır" diyerek sözlerini sürdüren Demirel, geleck 510 yıl içinde zengin ulkelerin daha zenginleseceğini, yoksul ülkelerin ise yoksul olarak kalacağını dile getirdi. Demirel şöyle konuştu: fus kopartmak geıck. lopraktan nüfus kopartmak yanrun ister. Nihayet sorun dönüp dolaşıp yatınra sorunu haline geliyor. Bir ülke düşiiniin ki çalışan nüfusun yüzde 58'i tanmda, yüzde 22'si işsiz. Bu sonınun içinden mucizevi reçetelerle çıkamazsınız. Doğu kafası olarak bir alışkanlığımız var. Her şey kolayından olsun havasındayız." Ana amacın zenginlik etrafında birleşmek olduğunu ve bunun da ancak açık rejimle sağlanabileceğini vurgulayan Demirel, enflasyonun düşürülmesinde partilerin ulusal konsensüse varmalannın söz konusu olamayacağını, çünkü enflasyonun yaratılmasında iktidar partisi dışındaki partilerin sorumlu tutulamayacağını dile getirdıkten sonra "Asıl mutabakat saglanacak nokta 1 Açık rejim, 2 tlkenin halkıyla ve topragıyla bütünliigii ve 3 Manevi ve milli de^erierdir. Aslolan açık rejimdir. Ben bu konuda asgari müştereklerde birleşilmesi gereğini ortaya atan ilk kişiyim. Ama laf yanlış anlaşıldı. Asgari müşterek, askeri müşterek oldu" dedi. "Romantik" zanlı "Bu çoculdardan 1415 yaşlanndaki S. T., duvar resimlerini (alan iki kişiden bir tanesinin orta boylu, zayıf, 4045 yaşlannda, beyaz tenli ve beyaz saçlı (saçının önünde bir dolması varmış) olduğunu ve bu kişiyi bir daha göriirse, muhtemelen tanıyabüecegini söylemiştir. Bize verilen bu tanım, birkaç yıl önce Kalkanlı köyünün (Kaputi) tarihi duvar resimlerini emir aldığı patronlan için sökerken yakalanıp 3 ay hapse mahkum edilen Romantik lakabıyla tanınan emekli polise tıpa üp uymaktadır. Kalkanlı (Kaputi) köyıi Sl. George Kilisesi'nin duvar resimlerini sökerken yakalanan Romantik, Kemal Köse ve diğer iki kişi hakkında bilgiler Emniyet Genel Müdürlüğü'nden temin edilebilir." Romantik, kurnarhane işleten emekli polis memuru Mustafa Avabaşı idi. Kalkanlı köyündeki kiiisenin duvar resimlerinden dokuz kadar fresk sökülmüş ancak dördü ele geçmişti. Geri kalanları ise 16 Mart 1981'de Esenboğa Havaalanı'nda ele geçirilerek KKTC'ye geri verilecekti. Gizli raporun bir başka bölümü ilginç bir biçimde şöyle sürüyor: "Ancak bu olayda (Kalkanlı köyündeki kilise fresklerinin calınması) sadece sökme işlemini gerçekleştiren piyonlar üzerinde dunılduğu, çetenin köküne inilme egilimi gösterilmediği, sökme işlemini kimin adına yaptığını itiraf eden Romantik'in ifadelerine kulak verilmediği, sökme işlerini teşvik edenlerden birinin sadece tanık olarak mahkemeye çağnldığı, olay üzerine teşvikçi olarak tuluklanan antikacı Ahmet Kadir Dinç ile Mücahit'in (soyadı raporda verilmiyor) Lefkoşa'dan gelen bir telefon ile Güzelyurt Emniyeti'nden serbest bırakıldıktan sonra çalınan duvar resimlerinin bir hâkimin de aracılıgı Ue polise teslim cdildiği söylenmektedir." "Ahmet Kadir Dinç Kıbns'ta "Sakalh Ahmet" ya da "Anukacı Ahmet" olarak tanınıyordu. Ünlü eski antikaalardan Yekta Remzi'nin yanında yetişen Sakallı'nın maldan anladığı da söyleniyor. Kişileri yönlendirmesini çok iyi beceren bir insan olarak kabul ediliyor. Fresk olayından 1 2 yıl sonra, yani 1983'te ailecek ve öüzelyurt Belediye Başkanı Isfendiyar Rıfat Açıksöz ile birlikte kaçak kazı ve antika satışı suçlarından yargılanacaktı. Akdoğan'dan sökülen kubbe ve mimber fresklerinin evinde altı gün kaldığını da bir akrabası bana " l a f arasında bilerek" açıklayacaktı. Antika işinin sona yaklaştığım anlayan ve daha çok para kazanmak isteyen Sakalh Ahmet, uyuşturucu işine giriyor ve Ingiltere gümrüğünde yakalandığında mahkum oluyordu. "Tremeseli" Raporun bir yerinde " . . . Magosa kazasına bağlı Akatu Kilisesi'ni geçen ydlarda soyarken yakalanan TIR sahibi Tremeseli Ahmet Mehmet Ali"den ötekiler ile Aydın Dikmen arasında bir kişi olarak söz ediliyordu. "Tremeseli" oldukça ilginç bir insan. Ahmet Mehmet Ali kısa boylu, güleç... Cana yakın... Nüfus kâğıdındaki adıyla Mehmet Ali llkman, Rumların ünlü terör örgütü "EOKA"ya karşı önemli eylemler yapmış, gözünü kırpmadan tabancasının tetiğini sık sık ateşlemiş bir çeteci. Söylendiğine göre delikanlı iken Türk Mukavemet Teşkilatı'nın gereksinimi olan bazı mühimmatı Rum terör örgütü EOKA'nın elinden alıp, teşkilata kaçırarak bu işe başlamı;, yüksele yüksele KKTC'de bir ara milletvekilliğine dahi seçilmiş bir kişi. Bugün 50'lerin başında olan "tremeseli" KKTC Başkanı Rauf Denktaş'm "yeralü mücadele günlerinin" güvenilir adamı. Dediğine göre "Kamyonlan varmış, ama o yurtdışından Kıbns'a 'Türk bavulculan' için getirilen, örnegin 100 bin dolarlık malı gümrükten 10 bin doiar diye geçirip, gümrük ve gelir vergisi kaçakçıhğı yapan babalardan" değilmiş... Oto galerisinde buluşup evine gece içeride bekçisi olduğu halde çalındı. Söz konusu sandıktan çıkan eserlerin ikinci bölümü Othello'nun kalesi olarak bilinen Girne Kalesi'ndeki müzenin envanterine kayıtlı eserlerdi. Bilirkişilerin verdiği bu rapor üzerine başta müzenin Müdürü Mehmet Rasih Savorona, öteki görevli iki arkeolog Ayhan Mustafa ve Hüseyin Şaban, sorgulanmak üzere 9 temmuz günü tutuklanıp bir hafta sonra serbest bırakıldılar. 16 Haziran 1982'de Girne Kalesi'nde oluşturulan bir marıkenıe davaya bakmaya başladı. Bu dava sırasında, Mehmet Rasih Savorona Ue ilgili çeşitli iddialar ortaya atıldı. Kanıtlanan ve devlet memuru iken kumarhane ışletmesinden tutun da müze defterlerinde sahtekârlık yapmak, envantere eser kaydetmemek, kaydedilen eserleri başkaları ile değişlirmek, envanter numaralannı değiştirmek, defter sayfalannı "Pazartesi günü galeriye git yırtıp yenilerini eklemek gibi bir tim. 34 sivil geldi. Müşteri san yığın ağır suçlamada bulundular. dım. 'Hakkında ihbar var' dediBu konuda mahkeme açılmaler. Beni kimsenin ihbar ettigini sanmıyonım. Çünkü bu küçük ül sında temel nokta olan beş imzakede biçbir şe) gizli kalamaz... lı ve 15 Mart 1982 tarihli bir başDükkânı aradılar, bir şey bulama ka "gizli" bilirkişi raporunda Sadılar. Beraber eve gittik. Evde de vorona'nın yaptıkları madde 56 polis bekliyordu. Yokladılar. madde sıralandığında 25 sayfalık Neyle itbam edildigimi sordum çürütülmesi olanaksız bir belge 'kanunsuz her şeyle' dediler. Ne ortaya çıkmıştı. Bu arada dava devam ederken aradıklannı bUmiyordum. Sonuçta (izinsiz tarihi eser bulundur Kıbns basınında, "Polis, Aydın Dikmen'i gözaltıoa aldı ve anlamaktan) işleın yaptılar." şılmayan bir nedenle yine serbest Ertesi günü KKTC basını her bıraktı." ya da "Aydın Dikmen, nedense adını açıklamaksızın, eşini adaya göndererek (yargıçlar"Eski esere polis baskım" başlıdan birinin banka hesabına bir ğı ile "Ortaköy'de bir şahsın evimilyon lira) yatırdı..." gibilerinne yapılan baskında 379 milyon den haberler yayımlanıyordu. TL'lik eski eser ele geçirildigi" kaGirne Kalesi'ndeki müzenin muya duyuruldu. Aramada bir metal dedektör, 109 mermi ve 5 bizzat yöneticisi tarafından soyultabanca şarjörü de bulunmuştu. duğunu ve aralannda Hasan Harman da olmak üzere bazı sanıkEl konulan tarihsel eserler aralar ile ilgili olduğunu ve amaçla sında orta ve geç tunç dönemleribazı önemli kanıtlan bir başka ne ait toprak çanak, çömlek, ucu gizli raporla mahkemeye sunan çok değerii 6 ikona dikkati çekiarkeolog Tuncer Bagışkan ilgiliyordu. Tremeseü, "Topu topu 84 lerin dikkatini çekmeye çalışmışparçaydı. Degerleri, 56 milyon litı. Peki ne mi olmuştu? rayı geçmezdi..." diyordu. Birincisi; Tremeseli tutuklandı ve daha Olayın sanığı Savorona 16 dasonra kefalete bağlı olarak serbest vadan aklanırken, tanıklık sırabırakıldı. sındaki soylediği bir sözden dolayı Bagışkan, 3 bin lira para cezasıZati Eşya na çarptırılmakla kalmıyor, arGünün birinde Kıbns Ercan dından ölümle tehdit ediliyor, Havaalanı'nda "Zati Eşya" yazılı sonra da özel arabası bilinmeyen dört kasa içinde önemli miktarda kişilerce yakılıyordu. tarihi eser çıktı. Girne Milletvekili tkincisi; Esat Varoğlu'nun bir soru önerAkdoğan Kilisesi freskleri olagesine 20 Ağustos 1981 'de verilen bir yanıtta alıcısının (Kreis Muns yı iki çobanın da susturulmasıyla chen, Y. Buck, Oberaming A. M. kapatıldı. Emniyet soruşturma Bergi S. München) diye bir Al dosyası, "soygun var, ancak suç manya adresi olduğu açıklandı. emaresi yok" gerekçesiyle ötekiGönderen de Ahmet Oktay ler gibi rafa kaldırıldı. Tüm "gizM" raporların birleşAcar'dı. Adresi 21 Şehit Ruso Caddesi Sokak Aslanköy Kıb tiği kanıtlar ve ortak veriler özetns'tı. Kıbns'ta ne böyle bir kişi ve le şöyle: 1. Uzmanlann belirlemelerine ne de böyle bir adres vardı. göre tüm kiliselerdeki fresk ve 14 Mart 1981'de Kıbns'tan gemozaiklerin soyulmasında aynı lip, Almanya'ya Ankara üzerinsökme yöntemi kullanıldı. <den transit giden üç sandık Esen2. Her kilisede kullanılan yapışboğa Havaalanı'nda açıldığında içinden eski eserler çıktı. Yine kan sıvının duvarlara dökülmesi "Zati Eşya" diye bildirilen bu üzerinde yapılan yüzeysel incelesandıklarda toplam eski eser sa meler bunlann hepsinin aym cins yısı 158 idi. Alıcı adres yine yu tutkal olduğunu ortaya koydu. 3. Duvarlarda kalan bez parçakarıda sözünü ettiğimiz Münih'teki emanetçi adresiydi. Bu kez larının hepsinin aym olduğu begönderenin adresi olarak (Ahmet lirlendi. 4. KKTC uzmanlanna göre büMehmet Ali, Lefkoşa Kuzey tün olaylarda, "Romantik" erkeKıbns) yazılmıştı. te, "Hannan" sökücü, "Sakalh" 4 kıdemli arkeologtan oluşan yönlendirici, "Tremeseli" yerel, bilirkişi heyetinin raporunun (A) "Dikmen" uluslararası patron bölümünde, sandıkta bulunan rollerini oynadı. Bu arada zaman ikonlann bir bölumünün 20 Ma zaman bazı figüranlar da kullanılyıs 1980 gecesi, içeride bekçisi ol dı. duğu halde soyulan St. Barnabas Bu "gizli" belgelerde "RomanKilisesi'ne ait olduğu belirtiliyortik"in erkete, "Harman"ın södu. küm uzmanı, "Sakallı"mn yönRaporun öteki bölümünde ise lendirici, "Tremeseli"nin yerel, bazı eserlerin Girne Kalesi'ndeki "Dikmen"in uluslararası patron müzeden çalınmış olduğu ve ba olduğu yargısma vanldığı görulüzılarmın da öteki müze ve kolek yordu. siyonlardan geldiğinin, bu eserlere Ancak, gazetemizde Aydın daha önceden yazılmış envanter numaralarımn varlığından da an Dikmen'in mozaiklerden 2.5 milyr, iki freskden 300 milyon lira laşıldığı yazılıyordu. ve öteki ikona ve fresklerden de Ahmet Mehmet Ali, yani Tre milyonlarca lira kazanç sağlamameseli yani Mehmet Ali tlkman sına karşıhk Kıbrıs'taki "yeraltı" bana "Ben kilise eserlerinden dünyasında üç beş kuruşa çırak uzak durdum" diyordu, ama bu çıkartılmasından doğan sandıklan Almanya'ya bir ema"kazıklanmış" duygusuna kapılnetçi aracılıgı fle postalayan da yidıklarım Lefkoşa'dan arayan bir ne kendisiydi. dostum söyledi. Bu sandıklar ile ilgili iki olaya değinmek isteriz. Birincisi St. Barnabas Kilisesi'nin soyulması. "sahte" dolu dönyası Bazı TÜSİAD üyeleri DYP lideri Demirel'e 'Sayın Başbakanım'diye hitap ettiler. Demirel spesifık bu kiiisenin yanmdadır. st. Bar konulara verdiği yuvarlak yanıtların dışında usta nabas Kiiisesi'ndeki ikoniar bir £//• hatip ve kendinden emin bir politikacı olarak Boyner'in çağnsı TOSİAD Başkanı Cem Boyner, Süleyman Demireri kürsüye davet ederken yaptığı açış konuşmasında kararların uzun vadede kalıcılığı açısından hükümet ya da parti politikalan yerine devlet politikalarmın belirlenmesi gereğinin altını çizdi ve DYP liderine partisinin hangi konularda partilerarası konsensüsten yana olabileceğini açıklamasını istedi. Bu çağrı üzerine konuşmasına başlayan Demirel, konsensüsün (yani uzlaşmanın) bir hedef değil, araç olduğunu, uzlaşmadan önce Türkiye'nin sorunları nelerdir, bunları çözmek için mutlaka uzlaşma mı gerekir diye bakmanın önemli olduğunu vurguladı ve "Uzlaşma güzel de, dogrular uzlaşmadan daha önemli ve dognıyu kim bulmuşsa onun arkasından gidelim. Ben, doğnıyu aramayı, uzlaşmayı aramaya tercih ederim" dedi. Kendinden emin bir eda içinde ve özal yönetımine saldırıda bulunmamaya titizlikle özen gösteren Demirel, isçi ücretlerinin yok"10 yıl sonrasına bakacaksak, sulluk sınırı olarak nitelediği 250 Türkiye açısından en önemli iş, bin lira net ücretin üzerine çıkaegitimde çağın icaplanna uymak rılması gereğinin ve hür teşebbülır. Çünkü artık "zıhin" ve beyin sün yatırıma yönelmesi için en yatınmda bile en önemli unsur ha önemli faktörün güven ve itimat line geliyor. Amerika'da üniversi ortamı olduğunun altını çizdikten telerdeki nüfusun toplam nıifusa sonra konuşmasını şu fıkrayla ve oranı da yüzde 3, tarımda çalışan yoğun alkışlar arasında noktalaDemirel toplamının bitimine nüfusun da yuzde 3. Ama bu yüz dı: yakın söz alan Prof. Diindar Sag de 3'lük nüfus bütün Amerika'yı "Osmanlı'da giden sadrazam, lara'ın, "Türk toplumunda uzlaş doyuruyor. Türkiye'de ise nüfusun gelene 3 mektup bırakmış ve darDYP Başkanı Süleyman Demi ma yerine polarizasyon, >t>ni ku hâlâ yüzde 58'i tarımda çalışıyor. da kaldıgında bu mektuplan sırarel, TÜSİAD üyelerinin enflasyon tuplaşma daha geçerli. Koalisyon Türkiye'nin egitimden sonra ikinci sıyla açmasını istemiş. Sadrazam gibi spesifık konulardaki sorula deneyimlerini geçirmiş bir başba önemli meselesi niifustur. Bu nu ilk darda kaldıgında birinci meknm yuvarlak cümlelerle geçiştir kan olarak bunlardan çıkardıgımz fusu ne yapacağız': Zenginlik is tubu açmış. İçinde 'Sizden evvel diği ve doyurucu yanıtlar verme sonuçlar nelerdir?" yolundaki so tiyorsak, mutlaka topraktan nü gelenleri kötüleyin' yazıyormuş. Deneni yapmış, ama çare olraamış. Derken ikinci mektubu açmış. Bakmış ki, 'Kendi etrafınızdakileri kötüleyin' yazıyor. Onu da yapmış, ama yine çare olmayınca bu kez üçüncıi mektubu açayım demiş. Mektupta '3 tane mektup da sen hazırla' diyormuş." Daha sonra toplantının sonıyanıt bölümüne geçildi: T Ü S İ A D üyesi tbrahim Üzümcü: Siz daha çok genelleme yapünız. Acaba biraz da bangi konulara öncelik vereceginizi anlatır mısınız? DEMİREL Türkiye'de en fazla ihtiyaç duyulan konu güven ve itimat ortamıdır. Bunu sağlamaya çalışacağız. Devletin kapısının adı Hacet Kapısı'dır. Bu kapı çalındığ.nda "Şunu severim, bunu sevmem" diyerek davranılmaz. Bir ülke düşünün ki Başbakan büDYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, dun istanbul Anakent tün bankaları kendine bağlayıp Belediye Başkanı Prof. Dr Nurettin Sözen'i makammda ziyaret üzerine oturmuş. Devletin kredi etti. Demirel, Sözen ve arkadaşlarının halkın hür iradesıyle göreve geldiklerine dikkat çekerek, "Umuyorum ki, siya imkânlarını tazyik ve baskı vasısi iktidar kendisine herhangi bir güçlük çıkarmayacaktır. Halkın oyuyia seçilenlere müşkulat çıkarmak demek halka tası yapmak için kullanıyor... hizmeti önlemek demektir KI. bunu yapanları zor durumda bırakır" dedi. Süleyman Demirel 1973'ten bu yana İstanTUSIAD Yönetim Kurulu bul Belediye Sarayı'na ilk kez geldiğini de belirtti. Sözen de Türkiye ye uzun yıllar hizmet veren Demirel in zıyaretinüyesi ve DPT eski müsteşarlannden duyduğu memnuniyeti dile getırdi (Fotoğraf: Uğur Saner) dan Yıldınm Aktürk: Sayın Başbakanım, bir an için kendini/i yurtdışında iilkemizi temsil ediyor sayınız ve son 10 yılda «pılan ma kavgaya dönmek üzereymiş. bir yerleşim olduğu yapılan kazı olumlu adımlan satır başlanyla (Baştarafı 1. Sayfada) özetleyiniz. Bir de enflasyon canağımız ilk çağ uygarlığını bize ne Neredeyse tanrıçalar tanrıça ol lar sonucu ortaya çıkmış. İ.Ö. vanmn bu noktaya gelmesinde tarih kitaplarında oğrettiter, ne de duklarını unutup saç saça baş 3000 yıllarından, İ.S. 400, yani son 10 yılda ne gibi hatalar yapılRoma devri yıllarına dek kesintigeçen zaman dilimindeki yaşa başa birbirlerine girecekler. siz süreklilik gösteren kültür ka dı, her yıl sandık başına gitmenin mımızda... Sonunda Zeus'a başvurmuş lıntılarına sahip bir kent olarak bi enflasyonda payı ne oldu? O yüzden gelin bugün sizinle lar: DEMİREL Acaba her yıl seliniyor burası. Sen ki, demişler, tanrılar birlikte bir Troya ve iyonya gezisi Eğer imar planı çıkmasaymış, çim yapmak gerekli miydi? Bu seyapalım. Soluk biralbümden, da tanrısısın, insanların atasısın, içi buralarda kazı yapma olanağı bi çim kararlan, rejimimizin güdümha önce yazılmış çizılmiş, ama mizde en güzel kimse, altın el le bulunamayacakmış. Çok geniş lü bile değil, ısmarlama olduğudeğerinden hkpbir şey yitirmemiş mayı ona ver! bir zaman dilimi içinde pek çok nu göstermektedir. Marta gelirsek, Zeus n'apsın? Aşağı tükürse kültürün izlerini taşıyor Yerleşim mart netameli aydır, çarpar bizi eski sayfaları karıştıralım... Erdek Açıkhava Müzesi'nden sakal, yukarı tükürse bıyık. Öyle alaniarı ise Karantina Adası'yla derseniz, çarpar da tabii.. Bundan "Zeus başı" ve "Genç bir adam" ya, Hera kansı, Atena kızı. Afro sahil kesimıni kapstyor. Kentin di sonra seyredin siz seçim ekonomidit de azbuz güzel değil. heykeli çalınmış. ğer bir özelliği ise, İ.Ö. 6. yüzyıl sini... Ekonomide yapılan olumSanki ilk kez oluyor! Buyruğum odur ki diye başla dan itibaren düzenli bir kent pla lu şeyleri sayın diyorsunuz. Ben ne sayayım? Siz sayın iyileri, ben evet Binlerce yıllık tarihi içine gö mış söze Zeus; Kılavuz Tanrı nına sahip oluşu. ya da hayır diyeyim. Yüzde 75 enfmer Kazdağı etekleri. Yumun Hermes, tanrıçalarta elmayı alsın 546'da ise Pers istilası ardıngözlerinizi de şu başı kaçırılan İda (Kaz) Dağı'nda sürülerini ot dan 499'daki Perslere karşı İyon İasyonu mu, yüzde 22 işsizliği mi savunayım? Bir adam düşünün ki Zeus'u anlatalım... latmakta olan Troya Kralı Pria ya ayaklanması sırasında halkın yolu bir metre, ayağı 2 metre uzaDenizlerin piri Nereus'un kızı mos'un oğlu çoban Paris'e götür Karantina Adası'na sığındığı, ka mış, ama kafası elma gibi kalmış... Tetis'le, Pitya Kralı Peleuz'un dü sün. Benim adıma seçimi Paris zılar sonunda elde edilen bulgu Bu şehirlerin ahalisi nankör müyğünü varmış tanrılar dağı Olim yapsın. larla keşinlik kaz£.nıyor. Tarih ön dü ki, övünenleri çarptı? Ekonopos'ta. Tanrılar, ağızlarının tadıHermes, elma ile tanrıçaları al cesi (İ.Ö. 30001000) dönemleri mi insan için yapılır. Bana bir seçnı kaçırmasın diye, Nifak Tanrısı ne ait olan kent ise 1. Truva ken men geldi, "Bu ekonomiye baka Eris'i çağırmamışlar şölene. Gel mış, varıp bizim Kaz Dağı'na ço tinin surlarıyla boy ölçüşebilecek baka tam komünist olmaya karar banlık etmede olan Paris'i bulgelelim, Nifak bu, boş durur mu? boyutlarda ve sağlamlıkta bir du vermiştim ki Gorbaçov su Üzerinde "en güzele" yazılı bir muş. Paris o ara su perisi Oinoe vara sahip. koyuverdr dedi... (Salondan uzun ile sevişirmiş. Hatta, ulu bir çınaaltın elmayı atıvermiş şölen sofuzadıya alkışlar ve kahkahalar) rın gövdesine şöyle yazmış Pa Klazomenai (Urla) kentinin ke Belçika Başbakanı olmuş bir dosrasına. ramik üretiminde önemli bir yeri ris: tum vardı. Bana, "Ben kasabın Her biri kendisinin en güzel ol"Paris Oinoe'siz yaşayabilirse olduğu yine kazılar sonucu orta ogluyum. Muhakfettey ken her seduğuna inanan üç tanrıça: Hera, ya çıktı. Usta keramikçiler bura yin yanhş yapıldığını sanırdım. ikAtena ve Afrodit aynı anda uzan bir gün Ksantos suyu kaynağına geri da yetişmiş. Keramik fırınları gü tidara geldiğimde dosyaları incemışlar altın elmaya. "Elma benümüze dek gelmiş. Dünya mü leyip baktım ki. öyle ber şey de aksın..." nimdir", "Hayır benim", "En güHermes iletmiş baştanrı Zeus1 zelerini bugün Klazomenai'den yanlış değilmiş" derdi. (Alkışlar) zel benim" yollu başlayan tartış Demirel'den Sözeıfe ziyaret İZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA 'Tek Duvar örün, Tek Sıva Yapın, Tek İşçilikir ödeyin, Yerden, Zamandan ve Maliyetten Kazanın. Artık Çiftduvar arası izolasyon devri kapanmıştır. Bundan böyle izolasyon yapılacak diye duvarlann odanızı küçültmesine Lzin vermeyin. İkinci duvara hiç gerek yoktur. Yapınızın duvanna Perlisol ile yapacağınız ısı izolasyonu size yer, zaman ve para kazandıracaktır. İnşaatlarda Perlisol ile izolasyon temelden başlar, çatıda biter. Temel atarken Perlisol betonu ile, zemine ısı geçişini ve bodrum duvarlanndaki çiğlenmeleri önleyeceksiniz. Bu kadar değil... Perlisol betonunun buhar direnci çok düşük olduğundan, kapalı çatılarda tavan terlemeleri olmayacaktu. Açık çatılarda ise Perlisol betonunu eğim dolgusu teşkil edecek şekilde uygulayıp.iki ihtiyacınızabirden tek malzeme ile cevapaiacaksınız. "Aynnulı bilgi için Brosür isteyiniz." İKİNCİYE GEREK YOK! Perlisol'un Kullanıldığı Yerler: Temelde 68 cm kahnlığında Katlar arasında yüzer döşeme Duvarlarda 2,5 cm kalınlığında Kapalı ve Açık Çatılarda 68 cm kalınlığında perlisol un buyruğunu Paris'e. Buyurmuş kaçırılmış lahitler ve keramikler Zeus, kabul etmemek olur mu? süslüyor. Söylence böyle uzayıp gider... Urla iskelesinden denizi seyrediyoruz. Arkamızda bembeyaz • Teos bir kültür kenti binlerce yıl Urla evleri. İleride ise üstünkorü önce. Yağmalana yağmalana bir dogaya dikilmiş konutlar. şey kajmamış günümüzde. Te Sık sık gördüğümüz pideci ve os'ta İ.Ö. 100 yıllarında Aristo ki lahmacuncu fırınları. Bir zamanlar insan elleri çataplığını büyük paralar harcayarak koruyan Apellikon yaşamış muru yoğurup keramik yapıyordu. İşte bu yüzden keramik fırıntı. Sanatçılar ve bilim adamları ları vardı Şimdi ise insan eli hamuru yoTeos'ta yetişiyor Özellikle tiyatro sanatçıları büyük ilgi görüyor bu ğurup pide ve lahmacun yapıyor. İnsanlar tahılı yesin, aptal olsun kentte. diye mi ne? Seferihisar'da bir öğle yemeArkadaşımız Özgen Acar'ın ği yedik ve oradan Klazomenai "Çalınan Tarih Nasıl Satıldı?" in(Urla) kentine gectik. Birçok uy celeme yazısını okurken bir çırpıgarlığa beşiklik etmiş bir kent da aklımıza gelen "tarih yağmaKlazomenai. En eski kent olarak sı'nın dününü ve bugününü bilinen 1. Truva kentiyle çağdaş anımsadık böylece... Hüseyin Bayraktar Size sayın başbakanım diye hitap etmek sanınm hepimizin hakkı. Bu kadar yıl ülkeye hizmet verdiniz. Türkiye'de acaba parti enflasyonu da yok mu? DEMİREL tsrail'de tam 31 parti var.. Ama rejimi götürüyorlar. Neden? Bence bir rejim inancidır konsensüs. Serbest ekonomi istiyorsak, öncelikle serbest rejime inanmalı, orada konsensüse varmalıyız. Demirel konuşmasının bir yerinde Zincirbozan'da geçirdiği günlerden ve mahkemeye çıkarılmadığı, yargılanmadığı halde orada bulundurulduğundan söz etti. Toplantının sorular bölümünde söz alan ve kendisini emekli amiral Atilla Erkan olarak tanıtan kişiyse "Ben eski Zincirbozan komulanıyım. Bir yanlışlığın lanığı olarak burada buhınuyorum. Başka bir şe> söylememe gerek var mı?" dedi ve dediği anda fotoğraf almak isteyen gazetecilerin hücumuna uğradı. Ehliyetirai kaybettim, hükümsuzdür. ATIF KÖSE "Temelden Çatıya" PABALK Meşrutiyet Cad. Tarhan han No.99 KaLl Tel:(l)145 8O37(3Hat) Fetek adım adım kovaladı lımı/•&<(• ıv tu*Arfov/r Te| MAJ0R PLAKCILIK 5,25832 Isün&ul SATILIK 1972 WOLKSWAGEN Tel: 338 75 95
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle