03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
'25 MA YIS 1989 CUMHURİYET/5 YAYIN DUNYASENDA SANATEDEBIMT Buyrukçu'nun yeni öykü kitabv Her Yer Karanlık HAYVANLAR İSMAÎL GÜLGEÇ / | BUPUHLAPIHA mA GöBek ATOPAki, 'Insan galerisf öyküler üzerinde gelişjyor... Sayfalar ilerledikçe, sempatiyle baktığımız emekçi Tacettin'in iç yüzünü tanıyomz; söz gelimi, arabanın alım işlemleri sürerken, oldubittiye getirip taksiyi kendi Uzerine geçirtiyor! Tacettin'in an niyeti, teyze Nezihe'nin sağduyusu, enişte Şevket'in saffetı, hikâye boyunca, insani bir yatakta akıp gidıyor. Durumlara göre değişen ruh hallerini, iyilik yapraa kaygılarını, iyilik yaparken tuzağa düşme korkulannı ustaca sergiliyor Buyrukçu; o kendine has ayrıntı oyalanyia ışliyor ruhsal incelikleri... Kitabı okurken şunu anlıyorsunuz: Buyrukçu'nun hikâyelerini özetlemek olanaksız; özetlenemeyecek kadar aynntılarla beslenmiş bir bütünlük! Insanın yüzüne bakarken, oradan iç dünyasına iniyor rahatlık ve ustalıkla. En karmaşık ruh hallerini bir fotoğraf netliğiyle gözler önüne seriyor. "Her Yer Karanlık" için şunu da söyleyebilirsiniz: Bu yapıt bir 'insan galerisi" niteliğinde. Sayısız insanın sergilendiği, görkeralı bir galeri! Kitabı oluşturan yedi öyküde, akıp giden insanlar kalabalığıyla burun buruna getiriyor sizi yazar. Cinselliklerini alabildiğine yaşayan genç insanlar. Cinselliklerini gönüllerince yaşayamamanın acısı içinde kıvranan geçkin kadınlar... Mutlu, sorunlu, kaygılı, kalender insanlar... Büyük felaketleri inanılmaz rastlantılarla peş peşe yaşayıp umudunu yitirenler. Gündelik dertler içinde( kendilerini arayan bizira insanlannuz: Komşumuz, akrabamız, arkadaşımız, acıdıklarımız, sevdiklerimiz, nefret ettiklerimiz... Küçük mutiuiuklar ararken, yaşamın zoriuklarına çarpıp düş bozumuna uğrayan, suçlu durumlara düşen insanlar... Toplumun ördüğü kurallar içinde kimliğini yitiren kadınlar; çevresindeki her kadına cinsel bir nesne gözüyle bakan erkekler... Çoğu birer devlet dairesinde memur olan ve hepsi de sürekli düş gören insanlar! Bu iki olgu Buyrukçu'nun hikâyelerinde başlı başına birer inceleme konusu. Insanlardaki cinsel davranışlar da öyle; o da ayn bir incelemeye konu olabilecek sıkhkta rastlanan bir olay. özellikle düş konusunun altını çizmek gerekiyor burada. Yazann, bütün kahramanlarına rüya gördürmesi bir rastlantı değil elbette. Gündelik yaşamın kargaşası içinde bilinçaltına itilmiş noktalan arama çabası da denilebilir buna. Bir zamanlar, ve sanınz hâlâ gördüğü düşleri kaleme alan Buyrukçu, öykülennde düşle gerçeğin buluştuğu "insan gerçeğini" yakalamak istiyor. "Kaygıların Gölgesi'nde" adh öyküde bir de duş yorumcusu var: Filiz. Mutlu bir aile tablosuyla başlayan öykü, Karaköy'deki devlet dairesine kadar uzanıyor. Dairedeki insanlar zaman zaman öne çıkıp kendi dünyalannı sergiliyorlar. Ve herkes, bir fırsatını bulup, gördüğü düşü Filiz'e yorumlatıyor. Hasta olanın öleceğini, şefin terfi edeceğıni, adeta bir büyücü kimliğiyle seziyor Filiz. Ama ne insanlarda, ne yaşanılan olaylarda, ne de yorumcu da olağandışı bir hava yok... Hayat, her günkü olağan görüntüsü içinde akıp gidiyor... Sayfalan cevirdikçe, akıp giden bir filmi izliyormuş gibi bir duygu yaşıyorsunuz. Yazar, dılediğı bir karede görüntüyu dondurup filmi bitiriyor. Boyle, bir roman kesiti biçimiyle, yazar değişik bir teknik mi denemek istiyor? Belki de... Zaten kitabın arka kapağında da vurgulanıyor, söylemek istediğimiz; "Her Yer Karankk'ta bilinen öykü dünyasının kurallannı bir yana iterek.." Buyrukçu'nun hikâyelerindeki malzeme zenginliği bilinen bir şey. Bu malzeme zengınliğine, bu yapıt ta bir de anlatım zenginliği ekleniyor: Yer yer kendinı duyumsatan senfonik bir anlatım! Önce sihirli bir flut sesiyle başlıyor sanki konu. Ağır ağır ruhunuza yerleşiyor bu ses. Ardından yaylı sazların coşkun seli dolduruyor ortalığı. Sonlara doğru ise vunnalı çalgılann hızlandırdığı bir tempo içinde buluyorsunuz kendinizi! Şunu da eklemek gerekir mi? Buyrukçu, öyku anlaürken "uvertüru" sevmiyor; başka bir deyişle, arüatacağı asıl konu etrafında okuru dolandirrruyor: Akıp giden yaşamın içine birdenbire dahyor... Kaba bir bakışla, günlük yaşamın sıradan kesitleri gibi görünebilir bu öyküler; çünkü içinde soluk aldığınuz bir dünyayı, yani karuksadığımız gerçekleri anlatıyorlar... Buna aldanmamak gerekir. Görüntülerin ardındaki imbikten geçmiş dilin gucünü, derinlikli insan psikolojisini ve anlam yükünü yakalamak ise ancak "meraklısı" için kolaydır. Bu damarı yakalayınca Buyrukçu'nun öykulerini keyifle okuyacak, belki tiryakisi de olacaksınız! H e r Yer Karanlth / Muzaffer Buyrukçu / Cem Yayınevi / 328 s. Muzaffer Buyrukçu kitabım oluşturan yedi öyküde de okuru, akıp giden insan kalabalığıyla burun buruna getiriyor. Cinselliğini alabildiğine yaşayan genç insanlar. Cinselliklerini gönüllerince yaşayamamanın acısı içinde kıvranan geçkin kadınlar... Mutlu, sorunlu, kaygılı kalender insanlar... NECATİ GÜNGÖR KİM KİME DUM DUMA BEHlç AK "Her Yer Karenlık", Muzaffer Buyrukçn'nun yeni öyküler kitabuun adı. Yedi öykünün yer aldığı bu yapıt, ilk bakışta, nicelik olarak alışılmışın dışında: Küçük punto, geniş kadrat tutumluluğuyla bile, 328 sayfalık bir hacimi sergiliyor... öykülerin en kısası otuz beş sayfa. Kitaba adını veren "Her Yer Karanlık", ilk kez 1972 yıünda, Y«nnma Dergisi'nin hikâye özel sayısında yayımlanmış ve ilgiyle karşdanmıştı. öyküyü, on yedi yıl sonra yeniden okura sunarken yazar, bir kez daha elden geçirme gereğini duymuş. O iik haliyle de (o yılların rüzgânna uygun olarak) güzel ve çekiciydi; tipik bir Buyrukçu hikâyesiydi. Yeniden yazarken, adeta bazı karanlık noktaları gün ışığına çıkarmış yazar. Önceki havasıyla bir emekçi sempatizanlığına göz kırpıürken; bu kez daha nesnel bir tutumla ele alınıyor hikâye kişisi... Kim bu kişi? Taka şoförii Tacettın. Hep başkalanna çalışıp iki yakası bir araya gelmeyen bir emekçi... Bütün amacı, kendisine ait bir taksiye * kurulup direksiyon sallamak; piyasaya hava atmak! Bu amacına erişmek için, teyzesinin kocası Şevket'e (bir devlet dairesinde müdür) bir taksi aldırtmaya uğraşı Kiçuk BiutlulukUr amfcen Muzaffer Buyrukçu, küçük mutiuluklar araryor. öykü, bu özlem ve kaygılar ken, yaşamm zoriuklarına çarpıp düş bozumuna ujjrayan, suçlu durumlara düşen insanları anlatıyor öykülennde. PİKNİK PİYALE MADRA Aynada gerçek dtişler içe geçmiş, bir satranç oyununu andıran dokusuyia Erhan Bener / ilgi çeken bir roman. Cem Yayınevi / LOŞ AYNA Aslında "Loş Ayna" Erhan Bener'in ilk roman189 s. larından. "Acemiler" \e "Gordium"dan sonra üçuncü romanı. Daha once 1960 yılında yayım"Loş Ayna" polisiye bir roman. lanmış. Romanın sonunda Bener'in duştüğu nottan da anlaşılacağı gibi 28 yıl sonra yeniden elOlaylar den geçirilip yazılmış; "Ankara / Temmuz 1960 "nemfoman", seks Nisan 1988." tutkunu "zengin" Kim bilir hangi sahafın tozlu raflanndadır ilk ve "güzel" Mahide baskısı? adlı bir kadının Bener, romanın başında verdiği dizinle okuruçevresinde gelişiyor. Mahide'nin bir aşk nu romana haarlamış bir anlamda. Bu dizin romanın bir özeti sanki. Birinci bölum: Oyunun kigecesi sonunda öldürülmesiyle şileri. Kadın, iki kardeş. arkadaş. tkinci bölum: düğümlenen olaylar, romancının hayal Olaylar. Bir aşk gecesi, cinayet, varsayımlar, sagücünün labirentlerinden geçerek nık. Üçuncu bölum: Kanıtlar. Kol düğmeieri, kan "yanlış bir son"la noktalanıyor. lekeleri, kkap açacağı, mücevherler. Dördüncu bö Erhan Bener Loş Ayna / Doğrusu "Loş Ayna" anlattığından çok, bu iç HIZLI GAZETECİ NECDET ŞEN REFİK DURBAŞ "Hayal gucü yoktur kadınlann." Erhan Bener'in "Loş Avna" adlı romanını okurken nedense yalnızca bu cumlenin altmı çizmişim. "Loş Ayna" polisiye bir roman. Olaylar kendı deyişiyle "nemfoman", seks tutkunu "zengin" \e "güzel" Mahide adlı bir kadının çevresinde gelişiyor. Mahide'nin bir aşk gecesi sonunda oldürulmesiyle düğümlenen olaylar, romancının hayal gucünün labirentlerınden geçerek kendi deyişiyle "yaniış bir son"la noktalanıyor. Bener, bir satranç ustası kimliğiyle örmüş romanın dokusunu. Ve birbirleriyle butünleşen hayal gücünün öbekleriyle. Sanki romancmın hayal gücünü su yüzüne çıkarmak istercesıne bir paradoks olarak dökülmüş kaleminden bu cümle: "Hayal gücü yoktur kadınlann!' Yazıcının değil, yazılanın da bir paradoksu. Bunun da altı çizilebilir mi? lum: Hukum. Yanlış bir son. "Loş Ayna" butun bu ana ve ara başlıklar çevresinde donuyor. Hiçbir nesnenin, hiçbir ilişkinin, hiçbır davranışın gereksizliği >ok. Butun aynntılar bir yerde bırleşip daha once neyı ışaret etmişlerse o işareti tamamlıyorlar. Ustalığı ayııntıda, acemiliğj ise bu yanlış anlamda kullanılan bir acemilik degil, kişilerin ıç dunyalarını ustalıkla çözumlemesinden... Tumu de hastalıklı, ruhsal dengeleri bozuk tipler. Dostoyevski'nin bir romanından çıkıp gelmiş olabilirler mi? Bir solukta okunması, surükleyiciliği de bundan kaynaklanıyor olmasın? Kemal Tahir'ın, Orhan Kemal'in "Mayk Hammer" romanlan yazdığı bilinir. Alif Yesari yazdığı "Mayk Hammer"Iann sayısmı hatırlamı>or bile. Ama onlar kendi adlarına değil, Micke) Spillane adına yazıyorlardı. Erhan Bener ise yabancı patent kullanmıyor. Kendı adına yazmış "Loş Ayna"yı. Hem roman, hem polisiye... ^ ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES YAYIN RAPORU BtR TEK DAHA, DAĞ DİLİ/ Yazan: Harold Pinter / Çeviren: Aziz Çalışlar / Kavram Yayınları / 48 s. Harold Pinter ve Arthur Miller mart t985'te Uluslararası Pen Kulüp adına Türkiye'yi ziyaret etmişlerdi. Bu ziyaretin ardından Harold Pinter Avrupa'da büyük ilgiyle karşılanan iki kısa oyun yazdı. Bunlardan "Bir Tek Daha" adını taşıyan işkenceyi, "Dağ Dili" de dilleri yasaklanan azınlıklan konu alıyordu. Harold Pinter, Nicbolas Hern'le yaptığı bir söyleşide ki bu söyleşi kitapta yer alıyor oyunlarda kullanılan eğretilemenin "Bir Tek Daha"da olmadığını, olayın çok daha özgül ve doğrudan olduğunu belirtiyordu. Pinter, "Oyun işkence kurbanlarının olduğu bir durumu veriyor" diyordu. "Bir işkenceci var, işkence kurbanları var. Kurbanlardan ikisinin fiziksel olarak işkenceye uğramış olduğunu gozlerinizle görüyorsunuz." şuyor. Çağdaş Türk edebıyatının öncülerinden olan Ömer Seyfettin'i hikâyeleriyle tanıyoruz. Onun dil konusundaki yazüan, yaşadığı dönem ve koşulları göz önünde tutulduğunda dilimizin Türkçeleşmesi konusunda bilınçli adım atanlann arasında yer aldığını ortaya koyuyor. Kitabı baskıya hazırlayan Muzaffer Uyguner, derlemeyı yaparken Marmara Üniversitesi'nin 1984 yılında yayımladığı "Doğumunun 100. Yılında ömer Seyfettin" adh kitaptan yararlandığını belirtiyor. ki" diyor, "Erbil, Faulkner'dan f oparak bilinmeyen ülkelere dogrn cesaretle anlmaktadır. Baştan sona iç monologlar, büviileyici episodlar, dış gerce|m betimlemeleri, Joyce'vari böliimler ve çağdaş Türk tarihine keskin bakışlar birbirini kovalamaktadır." UZUN BEKLEYİŞ Yazan: Ertunç Bartn / Bilim Kitabevi / 128 s. Ertunç Bann Federal Almanya'da Mannheim Üniversitesi'nin îşletme Ekonomisi bölümünü bitirdi. Halen Almanya'daki yaşamıru öğretmen ve çevirmen olarak sürdürüyor. Bann orada röportaj ve öykü ödülleri de aldı. Almanya'da çalışan vatandaşlanmızın yaşantısıyla ilgili öykülennde ele aldığı konunun, öncelikle düşündüğü şeyin, "Aşdamayan sınıriar neydi bizim için?" olduğunu belirten Bann şöyle diyor: "Bir Türk, eşinin yanında Aimanya'ya gelmiştir. Ama çahşma dünyasına girememiştir. Çünkü wartezeitregelung denilen bekleme süresini doldurmak zonındadır. Onun bunafamlannı, bekleyişlerini, özlemlerini dile getirmeye çalışüm." GARFIELD JIM DAVIS KARANLIĞIN GÜNÜ Yazan: Leyla Erbil / Can Yayınları / 286 s. Şimdiye kadar Hallaç, Gecede, Tuhaf Bir Kadın ve Eski Sevgili adlı hikâyeleri, Karanhğın Gunü ve Mektup Aşklan adlı romanlan yayımlanan Leyla Erbil, yapıtlannda dilin oturmuş kelime haznesini ve sozdizimi kurallannı değiştirerek toplum duzenine başkaldırma niteliğinde ürünler verdi. Karanlığın Günü, daha önce (1985) Adam Yayınları arasında çıkmıştı. Talat Sait Halman, Leyla Erbil'in bu romanı için "Y'araücı gücıin bir zaferi" sözlerini kullanıyor. Halman "Denebilir DİL KO^^JSUNDA YAZILAR Yazan: Ömer Seyfettin / Baskıya hazırlayan: Muzaffer Uyguner / Bilgi Yayınevi / 178 s. Bilgi Yayınevi'nin "Ömer Seyfettin Bütün Eserleri" dizisinin 13. kitabı olan "Dil Konusunda Yazılar" yazann Türkçe ile ilgüi görüşlerini içeren yazılardan olu TARİHTE.BUGUN MÜMTAZ ARIKAX 25 Mayıs ALMA N YA CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ'NDE YENİ KİTAPLAR IM: 007.430 023.062 027078 061.052 064.690 079.072 125.091 152.453 152.454 152 455 Yazaf / Çevirmen: UtabınAdı: Tur JoanBaez/İ.OngunB.Çorakçı Altın YürektenKopupGelenSes Engın Ardıç Cep islamTeksas'ta VedatGünyol Çağdaş GiderayakYaşarken WoodyAllen/CemÇetın Hil Tanrı Şerafettin Gökalp inkılap Devlet Memurları Kanunu J.PeersG.Bennett/Tomris Uyar Metis Babayasaları Anasözleri Sermaye Egemenlığı ve G.Therborn/Şırin Tekelı Verso Demokrasının Doğuşu Bedrı Rahmı Eyuboğlu Bilgi Yukulele'ye Mektuplar Bılal Şımşir Bilgi Sakarya'dan Izmir'e Kenan Evren'ın Yazılmamış Anıları Def Baskın Oran Sayfa: Anı Deneme Deneme Oyun Yasa Ûzdeyış İnceleme Deneme İnceleme Anı Ryafc 12.800: 7.500: 6.000: 3.000: 9.0005.000: 3.0004.000: 10.000: 9.000 ALMAN S/LAHLANMASI KARSISINOA.. 1334 'TE BU6UN, FRANSA D'ŞlÇLEgj ', BAtCAKILAIS. tUJlSUlUtJDA, SO&JJMU İLE YAPMfÇTT. ONCEtCI Ç L.e/2/fiJ, AlMAHYA'AJ/U H/ZLS* /SrEPlKLEIZİMl, tOUIS ItSİU /V T*" AMCAtC, SUNUKJ &OGRU OLMt € 7 SaarlanJ, 193S p He (halk Almmnya't/a ZV? GA&4NT/ fSTEMECEĞ/AJ/ BELllZTMİŞn. ÖTEBERt FJSAVJSA /LE ALM<4MYA A/5A£rMDA SAARLANO SÖLGESl İÇıM piEBisrr YAP/LMAS/MA eOiGEYI AMPEN ıŞGAL Sı 1Ç.1N GuyENCE ETMEME
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle