14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER riyordu. Kant'ın, bu kavramı açıklarken söylediği gibi, öğrenme herkesin hakkı idi, hiçbir sınıf ya da katmanın ayncalığına bırakılamazdı. Buracıkta, Köy Enstitülerinin yıkılması olayına ilişkin bir gozlemimi belirtmeden edetneyeceğim, 19 Mayıs 1919'un yaktığı umut ışıklannın söndürülmesi sürecine belki bir açıklama getirebilir; Hasan Âli Yücel'in aynlmasından sonra Milli Eğitim BakanlığTna sağcı Reşat Şemsettin Sirer'in getirilmesi, CHP içinde, İsmet lnönü'ye karşın, bir iktidar değişikliği olduğunu gösterir. Bu değişiklik, CHP'nin kitle partisi niteliğinden kaynaklanıyordu. Çok partili düzene geçiş, bu gidişi hızlandırdı ve Demokrat Parti ortaya çıktı. Arük sağ iktidarlann aydınlanma süredni baltalama girişimlerini yaşayacaktık, hâlâ onu yaşıyoruz. Buna bir nokta koyup, yukarıdan beri izlediğimiz uslamayı sürdürelim. Uluslaşma sürecine girmiş bulunuyorduk, demek dilimizin ve tarihimizin bilincine varmalıydık. Halkın ağzmda ve halk şiirimizin sesinde yaşayan Türkçenin hazinesini benimsemekte atılgan ve gönüllü davrandık. Tarihimiz ise artık ve ilk kez yurdumuzun butun tarihi idi. Geçmişimizi belirlemiştik; bu seçiş geleceğimizin en sağlam yapısını temellendiriyordu. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın yıldönümünde, bütün ulusal bayramlarda olduğu gibi insan, yeni Türkiye'nin kuruluş yıllarını gözden geçirmek gereğini duyuyor: Nereden nereye geldik! Eğitim birliği ortadan kaldınldı, önce Tanzimat ikiliğine kapı açılarak sonra da laik eğitimin kökü kazınarak. Bilim eğitimine son verme, onun yerine dogmalar inancını koyma girişimi idi bu ve karma imamhatip okullan ile başörtüsü ile "Ben laik değilim" sözleri ile güçlendikçe güçlendi. Okullarda öğretilen evrim teorisinin tukaka edilmesi ve onun yerine "yaradılış" dogmasının geçirilme girişimi "Aydınlanma"ya veda anlamına geliyordu. llerleme inancını ortadan kaldırmak demekti bu, her şey yaratıldığı gibi idi ve hiçbir şey değişemezdi. Değişmeyecek ve değiştirilemeyecek bir dünyada yaşamak zorunda bırakılıyorduk. Insan acizdi ve ancak ahiretini kurtarmaya bakmalı idi. Bu anlayış daha önce Arapça ezanla ses vermişti. Butun geri kalmış ülkelere örnek gösterilen Köy Enstitüleri'nin kapatılması, geri kalmışhğın yücelülmesinden başka anlama gelmez. Herkesin öğrenme hakkı yerine, ayrıcalıkh sınıflar için eğitim anlayışını geçirmek, yoksul halkı "ahret"le başbasa bırakma niyetini içerir. Daha kısası, eşitliğin ortadan kaldınlması demektir. Bu koşullar içinde yaşayan bir toplumda insan saygısından söz edilemez. Ulusal dil ve tarih görüşünün suçlanması, uluslaşma sürecinin baltalanmasından başka nedir ki! Atatürkçülük adına girişilen yıkımlann, ülkede erinci yerleştirme amacına yönelik olduğunu söylemek ise 19 Mayıs 1919'da başlayan kurtuluş ve kuruluş savaşını yatsımaktan başka anlama gelmez. Nereden nereye geldik! Yazıma, "1 Mayıs'tan 19 Mayıs'a..r sözleri ile başladım ve 19 Mayıs 1919'dan günümüze doğru bir kurtuluş ve kuruluş eyleminin yozlaştırılması sürecini gözden geçirmeye çalıştım. Bu görünüm içinde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nı ne yüzle kutlayabiliriz ki! Her uygar yurttaşı utancından yerin dibine geçiren 1 Mayıs olaylannın açıklaması, 19 Mayıs'ın yozlaştırılmasında yatmaktadır. Eşitliğin ortadan kaldırıldığı toplumlarda insan saygısından söz edilemeyeceğini yukarıda yazmıştım. Cumhuriyet kültür devrimi, eğitim birliği ile laikliği ile Köy Enstitüleri ve Halkevleri ile dil ve tarih bilincinde birliği kurma ülküsü ile işte bu saygıyı kurma ve yerleştirme amacına yönelikti. Şu acılı 1 Mayıs'tan sonra gelen 19 Mayıs'ı tarihsel çerçevesi içinde düşününce toplumumuzun nereye götürülmek istendiği daha i>i anlaşılacaktır sanıyorum. 19 MAYIS 1989 1 Mayıs ve 19 Mayıs... MELİH CEVDET ANDAY 1 Mayıs'tan 19 Mayıs'a geldik. Ama 19 Mayıs 1919'dan kanlı 1 Mayıs'lara nasıl geldik? 19 Mayıs Gençlik ve Spor Ba>Tamı yıldönümunde bütün ulusal bayramlarda olduğu gibi, insan, yeni Türkiye'nin yaşadığı kurtuluş ve kunıluş yıllarını gözden geçirmek gereğini duyuyor: Nerden nereye geldik? Yeni Türkiye'nin doğuş ve ilerleyiş yıllarım yaşanuş biri olarak, bu tür yıldönumlerinde eskiden hep umutla dolardım; kurtuluş ve kuruluş sonrasındaki devrimler, geleceğiraizi, birbirini izleyecek çağdaşlaşma atüımlannı düşleyerek, sevinçle düşünmek mutluluğunu verirdi bana. Gerçi halkımız yoksuldu, tarımsal üretimimiz yetersizdi, bir sanayi ülkesi olmaktan uzaktık, okur yazarımız çok azdı, yollanrruz yoktu, köylerimiz her bakımdan gerilik içindeydi, okulumuz parmakla sayılacak kadardı, kentlerimiz uygar bir görünüm içinde değildi, sağlımız kadere kâlmıştı, fakat yurdumuzu bağımsızlığa kavuşturma ulküsü, içimizde öylesine bir ateş yakmıştı ki, geleceğimizin apaydırüık olacağına inanıyorduk. Bu inancı Mustafa Kemal yaratmıştı. Çünkü Mustafa Kemal, daha Samsun'a çıktığında, zaferden ötesini düşünmekteydi. Onun, Anadolu halkını zafeı için hazırlamasında, uygar bir Türkiye'nin temel taşları atılıyordu. Bir kültür devriminin temeli idi bu. 19 Mayıs 1919 öncesine bugünku aklımızla baktığımızda, Türkiye'nin kurtuluşu için bir kültür devriminin ne denli gerekli olduğunu düşünebiliyoruz. Araa o gün bu gerçeği anlığında yaşatabilen kaç kişi vardı dersiniz? Mustafa Kemal, zaferin bir başlangıç olacağını düşünen tek adamdı. Bunun tanıtlannı, kurtuluş süresi boyunca bir bir izleyebiliyoruz. Egemenliğin Türk ulusunda olduğunu bütün dünyaya duyuran Türkıye Büyük Millet Meclisi, cumhuriyetin yasalaşması, padişahlığın ve halifeliğin kaldınlması ve Türk insanının kafasında özgür düşunmenin engellerini yok eden bir sıra kültür devrimi: Şapka bir başlık değiştirme değildi, dogmaların yıkılması başlangıcı idi; yeni yazı, okuma yazmayı kolaylaştırmak gibi basit bir nedenle açıklanamaz, Arap yazısırun kutsal olduğu boş inancını ortadan kaldınyordu; ezarun Türkçeleştirilmesi dinsel reforraun başlangıcı idi; kültür devriminin temel taşı durumundaki laiklik ise din dışı düsünebilmenin olanağını sağlıyordu, bunsuz çağdaş uygarlığa adım atılamazdı, büimsel ve felsefi düşüncenin bajhca koşulu idi bu. Artık öğrenim birliğini kurmanın günü gelmiş demekti, kız ve erkek bütun Türk çocuklan laik eğitimden geçeceklerdi. Onların okul dışı eğitimleri Halkevleri'nde sürdürülecekti. Bu kültür yuvaları, kitaplığı ile tiyatro sahnesi ile muzik çalışmalan ve beden terbiyesi salonu ile butün gençlere yaratıcı eğitimin koşullarım sağlıyordu. Öğrenme tutkusu sarmıştı herkesi. Gerçi halkımız yoksuldu, tanmsal üretimimiz yetersizdi, bir sanayi ülkesi olmaktan uzaktık, ama kalkınma sürecinin temelinde, dogmalardan kurtulma koşulunun bulunduğunu anlamıştık, kalkınmayı ozgür kafalar başarabilirdi ancak. Köyün eğitim olanağına kavuşması ve dünya kültürüne açılma gereksemesi kendiliğinden ortaya çıkıyordu. Bunu hiçbir gucün önleyemeyeceğine inanıyorduk. Nitekim Köy Enstitüleri kuruldu ve dünya klasiklerinin devlet eliyle çevrilmesine başlandı. Bu iki atılımın, birbirini tumleyen eylemler olduğu unutulmamah. Türkiye ilk kez aydınlanma çağına gi PENCERE Mız, Mız, Mız... Bizim kocaman işadamları, holding babaları ve basındaki yazarları durmadan yakınırlar: Mız, mız, mız.. Dır, dır, dır.. Kırk yıldan beri "çabalama kaptan" diye su koyveren ekonomi ne zaman batağa saplansa suçlu aranır. Kimdir suçlu? Kırk yıldan beri hiç değişmez: Bürokrasidir.. Gençlerdir.. İşcilerdir.. Kİrierdir.. Aydınlardır.. Solculardır.. 12 Eylül, bulunmaz fırsattı, faşistin balyozu aydınlarm tepesine indi, gençleri ezdi, işçileri susturdu; ardından Özal geldi, Dünya Bankası'nı, IMF'yi, Amerika'yı arkasına aldı; 40 milyar dolar dış destek sağladı; bürokrasiye savaş açtı; holdinglerin ayağının altına kırmızı halı serdi; KİT'leri özelleştireceğini soyledi; "ucuz emek" cenneti yarattı. 1980'ler boyunca tüm ülke sus pus... Daha ne istiyorsun be adam? İşte tarihsel fırsat!.. Televizyonda şaklabanlık yapacağına ekonomide atılımını yap!.. Değil mi? Hayır. Orada nutuk, burada öğüt, odalar, borsalar, toplantılar, seminerler, laf, laf, laf... Sonra! İflas... • Peki, bu kez suçlu kim? Gençler ezilmiş, tatlısu aydınları yılgın, isçiler on yıldan beri karın tokluğuna çalışıyorlar, sol muhalefet Allah'a emanet, bürokrasi sermayenin karşısında iki büklüm; devlet tümüyle işadamını destekliyor. Yine mi mız, mız, mız.. Dır, dır, dır.. Neymiş? Karma ekonomi suçluymuş.. Haydi canım sen de!.. Karma ekonomi bütün Batıda var; kapitalizmin anavatanında iş dünyası karmadır. Fransa'da 2000 KİT var, Batı Almanya'da 1353 KİT çalışıyor. Avusturya dağıtım ve ulaşım hizmetlerinde KİT'lerin payı yüzde 7B, sanayi ve ticaret üretiminde yüzde 23, finans, kredi, ve ticari sigortada yüzde 70. İngiltere'de enerji ve tasımacılık alanında KİT'lerin payı büyük; ispanya'da, italya'da KİT'lerden geçilmiyor, Peki, kırk yıldan beri siyasal iktidan sahiplenen sermayeci, KİT'leri neden özelleştiremiyor? On yıldan beri bizimkilerin elini kolunu tutan mı vardı? Hayır. Hem KİT'leri arpalık gibi kullanacaksın hem de yakınacaksın; mız, mız, mız... Otuz yıldan beri gençleri kırmakla övünüyoruz; işçilerin canına okuyoruz; aydın düşmanlığı 1980'lerde en geçerli akçedir; bürokrasiyi hallaç pamuğu gibi atıyoruz, memurun ne güvencesi var ne de kişiliğı kaldı; ışadamlanmız ortalıkta şişine şişine dolaşıyorlar; istedikleri önlerinde, istemedikleri arkalanndarama yine ekonomi fosladı. Niçin? * Batıda özgürlük var, aydınlar el üstünde, gençlere değer veriliyor, ekonomi karma, bürokraside bile sendikal haklar geçerliyken neden onlar yükseliyorlar. Ve biz iflas ediyoruz? Neden, neden, neden?.. Holding yazarları ve kuramcıları sağı solu suçlamaktan vazgeçmelidirler. 12 Eylül, büyük işadamları için yıldızın parladığı andı; tarihimizin en büyük fırsatıydı; her türlü yetkiyi ve desteği tartışmasız ele geçirdiler, ülke avuçlarının içindeydi. Yine fos çıktılar ve sermayenin önde gelen yazarları yine yakınıyorlar: Mız, mız, mız.. Dır. dır, dır. •'.".*; Vallahi de billahi de bunlar yakınmakta gönlü kırık solculartmızı geçtiler. EVET/HAYIR OKTAYAKBAL MUDURNU ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1987/81 Davaa Mehmet \rıbakır vekili yetkili dava takipçisi Hüseyin Bayburtlu tarafından davalılar Maliye Hazinesi'ne izafeten Mudurnu Malmüdürlüğü, Orman lşletme Müdürlüğu ve Fındıcak Köyü Muhtarlığı aleyhine mahkememize acılan tescil davasırun yapılan yargılamasında verilen karar gereğince, Davaa vekili dava konusu Mudurnu Fındıcak Köyü Alılar bahçesi mevkiinde taraflan doğusu: Mehmet Dilli tarlası ve kısmen dere, bausı: Arazi yolu ve ötesi Esat Armutçu tarlası, kuzeyi: yol, güneyi: Dere ile çevrili 1808 m ! yüzölçürnündeki taşınmaz ile aynı köyün Şalgam tarlası mevkiinde bulunan taraflan: doğusu: Mustafa Ayata tarlası, baüsı: Mehmet Karakan taşuımazı, kuzeyi: Çay, Güneyi: yol ve ötesi kunı dere ile çevrili 2481 m ! yözölçümündeki taşınmazlann eski malikınin zilliyetliği ile beraber 20 seneden fazla bir zamandan beri niza5iz fasılasız hüsnüniyet ve malik sıfatı ile tasarruf ve zilliyedinde bulunduğu, tapu kaydı olmadığını beyan ederek müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir. Yukanda mevkii ve hudutlan belirtilen taşınmazlarda herhangi birhak iddia edenler varsa 3 ay içinde Mudurnu Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1987/81 esas sayılı dosyasına müracaatları ilan olunur. Basın: 41789 T.C. YENİPAZAR SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 1988/119 Karar No: 1988/183 DAVACI: K.H. SANIK: Ismail Önal, Halil tbrahim oğlu, Fatma'dan olma, 1952 doğ.lu, Denizü ili merkez Saltak mahallesi nüfusuna kayıtlı olup halen Yenipazar ilçesi Donduran köyunde oturur, evli, 3 çocuklu, okur yazar, sabıkasız T.C. tslam. SUÇ: Gıda maddeleri tüzüğune aykınlık. SUÇ TARİHİ: 23.2.1987 KARAR TARÎHl: 20.10.1988 Yukarıda adı yazılı sanık hakkında, Yenipazar C. Savcılığı'run 26.8.1988 tarih ve 1988/6633 sayüı iddianamesi ile mahkememize açılan kamu davasımn yapılan açık duruşması sonunda: Sanığın Yenipazar ilçesi Donduran köyunde çalıştırmakta olduğu mandırada imal ettiği peynirleri, yarım yağlı olarak imal ettiği ve yağ miktan %24 düşük olduğu, analiz raporu sonucu meydana çıktığı, bu şekilde satışa arz ettiği ve gıda maddeleri tüzüğune muhalefetıe bulunduğundan eylemine uyan TOCnun 398, 647 SK, 4/1, TCK. 72, 402 maddeleri gereğince NETİCETEN, 34.166 TL. ağır para cezası ile 7 gün süre ile işyerinin kapatümasına cürum vasıta kıldığı meslek ve sanatın ve ticaretin tatiline, karar verilmiştir. TCKInun 402/2 maddesi gereğince ilan olunur. 6.2.1989 Nazilli'de Neler Oluyor? Bugün cezaevlerinden gelen acı seslenişlere yer vermek istiyorum. Cezaevlerimiz kanayan bir yara gibi... Bilmem siziere sunacağım mektuplara yorum yapmak gerekir mi?" Nazilli E Tipi Cezaevi'nden bir grup hükümlu ve tutuklu Adalet Bakanlığı'na gönderdikleri yazının bir kopyasını da bana yollamışlar. Nazilli E Tipi Cezaevi'nin gerçekleri günlerdir basında da sergilenmektedir. Tutuklu ve hukümlüler Adalet Bakam'na gönderdikleri yazıda şöyle diyorlar: "Amacımız Bakanlıgınızdan tarafsız bir yetkilinin bizleri zıyaret etmesidir. Cezaevine geldiğimizden bugüne dek 1 Ağustos Genelgesi'nden dolayı sorunlar bitmek tükenmek bilmedi. Aynı durum başka cezaevlerinde de yaşandı. Ancak pek çoğunun sorunları azaltıldığı, durumlan düzeltildiği halde, Nazilli Cezaevi'ndeki dar görüşlu ve taraflı idarecılerin keyfi davranışları yüzünden koşullar daha da ağırlaştırıldı: Görüşlerde ziyaretçilere ve bizlere zorluklar çıkarılması, denetlemelerde insanlık haysiyetine yakışmayan küfür ve hakaretler; kantinde salılan yiyeceklere getirilen sınırlamalar; fahiş fiyatlar; sağlık sorunlarımızla ilgilenilmemesı; kendi olanaklanmızla yemek yapabilmemizin engellenmesı; en basit sorunların bahane edilerek hücre, dayak gibi cezalann uygulanması, kitap, radyo, teyp yasağı vb... Size bu mektubu 23 Nisan 1989 günü yazıyoruz ve her şeyi protesto ederek sonu ölüm de olsa yarından itibaren açlık grevine başlıyoruz. Belki öldükten sonra sesimizi dinlerler." Bir baba, Çorum'dan Yaşar Demir de aynı cezaevinde yatan oğlundan söz eden mektubunda şöyle diyor: "Oğlum İlker Demir sizlerin meklektaşıdır. TSİP'liydi. Parlinin yayın organı 'ilke' ve 'Kitle' dergilerinin sorumlusuydu, 1984 yılında tutuklandı. Mahkeme adı geçen dergileri TSİP'in yayın organı kabul etmedi. Oğluma 48 yıl hapislik verdiler Metris'te, Aydın'da, şimdi de Nazilli E Tipi Cezaevi'nin 12. koğuşunda yatıyor. Nazilli Cezaevi düşmana dahi layık bir yer değii. Yöneticileri zannıma göre özel olarak yetiştirilmiş. işkence, dayak ve hucreden başka bir şey bilmiyorlar. Her türlü baskı, şiddet burada. Kitap, teyp içeri alınmıyor. Eşya, yiyecek alınmıyor. Sivrisineklerin çıktığı bir mevsimde cıbinlikleri bile toplayıp depoya atmışlar. Demir gibi sağhklı olan oğlumun tam dört hastahğı var. Tam teşkilatlı bir hastaneye kaldırmıyorlar. Oturup kalkmaya kuvveti yok. Nazilli'de belki de tek hükümlu yazar oğlum olsa gerek. Başka hiçbir suçu olmayan bir gazeteciye bu işkence, dayak, hücre ve manevi baskıları nasıl karsılıyorsunuz? Bizler şikâyet edecek merci bulamıyoruz. Bakanlığa yazıldı, af örgütleri, İnsan Haklarına yazıldı, sonuç yok. Altı aydır bekliyoruz. Bu çocuklar acaba keyiflerinden mi açlık grevine gidiyorlar? Dayak yemek, hücreye tıkılmak, infazlarını yakmak için mi? Hayır. İnsanca yaşamak, insan muametesi görmek tek istekleri. Siziere sesleniyorum. Ne yaparsanız yapın, durum çok vahimdir. Zaten yeni bir açlık grevinden çıktılar. Bir yenisıne dayanacak halleri kalmadı. Hayatlarından endişeliyım." Nazilli E Tipi Cezaevi'nde neler olduğu, neler döndüğü apaçık ortadadır. Korkunç bir gerçekle karşı karşıyayız. Nazilli'de yatan gençlerin istedikleri ne? Güvenilen, yansız bir görevlinin gelip durumu incelemesi... Bu o denli olanaksız bir şey midir? Adalet Bakanlığı Nazilli'de olup bitenleri gözleriyle gorecek, mahkum ve tutuklularla konuşacak bir müfettişi neden görevlendirmez? Haydı bakanlık bir şey yapmıyor, ya muhalefet partileri neden bu denli ilgisiz!... SHP insan haklarının savunucusu bir partidir. Öyle olmalıdır Nedense bir buçuk yıldan beri, yeni bir merkez yönetiminin iş başına gelmesinden bu yana SHP haksızlıklara, acılara garip bir ilgısizlik içindedir. Baykal'dan önceki genel sekreter Sağlar'ın mahkumlara, mahkum yakınlarına, haksızlıklara, hak arayanla(Arkası 75. Sayfada) T.C. SAKARYA 1. SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 987/498 Karar No: 1988/400 C.M.U.: 2271/795 DAVACI: K.H. SANIK: OSMAN RAGIP PAMlRTAN: Mustafa Nuri Oğ. 1327 doğ. Altındağ Ziraat Mah. nüfusuna kayıtlı, tst. Üsküdar Doğancılar Cad. No: 65/b mulcim, evli, 2 çocuklu, Türk tslam, sabıkasız, Adapazarı Demircioğlu Et Kombinasında veteriner hekim. SUÇ: Gıda maddeleri nizamnamesine muhalefet. SUÇ TARİHİ: 3.1.1988 KARAR TARİHİ: 29.9.1988 Açık duruşma sonunda: G.D: Sanığın Sakarya Erenler Demircioğlu Et ve Gıda Sanayiinde imal edip satışa arz ettiği sosisin tahlili sonucu kokuşmuş olduğundan hareketine uyan TCK. 396, 647 S.K. 4. TCK. 402 maddeleri gereğince neticeten 32.000 lira ağır para cezası, üç ay meslek ve sanatın ve ücareün tatili ve 7 gün işyerinin kapatümasına, kararın büyük harflerle yazılarak sanığın işyerinin göze çarpan bir yerine kapatma süresi kadar kalmak kaydıyla yapıştınlmasına, karar özetinin Ankara, Istanbul ve Izmir'de yayımlanan tirajı 100.000'nin üzerinde ve ayrıca mahallinde yayımlanan mahalli bir gazetede ilanen yayımlanmasına karar verildi. 29.9.1988 İSKENDERUN 2. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Esas No: 1988/190 Davalı: Hakkı Yıldız. Halen adresi meçhul. Dava: Tazminat. Davacı Ekontur Ekonomi Turizm A.Ş. vekilleri Av. Turgut Başaçık ve Av. Sunay Özenoğlu tarafından davalılar Mustafa Aydaş ve Hakkı Yıldız haklannda 8.400.000. TL. tazminatın tahsili için 34 Z 1132/27 DE 091 plakalı vasıtaya ihtiyati tedbir yoluyla tazminat davasımn mahkememizde yapılan açık duruşması nedeniyle; Davalı Hakkı Yıldız adına çıkartılan davetiyenin bila iade edildığı ve zabıtaca yapılan araştırmada açık adresınin bilinmediğindan bahisle bunun uzerine dava dilekçesinin adınıza ilanen davetiye tebliğine karar verilmiş ve duruşma 6.6.1989 günü saat 10'a talik edilmiştir. Duruşma günü olan 6.6.1989 günü saat 10'da duruşmaya gelmeniz veya sizi temsilen bir vekil göndermediğiniz veya duruşmaya gelmediğiniz takdirde H.U.M.K.nun 509 ve 510. maddesi gereğince davanın gıyabımzda kalacağı ve karar verileceği ilan olunur. 10.4.1989 İLAN T.C. ZİLE İFLAS MÜDÜRLÜGÜ'NDEN 1989/2 tflas Zile Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (Ticaret) 5.4.1989 tarih ve 1989/127 esas 1989/208 nolu karan gereğince iflas tasfiyesine başlanılan Zile Altmevler Mahallesi Güçlü Sokak No: 10/2'de mukim Abdulkadir Çölkesen'in şimdilik tlK.nun 219. maddesi gereğince adi tasviye olarak iflasının yapılması tensip kılınmıştır. Alacak ve istihkak sahiplerinin alacaklannı ve istihkaklanru ve bunların dayanağı olan belgeleri veya örneklenni bu ilan tarihinden itibaren bir ay içerisinde memurluğumuza kayıt ettinneleri. Müflise borçlu olanlann veya müflisin her ne suretle olursa olsun elinde malını bulunduranlarm bu süre içerisinde bildirmeleri, aksi halinde itK.nun 336. maddesi gereğince cezai sorumluluk gerektireceği, müflisin mallannı her ne suretle olursa olsun ellerinde bulunduranlann kanuni haklan saklı kalmak kaydı ile aynı süre içerisinde iflas memurluğuna tevdi etmeleri, etmeyenler hakkında rflçhan hakkından raahrum kalacakları ve cezai sorumluluğa uğrayacaklan. 26.6.1989 günü saat 14.30'da ilk alacaklılar toplantısı icra iflas dairesinde yapılacaktır. Alacaklıların belgeleri ile bırlikte toplantıya gelmeleri ilanen tebliğ olunur. Basın: 41718 T.C. HATAY SULH CEZA MAHKEMESİ Esas: 1988/1965 Karar: 1989/378 Karar tarihi: 4.4.1989 Gıda maddeleri tüzüğune aykın davranmak suçundan sanık Mehmet oğlu 1959 doğumlu Antakya Kardeşler Mah. nüfusuna kayıtlı ve Cumhuriyet Mah. Dumlupınar Sok. No. 2'de oturur aynı yerde nonut imalathanesi çalışünr Şükrü Dönmez hakkında mahkememizde acılan davanın yapılan yargılaması sonunda, eylemine uyan TCK'nun 396, 647, 4, 72, 647, 6, 402 maddeleri gereğince sonuçta 32.000r lira ağır para cezası, 3 ay süreyle sanığın curme vasıta kıldığı meslek ve ticaretinin tatiline, 7 gün süre ile işyerinin kapatümasına ve verilen bu cezanın ertelenmesirie karar verilmiştir. İlan olunur. 26.4.1989 Basın: 23293 İMZA GÜNÜ NİL TANCA (ARISAL) AHMETeTANCA evlendiler Beyoğlu17.5.1989 ILHAN SELÇUK 20 MAYIS Cumartesi Saat: 15.0018.00 Yer: Gülhane Festivali Belediye Standı 1979 YILI İCRA PL 467 TEDBİR UYARINCA SIGARA SAGUĞA ZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle