Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/12 HABERLER 19 MA YIS 1989 DOKTORLARIN EYLEMİNDEN NOTLAR Yapılıııası gerekenin adı'eyleırf oldu yor, tespih sallıyor, bir ara pantolonunu indirip, yine kendi halinde eğleniyor. Servisin kapısındaki pirinç tabelada psikiyatri yerine "psikyatri" yazılması da Ankara Numune Hastanesi'ndeki durumu örnekleyen birolgu. Doktorlann hastanede önceki akşam başlattıkları "toplu nöbet" eylemini izlemeye gelen gazeteciler, servisteki tecrit hucresinin fotoğraflannı çekiyoriar, bir dokıor ise anlatıyor: "Siirekli bağıran bu kız 20 yaşında. Zekâ geriliği var. Rub hastası değil. Sağlık Bakanlığı arada sırada garajlarda, orada burada dolaşan bu tip hastalan toplar. Biz de bunu EJazığ'a gonderdik ama akıl hastası degil diye geri gönderdiler. tki yıldır burada. Bizim de rub sağlığımız teblikede. Şu gördüğiinüz küçuk odada 30 doktor akşama kadar bem dinleniyoruz, hem de hastalarla burada görusuyoruz. Hastalarla aynı bardaktan çay içiyoruz. Aynı yerde otunıyoruz. Kapıdaki tabelayı bile düzeUmiyoriar. Nasıl olsa buraya uygun diye düşünüyorlar." Hanefi R. adlı genç kız demir parmaklıklara sanlıp " s u " diye bağınrken, gazeteciler de tecrit bölümünün demir kapısındaki küçük delikten içeriyi gözlüyor. Altı hastanın kaldığı bölüm çok kötü kokuyor. Tecritin koridorunda dolaşan akıl hastası genç adam da bir gazetecilere, bir genç kıza bakıp volta atıyor. Gazetecilerin kendi sorunlanru bir yana bırakıp hastalara yoğun ilgi göstermesi üzerine bir genç doktor sinirleniyor: "Kapalı bölümün böyle olmaması gerekli. HastaJann burada iyileşmesi çok zor. Ama bakın serviste bizim hastalarla görüşecek bir yerimiz bile yok. Aynı tuvalete giriyoruz..." Doktorlarm çaüştıkları koşullan göstermekjizere hastaneye çağırdıklan SHP Adana milletvekili Cüneyt Canver de dayanamayıp, sözü Başbakan Turgut Özal'a getiriyor: "Başbakan Özal, gözünden rahatsız olraayıp, ruhsal bastalığı olsaydı ve bu servise gelseydi, saglam girip hasta çıkardı." Doktorlar ve gazeteciler psikiyatri servisinden sonra bir üst kattaki kadın hastalıkları ve doğum servisine çıkınca bu kez yeni dünyaya gelen bebeklerin ağlamalarıyla karşılaşıyorlar. Bir yanda akıl hastalarmın çığhkları, bir yanda da bebeklerin dunyayı se leri neredeyse bir yürüyüşü andılamlayan ağıtları... nyor. Nitekim bir hemşire yanınServisler gezilirken bir duvarda, daki arkadaşına, "Hastanede yü"Hastanemizi temiz tutunuz" ya rüyüş yapıyoruz" demekten kenzısı asılı. Ama eski hastane bina dini alamıyor. Zaman zaman sersındaki banyo ve tuvaletlerden vis girişlerinde konuklara pasta yükselen kötü kokuların yanında ikram ediliyor. "Yürüyüşteki" coşkuyu hastane önünde bekleyen anlamsız kalıyor. kalabalığın arasında ellerinde telHastaların kaldığı küçük bir sizleriyle dolaşan sivil polisler de odaya giriliyor. Doktor önce ta bozamıyor. vandan damlayan lağım sularını Bir yanda hastalar, bir yanda gösteriyor ve Sönmez Erdem isimsağlık personeli. Ama hepsi dert li hastaya, "Kaç gündür burada yüklü. Sağlık denilince ilk eleştikalıyorsun?" diye soruyor. Errilen doktorlar ve hemşireler şimdem'in yanıtı "Dünden beri odadi beyaz önlüklerini sağlık bakanda kalıyorum. Daha öoce sular lığı önüne bırakmayı da içeren bir akügı için koridorda kabyorduk" dizi eylem peşinde. Artık doktorbiçiminde oluyor. lann hastalarına "gerekli zamaDoktorlar, hemşireler ve ko nı ayırorak muayene etmekrinin" nuklarının hastane içindeki gezi adı eylem oldu. Türkiye 'de basın özgürlüğü ANKARA (UBA) Çağdaş Gazeteciler Derneği tarafından düzenlenen "Avrupa Topiuluğu ve Türkiye'de Basın Özgürlüğü" konulu konferans 2021 mayıs günleri yapılacak. Hükümet yetkilileri ve siyasi parti temsilcilerinin katılacağı konferansta '' Türkiye 'de Basın ve Sorunlan", "Kitle lletişiminin Toplumdaki Rolü ve Türkiye'deki Durum", "Daha Çok Basın özgürlüğü için Gazeteci örgütleri Arasındaki Işbirliğinin önemi" konulan tartışılacak. Doktorlar, hemşireler ve konuklarının hastane içindeki gezileri neredeyse bir yürüyüşü andırıyor. Nitekim bir hemşire yanındaki arkadaşına, "Hastanede yürüyüş yapıyoruz" demekten kendini alamıyor. Zaman zaman servis girişlerinde konuklara pasta ikram ediliyor. "Yürüyüşteki" coşkuyu hastane önünde bekleyen kalabalığın arasında ellerinde telsizleriyle dolaşan sivil polisler de bozamıyor. FARUK BİLDİRİCİ ANKARA Eylem başlarken, Numune Hastanesi'nin servisJerinde hastalar kendi hallerinde yaşamaya devam edıyorlar. Kapısında " 1 . ve 2. Psikyatri Servisi" yazan bölümündeki demir parmakhklı tecrit hücresındeki genç kız insanın içini parçalarcasına çığlıklar atıyor: "Amca.. abla.. su..." Kızın önünde dolaşan akıl hastası bir genç adam da bıyık buru tki Türk'te 3 milyurhk eroin STRASBOURG (AA) Fransa'nın Strasbourg kentinde bir otelde, Türk asıllı iki Hollanda vatandaşının, piyasa değeri yaklaşık üç milyar Türk lirası olan 1,340 kilogram eroinle geçen cumartesi günü tutuklandıkları bildirildi. Adli makamlara yakın kaynaklardan edinilen bilgilerde, 48 yaşmdaki Hasan özbey ile 18 yaşmdaki oğlu Hasan Murat özbey'in Lahey'den gelerek, Strasbourg'da bir otele yerleştikleri, bagajlarmda yapılan arama sonucu eroinin ele geçirildiği belirtildi. Aydın Dikmerfin koleksiyoniına yeni inceleme Tarihi eserleri kaçırdığı iddia edilen Dikmen'in geçen yıl mayıs ayında bir tarihi eser kaçakçılığına daha adının karıştığı ortaya çıktı. EskiEserler Genel Müdürlüğü Dikmen'in koleksiyonunu yeniden incelemeye aldı. MUSTAFA BALBAY İZMİR KKTC'deki iki kiliseden alınan bazı tarihi eserleri sahte belgeyle yurtdışına çıkardığı öne sürülen Aydın DUunen hakkında Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Konya Cumhuriyet Savcılığı'nın açtığı soruşturma sürüyor. Konya'daki evinde bulunan 98 adet koleksiyon dışı eşyarun 3'nün "arkeolojik" bulunması Uzerine savcıhk Dikmen'den belge istedi. Hakkındaki turn iddiaların asılsız olduğunu söyleyen Aydın Dikmen, "Gazeteniz beni kaçakcı yaptı. Tiirkiye'nin en biiyiik kaçakçısı ben miyim? Benim adımın ve imzamın olduğu belgelerte hiçbir ilişkim yok" dedi. Kuzey Kıbns'takı Kanakaria Kib'sesi'nden dünyada ancak iki benzeri daha bulunan mozaiklerle, Akdoğan Köyü yakınlarındaki Aziz Themonianos Kilisesi'nin kubbesini KKTC eski başbakanlanndan Osman örek imzalı sahde 'izin belgesi" ile dışarıya götürdüğü iddia edilen Aydın Dikmen'in geçen yıl mayıs ayında tzmir'de bir tarihi eser kaçakçılığına daha adının kanştığı ortaya çıktı. Dikmen'in o dönemde AIiağa'daki evinde yapılan aramada 35 parça tarihi eser bulunmuştu. Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü Aydın Dikmen'le ilgili olarak tarihi eser konusundaki tüm üişkilerini içeren bir soruşturma bajlattı. tlk asamada Dikmen hakkında daha önce açılan adli soruşturmaları yeniden bir dosya içinde toplayan genel müdürlük Dikmen'in koleksiyonunu da yeniden inceledi. Dikmen'in Konya'daki evinde bulunan, Romen asıllı eşi Constanta Dikmen adına kayıtJı koleksiyon geçen cuma günü emniyet müdürlüğü ve Konya Müzesi uzmanlarınca kontrol edilmişti. Bu kontrolde kayıtlı 435 parça etnografik ve arkeolojik eserin yanı sıra 98 parça kayıt dışı eser ortaya çıktı. Bu eserler Konya Selçuk Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölumü öğretim üyelerinden oluşan bir bilirkişi kurulunca incelendi. Bölümün Başkanı Prof. Dr. Ölçün Banşta eserlerin arkeolojik değeri konusunda bir açıkiama yapamayacaklanm söyledi. Konya Cumhuriyet Savcı Yardımcısı Sıtkı Kahya ise 98 parça eserden 3'ünün arkeolojik değer taşıdığıru içeren bir bilirkişi raporunun ellerinde olduğunu belinerek, "Bu eserleri sann aldığına ilişkin belgeleri Aydın Dikmen'den istedik. Ancak bize benıiz ulaşma* dı" dedi. Kahya soruşturmanın tamamlanmadığını söyledi. Aydın Dikmen ise, "Cumburiyet Gazetesi'nin kendisiyle neden bu kadar çok ilgilendigini bir turlü anlamadıgını" belirtti ve şöyle devam etti: "Beni kaçakçı )aptınız çıkbnız. Kardeşirn, en buyuk kaçakçı ben miyim? Size göre ben kaçakcıyun, istediginizi yazın. Bana niye bu kadar takünız? Bakın Vehbi Koçtan, Sakıp Sabancı'dan benim ne farkım var? Onlar da gidip yurtdışından eser alıyor. Ben de alıyonım. Ben paramla vatanıma hizmet ediyorum, bunnn karşılıgıuda kaçakçı damgası yiyorum. Benim eski eserlere karşı bir sevgim var. Anadolumu, atalanmın topraklannı ilgilendiren şeyleri satın alıp iilkeme getiriyorum." Dikmen devlet kuruluşlannda görevli arkeologların "çelişkUi karariar verdiğini" de öne sürdü. Istanbul Müzesi'nin etnografık bulduğu bir esere Konya Müzesi'nin "arkeolojik" dediğini söyleyen Dikmen, "Devletin ekmanı karar veremiyorsa, ben ne yapayım. Koleksiyonculukta hangi eserlerin nasıl sınıflandığı bile tam kesin değil" dedi. KKTC'nin kaçınlan eserleri geri istediği anımsatılınca Dikmen, "Onlardan bana ne? Benim oniarla hiçbir ilişkim yok. Ne yaparlarsa yapsınlar" diye konuştu. Dikmen Konya Cumhuriyet SavcılığV mn sonışturmasına ilişkin olarak da şunları söyledi: "Polis sorgusu her şey değildir. Siz daha polis sorgusunda beni mahkum ediyorsunuz. Savcıhğın istediği beigeleri elbet gönderdim, ama benim uçağım yok ki bemen ulaştırayim." Konya Müze Müdürlüğü yetkilileri Aydın Dikmen'e ait 98 parça eserin halen kendilerinin koruması altında olduğunu, resmi bir yazı almadıkça iade etmeyeceklerini söylediler. Öte yandan KKTC yetkilileri Dikmen olayını sonuna kadar izleyeceklerini belirttiler. KKTC yetkilileri Başbakanlık Danışmam tsfendiyar Altuğ, "Sayın Basbakanımız Derviş Eroğlu ABD'deki temsUciliğimize bemen bir avukat tutııp söz konusu eserlerin iadesinin sağlanmasını söyledi. Bunun yanında KKTC polisi de Kuzey Kıbns'tan kaçınlan eserlerin tam envanterinin çıkanunası için çalısmalannı sürdüriiyor" dedi. KKTC yetkilileri Türkiye ile KKTC arasında, "suçluların iadesi anlaşması" bulunduğunu ammsatarak Dikmen'in ilerde kendilerine verilmesinin istenebileceğini söylediler. I)oktorlar ne istiyor? GÜNDÜZ İMŞİR "Asıl hizmeöfrini yerine getinnek ve hastalara la>ık olduklan hizmeti göturmeji amaçlayan" e>lem haftasındaki doktorlar ve öteki saglık personelinın sorunlan, özetle şöyle sıralanıyor: • Altyapısı tamamlanmamış, eğitim yönünden yeterli öğretim elemanlanyla desteklenmemiş tıp fakültelerinde ça|daş tıp eğitimi verilemez. Altyapı ve eleman yetersizlikleri süratle giderilmeli, tıp fakültelerinden aynlmak zorunda kalan, emekliliğini isteyen ya da görevine son verilen öğretim üyelerinin tekrar görevlerine dönmesi sağlanmalı. • Tip fakültelerine kapasiteleri uzerinde öğrencı alınmamalıdır. Tüm tıp fakültelerine alınacak öğrenci sayısı 2500'lerde sınırlandınlmalı. • Hekimin yurt çapında dengeli dağıhmı için 'zorunlu bizmet' yerine özendirici tedbirler getirilmeli. • Kamu sağlık hizmetinde hasta yığılmalan önlenmelidir. Bu bir altyapı eksikliğidir. Çözümü için hasta sevk zinciri kurulmalı. • Poliklinikler çoğaltılmalı, laboratuvar ve röntgen tetkik imkânları arttmlmalı. • Nöbet hizmetlerinin daha iyi verilebilmesi için asgari ihtiyaçlar belirlenmeli ve yardımcı personel ile desteklenmeli. • Nöbet sonrası izin verilmeü. Hiç bir çalışma kuralına uymayan 3640 saat gibi sürekli çalışmanın, verimlilik açısından hiç bir faydası olmadıgı gibi, sağljc hizmetlerinde başvurulan doğru bir yol da değildir. • Çalışma güvencesini ortadan kaldıran, çalısanı hastane yönetiminın objektif olmayan standartlarına bırakan 'sözleşmeli personel' uygulamasından vazgeçilmelidir. • Hekim ücretlerinde: a) Yan ödeme puanı ve özel hizmet tazminatı yükseltilmelidir. b) Aylık konut kira yardımı yapılmalıdır. c) Nöbet hizmetlerinin karşılığı venlmelidir. d) Yıpranma tazminatı getirilmelidir. e) Tazmınatlann emekliliğe yansıması sağlanmalıdır. Muayenehane hizmeti aynı zamanda bir kamu sağiık hizmetidir. Bu nedenle: a) Yeni muayene açan hekimlere 1 yıl vergi muafıyeti getirilmelidir. b) Yeterli düşük faizli kredi olanağı sağlanmalıdır. c) Sağlık hizmetlerini pahalılaşuran ithal malı sağlık malzemelerine vergi indirimi getirilmeli ve sağlık hizmetlerinden KDV kaJdırılmalıdır. • Hekimlerin 1. sınıf tüccarla aynı kategonde sayüma uygulamasından vazgeçilmelidir. • Sağlık Hizmetleri Temel Yasası'nın tumü ile geri çekilmesi, herkese eşit, ücretsiz ve erişilebUir en üst duzeyde sağlık hizmeti üretecek ulusal sağlık sisteminin yaşama geçirilmesi zorunlu bir hale gelmiştir. • özellikle kamu hastanelerinde hekim dışı faktörlerden kaynaklanan olumsuzluklardan dolayı hekim ve hastalann mağdur olmasının önlenmesi, hekimlerin polikliniklerde hastalarına yeterli zaman ayırabileceği koşullarla çalısması sağlanraalıdır. • llaç fiyatları devlet denetiminde olmalı, piyasa bir takım ilaç fırmalannın tekelinden kurtanlmalıdır. Mecliste yeni işkence iddiası ANKARA (ANKA) SHP Denizli Milletvekili Adnan Keskin, Isparta Merkez Sanayi Polis Karakolu'nda gözaltma almdıktan sonra intihar eden Musa özdemir'in işkence gördüğünu ileri sürerek, sorumlular hakkında kovuşturma açılıp açılmadığmı sordu. Keskin, ' Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu tarafından yamtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde, 27 Nisan 1989 günü gözaltma alınan ve 3 Mayıs 1989 tarihinde kendini asarak intihar eden Musa özdemir'in, neden gözaltma almdığınm açıklanmasmı istedi. Ûzal yaptı. inönu, tören sırasında Çalışma ve Sosyaf Güvenlik Başkanı imren Aykut'a yeni evli çiftlerı göstererek "Oansı başınıza" dedi. Aykut'un giroğlu'nun oğlu Uğur Çilingiroğlu'nun dün yapılan nikâh törenine Cum "Inşallan" demesi çevredekilerin gulüşmelerine yol açarken İmren Aykut hurbaşkanı Kenan Evren, Başbakan Turgut Ûzal ile SHP Genel Başkanı Erdal bu kez "Ne için sormuştunuz?" diye İnönü'ye yönelince "Nikâh için" yaİnönu katıldılar. Ankara Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın'ın kıy nıtını aldı. Aykut, bunun üzerine de "Ben de Çeliklş sözleşmesi için dığı nikâhta, kız tarafının şahitliğini inönü, ertcek tarahnınkini ise Başbakan sanmıştım" dedi. Semra uzal da inönü'ye destek çıktı. (Banş Pil) Ozal ile İnönü nikâh şahldi.. „„ 19 Mayıs törenlerle kutlanıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, bugün bütün yurtta, dış temsilciliklerimizde ve KKTC'de törenlerle kutlanacak. Bayram nedeniyle Cumhurbaşkaru Kenan Evren, siyasi parti liderleri ve çeşitli kuruluşlar mesajlar yayımladılar. Cumhurbaşkaru Kenan Evren "Atatürk duşmanlan ne kadar ugraşıriarsa ugraşsınlar. Atatürk sevgisini bu milletin kalbinden silmeye ve batta azaltmaya muvaffak olamayacaklardır" dedi. Evren mesajında Titrk mifletinin biriik ve beraberlik içinde hareket ettigi zaman karşısında hiçbir gücün dayanamajacağını, Türk vatanının asla bölunemeyeceğini, yok edilemeyecegini. 19 Mayıs 1919'da Samsun'dan Mustafa Kemal'in önderliğinde başlatuğı kurtuluş mucadelesiyle dosta ve duşmana ispat ettiğini" dile getirdi. Evren, gençleri biriik ve beraberlik içinde davranmaya çağırdı. Cumhurbaşkanı Evren'in 19 Mayıs mesajında Atatürk'ün önderliğinde Türk ulusunun verdiği Kurtuluş Savaşı anlatıldıktan sonra "Atatürk düşmanlanna" dikkat çekildi. Turkiye Cumhurıyeti'nin "yegane bagımsız Türk devleti" olduğunu hatırlatan ve "Türkler sadece Türkiye Cumhuriyeti'nde özgür yaşamaktadır" diyen Cumhurbaşkanı Evren, gençlere şöyle seslendi: "İJnutmayalım ki Atatürk'ün kunıp sizlere emanet ettiği bu genç cumhuriyet, günümüzde yegane bagımsız Türk devletidir. Yine iyice bilelim ki, dünya üzerindeki Türkler, sadece Türkiye Cumburiyeti'nde özgür yasamakudıriar. Bu nedenle Tükiye Cumhuriyeti Devteti'nin gücü sayesiDde sâglanan özgürlük, bagunsızfak ve m«ma yaşama imkânlannın sürekliligi, milletimizin biriik ve beraberiiğine, Atatürk'ün koydugu Uke ve inlolaptannın izinde yüriimeye bağhdır. Atatürk'ün kurdugu bu devletin gücü, aynı zamanda gençligin düşüncede, bedende ve yetenekte üstün olmasıyla da artar ve ynceür." Başbakan Turgut Özal mesajında Türkiyei de biriik ve beraberliğin zaafa uğradığı dönemlerde büyük sıkıntılar çekildiğini beürtti. özal, Türk halkının eşsiz sağduyusu sayesinde bu sıkıntılann aşüdiğını, her alanda uygulanan akılcı ve gerçekçi politikalar sayesinde, ülkenin yeniden istikrara kavuştuğunu, huzur ve güven ortamına süreklilik kazandınldığını kaydetti. SHP Genel Başkanı Erdai İnönü, Atatürk devrimlerinin Türkiye'ye getirdiği çağdaş ortam içinde yetişen gençlerin cumhuriyeti korumaya azimli olduğuna inandığmı belirterek, "Ülkeraizi geriye götürme heveslisine, teokratik devlet ha>allerine, kargaşa ve anarşiden çıkar umanlara karşı en büyük guvencemiz, çagdaş aydın Türk gençleridir" diye konuştu. DYP Genel Başkanı Süieyman Demirel ise yayımladığı mesajda "Büyük Atatürk'ün inanç ve kararlıhğı aradan 70 yıl geçmesine ragmen hfilâ tazeligini korayor" dedi. Demirel, Atatürk'ün istilaya uğramış bir vatam zorluklarla dolu bir mücadeleden galip çıkardığını belirterek, şunlan kaydetti: "Böylece açılan yolun zihinlerde ve gönüllerde yeşerttigi, milli iradenin ve hukukun üstünlügune daj'alı bür ve demokrat büyük Turkiye fikri, miUetimize yön verdigi dönemlerde refahın, mutlulugun ve yücelmenin özünö teşkil etmiştir. Memleketimizin gelecegi ve milletimizin ümidi olan gençlerimiz, kendilerine emanet edilen bu anlamlı günün icaplannı milletimizin bolünmez bütiınlügüne ve halkımızın vazgeçilmez haklanna sahiplikle ortaya koyacaklardır. Bunlar Türkive'nin varlıgının teminatı olan ortak degerlerdir." ÜLÜSLARARASI SEMPOZYUM Çevik'in itirazı görüşülüyor A TİNA (AA) Marmaris gümrüğündeki hayali ihracat olayı samklarmdan Turan Çevik'in, Pire Bidayet mahkemesinin Türkiye'ye iadesi yolunda aldtğı karara yaptığı itiraz bugün Yunanistan yüksek mahkemesinde görüşülecek. Çevik, geçen yıl 2 aralıkta uzerinde 0,5 gram kokain ile Atina'da bir otelde yakalanmıştı. Beş buçuk aydır Pire'deki Koridalos cezaevinde yatmakta olan Çevik, yüksek mahkemeden, Türkiye'ye iadesi için bidayet mahkemesinin aldığı kararı bozmasını istiyor. Çevik'in uyuşturucu bulundurmak suçundan ne zaman yargılanacağı ise henüz bilinmiyor. Eski eserler yağmaya sunuhıyor Ord. Prof. AkurgaL Amerika'daki antikacılar, artık Türkiye'den kaçınlmış eserlere eskisi kadar ilgi göstermiyor. Satın alacakları eserler yüzünden mahkemeye düşmek, onları tedirgin ediyor. BÜLENT ECEVtT A N T A I İ A 11. Uluslararası Kaa Arastırma ve Arkeometri Sempozyumu başladı. 46 bilim adamınm katıldığı sempozyumda bilim kunımları adına konuşaa Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgai, Türfciye'de son yıllarda yapılan işlere bakarak, övgüye. değer aülımlann ve aşarnalann gerçekleşmiş olduğunu söyledi. Aicurgai, bazı çözümlenemeyen sorunlan da sıraladı: "Kadro ve eleman yetersizliğinden eski eserlerin bskunı, onanmı vapılamıyor, kaçakçılarra yagma etmesioe sunuluyor. Doga ve oavm kirlitigi tahrip ediyor." Ekrem Akurgal, Müzeler Genei Müdiirlüğü'nün övgüyle amlması gerekli davramşian arasında "Turkiye dişına kaçınlaa esld eserlerimizin peşisin bırakılmaması oldugnna'" vurguiayarak "İngiltere'ye kaçıniaD eserterin para ile satıa altnarak geri getirUmesi ya da Amerika'ya kaçınlan eserterin mahkeme yota ile geriye istenmesi yararlı bir lutumdur. Btt koaada uzun yıllar çahşan gazeteci Özgen Acar'ın if ade ettigi gibi, Amerika'daki antikaaiar artık Türkiye'den kaşınimş eseriere eskisi gibi ilgi göstermemektedir. Satm alacaklan eserier yözsaden mahkemelere duşmek, oniart tedirgin etraektedir" diye konuştu. Tttrkiye'nin de üyesi bulunduğu Uluslararası Müzeler Konseyi tarafından kabuJ edilen Müzeler Haftası da dün bajladı. Bakan Kemal Zeybek hafta boyunca müzelerin ve Ören yerlerinin ücretsiz olarak gezilebiieceğini söyledi. Haçlılar, Karaman koyuıııuıa karşı 1988 yılı temmuz ayının üçüncü günü Atlas Okyanusu kıyılanndan yola çıkan 4 Katolik, bir yandan yürüyüp bir yandan da eşya ve konserve yüklü arabalarım iterek Akdeniz'in doğu kıyısma ulaşmaya çalışıyor. MUSTAFA SAĞLAMEÎT KARAMAN Buralarda bir yerlerde olmalıydılar. Son olarak on gün kadar önce Konya'da görüldüklerine göre KonyaSilifke karayolunun herhangi bir noktasında... Silifke'den, sabahın erken saatlerinde çıkmıştık ve yol üzerindeki koy kahvelerini de tarayarak kuzeye doğru ilerlersek, nasıl olsa bir yerlerde yakalayacaktık. O kadar da zor bir iş değildi üstelik. Nasıl olsa iki büyük işaret vardı onlarla ilgili ve kolay kolay da saklayamazlardı gözlerden. Sonunda bulduk. Mut Karaman arasında, fçel Konya il sımrının kesişme noktasına çok yakın bir yerde yürüyorlardı. Durdurduk. Temmuzun üçüncü günü, Fransa'nın Atlas Okyanusu kıyısındaki Brest kentinden yola koyulmuştu dört mimar. Haude ve Eric Lemoine adlı karı kocayla Anna le Roux ve Emile Gourmelon. Yurüyorlardı. Hem yürüyor hem de Kudüs'e kadar bir yılı aşkın sürecek olan yolculuklarında gerekli olacak eşyayı taşıyan iki arabayı itiyorlardı. Kaçıncı kilometredesiniz şu anda? "Hesaplamak mümkün değil. Çünkü mola verdiğimiz yerlerde, arabalarımızı bırakarak çevreyi de dolaştık. Buraların ne tuttuğunu bilemiyoruz. Ama kabaca altı bin km diyebiliriz." Amacınız ne? "Dindar kişileriz. Tabii Katoliğiz. Hıristiyanlann yalruzca "Haçlı Seferi" düzenlemeyecefini göstermek istedik. Çok çeşitli dinler W S M , kaş ntsaff Anna, Haude, miie ve Eric, haritada gönjlen yollannın nda dokuzunu tamamladı. Morallerini bozup yürüyuş tempolanniı aksaîmamaları için Göksu nehrinin, Frederic Barbarossa'nın Iduğu bölgesine yaklaştıklanndan hiç söz etmiyoruz. (Fotoöraf: İsmail Gülgeç) Tatlıses adliyede İSTANBUL (AA) tbrahim Tatlıses'in, haftalık bir gazetede yayımlanan söyleşide, kendisine hakeret ' ettikleri iddiasıyla sanatçı Burhan Çaçan, gazetenin sorumlu yazı işleri müdürü Savaş Kalafat ve muhabir Yuksel Şahin hakkında açtığı davaya başlandı. İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ve Burhan Çaçan'ın katılmadığı duruşmada, tbrahim Tatlıses, söyleşide kendisine hakaret edildiğini ileri sürerek, sanatçılann birbirleri hakkında bu tür sözler etmemeleri gerektiğini söyledi. Haklannda 3 yıla kadar hapis cezası istenen samklar Yüksel Şahin ve Savaş Kalafat ise sorgularmda, Burhan Çaçan 'm sözlerinin değiştirilmeden yayımlandığını söyleyerek, suçlamaları reddettiler. Ifeni reçete uygulaması gerginliği tırmandırdı blanbul Haber Servisi Mah'ye ve Gümrük Bakanlığı'nın özel doktor reçetelerini "zorunlu belge" kapsamuıa alan tebliği htanbul Tabip Odası, Dişhekimleri Odası ve Eczacı Odası tarafından ağır dille eleştirilerek protesto edildi. Maliye ve Gümrük Bakanlığı 'nın 10 Mayıs 1989 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni reçete uygulaması, doktorlarm bası çektiği "eylemler haftası"nda gerginliği daha da tırmandırdı. İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Şükrü Güner yaptığı açıklamada, şunları söyledi: "Receteleri özel anlaşmaiı matbaalarda bastırma zorunlulugu getirerek vergiyi denetlemeyi duşunen zihniyel, bunu başaramayacağını bilmiyor mu? Bu yolla vergi kacagının denetlenemeyecegini, orta gelir grubundan olan hekimlerden zaten peşin vergiyle alınacak verginin fazlaca alındığını belirtmek isteriz. Peki yapılan nedir? Sadece gösteriş." tstanbul Diş Hekimleri Odası Genel Sekreteri Dr. Celal Korkut Yıldınm da sağlık hizmetlerindeki açmazlık ve kötüleşmenin onlenebilmesi için çaba gösterilmezken, aksine her uygulama ile durumun daha da kötüleştirildiğine dikkati çekti. Karaduman yargılandı İstanbul Haber Servisi Tedavi için götürüldüğü Çapa Hastanisi'nden 24 nisan günü kaçan ve 10 mayıs günü Antalya'da yakalanan Enis Karaduman, dün çıkanldığt duruşma sonrasında "Beni ihbar edeni biliyorum" dedi. Yeraltı dünyasının renkli adlanndan Enis Karaduman, adam yaralamak ve ruhsatsız silah bulundurmak savlarıyla dün yargılandı. İstanbul 6. Ağırceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya Karaduman 'ın yakmlannın yanı sıra kendisinden "ağabey" diye söz eden 100 kadar kişi de geldi. Karar aşamasmdaki dava, son savunma için Karaduman ve avukatlann görüşebilmesi amacıyla iki hafta sonraya ertelendi. Plaket verileoter Tttrkive'nin tarutımı ve Anadoiu arkeolojisine katkılan nedeniyle Prof. Dr. Kenan Ertra ve Prof. Dr. George Baas'a, Bakan Zrybek tarafından plaket verildi. Aynca, emekli rnOzeciler Alpaslan Koyunlu, NeJat ÖMtay. Diiek Ünlii, Ayse Temiz ve Ozkal Yalaz'a (yerine Meral Yalaz'a) da plaket verildi. den ve mezheplerden insanlarla bağlantı kurduk, arkadaş edindik. Kudüs'e kadar, yani herhalde iki ay daha bunu sürdüreceğiz." Gittiginiz yerlerde yadırgandıgınız oldu rau? "Herkes çok iyi davrandı. Zaten kotü insan yokturî' Arabalarda piknik tüp, kapkacak, çadır ve uyku tulumunun yanısıra bol miktarda da konserve vardı. Gittiginiz yerierin yemeklerini yemiyor musımuz? " Elimizden geldiğince kaçıniyoruz bundan. Hem çok pahalı olur hem de çok çeşitli yiyecek sağhğımızı bozar diye konserveyi tercih edi yoruz." Yollarına devam etmek için sa bırsızlanıyorlardı. "Keşke mola verdiğimiz bir yerde karşılassaydık. Daha uzun konuşabilirdik" diye ellerini uzatıyorlar. "İsa cezanızı vermesin" dileğimizi anlamamalanna karşın bunu, yabancı dili yeterince bilmemesi gereken Ortadoğulular olmamıza, dolayısıyla iyi bir dilekte bulunmak isterken yanhş sözcükler kullanmamıza vererek teşekkür ediyor ve arabalannı yeniden itmeye koyuluyorlar. Morallerini bozup, yürüyüş tempolanm aksatmamalan için, bir süre sonra, Göksu Nehri'nin, Haçlı Ordulan Komutanı I. Frederic Barbarossa'nın boğulmuş olduğu bölgesine geleceklerinden hiç söz etmiyoruz. Kudus'ten, güz başmda, uçakla dönecek Fransız kafadarlar. Artık üç saatte mi dönerler, yoksa üç buçuk saatte mi; bunu şimdiden kestirmek çok zor. Rüzgânn o zamanki esiş yönüne göre 1015 dakikalık bir fark olabilecek. Anna, Emile, Eric ve Haude yurümeye başlaymca yeniden, biz de yola çıkıyoruz. Dört saatte ulaşmamız gereken Ankara'ya, hemen her benzincide verdiğimiz tuvalet molalan nedeniyle, ancak beş saatte gidebiliyoruz. Biraz geç de olsa, Fransızların neden bizim gibi kendin pişircilere uğramayıp da konserveye tah'm ettiklerini çok daha iyi anlıyoruz. Karaman'ın koyununun oyunu ortaya çıktıktan sonra.