14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 MART 1989 KÜLTÜRYAŞAM CUMHURİYET/5 MUZIK FILIZALI HAYVANLAR İSMAİL GÜIMEÇ tsmail Gülgeç yurtdışında bulunduğundan "Hayvanlar"ı bir süre yayımlayamayacağız. KİM KİME DUM DUMA BEHİç AK Bomba gibi bir Liszt 19G5'ten sonra ödüller alan Berkofsky bir süre Paris'te, sonra tzlanda'da yaşamış. Orada geçirdiği motosiklet kazasından sonra Izmir'e yerleşmiş. Devlet Konservatuvarı'nda öğrenci de yetişüren Berkofsky, aramızda yaşayan önemli bir müzisyen. Geçen hafta aldığım bir resital davetinin ilişiğindeki basın bülteninde konseri verecek kişinin, " . . . Diinyanın en iyi Liszt yoramcusıı olarak tamndığı..." belirtiliyordu. Bu tür yüksekten atmalar karşısında hemen kuşkuya düşüyor insan, ama bir yandan da merakı uyanıyor. "Kimtniş yahu bu diinyanın en iyi Liszt yonımcusu?" diyerek gidiyorsunuz konsere. Resital günü piyanist Martin Berkofsky ile öğle yemeğinde buluşuyoruz. Rus asıllı olup 1943 yılında ABD, Washington, D.C.'de dünyaya gelen Berkofsky, ilk bakışta herhangi bir özelliği olmayan sıradan biri. Biraz çekingen, öyle pek konuskan değil, hatta başlarda ağzından laf almak için zorlanıyorum bile. Sonradan anlaşılıyor ki Berkofsky azar azar açılan, açıldı mı da kolay kolay kapanmayanlardan. Konuştukça, hiç de sıradan olmayari, dahası basbayağı sıra dışı biriyle karşı karşıya olduğumu anlamaya başhyonım. Müzik, piyanisthk ve yaşam üzerine çizgi dışı fikirleri var Berkofsky'nin. Çok erken yaşta müziğe başlayan Berkofsky'nin ilk piyano hocası Busoni'nin öğrencilerinden olan Mkczyslav Munz adında Polonyalı bir piyano virtüozu imiş. Berkofsky, hem Munz'dan hem de daha sonra Peabody Konservatuvarı'nda çahştığı Konrad Wolff'tan hern teknik hem de müzikal anlayış bakımından çok iyi bir temel kazandığını söylüyor. Konrad Wolff, Arthur Schnabd'in öğrencisiymiş. Böylece Berkofsky'ye hem Busoni hem de Amerikalı piyanist Martin Berkofsky'nin îstanbul resitali Ö K t BMthovea, smra Lhzt Rus kökenli Amerikalı piyanist Martin Berkofsky, resitalinin ilk bolümünde Beethoven'dan iki sonat seslendırdi. Resitalin ikinci yarısını ise tumuyle Liszt'e aytrdı. (Fotojjraf: Ytldız Üçok) Schnabel geleneğini sürdüren bir piyanist gözüyle bakabiliriz. Sanatçı daha sonra Fulbright bursu kazanarak Viyana Akademisi'ne girmiş. Akademide düş kmklığına uğiadığını söylüyor ve ekliyov Berkofsky: "Akademideki piyano hocalanndan yeni bir şey ögrenemeyeceğimi kısa siirede anlamıştırn. Bir süre umutsuzluğa kapılıp piyano çaiışmayı tümden bıraktım ve bir motosiklet alarak zamanımın çoğnnu onun iizerinde geçirmeye başladım." Ancak Berkofsky'nin motosiklet merakı gelip geçici bir merak değil, daha sonraki yıllarda ciddi bir kaza geçirip çok miktarda kemiğinin kırılmasına da neden olmuş bu sevgili alet. Motosiklet Ozerinde geçirdiği zaman sırasında kendine dönük düşünceler üretmeye devam etmiş Berkofsky ve şans eseri yine Viyana'da kendine uygun çok onemli bir hoca bulup (Prof. Hans Kann) ondan piyanistlikle ilgili pek çok sır öğrendikten sonra yarışmalara, kariyere yönelik çahşmalara başlamış. 1965'ten itibaren ödüller kazanan, hızlı bir kariyere adım atan sanatçı, bir süre Paris'te, ardından da tzlanda'da yaşıyor. Orada geçirdiği motosiklet kazasından sonra da Izmir'e yerleşmeye karar veriyor. Bir buçuk yıldır İzmir Devlet Konservatuvan'nda öğrenci yetiştiren Berkofsky, aramızda yaşayan ama bizim pek farkında olmadığımız, önemli bir müzisyen. Sanatçı, TürkAmerikan Üniversiteliler Derneği'nin AKM'de düzenlediği resitalinin birinci bölümünde Beethoven'ın sol majör op. 79 ve do minör op. 13 (Patetik) sonatlannı çaldı. Sanatçımn piyanist olarak amaçladığı özgürlük, yani yazılı notaya körü kö rüne bağlı kalmama, birey olarak bestecinin notaya geçirdiği şifrelerin derinine inme, o şifrelerin gizli anlamlarını bulma çabası, Beethoven'm alışılmış stil çizgisinin epey dışına çıkıyordu belki, ama sanatçınm piyanistlik arayışlan çok orijinaldi. Resitalin ikinci yansındaysa sadece Uszt dinledik. "Harmonies Poetique", "Etudes d'Execuüon Transcendante" ve "Annees de Peterinage" demetlerinden seçmelerin yer aldığı bu bölümde sanatçı bomba gibi patladı. Gerçekten de Liszt'i çok özel bir anlayış, yakınlık ve gıiçle yorumlayan Berkofsky'nin asıl övülesi yanı piyanoyu bir orkestra gibi tınlatması idi. "Benim için arada sırada yanlış tuşa basmak o kadar korkunç değil, ama en büyük günah arıistik ve müzikal hata yapmaktır bence" diyen sanatçı, îzmir'in Narlıdere semtinde kendisi gibi piyanist olan eşi ile yaşadığı evde günün büyük bir bolümünü piyano çalışarak, çalışırken de sürekli müzik ve piyanodan elde ettiği sonoriteleri düşünerek geçiriyor. Zamanımn geri kalan bolümünü öğrencileri ve amatör radyoculuk merakı arasında paylaştırdığını söyleyen Berkofsky, aya yarısıyan radyo dalgalannı çekebilen dev bir anten yapmış kendi başına Narlıdere'de. Başta da dedim ya Martin Berkofsky hiç de sıradan biri değil. Pek çok meslektaşı gibi konsantrasyon konusunda aşırı titizleniyor sanatçı. Salonda çıt çıkmasını istemiyor haklı olarak konşer sırasında. Hatta programa, "Konser esnasında kayıt yapılmasi ve fotograf cekilmesi kesinlikle yasakür" diye bir ibare bile koydurmuş. Ne var ki sanatçı, insanın başına gelebilecek başka tür olasılıklaıı aklına getirmemiş. örneğin, "Elektronik süarmlı saati olanlar alarmlannı durdursunlar, öksürenler pastil alsın ve sahnede kedi gezmesin" gibi ikazlarda bulunmadığı için bütün bu saydıklanmız program sırasında gerçekleşti. Ne derler? Sakınan göze çöp batarmış. PİKNİK PtYALE MADRA HIZLI GAZETECİ NECDET ' s v e ( ? ritmik cimnastik ve dans topluluğu "idla", istanbulLütfiKırdarSporSalonu'ndag,10ve11 mart günleri üç gösteri sunacak. Yaşları 1624 arasında 16 genç kızdan oluşan topluluk, spor ve sanat arasında bir köprö kuruyor. Daha önce Avrupa, ABD, Japonya ve Güney Amerika'da da gösteriler sunan "İdla" grubu, öze) rnüzik eşliginde cimnastiğin ozününritmikdansa dönüştürüldügü bir "çağdaş bale" olarak da tanımlanıyor. Kültür Servisi Uç kentteki hafta sonu senfoni konserlerinin programı belirlendi. 3 ve 4 mart günleri Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerini Norveçli şef Karsten Andersen yönetecek. Solist olarak viyolacı Ruşen Güneş'in yer alacağı konserlerde Cengiz Tanç'ın Viyola Konçertosu ve SaintSaens'ın Üçüncü Senfonisi seslendirilecek. Îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın 3 ve 4 mart konserlerinin şefi ise Petr Vronsky. Konserlere İcontrbasçı Melih Balçık solist olarak katılacak. îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Max Bruch'un "Kol Nidrei" adlı Viyolonsel ve Orkestra İçin Çeşitlemeleri'ni, Bottesini'nin "Allegro di Concerto"sunu, Dvorak'ın "Slav Danslan"nı ve Smetana'nın "Moldau" Senfonik Şiirini yorumlayacak. tzmir Devlet Senfoni Orkestrası'nın hafta sonu konserlerinin solisti ise piyanist Giilay Uğurala. Sanatçı, şef Hikmet Şimşek yönetimindeki orkestra eşliginde Chopin'in 1 Nolu Piyano Konçertosunu seslendirecek. Hafta sonu konserleri ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI V <&i<b) ^> AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN A Îstanbul Devlet Senfoni Orkestrası konserleri Carl Orfftaki şeytan tüyü Vzun zamandır böyle coşku ye dinamizmle yorumlanan, müzisyenleri de, dinleyicileri de hoşnut eden bir konser dinlememiştik AKM'de. "Carmina Burana"da şeytan tüyü olsa gerek. sıyla yanıp tutuşuyorlardı. Sonuç olarak kapılardaki insanlar "ne içeri ne dışan" durumu ile karşı karşıya kaldılar. Allahtan, tam o sırada salonun aranıp temiz çıktığı haberi geldi de insanlarımız kapıdaki dar boğazdan, yahut çıkmazdan kurtuldular ve İstanbul Devlet Opera ve Balesi Korosu ile İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın ortaklaşa gerçekleştirdikleri Carl Orff'un "Carmina Burana"sını dinlemek üzere yerlerine oturdular. Orkestra ve koroyu Romen şef I. lonescu Galati yönetiyordu. Galati, sağolsun, coİc yetenekli ve işini gayet iyi bilen bir müzisyen. Benim kendisiyle müzikal bazı konularda hemfıkir olmadığımı bilir. Der ki "tstanbul'un en tehlikeli kritiği sensin." Neden? "Nedeni var mı, benden hiç söz etmiyorsun da ondan." Buyurun işte şimdi söz ediyorum. Orff'un ünlü kantatının solistleri soprano Suna Korat, bariton Mesut İktu ve tenor Cemalettin Kurugüllü idi. Koroyu Gökçen Koray çahştırmıştı, başkemancı Ynsuf G. Aksoz'dü. Uzun zamandır böyle coşku ve dinamizmle yorumlanan, hem müzisyenleri hem de dinleyiciyi hoşnut eden bir konser dinlememiştik AKM'de. Bu eserde şeytan tüyü olsa gerek. Ancak Carl Orffun çağdaş müziğin "ne olması, ne olmaması" gereği konusundaki düşünceleri doğrultusunda yarattığı bu kantat ve diğer sahne eserleri de gösteriyor ki çağdaş müzikte sadeliğin aranması. ritmik nabzın dinamizmle atması, müziğe keyifle, şakacı yaklaşım, halka yakınlaşmayı da beraberinde getiriyor. "Carmina B u r a n a " , Carl Orffun "Trionfi" (Zaferler) başlığı altında topladığı "Trilogy"nin (Üçlü) birincisidir. OrfFu bu eseri yazmaya heveslendiren 1935 yılında Yukarı Bavyera'daki bir Benediktbeuren manastınnda gün ışığına çıkartılan 13. yüzyılda yazılmış Ortaçağ şiirleri koleksiyonudur. Şiirlerin bazısı Ortaçağ Latincesi, bazısı da Ortaçağ Almancasıyla yazılmıştır. Manastırda, rahipler tarafından yazıldığı sanılan bu şiirler fena halde "dünyevi" içeriklidır. Içkiyi, sevgiyi, cinselliği, doğa zevklerini açık seçik öven, yücelten, şakacı, yaramaz şürlerdir bunlar. Orff, şiirlerin bu "dünyevi" havasından heyecanlanmış ve tüm eserin çatısını sadelik ve açıklık ilkesi üzerine kurmuştur. Sade, yalın armoni ve ritm egemendir esere. Solist bariton Mesut tktu bence Orff'un ruhunu en iyi yakalayan sanatçı olarak sivriliyordu dinlediğimiz yorumda. Şef Galati orkestra ve koroyla net bir ilişki içinde çok başanlıydı. Koroyu hazırlayan Gökçen Koray'ın titiz çalışmasını da yabana atmamak gerek. Gökçen Koray, bu calışrnanın perde gerisi kahramanı işin hakçası. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN ^ 1 Mart HÜSEY/N KEMAL GÛRMEN.. 1974'TE BUGÜN, T/yAmo VE St'NBMA SAAjArçlSt HÜSSyiN KEMAL GÜPA4EM, 73 Y4ŞINDA ÖLA4ÛŞ7V. 1918 'D£, GENÇ Bi£ Ö£e£NCfYK£A/ OAtSÜLSEDAyİ'Ye GIR.EN n GÜÜMEN, İLK OLA&)tl"YAMALA& PtYESİN£>£ ALtofÇTI DAHA SON&I, faUHStAJ EGTUĞ/SUC 'UN KUÜOUĞU '£D£8/~ T/yAneo Heyerr'Ne KATTL44/f, S//e sü/ee DB *MILU SAHNE* VE *&4Ş/ Ğ'' HAMIŞrf. 19Z?'D£ YEMİOEU DA&ÜLB£Mrİ'yE DÖNEM DE StNEMA OYUHCULUĞUNU ÇEŞİTU ROUJESLE £UfZDÜf>MÜÇ,AMA Ö2ELLİ1OS ÇAĞDAÇ TVBıc A A R #A/AÇ7e 24 Şubat 1989 Cuma akşamı AKM'deki olağan hafta sonu konserinde Carl OrfFun "Cannina Burana" Kantatı yorumlanacaktı. tlk kez 1937'de Almanya'da Frankfurt'ta seslendirildiğinden bu yana geniş kitlelerin ilgisini çekebilen, tanınan ve sevilen ender çağdaş eseılerden biri olan "Carmina Burana" yı dinleyebilmek umuduyla AKM'nin giriş kapısına yığılan ahaliyi tatsız bir sürpriz bekliyordu. Zaten her ne hikmetse hiçbir zaman iki kanadı da rahatça açılmayan cam kapüardan geçip içeriye girmek isteyenleri kapıdaki görevliler hiçbir gerekçe göstermeden içeri almama savaşı veriyorlar, ortalıkta polisler dolaşıyor, daha önceden salona girmiş olanlar dışan çıkarılmaya çahşıhyor, yetkili ya da sorumlu olanlar eğer varsakapı önünde içeri ve dışan yönlere itişip kakışan insanlara herhangi bir açıklamada bulunmuyorlardı. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyel 1 Mart 1929 hurufat tertibi kısımmda puntu sistemi ve harflerin nevileri bedii tertip usulleri, şemalar gösterilecektir. Lito kısmında tabı hadisesini meydana getiren amil tetkik edilecek, kimyevi tesirleri bilamel gösterilecektir. FotoLito ve Ofset tabının tekamüJleri irae editecektir. meclisin tasvibiyle ve derin bir vukuf ve imanla yürüdüğü mesai yolunda hatırasım daima tebcil ve elem ile yadederek çalışacağım. İstanbul Inküap Müsesi inkıtaplanmıza ait eserler ve vesikalar bulunacaktır. Müzede tnkılaba ait eserler için ayrı ayrı kısımlar tesis edilecekür. İstanbul tnkılap Müzesini teşkil Şehremaneti bütçesinden bu miize için tefrik edilen tahsisat için teşekkül eden komisyon komisyon emrine verilmiştir. dün ilk içtimaını aktetmiştir. Komisyon hemen inşaata Komisyon dün saat 15.30'da başlayacak ve lazım gelen Şehremanetinde Vali ve eserleri toplıyacaktır. Şehremini Muhittin Beyin Istnet Pş. Hz.itım tanümleH Kulaktan kulağa oyunu oynamaya ktiçük yaşlardan alışık olan Türk milleti, sonunda bu esrarengiz durumun yapüan bir bomba ihbarından kaynaklandığını, yetkililerin ahalide panik olmasın diye ağızlarını muhürlediklerini, salonun boşaltılıp arama yapılacağını öğrendi. Türk milletinin tepkisi yine çok ilginçti. Bina içinde olanlar ne de olsa kendilerinin ve ailelerinin can güvenliği konusunda duyarlı olmak gereğine inanarak dışarı çıkmak istiyorlar, Barttoı İktu w soşam» Kşrat Carl Orff'un unlü "Carmina Burana'sıdışardakiler ise her ne pahasına nın solistleri Bariton Mesut İktu (solda), soprano Suna Korat (sagda) ve teolursa olsun içeri kapağı atma hır nor Cemalettin Kurugüllü idi. (Fotoğraf' Lale Fıloğiu) riyasetinde toplanmışttr. tçtimaa Darulfünunun Müderrislermden Köprulüzade Mehmet Fuat, Emanet Mektupçusu Osman Nuri, Esbak Şehremini Hayrettin Nedim, Müzeter Müdiırü Halil ve Askeri Miize Müdür Muavini Derviş Beyler iştirak etmişterdir. Dünku içtimada komisyonda bulunan zevat mütelealanm bildirmişlerdir. tnkılabımız için bugünkıi ınkılap esas ittihaz olunmuştur. Fakat inkılabımtzı ihzar eden amiller tanzimat devrinden iıibar edilmişıir. Bunun için müzenin esasına tanzimat devrinden başlanacaktır. Esasen garbe teveccüh de tanzimat devrinden başlamakladır. Müzede siyasi ve içtimai Ankara (Hu. Mu) Ismet Paşa hazretleri Maarif Vekaleti erkânına yaptığt bir tamimde: Ankara (AA.) Maarif Maarif Vekâletinin pek vekili Vasıf Bey Maarif erkân düğümlü işlerinin müstakil bir ve memurinine hitaben atipeki vekil tarafından görülmesine Maarif Vekaleti tarafından tesis tamimi göndermistir. "Maarif vekaleti vazifesine, bu imkân btrakmak üzere bu edilen Matbaaalık Mektebi vekâletten affını Gazi gün başladım. ö'nümüzdeki salı günü Hazreılerinden istirham açılacaktır. Kayıt için müracaat Reisicumhurumuz Gazi eyledim. Hükumetin başlıca Mustafa Kemal Hazrelerinin edenler 94 kişiyi bulmuştur. temel işlerinden olan Maarif inkilâbımız için işaret ettiği Mektebin teşkilatını yapan müsbet hedeflere doğru kudretlı Vekâletinin ve onun bütün Devlet matbaası Teknik mensuplarmın muvaffakiyetleri hamlelerle ilerleyen şuurlu ve memuru Hamdi Emin Bey için bundan sonra da necip halkımızı fennin ve şuntarı söylemiştir: çalışacağım. bilginin bütün feyzlerinden " Bir tabi der ki; ben 26 müstefıt elmek gibi kudsî bir kurşun askerle dünyayı gayeye varmak vazifesiyle fethettim. İşte biz de Ttirkun mükellefiz. Büyuk işi başarmak umdesi olan 29 harfle cehalete için meslektaşlarımın devlet galebe çalacağız. Garpte bir memleket yoktur ki matbaaalık memurlarının ve münevverlenmizin | mektebi olmasın. Bu mektepte işçiler, icat edilmis bütün müzaheretlerine güveniyorum. makine sistemierini Aziz ve kıymetli arkadaşım öğreneceklerdir. Mektebin merhum Necati Beyin yüksek Matbaacıkk Mektebi açıkyor \hsıfB.in tamimi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle