29 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER gi ve kardeşlik duygulanyla" dolu bir yurttaşlar top lü devlet üzerindedir, tslam ikinci sıradadır. luluğunun duygu birliğini anlatan ifadelerin çok öteBu plan Türkiye"ye özgü de değildir. Amerikan sinde, dinsel anlam yukleri taşıyan ifadelerdir. sosyal bilimlerinde üretilen "yeniden "Türkİslam jentezi"nin anayasaya yansımalarıdır. gelenekselleşme" tezleri, daha doğrusu "yeniden 1982 Anayasası'nın din ve vicdan hürriyetine iliş gelenekselleştirme" ideolojisi, ABD güdümündeki kin 24. maddesinde: "Din ve ahlak eğitim ve öğre Batı emperyalizminin nüfuz bölgesindeki Üçüncü timi, devletin gözetimi ve denetimi altında yapılır. Dünya ülkelerinde yürütülen politikaların rehberi Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve orta öğretim olmuştur. Allah bilir popülarize edilerek "örtülü kurumlannda okutulan zorunlu dersler arasında yer operasyon" talimnamelerine ve üst düzeydeki asalır" denir. 42. maddede ise hâlâ "Eğitim ve öğre keri danışmanların sözlü telkinlerine kadar girmiştim Atatürk ilkeleri ve inküapları doğrultusunda ... tir. Din kutusunun içi Asya'da İslamiyetle Latin yapılır" denir. Oysa din öğretiminin milli eğitime sokulması, Atatürk "ilke ve inkılaplan"nın belk*, Amerika'da Hıristiyanlıkla doldurulmaktadır. de en önemlisi olan laikliğin özüne aykırıdır. Bu bakımdan Türkîslam sentezi gerçek bağımAnayasanın Diyanet İşleri Başkanlığı'na ilişkin sızlıkçı milliyetçi bir akım olmadığı gibi, MSP ve 136. maddesi de aynen şöyledir: "Genel idare için daha ötesindekilerinki gibi, "Batı Kulübü" karşıtı de yer alan Diyanet İşleri Başkanhğı, laiklik ilkesi bir köktenci îslamcı yaklaşım da değildir. Soğuk doğrultusunda bütün siyasi görüs ve düşünüslerin savaşın örtük sürekliliği çerçevesinde, Türkiye'deki dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve bütünleş demokratik ve sol gelişmeleri durdurmak üzere tameyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen gösarlanmış bir "TürkîslamNATO sentezi"dir. Burevleri yerine getirir" (abç). radaki din, NATO'nun denetimindeki devletin denetimi altındaki dindir. Zaten Sünni Islam da, ŞiiDindevlet ilişkisi liğin tersine, har zaman devletçi olmuştur. Türkiye'deki dinsel hareketlenmenin Iran'daki gibi bir Kemalizmin yanı sıra dine de devletin denetimi ve gözetiminde verilen görev ve işlev çok açıktır. molla hareketine dönüşmeyeceğini Batı emperyaDin, yurttasların ideolojik olarak türdeşleştirilme lizmi bilmez değildir. sinde, toplumun depolitize edilmesinde ve çoğulcu siyasetin önlenmesinde ikinci bir ideolojik araç ola Sonuç Kapı bir kere aralandıktan sonra başkalarmın da rak Kemalizme yardım edecektir. Teorikkavramsal planda bağdaşması olanaksız iki dünya göriişü, Ke geçmek için zorlamayacağının ve devletin köktenmalizm ile İslamiyet, otoriter devletin çifte daya ci grupları hep eşiğin öbür tarafında tutabileceğinağı olarak işlevsel planda yan yana kullanılmak nin garantisi yoktur. Ama bazılarının düşilndüğü istenmiştir. (Bu tasarımdaki içgerilime nereye ka gibi asıl tehlike, olası köktenci dinci açılımlardan ibaret değildir. Gelişmenin bu kadarı da vahimdir: dar egemen olunabileceği önemli bir sorudur.) Devletçidinci kadrolar büyük sayılar halinde, Dinin siyasetteki yeri, Pakistan'daki şeriata da imamhatipli polis şefleri, kaymakamlar, valiler olayalı devlet düzeni gibi bir dozda değil, bir toplum rak, devlet yönetiminde Silahlı Kuvvetler'e ortak olsal ahlak sistemi ve ideolojik manipülasyon aracı maya hazırlanmaktadır. Adam kesecek fanatikleolarak büyütülmüş ve meşrulaştırılmıştır. Bu da po rin ayak seslerini duymayı bekleyenler, bu açık ve litik önemi son derece yüksek bir olgudur. Sonuç yakın gerçeği daha fazla önemsemelidirler. Bu işin ta her türden dinsel görüş ve grup bu meşruiyet sem sonu nereye varacak sorusu kanımca temel bir sosiyesinin altında hareketlenme olanağını bulmuş rudur. lş, amaçlanan noktaya vardınlmak üzeredir. tur, ama olayın asıl dikkat edilmesi gereken yanı, Neresinden bakılırsa bakılsın 12 Eylül Atatürkhiç değilse şimdilik, köktenci tslamcı gelişmeler değil, MHP, ANAP, Aydınlar Ocağı türündeki dev çülerinin Türkiye'ye armağan ettiği antilaik platletçi dinci gelişmelerdir. Bunlarda asıl vurgu. güç form, onuknası son derece güç bir yara açmıştır. 14 ŞUBAT 1989 Laiklik ve TürklslamNATO Sentezi Turkiye, 12 Eylül 1980'den sonra laiklik konusunda 1920'lerin gerisine düşmüştür. Yalmz bir toplumsal ahlak sistemi olarak değil, bireysel ahlak olarak da çağdaş yaşamda yeri çok küçülmüş olan din, Türkiye'de tekrar yaygınlaşmakla kalmamış, siyasete de sokulmuştur. Hem de aşırı dinci gruplar ya da partiler tarafından değil, bizzat devlet eliyle. 1982 Anayasası'nda aynı zamanda Kemalizmi resmi ideoloji ilan eden bir devletin eliyle! Din "hortlamamış", hortlatılmıştm PENCERE Evlere Şeniik... Evlere şenlik bir toplumuz. Dünden bugüne şenlik durulmuyor; lunapark yaşamının renkli dolabı gibi durmadan dönüyor. • 1950'de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2'nci maddesinde devletimizin "devhmci ve devletçi" olduğu yazılıydı; temel ilkeydi bu... Yine 1950'de kurulan Birinci Menderes Hükümeti ekonomide "tiberal" ve politikada "muhafazakâr"d\. Hükümet programında da özelleştirmeye gidileceği yazılıydı. Bir Allah'ın kulu çıkıp da şöyle konuştu mu? Baylaıi.. İyi güzel; özel sektârcüsünüz, özelleştirmeye gideceğinizi söylüyorsunuz; ama, anayasada cumhuriyetimizin temel ilkesinin devletçi olduğu yazılıdır. Çok partili demokrasiye gidilecekse, önce elbirliğiyle anayasa değişikliği yapalım. 2'nci maddede yazılı "devletçilik" ilkesini anayasadan çıkaralım. Ancak 27 Mayıs'tan sonra anayasa sorunu aklımıza geldi; gereken yapıldı. • Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir "milü marşı" var; adı nedir? "İstiklâl Marşı" Sabah akşam devletin televizyonunda bu marş söylenir. Hem de nasıl? Rap, rap, rap, asker sancak, kılıç, hazırol, selam durdan sonra hep bir ağızdan: Korkma sönmez.. Maşallah, görünüşe bakarsanız istiklâle (bağımsızlığa) bizden daha düşkünü yoktur. Ama, hele 12 Eylül'den bu yana devletin ve hükümetin en büyükleriyie bunlann sözcüleri "karşılıklı bağımsrzlılık^an yanadırlar; onlara göre "istiklâl" modası geçmiş bir deyimdir; çağımız "karşılıklı bağımhlık" çağıdır İyi, güzel... Ne var ki yine 12 Eylül'den bu yana, cezaevlerine tıktığımız aydınlara, gençlere, günde beş vakit, tekme tokat, işkenceyle niçin istiklâl Marşı'ru söyletiyoruz? Eğer bizim devietimiz sağıyla soluyla Atatürk'ün "tam bağımsızlık" ilkesinden vazgeçtiyse, AT'nin içinde eriyip gitmeye kararlıysak, "Avrupa Devleti"n\n yapısında bir eyalete dönüşeceksek, önce "İstiklâl Marşı"r\ı değiştirelim. Mehmet Akif'çi milliyetçilerimizin bu yolda öncü olmaları gerekmiyor mu? Meclise giren milletvekillerinin ilk oturumda yemin etmeleri koşulu var. Nasıl bir yemin? Milletvekili kürsüye çıkıyor, sert bir sesle ve inandırıcı bir gorüntü vermeye çabalayarak "Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı" kalacağına ant içiyor Kim bu milletvekili? Meclisin üçte ikisi ANAP'lıdır; yani parti programına göre 'muhafazakâr". Peki muhafazakâr (tutucu) milletvekilini inkılâpçı (devrimci) yemini etmeye neden zorluyoruz? Şu yemini değiştirmek gerekmiyor mu? Bizimkiler bu yüzden haybeye ant içiyorlar; oysa bira içer gibi içilmez ant... Onurlu insan yalan yere ant içer mi? Programına bakılırsa "milliyetçi ve muhafazakâr" olan ANAP, KİT'leri özelleştiriyor. "Özelleştirme" Batı'da da var. Batı Avrupa'nın ekonomik yapısı "karma"dır. Şu ya da bu ülkede iktidarların programlarında "özelleştirme" var; ama, oradaki özelleştirmeler gerçekten özelleştirme; bizimki gibi değil. Peki, bizimki ne? Ege Cansen Hürriyet'teki kösesinde bizim özelleştirmeye adını koydu: ^ "yabancılaştırma!.." Neden böyle? Çünkü yüksek enflasyon fırtınasında işletme serrnayeleri bile çarçur olan bizim özel kesim nereden para bulup KİT'leri satın alacak? Halk zaten sıfırı tüketmiş; Türk parası pul olmuş; yabancıya Türkiye'de şirket satın almak sudan ucuza geliyor. Özal yönetimi borç tuzağında çırpınırken KİT'leri elden çikarıyor; ama, bunun adı özelleştirme değil. Programında "milliyetçi" yazılı ANAP iktidarına "yabancılaştırma" mübarek olsun!.. TAHA PARLA Toplumlar ilerler de, geriler de. 1980'ler Türkiyesi birçok bakımdan gerilemiş bir toplumdur. Demokratik siyasetin kalmaması, hukuk devletinin sönmesi, insan haklanna saygısızlık, kültürün yoksullaşması, eğitimin tek tipleştirilmesi, değer yargılarının ve ahlakın yozlaşması, yaşamın her alatunda kural tanımazlık ve anomi, laikliğin terk edilraesi, vb, vb. Burada sonuncusuna ilişkin birkaç stiz söylemek istiyorum. Türkiye, 12 Eylül 1980'den sonra laiklik konusunda 1920'lerin gerisine düşmüştür. Yalnız bir toplumsal ahlak sistemi olarak değil, bireysel ahlak olarak da çağdaş yaşamda yeri çok küçülmüş olan din, Türkiye'de tekrar yaygınlaşmakla kalmamış, siyasete de sokulmuştur. Hem de aşırı dinci gıuplar ya da partiler tarafından değil, bizzat devlet eliyle. 1982 Anayasası'nda aynı zamanda Kemalizmi resmi ideoloji ilan eden bir devletin eliyle! Din "hortlamamış", hortlatılmıştır. ramlaştırdığı laiklik, Kemalistler tarafından daha da ileri götüriilerek uygulamaya konmuştur. Belki de Kemalist "Altı Ok" içinde en devrimsel nitelik taşıyan ilke, laiklik ilkesidir. (Şu da var ki.dinin üstüne bireysel ahlak düzeyinde düşünsel ve felsefi olarak aynı radikallikle gıdilmemiş, bu planda oldukça pragmatik, bazen de ikircikli hareket edilmiştir.) Sonuçta toplumun geleneğindeki din 'Sğesi yarım yüz>rıllık bir süreç içinde ister istemez zayıflamış, ancak bir alt akıntı olarak sürmüstür. DP ve AY>nin oy avcıhğı ile yokladıklan dinsel temalar sınırlı kalmış; MHP'nin daha devletçi dinciliği ile MSP'nin daha köktenci dinciliği, seçmenden sırasıyla yüzde 7 ve yüzde 9'dan fazla oy alamamıştır. Kısacası 1980'lere gelinirken din, sosyolojik bir olgu olarak ciddi bir yükseliş grafiği çizmekte değildi. Sorunun daha önemli yanı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, dinin devlet ve toplum içindeki konumunu yükseltmek üzere yapılmış olan bilinçli politikideolojik müdahaledir. Bir toplum projesi ve bir siyasi plan vardır. 1982 Anayasası'nın neredeyse metafizik ve teolojik başlangıç bölümünde "Ebedi Türk vatan ve Milleti"nin yaru sıra, "kutsal Türk devleti", "kutsal din duyguları", "Türklüğün tarihi ve manevi değerleri", "Türkiye Cumhuriyetinin ... maddi ve manevi mutlululuğu" ifadeleri yer alır. Bunlar, "Milli sevinç ve kederlerde.. ortak" ve "karşılıklı içten sev 1982 Anayasası Sorunun iki yaru var: Biri sosyolojiktarihsel, öbürü politikideolojik. Birincisini kısa geçeceğim. Türk toplumu 1920'lerden başlayarak giderek tslami bir toplum olmaktan çıkmıştır. Daha doğrusu çıkarılmıştır. lslamiyet yalnız devlet düzeninin temeli olarak değil, bir toplumsal ahlak sistemi olarak da dışlanmıştır. En başta Ziya Gökalp'in ku HESAPLAŞMA BURHANARPAD OKURLARDAN haziranda verecekler" dediler. Ben de işimin hatırı için itiraz etmedim. Bir ay bekledim. Tekrar gittim. Haziranla birlikte iki maastmı birden alabilmem için bu sefer PTT Efendim kendim 1952 yetkilileri bana dediler ki, "sen doğumlu, akraba evliliği işini ihmal etmişsin. Biz sana yüzünden sakat kalmif bir maaş veremeyiz." Ben de vatandaşun. Yaşlı bir babam, çaresiz kaldım. Vilayet bir de üvey annem vardır. Fakir Makamt'na yazılı olarak bir aileye mensubum. Yıllar müracaatta bulundum. Hiç bir önce sakatlara iş verme netice alamadım. PTT Bölge kanunundan faydalanmak için Müdürlüğü'ne de yazılı olarak lş ve tşçi Bulma Kurumu başvardum. Görüşemedim. Müdürlüğü'ne kayıt oldumsa Bundan sonra bana resmi bir da o tarihten bu yana ister özel yazı geldi. Kardeşim gitmiş Baş sektör olsun, ister devlet Müdürlükle görüşmüş, demiş ki sektörü, hiçbir yerden kendime "bunu çalıştırmayın". Ben de göre devamlt bir iş bulamadım. bölgemizde bulunan Çalışma ve Birkaç yerde mevsimlik işçi Sosyal Güvenlik Bölge olarak çahstım sadece. Müdürlüğü'ne müracaat ettim. Çalıştığım işyerleri, bir mevsim Ordan tabii olarak iş müfettişi çalıştırdı, isime son verdi. gönderilmiş, iş müfettişine de Sigorta günlerimi bile tam böyle bir ifade vermişler. Bu vermediler. Bu yüzden malulen adamın işyeri kapandığı için bile sigortadan emekli bunu çıkarmak zorunda kaldık. olamadım. Yine mevsimlik işçi olarak 1981 yılında PTT Bötge Önce PTT yetkilileri benim Müdürlüğü'ne müracaat ederek, işimden çıkanlmama gerekçe mevsimlik işçi olarak çalışmaya olarak işimi ihmal ettiğimi öne basladım. Bu süre 1986 tarihine sürdüler. Kardeşime de iftira kadar devam etti. Herkes gibi ettiler. Kardeşimin bunu ben de temmuz maaşımı çalıştırmayın demesiyle bu da alabilmem için yetkili mercilere yetmezmiş gibi Çalışma ve gittim. PTT yetkilileri cevap Sosyal Güvenlik Bölge olarak, "Senin maaştnı Müdürlüğü'ne de bunun için "Ben de Bir Zamanlar...r PT% çahştırdığı sakata ödeme yapnuyor Devlet Opera ve Bale istanbul Bölümü Leo Fall'in "istanbul Gulü" operetini sunuyor. Klasik Viyana operetinin bugün hemen hemen unutulmuş olan İstanbul Gülü'nü hangi açıdan değerlendirip programa aldıklannı bilemeyeceğim. Yorum üzerinde de durmayacağım. Duramayacağım. Daha görmedim. Fakat Devlet Operası'nın bu ilk oynanış dolaytsıyla yaptığı açıklamada müthiş bir yanlış yaptığını belirtmeden edemeyeceğim. Devlet Operası ve Balesi yetkilileri, "istanbul Gülü"nün ilk sunuluştan 67 yıl sonra Türkiye'de Türkçe oynanabildiğini ileri sürüyorlar! Oysa İstanbul Gülü'nün Türkçesi 1926 (ya da 1927) yılında İstanbul'da Sahir Opereti'nce oynandı. Ben gördüm. Şehzadebaşı'nda Millet Tiyatrosu'nda (sonraları Turan sineması, şimdilerde 90 odalı bir işhanı.). Toner: Ceal Sahir, soprano (ya da o günlerin deyimiyle primadonna, baş muganniye) Nuvart Suad. Millet Tiyatrosu'nda öğleden öncesi on birde. (Oğleden sonra komikisehir Naşit Bey oynayacaktı.) Bu olaycıktan yola çıkarak, Cumhuriyet başlangıç yıllan gençlerine çok sesli müzik ve klasik operet alanına olumlu katkılarını saygıyla belirtmek isterim. 19211931 yıllan arasında Sahir Opereti, Yeni Operet, Hale Opereti, Süreyya Opereti, Halk Opereti adları altında toparlanmış az sayıda gençler, büyük bir özveriyte ve heyecanla Viyana operetlerı oynadılar Kalman: Çardaş Prensesi, Lehar: Şen Dul, Lüksemburg Kontu, Kalman: Sevda Ticarethanesi (Faschingsfee), Oscar Strauss: Vals Rüyası (Ein VValzertraum), Lehar: Tarla Kuşu (wo die Lerche singt!) Kalman: Kontes Mariça. Bugün bile kolay kolay üstesinden gelinemeyecek bir repertuar! Cumhuriyet Türkiyesi'nde klasik Viyana operetlerinin öncülüğünü yapmış olan Cemal Sahir, bu alanda son başarısı sayabileceğimiz Kontes Mariça'yı nasıl hazırladığını, Tariabaşı'nın yoksul bir kira odasında aniatmıştı: 'Alt kat localar elçilere ayrılmıştı. Özel davetiyelerde Türkiye'de Türk gençlerinin böyle bir eseri başardığını görmek istemez misiniz?' diye yazılıydı. Gardrobumdaki bütün giysiter, tuvaletler yeni yaptırılmıştı. Kapoçelli'nin (baba) yönettiği otuz kişilik orkestra sahne önüne sığmamış, kimi enstrümanları ilk localara yerleştirmiştik. Gala parlak olmuştu. İstanbul'un tanınmış kişileri, artistler hep gelmişti. Son perde alkışlar arasında birçok kez açıldı. Karşılıklı localarda oturan İngiliz büyük elçi Sir George Clarck ve Alman Büyükelçisi Graf VVagenheim, ayakta alkışlamış, sahne arkasına gelip kutlamıştı." Cemal Sahir, büyük bir heyecanla aniatmıştı bunları. Aralık 1927'de Fransız Tiyatrosu sahnesinde sunduğu (şimdi bir işhanı) Kontes Mariça'nın tenor partisi kulaklarımda: Ben de bir zamanlar Çardaş kavalyesi Çiganlara emreden zamanın bir prensi Kemanları çaldırırdım telleri kopana kadar Operet 8 tablo kitabının final bölümü şöyledir: Dikran Çuhacıyan. Muhlis Sabahattin Serope Bengliyan, Koarik Şirinyan Rozali Bengliyan, Garoş Tolayan Mahmut İbrahim, Sezai Namık, Selah Cehdi, Suzan Lütfullah, Ömer Aydın, Hazım Körmükçü. HEPSİ ÖLDÜ. Otel odalarında, hastane köşelerinde. Yarı tok, sıkıntı içinde, başları darda! HEPSİ.. Yattığı toprak parçası bilinmiyor çoğunun! Bir taş parçası bile yok çoğunun başucunda. Cemal Sahir de öldü. 196O'lı yıllann başında. Ötekiler gibi! Beyoğlu'nun bir yan sokağında, yoksulluk içinde. Öldüğü birkaç gün sonra anlaşıldı. Ev sahibi bayan, Cemal Bey'in birkaç gündür görünmediğini fark etmişti. Bir süre önce uğramış olan radyocular aklına gelince telefon etti. Belediyeden geldiler. Bir cenaze arabasıyla. Cemal Sahir'in ölüsünü alıp götürdüler. Nereöe toprağa verildiği bilinmiyor. FİNAL'de olduğu gibi. işyeri kapandığı için bunu çıkarmak zorunda kaldık. Şimdi ben sayın devlet yetkililerimize soruyorum. Bunlann hangisi doğru? Demek ki bu işin altında bir çapanoğlu var NUSRET KÜÇÜK Erzurum olduğuna katüıyorum. Ama bir de bizim gibi çalışan, maraton bir hayat yaşayan ve devamh stres altında olan, buna rağmen okumasına devam eden binlerce gencin sorunlanm düşünmenizi istiyorum. Bizler ve bizim gibiler, hem okuyan gençlerin, hem çalışan gençlerin ve üstüne üstlük açıklaması çok güç olan baskı ve sorumluluklarla karşı karşıyayız, Ashnda gördüğüm ve bizzat yaşadığvn o kadar haksızhklar Öncelikle biz gençlere sesünizi oldu ki bunlan ayn ayn halka duyurma fırsatı veren yazmak isterim ama ne yazık ki Cumhuriyet Gazetesi ilgililerine bu mümkün değiL çok çok teşekkür ediyorum. 5 Her okuyan gencin gönlünde Şubat 1989 tarihinde Sevda değişik makamlara ulaşmak Yıldırım arkadaşımızın yatar. Kimi başbakan olmak Cumhuriyet Gazetesi'nde ister, kimi büyük bir işadamı yayımlanan yaztsmı okudum. O olmak ister hatta kimisi de da çalışan gençlerin sorunlarma cumhurbaşkanı olmak ister. Ya değiniyordu. Hatta daha önce biz, okuduğumuz halde bunlann yazılan yayımlanan Betül hiçbirini hayal edemeyiz. Aydemir ve Sinan Kalkan'a, Evet Sevda arkadaşım, sen yani bana sitem edercesine bizleri kıskandığmdan yazısına devam ediyordu. Ashnda çok çok hakhydu Ama yazmışsın, oysa hıskanılacak bibniyordu ki bizim hem çalışıp olanlar sizJersmiz. Biz gençler olarak hem okuduğumuzu. Daha önce sorunlanmızı yazıyoruz. yayımlanan yazunda konuya yüzeysel olarak değindim. Öyle (Cumhuriyet Gazetesi sayesinde) sorunlanmtz var ki bunları ne Acaba bu sorunlanmız okunup söyleyebiliriz ne de söylememize bunlara çözüm aranıyor mu? müsaade ederler. Ashnda Sth'AK KALKAN çalışanlann sorunlarıntn çok Açtköğretim Fakültesi öğrencisi Okuynn ve çalışan gençlik stres içinde Ormanla kucoklaşgn emsalsiz kum ve deniz. Işte Sangerme; Yeni tatil beldeniz VEFAT VE TEŞEKKÜR Aile büyüğümüz 12 Şubat 1989 günü hakkın rahmetine kavuşmuş ve Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir. Bu münasebetle acımızı paylaşan ve cenaze törenine katılan tüm akraba, dost ve sevenlerine teşekkür ederiz. Eşi: NEVBER EKİS ÇOCUKLARI: BİNNAZ MELtN, CEMAL EKlN, ZERRİN EKtN AHMET NESİP EKİN SARIGERME SEÇECEĞİNİZ YERDİR Her aileye 15'er günlük dilimler halinde yılda 3 kez toplam 45 gün tatil olanağı sağlayan SARIGERME TATİL KÖYÜ'nün devremülk sistemi akılcı bir yatırımdır. Çağdaş teknoloji ürünü panel blok sistemiyle inşa edilen tatil köyü konutları, 28 Şubat'a kadar yer satın alan devre saniplerinin kullanımına 1989 yaz sezonundo sunulacaktır. Köyün denize uzaklığı 750 metredir. Tüm yerleşim birimleri orman ve deniz manzaralıdır. Babadağ Çam Ormanlan'nın hemen birişiğindeki Sarıgerme Tatil Köyü Dalaman Havaalanfna yalnızca 8 km. uzaklıktadır. Devremülk hakkı 3227 sayılı kanun gereğince tapu garantilidir. Satış Kosullan Peşin TaksrHe Bir sevgiyse yemyeşil doğa / Bir tutkuysa Akdeniz mavisi, Bir hasretse doyasıya tatil ve görkemli güzelliklerse aranılan Geçirdiğim ani rahatsızlık sırasında yakın ve sıcak ilgisini esirgemeyen, değerli bilgileriyle beni yeniden sağhğıma kavuşturan TEŞEKKÜR Prof. Dr. FERRUH KORKUTa Diş Hekimi E R D İ L ÖZKAN ve İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi KRONER BAKIM ÜNlTESİ DOKTOR ve PERSONELİNE en içten duygularımla teşekkür ederim. Marifetli, hünerli elleriyle eşimi ameliyat ederek kısa sürede sağlığına kavuşturan Cerrahpaşa Tıp Fak. Kadın Doğum Anabilim Dalı Başkaru Prof. Dr. Sayın TEŞEKKÜR NEC ATİ TOLUN'a Ameliyatında bulunan Sayın Doç. Dr. DÎLDERNEĞl'nin Aylık Dil ve Yazın Dergisi ÇAĞDAŞ TÜRK DİLİ'NİN 12. sayısı çıktı Cevat Geray, Bir Almınyı Gtzisinden İztenimler, Şerafettin Turan, Minbcr Gazrtesi'aio "Hatib'i M.Kemal Atatürk Olamsu" ömer öneren, Yeni Baskı Türkçe Sözlük'te Sözcök Tiirii Yanlışlan; Yusuf Gür, "Davete lcabtt"; Mustafa Onar Veni AUçlar Bekiiyonız; Sami N. Ozerdim, TnrVçeyi Dışlamak: H.M. Dederding (Çe\. O Özdemir), Federal Almanya'da Yabuıa Dil Oiank Tiirkçeııin Sorunlan; Nüzhet Şenbay, Tîyatro ve Soz Sanab Üzerine; Aziz Nesin, Lotus Ödülii ve Tahsin Saraç: ÜlküHaldun Özen, Bir Aydınlık Dostu Vazar: Ekmekçi; Yaman Örs, Bir Yayının Etik Açısından Diişiindürdükleri; Burhan Günel, Nusrel Kemal Otyamla Sovleşi; Etem Ütük. Tarihi Yaşarken Yakaiamak; Mehmet Gttler, Tarkiye'de Bir Türkce Egilim Portresi başlıklı yazılarıyla; Ayje Kilimci: Sançkoyjgı; AJi F. Bılir, Kura ve Çocuk adlı öyküleriyle; Ahmel Telli, Akbabalar Kelebeklen Halil Uysal. Eskilınnak; Ahmet Erhan, Kul; Mehmet Salihoğlu, Srvglsiz Kalmak, Rehber Aydın, Üç Neriman tçın Dizelen Mistral (Çev. Y. Canpolar), Sallarken adh şiırleriyle dergimz Çağdaş TÜRK DİLI'nde. Çağdaş TÜRK DİLİ, birinci yılını doldurdu. Okurlarımıza, dergiye katkıda bulunan herkese teşekkür ediyoruz. Çağda; TÜRK DtLl, Dil Derneği'nin ve sizin sesinizdir. Dil Derneği. Tiına Cad. 5/10, KıztlayAnkara, Tel. 135 24 56 Posla çeki Na 30 51 11. Derneğe bağışlar da bu hesaba yatırılabilir. UMUR ÇOLGAR'a Anestezi Dr. Sayın 7.000.000. TL 10.500.000.TL (2.500.000. TL peşin 250.000 x 32 ay taksit) MELE YÜKSEL'e Sayın asistan Dr. TUGAN BEŞE'ye Sayın Dr. YEŞİM URAS'a Sayın Dr. TAYFUN ALPAR'a Sayın Dr. İSMAİL ÇEPNİ'ye uzun zamandır tedavi ederek büyük çaba gösteren, ameliyat öncesi ve sonrası yakın ilgisini esirgemeyen Jin. Dr. SEVİN ERTEKİN'e Devre SeçeneJderi I.Seçenek 2 Mart / 16 Mort 2 Hoziran / 16 Hoziran Değerli eşi, mümtaz insan operatör Dr. Sayın 3. Seçenek ZSeçenek l 17 Mart/31 Mart 2 Nison / 16 Nisatı 17 Ho2İran / 1 Tefrvrnjz 2 Temmuz / 16 Temmuz 17 Eylül/l Ekır* 2 Ekim / 16 Ekim "Türkiye'de 20 personalbilgisayar kapasiteli bir 4.Seçef)ek 17Nisao/l Mayıs 17 Tefnmuz / 31 Tefnmoz 17Ekim/31 Ekitn 5.Seçenek 2Moyis/16May« 2Ağustos'16Ağuslos 1 Kasım I 16 Kasım 6. Seçenek 17Mayu/31Moyıs 17Ajjustas/31 Aâustos 17 Kasım/ 1 Arall "BİLGİSAYAR EĞİTİM MERKEZİ" kurmak istiyorum. Bu konuda tecrübeli bilgisayar firmalarından teklif bekliyorum. Tekliflere en kısa zamanda cevap verilecektir. Müracaat adresi: Cemil Özdemir Rotteckstr. 11 6000 Frankfurt/M.1 DEUTSCHLAND. Tel.: 069/49 92 69" Hemşire Nezahat Özdemir'e, Gülsen Yangın'a, Aysun Yahşi'ye, ebe Emine Şeker'e, hastabakıcı Adviye Hanım'a, Baki ve Fazıl efendilere ve emeği geçen tüm Cerrahpaşa Hastanesi Kadın Doğum Ameliyathanesi personeline en içten teşekkürlerimi sunanm. SANAÎİ ve TİC. LTD. Ş l t ANKARA ESKİŞEHİR Cnnoh C a d No 71/7 KıbnsŞehırierCad. Kovakl.dereAnkoro özdemir iş Honı K4No7 Tel: |4| 140 18 96 • 231 93 16 Tel(221) 45014 KONYA Nolçocı Cod Oto AcentealerSit No 87 Tel[33] 13 09 92 1 1 T4NSU ERTEKİN'e AYHANBAŞOĞLU 'ngiltere'de Ingilizce'yi ucuz öğrenme imkâmnı Derin Limited sağlar. 161 43 87158 53 42 Sigorta kartımı kaybeltim. Hükümsüzdür. KALÂN TÜZEL Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. YUSUF DAĞKAYA Nüfus hüviyet cüzdanımı kavbettim. Hükümsüzdür. FERHA T tNCEDERE İSTANBUL KADIKÖY istilclol Cod. No.65/1 Neşet Ömer Sok. (Fitoş Sineması Korys,) Moruf Hon No.6/3 Beyoğlulstonbul Kodıköyisronbul Tel:(l) 145 09 92143 43 92 Tel:<l) 345 34 28 (3 hot) KÖYCEĞİZ BURSA Cengiz Topel Cod. No. 14/11 Sonmez iş Soroyı No.179 Teh (6114) 1127 Tel: (24) 21 91 09 İZMİR 847 Sok. No.6 Cojkunoğlu iş Honı K.4 No.403 Konokizmir Tel: (51) 1903 51 122431 KAYSERİ Serdor Cad. Calık iş Honı Tel: (351) 18457 24366 CUMARTESI VE PAZAR GUNLERI DE ACIGIZ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle