25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
fVı 28 ARALIK 1989 CUMHURİYET/7 GÖRÜŞ İnsan gibi Kuşlar gibi uçmasını, balıkiar gibi yüzmesini öğrendik, ancak bu arada çok basit bir sanatı unuttuk. İnsan gibi, kardeşçe yaşamayı. Marttn Urtber King E NSANLAR Ö Z B İ L G E N KİM KİME DUM DUMA BEHtç AK 0 b/r ınson hayatt </oşm ı/ır nti r F Ü S U N SHP, TABANDAKİ BÖLÜNME EĞİLİMİNİ ONLEYEBİLECEK Mİ? deniz, Trakya veya Aydın gibi Kürt kökenli olmayan partililerin bakış açısı. Onlar da "Bak içimude PKK egilimli aynlıkçdar varmış, onlan temizliyorlar, biz şimdi parti oluyoruz" gibi düşünmeye başlıyorlar. SHP tabanındaki bu iki eğüimin Türkiye'nin ana muhalefet partisini kritik bir aşamaya getirdiğini belirten bir milletvekili şunlan söylüyor: "Yedi miUetvekili Paris'teki toplannya gitraekle ciddi bir hata yaptı. Şimdi önümüzdeki sorun bu hatanın tamir edilmesidir. Partimiz ya gideniere yeniden kapılannı açaTabandaki bölürtme cak, partinin tabanındaki bu bölunme egiSHP'de tüm çekişmeler bir yana, taban iimini giderecek bir yapılanmaya girecek ya daki SHP'liyi ikiye bölen bir yapı yaratüdı da dar bir hizipci anlayışın eline teslim edison gelişmelerle. Dogu ve Güneydoğu köken lecek. Kunıltayın yapacagı terrih ve paninin li olup ister kendi yöresinde otursun, isterse geçirecegi önemli sınav budur." büyük kentlere yerleşmiş bulunsun, tabandaki partili kendini bu partiden dışlanmış Yeni parti tehlikesi hissetmeye başladı. Parti yönetimini ve diSHP'den ayrılanların güneydoğu kökenli siplin kurulunu kendisine karşı bir tavır için ağırhklı yeni bir parti arayışına girmelerinin de görüyor. ciddi bir tehlike yaraıacağına dikkat çeken "Şimdiye dek SHP DLsipün Kurulu üç kez sağduyulu SHP'Üler de şunlan söylüyorlar. karar aldı. Birincisi Fuat Ataiay, ikincisi tb"Kitle partilerinde bazen, degişik ve parrahim Aksoy. uçüncusü de 7'lerin ihracı. Bu tinin genel egilimleri dışında göriiş taşıyan kanuiar partinin bu yore insanlanna karşı kişiler de yer alabilir. Ama parti yöneticilebir tavır içinde olduğunu gösterir" divorlar. rinin görmesi gereken bazj gelişmeler vardır. Bu bakış açısı Ue Antalya'da oturan veya Iz Bu tiir egilimlerin başıboş bırakılması hamir'de bulunan bir Kurt kökenli partili bile linde keskinleşen egilimlere donuşerek Tiiristifayı düşünmeye başlıyor. kiye'nin gelecegi açısından büyük sorunlar SHP tabanındaki ikinci eğilim de Kara yaratabileek degişimler içine gireceklerdir. 199O'a ulaştığımız şu günlerde dünya önemli sınavlardan geçiyor, büyük değişimler yaşıyor. Türkiye ise giderek ısınan, ama potansiyel enerjisini kinetik harekete dönuştüremeyen bir ülke görünümünde. Bu durağan yaklaşım içinde 1990 yüının ilk önemli sınavı 2728 ocak tarihlerinde toplanacak olan SHP Tüzük Kurultayı'nda yaşanacak. Konu SHP açısından çok ciddi ve kritik: Kürt kökenli 7 milletvekilinin ihraç edilmeleri ile başlayan istifalar ve partinin kan kaybı. 1990'ın ilkciddi sınavı Töneticiler (Bizira dışımıza gidip başka partiler kursunlar) anlayışı ile degil (Boyle egilimlere kapılacak kişilere bu yanuş yapma olanağım vermemek lazım) diye duşünmeleri gerekir. Etnik kökene dayab parti kurmanın ne kadar büyük bir hata olacağını ve buna ortam hazırlayacak kararlan almanın ciddi bir parti yönetiminin asla yapmaması gereken bir tuturn olduğunu görmek lazım gelir. Parti yöneticiligi bunu gerektirir." Sonuç ve istem Bu düşuncede olan sosyal demokratlann kurultay için geliştirdikleri istern ve önerdikleri çözüm ise şöyle: "1) Partinin şu anda gend başkan sornnu yoktur. 2) Şu aşamada genel sekreter degişdrmek de zorunlu degildir. 3) Ancak partinin genel sekretere bağlı bir hizbin, bir kligin elinde yönetilmesi yanlıştır. Parti yönetiminin, MYK ve parti meclisinin, çogulcu, demokrat ve partinin büyiihilmesinden yana insanlann oluşturdugu bir biçimde yeniden yapüanması gerekmektedir. Partinin kapılannı, hiç kimsenin hakkının yenmeyeeegi, tabanı tumuy le kapsayacak bir anlayışa bırakmak, tabanda ve Türkiye gendinde oluşan bölünmeyi önlemenin tek yoludur." 1990 yılının ilk ciddi smavını SHP kurultayının delegeleri verecekler... HIZU GAZETECİ IVECDET ŞEN 0E6£IZLl PARTİ PUiTiKA&INlH FOTO ŞAKAYLA KARIŞIK DEREDENTEPEDEN AĞAÇ YAŞKEN EĞtLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES VAKTİYLE • T T T Devletin oyunu SON yıllarda devletimiz bildiğinlz gibi çahşan kesimleri çok fazla duşünmeye başladı. Mesela ev sahibi emekçi kesimleri konut sahibi yapmaya karar verdi ve aylıklanndan zorla "konut edindirme yardımı" kesiyor. Ev sahibi olanlardan da zorla ayru paraları kestiriyor. Sonra baktı ki bu emekçiler kendi paralannı çar çur ediyor, tasarruf yapamıyor. "Zorunlu tasarruf primini" icat etti ve yine aylıklardan kesmeye başladı. Bütçe yasasından önce TBMM'den geçen bir yasa, devletin emekçi kesimleri ne kadar çok düşündüğünü ortaya koydu. Yasa şöyleydi: "Konut edindirme yardımı ve zorunlu tasarruf primlerinin vergi aiacağı kabul edilmesi ve bunlann Maliye Bakanlıgı tarafından tahsili..." j V , maKKize jjaicın ortu ben d • İŞı'n en dauann.maz: oLanı esKİ a ş K i n ; d y 3 l 3 R i n ı onaR rrraya SÖJ HÂLÂ O KIRMIZJİI VK NİUR BAMA yandınrz. dernektyR 5ewgiLi duygu acte«<5u<;uJ AVAĞJTKAL Turgut Özal ve Bedrettin Dalan, Anavatan Partisi'nin kunıcu üyeleri. Şu anda her ikisi de ANAP dışında kaldı. Özal cumhurbaşkanı olduğu için istemeye islemeye yasa zoruyla partisini terk etti. Dalan ise ANAP'ta bayat kalmadıgım göriip istifa etti, yeni bir parti kurmaya hazırlanıyor. Fotografta Dalan, yeni partisinin yaşama şansını soruyor, Özal da yanıt veriyor "Sıfır". Özal'dan Dalan'a f36AJ HAU4 KlRMIZIU âüüJMS AMA.. YENİ BİR SİNEMA SALONU: BEYOĞLU Bahşiş yok, ama geç kalmayın BEYOĞLU Sineması, 11 aralıkta Moda, Metropol ve Kızalırmak sineraalannın ortaklığı ile açüdı. tstiklal Caddesi'ndeki 2 katlı Halep Pasajı. eskiden sadece alışveriş için dukkânlar ile doluyken alt katta bulunan 13 dükkân ayda 7 milyona kiıalanıp hepsi yıkıldı. Yerlerine 300 kişilik sinema, fuaye, kitaplık Ue kafeterya yapıldı. sinema 4 ayda yaklaşık yarım milyara inşa edildi. Beyoğlu Sineması'nın ortaklarından Baha Serter şu bilgileri verdi: "Yer göstericjlerimiz yok, ama çok kalabalık seanslarda bahşiş almayan bayan yer göstericileri kullanıyoruz. Film başladıktan sonra içeriye kimseyi almıyonız, çiinkü buraya geien insanlar film izlemeye gelirler. Sinema büyüSinemaseverleri bahşiş derdin lii bir ortamdır, birisinin o kaden kurtaran yer göstericilerin ranlıkta gelip büyüyü bozmasını olmadığı, fılm başladıktan son istemiyoruz. Gec kalan önceden ra içeriye seyircinrn ahnmadığı ve biletini almış birisi ise parasını sakatlar için özel asansörü olan geri veririz. Gerçi 'görgüsüz', 'terbiyesiz' veya 'başını izlemesem de olur' diyenler de oluyor, ama ben de onlara 'Yönetmen için olmaz, çünkü o her kareyi çekti' diyorum. İndirimli seanslan 4 bin. normal seanslan ise 8 bin olarak belirledik, aynca ögrenci ve emeklilere her seansı indirimli olarak sunacağız. Ama fiyatlanmızı diğer sinemaların fiyatlarından daha yüksek tutmak istiyoruz." Serter, şimdilik sinemamn beğenüdiğini belirtiyor. Koltuklar da yeni bir anlayışla çok renkli döşenmiş. Beykoz Korusu Beykoz Korusu yeniden düzenlenmiş ve ortasına da güzel bir et lokantası kurulmuş. Korunun içinde Hasır Lokantası'tıa doğru çıkan yolda yürüyenlerin dikkatini çeken bir olay var. Kaldırırna gömülmüş sıra sıra tarihi ağaçlann biri duruyor, biri kökünden kesilmiş. Kısacık yolda en azından 20 tane kesilmiş ağaç kökü saydık. Hem de bu köklerin görünümü ağaçlann hiç de eski olmadan kesildiğini gösteriyor. Galiba Nurettin Sözen'in yine "kafa kesroesi" gerekiyor. GARFIELJ) s jm DA vib TARÎHTE BUGÜ1V MÜMTAZ ARDLAS 28 ARALIK 1989 CAMGOZ GARYNIN KANLIEYLEMU 1$i8'PE gUGÜN,AMEfttKAU 8IK , DA Pöer Kişiri ÖL&ÜRMÜŞ, üç ıcıçıyi pe Ml$rr TÜRHİYE'De BA&LANTISJ OLAN 8İK AME&KAN uyuçrveucu şegE/cssıNtN üyesi RALPH SA&Y gOULPlM, İS~n4MSUL 'PA YAKALANARAK,SE\fGİUSİ PATJPfC/A ANN SEEDS'LE Sie£./tCTE KAKAKÖY'PEKİ MAU POUS SueOSUMA GETİK.İLMİŞTİ. ÛZERl A&4HMAPIĞI İÇİN SILAHU OLDUĞU BİLİMA4EYEN CAMĞCZ GAB.Y, OeADA, İtÜ 7»SANCASlM ÇEKEÜEK mueruLMA EYL£MlNE 6İ&ŞM/ŞTİ!ANCAK, 8İNAPAN ÇJKMAYI BAŞA&AMAYAN GANSSTFJZ, KENOİStNı< ENGEUJEMEYE ÇAUÇAN AHMET ÇEr/N İLE KEMAtETT/N EBÖĞE APLI POLİSLE/SLE, KEAML gAGUT VE SAPHETTİN 8EKSAÇ ADU İKİ SfVİL. YU&TTAŞt ÖLOÜtZAAuŞTU. PAHA SONBA. &AN6STER ÖLÜ OLARAK. EL£ &EÇİGİLM/Çr/.. GOCEK'IN SORUNU Hayati Bey'in değinmeleri Boğaz'da bir gece rj*'''~~> 1 ^ S , B \ V ı ^ DEMİR Özln'ye hoşgeldinlerin ardı kesilmi Yakup'taki o eşsiz ilk geceden sonra bütün bir hafta sürüp gitti hoşgeldinler. Onca dost ve arkadaştan, hele güzelim Istanbul'dan, on yıl ayn kahnak kolay değil. Hasret pek öyle biriki'günde giderileceğe benzemiyor. Geçen hafta sonu şenlik bu kez Kireçburnu'nda, Ahmet Sarpyener'in deniz lokantasındaydı. Ahmet'le Demir Özlü eski dostlar. Ustelik birbirlerini on yıl değil, tam 19 yıl görmemişler. Bu enfes balık şöleninde kimler yoktu? Baro Başkarumız Turgut Kazan, eşi Deniz Kazan, Demir özlü'nün eşi gazeteci L'lla Lundströnı, Sezer ve Orhan Duru, Ayda Özlü, Levent Çevik, Ergin Ertem, Hüseyin Baş, Aziz Çalışlar. Ali Sirmen, Mine Sirmen, Aysın Akan, Leyla Tavşanoğlu, Dr. Sedat TavşanogJu, Mustafa Gürsel, Mimar Erkal Güngoren, unlü sinemacımız Ali Özgentürk, yazar Işü Özgentürk, Avukat Mustafa Çırnaz ve eşi, felsefe doçenti Önav Sözer, romancı Leyla Erbil, şair Özdemir tnce ve eşi çevirmen Ülker lnce, yazar Salim Şengil, romancı Nezihe Meriç, hikâyeci Necati Tosuner, avukat Nebil Vanıy, ressam Mehmet Göleryüz, Paris'le İstanbul arasında mekik dokuyan ressam Komet.. Tam bir şenlik. Geç vakitlere dek süren yemek boyunca espriler, kahkahalar birbirini kovaladı. Kahkahalan acı, tatlı anılar izledi. Hemen her şey konuşuldu. Konuşulmayan tek şey politika oldu. Demir ö z lü'nün bir tsveç vatandaşı olarak "politika" konuşması yasaktı. Eh misafirler de, sıkı dönemlerdeki alışkanlıklanndan olsa gerek, bir "yabancının" yanında Dolitika konuşmaktan özenle kaçındılar. Hal böyle olunca da &eç vakit ufaktan şarkılar başladı. Önce küçük gruplarda başlayan sarkılar, usuldan tüm masaya yayılıp çoğunca olduğu gibi atonal bir koroya dönüşmekte gecikmedi. Hani kalabalık yerlerde ulusal marşımızı her birimiz ayn ağızdan nasıl söylüyorsak öyle. Ama bereket versin aramızda Leyla Erbil, Ali Özgentürk ve şaşıracaksımz, Komet gibi, hem sesleri güzel olan hem de usul ve makam bilen, kısaca çoğumuzun belleğinden silinip giden, gençliğimizin o eski şarkılannı söylemeyi becerenler vardı. Onlar, durumu, bir ölçüde de olsa kurtardılar. Ashnda bizim kuşağın, özellikle kültür alanında iki cami arasmda kaldığını söyleyenlere hak vermemek elde değil. Şu Komet'e bakın. Paris'te yaşıyor, ama eski şarkılar bütünüyle belleğinde. Resim yaparken Itri'ler, Dede Efendi'ler, Alî Ufki Bey'ler, Şevki ya da Rahmi Bey'ler dinliyor. Bunlann yanı sıra klasik Batı müziği ve caz dinlemeden de yapamıyor. Dönüşte Leyla ErbiPle arabama bindiklerinde Komet, "Agabe>, Mozart ya da Telemann filan yok mu?" diye sordu. Yoktu. Leo Ferre koydum teybe. Yol boyunca, büyük bir keyifle Fene'ye eşlik etti. Türktslam ve AT sentezi bu olmalıydı. vor TÜRK ve DÜNYA KARİKATÜRÜNDEN Göeek'te Törk maden hâlâ havayı ve denizi kirletiyor. Patates fiyatına kirlilik 1988 yüında, turistik yörelerd e çevre kirliliğini ve çarpık yapılaşmayı önlemek amacıyla bu bGlgeler "özel konıma" altına alıadı. Göcek de özel korumaya alın a n bölgelerden birisi. Kıyıdan itibıren 1 km'ye kadar olan bölg«ıtki imar yetkisi de belediyed e c alınmış durumda. Ancak l l u ı t i Dünya Savaşı'ndan sonra g e l ç Göeek'te Türk Maden şirlcetni kuran Amerikanlsveç ortakığından oluşan maden şirket i , tâm bunlara ters düsüyor. Civariaki dağlardan çıkarılan ltrcm, kıyıda bulunan tesislere getrilip yıkama işlemleri yapılıycr, daha sonra Etibank'ın tesiseri aracılığıyla dışsatım ger«eUeştiriliyor. Özel çevre konıma kanunundan sonra bu şirketlerin kaldmlma söylentileri çıktı, ama 2 yıldır söylentiden başka bir şey yapılmadı. Yıkanan madenlerin sularıhâlâ denizi kirlettiği gibi, tesislerden çıkan duman da havayı kirletmeye devam ediyor. Göcek Belediye Başkanı Behzat Akdolun, dumansız turizm istediklerini, bu nedenle kendilerinin de bu tesıslerin kaldırılması taraftarı olduğunu, zaten çıkan kromun da patatesten bile ucuz olarak, kilosu 300 liradan sanldığını söylüyor. Yıkanan maden denizi çok fazla kirlettiğinden şimdi havuzlarda yıkanıyor, ancak kirli artığın yüzde 10'u denize ulaşıyor. Maden tesisinin olduğu yerde denizin dibi mil tutmuş durumda. Ziya Ramoğlu Araold Franchıonı (ABD)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle