24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 ARALIK HAVA DURUMU 1989 TURKIYE'DE BUGÜN Adara Aflapazan Adıyaman Atyon Y Y B Y K 8 Y 6 Y Y B 17" 10° DryaftHMr S Y 7° 4 ° E * n e 8 13" 4°Erz>ncan S 5° 2°Erzunım K 4° 2°Gazuntep Y Y 7" 2°Gıresun 16° 10° Gümüstune B 8° 2°Hakkar S 9° 6°lspart2 Y 6° 3°rsoı*(il Y Y 10° 8°taîw 14° 2°Manısa 6° 3°KMaraş 5° 12°Mersn 5° 18°MuJla 4° 1°Muş 12° 3°NİJde 10° 7°Ordu 7° 3° ftzc 7" 5° Samsun 8° 3°Sıırt 6° 3°Sır)op Y 9° 6° B 8° 2° Y 18° 11* Y 8° 5° Y 3° 2° CUMHURİYET/15 DÜNYA'DA BUGÜN Amstenfcm Amman Atma Bajdat Bvccflona BaseJ BdflrBt Btrim Bonn Sfuteel BudapeştB Cenevrt Csayır Outnyi Frankiun Srm Katınî Kopenhag Küto Leltoşa B 11° B 20° Y 12° B 9° Y 12° B 5° B 7» S 7° S S» S 12° B 5° B 5° Y 8° B 12° A 18° S 12° v 18» 8 4° 8 20° B 8° S 9° Y 18° lerangrad Undra Uadnd Mıbno Montreal Moston Munh NenVbrk Oslo Pans Prag Rıyad Roma Sclya t»lgqe göre, UOtun tölgelenmiz pa«pa'ı yer 1B ç t * buıunu Trakya. Mannara, Ege, Iç Aıadolu. Akdenız e Batı ve Orta Karadentz pQ5h geçecek yağışlar yajmur yef yer sa|)safc takya, Bab ve Orta Karadenc* ıç lesmten. iç Aradolu'nun kuzeyı ıte ıç Egede ytitaektenle karta lanşık yaSmur veteşekİrafe oöcak. yurtun ık>0u kesımlennde yer yw jniun olmak ü n ss rjöcülecek. hava sıcakkgı rjefrşmeyecok, rtçgâr kuzey ve dogu. yudun guney taamterinde güney w dogu yMerden ora kuvvetc yunkın bat te mrte 3340 rJenız rt»* ne)a esecek Dens TiuBdıl. yer yer kaba Kj2çy Eje sMsnnde kuvvetf vetaua n f M n a şefc ve Bat Karadetız açıktannda çok kata dalgalı oiacak. Daiga yvUseUJi 115 fende esecrt. DMöenmisJe I m Guney yer yer 2 Kuzey Eje ıle Bat A M m z açMamda 3 H 4 m t r e dataymda Ege'de günbatısı ve karayel. Atfmz'de tofr bukınacak Van jfjıunde hava Parçalı butuöu ve saS geçscefc. Huzg* gule ve lodos Sttta deraiemnısje yiklız ve ka ney ve dofcj yMerden ham araara orta kuvvette esecek. gbl tajç* daJgatı rayefden 35 yef yer 6 Kuzey Eje, Manrara olacak. gfrus uaMıOı M as amnda 1 krtı avannda buiunarak ve Bat Karaderm* 78 nuvvetmde saatte 1021. Kıaey Eje. Marmara ve Bat Karadebulutlu •^yaCmurlu ^ç ssa SÇ* leteorcky Gend Mudüıiu9u'nde<i alınan IVIet Y 10° 7° Y 10° 7 ° Y 12° 2° 7» 8 ° S» 3° 5" 2° r 5° 2° B 2°r> Bıleok BtngAI BıCıs Bolu Çanakkafe Çonım Denıziı 5°2°K« Y 3° 2° Kasamonu Y 4° 2°Kaysen Y 6° 3° Kıriterelı Y 7° 3°Konya Y 5° 2°Kü»ya V 9° 5°Malatya S 10° 6°Sıvas 4° S° 4° 5° 2°Trabzon 2°Tuncek 2°Uşak 2°Van S° PZonguMak 9° 5° 8° 7° 5° 7° 8° 2° 3° S° 1° 5° Otöe W/m V«B Varşcva *ned* Vryana Zunh Şam Aaçık BtnjluDu Gjjneslı Kfcaıiı 5 sıslı YyaJrrKKiu BULMACA SOLDAN SAGA 1/ Müzikle desteklenen dramatik yapıt. 2/ Sıcak bölgelerde yaşayan bir kertenkele türü... Doku tdi. 3/ Aile halkı. 4/ Aktinyum elementinin simgesi... Gerçekleştirilmesi zamana bağlı istek. 5/ "Türk Malı"nı simgeleyen harfler... Vurgun yiyen bir dalgıcın iyileşmesi için tekrar indirilmesi gereken aynı su derınliği. 6/ tstatistikte, bir grup veri içinde en sık görülen değere verilen ad... "Fena değü" örneğinde olduğu gibi, bilinçli hafifsetneye dayanan söz sanatı. 7/ Tuluat tiyatrolarında Doğu giysüeriyle yapılan dans... Tavlada bir sayı. 8/ Bir işe gönlü olma... Denize uzanan dar ve alçak kara parçası. 9/ Ses... 12971360 yıllan arasında Balıkesir ve Çanakkale yöresinde hüküm sürmüş Türk beyliği. YUKARIDAN AŞACIYA 1/ Hindistan'da, Gandhi gibi önemli ruhani kişilere verilen unvan. 2/ Psikanaliz dilinde kişinin öz benliği... Buzultaş. 3/ Antalya'nın bir plajı... Az, yetersiz, sınırh. 4/ Asma kütüğü... Havagazı lambasının ucu. 5/ Judo ve karatede en üst derecelere verilen ad... Kapalı bir yerin ısısım ayarlayan aygıt. 6/ Kurum. 7/ tran'da, Hasan Sabbah tarafından kurulan Haşbaşiye tarikatının karargâhı olan ünlü kale... Türkçede adın durum eklerinden biri. 8/ Bir nota... Kıbrısın Yunanistan ile birleşmesi dileğini belirtmekte kullanılan siyasal deyim. 9/ Pulculuk. Kahıre • Y 10° Y 12° B 12° 8 13° Y 9° S 9° B 8° K 4° S 10° B 3° Y 4° B 17° B 4° 8 20° B 11° B 8° B 7° B 10° B 11» Y 8° B 5° B 8° POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Niye Almıyorlar?.. Berlin Duvarı yikıldı. Sınırlardaki tel örguler sökülüyor. İnsanlar bir yandan öbür yana gidip geliyorlar. Ne karışan var, ne görüşen. Zorunlu olarak Berlin'de oturan Arif Gelen'den bir mektup aldım. Olup bitenlere şaştığını yazıyor "Burada her şey ansızın degişti. Sanki başka bir dünyada yaşıyoruz. Böylesinin insanlar için daha iyi olduğu ortada. Dikkati çeken nokta, değişmelerin, sokaklarda ve meydanlarda toplanan, tüm devlet görevlilerinden daha olgun davranan halk topluluklannın istekleri doğrultusunda gerçekleşmesi. İnsanlann toplu halde profesyonel politikacılardan daha gelişmiş bir siyasal olgunluğa sahip olmaları. Bir yazarın dediği gibi Artık dünyadakı gelişmelerin yönü, zirve toplantılarında değil, meydanlarda toplanan halk tarafından saptanıyor'. Bundan böyle ordulara gerek kalmadı. 'insanlar artık silaha el atmayacak' diyenler var. Elbette bu gözlemler yalnız Avrupa için geçerli." Eskiden Doğu Avrupa'daki sosyalist ülkeler için 'Demirperde' denirdi. Demirperde'den insanlar Batı'ya kaçariar, gazetelere, çarşaf çarşaf 'Demirperde'den kaçtım' diye yazılar döşenirlerdi. İşte şöyle özgürlük yok, böyle özgürlük yok, şöyle baskı var, böyle baskı var. Batı'dakiler bunu zevkle okurlar, Doğu'yu eleştirirlerdi. Demirperde'den kaçıp da sonra Demirperde'ye yeniden dönmenin ilk örneğini biz verdik. İlk diyorum, daha sonra verenler de oldu. Bulgar soydaşlarımıza, 'Madem baskı altındasınız kucağımız size açıktır, koşun gelin' dedik. Onlar da bize güvenip koşa koşa geldiler. Sonra sınırtan kapadık, pasaportla, vizeyle gelin dedlk. Sonra bir de baktık, ne görelim, yurdumuza gelen soydaşlarımız birer ikişer geri dönmüyorlar mı? Demirperde'den gel, sonra Demirperde'ye dön! Tam bize vergi bir iş derken Berlin Duvarı imdadımıza yetişti. Bir gün geldi Berlin duvarını yıktılar, Doğu'dan Batı'ya, Batı'dan Doğu'ya insanlar geçmeye başladılar. Geçmeye başladılar, ama geçenler Batı'da kalmadılar, geriye döndüler. Duvar yıkılınca çoğu kişi Batı'da kalası olmadı. Bizimkiler geri döndüler diye rezil olacakken kurtulduk. Onlarınkiler de geri dönüyorlar. Avrupa bir büyük aydınlık çağı daha yaşıyor. Bizim bunun ayrıntısına varmamız olası değil Değil ayrıntısına, kabasına bile akıl erdiremiyoruz. Komünist partilerinin bambaşka bir kimliğe girdiği bir dönemde, hapishanelerinde bunca komünist yatıran, ceza yasasında yasaklar bulunan bir ülke nasıl anlasın? Bir yandan halkımızı ve bürokrasimizı komünist öcüsüyle korkuturken bir yandan bunları nasıl anlayalım? Anlamamız olası değil... Bir de diyorlar ki "AT'ye bizi neden almıyorlar?" Nasıl alsınlar? Sırtında bunca kanbur bulunan bir ülkeyi AT'ye alırlar mı? Gene bizim Arif Gelen'den bir örnek verelim. Arif on yıldır Almanya'da... Berlin'de... Oradaki yabancı ve yerii çocuklara Almanca öğretiyor. Çok değerli bir öğretmen olduğu, elindeki belgeler ve aldığı para iie belli... Ama biz pasaportunu elinden almışız, bir daha yurduna sokmuyoruz. Durumu şöyle anlatıyor: "... Benim pasaport davası Ankara idare Mchkemesi'nde geçen şubat ayında sonuçlandı. Mahkerne, pasaport alma işleminin (yani elinden alınmasının) yasaya uygun olduğuna karar verdi. Üst mahkeme olan Danıştay'a basvurmadık. Avukat, 'Bu davayı da kaybedeceğiz' dedi. Ustelik beni de memleket aleyhine suç işlemekle suçluyorlar. Savcı ona göre kovuşturrna açmış. Yani 141,142 değişse de bana yararı yok. Ben de yurda gelip hapiste yatmaktansa, burada bekleyeceğim. Yedi yıl sonra dava açma hakkım doğuyor, yedi yılı dolduracağım. Yedi yıl bekleyeceğim, bu işin zaman aşımı yedi yıl imiş." Duvarlar yıkılıyor, sınırlardaki teller kesiliyor, insanlar birbirine karışıyor, biz bunları geriden dikızliyoruz. Ondan sonra da 'Bizi AT'ye niye almıyorlar?' diye sorup duruyoruz... Niye almıyorlar acaba? Yeni Üniversite Tasarısı Üzerine Üniversiteyi ve onun uyelerini dışlayarak bir tasarı hazırlamak, YÖK gibi vahim bir hatanın yinelenmesi olabilir. Üzerinde bugüne kadar çok konuşulan, çok tartışılan YÖK düzeni Türk Üniversiteleri için, yazık ki ağır bir darbe olmuş, bu düzenTürk Yüksek Öfretimi'nin çok ama çok şey yitirmesine yol açmıştır. Giderek daha çok sayıda Üniversite mensubu, daha çok öğretim üyesi yıllardır süregelen bir yanlışlığın nelere mal olduğuna yakından tanık olmuşlar, bunun tedirginliğini duymuşlar ve yaygınlaşan bir huzursuzluğun, hatta umutsuzluğun içinde yaşamışlardır. Bu elle tutulur şekilde açık gerçeğe rağmen, YÖK duzeni inanılmaz bir şekilde süregelmiştir. Böyle bir ortamda ve çağdaş, bilimsel ve yönetsel özerkliğe sahip bir üniversitenin sabırsız beklentisi içinde bulunduğumuz bir sırada, basında bir taraftan YÖK, öte yandan Mflli Eğitim Bakanlıgı tarafından birer yeni tasarı hazırlandığına ait haberler yayımlanmaktadır. Bu tasarılann gizlilik içinde hazırlanması nedeniyle, bunun, yeni bir yanlışlığın ilk adımlan olabileceği kaygısını taşıyoruz. Yeni YükDr. COŞKLN ÖZDEMİR sek Ogretiın TasansTnın hazırhğı kamuya açık İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi olmalı ve bu konuda mutlaka üniversitelerin Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı görüşü almmalıdır. Universitelerimizin bu alanda deneyimli, yıllardır üniversiter düşünceye, bilime ve büimselliğe katkıda bulunmuş, nitelikleri üzerinde görüş birliğine vanlmış üyeleri, tasanmn hazırlığına katılmalıdırlar. Üniversiteyi ve onun uyelerini dışlayarak bir tasan hazırlamak, YÖK gibi vahim bir hatanın yinelenmesi olabilir. Türk Yüksek Öğretimi böyle yeni bir tehlikeden özenle korunmalıdır. Bu isteğin, bütün universitelerimizin paylaştığı bir istek olduğundan kuşku duymuyoruz. Spor Polidkanuz Saptırdıyor Bir ilin atletizm temsilcisi, bütün çalışmalannda, devletin genel politikası, uygulamaları ve programları ile bağlı olmak zorundadır. Bildiğim ve inandığım gerçek şu ki devleti letin yanşbğı koşada, sporcudan çok hakem mizin "spor politikası"nın çok doğru ve gü vardı." zel olan amaçlarından biri, "Sporu halk kitBu olumsuz ve uzücü son,ucun, tablonun nelelerine yaymak, sevdinnek, saglıklı bir jaşam denleri: için bir çıkıs yolu olarak göslermek"tir. 1 Her zaman olduğu gibi Atletizm tl TemŞimdilik, çok kısıtlı da olsa bu amaca ulaşsilciliğimizin, tanıtım ve özendirme çalışmamada en etkili uygulama; "Halka açık koşulann düzenlenmesi, desteklenmesi, yaygınlaş ları hiç yok. bnlması"dır. Çok değerli "Beden Terbiyesi 2 Bu koşulann ve özellikle de hepimizin her Gençlik ve Spor Müdünımuz ve onun çok de şeyimizi borçlu olduğumuz ulusal önderimiz ğerli kadrosu"nun bu alanda çok güzel çalışmaJar içersinde bulunduklannı, aynı amaçlarla kurulmus ve Uyesi olmaktan gurur duyduğum bir spor derneği olan tMAD'ın (tstanbul Masterleri Atletizm Derneği) bir atleti olarak onlarla iç içe ve sevgi dolu çâlışmalannuzdan biliyorum. Ancak bizim için çok acı da Dlsa bu ulusun bir amatör sporcusu olarak bir başka gerçeği de burada açıklamayı bir görev biliyorum. Sporsever bütün tstanbullu hemşerilerimin büyük ilgisini gören, coşkuyla katıldıkian, katılmağa çabştıklan koşular; bu alanda özellikle örnek olması gereken 6 milyon nüfuslu güzel Istanbulumuzun, yine öncülük vapmasını beklediğimiz tstanbnl Atletizm II Temsilciligi'mizin, ne yazık ki devletimizin bu "halkçı" politikası ile bağdastınlamaz tutum ve çalışmalan sonucu, amaçlanan hedeflerin Atatürk'ümüzün adına düzenlenen böyle bir den her geçen gün uzaklasmaktadır. koşunun, en güzel özelliğinin "HALKA AÇDC tşte bu çok üzücü ve düşündünicü gerçeğin OLMAK" olması gerekirken bu nitelik gözyeni bir örneğini, 10 Aralık 1989 Pazar günü ardı edilip sadece "Büyükler ve ÜnivcrsiteliTaksim'de başlatılan "AUtürk Vtol Koşusu" ile ler"le sımrlandınlmış olması yasadık. 3 Büyüklerin koştuğu, yanştığı bütün yol Çünkü 11 Aralık 1989 tarihli Httrriyet Ga koşulannda, derneğimiz tMAD'ın bireysel lizetesl'nin "Süper Spor" eki, çok hakh olarak sanslı Master Atletleri her yıl koştukları ve bu koşu hakkında şöyle diyordu: 6070'lere varan sayıları ile bu koşulara renk, "AUtürk Yol Koşusu ilgi görmedi... 16 at coşku ve canüük verdikleri, bütün gençlerimize 6 0 YIL ÖNCE Cumhuriyet örnek olduklan halde; BU YIL, HlÇBlR GEREKÇE gösterilemeyerek atletlerimizin, gerek bu koşuya gerekse bundan önce 26 Kasım 1989 günü yapılan lnönü Yol Kosusu'na kaülmalarına, il temsilcimizin karşı çıkmasına, "koşturmayacagını" önceden bildirmesi. Bu tutum karşısında, bir sUrtUşmeye olanak vermemek için de derneğimiz atletlerinin katılmaktan kaçınmış olmaları. Oysa gerek hukuk düzenimiz gerekse gelenek ve göreneklerimiz, devlet yönetiminde hiyerarşik bağa saygıyı gerektirir. Bir ilin atletizm temsilcisi, bütün çalışmalannda, devletinin genel politikası, uygulamaları ve programlan ile bağlı olmak zorundadır. 'Resimli Ay' davası 27 ARALIK 1929 Efkan umumiyeyi tehyiç eden mahiyetteki neşriyattan dolayı MUddeiumumilik tarafından hakkında dava açılan 'Resimli Ay' mecmuasının mesul müdürü Behçet Beyin tevkif edildigini yazmıştık. lstintak Dairesi "Köyürade Neler Gördüm" unvanlı yazının muharriri Emin Türk Beyin de tevkifîne lüzum görmüş, mumaileyh dün geç vakit tevkif edilmiştir. lstintak Hakimi tetkikatına devam etmektediı. Bu davanın Ağır Cezada riiyet edilrnesi de muhtemeldir. Resimli Ay hakkında Ankaradan şu malumat alınmıştır: Resimli Ay mecmuasının 10 numaralı kanunuevvel nüshasında intişar eden "Savulun Geliyorum" başlığı altındaki yazı Türklüğü tahkir mahiyetinde görülerek mecmuanın mesul müdürü ve makale muharriri hakkında takibat icrası için ceza kanununun 160. maddesi raucibince Bü>iik Millet Meclisinden mezuniyet talep edilmiş ve Meclisce takibat yapılması münasip görülmüştür. , Derneğimiz, bu yanlış, çağdışı uygulama karşısında, yetkili kadar önünde gerekli çalışmalarını yapacaktır elbet. Ancak bizim için en etkili ve yetkili kat, sporsever Türk halkının vicdanıdır. Kamuoyudur. Bu yazımla ben başvurumu kişisel olarak yapmış oluyorum. SADİ ERGÜN tstanbul Masterleri Atletizm Derneği Başkanı ÇALISANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Bir İş Kazası S o n u c u " Bir iş kazası sonucu, çalışma gücümun ^o 42'sini kaybettim. Bunun üzerine bana malullük aylığı baglandı. Halen sigortalı bir işte çalışıyonım. Çalıştıgım işyerindeki ilgililer, sigortalı çalışmam durumunda bana bağlanan malullük aylığının kesileceğini söylediler. Aylıgım kesilir rai? M.G. YANIT. Sosyal Sigortalar Yasası uyarınca: a) Çalışma gücünün en az üçte ikisini yitirdiği saptanan, b) On sekiz aylık tedavi sonunda sağlık kurumları sağlık kurullannca düzenlenen rapor sonucu çalışamaz durumda olduğu belirtilen, c) tş kazası ya da meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az % 60'ını yitiren Sigortalı, malullük sigortası yönünden malul sayılmaktadır. Sigortalının malul sayılabilmesi için, aynca ilk kez sigortalı olarak çalışmaya baslamadan önce malul sayılmayı gerektirecek derecede hastalık ya da sakathğının bulunmaması da koşuldur. tş kazası sonucu meslekte kazanma gücünüzün % 60'dan az bölümünü (% 42'sini) yitirdiğinize göre size bağlanan maluliyet aylığı olmayıp, sürekli iş göremezlik geliridir. Yasada Maluliyet aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya baslayanlann malullük aylıklarının, çalışmaya başladıklan tarihten başlayarak kesilmesi öngörülmuştür. Sürekli iş göremezlik geliri almakta olanların, sigortalı bir işte çalışmalan durumunda almakta olduklan bu gelirin kesilmesi gerektiğine ilişkin bir hüküm yoktur. Ancak, "Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalan ile iş kazalarıyla meslek hastalıklan sigortasından hak kazarılan aylık ve gelirler birleşirse, sigortalıya "bu aylık ve gelirlerden yüksek olanının tümü, eksik olanının da yarısı bağlanır. Kısaca, ileride yaşlılık aylığı bağlanması için aranan koşulları yerine getirip, yaşlılık aylığı almaya başladığınızda, yaşlılık aylığı, iş kazası sonucu size bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinden fazla olursa, o zaman bu iş göremezlik geliri yarıya inecektir. Eğer bu gelir size bağlanacak yaşlılık ayhğından fazla ise o zaman yaşlılık aylığının yansı bağlanıp ödenecektir. SORU: 30 YIL ÖNCE Cumhuriyel Basın suçları 27 ARALIK 1959 Bütçe Komisyonu bugun Adalet Bakanlığı bütçesinin mUzakeresine başlamıştır. Müzakereler bir hayli tartışraalı olmuş, muhalefet milletvekilleri sert tenkitler yapmışlar ve bilhassa basın mevzuatı üzerindeki müzakereler komisyon uyelerini iki gruba bölmüştur. Itarhan Fejzioğlu Turhan Feyzioğlu uzun konuşmasında yargıç teminatını zedeleyici hükünılerin, basınla ilgili mevzuatın tadilini talep etmiş, kanunların eşit olarak tatbik edilmediği iddiasını ileri sürmüş, seçim mevzuatı üzerinde konuşmuş ve istinaf mahkemelerinin kurulması ile basın suçlarımn affı hakkındaki hükümetin düşüncelerini sormuştur. Feyzioğlu, bütçe müzakerelerini yayan radyonun tek taraflı hareket ettigini söylemiş, Komisyon Reisi Halil Imre radyo yayınlan ile mesgul olunacağını bildinniştir. Basın davalarının ve siyasi dava sanıklarının teminatsız hakimler önünde yargılandığını söyleyen Feyzioğlu, hakimin mesleki kaderini siyaset adammın elinden almak lazım geldiğini, basın mevzuatı hükümlerinin şeref ve itibarlan korumaktan ziyade, tenkidi susturma hedefi güttüpünü, altı gazetecinin 16'şar aya mahkum edilmesiyle Batı aleminde akisler olduğunu söylemiştir. Bundan sonra söz alan DP'den Hulusi Köymen: "Bugün Allah'm var olup olmadığı hususunda bir münakaşanın ortaya çıkması ne kadar sakatsa, adaletin de bu memlekette olmadığı hususunda yolunda bir münakaşa yapmak o nispette sakattır, basittir" demiş ve uzun uzun tenkitiere cevap vermiştir. Basın konusundaki en şiddetli müdahaleyi DP Grup Vekillerinden Mazlum Kayalar yapmış ve basın suçlarımn affı hususunda, "Hükümetin görüşünü bilmiyorum ve Hükümet adına konuşmuyorum" dedikten sonra, affın şiddetle aleyhinde bulunmuş ve "Af, kanun çıkarmayı, sari hastalık yüzünden karantinaya alınmış kimselerin ana ve babacıklarmı görsünler diye cemiyetin içine salınmasına benzer" derniştir. Bundan sonra bazı CHP milletvekilleri kendilerine söz verilmediğinden şikayet etmişler ve bir CHP milletvekili adını erken yazdırdığını, buna rağmen kendisinden sonra gelenlere söz verildiğini ileri sürerek komisyonu terk etmiştir. Adalet bütçesinin müzakeresine yann da devam edilecek ve muhtemelen Adalet Bakanı Esat Budakoğlu tenkid ve soruları cevaplandıracaktır. Mazlum Kayalar Suç Duyurusu Ülkemizde%olay kazanca ve emekten uzak ticari kurnazlığa dayalı anlayışın ne denli tehdit edici boyutlara vardığını görmeden edemeyiz. Insanların bir eşya gibi alınıp satıldığı köleci,toplum düzeninden günümüz demokrasi anlayışına erismek kolay olmamıştır. Insanların doğuştan eşit ve devredilmez haklarıyla dünyaya geldiklerini savunan doğal hukuk sistemi Batı ülkelerinde 18. yüzyılda filizlenmeye başlamış, günümüze değin gelişimini sürdurmüştür. Doğu Bloku Ülkeleri'nde yaşanan son olaylar da kişi hak ve özgürlüklerine gem vurmanın olanaksız olduğunu kanıtlamıştır. Dunyadaki bu değişimi iletişim teknolojisinin nimetlerinden yararlanarak gerek yazılı gerekse sözlügörüntülü yayın araçlanndan günü gününe izlemekteyiz. lendiği ülkemizde de yazılı basından daha etkin denetsel ve eleştirel bir guç bulunmamaktadır. Giderek muhalefet partileri bile gazetelerdeki yorumlar doğrultusunda tavır oluşturraaktadır. Böyle bir ortamda gazetelerin üstlendikleri sorumluluğun bilincinden uzaklasmamaları gerekir. Ülkemizde kolay kazanca ve emekten uzak ticari kurnazlığa dayalı anlayışın ne denli tehdit edici boyutlara vardığını görmeden geçemeyiz. Günlük gazetelerden birinin TV'de izlediğimiz reklam fibni bunun en somut örneğini oluşturmaktadır. tnsanlar ellerini kaldınp, parmaklannı şıklatınca gelsin lüks arabalar, evler, villalar... Toplumsal değişimlerin yönlendirilraesinde Evet, yıllardır demirin, betonun, tekerleğin, yayın araçlanna büyuk görevler düşmektedir. Özellikle demokrasinin iki ileri bir gt'ri adımla direksiyonun kuponçekiliş karşıhğı arzedilmeyurüdüğü, demokratik örgütlenmenin engel sine alıştınlmıştık ama bu kez etiyle, kanıyla, düşuyle, düşüncesiyle şoförier, hizmetçiler diye asağılanan insanlar, kuponluçekilişli lotaryanın malzemesi olmuşlardır. tnsanı insana armağan olarak sunan, kulluğu özendiren, insanı eşya ile özdeş kılan bu anlayış, insan haklanyla ve demokratik görüşle taban tabana zıttır. Aynca yoksulluğu dız boyu yaşayan kıtlelerin zaaflannı gıdıklayarak ekonomik kazanç sağlamayı ummak sömürünün en açık örneğidir. Basının en önemli işlevi, siyasi, ekonomik ve toplumsal gelişmeler doğrultusunda kamuoyunu doğru yönde oluşturmak olmahdır. Bir yanlışı doğru gibi göstermek ucuzculuktur, aldatmacadır. Arabalı, şoförlü, hizmetçili bir hayal dünyası kurmak yerine insaıun, insana köle olmadan, insan gibi yaşayacağı daha gerçek bir dünyayı hedeflemeliyiz ama önce bu çarpık, arabesk mantıktan vazgeçmek gerekiyor. İLKER BIÇAKÇI tSTANBUL ÜNİVERSİTESİ BBYO/Doktora Programı T.C. MİLLİ EĞİTİM BAKANLIGI ÖZEL BİLMERK BİLGISAYAR EĞİTİM MERKEZİ İSTANBUL bilmerk EVET Lisan öğrenmek Ama Ben ENIYI EN KOLAY Ayda 30.000 TL.'ye Nasdöğrenebiirim diyorsanıztaraym İSt: 14073871523558 IHfılLTERE'ot LONDRA/OKFORD^AMBRID&E.BOURNEMOliTH, BRIÛHTON, HASTINGS/EXETERvC CHESTER'DE SEÇKİN DİLOKULLARİNDA /AZKI^ VA DA BÜTÜN YIL İNGİIJZCE ÖĞRENİN TURSEM'IN REHBER.UĞİNDEI CjCOUOO UILO PROGRAMCILIK KURSLARI • BİLGİSAYARU MUHASEBE • LOTUS 123 • dBASE • 00S İŞLETİM SİSTEMİ • COBOL, PASCAL İzrrtt110140 Edme: 20325 Asgari lise mezunu, anlaşabılecek düzeyde basü ingilizce bilen, 1827 yaşlannda BAYANLAR, Çocuk bakarak karştlığında İNGtLJZCE öğrenin. Not Ingilız Acenta sahıbı Mrs. Cutner 28 Aralık günü saat 18.fJO20.00 arasında seminer verecektir. LCtfen randevu alınız. YURTD^ÜSAN OKULUWTEMSILCIÜ6I İNGİLTERE'DE AU PAIR GEÇEN YIL BUGÜN Cumhüriyet Türbana onay 27 ARALIK 1988 Cumhurbaşkanı Kenan Evren, kamuoyunda "öğrenci affı ve türban" olarak bilinen yasayı dün onayladı. Yasanın Resmi Gazete'de kısa süre içinde yayımlanması bekleniyor. Cumhurbaşkanı Evren, dün onayladığı yasayı TBMM'ye gönderdi. Cumhurbaşkanlığı Basın ve Halkla tlişkiler Müşaviri Ali Baransel, "Sayın Cumhurbaşkanı yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyi düşünüyor mu" sorusuna, "Biliyorsunuz 60 günlük bir süre var. Sayın Cumhurbaşkanı bu süre içinde konuyu değerlendirecektir" karşüığını verdi. BİLGİSAYAR EĞİTİM MERKEZİ Rum«li Caddesi Villa Han 46 A Blok Kat: 25 Ntfantaşı/tSTANBUL T»l: 141 03 37141 13 17 146 85 17 (Nlşantaşı Mc DonaM's Karst») bilmerk KAYITLARIMIZ DEVAMETMEKTEDİR Tel: 147 44 88148 43 57 INGILTEREde INGILIZCEyi Hüviyetimi kaybettim. Hukümsuzdur. VEYSEL ŞENGÜL ucuza öğrenmek ıçın guvenılır tek yol AU PAİR'lık yapmaktır DERİN LIMITED ŞTI i v t m ı Bul Maztwrp«M Sok. 2/9 B«ş«lıM«IM T«<: 161 O M17 Ankar*. 213 61 «7 Izmlr 22 M M 1727 Yaşında Bayaniara 12 HAFTA KUR5, AİLE YANINOA KONAKLAMA yEMEKVE KİTAPLAR.DAHİL: AYDA İTÜ Makine Fakultesı kimliğimi kaybeıtım. Hukümsuzdur. ÖMER GENCA 71034723 No.lu ithalatçı belgemiz kaybolmuştur. Hukümsuzdur. ABUT KÂĞITÇILIK tTH. VE T/C. AŞ. tursenı İNGİLİZ LİSAN OKULİARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhuriyet Cad. 173/4B Elmadağ 80230 İstanbul Hilton Otelı Karşısı Tel • 148 39 77 148 79 43 148 28 49 Fax : 132 97 29, Tlx: 27498 tusm tr.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle