Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 12 KASIM 1989 Stuttearttan Anılardaki Boğaziçi Otuz yılda iki dünya savaşı ile harap olmuş Avrupa'nın büyük kentlerinde; Viyana, Paris, Londra ya da Berlin 'de bile Istanbul'dakinden çok eski yapı vardır. AHMET ARPAD STUTTGART Küçüksu Kasn gözden kayboluyor. lnce hatlan, bütün guzelliği ile. Çayırın çimenleri yemyeşil. Yüzyıllık çınarlann altında kocaman siyah kazanlar duman duman. Sütlü mısırlar kaynıyor. Çocuklar koşuşuyor, insanlar geziniyor. Baloncular, simitçiler, kâğıt helvası Kanlıca'da inmeli. Şekerli bir satanlar, paytoncular bu güzel yoğurt yiyip acı bir kahve içmeli. Belgrad'da, Moskova Hotel'in "Cafe'sinde iki kadın. tabloyu tamamlıyor. Sonra da yine Küçüksu'ya. Dönüş karadan. Bir düdük. Bir düduk 64 numara Kuçüksu'yu geride daha, uzun uzun. 64 numara, 66 bırakıp, Anadoluhisarı'na doğru numara ile selamlaşıyor. Uzaklasüzülüyor. Dereağzı'nda, köşe yaşıyor Çubuklu'ya doğru. Boğazilının yarundakı arsadan denize gici'nin guzelliği ne guzellik katıyor renler var. Burası biraz akıntılı bu vapurlar. Zarif, edalı ve de caolur, iyi yüzmesini bilmek gerek. kalı. Bembeyaz kuğular gibi suBirkaç yab ötede, küçuk postahazüle süzüle geçiyorlar. Mavi, sunenin önunde ise su denndir, faları berrak Boğaz'la dudak dudakat daha emindir. Ismail Hakkı ğa yaulara degecekmiş gibi. ZevkBey Yalrsı'nın nhtımında oturanli 19. yıLzyıl mimarlarının elinden lar var. Çaylar gelmiş. tskelede çıçıkmış güzelim yapılara selamlar... Günün son ışıkları pencerelerde alev alev. Boğaziçi 'nin bu güzellifti... maa 64 numarayı bekliyor. Anadoluhisan alamnda manavlar, balıkçılar vapurdan inecek yolculan gözlüyor. Tablalar rengârenk, dolu dolu. Kahvecı Mehmet Efendi birileri ile çene çalıyor. tnsanlar iniyor, insanlar biniyor. Çımacı iskeleye çekiyor, halatları atıyor. 64 numara yoluna devam ediyor, Kanlıca'ya doğru. Bilbao'dan Latin A merika esintili ünlü ' 'La Kukaraça " şarkısındaki kelimenin "hamamböceği" anlamına geldiğini çok sonraları öğrendim. La kukaraçalar geçenlerde Madrid'in en büyük ve eski hastanesinin mönülerinde boy gösterince birden gündeme geldiler. MtNE G.SAULN1ER BtLBAO Adam gibi korsan dediğiniz, bir gözü kör, tek kulağı küpeli olur. O tek küpenin, aşılması pek güç Cap Horn burnunu geçmeyi başaran usta denizcilerin alameti farikası olduğunu öğrenmek için Baskistan'ı mesken tutup Okyanus insanlannın büyfilü dünyasını paylaşmam gerekti. Şimdilerde değil Cap Horn'u, kendi burun sivilcesinden bile öteyen geçemeyen erkekler bile küpe takıyor. Sap saman birbirine karıştı, kulak halkaları bazı ülkelerde sanıldığı gibi eşçinsellik işareti bile değil. Ama Kastilya krallarırun bayrağını yüzyıllardır yedi enginde dalgalandıran Bask denizciler, hâlâ Cap Horn efsanelerini anlatır Ispanya limanlarında. öyle belalı bir enlemmiş ki Cap Horn, kimi yelkenliler fırdöndu ruzgârlann ekseninden bir türlü kurtulamaz, oldukları yerde dönüp dururlarmış aylar, hatta yıllar boyunca. Mürettebatlan kimi kez açlıktan ölürmüş bu teknelerin. Kimi kez, elle tutulur gibi görünen Ateş Topraklan'na, belki yüzerek varırız umuduyla kendilerini denize atıp, balıklara yem olurlarmış. son ekolojik cennetlerinden biri aynı zamanda. Insanlan, hayvanlan ve ilginç bitki örtüsüyle tekil ve el değmemiş bir doğal park oluşturuyor. lspanya sayesinde doldurduğum üçüncü entdektüel bosluk ise ayıptır söylemesi, "hamam böcekleri!" Yaşamımzın belli bir anında, mutlaka sizin de kulağınıza çalınmıştır, "La Kukaraça" diye bir Latin Amerika şarkısı. Bu kıtanın müzigini yapan orkestralann repertuarlannda bol miktarda bulunur. Kurutulmuş süs kabaklannı şıngırdata şıngırdata "La Kukaraça, La Kukaraça", diye neşeli bir havayla başlar. Ustünüze afiyet, söz konusu "La Kukaraca"nın tspanyolcada "hamam böcegi" demek olduğunu öğrenmek için de benim buralara gelmem gerekti. La kukaraça ziyafeti Belgrad'dan 64 numara Kuçüksu'yu geride bırakıp Anadotuhisan'na doğru süzuluyot Girne'den Yanlış almganlık Kıbrıslılar, dar çevrenin sürekli altını çizdiği bir trafiğin içinde, alınganlıklara neden olmamayı hedef alan usta stratejilerle hareket etmek zorundalar. Yabancılar ise eleştiri cumlelerine (genelde) diye başlamak zorunda. Bu önlem özeldeki kişinin alınmasını bir nebze önleyebiliyor. sürmek hem de karşı yönden gelenlerin kimliklerini dikkatle izleyip sclamınızı vermek zorundasınu... Aksi halde: "Sabah, ben seni gördüm; sen beni görmedin." cinsinden sıtayişler ortaya çıkacaktır. Konu yabancılara önemsizmiş gibi gelse de Kıbrıslılar içın önemlidir. Bu konudaki uzmanlar, karşı yönden gelen otomobilleri marka, model, renk ve plaka numarası ile derhal algılayabilmekte; üstelik araçta surucüden başka kimlerin bulunduğunu ve ne tür giysiler giydiklerini akşamın alacakaranlığında dahi tespit edebilmekte... FASİH SİNAN GİRNE Kıbrıslı, genelde alıngan bir toplum. Yıllar yılı ikinci sınıf vatandaş rauamelesi görmenin öncesinde, Ingiliz buyruklanna 'eyvallah' demekten kaynaklanan, kuşkuya dayalı genel bir alınganlık hükum sürmekte. Allah tarafından Kıbrıslınjn alınganhğı Kıbrıslıya karşı başlıyor, yabancılara geçmeden. Kıbnslılar, dar çevrenin altını sürekli çizdiği bir trafiğin içinde, alınganlıklara neden olmamayı hedef alan usta stratejilerle hareket etmek zorundalar. Yabancılar ise, eleştiri cumlelerine, 'genelde' diye başlamak zorunda. Bu önlem, özeldeki kışınin alınraasını bir nebze önleyebiliyor! Artık anılarda. Fotoğraflarda. Stuttgart'ta Perihan Balcı'nın "Eski Törk Evleri ve Boğaziçi Yalılan" adlı sergisi kişıyı yıllar öncesine götürüyor. Osmanlı kültür mirasının en güzel örnekleri Boğaziçi yalılanm ve ahşap Istanli adımlarla yürümek gerekiyor. bul evlerini ne yazık ki yitirmekManav, aldığınız öteberiyi arabateyiz. Onlar hızla erimekte. nın bagajına yerleştirirken daha Günümüzün ekonomik koşulönceden alınmış muzları görürse alınacak ve kendi muzlarının da lan ve çıkarları, ulusal kulturüha 'iyi rauz' olduğunu söyleyecek müzün değerlerini ortadan kaldırtir. Ve ertesi gün dükkâmna gir makta. Endüstrileşme, dünyanın diğinizde soğuk bir yüzle karşıla en güzel kentlerinden lstanbul'un tarihi karakterini yok etmekte. nacaksınız. Sosyal ve ekonomik' nedenlerin Hasta ziyaretleri, bayrarn ziya kültürel nedenlerden daha etken retleri, yerel ve geleneksel görgü olduğu bütün açıklığı ile göriilkurallarına uygun olarak yapıl mekte. Kentin sokaklan ve cadmalıdır. Aksi halde "kaş yapar deleri ilkel kârgir apartmanlarla ken göz çıkardıgınrz" söylenebi dolu. Bulutlara yaklaşan gökdeür. Hasta ziyaretleri için seçilen lenler Mimar Sinan'ın ince minahaftanın bazı günleri, sadece kö releri ile yarışmakta. Otuz yılda iki dunya savaşı ile harap olmuş Avrupa buyuk kentleri Viyana, Paris, Londra ya da Berlin'de bile tstanbul'dakinden çok eski yapı vardır. Hepsı de koruma altına alınmış. Bir vadınin iki yamacında üzüm bağlan ve ormanlıklar arasına kunılmuş Stuttgart'ta 5060 yülık yapılar itina ile korunmakta. Kentin görünümü 20 yüdır değişmedi. Yeşıller arasında kondurulmuş villamsı yapılar ikiüç katı geçmiyor. Onları yıkıp, yerlerine 78 katlı apartmanlar oturtmayı kimse düşünmüyor. Kişinin ulke kültür mirasına olan saygısı kendi ekonomik çıkarları ndan önce geüyor. Ne guzel! Belgrad'daki yazarlar toplantısı boyunca Sırp ulusçuluğundan söz edildi. Kosova yenilgisini 600 yıl sonra büyük bir zafer sayıyorlar. NEDtM GÜRSEL BELGRAD Belgrad'ı sevdim bugun, orada yaşayan dostlanm sayesinde. Sava kıyısında ytlrüdük. Hava ılıktı. Güneşli bir bahar günü gibi. Yahya Kemal'in deyimiyle "beyhnde bir sonbahar" değil de Naam'ın gur sesinden fışkıran bir ılkbahar: "Bahardı bir tanem/ bdybk bir bahar". Martılara, Sava'yla TUna'mn birleştikleri yerde sis dağıldıkça kendini ele veren ağaçlı adaya baktım. Kentin bu kıyıdan daha şirin bir görünüşü var. Kalemeydan'ın setleri, evler, bir kilisenin çan kulesi. Karşıda Belgrad yeniden fethedilmeyi bekleyen bir kale sanki. Modern sanat müzesini dolaştık. Çok güzel bir yapı. Mimarisi, iç düzenlemesi, ışığıyla, birbirinden ilginç tablolarıyla gerçekten güzel. Sonra ırmak kıyısında roze şarapla balık. Tuna'da avlanan bir tur alabalık, hem çorbasını yapıyorlar hem ızgarasını. Türkologlar; Dusenka Boyaniç'le Miryana Teodosiyeviç! Yoksa olumsuz izlenimlerle ayrüacaktım bu kentten. Yazarlar toplanusı boyunca Sırp ulusçuluğundan sıkıldım. Kosova yenilgisini, altı ytiz yıl sonra, bir büyük zafer sayıyorlar. Yenilginin ulusal kimliklerini pekiştirdiğı inancındaiar çünkü. Savaşta öldurülen Prens Lazar'ı aziz mertebesine çıkarmışlar, o çağın etik kurallannı hiçe sayarak Sultan Murat'ı çadırında hançerleyen Miloş Obttic'in büyük bir kahraman olduğuna karar vermişler. Ve hiç kuşkusuz ülkenin içinde bulunduğu siyasal ortam gereği, yani Arnavut ve Sloven ayrüıkçılanna karşı, devletin boiünmezliğini Kosova simgesiyle vurgulamaya çalışıyorlar. Kosova'da kim yendi? tü niyetinizı ortaya koyar. (Hastanın iyileşmesini istememektesiniz!) Bayram ziyaretlerinde ise, ziyaretin yapılacağı gun, yapılacağı kişinin toplumdaki yeri ile uyuşmalıdır. Aksi halde, gene istemeyerek de olsa, hem ziyaret hem hakaret cinsinden bir ikilem yaratmtş olabilirsiniz. Çoğulcu deraokrasinin uygulandığı Kıbns'ta, demokrasi bazı tabu nitelikli konulara kadar uzanamamakta. Turkiye ile ilgili eleştiriler, TürkiyeliKıbrıslı ayrımı yaptığı gerekçesiyle veya Tiirkiye'ye kötü gözle bakıldığı iddiasıyla ya da "Rumun eline koz verildigi" göruşü ile ağır alınganlıklara konu olmakta. Kıbrıs'taki yoğun ve kesin sonuçlu trafik kazalan ile alınganlıklara karşı uygulanan bu nezaket kuralının acaba bir ilişkisi var mı? Alışverişten, her turlü davet Günluk yaşamın her katında ve ziyarete kadar uzanan kelebek özenli olmak gerekiyor. Söz gelikanadı inceliğindekı geniş bir yelmi, arabanızla biı yerden bir başpaze üzerinde son derece temkinka yere giderken, hera arabanızı BİLSAK'TA BU HAFTA 13 Kasnn Pazartesi: 19.00 GÜNLERİN GÖTÜRDÜCU Knrt MuHecilcr Sorunu KimyasaJ Silahın lnsan Saglığı Üzerindeki Etkisi Dr. Selçuk ALSAN'ın Teblığı Halepçe Katliamı Video Gosterisi Peşmergelerin Tarihi Musa ANTER (İNSAN HAKLARI DERNEĞ1) 14 Kasım Salı: 19.00 İLETİŞİM ARAÇLAR1NDA YOZLAŞAN SANAT II. Onat KUTLAR 15 Kasnn Çarşamba 19.00 DtA GÖSTERtSl: •Güneydogu İzlenimleri" Erzade ERTEM 16 Kasım Perşcmbe: 19.00 SANAT ESERlNlN OBJEKTİF ANLAM1 III. I.BERGMAN'IN UTANÇ Filmi Vorumu Erol COŞKUNER 17 Kasım Cumartesi 19.00 GÜNLERİN GÖTÜRDÜĞÜ SUtü ve Yaşam Cenevre Sözleşmesi Hüseyin AYGÜN Kürt Mülteci Kamplarından tzlenimler Gazetecı Gunay ASLAN Kamplardaki Dram Av. Kamber SOYPAK (İNSAN HAKLARI DERNEĞ1) 19.00 TİYATRO "Işte B»ş, lşte Gövde, lste Kanaüar" Yazan: Sevim BURAK Oynayan: BİLSAK TİYATRO ATÖLYESİ 18 Kasım Cumartesi: 14.00 ÇOCUK TİYATROSU "Padksahın Canı Sıkılıyor" TİYATRO MERHABA 19.00 TİYATRO "tste Baş, tşte Gövde, tste Kanaüar" Yazan: Sevim BURAK Oynayan: BİLSAK TİYATRO ATÖLYESİ GÖRSEL SANAT ATÖLYELERİ Mehmet GÜLERYÜZ'le Resim Çalışmalan PerşembeCuma 10.0001.00 CAFEFOYERBAR 19.0001 00 RESTAURANT Yeni bir mönii, yeni fiyaOar, farkh bir muzik, yeni bir aalavış. BİLSAK herkese açıktır. BtLSAK, Sıraselviler, Soğancı Sok. No: 7 ClHANGlR 143 28 79143 28 99 BU IUKÂNDAN YARARLANIH. M E M E N T £ SL İ M ÜNÜNUN PCŞİN ftiATWIA TAKSlTURLB 1. SEÇGNEK İyi de hâlâ Türklerin barbarlığından söz etmek niye! Bize verdikleri lngilizce kitapta Tibomir Djordjeviç imzasıyla yayımlanan şu satırları okudum: "Türklerin barbarügına ve kaba göce karşı biz Sırplar Kosova'da Avrupa uygjutagını savunduk." Neyse ki tüm Bugün dostlann sayesinde başyazılar bu tür önyargılarla dolu ka bir kent Belgrad. Vlada Urodeğil. Aralarında ilginç olanlar da seviç'in "Bir başka kent" şiirindevar. Belli ki Kosova yenilgisi çok ki gibi: "Bir başka kent daha var etkilemiş Sırp halkını. Folklorlabu kentin içinde / Sınırlan sis ve rında, sözlü geleneklerinde derin yağmuria / Bu kentin beton sınırizler bırakmış. Bu da anlaşılır bir İanna kanşan bir başka keol / Kişey. Ama günümuz Yugoslav sami zaman / Başınızı cevirmeniz natçılarının aynı konuya bu denli yeter / Bir ögle vakti golgelerin sık eğilmelerini, altı yüz yıl öncekarışması gibi / Bu iki kentin sıki bir savaşa sahip çıkmalanm pek nırianun kanştıgıaı görmeniz anlayamadım. Son yıUarda tam içln™" yüz beş yazar, ressam ve besteci İyi ki dostlar var, Yugoslavyalı Kosova'dan söz etmişler. Kheza Mihailova'da Bilim ve Sanatlar Akademisi'nin altında açılan sergiyi gezdim. Gördüğüm, paslı kılıçlar, zırhlar, ok ve yaylarla Prens Lazar'ın kesik ba^ıvdı. Merak edip Kosova savaşının bizim halk edebiyatı kaynaklanndaki izlerini araştırdım. Osmanlı tarihçilerinin yazdıkları dışında pek bir şey bulamadım. örneğin Aşık Paşa şunları yazıyordu: Yülardır kulağımızı şenlendiren "knkaraca"lar; geçenlerde Madrid'in en büyük (ve eski) hastanelerinden birinde, hastalann yernek tabaklannda boy gösterdiler. Yediklerini önce (hafifçe) kavrulmuş iç fıstıkh paella pilavi sanan hastalar, bilimin henüz iç fıstıklara ayak takacak kadar Uerlemediğini öğrenince; hamam böcekleri yutmuş olduklanm anlayarak çığDört başı mamur korsan öykü lığı bastüar. lerinde anlatılan " h a y a l e t Gregorio Maranyon hastanesigcmiler" bu, düraeni boşa dönen, yelkenleri lime lime, ıssız tekne nin mutfaklannda yapılan kısa bir ler işte. Cap Horn burnuyla Gü inceleme; söz konusu sağlık merney Amerika kıtasına bağlanan, kezinin milyonlarca hamam bocesarp yamaçh, vahşi doğalı Tierra ğine şifa ve afiyet dağıttığını orde Fuego, yani Ateş Toprakları; taya çıkardı. lspanyol yetkililer, Patagonya steplerinin Antarktik hastaneyi bu sarı kukaraçalardan denizine uzantısı oluyor. Utana temizlemek için kollan sıvamış ve rak söylüyorum; Latin Amerika' bu iş için milyonlarca peseta ayırrun Avrupa kapısı sayılan tspan mış bulunuyorlar. Ne var ki, hasya'ya gelmeden önce "Patagon talan bir süre kapı dışan etmek ya"yı, Kaf dağının siyasalcası gibi söz konusu olamayacağından, alaycı bir uzaklık ölçüsü, uyduruk "şok ilaçlama" yapamıyorlar. bir yer sanırdım. Bu bilgisizlıği Azar azar girişmek zorundalar. min vebali, Avustralya'daki ko Ufak ufak temizlenirken, ufak yun sayısına vanncaya dek bir sü ufak çoğalan kukaraçaların dunırü gereksiz ayrıntıyı ezberletip, mu, şimdilik umutsuz değil. yalnızca kendi mıymıntı adım belleğimize kazımayı başaran coğrafya ögretmenirruzııı boynunadır. O kendjni bilir. Tiftik keçisi nüfusuyla Tuna nehrinin debisi arasında sıkışan eğitim sürecimizde, koskoca Patagonya resmen ıska geçilmiştir. Oysa 800 bin km i 'lik bir alanı işgal ediyor bu dünyada Patagonya. Şili ile Arjantin arasında paylaştınlmış topraklarında yaşayan özgün halka ise "Patagonlar" deniyor. Yeryüzünün Bu arada, tstanbul'dan Madrid'e dünyanın dört bucağında rastlanan sarı hamam bocülerinin, özellikle kaloriferli yapılan yeğleyen ve "kent kökenli" soyluluklarımn yani sıra "Sanşın Alman" diye adlandınlan bir tür olduklan açıklandı. Doğrusu "bamam kiiltüıü"nün yalnızca karafatmalar değil, Sanşın Alman türleri uretmekte olduğunu öğrenmek beni çok rahatlatmış bulunuyor. Ya sizi? Kopenhae'don ARÇELİK Pftnt n 130 TEK KAPİLI (TABLASIZ) 130 L TEK KAPIU 35» L TEK KAPIU 401 L TEK KAPIU 450 L TEK KAPIU 365 L İKİ KAPIU 415 L İKİ KAPIU 475T İKİ KAPIU 425 T UÇ KAPIU 140000 750 000 186 000 276 000 236 000 235 000 243 000 ropte» ftyat TAKSİTURLE PafJnd M ropam 9U*X< 82 500 88 000 »70 000 127 000 140 000 138 000 745 000 »65 000 780 000 43 000 92 000 82 500 53 000 73 000 101.000 82 500 120 500 141000 99000 82.500 14.500 26 500 32 000 35 000 39 000 55 000 60 500 30500 27000 23 500 15 000 51 500 23 500 21000 27000 57000 50000 45 500 67 000 73.000 825 000 880000 1 100 0O0 1270 000 1 400.000 1380000 II. SECENEK EKONOMİK 700 000 750000 »30 000 1080000 1 180 000 1 175 000 1 275 000 » 400 000 I 530 000 360.000 780 000 700 000 450 000 620 000 860000 700000 1025 000 1.200 000 840.000 700000 125 000 225 000 270 000 295 000 330 000 470 000 515000 260 000 232 000 200000 125 000 440 000 200 000 180 000 230 000 4 100 000 485 000 425 000 385 000 570 000 620 000 280000 306 000 72 000 756 000 J40 0OO 90000 124 000 172.000 140.000 205 000 240.000 158.000 140 000 25000 45 000 54000 59 000 66000 94000 103 000 52 000 46400 40000 25 000 88 000 40 000 36 000 46 000 820 000 97 000 85 000 PLUS »450 000 »650.000 1 800 000 430 000 920 000 825 000 530 000 730 000 1.010.000 825 000 »205 000 ».410 000 990 000 825 000 145 000 265000 320 000 350 000 390 000 550 000 605 000 305 000 270 000 235 000 750000 575 000 235 000 27OOOO 270 000 570 000 500 000 455 000 670 000 730 000 ÇMMffR MMfeELERf ABV5/S UlNt ARY7 ŞANZtUANU ARÇELİK'LERİ HEMENALIN, GÖTURÜN. PEŞİN TAKSİTLERLE YAM TAKSnURU. Üstün Arçelik ürünleri, Arçelik Yetkili Satıcılarında sizi bekliyor. Gelin, görün, seçin. Hemen alın, kullanın. Unutmayın. Arçelik'in gerçek ve yaygın servis teşkilatı satıştan yıllar sonra bile hizmetinizdedir. KUHUnU MMJMBf ARY41 KT ARF2 KLAS/K ARF19 EUzKTROA ARF4 AKIU1 ARF7 ELEKTRO TURBO ARF8 SUPER ARF12 ELEKTROUATİK ARF17AKIUJ TURBO ARF29 ELEKTRO PLUS SETUSTÜ OCAK 0700 GOMME OCAK 0500 GÖUUE OCAK "tki namaz ortasına degin ceak oJdı. Sag kotdan Bayazıd Han, sol koldan Ya'kub Çdebi eyü ceng etdüer. Laz, Ya'kub Çelebi tarafından yane vâki oldı. Ve ol larafın leşkeri sindi." Şükrullah bin Şehabeddin ise Bebcetiittevftrih'de söy F E R R U H Y I L M A Z le demiş: KOPENHAG Batı Avrupa "tki ordu birbirineerişti. Birsa ülkelerinin bırçoğunda, diğerlerinvaş kıldılar ki dönen felek dönme den bağımsız olma özelliğiyle ayye başlayab böylesin gönnemiştir. rılan ve bu yönüyle de buyiık saygı Dd ordudan çok kişfler öJdu. Gov uyandıran gazeteler vardır. Bu gadeler ust üste yıgıldı. Başlar ayak zetelenn dış görunüsleri genel olaalüllda pmy l g n < < ' Sonmuta Thnn rak birbirine benzer. Ciddilik, gayardunı erişti. Kâfirlerin bayrak zetenin suretine de yansıdığından lan başaşagı olop ordulan yüz çe bu gazeteler genellikle çok yazıh, az resimlidirler ve kullandıklan virdi. Bozuldular." Bozuldular! Başkaca bir göz tek renk de genellikle logonun lem de yok. Ne bir zafer çığlığı, kendisi ya da bir parçasıdır. Bu ne bobürlenme! Mohaç için Ester gazetenin tspanya'daki adı El Pagon Kalesi ya da Yemen için yak is, Fransa'daki Le Monde ya da tığı turkuleri nedense Kosova'dan Liberation, Ingiltere'deki The Inesirgemiş halk geleneğimiz. Sözü dependent olabilir. Danimarkare&mi tarihçilere bırakmış. Buysa, daki bağımsız siyasi gazete de, doğnısu, fazla bir kayıp sayümaz. tüm 68'li ciddiyetiyle InformatiKâğıt paralann çuvalla taşındığı, on'dur ve Information'un ikinci ienflasyon oranının yüzde bin beş sinin üzerindeki nokta kırmızjdır. 68'li gazetede tiraj düşüyor Danimarka'nın patronsuz gazetesi lnformaîion, hâlâ eski tartışmaları sürdürürken yeni çağa ayak uydurmakta güçlük çekiyor. le ilgili bütün önemli karartar, gazete çalışanlanmn toplandığı genel kurullarda alınabiliyor. Sadece isminin ikinci i'sinin noktasının kırmızılığıyla sınırlı kalan renkl lik, tüm sayfaya yayılan neon renkli grafıklerle genişletilerek, gazeteye hâkim olan asık suratlı ciddiyete son verilmek istenmiş. Bu çabalar da sonuç vermeyince, şimdi gazetenin bu yapılanması tartışılıyor. 68'li idealistliğiyle oluşturulan demokratik yapının bugünkü koşullarda "fazla demokratik" olduğu, gazetenin başına işlere biraz cekidüzen verecek birisinin gerektiği görüşü giderek yaygınlaşıyor. Gazetede son bir kaç yıl içinde değişen genel yayın yönetmeni sayısı 13. Gazeteyi okuyanlar, halen 70*li yıllardaki teorik tartışma alışkanlığını devam ettiren ve gazete sayfalannda bolca yer alan uzun tartışma vazılarını sektirmeden okuyan yan yaslı, sakallı ve pipolu kuşak. Information, patronsuzdemokratik.yapısından dolayı böyle bir krizi yaşayan tek gazete değiL Daha önce 80*Ierin başında, Fransa'da yayımlanan Le Monde ve Liberation da aynı krizi yaşamış, ancak alman radikal kararlar sonucu, tüm çahşanlann kararlara aynı ölçüde katıldığı demokratik yapı büyük ölçüde feda edilerek tiraj kaybı durdurulmuştu. Information'un, post modernist neon renkli ön sayfalara ve arka iç sayfadaki Tardi'nin çizgi romanlanmn tefrikasına rağmen tiraj kaybetmeye devam edip etmeyeceği; yapısını, bağımsızlığını kaybetmeden degiştirip değişüremeyeceğine bağlı olacak. Ama daha da önemli si, işyerlerindeki demokratik yapılanmalann artık tarih olup olmayacağı 60'lı yıllann deneyimleri basitce yanlışlıklar kategorisine sokulup, geriye dönuş mü yaşanacak, yoksa yapılan yanlışlıklar saptanıp, daha değişik biçimler mi ortaya çıkacak? EUXrHAOiSÛf>0nGEL£R ARS15 TORNADO ARS16 TORNADO PLUS ARS9IÎ EUIKTRONIC KÛÇÛK EV ALETLERI ARMF4 AKILU UINI FIRIN ARUF2 UINI FIRIN ARK8/P SUPER UTU ARK25 BUHARU ÛTÛ ARK60 PR PRESS ÜTU MAKINESI ARK53 M a UULTIMIK PLUS ARP1 ASP1RATÖR ARP2 LUKS ASPIRATÖR KÜMA ARE4300 4 MEVSIU (HEAT PUMP) SUISITK4LARI ARG5/E TERUOMATIK ARG5/ES STANDART TERMOUATİK AH&6/ES STANDART TEflMONIK ARS941 SUPEP ELECTRONIC PLUS yuze ulaştıgı, cumhuriyetler arasındaki siyasi dengelerin giderek bozulduğu Yugoslavya'da, Kosova yenilgisi nin "anlam ve onemi" ni kavramamak için ya tarih bilgisinden yoksun olmak gerek ya da siyasetten nasibini hiç almamış olmak. tyi de bundan yazarlara ne! Yazarlann insanlığa, dünya halklanna venneye çauştıklan mesaj her şeyden önce evrensel olmab, halklan birbirlerine yaldaştırmab. 77.000 ARGP8 SL SU SELEKTORLU SOFBEN »74 000 »24 000 ARG29TT TERMOSTAVK ŞOFBEN Belgrad'da Dusenka ve Mirvana'yla sohbetlerimizi, geceyarısı tramvaylanm, hatta kaldığım Slavia Oteli'ndeki kumarhaneyi, toplantı süresince tartışılan Kosova savaşına yeğlediğimi söylemeliyim. Osmanlı, Balkanlar'da ulusçuluk akımlannın ortaya çıkmasından önce, çeşitli halklann bir arada yaşadıklan kendine özgü bir Imparatorluk kurmuştu, olumlu ve olumsuz yanlarıyla. Sırplann tarihi, bir bakıma bizim de tarihimiz sayılır. Kim yendi, kim yenildi pek önemli değil. En azından, bugün için değil. önemli olan ülkelerimiz arasındaki alışverişin, barısçı diyaloğun geliştirilmesi. Sırpçada Türkçe sözcük olup olmadığını sormuşlar bir Yugoslava. "Hiç yok!" demiş Turkçe olarak. Ivo Andriç'in, Meşa Selimoviç'in, Danilo Kiş'in ulkesine merhaba! Geçenlerde tspanya'da patronsuz yeni bir gazete çıkanlmaya başlandığını, gazetenin hisse senetlerinin bir kısmının gazete çalışanlanna ait olduğunu okudum. Gazete "21. Ynzyılın Dünyası" adım taşıyormuş. Danimarka'nın patronsuz gazetesi Information ise tam anlamıyla 21. yüzyıla kadar varlığını sürdurebilme savaşı veriyor. En azından bağımsız ve patronsuz bir gazete olarak 80'lerin başından bu yana büyük bir krizin içinde olan Information, son yıllardaki tiraj kaybırun sonucu kapanma ya da başka bir gazete tarafından satın alınma "tehiikesi"yle karşı karşıya bulunuyor. Buna rağmen gazete çalışanlan patronsuzluğu, yani kendi patronlan olma durumunu korumaya çalışıyorlar. Şimdiki durumda gazetenin hisse senetlerinin dörtte üçü, gazete çalışanlanmn oluşturduğu bir şirkete ait ve gazete yönetimi gazete çahşanlan tarafından, gazete çahşanlan arasından seçiliyor. Görünüşte ideal bir yapılanma. Ne var ki bu ideal yapılanma gazete okuyucusuna yeterli gelmiyor. Onlar daha iyi bir gazete istiyorlar. Bu yüzden gazetenin tirajı giderek düşuyor. Tiraj kaybıDoğu Bloku ülkelerinin bile nın ve bunu izleyen krizin nedeni de galiba tam bu patronsuzluk ve "demokrasiye geri doau$" yaptıdemokratik yapılanma. Gazetey ğı bir dönemde ilginç bir soru.