17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 14 EKİM 1989 Bulgaristan'a dönen döndü, kalan kaldı. Çadırkent'te yaşayanlar yaklaşan kışın ürpertisini duyuyorlar Soğuk, çocuklarııı gözbebeklerinde Kapıkule'nin 'Vatansızlan' Refik Durbaş Bulgaristan'a dönenler döndu ya da dönuyorlar, ya geride kalanlar? Soydaşların gefîşı Edirne'ye belli bir canlılık getirmiş gibi. Caddelerde Bulgar plakaJj arabaları görmek olası. Bedesten'de yarı Turkçe yarı Bulgarca konuşup alışserış eden kadınları da. Belediye kentin belirti yerlerine soydaşlara, halkı yardıma çajıran bez afişler asmıs. Ama görunen o kı soydaşlar halkın değil, de\letın yardını etmesinı istiyorlar. Kapıkule'dcn çıkış yapanlann dilegJ buydu, resmi adı Geçici Iskân Merkezi, halkın yerleşmış deyimiyle Çadırkent'te yaşayanlann dileği de bu. Iş arayanlar gerektiğinde buluyordu, ama asıl devlet oıüara ev vermeliydı. Ev bulmak zordu. KıraJar çok yiiksekti. Kira neyse bir de depozıto derdi vardı. Faruk 1.52 yaşında. Kafasınıyün başlıkla sarmışlar. Başını çadırın kapısından çıkarmış, meraklı gözlerle çevreyi seyrediyor. Yanakları soğuktan kızarmış. de PTT, bir şubesini açmış. Bir karavan alışveriş merkezî haline dönuştürulmuş. Bir mini süper market. Çadırkent'in ortasında işçiler beton dökuyor. tçlerinden birkaçı soydaş işçi. Onlar da çalışıyor. Amaç, kış bastırmadan çadırlan prefabrik evlere dönuşturmek. Arada bir kumçakıl seslerine bir anons kanşıyor: "Edirne'de un taşımak tçin dort kişiye ifıtiyaç vardır. tlgilenenlerin irtibal burosuna gelmeleri rica olunur." Şirin, diyor gulumseyerek. Şirin çok uşuyor. Kımi karavanlarda gaz sobası var. AmaŞirin'ın karavanında bir şey yanmıyor. Çadırların içine bakıyorum. Yatakyorgan ve battaniyeler. Başka bir şey yok. Bir çadırın önıine guneşte kurutulmuş biber asmışlar. Çadırın onunde 810 kadın. Aklıma çocukluğumda lzmır'dekı nıahalle araları geliyor. Gıritli kadınlar akşam uzerieri mangal yakarlardı kapı onlerınde. Ateş korunu alıncaya kadar da kendi aralarında sohbet ederlerdi. Konuşmaları kesif bir duman kokusuna karı$ır giderdi. Bu kadınlar da Giritli kadınlara ne kadar benziyor. Tek ayrımları ortalannda bir mangal oimaması. Soğufun eli saçlarına dokunmasın diye her taraflarını ortmeye çalısıyorlar. Faruk 1.52 yjışında. Kafasını yün bir başlıkla sarmışlar. Başını çadırın kapısından çıkarmış meraklı gözlerle çevresini seyreyliyor. Vğur onune diz çökmuş hem konuşuyor hem fotoğrafını çekrheye çalışıyor. Karşıdan bakıldığında çadırda Faruk'(an ba^ka kimse yok ^ n or! tasında yaşlı bir kadın. Oylece heykel gibi orae kadar suskunsa, kalanlar da let var. Tek taraflı evler bir odaJı olacak. 26 tane de karavan var. Onlar da kullanılacak. Daha once burada 3 bın kişi vardı. Aynlaıılardan, donenlerden sonra halen 725 kişi kaldı Inşaatın kaba işini muteahhıt yapıyor. Evlerin montajıra Afet Işleri yapacak. İki güne kadar doktuğümuz betonlar kurur. Hemen evlerin montajına başlayıp cadırdakileri öncelikle evlere alacağız. Gidenler daha çok bölunmuş aılelerden. Zemin betonu kurursa gunde en az 5, en çok 6 evin montajmı tamamlayacağız. Gecedir hüküm sürecek Saat akşamın altısı. Soğuk giderek şiddetıni arttınvor. Çadır önundeki konuşmalar soğuktan giderek ftsıltıya donuşuyor. Çocukların gozlerin>n bebeğinde soğuğun sesi... Un taşıtmak ıçin don ışçı bekleyen genç hâlâ girış kapısının önunde. Akşama işten dönenlerin yolunda gozleri. Çocuklar gırişteki buyuk çadıra kurulan te "Geç şu denizı..." Giri^ kapısında gençten biriyle konuşuyoruz. Bunlar çalışma* abi diyor, orada alışmışlar bir kişilik işi on kişi yapmaya. Kolektifızim \ar onlarda. Her yaptığın iş ortak olacak. Buraya un taşımak için işci aimaya gelmiş. Ama pek umuduyok. Kampta hemen herkes çalışıyor bu saatte çunku. Belkı saat 18.00'den sonra. lşçi arayan gencin anlattığıdır: Dedim ya abi bunlar çaiışrnaz. Bizim oraya, Iğneada'nın bir köyune birini göturdük. Rençberlik yapacak. Adam iki gün çalıştı, üçüncü gun yatmaya başladt. Bızimkiler dediler: "Hemşerim sen yüzme bilir misin? Bak, yol yakından şu denizi geç, karşı kıyıya ulaş.' Karşı kıyı Bulgaristan. .Ama biri geldi, şofor. O, hâlâ çalışıyor. Lojman da verditer adama. Edirne'de adam mı yok çalışacak? Var. var da şimdı hepsi çeltikte. Bunlara verdığimiz para da aynıdır. Edirneli bir işçi ne alırsa onu veririz. öğlenki güneş gitti, yerini kuru bir ayaza bıraktı. Gırişte sağda bir mavı çadın mescit yapmışlar. Onun hemen yanında karavanlar uzanıyor. Ortada prefabrik evlerin inşaatı. Sol taraf, demiryoluna paralel olarak beyaz çadırlarla dolu. Üç kadın çamaşır yıkıyor, biri bulaşık. İki güne kalmaz beton kurur, beton kunır kurumaz evlerinizi yapacaklar, diyorum. Kadınlardan biri ipte asılı yorganını gösteriyor: Buraya gelirken uzerinde kar izi yoktu. Üç gündür asılı orada, hâlâ kurumadı. Yorgan kurumadı da beton mu kuruyacak? Bütün eşyam orada, naylon örtuler altında. Hepsı de çuruyüp gidiyor. Halimiz ne olacak? Bulaşık yıkayan kadının anlattığıdır: getİrdİğî «*£••• , .. . yorgunluktan hemen / J t ı UyfCUya CtalaCaK. J Kımse konuşmak ıstemıyor. Kadın buçadırdan değil. Faruklar'ın kom Çocuklu bir kadın Burada güvenip işe giremiyorsun. Bugün 'işe alırız'diyorlar. Sabah gidiyorsun, 'kadroyok, sen yarın geV diyorlar. Soğuktan bıktık. Bizisıcak biryere göndersinler, mesela Arabisian'a. Her gün herşeye zam geliyor burada. Kapıkule dönuşu bir kahve ıçımi dinledikten sonra Edimelilenn deyişiyle "dik yukan" Çadırkent'in yolunu tuttuk Uğur'la. Çadırkent'te çadırlar görunuyordu da, burasının kentle bir ilişkısini kurmak oldukça zordu. ÇadırKent, Edirne istasyonunun hemen yam başında. Soydaşlar trenden iner inmez hemen Çadırkent'i kurmuşlar gibi. Bulgaristan'dan getirdikleri eşyalar naylon örtüler altında hâlâ duruyor ıstasyonun önunde. Bulgar plakalı arabaları da. Istasyonla Çadırkent arası bir şantiye görünümunde. Bir vinç kamyonlardan kereste, demir bloklar boşaltıyor. Giriş kapısı önün şusu. Anası babası işe gıdınce çocuk ona kal ÇoCUklarin mış. * ı • dÜslerİnİ • / • • • Cebimden oğlende aldığımız yanm bisku annelerin UUŞlerini yem Vwri dfinya Çadınn kapısından dünyaya bakan bir çocuk. (Fotoğraf. Uğur Günyuz) İş bukunlar bize. Çadırda donduk. Ağa laf yapan karavanda kalıyor. Yarın evleri de onlara verirler. Yaşım 36, yaşlısın diyorlar. Kızım var. O da iş arıyor. Mensucat'a gittik ikimiz de. Soyledikleri bugun gıt, yann gel. Artık buradan dönüş yok. Gidip ne yapacağız. Bulgar eskiden 5 leva verirken şımdi 2 verecek. Burnunu sürttün mu, diyecek. Ayakkabı fabrikasında çalışırdım. 400 kadın, 100 erkek vardı. Sızin kadınlar evde oturuyor. Biz hep çahşırdık. Neden bize ev vermez devlet? Babam 65 yaşında emekli oldu. Şimdi burada minare yapıyor Minare biter bitmez tepesindeki Turk bayrağı yanında resmını çekıp Bulgaristan'a gondereceğım. Bakın gorun diyeceğim, Turk neler yapıyor. Birden Uğur'a dönup "Çelune" diyor "Televizyona çıktık bir yaranm gormedik. Resim çekme." Karavarun penceresinde yaşlı bir adam. Batan guneşe dönmuş \üzunu, durmadan konuşuyor. Çevresinde 810 çocuk. Yuzleri buz tutmuş sanki. Bunlar, diyor, 2000 yılında Bulgann hakkından bunlar gelecek. Bulgar bunlardan korkuyor. Gökyuzü birden ku^i<ı. la doluyor. Binlerce kuş çığlık çığlığa Çadırkent'in uzerinde dönuyor. Yandaki karavanda bir kuçük kız. Adını soruvorum: vıt paketini çıkarıp Faruk'a verıyorum. Se O\)lar viivlavprpk YfJ vincle gozleri parlıyor. Biskuviti alır almaz ça VVlKr ZlV>iefC%.c^* u ''Göndersinler Arabistan'a" dırın içinde kayboluyor. Kadınlara akşama kadar ne yaptıklarıru s o levizyonun çevresinde toplanıyor. nıyorum. Istasyonun önundeki eşya kumelerinı örten Oturuyoruz diyorlar. Akşama kadar naylonlar neredeyse buza kesecekler akşanun böyle oturuyoruz. ayazında. Çocnklu bir kadının anlattığıdır: Burada guvenip işe giremiyorsun. Bu Garda hiçbir hareket yok. Bekleme salonunda iki kadın ve iki çocuk gün işe alırız diyorlar, sabah gidiyorsun kadro yok, sen yann gel, diyorlar. Soğuktan bık öyleceoturuyorlar. Birini mi bekliyorlar, bir t.k. Bizi sıcak bir yere göndersinler, mesela yerDe "u gıdecekler beih değil. Arabistan'a. Varna sancagmda çalışt.gım yer^ırazdan gecedir hukum sürecek olan de kreş vardı. Sabah çocuğu kreşe bırakırdım. u K.zılay'm get.rd.ğı yemekler yenecek. Baakşam al.rdım. Burda çocuklar akşama ka balar yorgunluktan hemen uykuya daJacak. dar ord! burda. Okul da vok. Sabahleyin ço Çocukların duşlerın. okul. annelerin düslencuğa çukulata alıyorum 400 Iira, akşam 700 m y e n l e v ' e r süsleyeak. lira olmuş. Her gün her şeye zam. Bize bura . ^ uzaktan, ay .ş^ğ.nd!, ruzgar s o f u k j ^ da ev yapacaklanna diksinler kocaman bir s.yle söyieyecek türküsünu: apartman. Hepimız girelim içine. Boyle gider' < E d ' r " e ^P™5" ' ^ t a n „ se ben de dönerim • Sen ^kardm benı baştan." A Kırcaali'den gelen bir gençsoze karışıyor. > l r d l n M » ™ » " . »em k a r d ^ » " , Ölsem de bir daha o topraklara adım at « e , m *»""'«1»", hem akrabadan... mam. Gitmem bir daha oralara. G e l e , n l e J r u m u d u n aydınl.gjna gelrmşlerdı. Kıraudıli genç yol inşaatmda iş bulmuş, ça Dönenlerdeyse umutsuzluğun bılınmez karanlısıvor "21' Çadlrkenl «oreMisinin anlattığadır: Peki nerde " k ı r m m " kaph pasaportlann Burada 100 tane prefabrik ev yapılacak. a n ' a t t ' g ' 50 tanesi iki taraflı, 50 tanesi tek taraflı. İki S'nırların anlatamadığıtaraflı evlerde iki oda, mutfak, banyo, tuva sınırların anlatamadığı öyküler ne olacak? KİTAP/YAYEV TALAT TURHAN DORUK OPERASYONU Iletişim 'den İlhan Selçuk'un önsözüyle Görunmeyen HükumetŞistemin Mantığı Uluslararası Terorızm, Ölüm Mangaları MİT ve SıvilleşmeAskeri DarbelerCIA Belgelerı Köstebekler12 Eylül Tartışılıyor Istıhbarat Örgütlerı ve Aşk Odaları Polıtık Durum Değerlendırmesi Cumhurbaşkanlığı Hesaplaşması.. jşçi, emekçi, genç, aydın, bürokrat, asker ve politikacıların özenle okuyacağı başucu kitabı.. (Tek ıstekler 4500 TL poste pulu ile) Sıyası pplisiye Ü u Bekle" dedim gölgeye B a sk ÜMİT KIVANÇ M İ T K I V A N Ç Babıâli Cad. No 6/2 K.1 CağaloğluIST. Tlf. 527 45 38 Askımbana resknattı Aşkım )ana resimaltı LATİN AMERİKA'OAN YEPYENİ BİR SES ANGELIS MASTRETTA Yayınlan Klodfarer Caddesi İletişıtn Han 34400 Cağaloğluİstanbul Tel: 516 22 60 (3 hat) ANCFLES MÂSTRFTTA "Başarması için O'na destek verin... Sağlam bir tenıel kazandınn!" GENERAÜN ÖNLENEMEYEN YÜKSE 20 cilt, 7.000 sayfa, 12.000 madde, 6.500 fotoğraf, harita, çizim... Ve özel ekler... Türkiye'nin tek temel eğitim ve kültür ansiklopedisi. TEMEL BRITANNICA SECMELER 1. Kİtap Çlktl • Dünya ve Türkiye Basınından Seçmeler • Kasımio Cinayeti • Kürt Mülteciler, Göçmen Türkler • Cezaevleri ve Açlık Grevleri • Dış Borçlar • Gelir Dağılımı • Bilim ve Teknoloji • Çevre Sorunları • Yerel Yönetimler • Kürt Sorunu Dosyası Genel dağıtım: SOSYAL YAYINLAR Adres: Babıalı Cad. No: 11 Tel: 522 52 13 528 33 14 GENERALİN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ Bu roman dünyada pekçok örneğini görduğümüz, cesetlerin üzerine basa basa yukarılara, çok daha yukarıiara ttrmanmayı başaran politikacıların, askerlerin öyküsüdür A* ) IH 5 'A^ b Cağoloğlu/fsl. Tel: S26 80 12/522 40 45 ALTIN KİTAPLAR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle