18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİRÖPORTAJ 13 EKİM 1989 6 Bulgaristan'dan Türkiye'ye binbir umutla gelip, burada tutunamayan soydaşlar'binbir acı içinde Bulgaristan'a dönüyorlar Ben artık orada ölürüm...' ı tki saate yakın buradayım. Gelen hemen hemen hiç yok gibı. Yan taıaftan giriş yapan TIR'ların gürültuleri geliyor. Görevliler kimi arabalan karşıya bırakmayıp geri gönderiyor. Polis memuruna soruyorum: Bazı formalitderi eksik... Kapıkule'ye Uğur Günyüz'le Bulgaristan'a geri dönen soydaşlarımızla konuşmaya gelmiştik. Birkaç gündür tampon bölgede bekliyorlarmış. Uğur, onların fotoğraflarını çekecek, ben de kısa konuşmalar yapacaktım. Ama tampon bölgeye girraemiz olanaksız. Görevliler bırakmıyorlar. Zaten girsek de bir yaran yok. Çiinkii bu sabah tampon bölgeyi boşaltmış Bulgarlar. Görevlilerin anlattığına göre bu sabah oldukça kalabalıkmış tampon bölge. Sabahleyin herkese "birgüzel" mıntıka temizlığı yaptırmışlar. Tıpkı askerlikte olduğu gibi. Sonra da herkesi içeri almışlar. Tampon bölge, insan dahil her bakımdan "tertemiz". Kapıkule'nin 'Vatansızlan' Refîk Durbaş Boyaları dökultnuş sarı bir taksiyle geldi. Şoför arabadan inmedi. Bagajı açarak naylon çuvallara doldurulmuş eşyalarını kaldırıma taşıdı. Daha sonra arka kolcuktakileri. Taksi bir U dönüşü yaparak gözden kayboldu. Parasını daha önceden vermişti belki. Belki de bir akrabası ya da arkadaşıydı arabayı kullanan. Ejyalara bakmadı bile. Kasketini sağ elinin baş parmağıyla arkaya itti, bedenini olduğu gibi, öylece kaldınmın kenarına bıraktı. Sol elini şakağına dayayıp bir süre oturdu. Güneşin soğuk ışıkları parmaklarının ucundaki sigaranın ateşine vuruyordu. Tam yanına gidip bir "merhaba" diyecektim ki usul usul kalktı, arka cebinden çıkar Halime Öztürk: Yaşım 83. Bir daha nasıl gelirim buralara? Artık orada ölüriim. İki aydır buradayım. Vizenin bitmesine 21 gün kaldı. Bu kocamdır. Gözleri pek görmez. Burası çok pahalı. Orası köylük yerdi. Tütün işlerdik, çok para kırardık. Resim çekme oğul, çok çektiler, hiçbir faydası yok... Kardeşim ve abtam Varna'da kaldılar. Anam babam da. Kardeşim askerdi, gelemedi. 3ir aydır burdaydım. Sefaköy'de kaldık. Ev kiralan çok pahalı. Kirayı verdin, bir de bir milyon yıllık depozit vereceksin. Bu parayı nerden bulurum ben? tş ararsın, iş yok. İnşaatlarda çalıştım, ancak karnım doyar. Baktım olacak değil, dönüyorum işte. Orada ne mi olur? Artık ne olursa. Ne bileyim. Bundan kelli sesimiz zor çıkar. Devlet bir ev verseydi ya bize... Mustafa'nın soyadı Çalışkan, ama çaiışkan Mustafa iş bulamamış. Akrabalanmn durumunu sormuyonım. Arabadan inmeden konuşuyor. Yanında karısı, arkada çocuklar. Zaten fazla eşya da getirmemişler. Varna sancağından Cumaköy'de oturuyorlarmış. Kırmızı kaplı pasaportunu gösterdikten sonra karşıya geçiyorlar. Umudu askerdeki kardeşinde. Hele o askerden gelsin. lava açmışlar. Içlerinden birinin çocuğu olmuş. Buyur abi, diyor. Tatlı bana yasak. Ugur yesin. Analı babalı büyüsun. Bir yandart baklava yiyor bir yandan da konuşuyor: Abi, Bulgaristan'dan gelenleri bırak, bizim derdimizi yaz sen. Onlan herkes yazth. Kimse bizimle Ugilenmedi. Ne derdi olabilir bu arkadaşın? Her gün hepimizin yaşadığı olaylar. Enflasyon, işsizlik, kiralar. Hepimizin içinde bulunduğu durum. Kapıkule'de görevlinin anlattığıdır: Burada 200 aile yaşar. Şu gördüğün lojmanlarda. Aşağı yukan iki bin personel var. Ama burası çölden beter. Ekmek yok, su yok. Her şeyimizi 17 kilometre ötedeki Edirne'den temin ediyoruz. Daha önce ne mi yapardık? Şurada Isıkurt tesisleri vardı. Her şeyimizi ordan alırdık. Şimdi bu tesisleri yıktılar. Burası bir alışveriş merkeziydi. Artık hiçbir şey yok. lcecek su Kemalköy'den geliyor. Istersen bir şişeye doldur götür. Içilmez. Al götür, tahlil ettir, bozuk çıkar. Soydaşlara bir kolayı 20 levaya sattılar. Gerisini sen düjun abi. Göç başlayalı günde 12 saat çalışırlarmış. "Kapıyı kilitledim geldim" Çıkış kapısının tenhalığına karşm vıze kontrol binasının önü oldukça kalabalık. Arka arkaya yirmiye yakın araba. Hepsi de siyah Bulgar plakalı. Arabaların yanında eşya denkleri. Denklerin üzerinde yaşlı kadınlar ve çocuklar. Erkekler tek sıra vize kuyruğunda. 78 kişilik gruplar halinde içeri alınıp işlemlerini yaptırıyorlar. Birinin arabası çalışmıyor. Bir kadın. Bizleri çağınp "Biraz iter misiniz?" diyor. 23 genç el atıp arabayı çahştınyor. Araba çıkış kapısına doğru gidiyor. Herkesin yitzünde bir donukluk. KadınJann üzerinde mavi önlüğe benzer giysiler. Biri bizi de kendilerinden sanıp geürsek arabada yer olduğunu söylüyor. Kırcaalili Recep'in anlattığıdır: 2.5 ay önce geldim. Bursa'da akrabaların yanına gittik. Bizi görunce arkadan kapıyı sürgulediler. E, haklılar, insan yüku ağırdır. Komşulan sahip çıktılar bize. Akrabalarla görüşmedik bile. Kırcaali'de hem ayakkabıcılık hem tenekecilik yapardım. Bursa'da iş aradun, yok. Kime gitsem 'bugün git yann gel' der. Ev kiralan çok pahalı. Hadi ev buldun, bir de depozito isterler. O kadar parayı ben nerden bulurum? Kapıyı kilitledim geldim ben. Herkes Bulgardan çok para getirdim samr. Şimdi nereye mi gideceğim? Kırcaali'ye tövbe gitmem. Baş kaldırdık ya, orada artık herkes tanır beni. Gidersem orda yaşatıılar mı beni? Yasatsalar da zor olur. Bulgaristan'ın herhangi bir yerine gidip izimi kaybedeceğim. Artık neresi olursa olsun. Benr tanımayan, beni bilmeyen bir yere... Recep, bilinmeyene çıkılan bir yolculuğun hazırlığı içinde. Akrabalan dahil kimseye bir kırgınlığı, kuskünlüğü yok. Ama devlete kırgın. Devletten beklentisi de bir ev sahibi olmak. Her iş elinden geliyor nasıl olsa... Bekleyenleri saymaya çalışıyorum. Ben iki Asıriık acı Kapıkule'de Bulganstan'a dönmek zorunda kalan bir dede . (Fotoğraf: Uğur Günyüz) yüz kişi dıyorum, Uğur "yok" diyor, "iki yüzden faziadır, üç yttze yakın insan var burada." olsun birileri gelip onları alsm gibi bir halleri ruyorum. var. Ama yine de Türkiye tarafına bakmıyorSaymanın olanağı yok. Çünkü hâlâ EdirHalime Teyze'nin sözleri dilimin ucundan lar. Bir süre öylece duruyorlar. Sonra tekrar duşmuyor: ne'den geliyorlar. Naylon denklerini sırtlarıeşyalarını sırtlarma vurup Bulgaristan kapı Ben artık orada olıinim... Ben artık ora na vurmuşlar. Ihtiyarların ellerinde baston. sına doğru yürüyorlar. Çoluk çocuk, kadın erkek yollarda... da... Ben artık... Ben... Hayal meyal kapıdan içeri girdiklerini göAna giriş kapısında görevliler bir kutu bakMustafa Çalışkan'm anlattığıdır: "Artık orada ölüriim" Halime Öztürk'ün anlattığıdır: Yaşım 83. Bir daha nasıl gelirim buralara? Artık orada ölüriim. tki aydır buradayım. Vizenin bitmesıne 21 gun kaldı. Bu kocamdır. Gözleri pek görmez. O da benim gibi yaşlandı. Evimiz Silistra tarafmdaydı. Çocuklar da var, tonınlar da. Çocuklar pasaportla uğraşıyor. Resim çekme oğul, çok çektiler. Hiçbir faydası yok. Orası köyluk yerdi. Tütün işlerdik. Çok paramız vardı. Çok para kırardık. Tütün gibi hepsini orada bıraaydır buradayım. Sefaköy'de kıp geldik. Benim var. Ablanuz kaldık. Ev kiralan çokpahalı. Iş cıydı, fıçı yapardı. ablamçok para aJırdı. fıçıO da Buararsın, işyok. înşaatlarda ranın parasıyla 45 milyon. Burası çok pahaçalıştım, ancak karnım doyar. lı. Ekmek bizde 30 santim. Sizin paranızla 3 bin lira. Ama bizim ekmekler çok güzeldir. Baktım olacakdeğil, Sizin ekmeklerden iki defa, üç defa daha büdönüyorum. Bundan kelli yük. Bizim ekmekler çok güzeldir. Bundan sonra yaşayacam da n'olacak? Ben artık orasesimiz zor çıkar orada. da ölüriim. Bir daha buralan görmek nasip dığı "Bulgar" pasaportunu eline aldı, 200 olur mu dersin? metre ilerideki binaya doğru ytirümeye başKocası boş gözlerle çevreyi süzüyor. Basladı. tonu çenesinin altında. Hiç konuşmuyor. Naylon çuvallara doldurulmuş yatakHalime Teyze anneannem yaşında. Yüzü yorgan, ev eşyaları sahipsiz, bir başlarına kal biraz daha çilli olsa neredeyse o diyeceğim. dılar öylece. O kadar benziyor. Vize kontrol binasının onundeki kalabalıSırtını ekim güneşine vermiş. Konuştukça ğa karışmak uzereydi ve kırmızı pasaportu gözleri doluyor. Arada bir başındaki örtüyle nu hâlâ elinde tutuyordu. gözlerinin yaşını siliyor. Ara sıra gözyaşlan Bu anlattığım kurmaca bir öykünün baş örtünün ucuna damlıyor: langıcı değil, ayniyle vaki. Ben artık orada ölüriim. Gelen "umuf'tu Çocuklar, torunlar geliyor. Halime kadın kocasının koluna giriyor. Kırmızı pasaportdönen "umutsuzluk" lar görevlilere veriliyor. Çıkış kapısının önünKapıkule. de toplaşıyorlar. Sırtlarında naylon torbalar Üç aydır Bulgaristan'dan gelenlerin içinde eşyaları. Yüzlerindeki anlamı okuma"nmut", şimdiyse geriye dönenlerin "umııl ya çalışıyorum. Hiçbir duygu ifadesi yok. Bir suzluk" kapısı. sevinç mi, bir pişmanlık mı? Yok yok, hiçbir Çıkış kapısının onundeki kulübede 3 güm şey yok. Bir donukluk belki. Donmuşluk. rük görevlisi oturuyor. Iki görevli ile bir poTeker teker çıkış kapısından geçiyorlar. Birlis dışarıda Bulgaristan'a geçen arabalann pasaport kontrolunü yapıyorlar. Almanya'da kaç adım ötesi Bulgaristan. Uğur, önlerine gebir işçi aile. Bir Ingiliz çift. Bulgar plakalı bir çip fotoğraflarını almaya çalışryor. Hiçbiri gearaba. Bir araba daha. Bir araba daha. Bir ri dönup Türkiye tarafına bakmıyor. Birkaç araba daha. Ardı ardına Bulgaristan'a geçi adım gidip yüklerini yere bırakıyorlar. öyleyor arabaiar. ce bekliyorlar orada. Hangi taraftan olursa Jüustafa Çaltşkan: Bir Kırcftalili Recep: 2.5 ay önce geldim. Bursa'da akrabaların yanına gittik. Bizi görünce kapıyı arkadan sürgulediler. E, haklılar, insan yükü ağırdır. Bursa'da iş aradım, yok. Kiralar çok pahalı. Bulgaristan a dönüp izimi kaybeüireceğim... Göç durunca biraz rahat etmışler. Şimdi gene öyle. 1212 çalışıyorlar. Kırk bine yakın bu'adan geçtiler diyor, on bin de Dereköy'den geçmiştir. Bir haftadır trenle giden de varmış. Görevliye göre gittikçe artıyor bu sayı. Daha da artacak. Ve kapılar açıhyor, kapılar kapanıyor. Insanlar üçer beşer, çoluk çocuk, genç ihtiyar bir sınırdan ötekine geçiyor. Birkaç ay önce geçtiklerı gibi. Umuttan umutsuzluğa donüsün öykusü mtt bu? Aklıma Niyazi Akınaoğlu'nun şiiri geüyor: "Neden yan egilmiş sııya dallar? Öyle ferman etmiş eden Söylemek kolay olsa eski tıirkiimü 'Ldirne koprüsü taştan Sen cıkardın beni baştan.' Ayırdın anamdan, hem kardaştan." Edirne'ye doğru yola çıkarken içimden turkü söylemek gelmiyor, ama şiirin altına bir mısra da ben düşüyorum: "Hem vatandan, hem akrabadan..." SURECEK VEFAT Müteveffa Ahmet Hilmi İMRE ve Ayşe Necibe tMRE'nin oğlu Halil IMRE ile ECELt ailesinin yegeni, Nahit İMRE'NİN ABİSl, htanbul Hukuk Fakültesi craeklı öğretin) uyelerinden Medeni Hukuk Profesörü KURS DERSHANE EGITIM ÇAN AJANS 151 41 55 Fax: 149 64 45 BEKLEMEL1OGRENCILER VE VEÜLERİSİN DİKKATİNE! * ORTA ÖGRETİMDE BEKLEMEVE KALDIMZ. •İNİNERSİTEVEGİREMEDINİZ BİR YILIMZI BOŞINA GEÇİRMEYİM... INGILIZCE VE BILGISAYAR ÖĞRENİN SİZE ÜÇ SEÇENEK SUNUYORUZ 1. HER SABAH INGİLIZCE 10.0013.00 ARAŞI AYDA 60 SAAT 2. H R AKŞAM INGİLIZCE E 18.3020.30 ARASI AYDA 40 SAAT 3 H R GÜN BİLGISAYAR E 10 0012.00 ARASI AYDA 40 SAAT Stop everything start Engllsri Hi! Prof. Dr. ZAHİT İMRE vefat etmiştir. Cenazesi 13 Ekim 1989 Cuma günü saat lOJO'da htanbul Universitesi Merkez Binası'nda yapılacak törenden ve Beyazıt Camü'nde küınacak öğle namazından sonra Edirnekapı Şehitliği'ne defnedilecektir. AtLESl Not: Çelenk gönderümemesi, bunun yerine arzu edenlerin Galatasaray Eğitim Vakfı veya Türk Eğitim Vakfı'na bağışta bulunmaları rica olunur. INGİLIZCE (Filolojıvf ha/ırlıkl ÜSKUR İMALTEPE 352 24 21 Pazar gunlen ae açığız y DİLKURSU RENKCV 359 30 68363 7 B6 C^ 336 02 ' 9 336 32 06 ÇERÇEVE Ekim sayısı çıktı Çağdaş Türk nesrinde Alman edebiyatı, Prof. Dr. Gürsel Aytaç • Frankfurt'a var bir tren, Gültekin Emre • CiddiEğlenceli Melih Cevdct Anday • Evrim Kuramı'nın bilimsel niteliği, Deniz Ekin • Ayrım yapmaz aşk, şiirler de..., Refik Durbaş • Türkiye'de yayıncılığın tarihi, Alpay Kabacalı • On gün sonra doğacak çocuğum için imzalar mısınız?, Ahu Antmen • İmparatorluk Hazinesi, Derleyen: Mürşit Balabanlılar • Annem tçin, Necati Güngör • Batı, AIDS ve metaforlar, Halil Turhanlı (Londra) • Vitrindeki kitaplar • Süresiz çocuk edebiyatı, Fatih Erdoğan • Kitap Kulübü'nden haberler • Kitap Ödüllü Bulmaca, İlker Mumcuoğlu • Çizgiler: Kemal Gökhan Gürses • VEFAT Baromuzun 3583 sicil sayısmda kayıtlı AVUKAT 1.1 bilgisa M1.B SERTÎFİK.'UJ BİLGISAYAR PROGRAMCIIJĞI KURSUR1 300 + 60 Saat Ayda 100.000 TL Mac>aıy*koy dan swvıt ımkanı »Qlanmıftır Td 583 20 14583 20 01 T.C. MİUJ EĞİTİM BAKANUÛI âZEL ZAHİT IMRE vefat etmiştir. Aziz meslektaşımızın cenazesi cuma (bugün) günü Beyazıt Camii'nde kılınacak öğle namazını müteakip ebedi istirahatgâhına defnedüecektir. Merhuma tanrıdan rahmet, kederli ailesine ve meslektaşlarımıza başsağlığı dileriz. OILFEN Languages and V l k r E l l Computer Courses ORTABAHÇE CAD. 11. BEŞIKTAŞ 160 77 46 İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI FİLOLOJİYE HAZIRLIKİ ORTALISE öğrencilerine LISKUR İNGİLİZCE ALMANCA Pozor gunlen de açıgız ORGGITAR NOTA DERSLERİ MERKEZhKADIKÖY ve AYD INLIRAYA TAKVJYE KURSLARI MUHURDAR MÜZİK INGİLIZCE Kayıt olun, avantajınızı değerlendirin. TURSEM'IN REHBER.UĞINDL BRIGHTONI, H A S T I N G S / E X E T E R V E CHESTLR'DE SEÇKİN DIL0KULLAWNDA Uluslararası ingılızce T.C. ANKARA 10. SULH CEZA MAHKEMESİ HÜKÜM ÖZETİ Esas: 1989/538 Karar: 1989/636 Samk: Sefer Tasçı. Ahmet Nuri oğlu 1955 D.'lu Şenyuva Mah. Mestum Sok. No: 6/3 oturur. Suç: Gıda maddeleri nizamnamesine muhalefet etmek. Suç Tarihi: 20.4.1989 Sanığın Gıda Maddelen Nizamnamesine muhalefet etmek suçundan TCY.'nin 402.md. uyannca uç ay cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatının tatiline ve takdiren YEDİ GÜN işyerinin kapatılmasına, huküm özetinin kapatma siiresi kadar gozeçarpan bir yerine asılmasına, kararın kesinleşmesini müteakip, hükum özetinin Ankara'da tirajı yuz binin üzerinde bulunan bir gazetede derhal ilan olunmasına, 1200 lira yargılama giderinin alınmasına sanığın yuzune yargıtay yolu açık olmak uzere karar verildı. 25.8.89 Basın: 33924 yA DA BUTÜN Y'L 'NÛİÜZCE OĞRENIN KONUŞALIM 12 HAFTA KUR5, AİLE YANINDA KONAKLAMA YEMtKVE KİTAPLAR. OAHİL: AYOA 1 7 5 £ TAK5İTLE Yabancı üğretmenler • Audıo Visual Yttntem • ingiltere'de Dil ÜOratlmi KAOIKOT SIŞLI ^JU£IRKOT Eskı lskele Kirşısı No 3 Koca M«nsuı Sok No 58 Hatboyu C«d No 16 Tel 338 83 10 338 58 47 Tel 130 81 91 132 72 52 Tel 570 12 70 572 21 44 P ÖNDIK H.VlJ SÜRÜCÜ KURSU Traftkte snava MÜ/.İK \IIUKI /İ tıır^em İNGİLİZLİSANOKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhurıyet Cad 173/4 B blm<ıdag 80230 Istanbııl Hılton Olelı Kaısısı Tel 148 39 77 148 79 43 148 28 49 Fax 132 97 29 T!> , 74% tıısın tı MÜZİK: PıyanoOrgGıiaf ŞanSolfeı Armonı Muzık bolumu kontenıanı dolmak u z e ı e d ı t * BALEJ(KlasıkModernJ m Baharfye Cad. Reks Sineması Karısı Kadıkdy 347 27 92 I I T t\ I I V v J Tıyolro eg t mı kaunı da başııyo gtoneden ÜSKUffdan alm Aracınızı gQv«nle Kullanm Pazaı gunl«c> de açıgu EhlryetinM Fonetık Dıksıyon Sahne eğıtımı Uygulama Gençler Cad 38 3 BaKırkoylst Tel 571 "3 14 jn«or 'iaQjn*mr* 336 :a >» 336 oe a» 3S9 X eal3U 77 m 3S5 H Jı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle