Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EKİM 1989 4 KÜLTÜRSANAT SİNEMA ATKLA DORSAY CUMHURİYET/5 Gençllk korosu kuruldu • Kültür Servisi tstanbul Devlet Opera ve Balesi 7 ekim tarihinde yaptığı sınavla, yeni kurduğu Gençlik Korosu'na 62 genç eleman aldı. Konuyla ilgili bir açıklama yapan îstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürü Mesut Iktu sınava beklenenin üzerinde bir ilgi gösterildiğini ve 140'a yakın gencin katıldığını belirterek kunımun çocuk korosu, çocuk balesi ve gençlik korosu çalışmalannm gençlerin eğitimini hedef aldığını söyledi. Uçurtmayı Vurmasınlar' yolcu • Kiiltör Servisi önümüzdeki yıl dağıtılacak olan Oscar ödülerinde Türk sinemasını temsil edecek olan fılm seçildi. Kültür BakanlığYmn bu konudaki karan üzerine Istanbul'da toplanan kunıl, 1990 Oscarlannda yabancı film dalında sinemamızı temsil edecek film olarak Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar"ını seçti. Oyçokluğuyla bu karan alan kurul, bakanhk adına müsteşar yardımcısı Cevdet Türkeroğlu, Orhan Aksoy, Atillâ Dorsay, Ömer Kavur ve Prof. Sami Şekeroğlu'ndan oluşuyor. "Uçurtmayı Vunnasuüar"a, bakanlık tarafından yeni ve özel bir kopya yaptınlacak ve Ingilizce altyazı konacak. Antalya Şenliği'nde Altın Portakal alan ve seçildiği Avrupa Öscarlan Yanşması'na kopya eksiği nedeniyle katılamayan film, Los Angeles'ta yapuan Oscar ödülleri Yanşması'na ülkemiz adına katılacak ilk film olacak. Antalya Festivali ödül töreni tam birpanayır eğlencesine dönüştü Ifeşüçaırfın başkenti Antalya rek sıradan bir sanat kenti olmaktan kilometrelerce uzak. Bir "festival sarayı", yeni bir sinema kompleksi (hatta tek bir salon) şöyle dursun, var olanlar da birer ikişer kapanmış, salon sayısı 23'e inmiş. Bu köhnemiş salonlar da kapanırsa, Antalya Şenliği bakalım nerede yapılacak!.. Altyapısız bir kentte, şeniik yine daha çok konserlerle, sinema dışı her türden etkinlikle sürüp gidiyor. DYP'li genç veenerjik görünümlu belediye başkanı, avukat Hasan Subaşı, bu yıl devletin beş kuruş yardım etmemesine karşın, şenliği kendi olanaklarıyla, üstelik zarar etmeden kapattıklarım anlatıyor. İyi, güzel... Ama acaba bu, Antalya'nın gerçek bir sinema şenliğine dönüşememesinin getirdiği eksikliği gidermeye yeterli mi? tnsan ne denli iyimser olmaya çalışsa da özellikle son gecenin, yani ödül töreninin perişanlığını gördükten sonra, buna pek olanak bulamıyor. Eı lyf erkefc oyvncu Mülfi26. Antalya Film Festivali'nde En İyi Erkek Oyuncu Ûdülü, "Üçüncü Göz" adlı filmdeki yorumuyla Tarık Akan'ın oldu. Ancakçağrılı sanatçılann ve seçici kurul üyelerinin ayakta kaldığı ödül töreni inanılmaz gaflar ve yanlışlaria kapandı. Gecenin sunuculan Gül Erda ve Sümer Tilmaç'tı. (Fotoğraf: Yusuf Ûzkan) tan"... Bu toplam, doğrusu hiç de fena degüdi. Aşm iyimser miyim? Antalya'dan hemen sonra, Valencia Akdeniz Ülkeleri Şenliği'nde iki fılmimizin, "Sis" ve "Uçurtmayı Vunnasııılar"ın ilk iki ödülü paylasmalan, o denli de iyimser olmadığımı göstermiyor mu? Kötümserliği değişmez bir maske ya da bir tür politika olarak benimsemişlere, Valencia sonuçlan iyi bir ders olmuş olmalı... Antalya Şenliği'negelince... Yine eski tas eski hamam!.. Temelde değişen bir şey yok Antalya'da. Adı Yeşilcam'la ve Türk sinemasıyla özdeşleşnıiş olan bu kent, yine bir "sinema başkenti", gideEvet, unutulmaz bir geceydi o. Birkaçı dışında tüm çağrüı sanatçı ve jüri üyelerinin ayakta kaldıkları, Belediye Başkam'nm yalmzca Tarık Akan'ı locasına almaya tenezzül ettiği, jüri başkanı 76 yaşındaki koca Hürrem Erman'ın, ancak benim uyanm uzerine ve yarım saate yakın ayakta kaldıktan sonra bir yerlere oturtulabildiği garip bir gece!.. Törenin "ejlence" yanı, adı sanı duyulmamış bir alaturka şarkıcıyla, bir "oryantal dansöz"den oluşuyordu. Bir sinema şenliğınin ödül törenine göbek dansözü çıkarmak, göbek dansının vatanı Mısır'ın Kahire şenliğinde bile görülmemiş alaturka bir davranıştı. Ama bu gecenin neresi "alaturka" değildi ki? Ne jürinin ne de geceye katılan onca sanatçının, âdet olduğu üzere ödülleri vermek için sahneye çağnlması bir yana, adları bile anılmıyordu. ödülleri ise 'Yüriitme Kunılu'nun "eşraF'tan uyeleri kendileri vermeyi seçmişlerdi. Her halde böylece stadyumu dolduran Antalyalılann önünde bo> göstermek hoşlanna gidiyordu. Jürideki SESAM temsilcisi Kadri Y'<rdatap'ın ısrarıyla, ancak Hürrem Ermao'ın son dakikada ödüllerden birini vermek için sahneye çağnlmas» sağlanıyordu. Geçmişteki tüm belediye başkanlan, Antalya'yı politik bir yatınm gibi görmekten ve bu yolda kullanmaya çalışmaktan kaçmmamışlardı. Ama bu kadan!... Evet, hep söylenegeldıği gibi, sinemanuz Antalya'ya çok şey borçluydu. Ama bunun tersi de doğnıydu. Antalya ve gelmiş geçmiş tüm yerel yöneticiler de festival sayesinde adlarıru az duyurmamışlardı. Antalya'mn artık bu borcu ödemesi ve bü kasaba şenliğinden farkh, ciddi, ağırlıklı bir festivale dönüştürülmesi mutlaka gerekiyordu. Antalya 89, Türk sinemasının geieceğinden kuşku duymamn yersizliğini anımsatan birşenlik oldu. Ancaksinema altyapısından uzak Antalya 'dafestivalin kapanış töreninin perişanlığı oldukça düşündürücüydü. Ooo... Bune güzel birşenlik!.. Türk sineması öldüölüyor denirken 26. Antalya Altın Portakal Yanşraası'nda karşımıza gelen toplamın ilginçliğine şaşınnamak mümkün mü? En azından yansı ustun duzeyde, yalnız Antalya' nın ve sinemamıan çerçevesi içinde değil, dunya ölçüsünde olgun, başanh filmlerden oluşan bir şeniik oldu bu. Eğer "bunalıın'dan başka sözün duyulmadığı bir dönemde bu toplama erişilebiliyorsa, Türk sinemasının geieceğinden bunca korku duymak yersiz. Antalya '89, bize, seyirciye ve kamuoyuna bu olguyu anımsattığı için önemli ve Türk sinema tarihine geçecek bir festival oldu. "Sis", "Uçurtmayı Vnrmasınlar", "Hanım", "Film Bitti", "Ölü Bir Deniz", "Üçüncü Göz". Oldukça eskidikleri için artık pek yankı uyandırmayan "Anıbesk" ve "Arkadaşım Şey 'Ardeko'nıın 4. sayısı • Kültür Servisi "Antik Dekor" dergisinin 4. sayısı yayımlandı. 3 ayda bir yayımlanan ve güzel sanatlar, sanat tarihi, antika ile dekorasyon konulanndaki yazılan içeren derginin bu sayısında ağırlık, 2. Uluslararası tstanbul Bienali ile İznik Yılı'nda. Derginin dekorasyonla ilgili sayfaları nın yanı sıra ilgi çeken yazılar arasında, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Sabahattin Türkoğlu'nun Arapkâri bir yazıhaneyi tanıttığı yazısıyla, Ali Poyrazoğlu'nun kukla koleksiyonunu içeren bir yazı bulunuyor. Dergide Sezer Tansuğ'un "Resim Piyasası Oluştu mu?" basüklı yazısı ile ressam Nuri Âb&^\ ve çalışmalannı tanıtan bir yazı da yer alıyor. Rock efeaneleri sahnede • Köitür Servisi Rock müziğinin en uzun süreli topluluklanndan Rolling Stones,. son olarak New York'taki Shea Stadyumu'nda bir konser verdi. Son albümü "Steel Wheels"den parçalan içeren bir gösteri sunan ünlü topluluğun konserine Mick Jagger'm yanı sıra sttrpriz konuk olarak Eric Clapton da katıldı. Jagger ve Clapton, özellikle "Little Red Rooster" adlı parçada yeniden bir araya geldiler. Bir Anadolu ailesi • PARİS (Cumhnriyet) 1986 yılından bu yana Hürriyet Gazetesi'nin Paris muhabirliğini yapan Artun Ünsal'ın yazdığı, yaz başında Fransa'da yayımlanan "Bir Anadolu Ailesinin Günlügü" adlı kitap, kasım ayı içerisinde Türkiye'de Afa Yayınlan arasında çıkacak. Paris'te L'Harmattan Yayınevi'nce basılan kitap, çeşitli gazete ve dergilerde olumlu eleştiriler toplamıştı. YÖK nedeniyle Hacettepe Üniversitesi'ndeki görevinden istifa ettikten sonra bir süre Le Monde Gazetesi'nin Türkiye muhabirliğini de yapan Artun Ünsal, bu kitapta Anadolu'nun bir köşesinden kalkıp büyük kente göç eden Meryem ile Kâmil'in öykülerini aİctarıyor. Kendifllmlerimizi görmek istiyoruz Türk sinemasına salon Bütün salon sahiplerini nitelikli Türk filmlerine yer vermeye çağırıyoruz, Bütün salonların her gün bir seanslarrnı bir Türk filmine ayırmasını istiyoruz. Küçük Ozan Bilen, 5 yaşında... Dunyayı yaşının tüm gamsızhğıvla, sorumsuzluğuyla algılayan, inanılmaz zekâsını hiç belli etmeyen, fındık kadar bir çocuk!.. "Uçurtmayı Vurmasıniar"daki oyunu, Türk sineması için değil, tüm dünya sineması için eşi az görülür bir olay. Nitekim filmin gösterildiği tüm ülkelerde, katıldığı tüm şenliklerde, küçük Ozan, filmdeki Barış rolüyle herkesi büyüledi. Ama Türk seyircisi, henüz Ozan Bilen'in şaşırtıcı oyununu göremedi, göremiyor. Çünkü film, şeniik süresince gösterildiği Antalya dışında hiçbir yerde sinema bulup haika gösterilemedi. Yalnız bu film değil. Çevrilip bitmeleri aylar olduğu halde, "Sis", "Üçüncü Göz", "Hanım" ve de "Hiçbir Gece", "Göralek", "Gonül Garip Knstur" gibi filmler, giderek geçmiş yı 1lardan "Dolunay", "Kaşık Düşmanı" vb. yapıtlar, henüz seyirci önüne çıkamadılar. Bu, gerçek anlamıyla bir skandaldır. Evet, biz bu skandalı inatla sergilemek, eleştirmek ve çareler aramak istiyoruz. Aşırı milliyetçi değiliz, ama yine de anımsamakta Merkuri döntiyor • ATtNA(AA) Yunanistan'ın eski Kültür Bakanı Melina Merkuri, on yıllık bir aradan sonra "büyük aşkı" tiyatroya dönüyor. Gençlik yıllarında çevirdiği "Topkapı", "Pazarları Asla" ve "Stella" gibi filmlerde söylediği şarkılan "Melina" isimli bir uzunçalarda toplayan Merkuri, büyük bir olasılıkla önümüzdeki sezon tiyatroya döneceğıni açıkladı. Merkuri, oynayacağı ilk eserin VVilliam Shakespeare'in "Antonius ve Kleopatra" ya da Bertolt Brecht'in "Anne"si olacağmı belirtti. Masal yarışması sonuçlandı • MALATYA (AA) tnönü Üniversitesi'nce düzenlenen "masal derleme" yarışması sonuçlandı. Yanşmada birinciliği Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nden Zekeriya Aslan "Gerçekleşen Rüya" adlı masalıyla kazandı. 208 calışmanın katıldığı yarışmada ikinciliği Kayseri'den Rahmi Oyuk "San Doru" ile üçüncülüğü Hekimhan ilçesinden Cumaü Deveci "Karahasan ile Dev" adlı masalıyla kazandı. Beş çalışmaya da mansiyon verilen yarışmada birinciye 400 bin, ikinciye 300 bin, üçüncüye 200 bin lira, mansiyon alanlara da 100'er bin lira ödül verilecek. Jacgues DoniolValcroze öldti • Kültür Servisi Fransız sinemacı Jacques DoniolValcroze, 5 ekim gunü geçirdigi bir kalp krizi sonucu öldü. Sinema yaşamına eleştirmen olarak Fransız Revue du Cinema Dergisi'nde başlayan sanatçı, 1951'de Andre Bazin ve Lo Duca ile birlikte Cahiers du Cinema Dergisi'ni kurmus, 1951 yılında aynı derginin yaym yönetmenliğine geçmiş, 1961'e dek bu görevde kalmıştı. 1957 yılında kısa metraj film hazırlıklanna başlayan DoniolValcroze, 1959*da ilk uzun metraj filmini çekmiş, bu arada Pierre Kast, Alain Robbe Grillet gibi önemli yönetmenlerin filmlerinde oyunculuk yapmıştı. Ozaa BileırİR s a p r t a vpmm 5 yaşındaki Ozan Bilen, "Uçurtmayı Vurmasınlar"daki şaşırtıcı oyunuyla Antaiya'da juri öze! ödülüne değer göruldü. Son olarak Valenaa'da da ıkıncılik ödülü alan "Uçurtmayı Vurmasınlar" kendine salon bulamıyor. yarar var: Burası Türkiye'dir ve her ülkede, (eğer varsa) ulusal sanat üretiminin seyirci / alıcı karşısına çıkması öncelik taşır, taşımalıdır. Biz, sinemalarımızda cicili bid'i Amerikan filmlerinin yanı sıra, kendi filmlerimizi de görmek istiyoruz. Bunun için, başta Antalya'nırikıler, kendi fümlerimizi bundan böyle Du saytada önceükle yazacak, sinemalara çıkmasa bile eleştirisini yapacak, sizlere duyuracağız. Ve bu konuda bir kampanya açacağız. Bu kampanyadaki somut önerilerimiz ise şöyle sıralanabilir: 1 öncelikle tüm salon sahiplerini, özellikle kendilerine "sanat sineması" veya "kültür merkezi" adını verenleri, kendi seçtikleri kaliteli Türk filmlerine yer vermeye çağınyoruz. 2 Tüm sineına salonlarımn, kimi sinemaların yaptıkları 4.30 Sanat Matineleri bıçimınde her gün 4.30 veya bir başka seanslarım bir Türk filmine ayırmalarını istiyoruz. 3 Sinemacılanmızı, salonlarda kendi filmlerine yer bulmak için ortak ve etkin biçimde eyleme geçmeye çağırıyoruz. 4 Ve nihayet gerçek sinemasever okurlarımızı, "Batman" veya "Çauşan Kız" gibi cilalı Amerikan filmlerinden biraz başlannı alıp, zaten gıdım gıdım gösterime çıkabilen kendi fllmlerimizi (bu hafta için "Ölü Bir Detdz" ve "Sis"i) izlemeye çağırıyoruz. Emin olsunlar ki bu filmlerden alacaklan zevk, o cilalı, ama kof yabancı yapımlannkinden az olmayacaktır. 'Sevil BerberT başhyor • Kültür Servisi Istanbul Devlet Opera ve Balesi, sezonun ilk yeni prodüksiyonu olan "Sevil Berberi"ni cumartesi günü saat 15.30'dan itibaren sahnelemeye başlıyor. G. Rossini'nin iki perdelik komik operasını Yekta Kara sahneye koydu. Orkestra şefliğini ttalyan Renato Palumbo'nun yaptığı, dekorlannı Erkut UzeUi'nin, kostumlerini Figen Koyunoğlu'nun hazırladığı yapıtın koro şefi Yıldız Künutku. Dünyada en çok oynanan operalardan biri olan "Sevil Berberi"nde başlıca roHeri dönüşümlü olarak Mete Uğur, Mesut Iktu, Suna Korat, Oya Atay, Alis Manukyan, Süha Yıldız, Timur Doğanay, Nejat Boren ve Suat Ankan paylaşıyor. Yapıtm koregrafisini ise Selçuk Borak yaptı. Yitip iden tişler Ölü Bir Deniz / Yönetmen: Atıf Yılmaz / Senaryo: Erhan Bener'in romamndan Mahinur Ergun, A. Yılmaz / Görüntü: Erdal Kahraman / Müzik: Selim Atakan / Oyuncular: Türkân Şoray, Rutkay Aziz, özdemir Ince, Turgay Betil, Tarık Günersel / Bir Yeşilçam Film yapımı (Dünya/ "Ölü Bir Deniz", öykünün kıyısındaki bir otelde geçtiği Marmara mı? Aöf Yılmaz, "balık kıyınu"nı müthiş bir kehanetle ön mü gördü? Evet, bu deniz Marmara... Ama onda yalnızca balıklar değil, insan düşleri, hayalleri, inançlan da ölüp gidiyor. Kırkını aşmış, aradığı sevgiyi kocasında, cinselliği ise başarısız otel odası kaçamaklarında yakalayamamış banka müdiresi Yüksel, dinlenmek üzere geldiği lüks bir otelde, emekli biyoloji hocası Ragıp beyle böyle tanışıyor. Kim demiş o yaşlarda tutkulu aşklar yaşanmaz diye? Ancak o yaşlarda artık katılaşmış âdetler, fosilleşmiş davranış biçiınleri, kemikleşmiş alışkanlıklar da vardır. Ve geçici bir serüvenin devamlı bir ilişkiye dönüşmesi kolay değildir. Ataf Yılmaz, Erhan Bener'in kısa bir romamndan yola çıkarak, son dönemindeki "Avrupai" filmlerin düzeyine yakışır bir film kotarmış. Tümüyle olayiara değil, pamuk ipliğiyle birbirlerine bağlı insan duygularına dayalı, koza örer gibi örülmesi gereken bir fılm. Ve Attf Yılmaz, bir kez daha kozayı örüyor; küçük, alçakgönüllü, ama inandıncı, estetiği tamam, ahlaksal yaklaşımı ise çağdaş bir filmle seyircisirü gönülden avlamayı seçiyor. Türfcân Şoray ve Rntkay Aziz'in canlandırdıklan kişilerin kimliğine başanyla uyduklan bu film, Altın Portakal alan Erdal Kahraman'ın göriintüleri ve Selim Atakan'ın müziğiyle de seçkinleşiyor. 27Mayıs'tan 12 Eylül'e üç kuşak "Sis"te Yakm tarîhten trajik kesit oğlunu, toplumsal / siyasal mekaSIS / Yönetim, Senaryo, Müzik: Zülfü Livaneli / nizmaların, inanılmaz yaygınlıkGörüntü: Jürgen Jurges / Oyuncular: Rutkay Aziz, Sevtap Parman, Aslı Altan, Uğur Polat, Kenan Pars, taki örgütlenmelerin, önyargüann, kamuoyunun ve basının eşit katMenderes Samancılar, Ülkü Tamer, Aytaç Yürükaslan, kılanyla örülen "ölüm tuzağı"nKonuk Oyuncu: Elia Kazan / Bir Jnter Film yapımı / dan kurtarmaktır. Ama ölümün kol gezdiği bir Istanbul'da (bir 118 dakika (Yanndan itibaren Atlas). bir zamanlar "Türkiye'de iskence olmadığına" inanmış, idealleri yorgun, yanlış davalarda haksız kararlar vermemek için hâkimlikten istifa etmiş avukat Ali Fıratta oğlu Murat'ın katilinin diğer oğlu Erol olduğu kuşkusunu uyandınr. Görüldüğu gibi "Sis"in ana teması, tam anlamıyla tragedyalara yakışan bir temadır. Ali Fırat, önce derinden derine işleyen şüpheyi reddeder. Ama sonunda, hem de katil zanlısının yakalanmasına karşın, gerçeği öğrenmeye sıvanır. Her tragedyada olduğu gibi, gerçek kendini ancak adım adım ele verecek ve ona yaklaştıkça, Oidipus'ta da olduğu gibi, felâketler üst üste yığdacaktu. Ali Fırat için artık son amaç, hayatta kalan tek Türkiye'de) bu artık mümkün müdür? Zalfü Livaneli'nin politik tragedyası "Sis", bir avuç insan arasında oluşan oyküsü aracılığıyla, bir toplumun çalkantılı bir dönemini ana çizgileriyle perdeye getumeyi amaçlayan yürekli filmlerden... Bir Amerikan (veya Amerikan tarzı Fransız: Ölümsüz gibi) usulü gerilimi değil, daha bize özgü, daha ağır, daha yoğun bir gerilimi alttan alta sürdüren (ve ancak ikinci yanda belli tempo düşüklükleri gösteren) film, yakm tarihimizin korkunç (ve korkunçluğu hep anımsanması gereken) bir döneminden yaman bir kesit veriyor. Belki biraz fazla simgesel kalan, gerçekliğin tam köklerine inmekten çekinen bir fılm... (Ozellikle basının, polisin, yargının katkılanrun yeterince netlesmemiş olmasından söz ediyorum). Ama filmin her şeye karşın ve her şeyin üstünde, bir ruhbilimsel irdeleme, trajik bir temele yaslanmış bir bireysel / ailesel öykü olduğu gözardı edilmemeli. Toplumsal çalkantılann paramparça ettiği bu aileyi, birbirinden kuşku duyan, giderek birbirini vuran aile bireylerini, birbirine girift olmuş acılı insan yazgılaruu hep gormedik, yaşamadık mı, 12 Eylül'e doğru doludizgin giden Türkiye'de? Siyasetin bunca yozlaşması, az mı dram yarattı, az mı acılar serpti toplumun bağnna? "Sis", bu dönemin üstüne üstüne giden yürekli bir filrn.... Yan tutmadan, silahlı eyiemleri tümüyle yargılayarak, hoşgöriısüzlüğü hangi yandan gelirse gelsin mahkum ederek.. Ve bunu yaparken "sinema olmayı" da hiç savsaklamayarak... Iivaneli'nin ilk filmi "Yer Demir Gök Bakır"dan çok daha yumuşak ve güvenli kamerası, bu kez hep gün doğum veya batımlarında kavranmış bir "alacakaranlık lstanbul'u"nu karşımıza getiriyor. Bildik, tanıdık mekânlar, trajik öykülere sanki hiç görmediğımiz birer dekor oluşturuyor. Bir Boğaz görüntüsü, geceye ışıklannı salmış bir asma köprü, bir canıi silueti, görkemli Beyoğlu levanten yapıları, bizce bilinmedik dinsel törenlerin yapıldığı eski sokakların izbe evleri, yoksulluklan içinde siyasal / ideolojik eylemlere ucuza kiraJık katiller yetiştiren sur dipleri vb. yerler, "Sis"e alabildiğine inandıncı, ama aynı zamanda sinemasal mekânlar oluşturuyor. Jane Fonda boşamyor • YVASHINGTON (AA) Hollyvvood'un ünlü yıldızı Jane Fonda, eşi Tom Hayden ile evliliğinin gelecek ay resmen son bulacağını, ancak bunun kendisuıi yıkmadığını söyledi. Oscar Ödüllü 51 yaşındaki yıldız, ABD'de hafta sonunda gösterime giren "Old Gringo" adlı yeni fibninin tanıtımıyla ilgili olarak bir gazeteye verdiği demeçte, bir evlilik ilişkisinin başansız sonuçlanmasının sorumluluğunun her iki tarafa da ait olduğu görüşünü savundu. İgçilikten oyunculuga • Kültür Servisi Almanya'da yaşayan bir Türk sanatçısı, sinema ve TV alanında başanlar kazanıyor. Ibrahim Aslanhan, 1960 yılında geldiği bu ülkede, ilk yülarda inşaatlarda çalıştıktan sonra FreiburgBaden Baden eyaletinin Güzel Sanatlar Akademisi'ne girerek sinema eğitimi gördü. Daha sonra Fsüdvvestfunk TV'sinin açtığı yanşmayı kazanarak ilk filmi "Mata Hari"yi çeviren sanatçı, bu filmde ünlü Avusturyalı oyuncu Luis Martini'yle birlikte Paul Verhoeven'in yönetiminde oynadı. Nevsehirli Aslanhan, daha sonra 4O'ı aşkın sinema ve TV filminde rol aldı. Halen Alman TV'sinde süren "Soho 5351" adlı dizide oynayan sanatçı, bir gün kendi ülkesinde de film çevirmeyi çok istediğini belirtiyor. Kazım Taşkent'in 25. yıh • Kültür Servisi Yapı Kredi Bankası'nm Galatasaray binasuıdaki Kazım Taşkent Sanat Galerisi 25. kuruluş yıldönümünü iki yeni sergiyle kuthıyor. Galerinin birinci bölumünde yer alan "Yapı Kredi Resim Koleksiyonu'ndan" sergisinde 25 sanatçının 39 yapıü sergilenecek. Hoca Ali Rıza, Osman Hamdi Bey, tbrahhn Çallı, Halil Paşa gibi isinüerin yer aldığı sergi 17 ekim 18 kasım tarihleri arasında görülebilecek. Galerinin ikinci bölumünde yer alan ikinci sergisini ise Doğan Kardeş Dergisi'nin düzenlediği "Geleceğın Ressamlan" yanşmasma katılan resimlerin bir bölümü oluşturuyor. Kazjn Taşkent Sanat Galerisi'nin bu sergisi de 18 kasıma kadar sürecek. "Üstömüze bir gölge düştü oglum" diye konuşur filmin sonunda avukat Ali Fırat. Bu "gölge" veya içinde yitip gidilen "sis", 1970 sonlannda Türkiye'nin içine düştüğü / düşürüldüğü korkunç bunalımdır. Sokaklarda adım başı bir adam vurulmakta, kaba güç kol gezmekte, siyaset çaresiz kalmış bulunmaktadır. "Kardeşin kardeşi vurdoğu" günlerdir. 27 mayıs devriminde birer çocuk olan Murat ve Erol kardeşler, artık koca birer delikanlıdırlar. Ama filmin hemen başında, Murat açık bir pencereden gelen "hain" bir kurşunla vunılur. Adli tıp raporu, iki kardeşin "düşman" örgütlerden olduklanrun anlaşılması, evde kaybolan bir tabanca... Tüm bunlar, artık pek genç olmayan, İFAD'da eldm ayı • ADANA (Cumhuriyet Güney tlleri Bürosu) lçel Fotoğraf Amatörleri Derneği İFAD'ın ekim ayı bülteni yayımlandı. "Fotoğraf Bülteni"nde her sayıda bir kuramsal fotoğraf yazısına yer vermek isteyen İFAD, bu sayıda Çerkes Karadağ'ın "Fotoğraf Üsluplan"na değinen yazısmı sundu. Bültende 12 ekimde Sacid Aker'in "Karadeniz" başlıklı saydanı gösterisinin, 19 ekimde üyelerin fotoğraf tartışmasınm, 26 ekimde de Erdal Akman ve Cem Yatman'ın saydam gösterisinin gerçekleşeceği duyuruldu. •i»B*J fciı ııı mtt Gösteri'den iki özel ek • Kültür Servisi Hürriyet Gösteri SanatEdebiyat Dergisi, ekim sayısında iki özel ek veriyor. Bienal ekinde bu n\ ikindsi düzenlenen Uluslararası Istanbul Bieıali'nin sergileri tanıtılırken, Simavi Karikatür Yaxşması ekinde de bu yıl 7.si düzenlenen yarışmada ö d ü kazanan sanatçılarla yapılmış söyleşiler ve ödül kazınan yapıtları sunuluyor. Derginin sayfaları arasında ise îevim Burak'ın bir öyküsü, Murathan Mungan'ın bir şiiri Hilmi Yavuz'un "Okuma Notları", özdemir Inc'r.in "Yazı Toplumu', Haluk Şevket'in "Tiyatro ve D>enokrasi", Nazan tpşiroğlu'nun "Türk Müziği Poltikası" konulu yazılan da yer ahyor. Ayrıca dergide Fesıane, sokak tiyatrosu, Romain Gary konularına da yerverilmiş. Ote yandan, Livaneli şaşırtıcı bir oyuncu seçimi / yönetirai gerçekleştirmiş. Rutkay Aziz, ilk kez bu denli nüanslı, zengin bir oyun veriyor sinemada... Antaiya'da Altın Portakal'ı kaçırması, belki de gerçek bir haksızlık... Uğur Polat, Aslı Altan, Antaiya'da hak edilmiş bir ödül alan Menderes Samancılar da çok iyi. "Sis", her karenin yerini bulduğu, kimi aksaklıklan hemen yalnızca senanodan kaynaklanan, öyküsünü gorkemMüansiı ve zengin bir aym Zülfü Livaneli'nin "Sis" filminde Rutkay Aziz nüanslı ve zengin bir oyunculuk çıkarı li biçimde sinemalaştırrmş önemli bir fılm. Mutlaka görün... yor. Aziz'in Alttn Portakal'ı kaçırması. tartışmalara yolaçtı. Sevtap Parman iyi oyun veren oyuncular arasında. 'BüGÜN • Mikado'nun Çöpieri Bulunmaz Tiyatro, saat 18.00'de Beyoğlu Istiklal Caddesi 186/2 adresinde Melih Cevdet Anday'ın "Mikado'nun Çöpieri" adh oyununu sahneliyor. • 'Evita' üzeHne Neco, Zuhal Olcay ve Suat Ankan saat 21.00'de Time Club'te "Evita" üzerine bir söyleşi yapacak lar. ,