26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLEP ludur. Yabancı ülkelerde uygulanan mevzuatm ağırlığı nedeniyle Marpol 73/78'i uygulamak durumunda olan denizcılerimizin ülkemizde de yeni çıkan yönetmeliğin uygulanmasında yardımcı olmaları, hepimizın esenliğinedır Bu vonetmelik. buyuk şehir belediye sınırlan içinde, ızleme ve ceza işlerinı belediyelere bırakmıştır. Limaniar Kanunu, ceza kesme yetkisini liman başkanlarına \erdığinden, deniz kirliliginin dışında >apılan kirlilikleri de dikkate alarak butun kirlenmeyi izleme \e cezalandırma işini yapmayı, daha fazla maddı olanağı olan büyukşehir beledive başkanlıklarına bırakmıştır. Denizcilik konularında vabancı olan "çe\re zabıta ekıpleri'"ne denizcilerimiz yardımlarını esırgememelidır. Yönetmelik, suçun saptanmasını ongormektedir. Marpol'un ongordiiğu denetim usulleri eksiktir. Gece karanlığından yararlanarak demirde bulunan gemi ve yaüarın smtine ve balast basmaları: tankerlerin rafinerilere doluma giderken, tanklardaki balast sularını beklemede zaman kazanmak için yolda denıze basmaları, izleme gorevınde bulunan kişılerin sayısının azhğı \e araçların yetersizliğı bunları etkisız bırakmaktadır. leri kirletme olayının takibinde büyük kolaylıklar sağlayacaktır. Butçeden buyük yatırımlar yapılarak alınacak helikopter ve hızlı deniz araçlarının sayısını aza indirecektir. Yenı yıl butçesinin hazırlıklannm yapüdığı şu anlarda limanlarımızda, onarıra tersanelerinde, geçit yerlerinde bulunması zorunlu olan 'Alma Tesısleri'nin inşası ve \eterli hale getırilmesi, butçeden sağlanacak ödenekle olacaktır. Bu tesislerın olmaması, deniz kirliliginin de\amı ve kanunun uygulanmamasıdır. Para bulmada zorluk çekildiğinde, bu hızmetin "ozel sektörce" yapılması sağlanmalıdır. Artıkların alınması için yapılacak hizmetlerde, yabancı ülkelerde olduğu gibi, bir ücret alınmalı ve bu suretle yapılacak harcamalar karşılanmalıdır. Talimatlar ve ücretler "Liman ve Marinalar Yonetmeliği'nde yer almalıdır. Bunlan her gelen gemi ve var 5 OCAK 1989 Deniz Kirliliginin Onlenntesi İçin Yapılması Gerekenler Denizlerimizin îemiz olması için: Petrol ya da zehirli artık bulunan her getniye hizmet verecek durumda olınamız; kanunsuz boşaltmalan en aza indirecektir. Uluslararası sazleşme, hizmeün bekleîilmeden yapılması kuralını getirmiştir. * *•«*,*. . ", PENCERE Son iki yüzyıl içinde insanlığı etkileyen iki büyük devrim gerçekleşti: 1789 ve 1917 devrimleri... Her devrim zaman içinde gelgitlerie yaşanır; ama devrim gerçekleştiğı anda dünya değişmiştir. Hiçbir şey eskisi gibi olamaz artık; eskinin özlemini çekenler "dünün dünyası"nı boşuna ararlar. Her iki devrim de bütün dünyaya şu veya bu yolla yayılmıştır; etkileri bütün insanlıkça paylaşılmıştır. Ancak bizim için "Ekim Devrimi"n\r\ özel bir anlamı var: Eğer 1917'de Çarlık yıkılmasaydı, emperyalizm Kafkasya'dan da Türkiye'yi kuşatacaktı ve Anadolu'dakı Kurtuluş Savaşı sırtını dayayabileceği bir duvardan yoksun kalacaktı. Kemalist devrimin yıldızı, tarihte, yeryüzünün ikinci büyük devrimiyle birlikte parlamıştır. Atatürk, bu olanağı en gerçekçi biçimde değerlendirdi. * 20'inci yüzyıl devrimler çağıdır. Yeryüzünün orasında burasında irili ufaklı devrimler yaşandı. Bir de bunların üstüne bilim ve teknolojide gerçekleşen olağanüstü atılımı eklediğimizde, insanlığın nasıl bir hızlı donüşümün ivmesine ulaştığı anlaşılır. Dünya küçülmuştür. Günümüzde herhangi bir toplumun kapılarını dışanya kapatması çok güçleşmiştir. Gorbaçov, bu gerçeğin altını çizerken bir doğruyu dile getiriyor. İletişım devrimi, en uzak koyleri bile uydulara bağlamaya hazırlanıyor; televizyon ulusal sınırlan pek yakında yok edecektir. İnsanlık bütün ileri fikirleri ve teknikleri ister istemez paylaşmak zorundadır Dünya nereye gidıyor? "Daha çok özgürlük, daha az sömürü"ye doğru yürüyor insanlık; bu raydan çıkamaz. Bütün kavgalar, çatışmalar ve tartışmalar, kökeninde paylaşım temeline oturmaktadır Türkiye'deki sıkıntınm denklemi de çok yalın bir gerçeği yansıtıyor: Ülkemiz demokrasiye doğru açıldıkça toplumda özgürlükler çoğalacak, paylaşım daha adaletli olacak; demokrasiden uzaklaştıkça bunalım yogunlaşacak. Hiç kimse kendıni aldatmasın; liberal ekonomınin ya da serbest piyasanın insanlığın derdine deva olabileceği sanısına kapılmasın; hiç kimse bu uğurda özgüriüklerden ve sosyal adaletten vazgeçileceğini düşlemesin. Hiç kimse insanlığın 1789'dan ve 1917'den geriye doğru takvim yaprağı sayabileceği hayalıne kapılmasın. Cumhuriyet Türkiyesi, bu iki devrimin koşutlanmasında ortak bir yörüngeye oturmaya hazırlanan uygarlığm değer yargılannı benimsedikçe saygınlık kazanacaktır. Tersine bir yola girmek, bizi uygarlık dünyasının dışına sürükler. Dünya bütünleşmeye doğru yöneliyorsa yerimizin saydamlıkla saptanması gerekir. • Peki, 21'inci yüzyıla doğru küçülen dünyamızda Türkiye, 12 Eylül'ün topluma giydırdiği delı gömleğini sırtında taşıyarak mı yaşayacak? 82 Anayasası ve 12 Eylül'ün düzenlediği antidemokratik kanunlar, yenı dünyanın isterleriyle bağdaşabilecek mi? Çağımız katılımcı yönetimlere yönelirken, bız halkı devre dışında bırakan "vesayef demokrasisi" ile mi yetineceğiz? Endüstriyi dışlayan "aldımsattım ekonomisi"nde fikir yasaklarını sürdürerek, mutlu azınlığımızı pompalayarak, 2000 yılına "ucuz emek cenneti"nde mi ulaşacağız? Yönümüz bu mu? Ya yolumuz?.. Mahpushanelerinde sıyasal mahkumlarıyla nereye gidebilir Türkiye? O siyasal mahkümların ayak bileklerine vurulan prangaların gerçekte Türkiye'yi çağdışına bağlayan ağıriıklar olduğunu görmüyor muyuz? Eğer çagdaşlaşma, uygar dünyanın değer yargılannı dışlayarak, emegin alınterini hiçe sayarak, yalnız para kazanmakla sağlanabilseydi; ulkemizin en uygar kesiminin mutlu azınlığımız olması gerekirdi. Ne var ki çağdaşlaşmanın faturası holdinglerin olağanüstü kârlarıyla ödenemiyor. Bilim, sanat, hukuk, demokrasi ve kültür alanlarında çağımıza uyum sağlamak zorundayız. Yönümüz ve yolumuz budur bizim... " •i' Yönümüz ve Yolumuz NEJAT ODMAN Denizcilik Yüksek Okulu Öğretim üyesi Büvük boyutlara ulaşan çe\re kirliliğinı de\letler yok edebilmek için uluslararası anlaşmalar yapıp birlikte mucadele \apabılmek uzere anlaştılar. Bir bolgede bulunan de\ letler, Akdeniz çe\ resi gibi en son 1987'de Akdeniz Çevre Kirliüği anlaşmasını imzaladılar. Bir uyum içinde dumamızm kirliliğini onleme, yaşamı sağlıklı bir şekilde surdürebilme onlemlerini almaktadırlar. Ülkemizde, "2872 sayılı Çevre Kanunu" ile yurttaşlarımızın kirletmelerini onlemek için kurallar getirilmiştır. Bu çalışmalar zaman geçirmeden doğa yapısının daha fazla kırlenmesini vasayla onlemek içindir. Ben bu yazımda; deniz kirliliginin önlenmesinde yapılması gerekenleri kısaca sıralayacağım. 1974 yılında Uluslararası Denizcilik Teşkilatı (IMO) "Marpol 73/78" dediğimiz uluslararası anlaşmayı geliştirip 28 Nisan 1984 tarihınde uygulamaya koydu. Çok sayıda ulke bu anlaşmaya taraf oldu. Kısa bir gelecekte ulkemizin de katılması beklenilmektedir. Bu anlaşmada kirlenmeyi en aza indirmek için qemi yapısmda değişiklikler yapılarak gerekli cihazları gemıve koyup çalışmasını sağlayar^k zorunlu durumlarda olacak kirlenmeyi en aza indırmeyi amaçlamıştır. Doğal olarak yuksek düzeyli kuruluşların denetiminde yapılan •'\eni gemi'Mer yukarıdaki hususları sağlamaktadırlar. Kirlenmeyi yapan daha fazla eski gemilerdir. 3 Kasım 1987 tarihinde Çevre Kanunu'na dayanarak "Gemi % Dee niz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti \e Cezanın Kesilmesi Usulleri" ile ılgili yonetmelıği hukumetimiz çıkarmış bulunmaktadır. Marpol 73/78 Uluslararası Sozleşmesi'ne gore Karademz \e Akdeniz alanları "özel alan" içinde bulunmaktadır. Burada hiçbir yerde kirletme yapılmamasım \e ozel onlemlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. İlgili yönetmelik, gemi >apımı dışında yukarıda sözunu ettiğimiz Marpol 73/78 hükumlerinı kapsamakta, vatandaşlanmızın bunlara uymasını emretmektedir. Denizlerimizin kirlenmesinden şikâyetçi olan sayısız \atandaş "fahri dertetçi" olarak, ilgililere yardımcı olaraklardır. Özellikle "gemıde" olanlar ve "kirletme olayını" gorenlerden >ararlanılabilir. Bunlar aşağıdaki yerlere başvurabilirler: 1 Istanbul Büyukşehir Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğu Tel: 58^ 51 09. 2 İzmir Büyukşehir Belediye Çevre Sağlığı SosDenetim usullerinde eksiklik yal Hizmetler Şube Müdürlüğu Bu nedenle, denizcilerimiz ve denizle ilgisi bulu 3 Öbur şehirlerde, liman başkanhkları \e sahil nanların gerekli bütun onlemleri almaları zorun güvenlik teşkilatı komutanlıklarına haber verme Denizlerimizin temiz olması için: Petrol ya da zehirli artık bulunan her gemive hizmet \erecek durumda olmamız; kanunsuz boşaltmalan en aza indirecektir. Uluslararası sözleşme, hızmetin bekletilmeden yapılması kuTalını getirmiştir. Gemilerin bekleme durumu ile karşılaşıldığında; cezanın ödenmesi, geminin kazanacağı paradan az olması halinde, ödenmesi daha ucuza gelmektedır. Hizmette aksama ve gecikme olmaması için gerekli butun onlemlerin alınması en buyük ısteğimızdir. Kıyı şehri olan ve denizin çeşitli nimetlerinden yararlanan insanlar olarak ılgililerden onerilerimizin yerine getirilmesıni beklerız. Sonuç EVET/HAyiR OKTSYAKBAL OKURLARDAN nettir, yorumlanamaz ve taviz verilemez. Çunkıi onlar cumhuriyetimizin temel taslandır. Titrk insanım hak etmiş olduğu çağdaş çizgiye her şeyi ile getiren inkılaplardan en Ülkemizde Atatürkçüluk ufak bir ödün verilemez. savunulurken bir grup gerici, Cumhuriyetimiz laiktir, laiklik anayasamızın ve ilgili yasalanmızın boşluklanndan ve ise her türlü dinsel görüş, fikir, yorumlara açık noktalarından eylem ve simgenin devletin faydalanarak. demokrasi adına, yönetiminden soyutlamşıdır. İslam dini ileri bir dindir. Avnıpa Topluluğu, insan yeniliklere açıktır, katı değildir, hakları ve vicdan özgürluğu şekilci değildir, ruhban stnıfı gibi bayraklarm arkasma yoktur, hurafelerden ve saklanıp gerçek yüzlerini şeriatçilikten uzak bir tslamiyet gizlemeye çalışarak, Atatürk mutlaka en aydıniık dindir. ilkelerine ve laik cumhuriyete karşı kapalı veya aleni olarak Türban olayt kim ne derse adeta taarruza geçmişlerdir. desin masum bir izlenim Hem de bunu yaparken son vermemektedir. Sadece iddia derece alaylı bir tavır ile edildiği gibi üniversitelerimize Atatürkçülük'ten ve laiklikten giden birkaç ktzımızdan başka, söz edebilmektedirler. ufacık ilkokul ve ortaokul Atatürk ilkeleri gayet açıktır, öğrencilerinin de baslarının Ekmekçi'ye Sağlık Dileyerek "...Nüfusu 27 milyon civarında olan memleketimizde 16 milyon 200 bin kişi okuma yazma bilmemektedir. 7 ile 11 yaş arasındaki 3.5 milyon çocuktan 1 milyon 38 bini okul ve öğretmenden yoksun bulunmaktadır. İlköğrenim çağında bulunan bu çocukların öğretim yapabilmeleri için 16468'i köylerde ve 600'ü şehir ve kasabalarda olmak üzere 17.068 okul yaptırılması gerekmektedir. Nüfus oranına göre Türkiye nüfus başına en az öğretmen düşen memleket olarak birinciliği almaktadır. Türkiye'de 440 kişiye bir öğretmen düşmesine karşılık ingiltere'de 208, Fransa'da 1777, italya'da 160, Japonya'da 124, Amerika'da 124 kişiye bir öğretmen düşmektedir. Rapora göre Türkiye'nin öğretmen ihtiyacı bu tempo ile 16 yıl sonra karşılanabilecektir." Mustafa Ekmekçi'nin 6 Kasım 1959 günu 'Vatan Gazetesi'nde çıkan bir yazısı... Tam otuz yıl sonra Milli Eğitim durumumuz konusunda sağlıklı bir rapor hazırlansa acaba nasıl sonuçlar ortaya çıkacaktır? Ekmekçi, Ford Vakfı tarafından Fahir iz Başkanlığı'nda, Mukbil Gökdoğan, Samim Sinanoğlu, Hasan Acar, Ekrem Koçyiğit, Osman Ulkümen, Ahmet Atılgan, Nihat Saydam, Orhan Çaplı ve Hovard Wilson ile Prof. Pierre Guillon'un hazırlayıp Milli Eğitim Bakanlığı'na sundukları bir rapordan söz ediyor. Bu rapor, Milli Eğitim konusunda yapılmış bir araştırmanın sonuçlarını saptamaktadır. Aradan otuz yıl geçmesine karşın buna benzer bir ikinci sağlıklı rapor ortaya çıkanlamamıştır. Ekmekçi'nin hastalığı hepimizi şaşırttı. Öncelikle de beni. Çünkü yılbaşı gecesi yeni yıla yarım saat kala Ankara'dan telefon etmişti. Kırılmış kolunu bu kez yukandan aşağı bağladıktarmı söylemişti. Ben de 'demek seni sürekli hazır olda tutmak istediler' demiştim. Kahkahalarla gülmüştü. Mutlu yıllar dilemiştık birbirimize... Sonra bir saat geçmeden baskın gibi gelmiş o kalp olay.L Atatürk devrimleri korıınmah örtüldüğünü görüyorum. Yıllardır Türkiyemizde böyle bir şey yoktu. Şu son yedi sekiz yıl var ki bu konunun gündeme getirilmiş olması, dini çevrelerin ve bazt partilerimizin ve bir kısım basırun bu konuda arka çıkmaları ve konuyu politize etmeleri olayın boyutlanm büyütmüs ve ciddiyetini ortaya çıkarmıştır. Bugun artık türban yahut başa örtülen bir başka nesne belirli bir ideolojinin ve akımın simgesidir, Türk kadımna seçme ve seçibne hakkını veren onun erkeği ile eşit olduğunu vurgulayan Aıatürk'ün ilkelerine karşı çağdışı bir tutumla başlannı örten kızlarımızm bu eylemlerine, masum bir tepki veya din ve vicdan özgürlüğünün bir tezahürü olarak bakamayız Bvnun arkasından daha başka istemler de gelecektir, bunları da din adına, demokrasi adına kabul mu edeceğiz? Örneğin, erkekler sarık takabilir mi, potur giyebilir mi, erkek ve kız karma olan okullar dağıtılabilir mi, cuma günleri resmi tatil mi olsun, Arapça yabancı lisan olarak okullarımıza konsun? Bugüne kadar başını örten kadmımıza en ufak tepki gostermeyen toplumumuzda, şimdilerde çağdaş giyinen, başı açık gezen, kısa kollu elbise giyen, plaja giderken şort giyen kadın ve kızlanmıza açıkça müdahale edüebilmektedir. Böyle bir ortamda artık Atatürk ilkelerinin zedelendiği düşüncesi ile endişe duymamak mümkün müdür? M. METİN YILGÖR 'İstanbul 1 TERTİP KOMİTESİNÎN DÜZENLEDİĞİ "HAYAT PAHALILIĞINA MİTİNGİNDE BİRLİKTE OLALIM SEN EV KAD1NIM, BOŞ TENCERENLE! SEN İŞÇIM, BOŞ CLZDANINLA! SEN MEMURLM, K.UŞA ÇEVRİLEN BORDRONLA! MtTİNG ALANINDA BÜTÜNLEŞELİM "HAYAT PAHALHJĞINA SON" Mitingine tüm kadınlarunızı ve emekçi halkımm davet ediyoruz. DEMKAD'h Kadınlar Adına FtLİZ TARAKÇI Tarih: 8 Ocak 1989 Pazar Saat: 12.00 15.00 Yer: Abıdei Hürriyeı Tepesı Şışlı 1ÖDAV$ İNÛİÜZCC BİLMEK ANA DÎLİN'EÎ 9fLMEK V£TİV0QDU Son haberlere göre krizli durumu atlatmış. Bir süre dinlenecek, sonra yeniden özgün yazılarına kavuşacağız. 'Yazmadan duramam' diyordu. Kırık sağ elini kullanamadığından yakınıyordu, 'aslan sol elim' diyordu, ama sol eliyle yazamıyordu yine de! Yakınları yardım ediyorlardı yazmasına. Sanırım bir süre Ekmekçi'nin yazılarından yoksun kalacağız. Önemli olan değerli dostumun, tüm okurların dostu olan yazarın bir an önce iyileşmesi... Yukandâki yazısı, yani tam otuz yıl önce 'Vatan'da çıkan yazısı da gösteriyor; Ekmekçi, Milli Eğitim sorunlarına, öğretmenlerin, öğrencilerin bitmeyen dertlerine yakınlık duyan yazarların başındadır. Otuz yıl önce dikkatleri bu noktaya çekmiş, öğretmen ve okul yetersizliğindsn söz etmiş. Bugün bir araştırma yapılsa sonuçlar daha mı olumlu çıkacaktır? Yani okuma yazma oranı, öğretmen oranı otuz yıl önceye göre daha mı iyi durumdadır? Hele öğretim düzeyi, özellikle laik öğretim, eğitim açısından ileri mı gidildi, yoksa gerilere mi düşüldü? Bir vakrî çıkacak, uzmanlara bu konuda araştırma yaptıracak, gerçekleri gözler önüne serecek! Gerçi 1959'da bu rapor bir işe yaramadı, Türkiye'de yayımlanmadı bile, o zamanın yöneticUeri fena halde bozuldular boyle bilimsel bir araştırmanın ortaya serdiği gerçeklere... Mustafa Ekmekçi her yazısında önemli sorunlara değinir. Ama bunu 'ben ne büyük gerçekleri gözler önüne seriyorum' bencilliğiyle yapmaz. Rahat bir anlatımla sizinle söyleşir gibi sergiler hepsini... Bir özelliği de en sıkıntılı, en huzursuz, en tehlikeli dönemlerde tam bir yüreklilikle düşüncelerini açıklamaktan kaçınmayışıdır. Yetmezse. satır aralannı konuşturur. Siz kendiliğinizden anlarsınız Ekmekçi'nin ne demek istediğini. neyi anlatmaya çalıştığını... Satır aralannı onun kadar canlı biçimde konuşturan, okuruna ulaştıran başka bir yazar tanımadım. Ekmekçinin yıllar süren muhabirliği ile yazarlık yeteneği birteşince 'kendince', kimseye benzemeyen bir yazı türü, bir yazarlık ortaya çıkmış oluyor. "Uyanın Hey...' Ekmekçi'nin kitaplarından biri. Her biri belgesel değer taşıyan yazılar... 11 Eylül 1978'de şöyle yazmış: "Bilinçlenme, olup bitenin ıcığını cıcığını kurcalamak demek. Nerde ne oluyor, altında neler yatıyor bilmek. Bilinçienmenin başlıca yardımcısı us, bir de sağduyu. Bilinçli kişiler, topluluklar ille de tezelden başarıya ulaşırlar demek de doğru olmasa gerek. Ama onlar kolay oyunlara gelmezler. O da bir başarı ya da başarının ileriye atılmış bir adımıdır. Türkiye'de bir sömürü düzeninin sürgit götürülmek istendiğini, artık bilmeyen kalmadı. Hemen her alanda sömürüyü, bireyciüği, çıkarcılığı gârmeyen gözler görür oldu. Her şeyin altında irili uiaklı çıkarlann yattığı da saklanTiaz oldu." Ekmekçi'nin on bir yıl önceki yazısı yeni yazılmış gibi değil mi? Yalnız bir yerinde ufak bir düzeltme yapmalı, 'irili ufaklı çıkarlar'ı, 'büyük, korkunç ölçüde büyük çıkarlar' diye! Dostum, tum okurların dostu sevgili Mustafa Ekmekçi'ye en kısa sürede sağlıklar dilerim. Tertip Komitesi Adına FILİZ TARAKÇI Tanh: 8 ocak 1989 Pazar Saat: 12.0015.00 Yer: Abıdeı Hurnyet TepesıŞıslı Ö Dr. BEDİR AYDEMİR Yaşamım gerçek ve kalıcı barış mücadelesine adamış, can dostumuz, ağabeyimiz, sevgili öğretmenimiz en verimli döneminde aramızdan aynldın. Pınl pırıl düşüncelerin, insanlığın, direncin ve yorulmazhğın yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. EGE'DEN DOSTLARI VE ÖĞRENÖLERİ ADDSA EFE YÜRÜK AUER İMALAT ANOTNM ŞÎRKETİTNDEN TÂSARRUF SAHİPLERENE DUYURUDUR Şirketimizin yülık faiz ödemeli, briit % 90 sabit faizli II. tertip tahvilleri 16.1.1989 tarihinden itibaren Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nin Menkul Değerler Müdürlüğu ve şubelerinde satışa sunulacaktır. Bu tahvillerin halka arzı, Sermaye Piyasası Kurulu'nun 16.12.1988 tarih ve 124/A15 sayılı iznine dayanmaktadır. Ancak bu izin, tahvillerimiz ve ortaklığımızın kurul veya kamuca tekeffülü anlamına gelmez. 1. Ortakhğın; Ticaret unvanı : AUER tmalat A.Ş. : Gümüşsuyu Cad. No. 28 Topkapı/îstanbul b. Merkez adresi c. Sermayesi i) Esas sermayesi : 5.000.000.000. TL. ii) Ödenmiş sermayesi : 31.12.1987 tarihli bilanço itibarıyla 2.50O.0OO.0OO.TL (*) d. Faaliyet konusu: Dayanıklı ev eşyaları imalat ve ticareti. e. Süresi: 75 yıl f. Çıkanlacak tahvillerden sağlanacak fon, işletme sermayesi ihtiyacıru kısa vadeli kaynaklar yerine orta vadeli kaynaklarla finanse etmek için kullanılacaktır. 2. İzahnamenin; a. Yayımlandığı T. Ticaret Sicili Gazetesi'nin tarih ve numarası: 28.12.1988 Sayı: 2176 b. Halkm incelernesine açık tutulduğu yerler: Şirket merkezi ve Yapı ve Kredi Bankası A.Ş. Menkul Değerler Müdürlüğu. 3. Çıkarılacak tahvillerin; a. Itibari değeri tutarı ve tertibi: 4.500.000.000.TL II. tertip b. Kupürler itibarıyla dağılımı: Kupür değeri Sayısı Toplam tutan 100.000.TL 4.500 adet 450.000.000.TL 450.000.000.TL 25O.OOO.TL 1.800 adet 900.000.000.TL 500.000.TL 1.800 adet 900.000.000.TL 900 adet 1.000.000.TL 5.000.000.TL 360 adet c. Satış süresi: 12 gün 4.500.000.000.TL Başlangıç tarihi: 16.01.1989 Bitiş tarihi: 27.01.1989 d. Erken ödemeye ilişkin esas ve şartlar: Erken paraya çevirme taahhüdü yoktur. e. Satış fiyatı: Tahviller satış tarihi ile satış süresinin bitim tarihi arasındaİci müddete ait faiz tutarı kadar nominal değerden düşük bir bedelle satdacaktır. f. Tahvillerin tamamı hamiline yazüıdır. g. Vadesi 2 yıl h. Ödemesiz dönem süresi: 2 yıl ' i. Tahvillerin ödeme planı: Ödeme tarihi Faiz Anapara 27.01.1990 4.050.0O0.OO0.TLT 27.01.1991 4.050.000.000.TL 4.500.000.000.TL 8.100.000.000.TL 4.500.000.000.TL j . Faiz ve anapara ödeme yerleri: Yapı ve Kredi Bankası A.Ş.'nin Menkul Değerler Merkezi, birimleri ve tüm şubeler. 4. Anapara ve faizlerin vadelerinde ödenmesini taahhüt eden kişi ya da kurum yoktur. (•) Ödenmiş sermaye 26.1.1988 tarihinde 1.000.000.000.TL ve 23.5.1988'de 1.500.000.000. TL arttmlarak 5.000.000.000,TL'ye çıkarılmıştır. TUKEM1M Ü DİL VAZACAkVE İngiliz Lisan Okulları Danışma Merkezi Cumhunyet Cad 173/1B Elmadag Istanbuı 8023C Hılton Otelı karş.sı Tel ı1l 148 39 77 • 148 79 43 Tlx 27498TUSMTRFax IÜ1329729 SI2 DE JN6İLİZCE ÖĞRENECCK, Öğretmenimiz, arkadaşımız, gerçek insan, kalıcı ve adil bir barışın yılmaz savaşçısı Dr. BEDİR AYDEMÜTi yakalandığı amansız bir hastalığın sonucu yitirdik. Düşünceleri düşüncemizdir. Onu demokrasi kavgasında yaşatacağız. FRAÎVSA'DAN ARKADAŞLARI VE ÖĞRETSCİLERİ ADINA tŞÇEN SESLt KALBINIZI KORUYUNUZ BAŞSAĞUĞI Şirketimiz Planlama Koordinatöru ZtVER BAYAZIT'ın değerli annesi MÜMRE BASLÂZTFI kaybetmiş olmanın üzüntüsü içindeyiz. Merhumeye Tanndan rahmet, ailesıne başsağlığı ve sabır dileriz. TÜRK KALP VAKFI Muayene Laboraluvar. Rontgen Tel 175 12 45 • 118 58 66 PEM ŞİRKETLER GRUBU KARS 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1985/300 Davacı Maliye Hazinesi tarafından davalı NADİYE ÖZYURT. aleyhine mahkememizde açmış olduğu tespitin iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda davanın reddine dair verilen 6.5.1987 gün ve 1985/300 esas, 1987/95 sayılı karan davalımn gösterilen adreste tanınmadığından tebliğsiz iade olunmuş, zabııaca yapılan tahkikatta da davalımn adresimn tespit edilmediği, dava dilekçesinin dahi ilanen tebliğ edildiği cihetle kararın ve iş bu karar davacı Hazıne vekilince 14.12.1988 gunlu dilekçe ile temyiz edilmiş olduğundan yayını takiben 15 gun sonra kararın ve temyiz dilekçesinin davahlara tebliğ edilmiş sayılacağı ilanen tebliğ olunur. Basın: 38334 KASMİ Ç1KTI KASETİ ÇIKT1 KASE1İ ÇIKJ1 DOSTLAR MUHABBETİ BtTMEYEN T U R K U L E R Abuzer Kantkoç AH Ekber Eren Hasret GiOttMn İngiltere'de AuPairlik yaparak Ingılizce oğrenmek ister mısinız? tlgvlenen genç bayanlar. Turkışe'nin ilk \uPaır acentesi Derin Lımıtede başvurun. 1.158 53 42 • 4.213 68 67 ALMANCA DERSİ VERİLİR 174 49 15 1 ngilizce' yıİ ngihere'de AuPaırlik yaparak gerçekleştırebilirsiniz. Bayanlar genel servisi arayın 1153 14 % Ingilizce ve Fransızca ders verilir. Tel.: 151 62 80 198788 Yıldız Uni. okul kimliğimi kaybettim. Geçersizdir. A.OZA V KÜÇÜKTA TLIDIL ÇOCUĞUNUZA YÜCEL GÖKÇE YILMAZ GÜNEYMN ANISINA BASİNA VE KAMUOYUNA 2. sayımız da baskıdan çıktığının ertesi gunu toplatılarak, basına yönelık antidemokratık uygulamalar sürdürülmektedir. Demokratik basına yönelik bu gıbı saldırıları şıddetle kınıyoruz AL ŞAFAGIM Yeni adres ve telefon: SALTUK PLAK VE KASETÇİLİK İMÇ6 Blok6517 Unkapanı (Istanbul) Telefon: 513 73 69 «TLIK hedef SİYASİ OERGİ P.K.152 BEYAZIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle