Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 OCAK 1989 * * CUMHURİYET/15 '89 İlkbaharYaz Modası Ünlü modacı Christian Lacroix geçen pazar gunu Pariste ılkbahar ye yaz modası ıçin hazıriadığı koleksıyonunu sundu. Fotoğraîta görulen organza kumaştan panço "Seni Seviyorum" adını taşıyor ve üzerinde elle boyanmış çiçek resimleri var. Şifondan pantolon üzerine giyıliyor. (Fotoğraf. AP) Gazeteci Adem Kavas donarak öldü NEVŞEHtR (Cumhuriyet) Gazeteci Adem Kavas (33), Nevşehir'e bağlı Avanos ilçesinde donarak öldü. 19731985 yıllan arasında Nevşehir'de çeşitli gazete ve ajanslann muhabiri olarak görev yapan Kavas, önceki akşam arkadaşlarıyla birlikte Avanos'un Ceman mevkünde biı bağ evine içki içmeye gitti. Arkadaşlanyla arasmdaki bir tartışraa nedeniyle dönuşte otomobile alınmayan Kavas, içkinin de etkisiyle yolda soğuktan donarak öldü. Ceset bir yurttaş tarafından bulundu. Kavas'ın cenazesi dün toprağa verildi. Kavas evli ve bir çocuk babasıydı. Kanser, AEDS,kalp Tıbbın şeytan üçgeni: \ Beyzbol hastası Birteşik Amenka'da beyzbol, futbolun Avnjpa ve diğer ülkelerde olduğu kadar popülerdır ABD'de en sevilen oyun olan bu spor dalındaki karşılaşmalar büyük bir heyecanla iztenir. Miami'de Ken Reed adlı bir beyzbol hastası takırnının maçına yüzü boyalı halde giderten herhalde, karşılaşmanın yanı sıra. kendisi de bıraz ılgı toplamayı tasarlıyordu. (Fotoğraf: Reuter) Trafalgar Meydam'nın kuşları Umdra'nın HABERLERİN DEVAMI unlu Trafalgar Meydanı'ntn güvercınlenm şımdılerde Kolombiya asıllı 6 yaşındakı sevimli Claudta Milena beslıyor Annesibabasıyia birkac yıldır Londra'da yaşayan Claudta bu işı gönüllü yapıyor. 0 da memnun, kuşlar da (Fotoğraf: Reuter) ANKARA (ANKA) Modern tıbbın bütun uğraşüara karşın kesin çözum bulamadığı hastalıkların başında kanser, AIDS ve kalp hastalıklarının geldiği bildirildi. Ilaç ve Kîraya Endüstrisi İşverenleri Sendikası'nm yayın organı raporda yer alan çeviri yazılarda İngiltere'de yapılan bazı anketlerin sonuçlarına yer verildi. Ankete göre insanların yüzde 70'i öncelikle kanserin tedavisini sağlayan ilaç beklentisi içinde bulunuyorlar. Bumı, yüzyılın hastalıgı AIDS'e yönelik ilaç beklentisi, onu da sanayileşmiş toplumların birincil hastalığı kalpdamar rahatsızlıklarının tedavisine ilişkin ilaç bulunması umudu izliyor. Raporda kanserde kullanılan Interferon adlı ilacın, uygulamalannın sonuçlarına da değinildi. Dali bu kez ölümden kaçamadı Okulu'nda resim eğitimi gördükten sonra 1925'te Barcelona'da, 1926'da Madrid'de iki sergi açtı. O sıralar îspanya'da ozan ve oyun yazan Federico Garcia Lorca ve sinema yönetmeni Luis Bunuel'le yakın dostluklar kuran Dali, 1928'de Paris'e giderek Picasso ve Miro ile tanıştı. Gerçeküstücü çevrelerle yakınbk kuran sanatçı AP'nin verdigi habere göre Fi giderek bu akımın öncülerinden gueras Belediye Başkanı ve ressa biri oldu. mın yakın dostu Mariano Lorca, Dali'nin, vasiyeti uyannca, mum1929'da Fransız ozan Paul EJuyalandıktan sonra Figueras'taki ard'ın eski kansı Gala'yla evlenen Dali Müzesi'nin iç avlusuna gö Salvadot Dali, aynı yıl Galerie müleceğini bildirdi. Geamans'ta açtığı sergiyle büyük başan kazandı. Dali'nin yasamınDali'nin doktoru Carios Vonda her zaman önemli bir yeri olan sati, unlü sanatçmın Barcelona Gala ise onun gerçeküstücülükle yakınlanndaki Figueras kentindebütünleşebilmesinde büyük bir rol ki hastanede sabah saat 9.1S'te oynadı. hayata gözlerini yumduğunu açıkYönetmen Bunuel'le birlikte ladı. Dr. Ponsati, Dali'nin bir suredir zatürreeye yakalanmış oldu 1929'da "Endülüs Köpeği",, ğunu, hastalığın giderek artan bir 1931'de de "AJtın Çağ" adlı filmsolunumyetersizliğine yol açtığı leri çeviren Salvador Dali, 1934'te 1 nı ve kalbinin büıün bunlara da de Lautreamont'un "Maldoror un Şarkılan" adlı kitabım resimyanamaması sonucunda öldüğüledi. 1937'de Italya'yı gezerek Rönü belirtti. nesans dönemi yapıtlarını ve BaSon 5 yüdır sürekli rahatsızlığı rok üslubun örneklerini inceleyen yüzünden resim yapamayan Da İspanyol sanatçı, 1940'ta ABD'li, geçen kasım ayuıdan bu yana ye yerleşti, 1941'de Nevv York tam üç kez Figueras Hastanesi' Modem Sanatlar Müzesi'nde büne ve Barcelona'dakî Quiron Kli yük bir toplu sergi gerçekleştirdi. niği'ne kaldmlmış, ancak her de Ertesi yü "Salvador Dali'nin Gizli fasında sağlık dururnunda duzel Yaşamı" adlı özyaşam öyküsünu me görülduğunden taburcu edil kaleme alan sanatçı, bu kitapta, mişti. Dali'nin cenaze toreni, sa çocukluğunda şiddetli isteri kriznatçının 1904'te doğduğunda vaf leri geçirdiğini beliniyordu. Okultiz edildiği Figueras'taki San Pe da öğrencileri ayaklanmaya kışre Katolik Kilisesi'nde yapılacak. kırttığından kısa süre mahkum olGerçekustüculüğün en önde gelen temsücilerinden, ressam ve ozgun baskı sanatçısı Salvador Dali, Madrid Guzel Sanatlar Kıiltür Servisi Aralannda Pablo Picasso ile Joan Miro'nun da bulunduğu büyük İspanyol ressamlan kuşağının son temsilcisi, gerçekustucü sanatçı Salvador Dali, uzun süredir yakalandığı zaturree sonucu dun Ispanya'mn Figueras kentindeki hastanede öldü. Dali, 84 yasındaydı. muş, 1926'da da okuldan uzaklaştırılmıştı. lkinci Dunya Savaşı'ndan sonra ABD'den ayrılarak tspanya'ya dönen Dali, yaşamı boyunca "olagaııdışı" tavırlan ve "gösterişçi" yanıyla da ününü sürdürdu. Dali, daha ilk yapıtlannda geliştirdiği kendine özgü bir mitolojiye ve bilincaltı dünyasının imgelerine sonuna kadar bağlı kaldı. Resimleri hadım edilmekten ve boşluktan duytılan korku, mastürbasyon, doğum öncesi yaşama duyulan özlem gibi dnsel imgelerle de dolu olan Salvador Dali'nin sanatı, birçok eleştirmen tarafından, "aklın, gerçeklerin iistüne örttüğü örtüyü kaldınnak" olarak nitelendi. Dali, zaman zaman emperyalizmi öven sözleri ve paraya düşkünlüğü yüzünden, 1939'dan başlayarak başta Andre Brcton olmak üzere gerçeküstücüler tarafından hareket dışında görülmeye başlandı. 1930'ların sonlarında ttalyan Rönesans sanatından etkilenen ve özellikle RaffaeUo'dan kaynaklanan bir tür çağdaş klasikçüik arayışına giren Dali, 2. Dünya Savaşı'ndan sonra gizemci bir sanat anlayışı geliştirdi, ama bu değışim yine de bütünüyle gerçeküstücü bir bakış açısının dışında kalmadı. "Son Yemek", "Diriliş", "Dali'ye Bakan Gala" gibi yapıtlan Dali'nin geç dönem çalışmalarının en ünlü örnekleri arasında yer aldı. Dünya basınında (Baştarafı 16. SayfaJa) rüşü savunuldu. Robert Maxwell'in lkinci Dünya Savaşf ndan hemen sonra Berlin'de başlayan yayıncılık macerası, 1984'te "Mirror Grubu" gazetelerini satın almasıyla doruğuna ulaştı. Bilimsel dergi yayıncılığında önde gelen isimlerden "Pergamon Press"i 1951'de satın alarak yayıncılığa giren Maxwell, gençli|inden beîi savunduğu sol fıkirlerini particüikle pekiştirerek, 196470'de tşçi Partisi'nden milletvekili seçildi. Maxwell, aynı donemde Avustralyalı basınyayın imparatoru Rupert Murdoch'la yaptığı yanşlan art arda kaybetti. Satın almak istediği iki gazeteyi de iki yıl üst üste Murdoch'a kaptırdı. Ama muradına 1984' te ererek "Mirror Grubu" tarafından yayımlanan 6 gazetenin birden patronu oldu. Grubun en büyük gazetesi "Daily Mirror"un fıyaıını derhal yarıya indirerek lotarya başlattı. Gazetenin tirajı önce 3.5 milyonu geçtiyse de son bir yılda 3.2 milyona indi. Murdoch'unkilerse sürekli artmakta. 1987'de "24 saat uyumayan biı baskente 24 saat uyumayacak gazete" sunmaya girişen Maxwell'in "Daily News" denemesi 5 ay dayanabildi. Akşam gazetesi olarak planlanan gazeteyi rakipleri yaşatmadılar. Sahip olduğu kuruluşlann sadece "verimlilik, kâr ve rekabet" esasına göre çalışmasını öngören Maxwell, "Burası hayırseverler derneği degil" diyerek, sürekli olarak "adam alıp adam almastyla" tanıruyor. Örneğin 1981'de satın aldığı Ingiltere'nin en büyük basımevinde çahşan 13 bin kişinin yarısını, "Daily Mirror"da da yuzde 60'ını işten çıkarttı. Geçen kasım ayında Amerika'nm tanınmış yayınevi "Macmillan"ı, 2.7 milyar dolara satın alan Maxwell, uydu haberleşme sistemine de giriyor. "Time" Dergisi'ne verdiği raülakatta, şöyle diyor: "Bilgi, her'yıl yuzde 20 oranında artıyor. On y\\ önce petrol ne idiyse, şimdi haberleşme de o. Dunya çapında 7 ila 10 haberleşme örgiitü olacak, ben de onlardan biri olmaya karariıyım. Amerika'yı katraadan dünya çapında bir haberleşme şebekesi kuramazsınız. Dünyadaki bilgisayar programlannın yiizde 80'i, bilimsel bilginin de yansı Amerika'da". "MacmiHan"ı üste 1 milyar dolar "fazla" vererek almasının nedeni de bu. 40 yıl önce kurulan ve tekelleşmeyi "kamu yaran açısından" inceleyerek hükumete görüş belirten "Tekel Komisyonn" gitgide karmaşıklaşan i; dünyasındaki şirkct alımsatımları, birleşme ve ayrılmaları konusunda hakemlik görevi yapıyor. Komisyon hakkında, "Tekel nedir sonısnna ancak Hazreti Süleyman cevap verebüir" şeklinde şaka yapılmasma rağmen belli başlı en önemli anahtar şu: Şirketlerin bilançolarındaki pozitif değerleri, yani maddi varlıklan ya da toplu hisse senetlerinin yuzde, 2S'i, önceden belirlenmiş bir düzeyi aşıyorsa, "Tekel Komisyonu"na başvurarak, durumun incelenmesi istenebiliyor. Başvuruyu Sanayi ve Ticaret Bakanı da yapabildiği gibi, rakip bir şirketin tekelleştiği göruşunde olan bir şırket de yapabiliyor. Yakınlarda bunun örnekleri yaşandı. Türkiye turizm piyasasında da rakip iki şirketten biri olan "Thomson", "Horizon"i satın alınca, rakibi 'Intasun" Komisyon'a başvuıdu. "Thomson"un piyasanın yüzde 37'sine sahip olduğunu savundu. Ancak başvuru kabul edilmedi. Öte yandan "British Petroleum" şirketinin halka açılan hisse senetlerini satın alarak şirkette yuzde 21.7 hisse sahibi olan Kuveyt'in, bunu yüzde 10'a indirmesi istehdi. "British Petroleum". Ku\eyt'e sattığı hisseleri geri alacak. Kuveyt'in aradaki kân 350 milyon sterline yaklaşıyor. "Tekel Komisyonn" bir yandan hükümetin bir yandan da Avrupa Komisyonu'nun beklenti ve çıkarlarını bağdaştırmaya çalışıyor. 1992 Avrupa Tek Senedi'nin yürürlüğe girmesine az kala, Avrupa Komisyonu, şirketlerin birleşmesi ya da ayrılmasında daha çok söz sahibi olmak istiyor. Ayrıca bu işlemlerin "ulnsal" çıkarlardan çok, Avrupa'nın çıkarları açısından değeTİendirilmesinden yana. Perle'nin lobi şirketi hayalî (Baştarafı l. Sayfada) gelişti ve Büyukelçi Şükrii EJekdağ 875 bin dolarhk anlaşmayı imzalama oldu bittisiyle karşı karşıya bırakıldı. • Bu anlaşmayla birlikte Türkiye iki Amerikan lobi şirketine yılda 2 milyon 75 bin dolardan giınde 8 bin dolar (yaklaşık 16 milyon Hra) ödemeye başladı ki bu da Türkiye'yi Güney Afrika ve Güney Kore gibi büyük sorunlan olan ülkelerin lobi dilimine soktu. • Diğer boyut da Türkiye'den: Olaya Semra Özal'ın kardeşi Mehmet Yefinmen'in de adı kanştı. Richard Perle, Amerikan Savunma Bakan Yardımcılığı'ndan ayrıldıktan sonra yaşamıru konferans vererek ve yazı yazarak kazanmaya başladı. Perle, Reagan'ın gözdeleri arasına girdiği dönemde, Amerika'nın dünya stratejisinin mimarlanndan birisi olarak sivrildi. Dolayısıyla, eriştiği "bilgi derinliği" bakanlıktan ayrıldıktan sonra onu Amerikan dış politikası konusunda söz soyleyecek en yetkin kişiler arasına getirdi. Perle görevden aynldığında geride geniş bir etki alanı bırakmıştı. Perle ile Ankara arasındaki "ticari" amaçlı ilk temas işte bu dönemde başladı. Perle, Ankara1 ya gidip geliyor, artık resmi sıfatı olmamasına karşın, Büyukelçi Robert StrauszHupe'nin Çankaya'daki resmi rezidansında kalıyordu. Bu ziyaretlerden en sonuncusu geçen kasım ayında gerçeklejti. PerJe'nin ziyaret nedeni Washington'da duyuluyor, ancak gerek Türk gerekse Amerikan kanadı o günlerde ancak '•ya/ılraamak" kaydıyla konu uzerinde konuşuyordu. Perle'nin amacı para karşdıgı Türkiye'nin lobisini yapmaktı. Ankara' daki baza makamlar da bu fikre yakınlık duyuyordu. O günlerde yine Perle'nin adı etrafında Washington'da "Mehmet Yeğinmen'Mn de adı geçiyordu. Yeğınmen'in Başbakan'ın eşi Semra özal'ın kardeşi Dr. Mehmet Yegınmen olduğu sonradan anlaşılıyor, Perle'nin onunla bağlantı yollan aradığı bildiriliyordu. Perle daha sonra Başbakan Ozal ile "işadamı" olarak en az iki görüşme yapıyordu. Perle'nin yılda yaklaşık 2 milyar lira karsılığmda Türkiye'ye sunüuğu "lobi" yöntemi şöyleydi: "Bir şirket kuralım. Ben bu şirkete damşman olayım. Ön plana çıkmadan tıim işi ben götöreyim. Perde arkasında Türkiye'ye daha yararlı olunım." Perle'nin kaygısımn tümu Türkiye için daha etkili lobi yapmaktan kaynaklanmıyordu. Çünku Washington'da en etkili lobinin "menfaatsiz" yapıldığını Perle bilirdi. Ve nitekim kendisi Türkiye'nin stratejik önemine inandığı için bunu yapmasının önunde engel yoktu, üstelik çok da etkili olurdu. Perde arkasında kalmak istemesinin asıl nedeni Türkiye adına lobi yapabilmesi için ABD Adalet Bakanhğı'na "Türkiye'nin lobicisi" sıfatıyla resmen kaydolmasının yaratacağı sakıncalardan kaynafclanıyordu. "Amerika'da Türkiye adına kim lobi yapabilir?" sorusunun yanuını belki de en iyi bilen kurum olan Dışişleri Bakanlığı devre dışı bırakılarak yürütülen bu göruşmeler, yaklaşık bir ay süruyor ve sonunda VVashington Buyukelçiliği'ne "anlaşmayı imzalayın" talimatı veriliyordu. Son bir yıl ıçınde Turk Dışişleri'ne yapılan uçüncü "bypass"tı bu. Üstelik en sonuncusu Türkiye'nin hayli ağzını yakmıştı. Başbakan Özal'ın, Devlet Bakanı Kahveci'ye, onun da Başbakan adına General Dynamics'e verdiği talimatla fınans desteği sağlanarâk'Jack Anderson'ayaptınlan Türkiye'yi tamtıcı film, tam bir "tanıtım felaketi" ile sonuçlanmıştı. Bu olayın üstünden daha iki ay geçmeden bu kez de Perle olayı oldu. 1980'den sonra Amerika'da Turk lobisini kuran Washington Büyükelçiliği bir sabah aniden daha önce adını ne elçiliğin, ne de VV'ashington'daki "lobicilik dünyasının" işittiği bir şirket ile anlaşma imzalama talimatı ile karşılaştı. Üstelik orada bir şirket de yoktu. Yani istenen, bir "hayali şirket" ile sözleşme yapılmasıydı. Karşıdaki muhataplar ise Olay nedir? otuzlarında uç tane genç avukattı: Douglas Feith, Mark FeMman, Micheal Mobbs. Böyle bir işi bitirebildiklerine göre becerikli ve vetenekli olduklan ortadavdı, VVashington Büyükelçiliği, talimata uyarak anlaşmayı imzaladı ve hemen ertesinde sakıncaları ortaya çıkmaya başladı: 1 "Hayali şirket": Amerikan yasalanna göre yabana bir hukümet adına lobi yapacak kişi ve şirketler Amerikan Adalet Bakanhğı'na resmen kaydolmakla yükümlu. Bu kayıtlar kamuya açık, isteyen fotokopi alabiliyor. Adalet Bakanhğı'ndan sağladığımız dokumanlar "International Advisors" adlı bu şirketin "hayali" olduğunu belgeliyor. En azından Türk Büyükelçiliği ile anlaşma imzalandığı sırada hayali. Çünkü Adalet Bakanhğı'na verdikleri belgelere göre oRsi yok, telefonu yok, personeli yok, bütçesi yok. Hatta personel genel müdürü, yönetim kurulu başkanı yarım gün çalışıyor, ama alacaklan para hayali değil: Yılda 875 bin dolar, yaklaşık iki milyar lira. Şirket bu durumda kurulma parasını, mobilya paralarını bile Türkiye'den alıyor. 2 lkinci şirket: Türkiye'nin diğer lobi şirketi Hill And Knowlton'un büyükelçilik ile imzaladığı sözleşme de Adalet Bakanlığı kayıtlarında. Bunları incelediğimizde Türkiye'nin Perle'nin naylon şirketine de aynı işi yapması için para ödediği anlaşılıyor. Arzulanan iş aynı olduğuna göre, bu Hill and Knowlton'un işini iyi yapamadığı anlamına geliyor ki o zaman bu şirketle sözleşmenin iptali gerekiyor. Oysa böyle Wr girişim de yok. 3 Perle'nin adı geçmiyor: Yeni şirket ile yapılan anlaşmanın hiçbir yerinde Perle'nin adı geçmiyor. Bu durumda Amerikan yasalan Perle'nin Türkiye için lobi yapmasına engel, Adalet Bakanhğı'na "Ben Türkiye'nin lobicisiyim" diye başvurması gerekiyor. Nitekim Adalet Bakaıılığı parmağını bunun üstüne basmış durumda. Olay Amerikan iç politikası açısından öyle bir skandal niteliği taşıyor ki, Türkiye boyutu bunun yanında önemsiz kalıvor. Dali'nin (Baştarafı 16. Sayfada) simlere yalruzca birer sanat yapıtı, üstelik gerçeküstücü birer sanat yapıtı olarak bakmamız gerektiğini düşünmüş, bu sözümona monarşist, katolik, teşhirci, dolar açgözlüsü bireyi gözardı edip, bu resimlerin gözler önüne serdiği yaratıcı bir insanın düş gücünün boalgılamaya çahşıruştım. Ressam öldü. Onunla birlikte, dolar açgözlusu, ün duşküniı, söyledi|i yalanlara kendi de inanmayan insan da öldü. Sözcük oyunu yaptığım sanılmayacağını bilsem "gereekallı" insan diyecektim. Ama işte, bunu da dedim. Resimlerine ise dilimi uzatamayacağım. Çünkü bu resimlerden çok şey öğrendim. Özellikle de, resim yoluyla da düş göriilebileceğini, üstelik bu düşiin, uyurken görunen duşle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını. 20. yüzyılın en önemli sanat ve düşün akımıydı gerçeküstuculük. Dali ise, bu akımın en önerali ressamı. Çinlilerin bir sözünü tersine çevirerek soyleyecek olursam, "önce ressam, sonra insan..." Ahmet (Baştarafı 14. Sayfada) man yapıyordu. Maçta gol atmasa da; milli maçta kötu oynasa da; bir eli yağda bir eli balda askerlik yapıyordu... Işte; Turk sporunun ana sorunu bu. Amatör sporculara eşit imkân vermeden onlardan dağlarını devirmelerini istiyoruz, yapamayınca da kızıyoruz. "Inançlıyız" diyoruz. Vermeden almak, Allah'a mahsus bunu unutuyoruz! ŞEKERBANK 3. İstaribul, TJîuslararası Takım Tezgahları, Metal ve Ağaç İşlem Makinaları.Hidrolik. ve Pnömatık A Sistenüer, Mekanikve Özel Tafcunlar, El Alet k leri,ÖlçümveKontrolCihazları, Eneıji Donanıınları ve Teknikleri Endüstriyel Fuarı Japonya, A.B.D., S3.C3., İngiltere, B.AİTnanya, Fransa, İtalya, İsviçre, İspanya, İsveç, Avrustnrya, D JVlmanjra, Cekoslovakya, Polonya, Macarlstan, Btü^aristan gibi devletlerin sektöre dunya çapında egemen kuruluslan yaıusıra di^er yat>ancı ve uluslararası duzeydeki Turk lcuruİTjşlarıran katilımı ile gerçek uluslararası duzeyde.. Türkiye pazan için yeni birçok ürün ve dünyanm en yeni teknolojüeri, türa sektör çeşitieri ile bir arada... Pazarlarna potansiyeli, prezantasyon kalitesi, olaganüstu katalam kapsamı ile sektörünün nitelikli tek fuarı... Üstelifc, Türkiye'ueki tek amaça uygun ve ner turlü modern altyapıya sanip dunya standartlanndaki tek özel fuar merkezinde. 2 5 2 9 OCAK 1 9 8 9 HmX)N(X)NVEWTI0N&EXHBm0NCENTER ZiyaretSaatleri:12.0020.00 A&O