19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 TEMMUZ 1988 *** HABERLERİN DEVAMI CUMHURİYET/13 Çevreyi Korumak... (Baftarafi 1. Sayfada) liç gibi... evreye özel koruma Haber Merkezi Köyceğiz, Fethiye ve Gökova Körfezi'rıin bir bölümü Bakanlar Kurulu'nun kabul ettiği bir kanun hükmündeki kararname ile çevre kirlenmesi ve bozulmasına karşı özel korumaya alındı. Başbakanlık'ça "özel çevre koruma bölgesi" olarak belirlenen bu alanlarda, koruma ve kullanma esaslarına yönelik çalışmalann yapılması için geçici bir örgüt kurulacak. Bu örgütün kurulmasına kadar da bu alanlarda yapılan tahsisler, verilmiş ön izinİer ile mevcut her ölçekteki plan kararları konusunda herhangi bir uygulama yapılmayacak. Özel çevre koruma bölgesi ilan edilen alanlarda inşaatı sürmekte olan ya da proje aşamasında bulunan tesislerin yapımı da böylece askıya alınmış oldu. Ancak çevreden sorumlu Devlet Bakanı Adnan Kahveci bu alanlarda daha önce verilmiş olan ön izinler, yapılan tahsisler ve mevcut plan kararlanmn iptal edilmeyeceğini söyledi. Bu durumda olan tesislerin yatak kapasitesinin 20 bin dolayında olduğu belirtiliyor. Kararla birlikte en iyi bilinen iki örnek, Dalyan Iztuzu'nda Kavala grubunun oteli ile Fethiye Katrancı koyunda tbrahim Yazıcı'nın yaptırdığı turistik tesis inşaatları da bir süre askıya alınacak. Çevre koruma konusunda alınan son karar ilgili çevrelerde memnunluk yarattı. Bakanlar Kurulu'nun dün Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, özel çevre koruma bölgesi ilan edilen yerler şöyle: Köyceğiz'de: Dalyan, tztuzu, Sülüngür Gölü, Delikada, Dalyan köy. Fethiye Körfezi'nde: Ölüdeniz, Gemiciler Adası, Kozağacı, Akça Burnu, Kocagöl, Kapıdağ Yanmadası, Kurtoğlü Burnu, Yassıca Adaları, Katıancık Koyu ve Adası, Göcek, Kızılada, Karagedik, Günlükbaşı. Gökova Körfezi'nde: Gökova Limanı, Gelibolu Limanı, Sideyri Adası, Karaca Adası, Zeytinli Adası, Hırsız Limanı, Börtübet Limanı, Kara Burnu. Bakanlar Kuruiu'nun kabul ettiği kanun hükmündeki kararnameye göre bu yerler; çevre kirlenmesi ve bozulmasına karşı korunması, doğal güzellikleri ve tarihi kaJıntılarının gelecek nesillere aktarılmasının güvence altına alınması amacıyla "özel çevre koruma bölgesi" olarak saptandılaı. Karara göre Başbakanlık, bu alanlarda koruma ve kullanma esaslarıyla plan ve projeleri hazırlayacak. Başbakanlık söz konusu alanlarla ilgili bir düzenleme yapılıncaya kadar, uygulamanın gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla on yıl süre ile geçici bir örgüt kurmaya yetkili oldu. Bu örgütte görevlendirilecek personel, Başbakanlık'ça sağlanacak. Daha önce ilan edilen turizm alan ve merkezleri içinde kalan "özel çevre koruma bölgeleri"nde yapılan tahsisler, verilmiş ön izinler ile mevcut her ölçekteki plan kararları konusunda, bu karann amacına uygun değerlendirme yapılıncaya değin, herhangi bir uygulama yapılmayacak. Karar, yürürlükte olan Çevre Yasası'nın "İllkenin temel ekolojik sistemlcrinin dengesinin bozulması, hayvan ve ritki tiir ve nesillerinin tehlikeye düşürülmesi ve doğal zenginliklerin tahribi yasaktır" biçimindeki 9. maddesine dayanılarak alındı. İzmir Büromuzun haberine göre, kararı duyan Türk ve Alman Yeşiller, 20 temmuzda Dalyan'da "Kaplumbağa Şenliği" yapacaklarını açıkladılar. Alman Hayvan Türlerini Koruma Derneği Başkanı Günther Peter, "Türkiye'nin çevre korumacılığı konusunda gösterdiği duyarlılığın tüm dünya ülkelerine örnek olması gerektiğini" belirtti. Türkiye'de kaplumbağaların yumurtladığı İztuzu kumsalında otel yapımıyla ilgili projenin başlatılmasıyla "çevre korumacılığı" konusundaki duyarlılığın arttığını ve bu konuda tüm Türkiye'de eylemler gerçekleştirilmeye başlandığını belirten Yeşiller Partisi Genel Başkan Yardımcısı Melih Ergen de alınan karardan dolayı hükümeti kutladı. nın yapılacağını söyledi. Bu pilot bölgelerde çevre koruma standartlannın yükseltileceğini ve daha " k a ö " hale getirileceğini kaydeden Kahveci, bu konudaki yaptırımların yeniden gözden geçirileceğini ve daha etkin bir sistem kurulacağını bildirdi. Daha sonra Isparta'da bir sanayi kuruluşunun zehirli Alman sanayi atıktannı "katt yakıt" diye ithal ettiği ortaya çıktı. Çevre Genel Müdürlüğü inceleme sonucu bu zehirli atıkların Almanya'ya geri gönderilmesini kararlaştırdı. Ancak Batı Almanya'daki yetkililerin isteksizliği nedeniyle çöpler hâlâ Isparta'da bekliyor. Kütahya Tavsanlı'ya çöp rthali ve çöp yakma tesisi kurulması tartışmaları kamuoyunun dikkatini çeken diğer bir olaydı. Ve son olarak Karadeniz Ereğli ve Izmit'e demirleyen atık yükiü gemiler, uluslararası mafyanın Türkiye'yi "çöplük" olarak görmekten kolay kotay vazgeçmeyeceğinin bir kanıtı gibiydi. Bu olayiann bir yıldan kısa bir süre içinde peş peşe gündeme gelmesi ise sorunun "sıcaklığını" gösteriyor. Bu alanda gerekli duyarlık ilgili her çevrede sergilenmeye devam edilmelidir. • Ancak çevre sonjnu kuşkusuz "çöp ithaü" ilesınıriı değildir. Hızla sanayileşen bir dünyada doganın nasıl tahribata uğradığı son yıllarda çarpıcı bir biçimde ortaya çıkmıştır. Çemobil patlamasının nükleer bulutlan ülkeler üstünde yeni bir tehdidin ilk habercisi olarak gezinirken, daha kısa bir süre Ğnce Kuzey Denizi'nde balıklan ve foklan kitle halinde öldüren "katil yosunlar" insanoğlunun yarattığı yeni bir bilim kurgu canavarı gibiydi. Çevreyi hesaba katmayan bir sanayileşmenin bedeli ağır ödenıyor. Artık Avrupa'nın hemen hemen bütün ülkelerinde sanayi ve çevre konulan birlikte ele aiınmaktadır. Çünkü önce kirletip sonra temizlemeye kalkmanın faturası çok daha yüktü oluyor: Tıpkı Ha • Türkiye'nin henüz gelişmekte olan ülkeler arasında yer alması, başka bir deyişle, sanayileşme hareketini oldukça arkadan izlemesi, çevre ve doğanın korunması açısından bir avantaj olarak gorülebilir. ömeğin Akdeniz'deki büyük kirienmeye karşın, Akdeniz sulannın hâlâ en temiz olduğu yerler Doğu Akdeniz ve Türkiye kıyılandır, Akarsulanmızın hiçbiri bir Ren Nehri kadar kirli değildir. Ûlkemizin çeşitli köşelerinde hâlâ "kuş cennetleri", ünlü Caretta kaplumbağalannın yumurtlamaya geldiği kumsallanmız vardır. önümüzdeki yıllarda ekonomik kalkınmada g'rrtikçe önemli bir yer alması beklenen turizm açısından Türkiye, bu doğa cennetlerini korumayı başarabilecek mi? Betonlasmamış kıyıların, bozulmamış doğal güzelliklerin, çağdaş turizmin en büyük sermayesi olduğunu iş işten geçmeden fark edebilecek mi? Resmi Gazete'de dün yaytmlanan bir Bakanlar Kurulu kararı bu alanda olumlu bir adımın artını çizmektedir. Bu karara göre Köyceğiz, Fethlye, Gökova körfezleri "öze/ çevre korvma bökjeieri" ilan edilmiştir. Tabii her şeyden önce bu karann nasıl uygulanacağını görmek gerekiyor. Ama bu karar bile tek başına Türkiye'de de "çevre bilinci"rim artık Ankara'da dahi gelişmeye başladığını gostermektedir. Bu karann kâğıt üstünde kalmamasım temenni ederiz. Türkiye'nin de "çevresi"ri\ gittikçe daha çok fark etmesi, daha mutlu bir yaşam yolunda mesafe alınmasıyla eşanlam taşır. "Benden sonra tufan" adamsendeciliğinden kurtulmak, daha güzel bir dünyaya açılan kapıyı aralayacaktır. Göltaş Alman çöplerinî gönderiyor ALt tHSAN ÇAlfrl Isparta Özal, Göcek'e gidiyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Turgut Özal beş günlük bir tatil için bugün yeniden Göcek'e gidiyor. Özal, Ramazan Bayramı'nda da Göcek'te bir süre tatil yapmıştı. Başbakan Özal'ın bu tatili sırasında Başbakanlık "yazlık konutu" yapılması düşünülen araziyi de gezeceği belirtiliyor. Başbakan özal, bugün öğleden sonra özel uçağıyla Dalaman Havaalanı'na gidecek. Karayoluyla Göcek'e geçecek olan Özal, 11 temmuz pazartesi gününe kadar eşi Semra Özal ile birlikte dinlenecek. ANKARAdan YMJÇIH D06M deriliyor. Uzmanların da katılmasıyla "yapılanmaya karşı önlemek, çevre kirliliğinden korumak" üzere belli yerler saptanıyor. Dünkü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararnamesinin ilk tohumu Antalya'da atılıyor. Başbakan Özal o sohbette bizlere dönüyor ve "Bunları yazmayın, şimdilik aramızda kalsın. Sonra işin içine binbir türlü başka iş girer. Bu meseleyi bir anda kamuoyuna açıklamak lazım, ancak karardan sonra" diyor ve işte karar da dün açıklanıyor. Koçman gibi tanınmış işadamlan ve holdinglerin de Fethiye, Göcek, Dalyan, Gökova çevresinde sahip olduğu milyarlık arsalar dünden itibaren "konut alanı dışına" çıkanlıyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez belli bölgeler "çevre kirlıliğinden korumak üzere özel bölge" ilan ediliyor. Buralarda "her türlü yapılanma" yasaklanıyor. Aslında karann uzun bir geçmişi var. Ancak bunu ilk kez yazıya dökerek kamuoyuna mal eden Sabah Gazetesi Yazarı Güneri Cıvaoğlu yönetimindeki "Yacht" Dergisi'nin mart ayında çıkan ilk sayısı. O yazıdan sonra Güneri Cıvaoğlu da anımsayacaktır, Başbakan Turgut özal'la mart ayı ortalarında Antalya'da özel bir sohbetimiz var. Antalya'daki otelin odasında Başbakan Özal, eşi Semra Hanım, o tarihteki Sağlık Bakanı Bulent Akarcalı, o tarihteki Dışişleri Danışmanı Cem Duna, o tarihteki genel başkan yardımcılarından Güneş Taner ve Özal'ın basın danışmanı Can Pulak ile birlikte oturuyoruz. Çeşitli konular arasına aniden "çevre korumacılığı" ve buna ilişkin önlemler giriyor. Özal büyük bir ilgiyle dinliyor. Güneri Cıvaoğlu bölgeyi çok yakından bildiği için çevrenin korunması ve buna bağlı olarak "bu kıyılarda betonlaşmanın ve yapılanmanın önüne geçilmesi" amacıyla düşünce jimnastiği yürüttüğünü anlatıyor. Galiba daha sonra çizdiği bir haritayı ve korunmaya alınması gereken yerleri Can Pulak'a iletiyor. Pulak, mart ortalarında Başbakan Özal tarafından anılan bölgelere gön (Baftarafi 1. Sayfada) tartışmaları artnda, iktidar kadar toplumsai muhalefetin de payı bulunduğunu eklemek gerek. Gerçi Gökova'ya santral önlenemedi, ama hiç olmazsa bundan sonra girişilecek yapılanma ya da sanayileşmede çevre kirliliğinden korumanın ilk planda göz önüne alınacağı ortaya çıkıyor. Uzmaniarın belirttiğine göre, Akdeniz şeridinde korumaya alınan bölgenin bir eşi Akdeniz'de Sardunya adalarında var. SarANKARA (Cumhuriyet Burodunya Adası'nı korumak üzere su) KKTC Cumhurbaşkanı RaKerim Han adayı satın alıyor ve uf Denktaş, Kıbrıs Rum yönetimi kurtarıyor. Özal Hükümeti de lideri Yorgo Vasiliu ile "1977 ve 79 "Pasifik'te olmayan bir doğal veya herhangi bir geçmiş anlaşma1 Yine mart ortalarında Meclis güzelliği" alınan kararla yine do ya atıfta bulunulmadan, ön şartten geçen "Çevre Kirliliğini Ön ğaya bırakıyor. sız ve gündemsiz olarak" Cenevleme Yasası" ilk somut ürününü Bölgede bundan sonra her re'de masaya oturmaya hazır oldudün veriyor. Bu yasaya dayana türlü otel, motel ve benzeri inşa ğunu Birleşmiş Milletler Genel rak Bakanlar Kurulu kendi yetki at yasak. Bir tarihte Boğaz için Sekreteri Perez de Cuellar'a bildisini kullanıyor ve Akdeniz şeri de ki arsa fiyatları kadar değerli recek. Denktaş, "Eski pozisyonudinde "dünyanın en güzel, sayılı olan arsalar, şimdi "doğanın muza gelmemiz, yani ön koşulsuz kıyılarından biri" korumaya alı malı" artık. Buna karşı, bölgede ve herhangi bir belgeye atıf yapılnıyor. Gerçi bu karardan Bakan "yat turizminin gelişmesi" özen maksızın görüşme başlatma bizim lar Kurulu üyelerinin haberi yok. dirilecek. Göcek ve çevresine için normaldir. doğaldır, istedigiİmzalanan boş kararnamelerden gelecek yatlara her gece için, kişi miz şeydir" dedi. biri iki gün önce dolduruluyor ve başına "en yüksek otel" tarifesi Çankaya Köşkü'nde dün Cum"Bakanlar Kurulu kararına" dö uygulanacak. Yatların artıklarım hurbaşkanı Kenan Evren, KKTC nüşüyor Yani, karar Bakanlar Ku bu koylara bırakmalan büyük ce Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, rulu'nda tartışılmıyor. Başbakan zalara neden olacak. Başbakan Turgut özal, Dışişleri Özal ile konudan sorumlu DevTurizmin gelişmesini istiyor Bakanı Mesut Yılmaz, Bakanlık let Bakanı Adnan Kahveci kararı Türkiye. Turizmden elde edece Müsteşan Buyükelçi Nüzhet Kangeliştiriyor. ği döviz gelirlerini hesaplıyor. demir'in katılımı ile düzenlenen Antalya'daki sohbetimizde her Ama turizmin de gelişigüzel ge bir zirve toplantısında ele alınan ne kadar Başbakan Özal'ın ko lişmesi önlenmiş oluyor. Özal Cenevre buluşmasının önümüzdeki hafta 1215 temmuz tarihleri nuya yatkınlığını gördüysek de Hükümeti bu alanda cumhuriyet tarihinin en önemli kararianndan arasında gerçekleşmesi beklenikararda yine de "toplumsal yor. Edinilen bilgiye göre, Cenevmuhalefetin" tipik örneklerinden birini alıyor. re buluşmasına giden yoldaki enDarısı Boğaz gibi, kıyı şeritlebirini gözlemek mümkün. Son geller Birleşmiş Milletler Genel yıllarda çevre sorunlarına, kirlili rinde henüz el değmemiş bölge Sekreteri'nin Tüık tarafına öneğin önlenmesine dönük toplum ler gibi, betonlaşma tehlikesiyle rilen "orta yol" formülünü beda yükselen bir ilgi ve buna bağlı karşı karşıya kalan diğer alanla nimsediği yönünde güçlü sinyalbir muhalefetin varlığı gözden ra... Çünkü Türkiye'de çevre kir lerin Ankara'ya ulaşması ile orkaçmıyor. örneğin Gökova'da ko liliğinden korunacak alan, dün tadan kalktı. Türk tarafının kamür santralı kurulması ya da Dal kü Resmi Gazete'de sayılan böl bul ettiği, ancak Rumlar'ın redyan'daki denizkaplumbağaları gelerle sınırlı değil. dettiği 29 Mart 1986 belgesi de Kıbrıs zirvesi haftaya çerçevesinde ve herhangi bir anlaşmaya atıfta bulunulmadan ön şartsız ve gündemsiz olarak Kıbns Rum lideri Vorgo Vasiliu ile çözüm arama çabalannı yeniden başlatmak amacıyla buluşmaya hazır olduğunu ve keyfiyeti BM Genel Sekreteri'ne bu şekilde bildireceğini ifade etmiştir" denildi. Türk tarafı böylece Cenevre görüşmelerine çerçeve belge taslağında sadece Vasiliu'nun talep ettiği gibi 1977 ve 79 anlaşmalarına atıfta bulunulması koşulunu kırdı. Diğer yandan da Rum kesimi lideri 29 man belgesini tanımadan görüşme masasına oturmama politikasından vazgeçti. Cenevre zirvesi öncesinde Ankara'da yapılan değerlendirmede diplomatik çevrelere iki mesaj verildi: 1. Türk tarafı Köşk'ten yapılan açıklamada da değinildiği gibi "görüşmeden kaçan taraf olmadığını" vurguladı. Hatta bu çerçevede Kıbrıs Rum kesiminin tanımamakta direndiği 29 mart belgesini masaya oturmak için bir ön koşul sayma politikasından geri döndü. İZMlR'den HIKMET ÇETIHKAYA" Sadun Boro, Gökova Körfezi'nin yok oluşunu anlatırken şöyle der: "Bütün bu havali Söğut, Karaca gibi birkaç köy müstesna, baştan aşağı orman mıntıkasıdır. Yukanda bahsettiğimiz gibi, çam ve günlük ormanları ile kaplıdır. Bazı yerler yakılmışsa da yeniden ağaçlandırma yapılmaktadır. Köylerde ve civanndaki tapulu veya zilyedli, mahdut yerlerde ziraat yapılır. Ne var ki arsa spekülasyonu burayada el atmıştır. Bir kısım yerler şehirlere satılmıştır. Söğüt, Taşbükü, Ayin gibi yerlerde özel inşaatlar yapılmaktadır. Devlet İstatistik Genel Müdürlüğü'nün iki yıldır Değirmenbükü, Okluk Koyu'nda bir inşaatı devam etmektedir. Bu inşaat iptal edilir ve halihazır yerleşim bölgeleri haricine çıkılmazsa, bu mıntıkanın çok büyük bir ekseriyeti ve en önemli koyları halen bakirdir." "Özel Çevre Koruma Bölgeleri" olarak açıklanan Bakanlar Kurulu kararından sonra paylaşılan Güney Ege kıyılarında şimdi soğuk rüzgârlar esiyor. Çünkü buraları ünlü, ünsüz pek çok kişiyle birlikte, dernekler, KİT'ler kimi bakanlıklar tarafından paylaşılmıştı. Örneğin Katrancı Koyu; Yazıcılar'ın, İnbükü ve Gökçeler Bükü'nde toplam 810 bin metre karelik iki ayrı alan Akif Günal Yaşar Yurtöven'in, Çatılimanı ve Bördübet'te 60 bin 200 metre karelik iki ayrı yer Güneş Tecellı'nin idi. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Domuzçukuru'nda 60 bin m2>lik, Köyişleri Bakanlığı Vefıbükü'nde 100 bin m2<lik alaniarı kapatmıştı. Kalemli Koyu'nda Cihan Holding, Aksazlar'da Net Holding özel izinleri çıkıp inşaata başlayan kuruluşlardı. Dalyan'da İztuzu kumsalı. Brigitte Bardot'danKaptan Cousteau'ya dek tüm doğa korumacıla (Baftarafi 1. Sayfada) deydik. Ölüdeniz, Gemiciler Adası, Akça Burnu, KocagÖI, Katrancı Koyu, Günlükbaşı 49 yıllığına özel yatırımcılara kiralanmanın sancısını yaşıyordu. O doğa harikası Katrancı Koyu'nun girişine koskoca bir tabela konulmuştu ve üzerinde şunlar yazılıydı: "Turistik tesis inşaatı vardır. Girmek yasaktır." Yine Gemiciler Koyu'ndaki 10 bin yataklı turistik tesis, Göcek Yarımadasf nda biner yataklı üç tesis tüm hızıyia sürüyordu. Çam ağaçlarının, zeytin ağaçlarının arasında yükselen beton yapılar, İspanya ve İtalya örneği bir yozlaşmanın ya da yok olmanın acı bir habercisiydi. Yatınmlar TürkAlman, Fransız ve İngiliz ortaklarla gerçekleşirken doğanın bitki örtüsü de yitiyor, çevre korumacılarının çığlıkları yükseliyordu. Gökova Körfezi'ne kurulan termik santralla birlikte başlayan "çevre dayanışması"nın yerini, Dalyan'daki otel yapımıyla birlikte ortaya çıkan kaplumbağalar alıyordu geçen yıl. Bu kez evrensel bir dayanışma gündeme geliyor, Alman Yeşiller de "çevre dayanışması"na destek veriyorlardı. KöyceğizFethiye arasındaki koyların, üçüncü master planı kapsamına alınmasıyla birlikte, yeni bir dalgalanma, bir süre kamuoyunda etkili olmaya başladı. Ancak bu da pek uzun sürmedi. 100 bin yataklık turizm projesi, doğanın yok olmasına karşı üstünlük sağladı. Özellikle Göcek ve Fethiye yöresindeki koylar adeta kapışıldı. 40 yıl ya da 49 + 50 yıllığına Orman ve Hazine'den özel yatınmcılar tarafından kiralandı. Şimdi oralarda başlayan ve başlamak üzere olan otel ve tatil köyleri var. Kimilerinin inşaatı bitmek üzere. Yıllardır Fethiye, Göcek, Gökova koylarının nasıl yok olduğuna ilişkin pek çok yazı çıktı. Bu konuda en büyük savaşımı verenler arasında bulunanlardan birisi de hiç kuşkusuz ünlü denizci Sadun Boro idi. rının çabasıyla dünyamn en eski konuklan "Caretta Caretta"lar da kurtuldu artık. Onlar da İztuzu'ya yumurtlayacaklar. Ay ışığında deniz dalgalarıyla mavi sulara koşacaklar. Alman Günther Peter takma adıyla "Kaplumbağa Günther" ne diyordu: "Tüm Akdeniz ülkeleri arasında kıyılarını betonlaşmaktan kurtarabilecek tek ülke olarak Türkiye gösteriliyor. İspanya, Yunanistan ve italya bu şansını yitirdi. Tüm kıyılar betonlarla dolduruldu. Türkiye'nin son iki yılda turizm açısından gördüğü büyük ilginin de nedeni bu. Yoksa insanlar buraya 5 yıldızlı otellerinizi gormeye gelmiyor. Doğal güzel nek ise, bir anlarnda "sil baştan" likleri görmek istiyorlar. Kaplum rutehgınde, "hiçbıranlaşmayadeğinilmeden ön şartsız ve gündembağalar için dünya çapında baş siz" olarak masaya oturulması lattığımız eylemin Türk hüküme yönündeydi. tinin böylesi güzel bir kararıyla Birleşmiş Milletler Genel Seknoktalanması bizi çok sevindir reteri'nin bu "orta yol" formüdi.'.' lüne resmi yanıtı henüz gelmedi. Onlem salt Fethiye, Dalyan, Ancak, dün Çankaya Köşkü'nde Gökova ve Göcek kapsamında. toplanan zirve öncesinde Türk taZaten İzmit ve İzmir körfezi öl rafı BM Genel Sekreteri'nin önemüş, Karadeniz ve Akdeniz kıyı riyi benimsediği yönünde güçlü ları kirlilik alarmı vermişti. Şimdi Güney Ege kıyılarını kurtarmak sinyaller aldı. Perez de Cuellar'için çıkarılan Bakanlar Kurulu ka ın Türk önerisini nasıl formüle rarı bizim için sevindiriciliğin öte edeceği henüz açıklık kazanmadı. Ama zirvenin ardından Köşk'ten sinde, düşündürücü de. yapılan açıklamada, " S a y ı n Şöyle bir soru geliyor aklımıza: Denktaş, Kıbns Türk halkının bu Bundan sonra ne olacak? güne kadar izlenen ve vazgeçilme11 Ağustos 1983 tarihinde çı si mümkün olmayan prensipleri kan Çevre Yasası yürürlüğe girinceye dek 118 değişik yasayla 138 tüzük ve yönetmelik yer alıyordu. İşler böyle olunca, yani 118 değişik yasaya bir de Çevre Yasası eklenince durum karıştı. Herkes ayrı bir telden çalmaANKARA (Cumburiyel Büya başladı. Ayvalık'tan Antalyarosa) Ankara yakınlannya, Gemlik ten Erdek'e, Tekirdaki Mürted Hava Ussü'nde dağ'dan Gelibolu'ya dek tüm kıyı bir F104 uçağı düştü. Kaza sıkesiminde bir curcuna, başıborasında ucakta bulunan pilot zukluk başgöstermişti. aüayarak kurtuldu. GenelkurBakanlar Kurulu'nun kararı ilk may Başkanlığı'ndan edinilen bakışta olumlu gözüküyor. Ama bilgilere göre, dün öğleden beklemede ve gelişmeleri izlesonra Mürted Hava Ussü'nde eğitim uçuşu yapan bir F104 mede yarar var sanırız. uçağı bilinmeyen bir nedenden dolayı düştü. Kaza arasında ucakta bulunan pilot Sultanahmet Küçükayasofya'da üç katlı ev acele aüayarak kurtuldu. saflıktır. Telefon: 174 51 14 Köşk'ten yapılan açıklamada, konuya ilişkin olarak şöyle denildi: "KKTC Cumhurbaşkanı Kıbns Türk halkının konuya uzlaşböylece yeni görüşme zemininin macı ve barışçı yaklaşımını ortak dışında bırakılmış olmaktadır. devletin yeniden kurulması BM BM Genel Sekreteri Perez de Cu Genel Sekreteri'ne iyi niyet göreellar da zirveyle ilgili olarak "Kıb vi çerçevesinde daima sağladığı ns Türk ve Rum toplumlan tem desteği bu vesüe ile de teyit etmişsilcilerinin gelecek hafta içinde tir. Sayın Denktaş esasen Güney Kıbns Rum lideri sayın Vasiliu'kendisiyle göruşmeyi kabul ettikya seçilmesini hemen takiben bulerini" açıkladı. luşma leklifinde bulunduğunu KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ve Ankara, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Cenevre zirvesine çerçeve oluşturacak belge 'aslağında sadece 1977 ve 79 anlas.malarına atıfta bulunulmasına karşı çıktılar. Türk tarafı Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ne iki seçenekli bir karşı öneri götürdü. İlk seçeneğe göre, 1977 ve 79 anlaşmaları ile geçmiş tüm an « ay süreyle AT dönem başkanlığmı yürütecek olan laşmalara somut olarak ad veril Yunanistan'm bu süre içinde yapmayı planladığı işler, meden genel bir ifade ile değinil Dışişleri Bakanı Papulyas'ın Avrupa Parlamentosu mesi öngörülüyordu. İkinci seçe Genel Kurulu'nda konuşmasıyla açıklandı. Papulyas, Resmi Gazete'de dün yayımlaISPARTA Göitaş Çimento narak yürürlüğe giren ve Köyce Fabrikası tarafından ithal edilen ğiz, Fethiye ile Gökova'nın "özel ve yurtdışına iade edilip edilmeçevre koruma bölgesi" olarak ilan yeceği yılan hikâyesine dönen 1580 edildiği Bakanlar Kurulu kararıy ton Alman çöpünün en geç 25 la ilgili Cumhuriyet'e bilgi veren temmuz tarihinde Antalya LimaKahveci, "Neden ilk olarak Köy nı'ndan yurtdışına gönderiliceği ceğiz, Fethiye ve Gökova seçil bildirildi. di?" biçimindeki soruyu, "ÇünDün yapılan il çevre kurulu topkü buralar, turizm açısından en lantısından sonra başına bir açıkönemli bölgeler. B'iralan kaybet lama yapan Isparta Valisi Selami mememiz lazım" diye yanıtladı. Teker, İl İdare Kurulu'na katılan Kararnamenin hazırlanmasının Göltaş Çimento Fabrikası Genel amacını, "çevre korumaalığını Müdürü Yılmaz Kasap'ın Alman belirli bölgelerde çöpünün 1325 temmuz tarihleri yoğunlaştırmak" diye açıklayan arasında Antalya Limaru'na geledevlet bakanı, "Her türlü tesis, is cek olan yabancı bandıralı bir geter turizm, ister sanayi tesisi ol mi ile yurtdışına gönderilecegi kosun, daha katı standartlarla çalış nusunda kesin taahhütte bulundumaya zorlanacak" dedi. Bakan ğunu bildirdi. Geminin adı ve AlKahveci, "Esas yapmak istediği man çöpünü fabrikadan Antalya miz, özel çevre koruma bölgele Limanı'na nakledecek olan firmarinde turizm planlamasını, rnak nın adı açıklanmadı, ancak Alro düzeyde yapmak. Planlar mak man çöpünü yurtdışına götürecek ro olarak yapıldığında, sahilin ge olan geminin Boğaz köprüsü akrisinde kalan alanı da geliştirme samını İstanbul'a getiren bir gemiimkânımız olacak. Sahilin arka nin olduğunun sanıldığı belirtildi. Pilot uygulama sında kalan alan, gelişmeye kapaIsparta Valisi Selami Teker, il Ankara büromuzun haberine nıyor. Sahil, bir otele veriliyor, göre Bakanlar Kurulu'nun Köy arkası turizme kapanıyor. Sahilin çevre kurulu toplantısı ile ilgili ceğiz, Fethiye ve Gökova olarak bir tesis tarafından kullanımı olarak yaptığı açıklamada, Alman çöpünün bigbag tabir edilen ve belirlediğı ilk "özel çevre koruma eneellenecek" diye konuştu. yaklaşık 500 kilo alan çuvallara bölğeleri"nde, kıyıların betonlaşÖzel çevre koruma bölgesi ilân yüklenme işlemlerine bugünden maması için pilot uygulama denenecek. Alınan sonuçlara göre özel edilen Gökova'daki termik sant itibaren başlanacağmı, çöpün 25 çevre koruma bölgeleri genişleti ralm yapımının durdurulmayaca temmuz tarihine kadar yurtdışına lecek. Bu konuda, "İspanya ve ğını belirten Devlet Bakanı Adnan gönderilmemesi halinde Devlet ttalya'nın düştüğü hatalan yap Kahveci, yüksek standartlı bir ko Bakanı Adnan Kahveci'nin Göltaş mak istemiyoruz" diyen Devlet ruma ile, santralın çevreye zarar Çimento Fabrikası'nın elektrikleBakanı Adnan Kahveci, Köyce vermesinin önleneceğini söyledi. rinin kesilmesini kapsayan emriğiz, Fethiye ve Gökova'da yapı Kahveci, "Avrupa'da, şehrin or nin uygulanacağını bildirdi. lan tahsisler, verilmiş ön izinler ve tasında bacalar gördüm. L'cunda, Vali Teker, fabrika yetkililerinin mevcut plan kararlanmn iptal ufacık bir delik var. Hiçbir şey Alman çöpünün yurtdışına iadeedilmeyeceğini, Gökova Santralı' çıkmıyor. Çevre koruma slan si konusunda son derece olumlu dartları bu bölgelerde özel olarak yaklaşım içerisinde olduklarını, yüksek tutulacak" dedi. ancak ihracatçı firma Weber'in Köyceğiz, Fethiye ve Gökova' çöpün Türkiye'deki çimento fabdaki çevre koruma uygulamaları rikalannda >"akılabilmesini gereknın, pilot uygulama olarak dene tiren teknolojiyi ihraç etmek amaneceğini söyleyen bakan, "Biz cıyla iade işlemlerini ağırdan alvurgulamıştır. KKTC Cumhur çevre konusunda, gelişmiş ülke dığı şeklinde bir ızlenim edindikbaşkam'nın bu yapıcı (utum ve lerden daha şanslıyız. Onların lerini kaydetti. yaklaşımı Sayın Cumhurbaşkanı vaptıgı hatalan daha önceden görmız tarafından takdirle karşılan dük. Daha az hata yaparak gidimışür." yonız. İspanya ve İtalya'nın düş2. Ankara zirvesinde varılan tüğü hatalan yapmak istemiyogörüş birliği Türkiye ve KKTC ruz."dedi. nin Kıbrıs politikalarında farklıAdnan Kahveci, Bakanlar KuANKARA (Cumhuriyet Bürolık bulunduğu spekülasyonlarını rulu karannda, özel çevre koru su) Cumhurbaşkanı Kenan Evilgi ile izleyen dış kamuoyuna da ma bölgelerinde, yeni bir düzen ren F. Alman Cumhurbaşkaru Ricanlamlı bir mesaj oldu. Denktaş' leme yapılıncaya değin uygulama hard Von VVeizsaecker'in davetlisi ın Ankara tarafından yanlız bıra nın gerçekleştirilmesi amacıyla olarak önümüzdeki aylarda bu Ulkılmadığı ortaya kondu. Başbakanlık larafından kurulaca keyi ziyaret edecek. BM Genel Sekreteri'nin gelecek ğı bildfrilen "geçici teşkilat" için Diplomatik kaynaklar Evren'in hafta 12 temmuz salı ve 15 tem öngörülen 10 yıllık sürenin çok ziyaretinin, Weizsaecker'in 1986 yımuz curaa günleri tarihleri arasın uzun olmadığını belirtti. Devlet lındaki Ankara temaslan sırasrnda bir toplantıya katılmak üzere bakanı, büyük bir planın yapıl da yaptığı ve 1987 yılında yineleCenevre'de olacağı biliniyor. masının en az 23 yıl surdüğünü diği davet üzerine gerçekleşeceğiDenktaşVasiliu zirvesi için en uy kaydetti. Özel çevre koruma böl ni belirttiler. gun tarih olarak söz konusu 3 gelerinde yapılan tahsis, verilmiş Cumhurbaşkaru Evren, Almangünlük süre gösteriliyor. ön izin ve mevcut plan kararlan ya gezisinden önce ilk kez bir BaDenktaş dün Çankaya zirve mn iptalinin söz konusu olmadı tı Avrupa ülkesini ziyaret edecek. toplantısından sonra saat ğını vurgulayan Kahveci, çevre Evren, 12 Eylül'de İngiltere'ye gi17.00'de Kıbrıs işlerinden sorum koruma standartlanna uyulması decek. Evren geçen hafta Amerilu Devlet Bakanı Abdullah Tene koşulu getirileceğini ifade etti. ka'yı ziyaret etmişti. keci'yi kabul etti. Daha sonra Başbakan Turgut Özal ile görüştü. Başbakan Turgut Özal, Denktaş onuruna bir akşam yemeği verdi. Denktaş'ın bugün SHP GeH.BASRİ AKGtRAY Hukukçu, eski parlamenter nel Sekreteri Deniz Baykal ile bir (Baftarafi 2. Sayfada) görüşme yapması ve ardından bir basın toplantısı düzenlemesi bekŞimdi, çok partili yaşama geçöğimiz tarihten sonraki yıllan şöyleniyor. Denktaş öğleden sonıa le bir anımsayalım: Her genel seçim öncesinde, ıktidan ve muTürkiye'den ayrılacak. halefeti ile, tüm siyasal parti yöneticilerinin ağa, şeyh avına çıkBM Genel Sekreteri Perez de tıkları hepimizin tanık olduğu bir olgu değil midir? Dünya göCuellar da zirveyle ilgili olarak rüşleri ne olursa olsun, sağda ya da solda olsunlar, hatta Türki"Kıbns Türk ve Rum toplumlan ye Cumhuriyeti'nin temel nitelikleri olan laikliğe, demokratik ve temsilcilerinin gelecek hafta içinsosyat ilkelere ters bir tutum içinde de olsalar, onları liste başı de kendisiyle buluşmayı kabul etyapmak için harcanan çabalan, her seçim döneminde birlikte tiklerini, ancak Türk larafından yaşamadık mı? bazı açıklamalar beklendigini" Göruldüğü gibi, önce, siyasal partilerimizin izledikleri böyle söyledi. Perez de Cuellar görüşbir yörrtem demokratik değildir. Ağa, şeyh olarak, temelde sömelerin Cenevre'de yapılacağını mürgen ve anti demokratik bir yaşam biçimi içinde bulunan ve da doğruladı. Evren, Bonn yolcusu ARADABIR AT'de Yunan dönem başkanhğı Çahşma programında ağırhk Kıbns'ta ; konuşmasında Kıbrıs konusunun TürkiyeAT konuşmasında Kıbrıs konusunun fürkiyeÂf ı:.u..'.: /. ...,.... .. "../.. ilişkilerinin gelişmesini engelleyeceği iddiasını yineledi. olumsuz yönde etkiler' cümlesi, topluluğun benimsediği tutum haline gelmiştiı. Papulyas konuşmasında, özetle şunları söyledi: "12'ler, Kıbns'ın Avrupa ailesinin bir ferdi olması nedeniyle, bu konuda hassasCırlar. Topluluk dışişleri bakanlan, 14 nisanda Lüksemburg'da yapılan siyasi işbirliği toplantısında, Kıbns konusunda tuCum belirlemişlerdir. Bu tutum, Kıbns sorununun, Türkiye AT ilişküerini olumsuz yönde etkilediği maddesini içermektedir. Aynı şekilde 12'ler Denktaş'ın 'sözde de\letini' tanımamaktadırlar. Topluluğun lanıdığı resmi hükümet Vasiliu hükümetidir. AT, Kıbns sorununa BM kararlan ve genel sekreterinin çabalan çerçevesinde kalıcı ve adaletli bir çözüm bulunmasından yanadır. Bu bağlamda, adanııı toprak bütüıılüğü, birlik ve bağımsızlığını destekliyoruz. Avrupa Parlamentosu'nca kabul edilen CosteFloret raporu ile topluluk ülkeleri, Kıbns meselesine çözüm getirilmesine faal şekilde katkıda bulunmaya davel edilmişlerdir. Başkanlığımız bu davaııın yorulmaz (akipçisi olacaktır. Diğer topluluk ülkelerinin de çabalanmıza yardımcı olacaklanna inanıyoruz." F104 düştü SATILIK EV STRASBOURG (AA) AT Dönem Başkanhğı'nı yıl sonuna kadar 6 ay süreyle yürütecek olan Yunanistan'm, bu süre içerisinde yapmayı planladığı işler, Dışişleri Bakanı Karolas Papulyas'ın Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'ndaki konuşmasıyla açıklandı. Papulyas konuşmasında, Kıbrıs konusunun, Türkiye AT ilişkilerinin gelişmesini engelleyeceği iddiasını tekrarladı ve bu sloganın, topluluğun tutumu haline geldiğini öne sürdü. Siyasi göziemciler, Yunanlı bakanın faaliyetlerin ağırlık noktasına Kıbrıs': oturttuğuna dikkati çekerken, bu durumun Türkiye açısından bazı sorunlar yaratabileceği görüşu giderek ağırlık kazanıyor. Papulyas konuşmasında Kıbrıs'la ilgili olarak şu 3 iddiayı savundu: Kıbns'ın tamamını Kıbns Rum yönetimi temsil etmektedir. 12'ler, adanın tek temsilcisi olarak Vasiliu yönetimini tanımaktadır. Topluluğun, Kıbns sorununun çözumü konusundaki tulumu parlamento tarafından da kabul edilen CosteFloret raporunda belirtilmiştir. Yunanislan'ın, Lüksemburg'daki ortaklık konseyi loplanüsından önce yapılarak baskanlık açıklamasına koydurlluğu 'Kıbns sorunu, Türkiye AT ilişkilerini çıkarlarının böyle bir düzenin sürdürülmesinden yana olduğu kuşkusuz bulunan bu kişilerin katıldığı bir yasama organından, gerçek demokrasiyi oluşturacak ve halkın tüm kecimleriyle yönetime katılmasını sağlayacak yasalar beklemek, vuslatı olmayan bir demokrasi özleminden başka bir şey değildir. Bu nedenle, muhalefet partilenni de birer demokrasi havarisi gibi görmek yanlıştır. Halkın günah payına gelince: Gerçi ülkemizde, halka günah yüklemek kadar büyük günah yoktur. Ama aydın olmak da, "ölmekten öte köy var mı?" diyebilmektir. Bu gibi sözcukler karsısında, tüm politikacılarımızın başlarını yorgan altına soktuklannı da iyi bilenlerdenim. Ne ki, gerçekleri söylemek de bir aydın görevidir. Yukanda değindiğimiz gibi, siyasal partilerin, şeyh ve ağaları baş tacı etmelerinin gerçek nedeni, kuşkusuz, onları birer oy deposu olarak görmelerindenair. Gercekten depo doludur ve dolduranlar ağanın, şeyhin adeta kuludur. Ne insan hakları ne demokrasi, hatta ne de, işkence ilgilendirir onları... Ağa biraz daha sömürsün, şeyh biraz daha ezsin diye gözünü kırpmadan verir oyunu. Ne var ki, sorunun üzücü yönü, bu olumsuz tutumun sadece geri kalmış yöre halkımıza özgü olmadığıdır. Aydınlarımızın yoğun olduğu bölgelerde de durum bundan farklı değildir. Gercekten, en gelişmiş kentlerimizdeki sade vatandaşımıza ve hatta bir partili üyeye soralım: İnsan hakları, demokrasi, dahası işkence bile pek ilgilendirmemektedir onu... Biıaz daha ileri gidip, yaşam ı çekilmez hale getiren zam ve pahalılık da bir tepkisini gerektirmeyecektir. Gerçek bu, görülen budur. Sadece, tuttuğu siyasal partinin, o da değil, o parti liderinin kazanmış olması yetmiştir ona... Siyasal kazancının ekmek getirip getirmeyeceğini hiç düşünmemistir. Nitekim, ANAP il kongresinin birinde, bir vatandaşın, "..^ç da kalsak, ezilsek de ANAP'lıyız" sözü bu düşüncemizi doğrulamaktadır. Yamandır benim insanım. Sırtını sıvazla, Nazım'ın dediği gibi "adeta mağrur gider salhaneye". Bakınız en sağdaki ya da parababalarının oluşturduğu partilerin mitinglerine, alkışlayanlar hep eli nasıriı, başı k.asketli insanlarımızdır. özlemini çektiğimiz demokrasinin ülkemizde egemen olmasına bir başka engel de, daha doğrusu, günah payı da aydınlarımıza düşmektedir. Gerçeği ortaya koyup halkı aydınlatmak yerine, onu, düşünen, duyan tek bir varlık gibi kabul edip, adeta Tanrısal kararlar verdiren, yazarçizer kesimin de bu olumsuz tutumda payı vardır. Aslında, çoğu kez vurguladığım gibi, bu denli halk yardakçılığı, bir bakıma, halkı uyutmaya bilerekbilmeyerek, katkıda bulunmaktır. Bu sözlerim, halkı aşağılamak ve hor görmek anlamına alınmamalıdır. Haksız demokrasinin faşizm ve dikta düzeni olduğu kuşkusuzdur. Amacım, uyuyan devi uyarmak, sarsmak, silkelemek ve sormaktır. Sanırım, eleştirinin olumlusu da budur. Halkın, kendini yönetmasi demek olan demokrasi ancak böyle gelebilir ülkemize. Halk bugünkü düzeni koruyup sürdürdüğü gibi, kendi çıkarına olan demokratik düzeni de o kuracak ve koruyacaktır kuşkusuz...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle