19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/13 , Prenscs ile sohbet Bütün dünyanın gözlerini üzerinde toplayan Prenses Oiana, 3 yaşındaki Ashley Scott ile sohbet ederken, belki de "Nasıl prenses olunur" sorusunun cevabını vermeye çalışıyordu Galler Prensesi, açılışını yapmaya gittiği. "Kriz Müdahale Merkezi"ndeki çocuk ve anne ünitesinde, her yerde olduğu gibi büyuk ilgiyle karşılandı. (Fotoğraf: Reuter) Bilkent, Uluslararası Gençlik Orkestrası 203. dönem yedeksııbay adayları ANKARA (AA) 203. dönem olarak askere alınacak, 4 yıl ve daha fazla süreli yükseköğretim kurumu rnezunu yedeksubay adayları belirlendi. Milli Savunma Bakanlığı'ndan yapıian açıklamaya göre, ağustos celbinde tıp doktorlanndan 879, eczacılardan 877, 878, 879, veterinerlerden 878, grup olarak 15 Ağustos 1987 tarihinden sonra askerliğine karar aldıranlar ile 879, diğer mesleklerden 878 ve 879 gruplar silah altına ahnacaklar. korktukları parçalar. Zaman zaman eski eseriere sahip olma isteğinin artması. antika ticaretınde talebın yeterince karşılanamamasına, bu da sahte eser uretimine yol açıyor. Nitekim Gaziantep'te Hüseyin Demir ve Metımet Hayri Canpolat adlı kişiler ikı adet sahte heykelı antika meraklısı bir kişiye 500 bin lira karşılığında sattılar. Ancak olayın ortaya çıkması üzenne Demir ve Canpolat'ın ilk sorgulanndan sonra tutuklandığı bildirildi. (Fotograf: AA) Daha önceki celplerde sevke tabi iken, yasal mazaretleri nedeniyle veya bakayadan mahkemeye verilip sevk edilemeyenlerden, yasal mazaretleri 15 Temmuz 1988'e kadar sona erenler de askere gidecekler. ülkelerde ev hayvanlan için guzellik yanşmaları bile yapılır. işte, ABDnin Massachusetts eyaletindeki Soııtn Hamilton kentmde de dün düzenlenen bir yanşmada köpekler sergilendi. 7 yaşındaki Tyson vVeaver'ın köpeği, "Fenemore" da ABO BayrağYndan oluşan kostumüyie Patton Park'taki yanşmanın en ikji çeken hayvanlanndan biriydi. (Fotoğraf: AP) nayvan besleme meraMılan, özellikle Irnnrk köpeHeri, kedüeri gıydirmeye bayilırlar. Kimi Evcil ANKARA (A.NKA) BilKent Müzik Fakültesi Dekanlığı, Uluslararası Gençlik Orkestrası oluşturulduğunubildirdi. Italya, Fransa, lngiltere ve Namibya'dan büyuk bir grupla lzmir, Ankara ve tstanbul1 dan seçilmişTürk öğrencilerinden oluşan uluslararası gençlik orkestrasınıGürer Aykalyönetecek. 120 kişiden oluşan orkestra, Rimsky Korsakov'un Ispanyol Kabriovocosu'nu, Ferit Tüzün'ün Çayda Çırası'nı, Felix Mendhelsson'un Mi Minör Keman Konçertosunu, Alinkan'ın bir uvertürünü seslendirecek. Konserlere solist olarak Suna Kan katılacak. Uluslararası Gençlik Orkestrası konserlerinin ilki 17 temmuz pazar günü saat 17.00'de verilecek. HABERLERİN DEVAMI Ecevît planı YÜCELSEZER ERZİNCAN Bttent Ecevit, seçim sisteminin değiştirilmesi ve cumhurbaşkanhğı seçiminden önce erken genel seçim yapdması için muhalefet partilerinin "ortak kampaıçft" başlatmalannı istedi. Ecevit, "SHP bn kampanyadtn kaçuına, İktidardan sonra cnmhnrbaşkaıdıiuu da Özal'a teslim etmiş . olmanın sorumlulnguBu üstlenlr" dedi. Ecevit, "Solu iktidara getirecek önerilerini" açıklarken de " S o l u iktidara gelemeyijinln nedeni SHP ve DSP'nin birleşmemesi degiMir. önumüzdeld gend scçiaderde belli seçim çevrderinde işbtrligi saglanarak sol iktidara getirilebilir" diye konuştu. Eşi Rahşan Ecevit ile birlikte önceki gece Erzincan'a gelen Bülent Ecevit dün saat U.OO'de SSK hastanesi önünde toplanan kalabalık bir dinleyici topluluğuna hitap etti. "Mirasyedilerle degil. halkçı Ecevit'leyiz", "Türk halkının onuru Karaoglan", "Tüm insanlar birdir, ayıran düzendir" pankartlarımn asılı olduğu alanda konuşmasına başlayan Ecevit "Solun iktidara gelemeyişini sol oylann iki parti arasında paylaşümasına bağlamak gerçekçi degildir. Sagda iki değil, beş parti var. Sagın oylan soldan çok daha fazla bölünüp dağılmış dunımda. Ona ragmen sağdaki partilerin biri iki dönemdir iktidar olabiliyor" dedi. ANAP'ın 5 yıldır ülkeyi yönetmesinden halkın sağa yöneldiği anlamının çıkarılamayacağını, "Tam tersine halkın 8.5 yıhJır sagcı politikalann amansız uygulamalannın acısını canevinden duydugunu ve kurtuluşu solda aradığım" söyleyen Ecevit "Sol, şimdi 1977'nin zor koşullannda bile erişebildiği yüzde 42'lik o\ oranının ustune çıkabilecek durumdadır. SHP halkın gönlünde yatan bir sol parti olmadıgı içindir ki, toplumun sola yönelişini degerlendirip de iktidar olmayı başaramamıştır. Bunu başarabflecek nitelikte olan DSP'nin yolunu ANAP'la işbirliği yaparak tıkamıştır" diye konuştu. Büient Ecevit, "solu iktidara getirecek çözüm önerileri"ni acıklarken şurüarı söyledi: "Solun iktidara gelemeyişini sol oylann iki parti arasında böliinmesine baglaınak ne kadar yanlışsa, sadece solu iktidara getirmek için DSP ve SHP'nin birleşmesi gerektiğini öne siirmek de o kadar yanlış. tki parti birleşmeden de sol oylar birleştirilebilir ve iktidar kanalına akıtabilir. Bunnn için her şeyden önce SHP, sonımlulugunu ANAP'la paylaştıgı yıiriirlükteki seçim sistemiyle bir daha seçime gidilemeyeceğini açıklamalıdır. Eger geçen yıl SHP ve DYP'den gelen boykot çagnsını reddetmeseydi ve DSP'yi yok etme hayaliyle ANAP'a teslim olmasaydı, tüm muhalefet seçimi boykot kararı alacakb. Şimdi de SHP böyle bir çağnda bulunursa ve bu kez kaytarmayacagına herkesi inandınrsa. bütün öteki muhalefet partileri de çagnya katılırlar ve ortak bir davranış içine girerler. Ve bu davranıştan da sonuç alınır. Eger sonuç alınabilir ve seçim sistemi şimdiden degiştirilebilirse cumhurbaşkanı seçiminden önce yeni genel seçim istenmelidk. Yoksa bugünkü medisfe mflletten sadece \uzde 36 o> alıp milletvekillerinin yüzde 65'ini ele geçirmiş bir parti nin parmak hesabıyla seçilecek bir cumhurbaşkanını millet içine sindiremevecektir. O yüzden önümüzdeki yıl Türkiye ciddi bir rejim bunalıraına surüklenecektir. SHP, bu kez de kaçarsa, bu kez Özal'a cumhurbaşkanhğı kapısını açar. Bunun sorumluluğu agırdır." Olası bir kampanyadan da sonuç alınamaması halinde SHP ve DSP'nin birbirine destek vermeleri gerektiğini söyleyen Ecevit, "Seçim sistemi degişmediği halde, DSP ve SHP bazı seçim bolgelerini bölüserek işbirliği yapacaklannı şimdiden açıklarlarsa ANAP anti demokratik seçim sistemini değişürmek zonında kalır" dedi. DSP genel başkanlığından ayrılmasının partiyi dağıtmaya yetmediğini, bazı SHP'lilerin kendisiyle ilgili "karalama kampanyası" başlattıklarını öne süren Büient Ecevit, kendisinin "faşist", "Aleri düşmanı", "kan davası güden mubteris bir politikacı" gibi gösterilmeye çalışıldığına değindi. DSP'nin ortadan kaldınlmasının SHP'ye yaran değil zararı dokunacağını söyleyen Büient Ecevit sözlerini şöyle tamamladı: "DSP olmazsa SHP'deki hizipçilik artar. SHP çağdışı bir solculuk anlayışınm, seçkinci aydın davramşının tutsağı olur. Halka daha çok yabancılaşır. SHP'yi bu konuJarda frenleyen DSP'nin varlıgıdır. Onun için birleşme laflan ortadan kaldınlmalı." Bu sabah Erzincan'ın Çayırlı ilçesine gidecek olan Ecevit, buradan Erzurum'a gececek ve uçakla Ankara'ya dönecek. 'Önce seçim sistemi değişsin sonra genel seçime gidilsin' Denktaş: Endişem yok (Baştarafı 1. Sayfada) tak heyelanı konusunda Kıbrıs Türklerinin de anavatanla aynı acıyı paylaştıklannı belirterek başladı. Denktaş, hemen ardından son günlerde başkent kulislerinde dolaşan yaygın bir söylentiyi şöyle yalanladı: "Gazetelerden görüyorum. tstifa mektubum cebimdeymiş. Rest çekmeye gelmişim... Yine gazetelerden görüyorum ki kulağım cekilmeye aratılmışım vesaire.. Gazeteleriniz tabiatıyla bunlan yazacaktır. Size söylüyorum ki cebimde bir mektup yoktur. Türk basını bunu daha fazla satmak için mi yapıyor? Böyle bir şey \oklur, yersizdir, asılsızdır. Hiçbir surerte endişem yoktur." Denktaş, BM Genel Sekreterinin Kıbns sorununda tarafları gönişme masasına davet ettiğini anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Buraya gelmemiz ortaya çıkmış olan bazı sorunlan halletmek için ve bu konuda ortak bir siyaset takip ettigimizi teyit içindir." "Birdenbire bizi 77 ve 79 anlaşmasını baz alarak görüşmeyi taahhüt ediyorum şeklinde bir belgeye bağlamak istediler" diyen Denktaş, şöyle devam etti: sorununun Türk tarafında başlatılmadığını, Rum kesiminin Enosis çabalannın bir ürünü olduğunu kaydederek, "Eger federal bir cumhuriyeti bizim gibi istiyorsanız ve yaşatacaksanız, o zaman Türk garantisinden korkmanız gerekmez. Ankara'ya geldiğim bn anda esas konuyu gündeme getirmek istiyorum. Bizden Enosis yolunu açacak ve Kıbns'ın Rumlaşmasını sağlayacak tavizler beklemesinler" dedi. Denktaş, şöyle devam etti: "Türk askerini Kıbns'ta işgalci addedenlere bir sonı sormak gerekin Bu asker gelmemiş olsaydı, Kıbns'ta ne olacagını biliyor musunuz? Biz biliyoruz. Kıbns'ta tamamen katliam neticesinde yok edilecektik ve bugün bu asker, zamansız ve zeminsiz tatminkâr ve güvenceli bir banş yaptlmadan çekilirse veya azalırsa ne olacagını biliyor musunuz?" Denktaş dün sa^t lö.lCda Anıtkabir'i ziyaret etti. KKTC Cumhurbaşkanı, daha sonra Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile bir görüşme yaptı. Cumhurbaşkanı Evren, görüşmeden önce yaptığı açıklarnada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin sorununun bir an evvel halledilmesi dileğinde olduğunu belirterek, "Arzu ettigimiz şekilde neticeye baglanmasını diliyorum. Zaten tüm gayretler bu istikâmette tekzip edilmiş durumda. Inşallah bu tahakkuk eder de, hem oradaki vatandaşlanmız rahata, huzura kavuşurlar, hem de biz bundan sevinç duyanz" dedi. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ise, sorunun "milli bir dava" olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Kıbns Türkleri Kıbns banş harekâtı ile tehlikeden kurtanlmıştır. Bu nedenle iki gün evvel anavatana şökran etkinUkleri başlattık. Arzumuz banşı bulmakbr, Rumlann yıkmış olduklan ortaklık devletini \eniden ve iki kesimli şekliyle kurmaktır. Aynı arzu onlarda da varsa, bu kolay olur. TJYMUTT fiEdKMESlV Cumhurbaşkanı Kenan EvrerTın resmi konuğu olarak Türkiye'ye gelen KKTC Cumhurbaş Bunlan yeni gelişmeler ışıgında kanı Rauf Denktaş, Evren'le göruşmesinde, Kıbns'a ziyaretinin gecikmemesini" istedi. Evren de, "Bu sıcaktarda ora görüşecegiz. Türk ulusu yanımız da olmasa zalen biz yokuz." lara da getinmez ki" dedi. (Fotoğraf: AA) "Biz bu konuda düşündüklerimizi Genel Sekreter'e duyurduk. Genel Sekreter ile aramızda bir diyalog devam etmektcdir." KKTC Cumhurbaşkanı, BM Genel Sekreteri'nin gazetemizde yayımlanan görüşlerini konu alan bir sonıya da şu yanıtı verdi: "Sayın Genel Sekreter'den ricam, kendisine sordugum soruya gazete aracılıgıyla degil, bana direkt cevap versin. Bana böyle bir cevap vermiş değildir. Boyle bir cevap belki Lefkoşa'ya gelmiştir ve ben aynldığım için benüz bana 0etilmemiştir. Ama bu cevap beni tatmin etmez. Niçin etmez? Çünkii 77 ve 79 anlaşmalan geçerli yegane anlaşmalar ise, nedenini anlamak güçtür. Niçin bu geçerliliği olan iki anlaşmayı iki taraf a da özellikle Rum tarafına kabul ettirmek için yapılmış olan Genel Sekreter'üı 1980 ve 81 girişimi birdenbire gündemden çıkanlıyor? Niçin onlar da vardır denmiyor. Niçin 84'te taraflara sordugu ve olumlu cevap aldıjp sorular giindeme getirilmiyor. Niçin, 197S'te yine iki lider arasında ve yine Genel Sekreter'in huzurunda 77 ve 79'da olduğu gibi yapılmış olan anlaşmadan hiç bahsedilmiyor. Onun için sorulanm basittir, cevap istiyorum, raakul cevabı vardır. Biz şunu anlamamzı istiyoruz. Görüşmeyiz demiyoruz. Hayır biz göruşüriiz diyoruz, ve göruşüriîz diyen ilk tarafız." Denktaş konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ezbere yürümeyelim diyoruz. Eğer 77 ve 79'u baz alacaksak ki Vasiliu'nun istediği de bu başlangıçtan itibaren niçin bunları alacağız da diğerlerini almayacağız sorusunu sormak istiyoruz. Genel Sekreter diyor ki, Kıbns Rum tarafı yasal bir hükumettir. Halbuki Genel Sekreter gayet iyi bilir ki, Rum idaresi yasal bir cumhuriyet değildir. Birlesmiş MUletler Teşkilatı tarafından öyle addedilen bir kuruluştur dese, kabul ederiz. öyledir. O zaman Birlesmiş Milletler büyük hata yapmıştır. Büyük haksızlık yapmıştır. Kıbns Cumhuriyeti'ni yok etmek için silaha sanlan tarafı meşru hükümet addetmek suretiyle 25 yüdır meselenin halledilmemesini sağlamışlardır. Ama Genel Sekreter yasal bir hükümet ve Türk cemaatı arasında bir görüşme yapmaz ve yaptırmaz. Genel Sekreter iki eşit halk arasında bir görüşme yaptırır!' KKTC Cumhurbaşkahı, Kıbrıs UĞUR MUMCU GOZLEM (Baştarafı I. Sayfada) "gizli" nitelikteyse haydi buyurun yayımlayın! Diyelim ki, sağ teröristlerden Abdullah Çatlı ile, Oral Çellk ile ilgili bilgiler elde ettiniz. Ve yine diyelim ki, bu bilgileri güvenilir kaynaklardan doğrulattınız. Haydi buyurun yayımlayın. Yayımlayamazsınız.. Bugünlerde herkes Kartal Demirağ ile ilgili ipuçları arıyor. Polis arıyor, MİT arıyor, DGM savcısı arıyor ve biz gazeteciler de arıyoruz. İhbar üzerine ihbar geliyor bizlere.. Bir küçücük ipucu için yollara düşüyoruz. Arıyoruz. Soruyoruz. Oralara buralara telefonlar ediyoruz. Yak. Yok. Yok.. Bu arada tabii "yanıltıcı bilgilerden sakınma" da başlı başına bir gazetecilik işi oluyor. Gerçeği yalandan, doğruyu eğriden nasıl ayırt edeceksiniz? Araştırarak, soruşturarak... Kartal Demirağ, nasıl olmuş da Dalaman Açık Cezaevi'ne gönderiimişti? Kim "torpil yapmıştı?" Kimler aracı olmuştu? Kimlerin kartviziti ile olmuştu bu "nakil işi?" Suikast girişiminden önce Kartal Demirağ nerelere gitmişti? Ne yapmıştı? Kimlerte nerede kalmıştı? Hiç şuphe yok, Kartal tıpkı Ağca gibi, suç ortaklanna zaman kazandırabilmek için binbir türlü yalana başvuracaktı. Özal, Kartal ile görüştü mü, görüşmedi mi? Güneş gazetesinde Gülten Arslan, başbakanın geçen perşembe Komando Kartal ile görüştüğünü yazdı. Başbakan Ozal ile Ahmet özal, böyle bir görüşmenin olmadığını açıkladılar. Güneş gazetesi, Gülten Arslan'ın üç bakan ile görüştüğünü, ayrıca haberin konuta çok girip çıkan bir kaynak tarafından da doğrulandığını yazdı. Şimdi bu bakanlara sorsanız "hayır" diyeceklerdir. Biz böyle bir haber vermedik.. Gazetecilik güç bir meslek oldu: Iyisi mi bakanlatia konuşurken yanımızda birer "not^r" bulunduralım. Üç bakan böyle söyledilerse gazeteci ne yapsın? Ne düşünüyorum biliyor musunuz? ANAP'ın içinde gazetecilere yalan haberler yazdırtıp, basının etkinliğini yok etmek isteyenler mi var? Bu konuda çok alametler belirdi de insan ister istemez birilerinden kuşkulanıyor. Güneş gibi parlayanlardan mı? Gölgede kalanlardan mı? Artık orasını çok karıştırmaym! Enflasyon ezdi (Baştarafı 1. Sayfada) rakende fiyatlann yıllık artışuu ise geçen yıl haziran ayında yüzde 43.2 olarak belirleyen tTO, ayrn rakamı bu yıl yüzde 74.3 olarak buldu. tTO'nun yıllık ortalamalara göre 12 aylık fıyat artışı için yaptığı hesaplamalar da hazdran sonu itibanyla yüzde 63 oldu. İTO, aynı rakamı geçen yılın aynı dönemi için yüzde 37.4 olarak bulmuştu. İTO, toptan eşya fıyatlarmın ise bu yıhn ilk altı ayında yüzde 28.8 arttığını belirledi. Aynı rakam geçen yüın ilk altı ayı için de yüzde 18.3 olarak hesaplannuştı. Toptan eşya fiyatlarındaki yıllık artış ise geçen yılın haziran sonu itibarıyla yüzde 31.1 düzeyinde kalırken, bu yıl yüzde 51.2 olarak gerçekleşti. Devlet tstatistik Enstitüsü'nUn (DİE) haziran ayı verilerine göre, tüketici fıyatlannın en hızlı arttığı il Antalya oldu. Antalya'da tüketici fiyatları yılın ilk yarısında yuzde 35.7, son 12 aylık dönemde de yüzde 78.6 oranında arttı. DtE'nin 14 il için belirledigi endekse göre, haziran ayında tüketici fiyatlannda en yüksek artış yüzde 2.8 ile Samsun'da gerçekleşti. Yılın ilk yarısında fiyat axtışlarının en düşük düzeyde gerçekleştiği il yüzde 29.2 ile Diyarbakır oldu. Son 12 aylık dönemde de en düşük artış yüzde 69.8 ile Ordu'da kaydedildi. DtE'nin Toptan Eşya Fiyatlan Endeksi'ne göre, sektörler arasında 12 aylık en yüksek fiyat artışı yüzde 78.1 ile imalat sanayiinde kaydedildi. DtE verilerine göre, haziran ayı itibanyla 12 aylık artış, tanm sektöründe 49.5, madencilik îektöründe yüzde 54.8, enerji sektöründe de yüzde 43.4 oranında gerçekleşti. Haziran ayında ise tanm sektöründe yüzde 5, madencilik sektöründe 3.7, imalat sanayiinde yüzde 1.7 fiyat artışı kaydedilirken enerji sektöründe fiyat artışı olmadı. Haziran itibanyla 12 aylık dönemde en yüksek artış yüzde 102.6 ile kâğıt ürünleri ve basım sektöründe gerçekleşti. LöNDRA ANKARAHan YALÇIN (Baftarafı 1. Sayfada) lem müdürüne bırakması gibi. Mesut Yılmaz'ın fotoğrafını Denktaş'ın özel kaJem müdürünün çekmesi, "TürkiyeKKTC arasında soğuk rüzgârlar mı esiyor" yorumunu getiriyor. Ancak, bir sonraki gün verilen yemeğe Denktaş kendisine ait üç fotoğraf makinesiyle geliyor ve Mesut Yılmaz'ın fotoğrafını çekiyor. Yani, "biz Yılmaz'la anlaştık" havasını veriyor. Dün de Ankara'da Evren ile Denktaş'ın birlikte fotoğrafını çekmek için havaalanına giden fotoğrafçılar elleri boş dönüyor. Çünkü, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Kenan Evren karşılamıyor. Evren, kendisini temsilen Esenboğa'ya 1974 yılında Kıbrıs Banş Harekâtı komutanı, şimdiki Cumhurbaşkanhğı Konseyi üyesi Nurettin Ersin'i gönderiyor. Denktaş'ı havaalanında ne Evren ne de Başbakan Özal karşılıyor. Bir "protokol boşluğu" doğuyor. Evren'in karşılamayışına "bu bir iş ziyaretidir" gerekçesi gösteriliyor. Denktaş'ın "resmi ziyareti sırasında" Evren'in kendisini karşıladığı anımsatılıyor. Hatta, "itibar göstergesi olarak Denktaş Camlı Köşk'te kalacak" denilse bile, Denktaş'ın Ankara'ya ayak basmasıyla birlikte Kıbrıs Turkleri rahatsızlıklarını belli ediyor. Ancak, KKTC'nin başka rahatsızlıkları da var. Örneğin, Kıbrıs'tan sorumlu Devlet Bakanı Abdullah Tenekeci'nin KKTC yetkililerine "yukandan bakan" tavrı Kıbrıslıları çok rahatsız ediyor. KKTC Başbakanına kullandığı sozcükler, yemeklere geç gelmeler, Kıbns'a gittiğinde bir başka devletin konuğu değil de, asker kışlasında komutan edasıyla davranışlar... Tenekeci, Kıbns'ta kırdığı potlarla ve Kıbrıs so rununa uzaklığı ile tanınıyor. Ama Başbakan Özal'ın Yunanistan Başbakanı Papandreu ile Davos'ta başlayan görüşme süreci Kıbns'ta asıl rahatsızlık kaynağını oluşturuyor. Belki de KKTC'deki bu ana rahatsızlık nedenini ortadan kaldırmak amacıyla, Başbakan Özal Kıbns'a bir kez "özel temsilcisi sıfatıyla", eski danışmanı, şimdiki TRT Genel Müdürü Cem Duna'yı, on gün önce de Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz'ı gönderiyor. Ama Denktaş ile Özal hiç karşı karşıya gelmiyor. İşte, ilk kez bugün... Davos'la birlikte başlayan rahatsızlık sonrasında Denktaş şunu düşünüyor: "Özal olaylara pratik bakan bir devlet adamı. Türkiye'nin dış dünya ile ilişkilerinde bir yol açmak için, Kıbns'ı kendisi için bir ipotek kabul edip bundan kurtulmak ister mi?.. Yani, acaba Kıbrıs'tan asker çekmeyi kabul eder mi?" Özal ise Denktaş'a dönük olarak kafasında şu düşünceyi evirip çeviriyor: "Acaba, Denktaş Kıbrıs sorununda Türkiye'den ayrılıp, kendi başına buyruk davranışlara girer mi?.. Bu davranışları Türkiye'nin dış politika ve dış ekonomik ilişkilerine gölge düşürür mü?" Kıbrıs sorununu genellikle "karşılıklı demeçlerle" götüren Denktaş ve Özal şimdi ilk kez bir masaya oturup karşı karşıya tartışmak fırsatını buluyor. Biraz abartmalı bir deyim, ama belki ilk kez "aralarında zaman zaman beliren güven bunalımını aşmayı" deniyor. Özal kendi ağzıyla Denktaş'a "Davos sureci" ni anlatmaya çalışıyor. Denktaş da bunu dinledikten sonra, önümüzdeki günierde Kıbrıs Rum Lideri Vasiliu ile planlanan "muhtemel buluşma "nin ana hatlarını çizmeye çalışıyor. İkisi birlikte dış dünyaya şu mesajı iletmeye hazırlanıyor: "Biz aslında Kıbrıs sorununa yönelik konularda farklı düşünmüyoruz. Kıbns'ın Türkiye tarafından yalnız bırakılması söz konusu olmadıgı gibi, Kıbns'ın da Türkiye ile uyum içinde, izlenen politikalarda farklılık bulunmadığı açıktır". Denktaş'ın bu ziyareti, bazı "protokol boşluklarına rağmen", EvrenDenktaşÖzal üçgenindeki siyasal boşluklar, giderme ve asıl önemlısı Vasiliu ile buluşmanın stratejisini çizmekten geçiyor. Kraliçe, Evren'i Victoria Garı'nda karşılayacak EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Ingiltere Kraliçesi II. Elizabeth'in resmi davetlisi olarak 1215 temmuz arasında Ingiltere'yi ziyaret edecek. Bu, eski Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay'ın 1%7'deki ziyaretinden bu yana bir Türkiye Cumhurbaşkam'nın Ingiltere'ye ilk resmi gelişi olacak. Cumhurbaşkanı Evren'in üç gün sürecek temaslannın, geçen hafta Amerika Birleşik Devletleri'ndeki temaslannın aksine "büyük ölçüde sembolik nitelikte" olacağı yetkililerce ifade edildi. ABD Devlet Başkanı Ronald Reagan'ın "yürütmenin başı" olmasına karşın, Ingiltere'de Kraliçe'nin "devleti sembolik anlamda temsil ettigi"ne dikkat çekilerek, Cumhurbaşkanı Evren'in Türk dış politikasına ilişkin temaslannın sınırlı olacağı belirtildi. 12 temmuz sabahı Cumhurbaşkanının, Londra'nın ikinci büyük havaalanı Gatvvick'e inecek olan uçağını, gelenek uyannca Kraliçe değil, kraliyet ailesinin önde gelen bir üyesi karşılayacak. Londra'mn yaklaşık 40 kilometre güneyindeki havaalanından "özel kraliyet t r e n i " ile kentin "Victoria" Istasyonu'na gelindiğinde Cumhurbaşkam, Krah'çe tarafından trenin basamaklannda karşüanacak. Daha sonra yine geleneğe uyularak, istasyondan saraya atlı tarihi arabalarla gidilecek. tngiltere'ye devlet başkanlan tarafından yapüan bütün resmi ziyaretlerde uygulanan protokol gereğince, Cumhurbaşkanı Evren de, hem "Buckingham Sarayı"nda hem de Londra'nın Maliye ve iş merkezinin bulunduğu "City" bölges;nin belediye binası sayılan "Guildhall"da onuruna verilen yemeklerde hazır bulunacak. Evren bu davetleri, kraliçe ve eşi onuruna Londra'nın ünlü ve görkemli otellerinden birinde vereceği kabul resmi ile iade edecek. Başbakan "Margaret Tbatcher"ı Başbakanhk Konutu'nda, Kraliçe Elizabeth'in annesini resmi ikâmetgahında ziyaret edecek olan Cumhurbaşkam, "Westmister Abbey" Kilisesi'nde "Meçhul Asker'Mn mezarına çelenk koyacak, "St. James's" adıyla bilinen "Eski Saray"da Londra Belediye Başkanı'nı ve kordiplomatiği kabul edecek, ayrıca Türkiye Büyükelçiliği'nde tngiltere'deki önde gelen Türklerle tanışacak. İngiltere'de siyasal sığınmacı olarak yaşayan solcu Türk ve Kürt grupların aleyhte, Kuzey Kıbnslı grupların lehte gösteriler yapacakları, emmyetin gruplar arasında olası bir çatışmayı önlemek amacıyla geniş güvenlik önlemleri aldığı ifade ediliyor. En çok artan fiyatlar tstanbul'da haziran ayında perakende fıyatlar endeksinde en yüksek oranlı artış, yüzde 10.8 ile ısıtma ve aydınlatma grubunda gerçekleşti. tTO Endeksi'ne göre perakende fiyatlarda kira ve ev bakımı grubunun haziran ayı artış oranı yüzde 4.5, karışık gnıbun artış oranı da yuzde 2.0 olarak hesaplandı. Gıda maddeleri grubu ile giyim ve ev eşyası grubunda da yüzde 0.5 oranında artış gözlendi. Devlet tstatistik Enstitüsü, haziran ayına ilişkin fiyat endekslerini dün açıkladı. DİE, perakende fiyatlann Türkiye genehnde aylık yüzde 2.2, altı aylık yüzde 31.8, on iki aylık da yüzde 74.1 arttığını belirledi. DtE, toptan eşya fıyatlan için de sırasıyla yüzde 2.6, yüzde 33.3 ve yüzde 67.7 rakamlarmı buldu. Baykal: Ekimde seçim (Baştarafı 1. Sayfada) lirttL Bu konularda değerlendirmeyi toplumun yapacağını kaydeden Baykal, "Ben Sayın Ecevit'in beraber çalışhgımız günlerden bu yana sola kaymadıgını biliyonım" demekle yetindi. Yeni bir kadro olarak SHP yönetiminde yer aldıklarını anımsatan Baykal, Türkiye'ye ilişkin tezlerini televizyondan ifade etme olanağı bulamadıklarını söyledi. Boğaz Köprüsü'nün açılış töreninin TV'den naklen yayımlanraasını eleştiren Baykal, TRT'nin haksızlık yaptığını, haksızüğı protesto ettiğini söyledi. Baykal, yerel seçimler konusuna da değinerek, "Seçimlerin zamanlamasının ve yasal çerçevesinin iktidarda bulunan partilerin siyasal hesapları ile belirlenmemesini" istedi. SHP Genel Sekreteri, Anayasa Mahkemesi'nin yerel seçimlerle ilgili iptal kararının yerel seçimlerin ekim ayında yapılmasını olanaksız kıldığını belirterek, "Yerel seçimlerin ancak mart ayında yapılabileceğini düşünüyoruz. Eylülekim ayında bir seçim arayışının altında, Sayın Özal'ın başanlı olma umudu yatıyorsa, bu umudun da lümüyle temelsiz olduğunu söylemem gerekiyor" biçiminde konuştu. Baykal, "Bir suikast girişiminin merhametine sığınarak Türkiye'de milyonlarca insanın yıllardır çektiği ıstırabı unutabilecegı hesabı kesinlikle geçersiz olacaktır" dedi. Taban fiyatlar, memur maaşları ve işçi ücretlerindeki artışların enflasyon oranının altında olduğunu vurgulayan Baykal, hükümetin enflasyonu önlemek için kararlı bir politika izlemediğini, işçi nin, köylünun ve ücretlinin enflasyoruın yükünü daha fazla taşıyamayacaklarını savundu. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hiikümet enflasyonla yaşamaya auşnuşnr. Uvuşturucuya alışan bir vücut gibi Ozal ekonomisi enflasyona muhlaç bir ekonomi haline dönüşmüştür. Enflasyon kurumsallaşmışnr. Bu, alışkanlık olmaktan çıkmış, ekonominin kunımsallaşmış bir parçası haline dönüşmüştür. Kamu finansmanı çok büyuk ölçüde iç borçlanma ile gerçekleştiriliyor ve iç borçlanma yüzde 60'ın uzerinde faizle sağlanıyor. Devletin yüzde 60'ın uzerinde faiz vererek borçlanma yapması. bu amaçla sermaye piyasasına girmesi, enflasyona hükumetin taban fiyatı vermesi demektir. Yüzde 60 fiyat arüşını hükumetin ekonomiye vaat etmesi demektir. Böyle bir uygulamanın ışıgında, enflasyonun düşüriilmesini beklemek mürnkün değildir. Enflasyonla birlikte vaşama konusunda da kabul edilebilir, uygun sosyal tedbirterin alınmadığı geride bıraktıgımız dönemde açıklıkla ortaya çıkmıştır. Hükümet enflasyon konusunda kararlı bir tavır içerisinde değildir. Bu manzara içinde, Türkiye enflasyona ınahkum bir tablo içinde bir süre daha sürüklenip gidecektir." Deniz Baykal, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın Turkiye'yi ziyareti konusundaki bir soruyu yanıtlarken de, "Ülkemizin içinde bulundugu ekonomik sıkınblann, dış borç durumumuzun bizi bu konularda belli (elkinleri daha kolay dinler bir hale getirmeyecegini ümit ederim" dedi. İzmir Ticaret Odası Öte yandan tzmir Ticaret Odası'nca derlenen endekse göre toptan eşya fiyatları bu ilde haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1 oranında arttı. Altı ayhk artış, yuzde 33.9, 12 ayhk artış ise yüzde 67.8 oldu. Güney Koreden iyi niyet mesajı ANKARA (ANKA) Guney Kore Cumhurbaşkanı Roh Tae Woo'nun dün Ankara'ya gelen özel temsilcisi, eski dışişleri bakanlarından Yoııg Shik Kinı, Cumhurbaşkanı Evren tarafından kabul edildi. Özel temsilci, kabul sırasında Cumhurbaşkaru Evren'e Güney Kore Cumhurbaşkanı Woo'nun, iki ülke ilişkilerinin giderek gelişmesinden duyduğu memnuniyeti belirten ve ilişkilerin daha da guçIenmesini dileyen yazılı bir mesajını sunduğu bildirildi. Edinilen bilgiye göre, Güney Kore Cumhurbaşkanı'nuı özel temsilcisi, diğer bazı dost Batı Avrupa ülkelerine de benzer mesajlar götürecek. Türkiye ile Güney Kore arasında 12 Eylül'den bu yana, gerek siyasi gerek ekonomik ilişkiler önemli ölçüde yoğunlaştı. Ankara'daki diplomatik kaynaklar, Güney Kore"den Türkiye'ye üst düzeyde bir ziyaret yapılmasımn gündemde olduğunu beürtiyorlar. Cumhurbaşkanı Evren, 1982 yılıııda Başbakan Özal da 1986 yılında Guney Kore'ye resmi ziyaretlerde bulunmuşlardı. BURHANARPAD HESAPLAŞMA (Baftarafı 2. Sayfada) Nasıl da düşünebiliyorlar böyle şeyleri? Böylesine ucuz düşünebilen politikacılann topluma bakış açısı bütün çirkinliğiyle sırıtıyor. Böylesine halka karşı düşünebilenler korkunç isteklerini gerçekleştirebildikleri gün, yüz elli yıllık Türk sahne sanatı kısa sürede yok olacaktır. Salonun doluluk oranı yüksek olan topluluğa prim vermek! Bu birkaç söz, ne korkunç gerçekleri haykınyor! Devtet Tiyatrolarını yönetenler bundan sonra "doluluk oranı" nı yüksek tutup açıktan para kazanmayı amaç bilecekier. Bunu gerçekleştirebilmek için dünya tiyatro sanatının klasiklerini bir yana bırakacaklar, çagdaş oyunları bir yana itecekler. Böyle yapmazlarsa salonun doluluk oranı düşer! Bu çirkin tasarı, kafaları çürüterek uygulanmaya geçildiği gün, sahne sanatçıları arasında korkunç bir yanşma başlayacaktır. Toplumun en ilgınç, ama o oranda da tedirgin kişilerı olan sahne sanatçıları yok olmaya itelenecektir. Tiyatrocular, yöneticisi, oyuncuları, yazarlarıyla 'doluluk oranı' yarısında boguşacaklardır. Daha çok seyirci çekmek, kasayı bir güzel doldurmak için her ucuzluğa başvuracaklardır. Günün birinde tiyatroların dış kapısında Direklerarası'nda tuluatçıların davul zurna çaldırması gibi sonuna kadar açılmış hoparlörle rock müziği çaidıracaklardır. Hoparlörü sonuna kadar açarak! ANAP'çılar böyle istiyor...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle