27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 1988 ; ; KÜLTÜRYAŞAM HAYVANLAR ÎSMAİL GÜLGEÇ CUMHURİYET/5 JOAN BAEZ ORTA VE GENC KUSAKLARI BULUSTURDU 68 kuşağına armağan şarkısını söyluyordu. Ancak sanatı ve dünya goruşü kadar sahneye ve dinleyicilere profesyonelce hâkimiyetiyle de dikkatleri çeken Joan Baez olup bitenin farkındaydı. Şarkısını hemen kesti ve dışarda kalanlar için bir şarkı söyleyeceğini açıkladı: "I'll be Coming Home..." Böylece Baez Açıkhava konserlerinde gerçekten "demokratik" bir tutum sergilemiş oldu. Hem "içerdekiler" hem de "dışardakiler" için soylemişti. Hem duşunceleri yüzunden "içerde" yatanlar ıçin hem de bilet bulamayıp " d ı ş a r d a " kalanlar için... Ama yine de en şanslılan bilet bulup Açıkhava'ya girerek Joan Baez'i içerde dinleyebilenlerdi... Joan Baez gecelerinin en mutlu dinleyicileri belki de bizim 68 kuşağıydı. "68 olayı"nm yirmi yaşına, 68'lilerin de kırklarına geldikleri 1988 yılında "68 "in simge şarkıcısı Joan Baez karşılanndaydı. Bu yıl çifte yıldönümü kutlayan 68'lilere verüebilecek daha güzel bir armağan olamazdı. Knltür Servisi Önce Maurice Bejart'ın dansçıları dağıttı Istanbulluları, ardından da Joan Baez. Gerçi Açıkhava Tiyatrosu'nu ust üste Uç gece tıklım tıklım dolduranlann büyük çoğunluğu gençlerdi, ama konserlerde azınlıkta da olsalar "bizim 68 kusagT' belki de Joan Baez gecelerinin en mutlu dinleyicileriydi. Dile kolay, zamanmda butun dunyayı etkileyen "68 olayı" 20 yaşındaydı, 68 kuşağının insanlanysa kırkına gelmişti. 68'in simge şarkıcısı Joan Baez, 1988 yılında çifte yıldönümü kutlayan 68 kuşağına verilebilecek en güzel armağan olsa gerekti. Baez konserlerinin en guzel olaylarından biri de sanatçının baa şarküan sırasında yuzleıce çakmak, mum ve kibritin birden yakılışı oldu. Baez ilk konserinde "Imagine" adlı şarkıyı söylerken Açıkhava'nın karanhğını aydınlatan çakmak, mum ve kibrit alevleri ikinci ve üçüncü konserlerde de sürdü. Ama ilk konserden sonra çakmakçılar uyanmıştı. Özellikle üçüncü konserden once Açıkhava'nın önu çakmakçıdan geçilmiyordu: "Konsere çakmak! Konsere çakmak!" YtRMİ BİN KİŞİİZLEOİ Joan Baez'in Açıkhava Tiyatrosunda verdijjı üç konsen yaktaşık yırmı bin kışi ıztedı. Baez, bılet bulamayıp dışarda kalanları da duşunerek zaman zaman bazı şarkflarını dışardakiler ıçın söyiedı Baez'in İstanbul'da sunduğu şarkılar arasında Arapça ve İbranice ıki şarkının yanı sıra Zülfü Lıvaneli'den ıki şarkı da vardı (Fotoğraf. Tank Ersoy) yazdığı tbranice bir şarkıydı bu. Üstelik tsrailli rock şarkıcısı Bohima bu şarkıyı ülkesinde seslendirememiş ve Israil'deki sanat yaşamı tehlikeye duşmustu. keler arasında Vietnam'ı da sayması, onun bu konuda ne kadargeniş bir perspektife sahip olduğunu kanıtlıyordu. PİKNİK PİYALEMADRA Aydın Gün'iin tasansı Joan Baez'in ilk konserinde "dışarda kalanlar" büyük gürültü kopardığından ikinci gece geniş çapta onlemler alınmıştı. Her şeyden önce polis sayısı iki katına çıkanlmıştı. Aynca bilet bulamayıp dışarda kalanlar için, dışardan dinlenebilecek biçimde büyuk hoparlörler yerleştirilmişti. Ama o gece dikkati çeken bir başka nokta, tstanbul Kultür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Aydın Gün'ün üzgun oluşuydu. Bir önceki konserle ilgili olarak bazı gazetelerde "yiizlerce biletli dışarda kaldı" gibisınden haberlerin çıkması Gün'ü gerçekten uzmüştu. Gerçi geç kaldıkları için izdiham yüzunden içeri giremeyenler olmuştu, ama bunların sayısı kesinlikle "yiirierce" değildi. Her şeye karşın, festivalde salonlann, Açıkhava'nın dolup taşması Aydm Gün için gerçek bir mutluluk kaynağıydı. Ashnda Gün de konserleri herkesin izleyebilmesini istiyordu. Bu yüzden de aklına koymuştu, gelecek yıl Açıkhava'mn dışına "dev" olmasa da olanaklar ölçüsünde geniş ekranlar koyduracak, böylece dışarda kalanlann da konseri izlemesini sağlayacaktı. HIZIJ GAZETECÎAECDETŞKV (jç£Rı QİPEÜM Mİ O ÇİZCİLtK KÂMtL MASARACI İdama karşı Ama Baez'in Türk dinleyicilere asıl sürprizi, iki Zülfü Livaneli bestesi sunmasıydr. "Hiroşima" ve "Yigidim Aslanım." Gerçi meraklılan, konserlerden önce "fısıltı gazetesi"nden Joan Baez'in mutlaka Turkçe $arkı söyleyeceğini de duymuşlardı, ama parçanın adı kesinleşmemişti. Sonunda dinleyiciler, Livaneli'nin birini Nâzım Hikmel'ten, öbunınü de Bedri Rahmi Evuboğlu'ndan aldığı iki bestesiyle karşılaştüar. Joan Baez'in, son albumü "Recenlly"den sonra yapacağı yeni Makaslı kaçaklar Açıkhava'daki Baez konserlerinin kuşkusuz bir de "öleki yanı" vardı. Bu "öteki yan", konseriere bilet bulamayıp dışarda kalanlarla ilgiliydı. Ama bunlar arasında son derece "kararh" olanlar da vardı. Ne yapıp edıp Baez'i izleyeceklerdi. O kadar kararlıydılar ki, yanlannda bir de "bahçe tnakası" getirmişlerdi. Tel örgüler kesildi ve kalabalıkça bir grup Açıkhava Tiyatrosu'na girmeyi başardı. Ancak iş içeri girmekle bitmiyordu. Arkadan dolaşarak tuvaletlerin bulunduğu yere gelebilirlerse, oturma yerlerine "dagılmak" mümkün olacaktı. Barış şarkısı Gecelerden birinde dinleyicilerden üst uste istekler yağarken, Joan Baez konserin sonlarına doğru John Lennon'ın unutulmaz Şarkısı "Imagine"e giriverdi. "Banş içinde yaşadığını düşle buliin insanlann" diyordu Baez. Açıkhava'nın karanhk basamakları o anda yüzlerce küçük ışıkla aydınlanıverdi. "Imagine" bir ağızdan söyleniyordu artık. O kadar duyguyla yüklenmişti ki her Otel mi, salon mu? Aslında festival konserlerinin daha "demokratik" bir biçimde izlenebilmesinin başka yollan da olmalıydı. Bir kere belliydi ki, Uluslararası Istanbul Festivali artık daha geniş ve olanaklı kohser salonlannı hak edecek noktaya gelmişti. tstanbul kenti, artık "beş yıldızlı oteller" kadar geniş kapasiteli ve çağdaş bir biçimde duzenlenmiş konser salonlannı da hak ediyordu. TRT ise bu yıl es TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAJS 19 Temmuz B1S/KLETOTO... 9 D , GTVMOgİLtN JAPOAJYA'DA SA77Ç/I Çı&lfZfU>lĞ.I MASeSı BATT SASfMNDA Ye£ AU/I/ÇT7. MICHlLAi/A ADLI Çıg/CET, KISA /UtES4F£ MCP6L U2£eMPe ÜZON SÜee Baez'in bazı şarkılan Ş Y£TIŞsırasında dinleyicilerin &NN »UJLLAMABlLPİĞI t/l'MıK AfSAGA , S//e/trAÇ PAKET VEY* KUCÜK &/£ ÇO hep birlikte yaktıklan CUK DA ALtfijAg/LMe£T€YDtYue.uMEKçakmak ve mumlar, TEN ÛAHA f=AZLA YOSMAYAAt PEPAL Ç£Açıkhava'yı neredeyse *<&MEYL£, SAATTE 1O İS KH.OMETRE H/2A ULAŞMAKTA VE EĞrM/ AZ YOICU$LAG.< bir ayin yerine /COLAVCA AŞMAKTAYD/. F/Arf /SE, 4SO dönüştürdü. Ancak ilk AMEGIKAU OOCAet KAPAGDI konserden sonra 19 Temmuz 1938 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet 19381988 çakmakçılar uyanmıştı. Ertesi bır avunma vasıtası olarak onun goğsune rozet takmak geri kafalı adamlardır. Bunlar, Nemelâzuncdık akşam Açıkhava'nın kadar kolay gorulmesi hazin • görenler de var. Ben başka memleketm ıstedığı dınamık türlu duşünüyorum. Ve bizim bir şeydir. Dalkavuk, şartlardan mahrum önü çakmakçıdan Bizim memlekette dedikodu memlekette şunu bunu suistimalci ve hırsız olanlar, bulunuyorlar. Mesuliyetı çok yapılır. .Şunu bunu geçilmiyordu: çekışıirenlerı bır dereceye kadar sırtlarından atıp kağıtlara, menfı ruh sahıbidirler. Yani çekiştirmekten zevk duyah "Konsere çakmak! da mazur görüyorum. Bakınız maddelere yukleıneğe adamlara hemen hergün, sık sık istediğimiz insan tipinın tam zıddıdırlar. Bir kimse hckkında nıçın? çalışanları var. Düşünemiyorlar Konsere çakmak!" rastlanz. Filan vatandaş kiye oranla daha geniş bir biçimde ekranlara getiriyordu festival konserlerini, ama yine de bir Joan Baez konseri, bir Igor Oistrakb konseri vb. TRT Televizyonu'nun yaz aylannda fılm bulamayıp bazı filmleri tekrar tekrar gösterdiği I BAEZ EKRANLARDA Joan Baez konserlerine giremeyenlere mujae Amerikalı şarkıcı bu aırçam ş bugünlerde ekranlara tümüyle geBuharalı'nın hazırladığı "Festrvallerden" programında müzık yazarımız Rliz Aii (sağda) ve Ümit Tunçağla konuşa tirilebilirdi. Bütun bunlar gerçekcak. ikıncı Kanal'daki programda Baez'in Açıkhava tonsertennde söylediğı "Recentjy", "Bico" ve "Let ItBe" adlı leştiğinde lstanbul Festivali çok şarkılar da sunulacak. Programda ayrıca 40 Ambar SafıafGalen'de açılan "Joan Baez Için 10 Portre" sergısinden daha geniş kitlelere ulaşabilecekti. görüntüter de ekrana getecek. (Fotoğraf: Lale Rloğlu) kes, parçanm bitimindekı çılgınca alkışlar bile boşaltamadı o yükü. Baez konserini bitirmişti. Ama mumkun mü! Alkışlar, alkışlar. Ve Joan yeniden sahnede göründü. Işte bu yeniden sahneye çıkışta, dinleyiciler "bomba" şarkılarla yoğun bir "bombardıman" altında kaldılar. Beatles'ın son uzunçalannın ayru adlı şarkısı Lel it Be"yi, 19. yüzyılda siyah ve beyazlann birlikte söyledikleri demiryolu direnişçilerinin şarkısı "Weshall Overcome" izledi. Ardından, Auschvvitz toplama kampına giderken trende yazılan "Donna Donna" geldi. Ve sonra Violetta Parra'nın unlü şarkısı "Gracias A La Vida." uzunçalanna bu şarkılan alıp al Bütün bunlar tam bir sessizlik ve mayacağı da izleyiciler arasında dikkatle gerçekleştiriliyordu. Gel ciddi bir merak konusu oldu. gör ki, tuvaletlerin bulunduğu kesime geldiklerinde kendilerini hoş Amerikalı şarkıcı, her konseolmayan bir surpriz bekliyordu: rinde gundeme idam cezalarını ve düşunce suçlarını da getirdi: Polisler. Tel örgüleri bahçe makasıyla kesip içeri girenler, polis"Diınyada iki ülke var. Biri Türkle tartışmayı da göze almışlardı i>e, birj ABD. tkisinde de hâlâ idam cezası var. Evet, benim til gerçi, ama polisler "kibarca" tek kemde de idam cezası hâlâ aplal sıra halinde aşağrya inmelerinı, ca yururlükte." Baez hemen ar aşağıdaki boş yerlere oturabiledından soylediği şarkısını bülün ceklerini söyleyince, ister istemez dünyadaki idamlıklara adadı ve söylenene uydular. Oysa arkadabır zamanlar işçi hareketi sırasın ki büyük demir kapı çoktan açılda ABD'de idam edilen "Saceo Ue mış, kaçak izleyicilerin dışarı çıVanzetti"yle ilgilı şarkısını soyle karılmasını bekliyordu. di. Arkasından "Freedom" geldi. "Freedom" ise Türkiye'deki İçerde ve dışarda ve butün dünyadaki siyasal tutukButün bunlar olup biterken, lulara adanmıştı. Ancak Baez'in Joan Baez sahnede yeni albümüsiyasal tutukluların bulunduğu ül nun de adı olan "Recenlly" adlı mühimce bir mevkie mi getirildi derhal mütalealar başlar: Bilirim onu. Dalkavukluktan başka hiç birşey beceremez. Kaç senedir umum mudüre sığınarak yerinde tutunabiliyordu. Yoksa daırede katiphk etmeye bile elverişli değildir. Fakat ne yaparsm kı işte nihayet bilmem nere mebusuna da yanaşmaya muvaffak oldu. Herifm işi işlir artık. Bir başkası bir ev mi yaptırdı? Pianissimo sesler gene kulaklanmtzı gıdıklar Tanırım, sekiz sene evvel kızlan sokakta takunya Ue dolaşırlardı. Mahalle bakkalma borcunu ödeyecek halde jdeğildi. Hiç unuımam, bir sonbahar gıinü bizim komşuya gelmiş oğlunun mekteb masrafı diye borç istemişıi. Filanca işe başladığından beri bızım sertıle iltifat etmez oldu. Eh... Ne dersin kurnaz adam! Kendmi zamana uydurmasım bildı. Kımbıhr nerelerı dolandırmakla geçiniyordur! tşın tuhafı, dedikodu yapan tanıdtklanmız, haklannda atıp luttuklan adamlarla selamı sabahı kesmemişlerdir. Dalkavuklukia, hırsızlıkla, daha nice nice namussuzluklarla itham etlikleri şahıslara lesaduf ettikleri zaman baş eğerler, hürmelle el sıkartar, hatta ekseriya onlan evlerinde zıyarele giderler. Aktl danışlıkları, yardıın rica ettikleri de gorulür. * * * Bir ınsana suç kondurmanın. böyle bir hüküm verirken son derece dikkatli bulunmalıyız. Kararlanmız! derme çatma faraziyelere bağlamak, cemiyet sevgisine uymayan çirkin bir hareket sayılır. Çunku bır insanm alnma ahlaksız damgası yapıştırıiırsa, memleket bır vatandaşı kaybediyor, demektır. Bu, iftıhar duyulacak değıl, ağlanacak bir hadise olmalı herhalde. * * * Dedikoduculuk turlu turlu şekillerde izah edılır. İşi gucu olmayan basit düşüncelı insanlann vakit geçirmek için çıkardıkları bır meşgaledir. Dıyenlerin yanında dedikoduyu: Düşük seviyeli muhitlerin h'astalığı: Yahud, Kıskanç adamlara ınahsus ki, bugünku cemiyet hayaıımız, mesu/ıyetsız tek bir ferdın mevcudıyetinı kabul edemez. Havsalarına sığdıramıyorlar ki Hasantn veya Huseyintn hatırı için uınumi menfaaıı kitaba uydurmak, herşeyden önce ınsanı yakan, mahveden bır vicdan azabı olmak gerektir. Evet, Cumhuriyet rejimi ahlak mefhumlarmı da tekamul ettirdi. Saltanat devrmde hırsızhğm suisıimalin mubah gorülduğu sahalar belki vardı. Nemıze lazım bizim! Fakat bugün uınumi menfaati Diyerek yan gelir otururlar. sadece ihmal etmek; Mesulıyet sahibi haşmetlu kağıt başlıbaşına, çok büyuk bir hazretleridir. Osmanlı salıanatı, suçıitr. Y'azıfesıne daır kırtasiyeciliğin en yuksek Neme lazun! mertebelerine kadar Diyen bir ınemıır eskı rejıme yüksehnişti. Şahısların sırtmda nazaran ornkat, yıız kat daha mesulıyet yuku bulunmaması ağır bir kabahaı ışleıııiş onlarda ahlaksızlık sayılmahdır. temayulierinin dal budak • * * salmaslna yol açıyordu. Buna İdare sisıemımizdeki bu bir de keyfi ıdareniıı sakat pıırıızlerı kökttnden teınizlemek usullermı ilave ederseniz devlet için kırıasiyeciliğı en kuçuk denen koca çarkııı halkı nasıl hacmıııe indırmek ve şahısların ezdiğinı kolayca gozonune sırımdaki vazife mesuliyeıini getirebilirsiniz ağır maddeler halinde tebaruz Halk devleıe bır yabancı etıirınek mecburıyeıindeyiz. nazarile bakıyordu. Devleı "İnşallah"larla, "neme hızmelinde çalışanlar. mtmaralı lazıın.'"larla yuru'ulen, keyfi bırer halk dıişmanıydılar. Bu Osmanlı idaresile en ııfak bir koca çarkııı altında ezüeıı akrabalığıııiK da kalmamaltdır. ınsanlar kotiı duşunmekte haklı SADtR SADİ ıdiler. Dedikodularm hemen yuzde doksanı haklı çıkıyordu. Dalkavuk, suistimalci, hırsız adamlar dunyanın her yerinde bulunur. Fakat bımlann yuvası kırtasiyecilık zıhmyeıinm hâkıın olduğu memleketlerdır. Kırtasiye deınek, "neme lazım benim!" denıeğe gelır. Bu sıstenıle yunyen bır devleı mekanizmasmda adamlardan Zİyade, tomar tomar kağıt parçalanndan ış beklenır. Buyuk kuçuk memurlar, hatta nazırla/: Çiçek muhabbeti Joan Baez konserleri öncesi festival yöneticileri, dinleyicilerin özellikle Jan Garbarek ve Al Di Meola konserlerindeki minder muhabbeti yüzunden kaygılıydılar. Jan Garbarek ve arkadaşları, kendilerine aslında "muhabbetten" atılan minderlerden bayağı urkmuşlerdi. Al Di Meola ise bu konuda "uyanık" davranmıştı, o da aynı "muhabbeti" seyircilere göstererek minderleri geri fırlatmaya koyulmuştu. Ama "minder muhabbeti" Baez konserlerinde daha da büyuk boyutlara varabilirdi. Oysa Joan Baez konserlerinde "tılsımlı" bir şey oldu ve "minder muhabbeli"nın yerini "çiçek muhabbeti" alıverdı. Sanatçı üç konserinde de çiçek yağmuruna tutuldu. Bunda hiç kuşkusuz, yetkiljlerin konser oncesi yaptıkları uyarı anonsları kadar, Baez'in sahnedeki kişiliğinın de büyuk etkisi olmuştu. PASTÎL FOR FHistinli çocuklar Joan Baez'in İstanbullulara surprizleri arasında bir Arapça. bir de İbranice şarkı vardı. İlk gece Baez önce İbranice şarkıya başladı. Ama Açıkhava'nın bir köşesinden hafif mırüülar başgösteriııce Baez hernen piyanisti Cesar Cansino'nun yanına gitti, parçayı durdurdu ve yeniden mikrofona döndü: "İsrail'e gjttim. Her iki tarafı da dinlemek ve olaylan yerinde görmek için. Orada bir Filistin kampını da gezme olanağı buldum. Kampta çocuklar vardı ve onlann hiçbir şeyi yoktu. Oyuncak diye bebekliklerinden başlaıarak mermilerle. süahiarla, bombalarla faruşmışlardı. Onlara bir Tunus şarkısı söyledim, Arapça. Çok mutlu oldular." Sonra da sözunu ettiği Tunus şarkısını soyledi Baez. Ardından yeniden lsrail şarkısınadondu. Israil'de Bohima adlı bir kadın şarkıcıyla tanışmıştı. Şarkıyı da ondan almıştı. Bohima'nın Filistinli çocuklar için Kulisteki coşku Joan Baez'in Açıkhava konserlerinin en ilginç yanlanndan biri de kuliste yaşandı. Konser başlamadan önce de genç hayranlanyla sohbet eden Joan Baez, konser sonrasında da sahnede su bardağını koyduğu sehpasını önune alarak kuliste hayranlanyla kucaklaştı, imza verdi, opuştü, fotoğraf çektirdi. Konser bitiminde kulisin kapısına dizilen orta yaşlı Baez tutkunları ve 1617 yaşlanndaki gençler beşer beşer içeri alındı. Kâğıtsız geleııler ellerine imza attınrken, gençlerden biri de Baez'e bir gilar ve bir tornavida uzatd. Baez, şaşkınlıkla bakarken, genç GtTARA ATILAN İMZA Joan Baez konserlennın en renkli köşelerinm ba de kendısinden adını tornavidayşında kulis gehyordu Konserterden sonra yüzlerce Baez hayranı kulıse gele la gitara kazımasını istedi. Baez, rek sanatçıya kasetlerını, plaklarını, fotoğraflarını imzalattı. Elinde gıtarıyla buna da "hayır" demedı ve mutgelen b:r genç ıse Baez'e bır de küçuk tornavıda uzatarak sanatçının ımzası lu bir gülumseyişle gitara adını kazıdı. nı gıtara kazıttı. (Fotoğraf. Lale FıloğluJ * * * Cumhuriyet rejiını keyfi idareyı ortadaıı kaldırdı. Fakat ne yazık kı kırtasiyecilik ve neme lazımcılık hâlâ lamaınen yok edılmiş değildir. Bııgıın devleı memurlarındaıı bir kısını Osmanlı zamanından kalıııa. 100 defa tıraş Huıur «• levk içind» olmak, ancak bır ad*t II AS AN ıU mümfcündiir. Morfcaya dıkkot Tıiraş bıçağı ILAN ELAZIĞ ASLİYE 1. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1988/59 Davacı Kemal Çok ılcdavalılar Sehı Buyruk vs aıalarıııdukı ıııoni mudahale davasımn yapılaıı açık yargılanusı sıraMiula vcrilcu k.ırar gereğınce: Davalılar Selvı Uuyruk, A. Ri7ü Bııyruk. MuM.ıla Buyruk, Huscvin Buyrıık vc Merycnı liııyruk'larm gosicnlcıı .ulıcslc bulıınamadıkları vc /abıt.ıc.i da adre>lm tcspiı cdilcmcdi£iııdcıı haklumıda ilancn lcblıgaıa karur \aildiğindcıı, adı IIL\CII davalıların HUYIk.nın 213 vc 377. ıııaddclcrı gereğınce 13.9 1988 gıınıı vuıl 9.20'deki duru^maya gclıııcv vcya kcııdılcııııı ıcııısılc hıı vokıl goııdcmıcdıklcrı lakdırdc lıakkıııııd.ıkı yaıgılaııuıııııı yoklukkmııd.ı yapılıp lıukuın vcrilcccğı lcblıgal yoriııc kaım olııı.ık ıı/cıc ilancn ıcMıp olunur. Ua\ıu: 23800 KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI "KARADENİZ BÖLGESİNDE YARAT1CI PAZARLAMA TEKNİKLERİ" PROJE YARIŞMASI Kultur \e Turiznı Bakanlığı'nca "k.aradeniz bolgesinde Yaraiıeı Pazarlama Tckniklerı" koıniMinda bır proje \arı>ma>ı duzenleıımişıır Odule deger butunjn projelere bırıııcılık, ıkıncılık. ııçuiKUİuk \e uç mansıyon olmak u/cre loplaıııı 7.5OO.(XX). TL. olan allı odul \erileceklir. Projelerin en geç 30 Eylul 1988 gunu saal 15.00'e kadar Bakanlıga leslinı edılmcsı gerekmekledır. Islekli olanlar nıuracaal »eklı \e \arı>ma lukkında a\rınıılı bılgışı kapsayan "Özel Şartnaıne'vı Kultur \e Turi/ııı Bakaıılığı. Taııtlnu ve Pazarlama Genel Mudurluğu. 06KX) DcmirtepcANKARA adrcsındeıı lonıın edebılıılcı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle