23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibt: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazctecilik Türk Anonim Şirkeıı adına NMttr Nadi • Genel Ya>in Müdürü: Hısaa Ctmi, Muosese Müdüru: Eaiat UfikkgU. Yazı Işicrı Müduru Ok«y Gontuiı, # Habn Merkea Muduru Yripo Baytr, Sayfa Duzcnı Yönctmenı: AU Kau, • Temsılcüer ANKARA Yalfia Do*ın. İZMİR. Hikmct Çctialuyı, AOANA. Cttal BtşUag*. tsuuıbul Haberlm: Erhaa Aky*hz, Dış Haberkr Ergun B»kı, Ekonomı: Osmu Uafay, Kuitür Cdal OsMr, Spor Damşmanr AMnlkadir YuctlniB. Duzelıme Rtflk DurtMş, BıhmEgııim. Şakiı Alpty, USendıka Şakran Ketenri, Yun Habcrlerı Necdet Dogu. Dızı Yazılar Kerem Ç»Jı>kın. # KoordınalOr Akmct Konıb»». • Mah IŞICT: Erol Erkut, • Muhasebe Bnkal Vencr • ButçcPlanlama: Srvgı An» • Reklam An* Tonın, Ek Yayınlar: Huly» Akjol • ldare. Hu*yin G«w, Ulcımc: Oaötr Çdik, Bügıtştem. Nail laal. Sosıifi vr Yayan. Cum hunyct Mnbuakk ve Gazaeallk TAŞ. TDrk Ocafe Cad. 99/41 O*«lothı 34334 Ist PK 246lsunbul Td. 512 05 05 (20 hat), Tdou 22244 F u . (I) 52* 60 72 0 Bümlar Aakan: Zıyı GOkalp Blv InkıUp S. No. 19/4, Td' 1)3 II 4147. Tdo. 42344 Fu. (4) 133 11 41/428 • tımlr H Zıy» Blv 1352 S2/3, Td 13 12 30. Tdau 52359 F u (51) 13 12 30 • A 4 u * Irtna C«d 119 S No 1 Kıl 1. Tcl 114550119731. Tdex. 62155. Fu: (71) 32» 056 TAKVİM 11 TEMMUZ 1988 tmsak: 3.38 Güneş: 5.34 öğle: 13.14 tkindi: 17.13 Aksam: 20.44 Yatsı: 22.31 Akdeniz çöplüğe dönüştü İtalya'da yapılan araştırmalara göre Akdeniz'in berrak sularında, 120 milyon ton kullanılmış madeni yağ, 60 milyon ton deterjan bulunuyor. İtalya'da Po Nehri'nin denize döküldüğü noktada yapılan araştırmalar, her yıl buradan 20 bin ton fosfor, 82 bin ton azot mineralinin deniz suyuna karıştığını ortaya çıkardı. NİLGÜN CERRAHOĞLU ROMA "Denizler de ölür!' Ünlü Ispanyol şairi Federico Garcia Lorca, bu etkileyici imajı dizelerinde ölumsıizleştirirken sözlerinin taşıdığı peygambervari mesajdan habersiz olmalıydı. Oysa Lorca'dan yanm asır sonra bugün denizler gerçekten ölüyor. İtalya'da sağlık bakanhğının ve çeşitli yayın organlanıun yanmadanın kıyilannda yaptığı araştırmalar, bir alarm tablosu ortaya koyuyor. Bu araştırmalara göre, dünya deniz trafiğinin >üzde 50'sini emen Akdeniz'in berrak sularında 120 milyon ton kullanılmış madeni yağ, 12 milyon ton karborik asit, 60 milyon ton deterjan, 100 ton civa, 3.800 ton kurşun, 2400 ton krom, 21 bin ton çinko, 320 bin ton fosfor ve 800 bin ton azot bileşimi bulunuyor. italya'da birkaç yıldır her yaz 7000 kilometrelik sahil şeridi boyunca tüm plajlardan alınan örneklemeler, sağlık bakanlığı uzmanlannca en modem sistemlerle sıkı sıkı tahlil ediliyor. "Espresso" ve "Panorama" gibi haftalık dergiler, yaz başında kiraladıklan özel tenkelerle tüm plajlan taravarak, okurlarını nereden denize girebilecekleri konusunda yönlendiriyorlar. Butün bir yıhn yorgunluğunu ve stresini uzerlerinden atmak uzere tatile hazırlanan ttalyanlar, gazetelerde boy boy yayımlanan kirli plaj haritaları karşısında yeni bir strese giriyorlar. Yıllardır gitmeye alıştıklan güzelim koylara kendilerini atmadan önce yaz boyunca ne kadar koli basili, ne kadar kurşun, riva ve tifo mikrobu yutacaklarının hesabını yapıyorlar. Bu gelişmenin tek tesdli verici yanı bu yıl yayımlanan "deniz suyu kirtiligi" tablolanndaki verilerin geçen yıla kıyasla nispeten daha temiz çıkması oldu. Italyan Sağlık Bakanlığı'na bağlı ilgilüer bu olumlu sonucu ytllardır yayımlanan analizlerin kamuoyunda yarattığı yaygın endişe ve ilgi sayesinde yerel otoriteleri harekete geçirmesiyle açıkhyorlar. Geçen yıl her iki kilometrede bir deniz suyundan alınan 38.000 örneğin ortaya koyduğu dehşet verici tablo karşısında, yerel yönetimler ve belediyeler kanalizasyon arıtma sistemlerini geliştirmeye, arttırmaya yönelmiş bulunuyorlar. Ama bu hareketlenme her zaman istenilen neticeyi vermiyor. Çizmenin topuğundaki Calabria sahillerinde 600'e yakın kanalizasyon antraa sistemi olmasına rağmen, bunlann yalnız 20'si gerektiği gibi çalışıyor. Yüze yakm kısmı arada bir çalışıyor, geri kalanlar ise ya elektrik sistemine bağlanmadığından, ya da ilgili uzmanların yetersizliğinden atıl duruyor. öte yandan Napoli civanndaki Cuma'da 200 milyar liraya mal olan arıtma sisteminin deniz suyundaki kirlenmeyi frenlerken, havaya yaydığı yüksek dozdaki sülfirik hidrojen nedeniyle başka türlü bir çevre kirlenmesine yol açması da bu konuda yeni bir tartışma açtı. ttalyan sahillerinde deniz kirliliğini sergileyen haritalar en kirli plajların büyuk merkezlerin civarında, nehirlerin denize döküldüğu noktalarda, çizmenin burnunda ve Sicilya'da olduğunu ortaya koyuyor'. Sicilya'ya nazaran çok daha temiz bir görünum arz eden Sardunya Adası'nda ise, zenginlerin rağbet ettiği "Costa Smeralda" (Zumrut Sahili) kıyılarının kirlilik derecesi hakkında gereken verilerin sağlanmamış olması başka bir polemik konusu yaratıyor. Ağa Han'ın milyonlarca dolarlık yatırımlarının bulunduğu Costa Smeralda'ya tanınan ayrıcalık büyuk bir olasılıkla tatil cennetinin cüzdanı kabarık müşterilerini kaçırmak kaygısından kaynaklanıyor. Kuzeyde demir çelik tesislerinin bulunduğu Cenova yakınlarındaki Liguria sahilinde ise 40 plaj kirlilik tavarunı aşmalan yüzünden bu yıl yüzücülere kapanmış bulunuyor. Deniz kirliliği açısından en kötu durumda olan yörelerden biri de Adriyatik kıyısında Po Nehri'nin denize döküldüğü nokta. Yapılan araştırmalar her yıl buradan denize 20.000 ton fosfor, 82.500 ton azot mineral, 64.000 ton hidrokarbur ve yağ, 2464 ton çinko, 1554 ton kalay, 1312 ton kurşun, 944 ton krom, 243 ton arsenik, 89 ton nikel, 75 ton karbonik asit ve 7 ton parazit ilacı (pesticide) aktığını gösteriyor. Bu veriler, insan ve doğa arasındaki dengenin nasıl değiştiğini, bu yıl olgunluk sınavını veren lise öğrencilerinin büyük çoğunluğunun neden kompozisyon konusu olarak çevre kirliliği temasını seçtiğini anlatan bulgulardan sadece birkaçı. Resim, yaşaıııa sevincidir Arad anlatıyor: "Ankara Çığır Kitabevi'nde bir gün baktım Sait (Faik) oturuyor. 'Ya, Arad sen misin' dedi. Benim' dedim. 'Benim bir kitap çıkacak, resimler misin' dedi. 'Seve seve' dedim. Sarnıç kitabı Sait'in. Sonra yakın dost olduk.." Orhan Veli, Oktay Rifat, Metin Eloğlu da Arad'ın öteki dostları... Arad'a göre ressamlar için de Cezanne en büyük: "Volüm anlayışını getiren, üç buudu bulan Cezanne resmin ilahı, tanrısıdır. Sonra Henri Matisse, Georges Braque bayıidığım ressamlardır. Zaten ben insan bir tabloya baktığı zaman yaşam sevinci duysun istiyorum." ATİLLA ÖZKIRIMLI tçten bir kahkahadır Agop Arad. Bir keyiftir. Yüreği sevgiyle dolu bir derviş, dünyayı hayran gözlerle seyreden bir sanatçıdır. Kaç yıl olmuştur Cumhuriyet'e gireli? Bunu kendisi de bilmez ayıyla, yılıyla. lşte bir gün, sokakta dolaşırken Ecvet Güresin'e rastlamış, onun çağnsıyla o gazete senin bu gazete benim dolaşmaktan kurtulmuştur. Çünkü onun deyişiyle "devlet gibidir" Cumhuriyet. Peki, Cumhuriyet'e girinceye kadar? Babası yoksul bir marangozdur Agop Arad'ın. Eskişehir'deki Fransız mektebini bitirmiş, "en Üç kuşaktan şairlerin can dostu Agop Arad'ın gönlü hâlâ genç El sanatları projesi ANKARA (AA) Devlet Bakanlığı'mn diğer kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırladığı el sanatları projesiyle, kırsal kesimde 300 bin kisiye is olanağı sağlanacak. Devlet Bakanlığı Danışmam Hüseyin Aktuğ, projenin geleneksel Türk el sanatlarmı geliştirmeyi, ayrıca yeni istihdam alanlan yaratmayı amaçladığım bildirdi Proje çerçevesinde kurslar düzenlendiğini, üretilen el işlerinin satılması için de her ilde "el işi pazarları" açılacağım kaydeden Aktuğ, şöyle dedi: "İlk pazan Nevşehir'de açtık, herkes ürettiğini bu pazarda satabilecek. J PORTRE/AGOP ARAD AGOP ARAD Dünyayı hayran gözlerle seyreden bir sanatçı (eleklüel", çocuklarını okutmak için çırpınan bir marangoz. Politikaya da hiç bulaşmamıştır. "Bu mcmlekelin çocugu" olarak görmektedir kendini. Balkan Savaşı Eskişehir'i de kanştırınca ailesini toplayıp tstanbul'a "kaçar" bir anlamda. Küçük Agop bir yasındadır henüz. önce Istanbul'un havasıyla suyuyla tanışacak; sonraki yıllarda taşını toprağını, yoksul insanlarını dost edinecek, bir de Tarabya'sını mekân tutacaktır. Resmi, ressamlığı seçince de tuvaline lstanbul yansıyacaktır hep. Ya Paris? "1945te Paris'teydim. Fransız konsoloslugu bnrs verdi. Müsyu Berjer >ardı, kültür ataşesi. Halam da Paris'te. Çok üzüldü. Bi 1913 'te Eskişehir'de doğan Agop Arad, Gedikpasa Saint Assomption Koleji'ni bitirdi. tstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde lbrahim Çallı, Leopold Levy atolyelerinde resim öğrenimi yaptı. Paris'te de Frochot Akademisi'nde J. Metzinger'in öğrencisioldu. Türkiye'ye dönunce Vatan'da başladığı "gazete ressamlığını" çeşitli gazetelerde sürdüren Agop Arad, 27 Mayıs'tan sonra girdiği Cumhuriyet'ten emekli oldu. Admı 40'h yıllarda Yeniler Grubu'yla birlikte duyuran ve bugüne dek 45 kişisel sergi açan A. Arad'ın resimlerinde, yoksul insanların yaşamından kesitlerin parlak renklerle yansıtıldığı görülür. ger diye yazdı verdi. Döndüm Paris'e, Metzinger'i buldum. Bir de baktım Haşmet (Akal) de orada. Vay Agopcum, sarmaş dolaş." Dört yıl kalır Paris'te Agop Arad. Avni Arbas, Selim Turan, Abidin Dino, hep Paris'tedirler. İki de sergi açar Monmartre'da. İstanbul'dan sonra Paris yerleşir yüreğine. Nitekim döndükten sonra da yılda iki kez mutlaka gidecektir Paris'e. Şu konut fonu dalgası çıkıncaya kadar... Emekli bir gazetecidir artık, Paris hayal olmuştur onun için. Gazeteciliğe nereden mi bulaşmıştır? Daha Paris'e gitmeden Hilmi Ziya Ütken'in çıkardığı İnsan dergisine, başka dergilere sürekli de Yaşamdan kesitler sen çizmektedir Agop Arad. Yeniler Grubo'ndandır, ortak resim sergilerine katılmaktadır, ama o yıllarda resim para getirmediği için geçinmenin başka yolu yoktur. Dergiler, kitap kapaklan derken kendini edebiyatçılann içinde bulur. "Ankara Caddesi'nde kitapçı bir arkadaşım varoı, Çığır Kitabevi. Çok sık uğrardım oraya. Bir gün baktım Sait (Fa:k) oturuyor. 'Ya, Arad sen jıisin?' dedi. 'Benim' dedim. 'Benim bir kitabım çıkacak, resimler misin?' dedi. 'Seve seve' dedim. Sarnıç kitabı Sait'in. Sonra yakın dost olduk." Orhan Veli, Oktay Rifat, Metin FJoğlu... öteki dostlardır. Karaköy'de Orhan Veli'nin taktığı adla Çat Çat'ın meyhanesi, Beyoğlu'nda Lambo da en sık gidilen yerler. "Paris'ten dönünce Vatan'a girdim. Desen, illüstrasyon, barita, başlık... Harita sevrnem hayatımda, harita çizdim. Nefret. Ben harita çizecek adam mıyıaı? Ama n'aparsın..." O sırada, Sabahattin Ali'yi öldürmekle suçlanan Ali Ertekin'in yargılanmasına başlanmıştır Kırklareli'nde. Agop Arad'ı Mehmet Ali Yalçın'la birlikte Kırklareli'ne gönderir Vatan. Yargıçlar, Ali Ertekin, duruşmadan görüntüler onun çizgüeriyle yansır kamuoyuna. Peki, o duruşmadan anunsadığı bir şey... Olup bitenler "mizansen" gibi görünür Agop Arad'a. Bir kafatası çıkanrlar ortaya, torbadan. Kupkuru. Ali Ertekin ağlamaya başlar. Konuşmaz hiç. Yargıç da başka güne erteler duruşmayı. Kötu günlerdir onlar. Anımsanması bile acı veren günler. 1953'te tstanbul'daki ilk "kişisel" sergisini açar Agop Arad. Bu sergide ilk resmini satın alan da... "Hasan Ali Yücel'di, kırk liraya. Kendimi methetmiyeyim ama açtıgım her sergide son güne kadar bütün tablolar bitiyor. Yine de kırk beş sergi açtım, resimden çok bir şey kazanaraadım. Bugünkü gibi degildi resim fiyatlan. Bu işlerde biz kurban gittik. Şîmdi yüz bin, yüz elli bin ediyor küçük tablolar. Memnunum çok şükür." Orhan Veli'nin Yaprak dergisiyle Hüsamettin Bozok'un Yeditepe dergisi de 50'li yıllarda Agop'un gözağrılandır. Bir yandan Vatan, bir yandan dergiler, bir yandan kitap kapaklan ve elbette resim, resim... Tam bir koşuşturmaca. Neyse ki dostlarla paylaşılmaktadır günler. "Vatan'da Mümtaz Faik'le Con Kemal en sevdigim arkadaşlanmdı. Mümtaz'la her gecc birlikte çıkardık Beyoğlu'na. Con Kemal kim mi? Kemal Onan. Türkiye'de ilk spor sayfasını o yapmıştır." Ama Mümtaz Faik milletvekili olup aynldıktan bir süre sonra Con Kemal'e de "pasaportunu" verirler. Yapayalnız kalır Agop Arad. Bakar ki tadı yok Vatan'ın, "basar imzayı", çeker gider. Şehir, Ekspres gazeteleri derken 27 Mayıs gelir çatar. Sonra bir gün Ecvet Güresin... "Gdiş o geliş. Zaten benim idealimdi Cumhuriyet'e geçmek. Hem hayrandım, hem de en sağlam gazete. Hayatın garantili. Böylece seyyar. ordan oraya dobşmaktan kurtuldum. Sonra, Nadir Bey'le tanıştım. Patron gibi degil, arkadaş gibi. Patron gözüyle bakılmaz Nadir Bey'e. Gazeteci hamurundan yoğrulmuştur, tüccar gibi değil, gazeted gibi yiiriitur gazetesini." Agop Arad'ın deyişiyle "hayatının en sevdigi devndir" Cumhuriyet yıllan. Oyle ki emekli olmasına karşın haftanın belli günleri Cumhuriyet'e gelmeden edemez Agop Arad. Oktay Akbal'ın odasında, masanın önündeki koltuk onundur. Saat 12 oldu mu, Oktay Akbal'ı da sürükler yemeğe. Hasan Amca'dan istihbarat abnmış, yemeğin adı öğrenilmiştir. Sonra yine Oktay Akbal'ın odasında mutlaka kahvesini içer. Bir bardak suyla elbette. O gün Nadir Bey gelecekse, gazeteden ayrılmaz, bekler. "Kahvede, evde otur orur, sona yok. tki şeyi çok seviyonım. Bir, Cumhuriyet'e geliyonım; iki, peyzaja çıkıyorum. Geçen gün Boğaziçi'nde yeni köprünün bir ucunu yaptım. Sevdigim ressamlar mi? Cezanne, en büyük. Volüm anlayışını getiren, üç buudu bulan Cezanne resmin ilahı, tannsıdır. Sonra Henri Matisse, Georges Braque bayıidığım ressamlardır. Matisse renk, renk, safi renk. Zaten ben, insan bir tabloya baktığı zaman yaşama sevinci duysun istiyorum." Edebiyata en yakın ressamlannuzdan biridir Agop Arad. KonuIarı, temalarıyla... Bir de kurduğu dostluklarla... Söz Cemal Süreya'nın: "Bütün kuşaklan sevdi. Bütün kuşaklar da onu. Hele şairler. Önceki kuşaktan Necip Fazıl bile ona en güzel gözle bakıyordu. Kendi kuşağından Orhan Veli, Oktay Rifat, Melıh Cevdet, Bedri Rahmi en yakın arkadaşlan. Sait Faik de. 1950 kuşağııun şairterinin (sözgelimi Edip Cansever) Agopsuz amlamayacak donemleri vardır. 1960 kuşağı şairleri de öyle. Sözgelimi Refık Durbaş. Bütün kuşaklara açık olmuş. Hepsiyle sannaşdolaş." En iyi giyinen turistler Fransız ANTALYA (AA) Akdeniz Turistik lşletmeciler Derneği (AKTJD) tarafmdan turistgruplarına da "kılıkkıyafet" araştırması yapıldu Araştırmada, son iki yıl içerisinde turistlerin giyim zevklerinde büyük değişiklik olduğu belirlendl Alman turistler kaliteli giysiteri tercih ediyor, ancak zevksiz giyiniyorlar. Federal Almanyalılar, özellikle Italyan ve ABD kanşımı stilleri tercih ediyorlar. Isveç, Norveç ve Danimarka gibi ülkelerin turistleri genelde açık giysileri tercih ediyorlar. Bunda kendi ülkelerindeki aşırı özgur ortamın payı büyük. Iskandınav turistin düşünce yapısı, giysilerine de yansıyor. Bu nedenle bütün ülke turistlerinden daha dekolte giyiniyorlar. En iyi giyinen turistler ise Fransızlar. ze yakışmaz, biz Anadoluluyuz, kabul etme bursu, dedi. Tiirkçe konuşurdu haiam. Kırk sene kalmıştj Paris'te, ama Fransızca bilmezdi. Bursu kabul etmedim, onun evine yerieştim." İlk işi Nice'e gitmek olur Agop Arad'ın. Henri Matisse orada yaşamaktadır çünkü. Görkemli bir villada. "tçeri girdik, yukan çıkıyoruz, bir görsen ne villa! Duvarlar hep taMolar, dekupe kâgıtlarla >apügı büyük panolaıia kaplı. Dedim ki ben İstanbul'dan geliyonım, size hayraıum, bana hocabk yapar mısınız? Ayaklan tutmuyordu o sırada, tekerlekli sandalyedeydi. Amk o işi bıraküm, dedi, sana bir adres vereyim. Kartına J.Metzin Ücretsiz dil kursu ERZURUM (AA) Erzurum'da, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından fakir ve kimsesiz öğrenciler için ücretsiz yabancı dil kursu açıldı. Erzurum Valisi Recep Birsin özen, yabancı dil laboratuvannm 15 milyon liraya mal olduğunu belirterek şunlan söyledt "Vakıf tarafından açılan Ingilizce kursu, üç ay sürecek. Ücretsiz olarak verilen kurstan, fakir ve kimsesiz oldukları belirlenen 50 dolayında öğrenci yararlanacak." ECONOMtSTİN ÖNERİSİ Gençtik kampları ERZURUM (AA) Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki altı ilde gençlik kampları açtı. öğrencilerin boş zamanlarını sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlerle değerlendirmelerini sağlamak amacıyla Erzurum, Van, Artvin, Elazığ, Şanlıurfa ve Mardin'de gençlik kampları açıldı. Türk müzelerine Avrupa eserleri konsun LONDRA (Cumhuriyet) Haftalık "Economist" Dergisinin yorumunda, Türkiye müzelerinin Avrupa sanat ve kulturünden nasipsiz olduğu, bu nedenle Avrupa Topluluğu'na ahndığında, uye ülkelerin Türkiye'ye "sanat eseri bağışı" yapmaları önerildi. Ferace takmış bir Mona Lisa resmi ile birlikte sunulan "Avrupa'nın Bir Tablosu" başlığı ve "Türkiye, Avrupa'ya doğru yol alıyor. Kendikrini daha az yabancı hissetmeleri için bir yönlem" altbaşlığı ile sunulan yorumda, "Bazı Batı Avrupalılar ne kadar tuhaf bulsa da olay ne kadar uzak görünse de bir gun Türkler Avrupa Topluluğu'na kabul edileceklerdir. Ama ya kültürel bakımdan?" diye soruldu. "Economisr Dergisi'ndeki yorumda, "Şimdiye kadar hep TürkJerin Avrupa ayanna ulaşmalan için ne yapmalan gerektiği üzerinde duruldu. Türkler de hep, Avrupa'yı seklen kabullendiler. Avrupa hukuku, biiyük olçüde özgıir bir basın, "My Fair Lady"i Tiirkçe seslendirmeyle sunan bir televizyon, Bablı bir tiyatro, klasik müzik ve opera. Ama bunlar arasında eksik olan en önernli şey, Avrupa'nın kültıir ve sanat geçmişine sahip olmamalan. Avrupa muzeleri, İslam kultıirii dabil diğer kullıirlerden eserlerle doludur. Türk muzelerininse Avrupa'dan biçbir şeyieri yok" dendi. Türkiye'de Yunan uygarlığından mükemmel örnekler ile biraz Bizans'tan eser kaldığı, bunun dışında Avupa'dan hemen hiçbir şey olmadığı one sürüldu. Yorumda "bu sorunu çözmek için" Türkiye'nin Avrupa Topluluğu'na alındığmua uye ülkelerin Türkiye'ye, Avrupa sanatının örnekleriyle dolu "dört başı mamur" bir galerimüze hediye etmeleri önerildi. Bu fikri, Avrupa'daki müzecilerin dehşetle karşılayacakları kaydedildi. Ancak "Avrupa, bu konudaki her olurasuz görüşe rağmen bövle bir girişimde bulunabilir. Hıikümetler bu konuda çekingense, Kraliçe Elizabeth, gelecek hafta konııgu olacak Cumhurbaşkanı Evren'e birkaç Leonardo da Vinci vererek bu yönde ilk adımı atabilir" dendi. Çeşmede lağım kokusu Yaz aylarında nüfusu 100 bine ulaşan Çeşme'de kanalizasyon çalışmalanna, ancak bu yıhn sonunda başlanacak. HANDAN ŞENKÖKEN ÇEŞME Çeşme'nin artık "taşı toprağı altın". Bu yüzden lzmir'den 75 kilometre uzaklıkta olmasına karşın ancak sinir bozucu bir yolculuktan sonra 2.53 saatte ulaşılıyor Çeşme Yarımadası'na. Çeşme merkez olmak üzere Ihca, Sifne, Dalyanköy, Çiflik köyü ve Alaçatı'da yaz aylarında nüfus 100 bini buluyor. Bu yıl devletin desteklemediği, "Bir kuruş bile yardım etmediği" 3. Uluslararası Muzik Yarışması'nın ardından, ilçede şenlikten sonra yorgun bir sessizlik sürüyor. Çeşme Belediye Başkanı ve Festival yetkilileri tüm eleştirilere karşı, "önemli olanın dış tarutnn" olduğunu savunuyorlar. Belediye Başkanı Nuri Ertan'ın amacı da Çeşme'yi "Sayfıye kenünden çok, bir turizm kentine donuşturmek". Yaklaşık 10 bin yatak kapasıtelı bu tatil kasabasında 150'ye yakın pansiyon, 11 otel ve 5 motel bulunuyor. Fiyatlan 8 ile 25 bin arasında değisen pansiyonlann kimileri tngiliz ve Alman turistler tarafından 90 günlüğüne kapatümış durumda. Ilıcalanyla ve çeşmeleriyle ünlü olan Çeşme, hem lyonyalılar hem de Osmanlı medeniyeti zamanında ilginç bir turizm merkeziymiş. 1950'li yıllardan sonra turizm niteliği, "sayfıyeciUfce" dönüşmüş. Izmirlilerin "sayfiye jwi" olan Çeşme'de yatak kapasitesini arttırmak için Belediye Başkanı Nuri Ertan'ın bir önerisi var: "\«tandaşlartn sayfiye evlerini otel yapmalannı istemiyoruz, ama sayfiye evlerinin de turizmin hizmerJnde olacağı inancmdayu. Lütfen 11.5 ay kullandıklan evlerini turizme açsınlar." Kış aylannda nüfusu birkaç bini geçmeyen Çeşme'de altyapı sorunu gündemde. iki yıldır büyük yatınmlar yapılan altyapı çauşmaİarı sürdürülüyor. Su, kanalizasyon ve ulaşım çalışmalarının ihalelerinin yapılmasına karşın, kanalizasyon çalışmalanna ancak yıl sonunda başlanacağı için zaman zaman ilçede "lağım kokusu" duyuluyor. Sayfiyecilerin de düşük Emlak Vergisi ödemelerinden yakınan Ertan, "bedelsiz hizrnet" YATAK KAPASİTESİ10 BİM 10 bin yatak kapasıtelı Çeşme de 150'ye yakın pansıyon, 11 otel ve 5 motel bulunuyor. Gunlük fiyaüan 8 ile 25 bin lira arasında defiışen pansiyonlann kimıleri Ingilız ve AJman tunsöer tarafırtdan 3 aylığına kapatlmış durumda. verilmeyeceğini söyiüyor. Geçmişte önemli bir ticaret merkezi ve 19. yüzyılda Ege bölgesinin en büyük limanına sahip olan bu tatil kasabasını, "Tarih tekerriirden ibarettir" görüşuyle yine "gözde hale" getirmek için çaba harcadığını belirtiyor Nuri Ertan. Yapımı sürdünilen feribot iskelesi, Roro Limanı konusunda, doğanın bozulmasımn ve turistik konumun yitirilerek sanayi limanına dönüşme tehlikesinin söz konusu olmadığını savunan Ertan, "Ben Çeşme'yi ailemden çok seviyonım. Çeşme için kötü olacak hiçbir şey yapmam" gorüşünü dile getiriyor. Çeşme'de hemen hemen her yerde inşaatlar surüyor. Dağ başmda, deniz görmeyen vülalar bile 100 milyon liraya alıcı bekliyor. Eczacıbaşhf açıkoturumda ANKARA (ANKA) tlaç Işverenleri Sendikası Genel Başkanı Nejat Eczacıbaşı ile Türk Eczacıları Birliği (TEB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Mekin Tanker, ilaç fiyatlan konusunda tartışmak üzere 18 temmuz pazartesi günü bir araya gelecekler. lstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nezih Demirkent'in yö'neteceği açıkoturumda, TEB Başkanı Prof. Tanker, Nejat Eczactbaşı'nın TEB Merkez Konseyi üyelerine yönelik ithamlarını da yanıtlayacak. ABD seçimlerinde 'rehîne sorunu' Vtehineler konusunda en sert tutumu Bush izliyor. Cumhuriyetçi Parti adayı "Teröristlerle pazarlığa asla girişmem" ilkesini tekrarhyor. ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK ABD için 1988, rehine krizinin değişmeden devam ettiği üçüncü seçim olacak. Başından beri seçim kampanyalarırun saplantısı haline dönüşen rehineler konusu, önümüzdeki seçimler için adaylan yakındam ılgilendiriyor. Kampanyalara yakın çevreler, herkesin kendine göre rehineleri serbest bıraktırma konusunda bir gizli diplomasi çabasında olduğunu kaydediyorlar. Yıne sessiz görüşmelerin yapıldığı, habercilerin gelip gittiği söylenmekte. Bilindiği gibi son kez lrangate skandalına neden olan rehine krizi Reagan'ın 198O'de seçimleri kazanmak için temel kozu olmuştu. Carter'ın ise kaybetmesinde onemli bir rol oynamıştı. Uzun suredir bu işle yakından ilgilenen siyah demokrat lider Jesse Jackson sonunda gizli dıplomasiyi bıraktı ve doğrudan Lübnan'da rehineleri ellerinde bulunduranlara pazarlık koşullarını Lübnan'ın El Safir Gazetesi ve televizyonu aracıhğıyla bildirdi. Birleşmiş Milletler'de Iran uçağının düşürülmesı ile çağnsının yarım kaldığım belirterek bir basın açıklaması yapan Jesse Jackson şöyle konuştu: "Geçen sefer tam rehinelere bir çözum bulmak üzere Terry VV'aite ile birlikte çalışıyorduk ki yönetim, Yarbay North'la kekler pastalar yollayarak ortalığı tamamen kanştırdı. Şimdi tam Lubnan'da rehineleri tutanlara insani bir yoldan yaklaşmaktaydık ki bu sefer deniz kuvvetleri tran yolcu uçağını dıişürerek bir faciaya neden oldu. lran Meclis Başkanı Rafsancani'ye rehinelere dokunulmayacağı şeklinde bir açıklama >aptığı için şükranlanmı bildirmek istiyorum. Jackson'ın basını dağıtılan bildirisinde Lubnan'da yıllardır yaşananlardan dolayı çekilen sıkıntıların Amerika'da bazı çevrelerce paylaşıldığı ve anlayışla karşılandığına değiniliyor. Bizzat bu sıkıntıları paylaştığını öne süren Jackson şöyle devam ediyor: "Rehineler bize hepimiz tek tek özgür oluncaya değin hiç Nrimizin gerçekten özgür olamayacağı gerçeğini hatırlatıyor. Sizlere sesleniyorum, onlann salıverilmesi karşılıklı anlayış açısından bir çözumsuzliiğu sona erdirecektir, bizler dunyada yaşayanlar birbirimizi daha iyi anlayabilmeliyiz. O nedenle bunu gerçekleştirebilmek için sizin yardınvnıza ihtiyacım var. Birlikte Lübnan'ı yeniden inşa edebüiriz. Birlikte Lübnan'ın toprak bütünlügünü yeniden kurabiliriz, ailelerin istikrarlı yasama kavuşmalannı yeniden sağlayabiliriz. Hastaneleri, okullan, evleri aynı Ikinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa'yı inşa ettiğimiz gibi yeniden inşa edebüiriz, Avnıpa'da ve onun birçok rnilletinde isÜkran gerçekleştirebildiğimiz gibi izin verin Ortadoğu'da şimdi aynı şeyi yapalım. Ortadoğu'da birlikte banşa, adalete ve giivenlige yürüyelim." Ote yandan rehinelerle ilgili olarak Ortadoğu'dan ABD'ye çeşitli aracılar geldiği, kanallar arandığı da kaydedilmekte. Kurt lideri Celal Talabani'nin temaslannda özellikle rehine konusunu öne çıkarmaya çalıştığım kaydeden yetkililer, bu tavnyla ilgili gorduğunü de bildiriyorlar. Talabani'nin halen ABD'de olduğu bildiriliyor. Şimdilik açık olarak rehineler konusunda en sert tutumu Başkan Yardımcısı Cumhuriyetçi Parti adayı Bush izlemekte. Bush "Teröristlerle pazarlığa asla girişmem" ilkesini sık sık tekrarhyor. Bush ayrıca yönetimde olsaydı tran yolcu uçağırun duşurülmesinden öturu "üzıintü bildirmeyc gerek duymayacagını" da belinerek Amerikan kamuoyunun çoğunluğunun tutumunu yansıtıyor ve oyunu almaya çalışıyor. Demokrat Parti'nin başkan adayı Dukakis ise her zamanki belirsizliğini sürdürmekte. Dukakis tran yolcu uçağının düşurulmesinin haklılığını savunurken, "üzücü bir kaza" değerlendirmesi yapmakla yetiniyor. Rehinelere ilişkin ise Jackson kadar açık bir tutum izlemekten özellikle kaçınıyor. Dünya Arap nüfusu artıyor ŞAM (ANK.4) Dünyadaki 21 Arap Ulkesinin toplam nüfusu 2000 yılında 284 milyona ulaşacak. Bu rakam, 1985 yılında yapılan tahminlerin yüzde 50 oranında arttığım gösteriyor. Suriye'de yayımlanan Enerji ve Kalkınma Dergisi'nin haberine göre, Arap ülkelerinin kaynakları ile nüfusunun gereksinimleri arasmdaki dengesizlik de giderek büyüyecek. Jesse Jackson, Lubnan'da rehineleri elinde bulunduranlara pazarlık koşullannı Lubnan Televızyonu ve El Safir Gazetesi aracılığı ile bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle