23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 HAZİRAN 1988 HABERLER CUMHURİYET/7 \ayın toplatmada tırmanış Kararların çoğu komünizm ve bölücülük propagandası savıyla verildi. Bunun sonucunda dergi, kitap, gazete, broşür ve kasetlerden oluşan 70 yayın toplatıldı. 1988'in ilk 6 ayında verilen toplatma kararları 3 yıllık süredeki kararların yarısına ulaştı. ALİ TEVFtK BERBER Son günlerde toplatma kararlarıyla dikkaüeri üstüne çeken lstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, 3 yılhk bir sürede 61 toplatma, 3 dağıtımın durdurulması kararı verdi. Bu kararlar sonunda dergi. kitap, gazete, broşur ve kasetlerden oluşan 70 yayın toplatıldı. DGM, 1988'in ük 6 ayında ise yüzde 100'e yakın bir artışla tam 35 yayıru toplattı. Çoğu komünizm ve böluciilük propagandası yapıldığı savıyla verilen toplatma kararlarından sonra açılan davalarda, yayınların sorumlulan ve yazarlannın 1000 yıla kadar hapisle cczalandırıln ası istendi. Ozal hukumetinin iktidara gelmesinden yaklaşık bir yıl sonra devletin bütünluğune yönelik suçlara bakmak üzere kurulan Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nden Islanbul DGM'de, faaliyete geçtıği 1984 yılında hiçbir yayın için toplatma karan verilmedi. 1985 yılında ise yalnızca Ali Rıza Demircan tarafından yazılan "İslama Göre Cinsel H a y a t " isimli kitap TCK'nın 163/3. maddesine aykırıhktan toplatıldı. 1986 yılında ise 2 kitap, 2 dergi, 1 ansikpoledi fasikülü ve bir gazete toplatıldı. 1987 yılında ise toplatma kararlannda belirgin bir artış gerçekleşti. Bir yıllık sürede tam 23 yayın toplatıldı. 5 yayın için toplatma istemi DGM hâkimliğince reddedildi. 1987 yılında verilen toplatma kararlarının dağılımı şöyle: 14 dergi, 7 kitap, 1 teyp kaseti, 1 telefon rehberi ve bir de dağıtımın durdurulması karan. 1988'in ilk 6 ayında DGM'ce verilen toplatma kararları 3 yıllık süredeki kararların yarısına ulaştı. Bu sürede, 23'ü dergi olmak üzere toplam 35 yayın için toplatma karan verildi. Ayrıca 5 kitap ile Gazeteci Yazar Mehmef Ali Bîrand'ın PKK lideri Abdullab Öcalan ile yaptığı röportaj nedeniyle MUIiyet Gazeiesi'nin 16.6.1988 tarihli nüshası toplatıldı. 2 yayın için dağıtımın durdurulması karan verilirken, 2 dergi için savcılıkça istenen toplatma karan hâkimlikçe reddedildi. 1988 yılında verilen toplatma kararlarının aylara göre dağılımında ise bu kararların 10'unun yalnızca haziran ayının 17. gununde alındığı saptandı. DGM'nin faaliyet süresindeki toplatma kararlarının 5'i laikliğe aykın propaganda, 54'ü ise komünizm ya da bölücülük propagandası savıyla verildi. Bu sürede verilen 61 toplatma kararıyla kitap.'dergi, gazete, broşür, kaset ve haritalardan oluşan 70 yayın toplatılırken, büyük bir çoğunluğu dergiler oluşturdu. Yayınlarla ilgili sürdürülen soruşturmalar sonucunda, yayınlann yazı işleri müdürleri ve yazarlar hakkında genellikle TCK'nın 163/3, 141/1, 142/36 ve 313/2. maddelerine aykın davranmaktan davalar açıldı. Yasalara göre suçun yayın yoluyla işlenmesi nedeniyle verilecek cezalann yarı oranında arttınlması öngörüldüğünden açılan davalarda yayın sorumlularının ve yazarların 1000 yıla kadar hapisleri istendi. Bu davalarda istenen rekor ceza 8 ayrı davada 114.5 ile 261.5 yıl arasında hapsi istenen Yeni Çözüm Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çelik Malkoç'un oldu. Malkoç'u, hakkında yalnızca DGM'de açılan davalarda 42.5 yıldan 116 yıla kadar hapsi istenen 2000'e Doğru Dergisi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Fatma Yazıcı izliyor. Bu arada, DGM'ce verilen toplatma kararlanna ilk tepki özellikle kendilerini "sosyalist basın" olarak nitelendiren dergi yöneticilerinden geldi. Bu dergilerin yöneticileri kendileri hakkında son aylarda art arda verilen toplatma kararları uzerine, "sosyalist basın susturulamaz" kampanyası başlattılar. Kampanyaları kapsamında çeşitli toplantılar ve açıklamalar yapan dergi yöneticileri bu kararların "kasıtlı" olduğunu ve kendilerini "ekonomik olarak çökertmeyi bedefledigini" ileri sürdüler. Istanbul DGM 64 karar çıknrdı, sorumlular için 1000 yıl hapis istedi DUYDUK/GORDUK YALÇEVPEkŞEN İstanbul DGM'nin 5 yıllık "icraatı" 1 M 4 Hiç toplatma karan verilmedi. İ M S Ali Rıza Demircan'ın "İslama Göre Cinsel Hayat" kitabı. 1 M 4 Bulvar Cazetesi"nin 30.6.1986 günlü nüshası. • "Atlas De Poche Larousso" Cep Atlası (25 eylülj. • Ana Britanica Ansiklopedisi'nin 10 Kasım 1986 tarihli 2. fasikülü (2 aralık). • "The Penguin Map of The World", "The World", "The Penguin Map of Europe" harîtalan (2 aralık). • Düşün Dergisi'nin 15 kasım1 aralık tarihli sayısı (10 aralık). • Yeni Çözüm Dergisi'nin 1. sayısı (12 aralık). • ömer Okçu'nun "Minyeli Abdullah" kitabı (15 aralık). • "Gelin Bu Dünyayı Değiştirelim" isimli kitap (19 aralık). 1 M 7 Seyyid Kutup'un "Yoldaki lşaretler" kitabı (10 şubat). Reddedildi. • İlk Adım Dergisi'nin 7. sayısı (18 şubat). Dağıttmının durdurulmasına karar verildi. • Mektup Dergisi'nin 25. sayısı (26 şubat). • Yeni Oxford Ansiklopedisi'nin 31. sayısı. Reddedildi. • "Nükleer Savaş ve Sosyalizm" isimli kitap (16 mart). • Yeni Gündem Dergisi'nin 54. sayısı (19 mart). • Çağdaş Yol Dergisi'nin 1. sayısı (20 mart). • "Kadınlann özgürlügü" isimli kitap. • Yeni Çözüm Dergisi'nin şubat 1987 tarihli sayısı (27 mart). • Kemal Saruhan'm "Bir tktidarsızlık Felsefesi: Varolmanm Dayanümaz Hqfifliği" kitabı (7 nisan). • Akis Dergisi'nin 6. sayısı (27 mayıs). • Vardiya Dergisi'nin 1. sayısı (27 mayıs). • Vardiya Dergisi'nin 2. sayısı (19 haziran). • "Oruç ve Tenkit" isimli teyp kasedi (2 temmuzj. • 2000'e Doğru Dergisi'nin 35. sayısı (31 ağustos). • Yeni Çözüm Dergisi'nin 7. sayısı (11 eylül). • 2000'e Doğru Dergisi'nin 37. sayısı (18 eylül). Reddedildi. • 2000'e Doğru Dergisi'nin 39. sayısı (22 eylul). • "Direniş, ölüm ve Yasam" isimli kitap (24 eylül). • "Müslüman Olmak Neyi Gerektirir?" isimli kitap (24 eylül). • 2000'e Doğru Dergisi'nin 32. sayısı (25 eylül). • İstanbul Telefon Rehberi'nin Meslekler Bölümü (16 ekim). • Yurtdısmdan posta ile gönderilen "Kavga Sesleri Geliyor" isimli kitap (26 ekim). • Bülten, "Seçimlerde Sosyalist Tavır" adlı haflalık siyasi derginin özel sayısı (27 ekim). • Gerçek Sanat adlı derginin ekim 1986 sayısı (23 kasım). • Sosyalist Parti Program Taslağı (25 kasım). Reddedildi. • 2000'e Doğru Dergisi'nin 51. sayısı (14 aralık). • "Fşçiler ve Toplum" kitap dizisinin aralık 1987 tarihli 3. sayısı (17 aralık). Reddedildi. • Emek Dünyası Dergisi'nin kasım 1987 tarihli özel sayısı (17 aralık). İ M S Yeni Çözüm Dergisi'nin ocak 1988 tarihli sayısı (13 ocak). Reddedildi. • 2000'e Doğru Dergisi'nin 1016 Ocak 1988 tarihli sayısı (14 ocak). Reddedildi. • Yeni Demokrasi Dergisi'nin ocak 1988 tarihli sayısı (25 ocak). • "Sendikalar ve Işçi Sınıfının Partisi" isimli broşür (25 ocak). • Server Tanilli'nin "Nasıl Bir Demokrasi îstiyoruz" kitabı (26 ocak). • 2000'e Doğru Dergisi'nin 713 Şubat 1988 tarihli sayısı (8 şubat). • Yeni Demokrasi Dergisi'nin şubat 1988 tarihli sayısı (23 şubat). • Emeğin Bayrağı Dergisi'nin mart 1988 tarihli 1. sayısı (3 mart). • "Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm Mücadelesinde Gençlik" isimli kitap (3 mart). • Emeğin Bayrağı Dergisi'nin nisan 1988 tarihli sayısı. (5 nisan). • Jürgen Kuçzynski'nin "Torunuma Mektuplar" kitabı (12 nisan). • Yeni Çözüm Dergisi'nin mart 1988 tarihli 11. sayısı (15 nisan). • Yeni öncü Dergisi'nin mart 1988 tarihli sayısı (15 nisan). • Yurtdısmdan PTT yoluyla gönderilen ve Hıristiyanlık propagandası yapıldığı ileri sürülen "Tanrıyı Bilmek Nedir?", "Gökten Yağdır", "Değerli Arkadaş", "lncil'den Utanma", "Bir Allah", "Yaşamdaki Amacım Nedir?", "Allah Bizimle" ve "lnsanın Günahı ve Yargı" isimli kitap ve broşürler (15 nisan). Dağıtımlannın durdurulması ve zaptına. • Yeni Çözüm Dergisi'nin nisan 1988 tarihli 12. sayısı (15 nisan). • Emek Dünyası Gazetesi'nin nisan 1988 tarihli 2. sayısı (22 nisan). • Güneşe Çağrı Dergisi'nin mart 1988 tarihli 3. sayısı (27 nisan). • Demokrat Arkadaş Gazetesi'nin mayıs 1988 tarihli 4. sayısı (27 nisan). • Medya Gtineşi Dergisi'nin Mayıs 1988 tarihli 2. sayısı (21 mayıs). • Yeni Demokrasi Dergisi'nin mayıs 1988 tarihli 10. sayısı (1 haziran). • "Che'nin Ardından" isimli kitap (2 haziran). • Yeni Açılım Dergisi'nin haziran 1988 tarihli 2. sayısı (7 haziran). • Emeğin Bayrağı Dergisi'nin haziran 1988 tarihli sayısı (8 haziran). • Yeni Çözüm Dergisi'nin haziran 1988 tarihli 13. sayısı (8 haziran). • Yeni Çözüm Dergisi'nin mayıs 1988 tarihli 13. sayısı (10 haziran). • Emek Dünyası Gazetesi'nin haziran 1988 tarihli 3. özel sayısı (14 haziran). • Yeni Demokrasi Dergisi'nin haziran 1988 tarihli 11. sayısı (15 haziran). • Yeni Açılım Dergisi'nin haziran 1988 tarihli sayısı (16 haziran). • Milliyet Gazetesi'nin 16.6.1988 tarihli nüshası (17 haziran). • Milliyet Gazetesi'nin 17.6.1988 tarihli nüshası (17 haziran) Dağıtımının durdurulması. Yeşıller Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Celal Ertufl, "Insanlar, kendi gereksinmesi için gerekli şeyleri üretsin" diyor. (Fotoğraflar: Uğur Günyuz) Yeşiller Partisi kuruldu.. Genel Başkan Celal Ertuğ, "farklı" bir politikacv 'Göntülerde iktidar îstiyoruz' "Yeşil hareketi sadece yeşil, ağaç, yaprak değildir. Sosyal, kültürel ve politik kirlilikler de var." Sayın Cdal Ertuğ, sonunda Yeşiller Partisi bizde de kuruldu. Amacımz, sadece dogayı korumak mı bu partiyi kunnakla? Hayır. Maalesef böyle sanılıyor. Çünkü doğaya yönelik hareketler olarak başladı bu hareket. özellikle Ankara'daki hava kirliliği ile gündem e gelmiştir. Ben şahsen Ankara'nın hava kirlilik derecesini ölçen bir araştırmaya bizzat katılmıştım. Göğüs hastalıkları uzmanı olduğum için bunlan araştıran bir çalışmam oldu. Doğadan başka neleri korayacak Yeşiller Partisi? Her türlü kirlenmeyi. Sadece doğanın kirlenmesi değil sözunü ettiğim... Her türlü siyasal kirlenme, her türlü politik kirlenme, her türlü kültürel kirlenme... Bayagı bir temizlik hareketi olacaga benziyor. Peki efendim, parti kurmaya neden gerek gördünüz? Derneklerle olmuyor muydu? Efendim, derneklerle olmuyordu. Dernekler Yasası, derneklerin bir protesto hareketine girmesi veya eleştiride bulunmasını son derece kısıtlıyor. örneğin biz, Akçimento Fabrikası'nın Mimar Sinan köyü ve Çekmece yöresindeki kirlilik zarannı orada halkla beraber dile getirmek istedik. Bu iş için birçok formalitelerden geçtikten sonra orada doğru dürüst konuşma bile yapamadık. tşte, "Orada konuşmayın, Çatalca'da konuşun" gibi muamelelere maruz kaldık. Yaptığımız şey de ertesi gün basında çok küçük bir hacimde çıktı. Yani kamuoyunda bir dalgalandırma uyandıramadık. Bir direnç meydana getiremedik. Bu fabrikamn buradan kalkması, buradaki insanlann sağlığı ve o yöredeki insanlann yaşamlanyla alakalı bir şeyi karutlayacak bir hareket olgeliyor. Çünkü altında açlık yatıyor. Afrika'da bugün açlığın sebebi, kuUanılan ilaçlardır. Toprağın bir metre derinine kadar verimlilik ölmüştür... Bu tehlike bizde de var mı? Evet, tanm üaçlannın yanhş ve bilinçsiz kullanılması sonucunda olacaktır. Türkiye'de yapılan birçok yanlış yatınmlar var. Bunlar birkaç yıl içinde, bilemediniz 10 yıl içinde, sadece doğal çevreyi ortadan kaldırmakla kalmayacak, ağır ekonomik sorunlar doğuracaktır. Halka bunlann gösterilmesi lazımdır. Halk bunlan kavrarsa, "kurtar bizi baba" diye bağırmayacak, zarannın nereden kaynaklandığını anlayacak, ona uygun davranan partıye oyunu verecektir. Teori ve pratik Efendim, bunlar teorik olarak çok güzel de bunlan uygulamak için önce sizin iktidar olmanız gerekmez mi? iktidar olmanın bir tek yolu var. Oylann çoğunluğunu elde etmek. Şimdi biz bu partiyi kurduktan sonra doğrusu böyle yankı beklemiyorduk. Ama yine de bu, oylann çoğunluğunu alacağımızı gösteremez. Bir de biz "Her partinin amacı iktidar olmak olmalıdır" görüşüne katılmıyoruz. Siyasette böyle olması lazım, ama... Inanmıyoruz. Çünkü bakınız, Almanya'da ikinci partidir Yeşiller Partisi. 42 üyesi vardır. Fakat Almanya'nın Dalyan'a verdiği krediyi durdurdular. Almanya'nın Türkiye*ye gönderdiği çöpleri durdurdular. Çünkü yeşil hareket yerel değil, evrensel bir hareket. Yeşil insan diyor ki, "Dünyadaki bütün yeşiller kardeştir." Banşçıhk var temelinde. Hollanda televizyonu benimle bir mülakat yaptı. Orada birinci kısmı partinin kuruluşu hakkında, ikinci kısmı da TürkYunan ilişkileri hakkında oldu. Cevabım şu olmuştur: "Eger masanın iki tarafında yeşil düşünceli insanlar oturuyorsa, 24 saat içinde Yunanistan'la halledilemeyecek hiçbir mesele yoktur. Çünku TürkYunan sonınlannın hepsi yapaydır. Olaya dostluk ve kardeşlikle yaklaşılırsa hiçbir sonın kalmayacaktır." Onun için biz oy almak değil, kaç kişiyi harekete geçirebiliriz düşüncesindeyiz. Fikir ve kanaatlerinden dolayı kişüerin anayasamn 19. maddesindeki şartlar mevcut olmadığı halde tutuklanmalannın anayasamn düpedüz ihlali sonucunu yaratacağtnı belirten Avukat Apaydın, "Bu durumda anayasa hükmünü egemen ve üstün tutmak amacıyla Cumhurbaşkamnın konuyla ilgUenmesi zorunlu bir hal almıştır" dedi. tstanbul Haber Servisi Fikir ve düşünceleıinden ötürü tutuklamalara ilişkin görüşlerini açıklayan Avukat Burhan Apaydın, "Anayasadaki hukümlerin, vatandaş hak ve hürriyetlerini güvence altına almaklan çok Avrupa Konseyi'ne karşı demokratik bir devlet yönetimine sahip olduğumuz kanısını uyandırmaya yönelik olduğunu" söyledi. "Anayasa hükiimlerinin çogunluk itibanyla bir siis olmaktan öteye gecemediğini" belirten Apaydın, şöyle konuştu: "Fikir ve düşünce özgürlügü yanında, berkes düşiince ve kanaatlerini söz, yazj, resim veya başka yollaria yayma hakkına sahiptir. Anayasamn 25. ve 26. maddeleri böyle demektedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti adına 1949 yılında imzalanıp kabul edilen insan haklan evrensel beyannamesiyle insan haklarını ve ana hürriyetierini korumaya dair Roma 1950 sözleşmesindeki hukümlere paralel olarak 1982 Anayasası'na fikir ve düşiince özgürlügü kavramlanyla beraber bunlan güvence altına alacak hüküm de anayasamn 19. maddeande yer almıştır. Bu maddeyle getirilen temel kural, kişi hürriyeti ve guvenliğinin saglanması amacına yöneliktir. Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunsa dahi suç yükletilen kişi, "ancak" kaçma şüphesi ve delilleri yok etme veya degiştirme olasıhğı bulunan şartlarda tuluklanabilir. Yazan ve yayımlayan kişinin kaçabilmesinin düşünülemeyeceğini vurgulayan Apaydın açıklamasını şöyle sürdürdü: "Fikir ve kanaatinden dolayı suçlanan kişiye ait deliller yazı veya resim veyahut buna benzer ya• Apaydın: Anayasa hükiüııleri siis mü? yın vasıtalan yönüoden esasen ortadadır. Değiştirilmesi veya yok edilmesi ihtimali en küçük derecede dahi mevcut değüdir. Yazan veya yayımlayan kişinin kaçabilmesi de duşüniilemez. Kaçmak karinesinin varlıgı bu gibi durumlarda asla kabul edilemez. Buna rağmen fikir ve düşünce hürriyetini kanunlara aykın olarak kullandığı ileri surulen kişüerin tutuklanması anayasamn 19. maddesine gore bir tedbir olmaktan çıkmakta ve sadece Fıkir ve düşüncesi nedeniyle peşinen bir süre bürriyetlerinden yoksun bırakılarak cezalandınlması isleminin uygulamaya konulraası demektir. Anayasamn 11. maddesi anayasa hükumlerinin yasama, yüriitme ve yargı organbnnı baglavan temel hukuk kuralları olduğunu belirtmiştir. Böyle olunca yargı organı da anayasa hukümleriyle baglıdır. 12 Eylül 1980 tarihinden sonra Yüksek Hâkimler Kurulu Kanunu değiştirilmiş ve yargıçlann güvence içinde karar vermeleri büyük ölçude zedelenmiştir. Anayasamn hükümlerine ragraen tutuklamalann belli arahklarla süregelmesi fikir ve düşüncesini belirtmek isteyen kişileri de endişe altına sokmakta ve böylece yargı yolundan fikir ve kanaat hürriyetifiilenilılal edilmiş olunmaktadır." Fikir ve kanaatlerinden dolayıa kişüerin anayasamn 19. maddesindeki şartlar mevcut olmadığı halde tutuklanmalannın anayasamn düpedüz ihlali sonucunu yaratacağını belirten Apaydın görüşlerini şoyle tamamladı: "Burada Cumhurbaşkanına önemli bir görev düşmektedir. Anayasamn 103. maddesine göre Cumhurbaşkanı "Anayasaya, hukukun üstunlüğüne, demokrasiye bağlı kalacağıma... Büyük Turk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine ant içerim" diyerek yemin etmiştir. Anayasamn 104. maddesi Cumhurbaşkamnın görev ve yetkilerini tayin ederken "Anayasamn uygulanmasını gözetim" ile yükümlü olduğunu bdirtmişü'r. Anayasamn özellikle 19. maddesi amaca aykın olarak uyguSanagelınektedir. Bu durumda anayasa hukmunu egemen ve ustün tutmak amacıyla Cumhurbaşkanımn konuyla ilgilenmesi zorunlu bir hal almıştır 1982 Anayasası'nı halk oyuna sunuş konuşmalarım yaparken bugünku Cumhurbaşkanı o zamanın devlet başkanı sıfatıyla "anayasamn kefili" olduğunu millele karşı söz vermiştir. Cumhurbaşkanımn görevini ve millete verdiği sözü yerine getirmek açısından harckete gecmesi ve bunun hukuksal yollannı ivcdi olarak canlandırması gerekmektedir." Toplumsal Kurtuluş Dergisi için tepki lutuklama iktidarııı yüz karasıdır' İstanbul Haber Servisi Toplumsal Kurtuluş Dergisi'nde yayımlanan bir yazı nedeniyle Avukat Hüsnü Öndül ve dergi yazan Doç. Dr. Yalçın Küçük ile dergi yöneticilerinin Ankara DGM'ce tutuklanması yazarlar ve hukukçular tarafından tepkiyle karşılandı. Küçük ve arkadaşlarının tutuklanmasına ilişkin tepkiler şöyle: Demirlaş Ceyhu Y l açın Küçiik"ün tutuklanması çağdışılımızın devam ettiğini gösteriyor. Yalçın Küçük, suç işlememiş düşüncesini açıklamıştır. Dolayısıyla cezalandınlması söz konusu olamaz. 'Düşünce suçu, suçlulan yoklur' diyen iktidarın yüz karasıdıı bu olay. Bu Yalçın Küçük'e değil Türk halkına verilmiş bir cezadır. O bakımdan utanıyorum. Er*IT*> Yazan tutuklaraak, yazıyı daha özgür kılmaktır. Baskılar, tehditler ve tutuklamalar peri değneğiyle ] kurulacağı sanı I lan demokrasi I mizin, boyunu, rcsmini ve kokusunu gösteren örnekleri oluşturur. Fikir düşünce ve haberciliğinden ne kadar çok insan baskıya uğruyorsa, o kadar az demokrasi vardır... Hem de hepimiz bir zamanlar Franko İspanyası'nda olduğu gibi bir ağızdan bizde demokrasi var desek de... Ali A y b a r Yalçın Küçük'ün ve ar | kadaşlanmn tu ! t uk l a n m a s ı 141142 ve 163. I maddeler başta olmak uzere faşist ceza yasası I nın yürürlükte 1 olduğu bilinince şaşırtıcı değildir. Ama kocaman bir ayıptır. Türkiye hem bir taraftan görüşünü, fikrini söyleyenleri çekinmeden tutuklayacak hem de beri yandan Avrupa'nın kapısını çalıp "Bizi aranıza alın" diyecek.. Bu ayıbın ötesinde bir şeydir. Mantıksızlık, akılsızlıktır düpedüz. Ama gerçek bu. Türkiye bu. Türkiye'yi idare edenler bunlar. f k a u a Demokratik olduğu soylenen bir ülkede yazı yazdığı için insanlann tutuklanması hüzün vericidir. *Biz diyoruz ki fiziksel mekânlarda örgütlenmeden önce kafalarda örgütlenmeli.. Hükümet olmak o kadar önemli değil.. Biz o hale gelirsek zaten bütün hükümetleri etkileyebiüriz.? madı. Dolayısıyla o fabrika da bacasını tüttürmeyi sürdürüyor. Oysa partileşerek iletişim araçlanna ulaşmaya ve siyasal partileri eleştirmeye, onları kendi içeriğimize uygun bir tavır almaya zorlama gücü fazlalaşıyor. O yüzden partileştik. Futbol takırnı degil Yani benim anladıgım şöyle demek istiyorsumız: Halk bu hareketin bilincine varsın, desteklesin, benimsesin, ama bizi seçmese de olur mu diyorsunuz. Hayır, seçsin de. O kadar çok insan bunu benimser ve seçimlerde sizi desteklerse, siz zaten iktidar olursunuz. Ama onu istemiyor gibi bir haliniz var. Onu istememek değil. Bizim isıediğımiz şey, milletvekilimiz 10 tane mi? Bunu bilinçlenmiş bir halk bile bile, anlayarak seçsin. Bugünkü sistemde olduğu gibi futbol takımı tutar gibi değil. Benim de politik hayatım var. AP'li imişsiniz galiba. Orada başladım, sonra CHP'ye geçtim. Sağlık Bakanlığı yaptım bir ara 77'de. Ecevit'in azınlık hükümetinde. Peki efendim, Yeşiller Partisi olarak bir sloganımz var mı? Var. "Her yeşil bir partidir" diye bir slojjanımız var. Ama bu demek değildir ki her kafadan bir ses çıksın. Ben parti içi demokrasinin son derece serbest ve rahat olduğunu ifade etmek isterim. Bir parti olduğunuza göre, ekonomik görüşlerinizin de olması lazım. Çünkı her şey, hatta yeşili konımak bile ekonomiye baglı biliyorsunuz. Genel hatlanyla bugün kapitalist sanayileşme, doğal kaynakları bir an önce bitirip tüketme sevdasındadır. Bizim ekonomik temellerimizden biri de herkesin gereksinmesi oranında tüketim yapması. Savurganlıktan kaçınmak. Üretimde ise gereksinmenin ötesinde fazla üretici olmama düşüncesi... Farklı bir poütika Seçimlere girecek misiniz? Gireceğiz ilk fırsatta. Tabii seçimlere girmek için bir örgütlenme sorunu var biliyorsunuz. 33 vilayette, 640 ilçede teşkilat kurup seçimlere girilebiliyor. Ama bizim amacımız bu değil. Yani ille seçim değil, ille seçilmek değil. Biz diyoruz ki, ne kadar oy alacağımız değil, ne kadar insanı harekete geçirebileceğimizi hesaplamak zorundayız. Çünkü biz yine diyoruz ki, fiziksel mekânlarda örgütlenmeden önce kafalarda örgütlenelim. Yoksa sıradan partiler arasına gireriz ve kısa zamanda yok olabiliriz. Çünkü bugün mevcut olan bir siyasal düşünceye yeni alternatif olmak iddiasındayız. Bunu başaramazsak zaten görevimizi yapmış olmayız. İktidara geçme olasılıgımz olabilecek mi? Biz hükümet olmayı arnaçlamıyoruz. Iktidarı amaçlıyoruz. Aynı şey degil mi? Değil. Mesela bugünkü hükümet, hükümettir, ama iktidar değildir. Yüzde 36 oyla iktidar olunamaz, ama yasalara göre hükümet olunabilir. öte tarafta yüzde 64 oranında büyük bir oy kitlesi var ki, bu da Türk insamnın arayiş içinde olduğunu ve aradığını bulamadjğını ifade ediyor. lşte biz bu noktaya parmak basıyoruz. Halkın gönlüne yerleşerek iktidar olmak. Hükümet olmak o kadar önemli değil. Biz o hale gelirsek zaten bütün hükümetleri etkileyebiliriz. GazetemtzinCağaloğlu'ndakimery ^ hinası önündeki sokakta bir aracın altına bırakılan ve içinde bomba olduğu sanılan bir paket, gazete personeli ve çevredeki esnafa yaklaşık bir saat korkulu dakikalar yaşattı. Dün saat 14.20 sıralarında gazetemi2İn önündeki bir aracın park yennden ayrılmasıyla ortaya çıkan ve üzeri lastikle bağlı kâğıt bir paket vatandaşlann dikkatini çektı. Yaklaşık bir saat sonra olay yerine gelen Siyasi Şube1 ye bağlı bomba imha uzmanları, büyük bir titizlikle pakerj açtılar. Paketin içinde cıvata ve demır parçalannın bulunduğu görüldü. (Fotoğral: Erdoğan Köseoğlu) Yeni bir ekonomi Bu bahsettiginiz ekonomik bir sistem degil. Üretim araçlan kime ait olacak? Devlete mi? Özel sektöre mi? Bunu sonıyorum. Devletin olmasın, merkezi sistem olmasın. Öyleyse kapiulizm... Kapitalist de değil. Bireylerin emek yoğun düşüncesinden insanlar daha çok kendi gereksinmesi için gerekli şeyleri üretsin. Gömleğini kendi yapabiliyorsa, mümkün mertebe bireysel olarak. Efendim, bu kadar geriye dönülebilir mi artık? Sizin dediginiz, neredeyse ortaçağ. Ortaçağ değil efendim. Bugün Isviçre'nin en meşhur saat fabrikalarının parçacıklan köylerde yapılıyor, küçük ünitder içerisinde yapılıyor. Ekonomide özellikle sanayileşmeye karşı değiliz. Ama sanayüeşirken doğal, kültürel, sosyal değerleri düşünmek, insana zarar vermeyecek şekilde. Bizi tanımlayan şeylerden biri de, "Dogaya karşı degil, dogayla beraber yaşamak." Bu ilkeye zarar vermeyecek bir ekonomi. Ve bunu insanlara benimsetmek. Bunda sizin de katkınızı bekliyoruz. Siz de bize yardımeı olun. Nasıl? Duyurarak. Adresimizi vererek... Tabii verelim. Söyleyin. Merkezimiz şimdilik burası. Adresimiz: Gelişim Tıp Merkezi. Kadıköy Rıhtım Caddesi, Nemlizade Sokak No: 4. Telefon numaramız: 338 83 95 "Işçiler ve Toplurrf'un 4. kitabı toplatıldı Sosyalîst Parti kuruculam DGM'de yarçılandı İSTANBUL (AA) TCK'nın 141 ve 142. maddelerine aykın davrandıklan gerekçesiyle haklarında 30 yıla kadar ağır hapis cezası istenen Sbsyalist Parti Girişim Komitesi üyeleri Yalçın Büyükdağlı, Ali Kalan, Yavuz Alogan, Nusret Senem, Halil Berktay ve Hasan Ali Karşılayın'ın IDGM'de yargılanmalarına devam edildi. Savcı, önceki duruşmada sanık avukatlarının, DGM'de açılacak davanın şartlarmın yeterli olmadığını ileri surerek davanın düşürülmesi yolundaki isteklerinin reddi görüşünde olduğunu bildirdi. Savcı, bir siyasi partinin kuruluş aşamasında bulunması nedeniyle kurucu grubuna ayrıcalık tanınamayacağını belirterek, pariı kurulma aşamasında da olsa, hukuka aykınhk söz konusu olduğunda soruşturma açılabileceğini söyledi. Daha sonra sanıklar adına söz alan Yalçın Buyukdağlı, partiyi 1 Şubat 1988 tarihinde merkezi Ankara olmak üzere kurduklanm, kendisinin de genel sekreterlik görevini üstlendiğini söyledi. Büyükdağlı, Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Anayasa Mahkemesi'nde partinin kapatılması istemiyle dava açtığını ve bu davanın halen devam ettiğini bildirdi. Mahkeme, partinin kurulup kurulmadığının Içişleri Bakanlığından sorulmasına ve Anayasa Mahkemesi'nde devam eden dava hakkında bilgi alınmasına karar vererek, duruşmayı ileri bir tarihe bıraktı. İstanbul Haber Servisi Zed Yayınevi'nce yayımlanan "lşciler ve Toplum Kitap Dizisi"nin dorduncü sayısı tstanbul 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin bir kararıyla toplatıldı. Toplatma karannda dördüncu sayıda yer alan "Tariş Direnişi" adlı incelemenin TCY'nin 312/1 maddesine muhalif olduğu öne süruldü. Dergi yonetimiyse yayımladığı bir basın duyurusuyla tcplatma karannı protesto ederek kararı sosyalist basın üzerinde son dönemde artan baskılara bir örnek olarak nitelmedi. Diğer kirlilikler Nasıl etkileyeceksiniz ki, halk geçim derdine düşmuş durumda. Dediğim gibi, bizim politikamız da sadece çevre kirliliğini hedef almamaktadır. Yeşil hareketi sadece yeşil, ağaç, yaprak değildir. Dogal çevre de var, ama sosyal, kültürel ve politik çevrelerdeki kirliliklerin gıderilmçsi de bizim hareketin içine giriyor. örneğin Türkiye, bir tanm ülkesidir. Bugün yeşiller olarak üzerinde durmak istediğimiz bir nokta da Türkiye'de yaklaşmakta olan açlık tehlikesi. Bu, halkın sorunlarıyla doğrudan doğruya ilgili. O yuzden çok önemli konular varken yeşiller fantezi midir düşüncesine biz karşı çıkıyoruz. Değildir. En önemli konuların başında
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle