Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURtYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ci ve ikinci sıradaki sonmlar Türkiye'yi doğrudan ilgilendirmiyor görünebilir. Oysa topluluğun bugUnkü konumu ve geleceğe bakış açısı Türkiye'den beklentileri ve Türkiye'nin bu yoldaki hazırhklarını doğrudan etkileyecek özellikler taşımaktadır. takhk ilişkisinin yeniden canlandınlması bugün en başta üzerinde durulacak bir konudur. ö t e yandan topluluğa üyelik başvurusunda ekonomik gerekçelerin önemli bir yeri ve rolü de bulunmaktadır. Ancak bu tür gerekçeler üyelik için yeterli olmadığı gibi, ardında önemli sosyoekonomik sorunlar bulunan bir ekonomik yapılaşma içinde pek de inandıncı olmayacaktır. İstihdamın % 57'sinin tanm sektöründe yer aldığı, işsizlik oranının % 20'lere vardığj, kişi başına gelirin 1000 doların biraz üstünde bulunduğu (Topluluk içinde en düşük kişi başına gelir: Portekiz 2.032 dolar1985) ve doğu ile batı bölgeleri arasında büyük farklıbkların yaşandıjh Türkiye'de, yalnızca üyeliğin gerekleri açısından değil, ortaklık açısından da belirli duraksamalar yaratacak koşullar var demektir. Türkiye'de yabancı sermaye konusunda alınan liberal kararlara karşın, yabancı yatırımlann sınırh kalmasımn nedenleri arasında bu tür sosyoekonomik yapı yetersizliklerini de düşünmek gerekir. 20 HAZİRAN 1988 Avrupa Topluluğu Tartışılırken: Ortaklık11 >elik Bntünleşme OKUBLARA. OKAY GÖNENSbS İÛyelik, siyasal, ekonomik ve sosyal yapıda belirli koşullar Topluluğun bakış açısı gerektirdiğinden, tartışmalann da bu koşullann sağlanmasına yönelik Yukarıda da belinildiği gibi kuşkuyla karşılaolması ve geniş bir katılım çerçevesinde gerçekleşmesi gerekecektir. Bu nan Türkiye'nin üyelik başvurusuna yöneltilen itinedenle AT'ye üyeliğin yalnızca hükümet ve' iş çeyresinde değil, tüm razlar dört ana konuda toplanmaktadır: siyasal partiler, sendikalar, meslek odaları, basın gibi çeşitli toplumsal güçlerin Ekonomik gelişmişlik düzeyi topluluk genekatılımıyla tartışılması ve bu çevrelerinyapılan hazırhk ve alınan önlemlere linin epeyce gerisinde. yön verecek bir işlev üstlenmesiyle sağlıklı sonuçlar ahnacağısöylenebilir. tersiz.Siyasal yapı ve demokratikleşme süreci yeDr. MERYEM KORAY Dokuz Eylül ÜnL, İktisadi Bilimler Fak. 14 Nisan 1987'de Avrupa Topluluğu'na üyelik için başvuran Türkiye'nin bu başvurusunun, 1963 yılından bu yana süregelen AT ile ilişkilerinde ortaklık açısından son, üyelik açısından ise ilk sayılabilecek bir adım olduğu söylenebilir. Aynı zamanda bu başvurunun Türkiye'nin Batı ile geniş anlamda bütünleşmesi yolunuj ileri bir adım olduğu da açıktır. Ancak ortaklık, üyelik ve biitiinleşmenin ayrı anlamlar taşıdığı ve ayn koşullar gerektirdiği de bir gerçektir. Buna göre, Batı ile yapılan çeşitli anlaşmalann bir tarafı ve AT'nin bir ortağı olması uygun bulunan Türkiye'nin AT'nin bir üyesi olması kaygı ve kuşkuyla karşılanmaktadır. Bilindiği gibi, Türkiye'nin üyelik başvurusunun hiçbir topluluk üyesi tarafından istekle karşılanmadığı, en iyimser yaklaşımın Türkiye'ye kapıyı tam kapamayıp uzun bir zaman dilimi önerdiği görülmektedir. Avrupa Topluluğu üç Akdeniz ülkesini ortaklıktan üyeliğe kabul ederken Akdeniz genişlemesi adını alan bu genişleme karşısında da Türkiye'ye yönelttiği benzer kuşkulan dile getirmiş, ancak bu üç ülkeyi Avrupa birlifi ve bütünleşmesi açısından uygun ülkeler olarak değerlendirmiştir. Orta derecede endüstrileşmiş sayılan, işgücü fazlalığı ve altyapı yetersizliği bulunan, tarımsal ürünler açısından topluluğun kendine yeterliliğinin aşılmasına yol açacak ve bolgesel farklıhklan büyük bulunan bu ülkelere AT üyeleri siyasal nedenlerle daha ıhmlı bakma gereğini duymuşlardır. Bu ılımlı bakış açısından, Ingiltere Dışişleri Bakanı'nın Ocak 1977'de Avrupa Parlamentosu'nda söylediği gibi genişlemenin Avrupa demokrasisine vereceği " g ü ç " ve "dünyanın en azından bir bölgesinde sağda veya solda totaliterliğin kararh biçimde geriletilmesi" düşüncesi önemli rol oynamıştır. ların AT'nin ticaretini geliştireceği düşuncesinin de gözden ırak tutulmadığı koşkusuzdur. Akdeniz genişlemesiyle 12 üyeL Juruma gelen AT'nin bir yandan bu genişlemeyle sorunlan artarken öte yandan topluluğun işlevini arttıracak biçimde üyelikten bütünleşmeye doğru bir gelişim arayışı ön plana çıkmıştır. Ekonomik büyümenin durması veya yavaşlamasmdan, tarımsal üretinı fazlalığından ve bolgesel farkların artmasından do*an sorunlarla, topluluğun yönetim mekanizmalannın işleyişinden doğan sonmlar AT'yi iç sonınlanna yönelmeye zorlamaktadır. Topluluk tüm bu sorunların çözümünde topluluğun işlevselliğini arttıracak yeni adımlara gereksinim duymaktadır. Bugüne kadar atılan adımlann, özellikle ekonomik yapıda bazı sınırlamalann ve kısıtlamaların kaldırılması anlamında, "negatif bütünleşme" olarak değerlendirildiği günümüzde, topluluk, çeşitli alanlarda uyum ve birlikteiiğin sağlanması anlamında. "pozitif bütünleşme" doğrultusunda adımlar atılması gereğini dile getirmektedir. Böyle bir bütünleşme için her şeyden önce ülkelerarası güvensizliklerin ortadan kaldınlması, ülke politikacılannın kendilerini en başta bir Avrupaü olarak görmeleri, topluluğun üye ülke devİetleri yerine değilse de tamamlayıcı bir siyasi birlik olarak kabul edilmesi ve bunun için de Avrupa Parlamentosu'nun rolünün güçlendirilmesi gibi gelişmeler ileri sürülmekte ve tartışılmaktadır. Siyasal nitelikli bu gelişmeler yanında, ekonomi ve para politikalannda, sosyal ve bolgesel politikalarda birliktelik ve uyum sağlanması gerektiği de bilinmektedir. Bu doğmltuda 1983 yıhnda kabul edilen Avrupa Tek Senedi ile ileri bir adım atmış bulunan topluluğun önünde önemli güçlükler bulunduğu da bir gerçektir. Bütünleşme doğrultusunda önemli güçlükleri bulunan topluluğun, işlevselliğini arttırma açısından gerekli gördüğü bu tür arayış içinde, Türkiye'nin üyelik başvurusuna yalnız Türkiye'den kaynaklanan nedenlerle değil, kendi sorunlarından kaynaklanan nedenlerle de pek istekli bakmadığı açıktır. Akdeniz genişlemesinden doğan sonmlar işlevselliğini arttırma ve pozitif bütünleşme yolunda ortaya çıkan sorunlar Türkiye'den kaynaklanan sonın ve yetersizlikler, birlikte, Türkiye'nin üyelik başvurusunun önüne dikilmektedir. Birin Önemli sosyoekonomik sorunlar söz konusu. Kültürel yapı Avrupa toplumlanndan önemli farkülıklar taşıyor. İleri sürülen itiraz ve dile getirilen kuşkulann Türkiye açısından belirli bir gerçeklik taşıdığı yadsınamaz. Bu durumda tutulacak ve Türkiye'nin de benimsediği yol, tartışmalar konusunda açık ve esnek, üyelik yolunda atılması gereken adımlar konusunda ise kararlı olmaktan geçmektedir. AT'ye üyelik konusunda Türk toplumunda bir "consensus"un oluştuğu da söylenebileceğinden, yalnız dışanda değil içeride de bu üyeliğin nasıl gerçekleşeceği yolunda yoğun tartışmalara gereksinim olduğu da açıktır. AT'ye üyelik girişimleri açısından lokomotif görevi üstlenmiş görünen büyük endüstri ve ticaret kesiminin bu yoldaki çabaları, hükümetin politikasını ve çabalannı desteklerken sınırh kalmaktan kurtulamamaktadır. Konuyu daha çok ekonomik boyutlanyla tartışan iş dünyası, kaçımlmaz olarak, üyelik isteği ve girişimini ortaklık ilişkisinin düşündüreceği boyuüarda bırakmaktadır. Türkiye'nin ekonomik potansiyeli, büyüyen bir pazar oluşu, kârlı yatınm alanlarının varlığı, AT ülkeleri açısından, ortaklık ilişkisi içinde de değerlendirilebilecek özelliklerdir. Oysa AT'ye üyelik, Türkiye'den beklenen ve Türkiye'nin bekiedikleri açısından farklı tartışmaları gerektirmektedir. Üyelik, siyasal, ekonomik ve sosyal yapıda belirli koşullar gerektirdiğinden, tartışmalann da bu koşullann sağlanmasına yönelik olması ve geniş bir katılım çerçevesinde gerçekleşmesi gerekecektir. Bu nedenle AT'ye üyeliğin yalnızca hükümet ve iş çevresinde değil, tüm siyasal partiler, sendikalar, meslek odaları, basın gibi çeşitli toplumsal güçlerin katılımıyla tartışılması ve bu çevreîerin yapılan hazırlık ve alınan önlemlere yön verecek bir işlev üstlenmesiyle sağlıklı sonuçlar alınacağı söylenebilir. Özellikle siyasal ve sosyalekonomik sorunlar açısından gerçekçi ve akılcı yaklaşım ve politikalan benimseyen Türkiye, topluluğa üyeliğin anlam ve boyutlannı da iyi değerlendirmiş olacaktır. Yoksa Türkiye'nin büyüme hızından, ihracat artışından ve turizm gibi yatınm olanaklanndan söz ederek ve hazırlıklannı yalnızca bu yönde yoğunlaştırarak AT'ye yaklaşmak, toplulukla daha gelişmiş bir ortaklık ilişkisi gibi bir öneriyi gündeme getirebilir. AT'ye yaklaşımda, kuşkusuz, or Uzun Bir Gün... i Toplulukta bütünleşme arayışı Siyasal açıdan bu ılımlı yaklaşımın yanı sıra, sosyoekonomik sorunların varlığına karşın, göreceli olarak daha küçük boyutta oluşlan topluluğun bu üç Akdeniz ülkesine olumlu görüş bildirmesine yol açmıştır. Örneğin Ispanya'nın oldukça gelişmiş bir endüstriyel yapı göstermesi, Yunanistan ve Portekiz'in sorunlu fakat küçük nüfuslu oluşlan Akdeniz genişlemesiyle üstlenilecek sorunların boyutlarını küçültmüştür. Öte yandan topluluğun bu ülkelerle olan ekonomik bağlantılannın ve bu ülkelere yapılacak yatınm ve yardım EVET/HAYIR Kanlı Olayın Ardından Bir gece önce TV'de Kennedy'nin ÖJdürülmesi ile ilgili bir film izlemiştik. Dallas cinayetinin nasıl düzenlendiği, nasıl işlendiğini anlatıyordu. Bir hayal ürünüydü, ama gerçeklere çok yakın yerieri vardı. Koskoca bir devlet başkanının kanlı bir tertibe nasıl kurban grttiğini gösteriyordu. Bir gün sonra buna benzer, neyse ki başansız kalan bir cinayet girişimini yaşadık. ANAP Genel Başkanı Turgut Özal'ın kongre konuşması sırasında birden iki el silah patladı. Ozal kürsünün arkasına yıkıldı, kongre birden karıştı. Derken silah sesleri birbirinl izledi. Basın sıralarına yakın bir yerden iki kurşun atılmıştı, biri Özal'ın baş parmağını yaralamış, öteki boşa gitmişti. Koruma görevlileri silahın atıldığı yeri taramışlardı. O yer basın köşesiydi. Suikastçının İKİ kurşunu Başbakanın eiini yaralamıştı, ama koruma görevlilerinın kurşunlpnyla pek çok yurttaş yerlere serilmişti! Şiddet yollarına başvurma girişimlerinin kimseye yarar sağlamadığı, sağlayamayacağı açıktır. Baskıyla, cinayetle, korkutmayta siyasa alanında etkin olmak heveslileri hemen her ülkede vardır. Sonradan adının Kartal Demirağ olduğunu öğrendiğimiz kişi MHP yandaşı bir ülkü ocaklı imiş. Komando Kartal diye tanınırmış, hapis kaçkınıymış. Böyle biri Başbakanı neden öldürmek istesin, neden kendini tehlikeye atsın? Baba Demirağ 'Onun bu suçu işlemesinde en büyük etken baştakiler' diyor. Kim bu 'baştakiler?' Politika adamlarına karşı bu tür öldürme girişimleri görülmedik seylerden değildir. Pek çok cumhurbaşkanı, başbakan politika lideri, kral, suikastlara kurban gitmişlerdir. Sezar'dan Lincoln'e, Kennedy'ye Jaures'e kadar sayısız ad sayabiliriz. Ülkemizde de başta Atatürk olmak üzere inönü, Oemirel, Ecevıt çeşitli kez gözü dönmüş insanlarca öldürülmek istenmişlerdir. İnönü bu olayı büyük bir soğukkanlılıkla atlatmış, hatta kendisini öldürmeye kalkışan ki>iyle bir süre sonra görüşmüştür. Eski başbakanlardan Nihat Erim'in de böyle bir cinayete kurban gittiğini anımsayahm. Poiitikaya giren kişi, başına geleUlecek tehlikeleri önceden göze almalıdır. Sayın Özal ölümden kurtulmuştur. Ama çevresindekilerin 'gazi'leştirmek oyunlanna kendini kaptınrsa çok büyük bir yanlışa düşmüş olacaktır. Gözü dönmüş katillerin silahına hedef olmak 'gazi' olmak değildir. Ne inönü, ne Ecevit, ne de Demirel ki onlar da ölüm tehlıkesı atlatmışlardı 'Gazi'lik savında bulunmadılar, kimseye de böyle bir savı ileri sürmek fırsatı vermediler. ANAP Kongresi'ndeki üzücü olayın bir başka açıdan ele alınması gerekir. O da koruma görevlilerinin suçluyu vurmak amacıyla halka ateş açmalcndır. Oemirağ iki kurşun sıktı, ama korurracılar halkın üstüne yaylım ateş açtılar! Demirağ'ın silahından çıkan kurşunlardan biri boşa gitti, biri Başbakanın parmağını sıyırdı. Oysa koruma görevlilerinin yaylım ateşi sayısız izleyvciyi yaraladı. Bu yaralılar arasında ölüm tehlikesiyle baş başa olanlar da var. Koruma görevlilerinin yeterince uzman olmadıkları anlaşılıyor. Başka ülkelerde böyle durumlarda halka ateş açılır mı? Oenecek ki onlar da paniğe kapıldılar, ama koruma görevlisi olarak yetiştirilenlerin bu işin gerçek uzmanları olmaları gerekmez mi? Hem böyle önemli bir toplantıya girenlerin üstü neden aranmamıstır? Bu ihmal kimin kusurudur? Böyle bir olayın sorumlulan aranıp bulunmamalı mı? Sayın Özal'a, koruma görevlilerinin kurşunlanna hedef olan yıırttaşlara büyük geçmiş olsun. OKDVYAKBAL T.C. ZİRAAT BANKASI ÇOCUK TİYATROSU Anadolu turnesinde sizlerle. ALÂADDİN VE SİHİRLİ LÂMBA Enis Fosforoğlu Tiyatrosu ^ • Yazan: Ferdi Merter Yöneten: Enis Fosforoglu 21 Haziran 22 Haziran 23 Haziran 24 Haziran 25 Haziran 27 Haziran 28 Haziran 29 Haziran 30 Haziran 1 Temmuz 2Temmuz Çankın Yozgat Kırşehir Nevşehir Kavseri Malatva Adıvaman Gaziantep Şanlıurta Kahramanmaraş Antakva Iskenderun Sevgili Çocuklar azar günleri, haftanın g&ri kalan 6 gününden farklı bir özellik taşır. insanlar sabahları geç kalkar, uzun kahvaltılar eder ve uzun uzun da gazete okuıiar. Pazar günunün gazetesi de, haftanın diğer 6 günunün gazetasinden farklıdır genellikle. Gazetelerin yazı işleri, pazar günlennin gazetesini hazııiarken, içeriği farklı tutmaya çalışırlar. Her gün gazete manşetterini kaplayan ağır siyasi ve ekonomik haberlerin yerine, daha hafıf içerikli ya da daha farklı konularla ilgili haberier, özellikle pazar günunün gazetesi için saklanır ve o gün kullanılır. Bu cumartesi sabahı da işte öyte bir güne başladık. Birinci Aynca Türkiye'nin yukanda belirtilen alanlarsayfamızın gundeminde ilk sıralarda Uğur Mumcu'nun daki sorunlann çözümü için göstereceği çabalar, 'Kurultaya Doğru SHP' yazı dizisi için Erdal İnönü ile yaptığı yalnızca AT'ye üyelik başvurusunu destekleyici çasoyteşi ve Özgen Acar'/n üç yıllık bir araştırma sonunds balar olarak açıklanamaz. Bu sorunlann çözümü Amerika'da bulduğu Türkiye'den kaçınlan antik sikkeler haberi yolunda atılan adımlann Türkiye için AT'ye üyevardı. Tartışmalardan sonra özgen Acar'ın haberi manset için likten öte anlam ve boyutlan bulunduğu açıktır. tercih edildi. Hem farklı bir konuya el aüyor hem de Türkiye AT'ye üye olsun olmasın siyasal, ekonoCumhuriyefin içeriğini zenginleştiriyordu. Acar'ın haberinin mik ve sosyal gelişimi açısından seçimini çoktan hemen albna Mumcu'nun İnönü söylesisi, onun albna da ANAP yapmış, bu yolda daha ileri adımlar atması bekkongresi haberi girecekti. Sayfa hazırlanmaya başlandı. O lenen bir ülke konumundadır. Bu nedenle AT'ye sırada Ankara Büromuz'da Erbil TuşalpVn telefonu çaldı. üyelik başvurusu, ancak daha kararh ve sürekli Karşısında, ANAP Kongresi'ni izlemek üzere Atatürk Spor çabalan gündeme getirmesi ve bu gelişmelerin dış etmenler tarafından desteklenmesi açısından olumSalonu'nda bulunan Canan Gedik vardı ve heyecan içinde lu bir rol oynayacaktır. konuşuyordu: "Silahlar patladı... Silah sesleri..." işte bu telefon, uzun upuzun bir günün başlangtcını haber veriyordu. Erbil Tuşalp, bilgiyi antnda Istanbul'a, Yazı Işhri'ne ve Haber Hazırlıkü bulunmak gereği Merkezi'ne iletti. Derken bilgi ve haberler akmaya başladı. İlk saatler, her aşamada bir paniğin vartığını kanıtlıyordu. Olayı Sonuç olarak: a) AT'ye üyelik başvurusunun boyutlannı gerçekçi biçimde değerlendiren, b) gözleriyle gören gazeteciler şoktan çıkabilmiş değildi. Her Kendisine yöneltilen itiraz ve koşullan birer entaraftan çelişkili bilgiler geliyordu. imren Aykufun yaralılar gel olarak görmenin ötesinde kendi seçimi ve bekarasında olması heyecanı arttınrken, daha sonra Çalışma lentilerine uygun koşullar olarak değerlendiren, c) Bakanı'nın hafif yara aldığı haberi geliyor, suikastçının öldüğü Üyelik yolundaki beklenti ve çabalan bir bütün haberi şuphe çekerken Özal'ın konuşmasına devam etmesi içinde ele alan, ç) Topluluğun bugünkü beklentiolayın önemini kavramamızı güçleştiriyordu. Derken bu 3540 lerini olduğu kadar yanna ilişkin bakış açısını da dakikalık çelişki bölümü atlatıldı, saat 13.00'te 7V kameralannm dikkate alan yaklaşımlar Türkiye'nin üyelik başgözünden an be an suikast girişimini izledik. Sonra panik vurusunu destekleyen yaklaşımlar olacaktır. Bu havası yerini, her düzeyde hızlı bir çalışmaya bıraktı. Suikastçı, tür değerlendirme ve yaklaşımlar Türkiye'nin kenadını ilk olarak Hayati Ipek, doğum yerini ise K.Maraş Afşin disini bekleyen yola hazırbklı ve donammlı çıkd'ıye açıklamıştı. Cumhuriyet Ege Bürosu, Hikmet Çetinkaya masını sağlayacaktır. Aynca bu tür yaklaşım ve başkanlığında titiz bir çalışmaya girişti. Bu arada Haber politikalar Türkiye'nin topluluktan beklentileriMerkezi Müdürümuz Yalçın Bayer, izin gününü yanda keserek ni de iyi değerlendirmesini sağlayacaktır. Türkigazeteye gelmış, tetefonlannın ve daktilosunun başına geçmisH ye'nin toplulukla olan ticaretinin artması, toplubile. Ankara'da bütün muhabirler hummalı bir çalışmanm içinde, luk kökenli yabancı yatınmların çoğahnası gibi hastanelerde, poliste, kongre salonunda ve Başbakanlık beklentilerinden, topluluğun bolgesel kalkınma ve Konutu'nun önünde haber peşindeydi. istanbul'da Yazıişleri sosyal fonlannın Türkiye yararına kullanılmasısayfayı yeniden biçimlendirmiş, haberin unsuriarını na kadar uzanan çeşitli beklentilerinin gerçekleşzenginteştirmeye çalışıyordu. Bu arada sabş servisi satış mesi yukanda beklenen yaklaşımla bu yolda epeyorganizasyonu için yeniden çalışmaya başlamışb. Büyük bir ce hazırlıklı bulunmasma bağlı olacaktır. Yoksa süratle, en zengin haber taşra kalıplanna verildi. iznini yanda bu tür beklentilerin gerçekleşmesi, kendiliğinden keserek gazeteye gelen Mizanpaj Yönetmenimiz Ali Acar, Adnan ortaya çıkan gelişmeler olmayacaktır. Özetlemek Akgünel'le biriikte şehir içleri için yepyeni üç sayfayı yeniden gerekirse Türkiye'nin bugünkü konumu, toplulukbiçimlendirmeye koyuldular. Yalçın Bayer, daktilosunun başında la ilişkileri ve topluluğun geleceği açısından en bütün haberi yeni baştan yazdı, suikastçı Kartal Demirağ'ın azından umut veren bir ülke olmaji gerekgeçmişiyle ilgili bilgiler aynca dertendi ve gece yansından sonra mektedir. çalışmanm ikinci aşaması tamamlanmış oldu. Ankara'da Erbil Tuşalp, izmir'de Hikmet Çetinkaya ve Denizli muhabirimiz ömer Yurtseven, istanbul'da da Yalçın Bayer haberlerin toparlanıp son bıçımlerinin verilmesi için gece yanlanna kadar çalıştlar. Sayfalann hazırianmasında ise tüm yazıişleri ve takvıye kuvvet Yurt Habeıieri Servisi Şefi Necdet Doğan, uzun günun uzun ralışanlan oldular. Amaçlan, karanlıkta kalan nokta sayısını en aza indirmekti. Bütün bu suikast, yaralılar, kimlik hengamesi arasında Adana'dan ulaşan bir haber, hepimizi derinden yaraladı. Şanlıurfa'daki SHP il başkanlan toplantısını izlemeye giden Güney illeri Temsilcfmiz Celal Başlangıç, Adana Büromuzun İdari işler Sorumlusu Cebrail Demir ve şoför arkadaşımız Kadir Kağnı bir trafik kazası geçirmisti. Kısa bir süre CANLANAN MASALLAR sonra acı haber ulaştı: Demir ve Kağnı'yı Ali Hürol Tıyatrosu kaybetmiştik. Başlangıç ise kaburga kemiklerinin kınlması nedeni ile hastaneye kaldmlmışb. Yazan: Muharrem Buhara CeiaTe acil şifalar dilerken, tüm Cumhuriyet Yöneten: Ali Hürol çalışanlanna ve Demir ve Kağnı ailelerine başsağlığı 2$ Haziran Konva diliyoruz. Geçen hafta, ilk kez bir günlük gazete, 12 29 Haziran Isparta Eylül yönetımince 30 Haziran Uşak değiştirilen Basın Yâsası'nın ek maddelerinin gadrine 1 Temmuz Denizü uğradı. Aslında daha önce haftalık 2000'e Doğru 3 Temmuz Manisa Dergisi bir kaz dağıtım 4 Temmuz Baiıkesir aşamasında, bir kez de baskı sırasında bu maddeye 5 Temmuz Çanakkale dayantlarak toplatılmıştı. Son 7 Temmuz Kütahva olarak Mehmet Ali Birand'/n "İşte Apo, İşte PKK" 8 Temmuz Eskişehir röportajı nedeniyle Miliiyet Gazetesi'nin, dağ/tımı daha 9 Temmuz Bilecik mahkemeden karar bile 10 Temmuz Kocaeli çıkmamışken savcının şifahi emri ile engellendi. Bu 11 Temmuz Adapazan Türkiye'de basının nasıl bir yasai cendere içinde 12 Temmuz olduğunun en somut göstergesi olarak kabul edilmeli. Anlaşılan, basın özgürlüğüne giden yolda daha uzunca bir süre emeklemeye devam edeceğiz. P ZEYNEP ÜLGER örnek yaşammla yine bizimlesin. Ölümünün 3. yıhnda anılann önünde saygıyla eğiliyonız. Tüm sevenlerin adına çocuklann. HİKMET, AHMET, MÜBERRA, MEHMET, VEDAT, MÜCELLA ANMA ANMA Aziz dost, Davetiyelerinizi, Ziraat Bankası şubelerinden ücretsiz alabilirsiniz. İSMAİL HAKKI ÖZTORUN Aramızdan aynlalı iki yıl oldu. Seni ve banş, demokrasi savaşını bir kez daha saygıyla anıyoruz. İSTANBUL'UN ORTA YERİ Teşvikiye'de "tstanbul'un orta yerinde" sabibinden satılık süper lüks daire Tel: 132 48 15 TC ZÎRAAT BANKASI SUNAY İNGİLİZCE ALMANCA ARAPÇA 25.000. TL ayhkla istediğiniz yer ve zamanda öğretiyoruz. Tel: 147 03 98