23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16 HAZİRAN 1988 HABERLER CUMHUPtY/IT/U Kıbrıs zîrvesi yolu tıkandı ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi olağan Kıbns görüşmeleri dün yapıldı. Görüsrneler sırasında Kıbns zirvesi için bir süredirbir ölçüde "gelişme var" izlenimi veren yol yeniden kapandı. BM Genel Sekreteri Javier Perez dc Cuellar'ın 29 Mart Belgesi'ni yok sayan yeni girişimi konusunda gerek Türkiye, gerekse KKTC temsilcilerinin ifadeleri, "29 Mart Belgesi'nde ısrar" şeklinde kesinleşti. Türk tarafı aynca Güvenlik Konseyi konuşmasında Genel Sekreter'in girişimini "resmi ohnayan bir göriişme" olarak nitelendirdi ve zirve sırasında imzalanması beklenen ikinci belge>i kabul etmediklerini üstü kapalı olarak bildi di. tkinci belge, iki lider arasında devam edecek olan görüşmelerin içeriğini belirliyordu. Diplomatik kaynaklar, Genel Sekreter'in, Başbakan özal ile New York görüşmesinde ikinci belgeden vazgeçildiğini kaydettiğini belirtiyorlar. Buna karşılık BM Genel Sekreterlik çevreleri iki belgenin de halen geçerli olduğunu, 29 mart ve "resmi olmayan göriişme" tutumunda ısrar edildikçe DenktaşVasiliu görüşmesinin gerçekleşemeyeceğini kaydediyorlar. Birleşmiş Milletler Türkiye Dairni Delegesi Büyükelçi ÜterTürkmen, dün Barış Gücu'nün tarafsızlığını kaybettiğini kaydeden konuşmasında şunlan söyledi: "BM Genel Sekreleri'ne Türk ve Vunan toplum liderlerini resmi olmayan bir gönişmede bir ara>a getirme girişimini başlattığı için müteşekkiriz. Bu, başlangıçta Sayın Denktaş'ın önerisiydi vc öneri maalesef kabul görmemişli. 29 Mart Belgesi, Genel Sekreter'in iki yıl süren çabalanyla gerçekleşmiştir. Bu beigenin reddi, Kıbnslı Rumlann sorunudur. Dokiimanın masada kalmasında ısrar eden Türk tarafının tutumuna bunun bir etkisi yoktur. Adada Kıbnslı olmayan tek güç Türk birlikleri degildir. Türk hiikümelinin Genel Sekreter'in 29 mart çerçeve anlaşma taslagı temelinde görüşmeleri desteklediği açıktır. Bu belge, adadaki Kıbnslı olmayan bıitün kuvvetlerin bir anlaşma çerçevesinde çekilmesini içermekledir. Türkiye herhangi bir ön asker azaltma ya da çekme ile adadaki Kıbnslı Türlderin güvenliğini lehlikeye atamaz." Bilindiği gıbi kısa bir süre önce Genel Sekreter Perez de Cuellar, Kıbrıs'ta taraflara Türkiye'nin ve Denktaş'ın ısrarlarına rağmen "gayri resmi olmayan" ve resmi iki belgeyi uretecek olan bir zirve önermişti. Genel Sekreter'in zirve için önerdiği iki metin şu noktaları içeriyordu: "a) 1977 DenktaşMakarios ve 1979 KipriyanuDenktaş anlaşmalan toplumlar arası diyaloğun temeli olarak kabul edilmektedir. tkinci anlaşma o güne değin kabul edilen BM kararlannın goruşmeler için temel olmasını temin eder. b) Taraflar, toplumlar arası ve karşılıklı görüşmelerde vanlan anlasmalara sadık kalacaklarını taahhüt ederler. Bütün anlaşmalar iki tarafça da kayıt edilerek karşılıklı imzalanacaktır. c) Taraflar öncelikli bulduklan yeni göriişme konulannı getirme İıakkına sahiptirler. d) llk VasiliuDenktaş görüşmesi 13 haziranda bir Avrupa başkentinde yapılacak ve Kıbns'ta devam edecektir. e) Kıbns konusunda bir anlaşmaya varmak ve bütün sonınlan çözmek üzere görüşmeler haziran 1989 tarihiyle sınırlandınlmaktadır." Bu belgelerde yer alan 13 haziran tarihi daha sonra değiştirildi. New York olarak saptanan göriişme yeri de sonra Cenevre'ye dönüştürüldü. Göruşmeler için başlangıçta Türk tarafı, 29 Mart Belgesi'nden biraz vazgeçer gibi göründü. Buna karşın Rum tarafı askerlerin çekilmesi konusunda, Turk tarafı ise görüşmelere aynı statüde çağnlmak konusunda hassasiyet gösterdi. EIVYORK Davos'a (Baftarafı I. Sayfada) •in bugün de esasını teşkil etmektedir." Kıbns'ın Türkiye ile Yunanistan arasında ikili bir sorun olmamakla birlikte iki ülke ilişkilerini önemli biçimde etkilediğini belirten Özal sözlerini şöyle sürdürdü: "Nitekim, bu nedenlerdir ki, Sayın Papandreu üe yaptığımız gönişmede, konu kendisi tarafından açılmış ve karşılıklı görüşlerimizi ifade etmek imkânı hasıl olmuştur. Kıbns meselesi bir bütün halinde, adadaryaşayan iki toplum arasında çözumlenmesi gereken bir konudur. Bu nedenlerdendir ki önümüzdeki gunlerde Kıbns Türk ve Rum toplumlan liderieri arasında BM Genel Sekreteri'nin gözelimi altında uçuncu bir ülkede vuku bulacak buluşma ve göriışmelerin, iki toplumlu, iki kesimli, bağımsız ve federal bir çözüme götıirecek formüllerin araştınlıp bulunmasında olumlu sonuçlar vermesini içtenlikle dilerim. Sayın Denktaş ve Vasiliu'nun toplantısında ortaya çıkması istenen sonuçlar için Türkiye ve Yunanistan'ın teşvik edici ve cesaretlendirici bir tutum içerisinde olmalan çok tabüdir." Sorucevap bölümünde özal, Ege'yle ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: "Ege karmaşık bir sorundur. Bu sorunun nasıl çözülecegi yolundaki önerilerimi dogal olarak basın toplanlısında açıklayamam. Ancak Ege sorunu adil >e eşit haklar ilkelerine bağlı kalınarak çözülmelidir" Bir Alman gazetecisinin "Bugün (dün) Cumhuriyet Gazetesi'nde Yalçın Dogan'ın imzası ile çıkan yazıda Türk askerierinin Kıbns'tan çekileceği belirtiliyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?" sorusuna özal şu yanıtı verdi: "Ben, bu yazının benira teyit etmem için yazıldığına inanıyonım. Ancak ben bunu teyit edemem. Eğer Kıbns'ta asker çekme olayını sonıyorsanız şunu söyleyebilirim: Türk askeri orada ilelebet kalmayacaktır. Asker çekilmesi Vasiliu ile Denktaş görüşmelerine bağlıdır." Özal, bu yanıtıyla Kıbns'tan asker çekileceğini ne doğruladı ne de yalanladı. Kendisine yöneltilen ısrarlı sorulara rağmen özal, Başbakan Papandreu ile hangi konularda anlaştığı, hangilerinde anlaşamadığıyla ilgili bilgi vermek istemedi. Ancak Papandreu ile Kıbns ve Ege gibi konuları göruştüğünü söylemekle yetindi. Bu arada, Batı Trakya konusunun başbakanlann görüşmelerinde gündeme getirilip getirilmediği yolundaki bir soruyu yamtlayan Özal, "Başbakan Papandreu ile yalnız Batı Trakya'yı degil tstanbol'daki Hellen kokenli vatandaşlan ilgilendiren konulan da göriiştük. Türkiye'de belirli bir sure kalan Batı Trakyalı Yunan vatandaşlannın, Yunanistan'a geri dönduklerinde Yunan vatandaşlıklannı kaybettiklerini biliyonız" şeklinde konuştu. Dünya basını Tarihi olay Dış Habeıier Servisi Başbakan Turgut Özal'ın Atina ziyareti, yabancı basında da geniş biçimde yer aldı. International Herald Tribune Gazetesi haberi birinci sayfada manşetten 5 sütun verirken başlıkta, "Türkiye ve Yunanistan görüşmelere başlıyorlar, ama çabuk çözüm beklenmiyor" . ifadesini kullandı. Gazete daha 15 ay önce savaşın eşiğine gelen her iki ülkenin liderlerinin buluşmasını özal'la Papandreu'nun başarısı olarak değerlendirdi. Başbakan özal'ın Atina ziyaretini "tarihi bir olay" olarak değerlendiren Fransız Le Monde Gazetesi, olayı dış haberlerine ayırdığı sayfada verdi. New York Times Gazetesi, Başbakan Turgut Özal'ın Atina ziyaretiyle ilgili haberinde, özal'ın uzlaşma konusunda bazı öneriler getirdiğini, ancak ağırlıklı konularda ilerleme belirtisi görühnediğini bildirdi. Fransız gazetesi Le Monde, Başbakan Turgut özal'ın Atina ziyaretiyle ilgili yazısında, görüşme gündeminde olmamasına rağmen ana konu haline Kıbns'ın geldiği, ÖZAL VXm Başbakan Turgut Özal Atina ziyaretinin son gününde bir yat gezi ancak iki Başbakan'ın taviz versı yaptı. Özalın bindiğı Aegen Glory adlı yatı. havadan helikopter ve denızden memeye kararlı olduklannı ileri de hücumbotlar korudular (Telefoto: AA) sürdü. ortak bildirinin dışında bırakılmasına karar verildi. nin ardından özal, beraberindeki heyetle Atina'nın Hellenikon Havaalanı'na hareket etti. Alanda Başbakan Andreas Papandreu ve kabine üyeleriyle diğer ilgililer tarafından uğurlanan Özal ve heyeti, dün akşam 19.30'da Ankara'ya vardı. Bu arada Bulgar Sofya haber ajansının muhabiri Türkçe olarak Başbakana şu soruyu yöneltti: Sayın Ozal, gecen yıla kadar Yunanistan ile Bulgaristan'ı tebdit ediyordunuz. Şimdi ne oldu da bu derece bir degişiklik yaptınız ve Atina'ya geldinlz? özal, bu soruyu lngilizce olarak yanıtlarken şöyle dedi: "Bakınız, TürkYunan ilişkileri ile TürkBulgar ilişkileri temel olarak aynı degildir. Bazı durumlarda benzerlik gösteririer, ama genelde bütünüyle ayndırlar. Ben 1983'ten bu yana Yunanistan'a zeytin dallan uzatıyonım. Sorunlanmız degişik bir >aklaşımla ele alınıyor. Bulgaristan'da yaşayan Türk kökenliler baskı görüyor ve isimlerinin degiştirilmesi ile sorunlar buyüyor. Buna rağmen Bulgaristan ile de bir diyalog başlatılmasına karar verdim. Dışişleri Bakanınız Mladenov ile ben Amerika'da iken karşılaştık ve beni Bulgaristan'a davet etti. Ben ona. bu insani olaylarda olumlu bir gelişmeyi saglayacak bir karar alır. ortamı düzeltirseniz, o zaman davetihizi kabul ederiz, dedim." ANKARA 29 Mart Belgesi tutarlı ve kapsamlı rununa çözüm arayışları çerçevesinde "en tutarlı, aynntılı ve kapsamlı" belge olduğu bıldirildi. Dişişleri Bakanlığı Sözcüsü tnal Batu, haftalık basın toplantısında dün gazetecilerin çeşitli sorularını yanıtlarken, kimi gazetelerde belirtildiği gibi KKTC Cumhurbaşkanı ve Kıbrıs Rum Lideri Yorgo Vasiliu'nun 14 temmuzda bir araya gelecekleri haberlerinin doğru olmadığmı söyledi. Batu, Denktaş'ın buluşma için 1020 temmuz arasında bir tarihin kendisi için uygun olduğunu söylediğini hatırlatarak, uzun bir kopukluk döneminden sonra adadaki ilk üst düzey toplumlararası göriişme için BM Genel Sekreteri'nin gfrişimlerini sürdüğünü belirtti. Batu daha sonra, BM Genel Sekreteri'nin dün başlayan Güvenlik Konseyi toplantısı öncesinde delegelere sunulmak üzere hazırladığı "Kıbns raponT'nda 29 Mart 1986 Belgesine atıfta bulunulmamasına ilişkin bir soruyu yanıtlarken şöyle konuştu: "29 Mart Belgesine atıfla bulıınulmamış olmasını biz ciddi bir eksiklik olarak goriiyoruz. Fakat 29 Mart Belgesi, BM Genel Sekreteri tarafından ortadan kaldınlmaya çahşılıyor şeklinde bir tahmini de henüz erken buluyoruz. Biz 29 Mart Belgesinin Kıbns konusunda yapılacak banş görüşmeleri için en tularlı, en aynntılı. en kapsamlı belge olduğu şeklindeki göriişümüzü mubafaza ediyoruz." ANKARA (Cumhuriyet Büro«•) Ankara, BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar'ın dün başlayan Güvenlik Konseyi Genel Kurul toplantısı öncesinde delegelere sunduğu Kıbrıs Raporu'nda 29 Mart Belgesine atıfta bulunmamasını "ciddi bir eksiklik" olarak nitelendirdi. Ancak, bu eksik karşısında 29 Mart Belgesinin ortadan kaldınlmaya çabşüdığı şeklinde bir tahminde bulunmak için zamarun erken olduğunu bildirdi. ö t e yandan söz konusu beigenin Kıbns so Papandreu'nun basın toplantısı Papandreu da dün akşam üzeri düzenlediği basın toplantısında kısa bir açış konuşması yaparak Davos ruhunun sürdürüleceğini vurguladı. Son zamanlarda kendisini eleştiren Yunan gazetelerine çatarcasına Başbakan Özal'la yaptığı göruşmelerden "büyük bekientiler içine girenlerden" yakınan Papandreu, "Bu çevrder mucize bekliyor. Mucize beklemek hayalperestlik olur. Ancak ben tünelin sonunda ışık ve Kıbns sonınuna çözü JI için de bu ışıgın yansımalannı göriiyorum" diye konuştu. Papandreu, "TürkYunan diyaloğunun bizim için esas amacı Türkiye'yi Ege üzerindeki °mellerinden vazgeçirmek ve ona Ege'nin bugunku fıukuki statüsünü kabul ettirmektir" dedi. Papandreu Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak bunun bir TürkYunan sorunu olmadığını, uluslararası boyutları bulunduğunu belirtti. Papandreu, "Kıbns sorunnnda köklü bir gelişme olması için adanın yabancı askerlerden anndınlması gerekir" dedi. Yunanistan'ın Kıbns'la ilgili görüşlerini bütünüyle Başbakan özal'a açtığını söyleyen Papandreu, Türkiyeli göçmenlerin askerlerle birlikte uzaklaşmasını savundu. Garantorlük konusunda da Üçüncü Dünya Ülkeleri ve Doğu Bloku'nun Batılı güçlere katılmasını bir çözüm olarak niteledi. Papandreu konuşmasında, "Benim halkımın ezici çoğunlugu banştan yanadır" ifadesini kullandı. Soru cevap bölümünde Ege'yle ilgili olarak bilinen resmi Yunan politikasını yineleyen Papandreu, "10 millik Yunan hava sahası müzakere edilemez. Çünkü bu Yunanistan'ın ulusal egemenlik haklanndan biridir. Ege'deki bu anlaşmazlık Yunan hava sahasının 10 mil oluşundan değil, bu sahanın ihlal edilmesinden kaynaklanmaktadır" diye konuştu. Yunan Başbakanı, Atina zirvesinde Ege ve Kıbns konulannın görüşmelerin temelini oluşturduğunu da belirtti. Papandreu, sorulann birini yanıtlarken siyasi ilişkilerin ekonomik ilişkileri ve ekonomik ilişkilerin de siyasi ilişkileri etkilediğini söyledi. Papandreu, "Bunnnla Kıbns konusundaki gelişmeleri de kaslediyorum" ş^klinde konuştu. Bu arada yayınlanan ortak bildiride Ege ve Kıbns konulanna değinilmemiş olmasıyla ilgili bir soruyu yamtlayan Papandreu, Başbakan Özal'ın da önceki gün basın yemeğinde sıralamış olduğu ve kendi görüşlerini ifade eden, TürkYunan sorunları dosyasında yer alan maddelerin de bildiriye getirilmediğini söyledi. Papandreu, son olarak başka bir soruyu yanıtlarken Türkiye ile Yunanistan arasında başlayan bu diyaloğun şimdilik başbakanlar düzeyinde sürdürüldüğünü anımsatarak başbakanlar arasında vanlan anlaşmaların hükümetleri bağlamadığını söyledi. Papandreu, ayrıca iki ülke arasında bir saldırmazlık paktının ileride imzalanabileceğini de sözlerine ekledi. tki ülke arasındaki anlaşmazlıkların sürdüğünü her iki tarafın da kendi görüşlerini saklı tuttuğunu, ancak Davos ve Brüksel'de başlatılan ve Atina'da sürdürülen TürkYunan görüşmelerinde iyi niyet hâkim oldukça bu sorunlann zamanla çözülebileceğini söyledi. Basın toplantısından sonra Özal, kendisine eşlik eden Türk heyeti ile Faliron kıyı semtine giderek orada bekleyen bir yatla Saronik Körfezi'ne açıldı.Yat, Saronik Körfezi'ndeki Egina, Hydra, Poros, Sptses adalarını gezdi. KKTC (Baftarafı 1. Sayfada) kaygı yarattı. Ama Rumca gazetelerin, özal'ın söz ve demeçlerini "sogok duş" olarak nitelendirmeleri ve özal'ın "sert bir çugi bdedigini" yazmalan, kaygılan nispeten giderdi. Ama tümüyle silmedi. Büyükelçi Ertuğrul Kumcuoğlu'nun saat 10.50 ile 11.40 arasında KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile görüşmesi de bu açıdan ilgiyle karşılandı. Ziyaretin nedenini sorduğumuz Cumhurbaşkanı Denktaş, ayrıntı ventıekten kaçınarak"başka konulan görüş tüklerini" söylemekle yetindi. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Vasiliu ile görüşme tarihinin henüz belirlenmediğini, Rumlann Perez de Cuellar'a henüz yanıt vermediğini söyleyerek bu yöndeki bilgileri doğruladı. Bu durumda ilk görüşmenin 14 temmuzda yapılacağı haberleri de henüz kesinlik kazanmadı. Rum basını, özal'ın Atina ziyaretiyle verdiği demeçleri, "ÖzaPdan soguk duş" olarak tanımlarken, "Türkiye Başbakam'nın, Türk askerierinin çekilmesi için yalnız paketcözümü (tümden çözüm) kabul ettiğini" yazdı. Rum yönetimi Başkanı Yeorgios Vasiliu, Yunan Televizyonu'na verdiği demeçte, "Kıbns'ın TürkYunan görüşmelerinde kilit olduğunu" vurgulayarak, "Kıbns'ta olası bir krizin yalnız Davos'taki girişimlerin sonu degil, TürkYunan diyalogunun da sonu olacagım" söyledi. MöSKOVA Kıbrıs'ta garantör oluruz Kıbrıs'ta Yunan askeri 900'ü geçemez LEFKOŞA (AA) Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanlığı Güney Avrupa Işleri Dairesi üst düzey yetkililerinden Victor Boiko, Atina'da yayımlanan Kathimerini Gazetesi'ne verdiği demeçte, ülkesinin, "Kıbns için garantorlük görrvini üstknmeye hanr okhığunu" söyledi. reu'nun TürkYunan ilişkilerini normalleştirme çabalarını desteklediklerini belirtti ve Atina görüşmelerinin başanlı olmasını diledi. Davos ruhunun sadece TürkYunan ilişkilerine olumlu bir hava getirmekle kalmayacağım, Doğu Akderüz'de barışa da olumlu katkıda bulunacağını söyleyen Victor Boiko, "lyi ilişkiler içinde bulunduğumuz iki ülke arasında gerginlik yaratılması menfaatimize olmaz" şeklinde konuştu. Boiko, taraflann Kıbrıs sorununu görüşmeye başlamalannın Sovyetler Birliği'ni sevindireceğini sözlerine ekledi. STRASBOURG (AA) Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda konuşan tngiliz parlamenter John Taylor, Yunanistan'ın Kıbns'ta, uluslararası anlaşmalara aykırı olarak 3 bin asker bulundurduğunu belirtti. Taylor, anlaşmalara göre Yunanistan'ın adada bulunduracağı asker sayısının 900'ü geçmemesi gerektiğine de dikkati çekti. Daha sonra Turk gazetecileriyle görüşen Taylor, bu konudaki bilgiyi îngiltere Dışişleri Bakanı Sir Geoffrey Howe'dan aldığını söyledi. Taylor, bu görüşünü, soru saatinde Yunanlı Komünist Milletvekili Efremidis'in, 12'Ierin Türkiye'nin adadan askerlerini çekmesi için ne gibi önlemler almayı düşündüklerini sorması üzerine dile getirdi. Efremidis'e cevap veren dönem başkanı Almanya'nın AT Bakanı Bayan AdamSchwaetzer, bu konuda evvelce yapmış olduğu açıklamalara ekleyecek bir şeyi bulunmadığını belirtti. STRASBOURG Victor Boiko, Sovyetler Birliği'nin, "Bütün diger garantör devletlerin nzası olmadan tek yanlı müdahale hakkına sahip olmamak" koşuluyla garantörlüğü kabul edeceğini bildirdi. Sovyet yetkili, Özal ile Papand Yunan lobisi: Denktaş anlaşma istemiyor W A S H I N G T O N (AA) ABD'deki güçlü Yunan lobisinin önde gelen liderlerinden Andrew Manatos, Senato'da yaptığı konuşmada, "Kıbns'la ilgili dört liderden üçü anlaşma için elinden geleni yapmaktadır. Anlaşma istemeyen tek taraf Denktaş'ür" dedi. Manatos bu iddiayı, 1989 dış yardım paketini görüşmeye başlayan Senato Ödenekler Komisyonu'na bağlı Dış ilişkiler Alt Komitesi'nin, Kıbns anlaşmazlığımrı değerlendirildiği önceki günkü toplantısında ortaya attı. AmerikanYunan Ortak Kongresi adlı kuruluş adına konuşan Manatos, ABD Kongresi'nin yıllardır sürekli uyguladığı baskılar sonucu, Kıbns ve TürkYunan anlaşmazlıklarını kapsayan konularda bir hareketlilik göruldüğünü söyledi. Yunanistan Başbakanı Papandreu'ya yakınlığıyla tanınan, ayrıca ABD'deki Yunan lobisini Yunanistan'ın başkentinden aldığı sinyallerle yönlendirdiği bilinen Manatos, Türk ve Yunan başbakanları arasında yapılan görüşmelerin sonucundan ümitli olduğunu belirtti. Manatos, ABD Dışişleri Bakanlığı Kıbrıs Koordinatörü James VVilkinson'un Rum lideri Yeorgios Vasiliu'yu, adada anlaşma sağlanması yönünde gösterdiği çabalardan dolayı "banş havarisi" olarak nitelendirdiğini de öne sürdü. Toplantıda, Kıbns Türklerinin görüşleri, Maryland TürkAmerikan Derneği eski Başkanı Orhan Süleyman ve New Jersey iCıbrıs Türk Derneği üyesi Joseph Yusuf tarafından aktarıldı. Süleyman ve Yusuf, adada Rumlann 1974'te yarattığı oldubittiler karşısında Türklerin can ve mal güvenliklerinin ancak Türk askerlerinin müdahalesi sayesinde sağlanabildiğini anlattılar. Vasiliu'nun liderliğini yaptığı devletin 1960 yıhnda kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti olmadığını vurgulayan Süleyman ve Yusuf, Kıbns Türklerinin "self determinasyon" hakkını kullanarak kendi devletlerini kurduklarını belirttiler. Öte yandan, Kıbns Rum yönetimi lideri Yeorgios Vasiliu'nun VVashington'a geleceği ve muhtemelen 1 ağustosta Beyaz Saray'da Başkan Reagan ile görüşeceği öğrenildi. WASHING7VN HtR BELGE Uçakta sohbet Başbakan Turgut Özal, Yunanistan'a yaptığı resmi ziyaretten Ankara'ya dönerken uçakta gazetecilerle Atina izlenimleri üzerine sohbet etti. Başbakan özal, Davos süreci boyunca Yunanistan'la Türkiye arasında meydana gelen gelişmeleri şöyle özetledi: " t k i ülke arasında, karşılıklı ziyaretler başladı. İş adamlan arasında işbirligi konuşmalan oluyor. NATO dilimlerinden ikisinde karşılıklı vetolan kaldırdık. Uyum anlaşması imzalandı. 1 9 6 4 Kararnamesi'ni kaldırdık. Bunlar aslında, yapılması daha evvel mümkün gibi göriinmeyen işler degil mi? Şimdi buradan nereye gidecegiz? Acele etmemek lazım. (Acele ise şeytan kanşır) derler ya... Hele bu işte acele etmemeliyiz. Bazen bürokrasimiz de acele eder. Bu meselelerin hiçbirinin çözülmezligine inanmıyorum, hepsi çözülür ama ne zaman, bu önemlidir... Oplarda, burokraside sertlik taraftan olanlar bizden fazla, onu söyleyeyim. Bizim üst tabakamızda sertlik taraftan çok az. Onlann üst kademelerinde sertlik taraftan olanlar var. Mesela Cumhurbaşkanlanvla konuşmamızda... Ben de oldukça sertleştim." Türkrfiınan ortak bildirisi 1. Türk ve Yunan başbakanlannın Davos'taki görüşmelerinde başlattıklan diyaloğu daha da üeriye götürmek amacıyia Türkiye Başbakanı Sayın Turgut özal, 1315 Haziran 1988 tarihleri arasında, Yunanistan Başbakanı Sayın Andreas Papandreu'nun davetine icabet ederek Yunanistan'a bir ziyaret yapmıştır. 2. tki başbakanın görüşmeleri yapıcı bir ruh ve iyi niyet ve karşılıklı anlayış ortamı içinde gerçekleştirilmiştir. 3. İki başbakan, Davos'ta alınan kararlar uyarınca 2426 Mayıs 1988'de Atina ve Ankara'da toplanan TürkYunan Siyasi Komitesi ile TürkYunan Ortak tşbirliği Komitesi'nce varılan anlaşroalan desteklemişlerdir. 4. tki başbakan, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mesut Yılmaz ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Karolos Papulyas'ın eş başkanlıklarmda toplanan Siyasi Komite'nin elde ettiği sonuçlardan duyulan memnunluğu dile getirmişierdir. Bu bağlamda, Atina'da 27 Mayıs 1988'de yayımlanan Ortak Basm Bildinsi'nde de beiirtilen, karşılıklı güveni arttırmayı ve daha başka gelişmeleri de öngören Anlayış Muhtırası'nın benimsenmesinden duyulan memnunluğa işaret etmişlerdtr. 5. tki başbakan, Aııkara'da 2426 Mayıs 1988 tarihlerinde gerçekleştirilen ve Türk Devlet Bakanı Adnan Kahveci ile Yunanistan Ulusal Ekonomi Bakanı Sayın Panayotis Rumeliotis'in eş başkanlıklarmda yapılan tşbirliği Komitesi toplantısında yap'sai, hukuksal çerçevede altyapı ve sektörei Lşbirliğinin ele alınmasmdan duyulan memnunluğu belirtmişlerdir. tki taraf da iki ülke arasındaki ilişkrlerde güven ve istikrann sağlam ve verimli bir ekonomik işbirligi kurulmasma yardıma olacağına inanmaktadır. Bu çerçevede, iki komke çalışmalarında sağlanan gelişmeler birbirine bağlıdır. İki taraf, Davos, Brüksel ve Atina görüşmelerinde yaratılan ekonomi k işbirligi alanlarından gereğince yararlanma kararı almıştır. Bu da kaışılıklı güveni daha da güçlendirecektir. tşbirliği Komitesi'nin yaptığı çalışmaların bir devamı olarak başbakanlar, şu kararlan almışlardır: a. Ekonomik, sanayi ve teknik işbirligi alanında. bilimsel ve teknolojik işbirligi alanında, çifte vergilendirmenin engelienmesi konusunda, yatırımların arttırılması ve korunması alanında anlaşmalar ve bir denizcilik anlaşması için müzakerelerin başlatılması, b. Çifte vergilendirmenin engelienmesi anlaşmasının sonuçlandınlmasından önce iki taraf hava ve deniz taşımacılığında karşılıklı bir anlaşmaya vanunası. Söz konusu esas anlaşma için başlatılacak görüşmelere Komite'nin eylül ayındaki toplantısmda karar verilecektir. c. Ortak Turizm Komisyonu toplantısının Atina'da ekim sonu ya da kasım başı yapılması kararı. d. Ankara'da 26 mayısta yayımlanan ortak bildiride sözü edilen taşımacılıkta işbirligi alanları konusunda üst düzey yetkiiiler arasında göruşmeler yapılması kararı. 26 mayısta Ankara'da yayımlanan ortak bildiride Türkiye"deki Yunan malları konusunda da karşılıklı ftkir teati edildiğı belirtilmiştir. Atinada e>'lül ayında yapılacak komite toplantısında bu doğrultudaki yeni gelişmeler değerlendirilecektir. 6. İki başbakan, Davos ve Brüksel'de başlattıklan sürecin sabır, karşılıklı saygı, iyi niyet ve siyasi kararlılık gerek.irdiğinin tamamen bilincinde olarak Yunan ve Türk uluslan arasındaki anlayış havasım daha da arttırma güvencesini yinelemişlerdir. İki komitenin gelecekte yapacaklan çalışmalara rehberlik etmek açısmdan iki başbakan, komitelerin eş başkanlanna Davos ve Brüksel bildirilerinin ilgili maddderi dograltusunda ça lışmalarma devam etmeleri için talimat vermişlerdir. 7. İki komitenin, Atina ve Ankara'da 811 Eylül 1988 tarihleri arasında, çalışmalarına devam etmek için toplanmalan kararlaştınlmıştır. 8. \unanistan Başbakanı Andreas Papandreu, Türkiye Başbakanı Turgut Özal'ın, Türkiye'yi resmen ziyaret etmesi yönündeki davetini kabul etmiştir. Bu ziyaretin tarihleri, diplomatik kanallarla belirlenecektir. Ortak bildiride anlaşmazlık noktalan Turk ve Yunan heyeti, ortak bildirinin hazırlanması için çok zorluklarla karşılaştı. Heyetler önceki gece geç saatlere kadar mutabakat sağlayamadılar ve bir ara görüşmelerini yarıda kesmek zorunda kaldılar.. Hatta ortak bildiriden vazgeçme ihtimali beürdi. Edinilen bilgilere göre Ege ve Kıbns konularından söz edilirken kullanılacak kelimelerde göriiş ayrılıkları giderilemiyordu. Başbakan özal, önceki gün basın yemeğinde, TürkYunan anlaşmazlık konulannı sıralarken bu listeye "Ege hava sahası ve Atina FIR hattını" eklemişti. Yunan tarafına göre "Yunan hava sahası" müzakere edilemeyeceğinden bu konu ortak bildiriye giremezdi. Atina FIR hattı ise uluslararası anlaşma ve sözleşmelerce Yunanistan'ın denetimine verilmişti. Bu konunun da 'anlaşmazlık konusu' olarak gösterilemeyeceği savunuldu. Türk tarafı ise bu iki konunun da anlaşmazlık konulan olduğunda ısrar ediyor. Bunlann ortak bildiride belirtilmesini istiyordu. Kıbns konusunda da buna benzer görüş aynlıkları kaydedildi. Yunan tarafı, sorunun bir işgal sorunu olarak gösterilmesini; Türk tarafı ise işgal değil, adadaki Türk toplumunun güvencesi olarak değerlendirilmesi konusunda ısrar ediyordu. Bu konular, görüşler belirtilerek ortak bildiriye getirilebilirdi. Ancak taraflann bu anlaşmazlık kaydeden konulan 'ifade şekli' itibarıyla mutabakat sağlayamaması uzerine Ege ve Kıbns konularının Ozal, talırik (Baştarafı I. Sayfada) Ege kıta sahanlığırun sınırlandınlması önerilerinin Yunan hükümeti tarafından reddedildiğıni öne sürdü. Aynı gazetede eylül ayında toplanacak TürkYunan siyasi komitesinde bu kez Limni konusunun da ele alınacağı görüşü savunuldu. Iktidar yanlısı Ethnos Gazetesi "Özal'dan beş şart" başhklı haberini manşetinden verdi. Atina zirvesinde tökezlemeler olduğunu yazdı. Özal'ın basın yemeğinde verdiği yanıtlar da "Kısa, saldırgan yerine göre de ılımlı" olarak yorumlandı. tktidar yanlısı Eleftherotipia, "Her şey sıfırdan başhyor" başlıgına yer verdi. Gazete, Özal'ın Ege ve Kıbns konusunda "saldırgan bir tutum içinde olduğu" görüşünü savundu. Muhalefet gazetelerinden Eleftheros Tipos "Özal, bize Ege'nin yansını verin diyor Diyalog yerine Türk monologu" başlığını kullandı. Muhalif Apoyevmatini gazetesi " ö z a l bizi tehdit ediyor, özal bir yalandır" başhğıyia, "Cürelkâr bir izlenim yaratan Türk Başbakanı, yaptığı açıklamalarla Davos ruhunu hırpalamıştır" değerlendirmesini yaptı. Muhalefet gazetelerinden Vradini ise "Olumlu hayaller sona erdi" başlığının altındaki haberinde Türk ve Yunan Başbakanlannın salt Ege kıta sahanuğınm smırlandmlması konusunda anlaşmaya vardıklarını iddia etti. Komünist Rizospastis Gazetesi "Davos için doğum sancılan" başlığını kullandı. Gazetede Türk ve Yunan Başbakanlannın ve heyetlerinin anlaşmakta zorluk çektikleri öne sürüldü. Bağımsız Kathimerini ise uzlaşmaları yalın bir şekilde "Davos ruhuna canyelegi aranıyor" başlığı ile değerlendirdi. Muhalefet yanlısı Akropolis Gazetesi'nin görüşmelerle ilgili haberlerinin genel başlığı ise, "Davos, Ege Denizi'nde batıyor" şeklinde... Başbakan Turgut özal'ın Atina ziyareti nedeniyle Yunanistan'ın en önemli günlük ekonomi gazetelerinden Ekspres, TürkYunan ekonomik ilişkilerini konu alan 16 sayfalık bir ilave yayımladı. Ekspres Gazetesi'nin ilavesinde, Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, Devlet Bakanı Adnan Kahveci, Istanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Turk Yunan İş Konseyi Kurucusu ve Başkanı Şarık Tara, Emlak Bankası Genel Muduru Bülent Şemiler'in denıecleri yer aldı. Özal Ankara'da Özal, Ankara'ya dönüşünde Esenboğa'da düzenlediği basın toplantısında Papandreu ile aralarında şahsi yakınlaşmanın ve karşılıklı guvenin ortaya çıktığını belirterek "Bunun tüm sonınlanmızı samimi ve açık kalplilikle dile getirmemizi sağladığını söyleyebilirim" dedi. Davos surecinde zamansız bekientiler yaratılmasımn sakıncalı olacağı uyansında bulunan Özal, daha sonra ziyaretinin olağan dışı koşullarda gerçekleştiği, Atina'dan tecrit edilerek aşırı güvenlik önlemleriyle korunduğuna dikkat çeken ve "Bu şartlarda ziyaretinizin amacına ulastığını söyleyebilir misiniz?" diye soran bir gazeteciye "eglenmeye gitmediği" karşılığını verdi. Özal, Atina'da yol boyunca giderken kendisi aleyhinde hiçbir gösteriyle karşılaşmadığını da sözlerine ekledi. Ozal, Kıbrıs konusunda ne gibi göruşmeler yaptığı sorusuna şu yanıtı verdi: "Spckülasyon yapılır ama herhangi bir konuda konuşmalanmızı şu safhada açıklamam mumkun degildir. Yalnız şunu söyleyeyim: Herhangi bir neticeye varmış değiliz. Zaten Kıbrıs konusu bizim ikimiz arasında olan bir konu degildir. Oradaki iki loplum arasındaki bir konudur. tki tarafın her iki lopluma yarduncı olması lazım. Ga>et tabii rollerimiz gelirse bu rollerimizi zamanında oynanz." ATINA'dan YALÇIN DOĞAN (Ba^tarafı 1. Sayfada) Yunan tarafı acıkça "ortak bildiri yayınlanmasım" istemiyor. Çünkü, görüşmelerin sonunda. varılan nokta, "bir Türk Başbakanının 36 yıl sonra ilk kez Yunanistan'ı ziyaret etmiş olmasıyla" sınırlı kalıyor. Çünkü taraflar, aralarındaki sorunlar üzerinde herhangi bir anlaşmaya "şimdilik varılmasının oldukça güç olduğunu" görüyor Çünkü taraflar, aralarındaki sorunlara ilişkin "pozisyonlarını, görüşlerıni koruyor". Kimse, kendi görüşünden ayrılıp "ortak bir noktada buluşmak" düşüncesine ulaşmıyor. Örneğin, Kıbrıs sorununu Papandreu açtığında, Başbakan Ozal "jest olmak üzere sembolik miktarda asker çekmeyi düşündüğünü" aktarma noktasına gelebiliyor. Ama, Papandreu "asker çekmenin somut bir takvime bağlanmasını ve bu takvimin açıklanmasım" istiyor. Özal da buna yanaşmıyor. Ya da Özal, "Yunanistan'ın TürkiyeAT ilişkilerine koyduğu engeli kaldırmasını" istediğinde, Papandreu bunu pazarlık konusu olarak kullanabileceğini düşünerek, böyle bir noktanın açıklanmasım istemiyor. var. Önceden tasarlanan konulardan herhangi birisinin somutlaşması yok. Örneğin, uzun süredir "tamam artık anlaştık" denilen Karma Ekonomik Komisyonu'nun yine kurulamayışı var. düşünüyor. Ancak, daha sonra suya sabuna dokunmayan, "iş olsun" diye çıkan bir bildiride karar kılınıyor. Tüm program tam iki saat aksıyor. Üstüne üstlük son anda bir de "SartzetakisÖzal tartışması" geziye tuz biber ekiyor. Yunan Cumhurbaşkanı "Kıbrıs'ı sizin işgal etmeniz... Osmanlı İmparatorluğu diyerek kendinizi üstün görmeniz..." gibi diplomasi kurallarını aşınca, Özal da diplomasiyi bir yana bırakıyor: "Biraz tarih bilmek lazım. Siz Osmanlı İmparatorluğu'ndan koptuktan sonra 1896 Savaşı, 1911 Balkan Harbi.. Daha sonra Birinci Dünya Savaşı sırasında Anadolu'da sizin işiniz neydi?... Bize yönelttiğiniz eleştiriler hep MegaloJdea'nın ürünleridir..." Ciddi bir kapışma oluyor aralarında. Atina gezisi "Davos Ruhunu" çağırarak sona eriyor. Ortak bildirinin daha sözcuklerinde bile anlaşmaya vanlamayınca, Türk tarafı "o halde, ortak bilZaten, asıl düğüm "taraflann diriden vazgecelim" önerisini gökendi tutumlarını korumak" nok türüyor. Yunanlılar da kabul editasında. Davos'ta başlayan, "bir yor. Ve iş bir anda orada bitiyor. görüşme sürecinin açılmış olmaDün öğle saatlerinde ortak bilsı'. Birbirine savaş açma duygudiri çahşmalan kesildiğinde, Başsuna gelen iki ülkenin artık görüşbakan Ozal Yunan Cumhurbaşme düşüncesine gelmiş olmast. kanı Sartzetakis ile görüşüyor. Atina'da olan ise, yıllardır tartışıÖzal da Sarzetakis'le ayrı bir cenlan konular üzerinde karşslıkh göge giriyor. Özal bu ziyaretinden rüş alışverişinde bulunulması. dönünce, durum kendisine aktaHepsi o kadar. rılryor. Özal "Bir de ortak bildiri olDolayısıyla, Atina'da varılan so mazsa, işte o zaman tamam..." diye düşünmüş olacak ki, devremut bir sonuç yok. "Biz şurada ye fiılen kendisi giriyor. Hatta, bir anlaştık, burada anlaşamadık" ara Papandreu'yu telefonla aradiyecek bir ortamda da yok. Sadece karşılıklı oturup konuşmak yarak ortak noktada buluşmayı Sartzetakis'le görüşme Özal, dun sabah Atina ziyareti sırasında ikinci kez Yunan başkentinin merkezine inerek Cumhurbaşkanı Sartzetakis'le bir saat 40 dakikalık bir görüşme yaptı. Beklenmedik biçimde uzayan görüşmenin ardından hiçbir acıklama yapılmadı. Özal dün sabah Sartzetakis'le görüşmesinden önce Batı Trakya Türklerinden iki heyeti ayrı ayrı kabul ederek görüştü ve sorunları dinledi. Akşam üzeri yapılan >at gezisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle