17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
OUMHURİYET/8 HABERLER 6MAYIS 1988 Kademeli olarak greve gidilen SASA 'da, işler bir hafta içinde tümüyle duracak En btiyük özel sektör kunıluşu grevde üzerindeki SASA'ya giderek işyerinin girişine "Bu işyerinde grev vardır" pankartını astı. Ceylan işçilere hitaben yaptığı konuşmada, işverenden 180 bin lira istediklerini, ancak 280 bin lira isteseler bile bu miktarın "serbest zam koşullanıu" yaşayan Türkiye'de fazla işe yaramayacağını anlattı. "Ekmeği büyütmek ve demokrasi" için greve çıktıklannı belirten Münir Ceylan şöyle konuştu: "Eylerainize başka maksatlann kanştığı söylenecek. Belki çamur atılacak, ama inanmayacaksınıı. Temsilcilerinizden, şubenizden doğrusunu öğreneceksiniz. Komşunuza, eşinize, çocuğunuza, bakkalınıza, manavınıza, konuşabildiğiniz herkese 'Biz ekmeği büyütmek için greve çıktık' diyeceksiniz. 'Demokrasi için' diyeceksiniz. Petroltş nyesine diişen şimdi budur." Petrollş, ortalama 90 bin lira net ücret alan işçiler için 1. yü 160 bin lira artı her kıdem yıh için 3 bin lira, 2. yıl için de 180 bin lira artış istemiş, ancak işveren "en son" 140 ve 150 bin lira verebılecegini belirtmisti. İşSendika Servisimizin haberine göre Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Isverenleri Sendikası (KtPLAS), lzmit'te kurulu Lassa, tzmir'de kurulu Egeplast ile tstanbul'da kurulu Noramin ve Egenil'de bağımsız Laspetkim Sendikası'nca uygulanan grevlere karşıhk lokavt uygulamaktan vazgeçti. KtPLAS ayrıca Laspetkimîş Sendikası'nca alınan grev karanrun henuz uygulamaya konıümatzmit'te kurulu Pirelli Lastik Fabrikası'nda 4 mayıstan ıtibaren uygulanacağını ilan ettiği lokavtı da kaldırdı. KİPLAS Yönetim Kurulu Başkanı Refik Baydur dün yaptığı yazılı açıklamada, lokavt karannın, Ülkenin içinde bulunduğu koşullan göz önüne alarak işçiişveren banşırun sürdürülmesi amacıyla kaldırıldığını bildirdi. Laspetkimİş Sendikası'nca grevlerin sürdürüldüğü, KtPLAS'ca lokavt uygulamasından vazgeçilen işyerlerinde yaklaşık 2 bin işçi çalışıyor. Ülkücü hesaplaşması ğtşçilere hitaben konuşan Petrolİş Başkanı Münir ğ Kimya, Petrol, Lastik ve Plastik Işverenleri. g Ceylan "Eylemimize başka maksatlarm karıştığı ğ <Sendikası; Lassa, Pirelli (Izmit), Egeplast (tzmir), ^/söylenecek. Belki çamur atılacak, ama inanmayacaksınız. * ^f Noramin ve Egenil'de (tstanbul) Laspetkim A Sendikası'nca uygulanan grevlere karşıhk lokavttan W Herkese, biz ekmeği büyütmek için demokrasi için yf Seı vazgeçti. Bu işyerlerinde yaktaşık 2 bin kişi çalışıyor. ADANA (Cumhuriyet Güney llleri Burosu) Türkiye'nin en büyük özel sektör kuruluşu SASA'da çalışan 3400 işçi, dün gıeve başladı. Sabancı Holding'e bağlı Adana'da kurulu SASA'da (Suni Sentetik Elyaf Sanayii) dün sabah kademeli olarak greve başlandı. Sendika yetkilileri, işin gereği olarak işletmenin bütün birimlerinde bir hafta içinde işlerin tümuyle duracağını beürttüer. Petroltş Genel Başkanı Münir >ylan, dün sabah Mersin Yolu ANAP miUetvekiü 1980 öncesi MHP'lUere seminer verdV Pişmanlık Yasası'nm ikinci kez yürürlüğe konulması üzerine ilk itirafta bulunan ülkücü tbrahim Uğur Başçı, Namık Kemal Zeybek'le MHP ilişkisini anlattı. Belediyeden arsa tSTANBUL (AA) Gazıosmanpaşa Belediyesi, 50. Yıl Mahallesi'ndeki evleri bir süre önce Bayındırlık ve tskân Bakantığı Arsa Ofisi'nce istimlak edilen 62 vatandaşa arsa verdi. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Sabri Öztürk, belediyede arsa sahiplerimn belirlenmesi için düzenlenen kura çekimi töreninde yaptığı konuşmada, arsa ofısince evleri yıkılacak vatandaşlara sahip çıktıklarınt ve ilk kez kendilerini ilgilendirmediği halde "vatandaş mağdur olmasın" diye arsa verdikierini belirtti. Siyusal göçmenler için çalışma ANKARA (ASKA) tnsan Haklan Demeği tarafmdan oluşturulan "Siyasal Göçmenlerin Güvenli Dönüş ve Uyrukluk Haklarını Koruma Komitesi" çalışmalarma başladı. tnsan Haklan Demeği tarafmdan yapılan açıklamada, idari ve siyasal kararlarla uyrukluğunu yitirmiş olanların yurttaşlık haklarımn geri verilmesi ve bu siyasal göçmenlerin güvenlik içinde Türkiye'ye dönmelerinin sağlanması için tüm ilgili kurum ve kuruluşlara bu konuda çaba harcamaları çağrısında bulunuldu. Prof. Hüsnii Göksei'in başkanhğında oluşturulan komitede şu üyeler yer alıyor: Prof. Dr. Rona Aybay, Prof. Dr. Sadun Aren, Avukat Halit Çelenk, Büyükelçi Mahmut Dikerdem, Avukat Güney Dinç, Doç. Dr. Nurkut Inan, Avukat Turgut Kazon, Yazar Aziz Nesin, Prof. Dr. Çetin özek, Muzaffer Sencer. Kıı tl ıı ve Sargın'dan Tercüman'a ikidava tstanbul Haber Servisi TKP ve TİP Genel Sekreteri Yaşar Nabi Yağcı (Haydar Kutlu) ile Nihal Sargın, Tercüman Gazetesi Yazı tşleri Mudurü Yiiksel Baştunç ve muhabir Tokay Gözütok aleyhine iki ayrı ceza davası açtılar. Basın yoluyla hakaret savıyla açılan davalarda, Kutlu ve Sargın'ın avukatları mahkemeden Baştunç ve Gözütok'un altı aydan üç yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istediler. Türkiye Birleşik Komünist Partisi (TBKPVni Türkiye'de yasal olarak kurmak için 16 Kasım 1987 günü Türkiye'ye gelen Haydar Kutlu ve Nihat Sargın hakkında Tercüman Gazetesi'nde 4 ve 5 Kasım 1987 günlerinde yayımlanan "Sovyet maşas aeyt giivenerek geliyor Kutlu'ya en az 16 yıl" ve "Kutlu'ya sonışturma" başlıklı haber dava konusu oldu. Yaşar Nabi Yağcı (Haydar Kutlu) ve Nihat Sargın'ın avukatlan, 4 mayıs 1988 günü Zeytinburnu Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmek üzere Nöbetçi tstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne başvurdular. ANKARA (ANKA) Kamuoyunda "Pişmanlık Yasası" olarak bilinen "Bazı suç failleri hakkında uygulanacak hükümlere dair kanun"un ikinci kez yürürlüğe konulması üzerine, ilk itirafta bulunan tstanbul MHP davasında yargılanıp ömürboyu ağır hapis cezasına mahkum edilen tbrahim Uğur Başçı oldu. Başçı, 4. Kolordu Komutanhğı Ankara (1) Numaralı Askeri Mahkemesi'nde yaptığı itiraflarında son seçimlerde ANAP'tan parlamentoya giren tstanbul Milletvekili Namık Kemal Zeybek'in 1980 öncesi ÜGD Şişli teşkilatında iki kez seminer verdiğini söyledi ve 16 Mayıs 1980 tarihinde Mecidiyeköy Likör Fabrikası durağında Durmuş Onuk adlı vatandaşı, AJaattin Çakıcı'nın "azmettirroesi" sonucu öldürdüğünü anlattı. 1987 yılında ÜGD teşkilatına girdiğini anlatan tbrahim Uğur Başçı, ÜGD'nin MHP'nin gençlik orgütü olduğunu belirterek şunlan söyledi: "Şişli MHP ilce teşkilatının bulunduğu binada S oda vardı. Bunlardan 3'ü LGD'nin, 2'si de partinindi. Bundaki amaç ise, t'GD'liler yakalandığı zaman partiye bir zarar gelmesini önlemekti." Itirafçı sanık tbrahim Uğur Başçı'nm ANAP tstanbul Milletvekili Namık Kemal Zeybek'le Mamak Askeri Ceza ve Tutukevi'nde karşılaşması ise tutanaklara şöyle geçti: "Namık Kemal Zeybek'le Selimiye Kışlası'nda beraber yattık. 7 yıl sonra Mamak'ta milletvekili olarak karşıma çıktı. (cezaevinin gezilmesi..) Biâm kogusa girdiginde 'Nasılsınız çocuklar' dedi. işkence var mı ? diye sordu. Bana da 'Ne haber tbrahim' dedi. Ben kendisine Mtıraf ettım' deyince hemen yanımdan uzaklaştı." İstanbuVda 2 Türke Avrupa pasaportu Haber Merkezi Federal Almanya'nın lstanbul Başkonsolosu Dr. Gerhard MüllerChorus, 5 mayıs Avrupa gününde dün düzenlenen bir törenle tstanbul'da yaşayan ikisi Türk asıllı 3 Alman vatandaşma ilk "Avrupa pasaportlarını" verdi. Avrupa pasaportlarını ilk kez alan tstanbul'daki 3 Alman vatandaşından 2'si aynı zamanda Türk vatandaşlığmı da taşıyor. Almanya doğumlu olduğu için Avrupa pasaportu almaya hak kazanan Nilgiin Ulukutluğ halen lstanbul da bir turizm şirketinde çalışıyor. Öğrenci olan Tanju Kavkuklu'nun ise annesi Alman, babası Türk vatandaşı. Federal Almanya'nın tstanbul Başkonsolosu Dr. MüllerChorus, halen tstanbul ve dolaymda yaşayan 4 bin Alman vatandaşının Avrupa pasaportu alacağını söyledi. AT üyesi ülkelerin vatandaşlarına verilen kırmızı renkli Avrupa pasaportlarındaki tüm açıklamalar topluluk üyesi 12 ülkenin dilinden yazılıyor. AT üyesi ülkelerin vatandaşlarına verilen pasaponlann geçerlilik süresi 10 yıl. GEÜN GİBİ TESİSLER Petrolİş Başkanı Münir Ceylan, "Keşke işverenle uyuşabilseydik de üretim aksamasaydı" dedi (Fotoğraf. Hanife Aras) GREVDEN İZLENİMLER Kârdan biraz zarar etseler UFUK TEKİN ADANA tki saat sonra grev başlayacaktı. "Sabahın körü"nde fabrikada buluşan binlerce işçi, şartelleri indirmek için genel başkanlan Münir Ceylan'ı bekliyordu. Saat 06.45'i gösterdiğinde, kaldığı otelin lobisinde "Grevioıiz haklıdır" başlıklı konuşmasına hazırlanıyordu Ceylan. Bir gazetecinin "Metne baglı mı konuşacaksınız?" sorusuna "Hayır. Yalnızca ekmek, banş, özgiirlük diye kiiçük başlıklar düşüyorum defterime. Bir de tekUflerin ne olduğunu" diye yanıt veriyordu. Saat 07.30 olduğunda, genel başkanlarını bekleyen işçiler, karşılarında sayısı giderek ar Demircioğlu profesör oldu tstanbul Haber Strvisi tş hukuku öğretim üyelerinden Doç. Murat Demircioğlu profesör oldu. Uzun yıllar Bursa Uludağ Üniversitesi'nde doçent olarak görev yapan Demircioğlu profesör olarak tstanbul Yıldız Üniversitesi'nde göreve başladı. Çalışma yaşamma ilişkin çok sayıda tebliğ, kitap ve makaleleri bulunan, doktorasını yurtdışında yapan Demircioğlu, doçentlik çalışmasmı grev hakkına müdahalelere ilişkin olarak yapmıştı. Profesörlük çalışmasında ise dünyanın çeşitli ülkelerinde sendikal haklan inceledi. tan jandarmaları görüyorlardı. Güvenlik için fabrikayı saran jandarma sayısı arttıkca, işçinin kıpırdanması da artıyordu. tçlerinden biri, "Genel başkan gelene kadar jandarmaişci sayısı eşitlenecek galiba" diyor, bir diğeri, "Onlar fark edilenler. Bir de işçi gibi dolaşan sivil polisleri dıişün. Belki bizden bile fazladır sayılan" diye fısıldıyordu arkadaşına. Saat 08.30 olduğunda SASA, idariteknik personel dahil tam kadro Ceylan'ı beklerken, işçi servisleri kolayca fabrikaya girebilsin diye uluslararası ES karayolu arada bir jandarmalar tarafmdan kesiliyor, otobüsler, minibüsler, TlR'lar bekletiliyordu. Petroltş Genel Başkanı Ceylan, saatler 09.00'u gösterdiğinde nihayet "Grevimiz, Petroltş camiasına ve Türkiye işçi sınıfına hayırtı olsun" diyerek grevi setamlayan konuşmasına başlayabildi: "Şu giizelim gelin gibi tesisleri bıraktırmasalar sanki olmazdı. Sanki kârdan biraz daha zarar etseler, şu anlaşmayı yapsak, iş banşı sürse daha mı kötü olacaktı?" Konuşması sık sık "genel grev" sloganlanyla kesilen Münir Ceylan, "Gün artık mücadele gfiniidür. Mücadele edilmeden hak alınmaz" diyor ve sözlerini, "Bu grevi çok iyi anlatın arkadaşlar. Sokagınuda, evinizde kimse kalmasın işi niye bıraktıgınızı bilmeyen. Anlaün ki, arkamız güçlü olsun" diye noktalıyordu. IZMIR'den HIKMET ÇETİHKAYA Işsizlik Alın Yazısı mı? İZMİROrta yaşlıydı, saçları hayli kırlaşmıştı. Biraz ürkek görünüyordu. Elinde bir reçeteyle sesini çıkarmadan yüzümüze bakıyordu. Hayrola bir şey mi var? Ellerini ovuşturmaya başladı. Kısık bir sesle "Efendim" dedi ve ektedi: Beni dilenci filan sanmayın. İşte reçete, çocuğum hasta. Son çarem size uğramak oldu. Ama biliyorum, böyle reçeteyle gelenteri dilenci sanıyorlar. Limontepe'de oturuyorum, üç yıldır işsizim. İş bulunca çalışıyorum. Şu ilaçları almazsam, çocuğum ölebilir. Günde üçbeş kişi elinde reçeteyle geliyordu. Bir o kadarı da donüş için yol parası istryordu. Abi, Tarsus'tan iş aramaya geWim. On gündür buralardayım. Uç gündür boğazımdan sıcak bir şey geçmedi... Az önce çığlıkçığlığa bir kadın girmişti içeriye. Üç çocuğuyla birlikte asansör kapısının önüne yığılmıştı. Açız, ne olursunuz bir dilim ekmek parası. Kucağındaki altı aylık çocuğu betonun üzerine bırakmış dövünüyordu kadın. Ben üçüne birden bakamıyorum. Bunları bir yurda vereceğim. Ne olur bana yardım edin. Bir arkadaşım anlattı. Yotda yürürken, "açız, ekmek parası" diyen bir kadın en sonunda yoldan gelen bir başka kadının çantasınt alıp kaçarken, polisçe yakalanmış. Yaşam olabildiğine zorlaşıyor. O, çocuğuna ilaç parası bulamayan baba na yapsın avuç açmaktan başka? Dünya piyasalarında düşen ilaç fiyatları, bizim ülkemizde zamlanıyor. Insan yaşamıntn en büyük gereksinimi ilaç. Su gibi, hava gibi bir şey. Şimdi eczacılar afişli eyleme hazırlanıyorlar. İşsizlik, yaşam pahalılığı ne zaman son bulacak? ilgilılere scrarsanız, işsiztik o denli büyük boyutlarda değil. İnsanımız iş beğenmiyor. İş ve İşçi Bulma Kurumu Müdürü Turgut Solak bakın ne diyor: Bize başvuranlar NATO, Petkim ve Tekel'de çalışmak istiyorlar. Başka işlere rağbet çok az... Acaba nedir bu başka işler? Bu soruya yanıt yok... İşsiztik bugün toplumsal bir sorundur. Ülkeyı yönetenlerin işsizlik sorununa yaklaşımları ilginçtir. Onlara göre Türkiye'de iş vardır, ama iş beğenmeyenler işsizler ordusunu oluşturmaktadır. Halk arasında da yaygın bir deyim, bu acı gerçeği örtmektedir Türkiye'de aç mezarı var mı? Elbet yoktur. Herkes yaşam savaşımı vermek için türlü çeşitli yöntemlere başvurmaktadır. Ülkeyi yönetenlerin karşısına "Açız, iş istiyoruz" diye dikilenlere verilen yanıt ise bu nedenle "Allah gözünüzü doyursun" olmaktadır. Bunun anlamı şudur: Yedığiniz önunüzde, yemediğiniz arkanızda... Ülkemizde ışsiz sayısı 5 milycna yaklaşıyor. Bunun yanı sıra emeklıler ellerine geçen maaşlar yetmediği için ikinci bir iş bulmak zorundalar. Şöyle bir emekliler arasında dolaştığımızda içinde yaşanan acı gerçeği gördük. Ülkemizde yaşanan sorunlar birbirinden ayrı düşünülmediği için, çöküntünün bu yanı ilginç bir gösterge oldu. 60 yaşındaki işçi emeklisi sabah yatağından kalkıp tartı aygıtıyia yola çıkıyordu. Ayda eline 60 bin lira emekli maaşı geçen bu yaşlı adam, evini geçindirmek için çalışmak zorundaydı. Çalışmak zorundayım. Çünku aldığım emekli maaşımla geçınmem imkânsız. Bu yüzden bir tartı aldım. Her sabah işe çıkıp insanları tartıyorum. İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası kutlanıyor. Konuşmacılar ilginç konuları dile getiriyorlar. Türkİş'ten Orhan Sorguç, son beş yılda günde dört işçinin öldüğüne, dokuzunun sakat kaldıâıailenin yaşamı sönüyor, kuruyor. Sorguç şöyle diyor: Son beş yıldır ülkenin uğradığı ekonomikyitikle Afşin Elbistan gibi iki santral kurulabilirdi. Ya Petrollş işsizlik konusunda ne diyor? Ozellikle 24 Ocak 1980 karariarından sonra istihdam oranının yüksekliğinden şikâyet edilmiş, yıllarca KİT'lere işçi alınmamıştır. Ancak enflasyonist gidiş, spekülatif kazancı körükledi, yatırımları geri plana itti ve işsizlik çığ gibi büyüdü. İşsizlik bir kader olmayıp tamamen yürütülen ekonomikpolitikalara bağlıdır. Bir avuç tekelci, holdingci çıkarı düşünülürse işsizlik sorunu başka, ama işsizler düşünülürse sorun bir başka bağlamda ele alınır. Önemli olan kime hizmet edilmek istendiğidir. Devtet Bütçesi borçlanma üzerine bindirilmiş ise yatırım gücü nereden bulunacak? 3 trilyon TL, batık kredi ve kurtarmalar için harcantyorsa, bu para birilerine yatırım dışı olarak gidiyor demektir. Kaldı ki devleti borç peşine düşürenler, halen politikalarında ısrar etmektedirler. işsizlik alınyazısı değildir... 19 kişiye "yurda dört" çağrısı ANKARA (AA) İçişleri Bakanlığı, ülkenin iç ve dış güvenliği ateyhinde yurtdışında faaliyette bulunduğu büdirilen 19 kişiye "yurda dön" çağrısında bulundu. Bu kişiler, 3 ay içinde yurda dönmedikleri takdirde, ilgili yasalar uyarınca vatandaşlıktan çıkarılacaklar ve Türkiye'deki mallarma el konulacak. "Yurda dön" çağrısında butunulan 19 kişinin adları ve doğum tarihleri şöyle: tsmail Çapar (1958). Mustafa Dirlik (1963), Selim Dönmez (1959), Ahmet Duman (1959), Muharrem Düzova (1955), Muzaffer Ermiş (1954), tsmail Eryağcı (1940), Ülkü Gürkan Schneider (1935), Ahmet Kamil Karhanlı (1956), Haydar Kaybaki (1954), Zeki Kısa (1946), Battal Metin (1961), Zeki Ktsa (1946), Battal Metin (1961), Faruk Öğrük (1963), Ayşe Gül Seidenberg (Kızıltaş) (1952), Ibrahim Sertel (1960), Zehra Teker (1950), Osman Sakıp Torfılli (1919), Aysan Üçtuğ (1945), Erol Uysal (1959). I: DALAN, ÜZA Dalan, Atına'daki son gününu tavernada eğlenerek geçirdi. Da lan'ın onuruna duzenlenen eğlencede Atına Belediye Başkanı Evert'm eşt Liza ile Dalan karşılıklı göbek attılar (Fotoğraf: AA) İşi bırakma eylemi sürüyor tsSendika Servisi Sefaköy'de kurulu 60 işçinin çalıştığı lmbat Makina Sanayii'nde 7 arkadaşlarının işten çıkarılması üzerine 3 gün önce iş bırakan işçiler eylemlerini dün de sürdürdüler. Bağımsız Otomobiltş Sendikası üyesi olan işçiler, işyeri yetkililerinin Türk Metal Sendikası ile işbirliği içinde çeşitli baskılarla toplusözleşme yetkisini düşürmeye çalıştığını söylediler. tşçiler kendilerine baskı yapmaları için bazı kisilerin işe alındığını ve bunların bıçakh saldırılarma uğradıklarım öne sürdüler. Otomobillş Sefaköy şube yöneiicilerinin bildirdiğine göre pazartesi gününden bu yana fabrikaya giren ancak işlerinin başında çalışmadan bekleyen işçiler işten çıkarılan arkadaşları geri alınıncaya ve can güvenliği sağlanıncaya kadar eylemlerini sürdüreceklerini belintiler. Buca Kapalı Cezaevi'nde 1987 senesinde sıyasi bir suçtan tutuklu veya hükümlü olarak bulunan bir bayanın Sayın Hikmet Çetinkaya'ya anlattığı gibi cezaevinde görevliler tarafmdan hükümlü ve rutuklulara kötü muamele yapılmamaktadır ve yapılmamıştır. Şimdiye kadar bu hususta müracaat olmamıştır. Herhangi bir konuda müracaat halinde de dilekçeler değerlendirilerek ilgili makamlara iletilmekte, kendisine tarih ve numarası verilmektedir. Kadınlar koğuşunun yabancılar koğuşu ve diğer koğuşlarla hiçbir irtibatı yoktur, temas da kurulması mümkün değildir. Cezaevinde merkezi muzik yayını ve video sistemtnin bulunduğundan koğuşlara radyo ve teyp verilmemektedir. Yabancılar koğuşunda radyo, teyp, ütü, elektrik ocağı yoktur. Cezaevinde sosyal çalışmalar yapıldığından gitar ve saz verilmektedir. Yabancı uyruklu hükümlü ve tutuklulara da diğerleri gibi tüzük hükümleri gereği tekıip elbise giydirilmektedir. Ayrıcalık da söz konusu olmayıp herkese eşit muamele yapılmaktadır. Disiplini ve duzeni temin için koğuşlann mümessili mevcut olup, mümessil idarece veya koğuş tarafmdan teklif edilen kişi uygun görülürse seçilir. Siyasi hükümlü koğuş mümessili olamaz diye bir kaide yoktur. Cezaevinin kütüphanesi mevcut olup, okuma salonu yoktur. Kütüphanedeki kitapların listesi koğuşlara verilmektedir; isteyenler kitap alıp okuyabilir. Dışarıdan gelen kitap ve dergiler tüzük hükümleri gereği disiplin kurulu tarafmdan tet Kadınlar Koğuşu kik edilir; uygunsa kendilerine verilir, uygun değilse yine kendilerine bildirilir. Avukatlar her gün mesai saati içersinde avukatlara tahsis edilen odalarda süre tanımaksızın açık olarak görüşmelerini yapmaktadırlar. Savunmaya hiçbir kısıtiama geürilmemiş olup, bu dunım tzmir Barosu'nca takdirle karşılanmaktadır. Cezaevinde pratisyen doktor ile diş doktoru mevcut olup, hergün muayene ve sağlık taraması yapümakta, icap ettiği takdirde, perşembe günleri tzmir Devlet Hastanesi'nden dahiliye mütehassısı getirilmekte, hastalar teşhise göre Devlet Hastanesi, Tepecik Göğüs Hastanesi mahkum koğusunda veya cezacvi revirine yatırıhp tedavi ettirilmektedir. Ayrıca cezaevinde tutuklu veya hükümlü bulunan doktorlardan da istifade edilmekte olup, geceleri rahatsızlananlar da Devlet Hastanesi acil servisine götürülmektedirler. Cezaevi hudutlan içerisinde C.Savcısı, Cezaevi Müdürü ve idarecilerin lojmanlan mevcut olup, görevin gereği devamlılık arz ettiğinden her an görevliler tarafından kontrol yapılmaktadır. Buca Kapalı Cezaevi'nde 1987 senesi içersinde tutuklanıp tahliye olan bayanın, Sayın Hikmet Çetinkaya'ya cezaevi ile anlattıklarının hilafı hakikat olduğunun a>TU sahife ve sütunda yayımlanması saygı ile rica olunur. 11.2.1988 Mehmet Emin ÖGE C.Savcı Yardımcısı Kapalı ve Varı Açık Cezaevi Mümessili Irini heykelinin 4. kopyası Daiaria Armatör George, Yunan Baştanrıçası İrini'nin heykelinin orijinali üzerinden kalıp çıkanlarak yapılan 7 heykelden dördüncüsünü Dalan'a hediye etti. tlk üç heykel Gorbaçov, Papa ve Reagan'a verilmişti. KEMAL KÜÇÜK ATİNA Belediye Başkaru Miltiades Evert'in konuğu olarak beş gündür Atina'da bulunan tstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan bugün yurda dönüyor. Dalan ve beraberindekiler önceki gece ünlu Yunan bestecilerini dinlediler, geceyi de Yunan Başbakam Andreas Papandreu'nun çoğunlukla gittiği bir tavernada eğlenerek geçirdiler. Hafta başından beri Atina'da bulunan tstanbul Anakent Belediye Başkanı Dalan, Pallas Tiyatrosu'nda Yunanlı ünlü besteci Stavro Ksarakos'un "Rebetiko" (tzmirli Rumların şarkılan) konserini Yunanistan Kültür Bakanı Melina Merkuri, Türkiye'nin Atina Büyükelçisi Nazmi Akıman ve çok sayıda Yunanlı sanatçıyla birlikte izledi. Merkuri, protokol gereği Dalan'ın yanına oturdu ve besteci Ksarakos'un yönettiği her parça hakkında kendisine bilgi verdi. Dalan ve beraberindekiler saat 24.00'te sona eren konserden sonra Başbakan Papandreu'nun bazı geceler gittiği " t o prerivoli tu uranu" (Gök Bahçe) tavernasına gittiler. Tüm masaların TürkleTe ve Yunanlılara aynldığı tavernada, işadamları, sanatçılar, koruma polisleri, TürkYunan aynmı gözetmeksizin aynı masalan paylaştılar. Pistin önündeki şeref masasında Bedrettin Dalan, Atina Belediye Başkanı Miltiades Evert, Büyükelçi Nazmi Akıman ve eşleri, ünlü besteci Stavro Ksarakos, ses sanatçısı Yeorgios Dallaras yer aldı. "To perivoli tu uranu" tavernasınm orkestrası gecede Yunan muziğinin her türünü çaldı. Bu sırada pist bir anda Türk ve Yunanlılarla dolu. Pisti dolduranlar arasında Dalan'la birlikte Evert de bulunuyordu. Piste çıkan bir Yunanlı gazeteci, Bedrettin Dalan'a seslenerek lstanbul Belediye Başkaru'na bir hediye vermek istediklerini söyledi. Bayan gazeteci, içinde kabartma güvercin olan porselen bir tabağı Dalan'a verirken "Umanm bu banş güvercinini nazikliği itibanyla çok iyi bir şekilde korursunuz. Size bu güvercini, TürkYunan dostluğuna gerçekten inandığımız için sunuyoruz. Ama porselen oldugu için liitfen dikkat edin kınlabilir" dedi. Dalan, tercümanı aracılığıyla yaptığı konuşmada, Yunan gazetecilerin bu hareketinden ötürü çok duygulandığını söyledi. Dalan, güvercinin porselenden olmasından hiçbir tedirginlik duyulmamasını, güvercini çok iyi koruyacağını kaydetti. Dalan'ın, "Bizim Türkiye'de çok güvercin vardır. Bu güvercinler o kadar çok ve güçlüdür ki, atmacalan dahi yener" dediği duyuldu. Dalan ve beraberindeki heyet dün sabah da kendilerine özel olarak tahsis edilen deniz otobüsleri ile Pire Limaru'ndan hareket ederek güneydeki turistik Hydra Adası'na gitti. Deniz otobüslerinin sahibi olan Yunanlı armatör LJvanos George, Dalan'a refakat etti. Armatör George, Pire Limam'nda Başkan Dalan'a Yunan Baştanrıçası trini'nin heykelini hediye etti. Yunanlı armatör Avustralyalı bir heykeltıraşın orijinali üzerinden kalıp çıkararak sadece 7 tane yaptığı heykellerden ilk üçunün Gorbaçov, Papa ve Reagan'a verildiğini, dorduncusunü ise Dalan'a vermekten mutlu olduğunu belirtti. Çatak'ta heyelan korkusu ÇATAK (AA) Van'ın Çatak ilçesine bağlı Toyga köyunün Atiler mezrasında, son bir aydan beri heyelan korkusu yaşanıyor. Atikler mezrasının kurulu bulunduğu Melkusan tepesinde meydana gelen kayma nedeniyle 23 haneli mezra boşaltılarak aileler Nordüz çayı kıyısmda kurulan çadırlara yerleştirildi. Toyga köyü muhtarı Hurşit Biter, Melkusan tepesinde meydana gelen kayma ve çatlaklar yüzünden Atikler mezrasının tedbir olarak boşaltıldığını belirterek, çadırlara yerleştirilen ailelerin güç şartlar altında yaşam mücadelesi verdiğini söyledi. Ecevit, Yoliş Genel Merkezi'ni ziyaret etti ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Eski DSP Genel Başkanı ve Başbakanlardan Bülent Ecevit, çalışma yaşamma ilişkin anayasa ve yasalardaki hükümleri eleştirerek, "Bu tiir saçma yasaklar Türkiye^ de demokrasiyi engelledigi gibi, ulusurauzun dünyadaki saygınlığını da zedelemektedir" dedi. Bülent Ecevit dün öğle saatlerinde Yollş Sendikası Genel Merkezi'ni ziyaret etti. Yolİş Sendikası Genel Başkanı Bayram Meral tarafından karşılanan Bülent Ecevit, daha sonra Meral'ın odasına geçti. Yoltş Genel Başkanı Meral, Ecevit'in çalışma yaşamma geçmiş dönemlerde yaptığı katkıları anlattı ve 12 Eylül'den sonra işçilerin büyük bir hak kaybına uğradığını söyledi. Bülent Ecevit ise, Yoltş Sendikası'na bir "iadei ziyaret" yaptığını belirterek, 1980 sonrasında Türkiye'de insan haklannın, işçi haklarımn ve sosyal hakların geriye gittiğini söyledi. Ecevit, 12 Eylül öncesindeki anarşi ortamının faturasırun işçilere çıkarılmak istendiğini de kaydederek, "Bu iddia işçi haklanna getirilen sıkıntılann bir mazereti olarak kullanıldı" dedi. 1982 Anayasası ile işçilerin sosyal demokratik ve siyasal haklarımn kısıtlandığına işaret eden Ecevit, şöyle konuştu: "tşçiler için sosyal haklan genişletmenin iki yolu vardır. Birincisi; siyasal tavır ve girişim, ikincisi de direniş. Siyasal tavır ve girişim yo 'Ihsaklar demokrasiyi engelliyor' lunu tıkamak sakıncalıdır. O zaman ister istemez direniş ortaya çıkar. Bu da şiddete kadar varabilir. Ama çok şükür Türk işçi hareketinde şiddete başvurma geleneği yoktur. Ama direniş karşısında işçi hareketinin karşı şiddete başvurma dunımu ortaya çıkabilir." Ecevit, 12 Eylül sonrasında işçi hak ve özgürlüklerine getirilen kısıtlamaların kaynağımn 1982 Anayasası olduğuna da işaret ederek, "Bu konuda da öncelik anayasa ve siyasal haklara verilmelidir" dedi. Ecevit, "Anayasa ve yasalanlaki kısıtlamalar kalkmadığı siirece, Avrupa Topluluğu'na uye olmak şoyle dursun, Türkiye'nin ILO ile başı derde girer ve nitekim girmektedir de" diye konuştu. DÜZELTME • DKD 4 mayıs günü yayımlanan resimaltı haberde grevcilerle dayanışma için Noramin grev yerinı ziyaret eden DKD üyesi kadınlardan söz edilirken yanlış olarak derneğin uzun adı Devrimci Kadın Dernekleri olarak çıkmıştır. Gerçekte DKD'nin uzun adı Demokratik Kadın Derneği'dir. • ŞEFFAF 4 mayıs günlü Ekonomi sayfasında "Şeftaf Bilanço" başlıklı haberde yer alan tabloda Ziraat Bankası'nın toplam mevduatı 5 trilyon 559 milyar lira olarak çıkmıştır. Dogrusu 5 trilyon 159 milyar liradır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle