17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HAVA DURUMU Meteorotoji Genel Mududüğunden aJınan bilgiye göre yurdun kuzey kesimlen parçalı bulutlu, Marmara, Batı Karadeniz, İç AnadolıP nun kuzeybatısı sajjanak yağışlı, utefcj yerter az bulutlu geçecek. HA\M SICAKLIĞİ: Yağış alan yerferde • değjşmşyecek, öteki yerteröe artasjmterinde kuzey ve batı, guney kesimlerinde guney ve batı yönlerden olacak. Van Gölü'nde hava, az bulutlu geçecek. Rüzgâr, orta kuvverte esecek. DENİZLER flüney ve bat yönlerden orta kuvvettE esecek, göl hafif DE: Karadeniz'de yıldız ve poyraz çalkantılı olacak, görüş uzakltğı 10 km. dolavmda buludan 24, zamaı zaman 21 deniz mi nacak. li htzta esecek. DENİZ: Deniz hafif • yaflmurk; sısi *f ör* çalkanülı, yer yer mutedıl dalgatı •£): ac* cak. RÜZGAR: Yurdun kuzey teMana AdaMan AAy»man Myon AnOkya Müya Artvil 29° 22° 28° 23° 21° 18° Oiyarfcakjr 13° Edıme 14° Erzincan 10° Emrum 4°Esfcçelw HABERLERİN DEVAMI TÜRKİYE'DE BUGÜN 28° 9°Manca 24° 13° K.Maraş 20° 10° Mersin 21° 5°Muflla 22° 9°Mu$ 29°13°M0de 19°14°0rdu 21°10°Röe 22° 9°Samsun 22°12°Hal«n 31» 15° isparü A 24° 10° Smt 24° 12° isönbui Y ( 21° 10° lant' B 30°18°Sı\as 24° 8°Kare B 21° 4°feKMaj 22° 7°Kasömonu Y 19° 10° tataon 18° 7°nyseri B 23° 10° TünceJi 25° 14° Krtöre* Y 23°12°Uşak 22° 14° Konya B 24° 9°VSn 22° 9°Ku6hyB B 23°10°VteBat 28° 15° Malalya A 2S° 11° Zonguld* A Y 8 B Y 23° 9 ° 3 m * p A B 2S°ff>Gi 28°16»Gumüşhm8 B 32° 15° A 27° 16° A 28° 18° A 28° W° B 24° 8° B 24° 9° B 20° M» 8 18° 14° 8 19° 14° A 29° 13° Y 19° 15° B 21° 7° Y 22° 15° BS»13° A 23° 9° 8 20° 10° B 21° 7° 8 22° 8° Y 20° 15° Amman 30 MA YIS 1988 DÜNYA'DA BUGÜN Amsterdam Y 18° A 33° Bitiis loks Bursa ÇanıHate Çoajm Oendı A apk B buluau K kartı S ssi Y A 27° A 35° A 25° Y 15° B<<grad Y 21° Berim Y 22» Bonn Y 19° Bruksd Y 19° Y 24° Y 15° Cenevrc A 27° Odde A 43° A 42° Duba Fnnkfurt Y 18° öme A 29° B M° HpJsînld A 36° KıMre Kopentıag Y 13° KMn Y 19° Lefloşa A 29° Abna BaOdat Barcetons g Londra MadraJ Müano Montrea! Uastoa Müniti NearYtırk Oslo Paris Png üyad Rona Sotya S*n lelAvlv lunus B 22° Y 14° B 23° B 22° A 24° A 25° Y 18° A 27° Y 15° Y 22° Y 19° A 43° A 28° Y 23° A 32° A 33° A 32° Y 26° POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Parti Dayanmıyor... Prof. Tank Zafer Tunaya'nın Türkiye'de Siyasi Partiler' adlı kitabını şöyle bir kanştırırsanız ülkemizde yüzlerce partinin kurulduğunu, yüzlercesinin de dağıldığını görürsünüz. Ama günümüze bakarsanız, bizde en yaşlı parti beş yaşındadır. Ya partiler dayanamamış ya da kapatılmıştır. Parti kapatmaya nedense çok meraklıyızdır. Direnen partiler yok mu, var: İttihat ve Terakki gibi, Halk Partisi gibi... İttihat ve Terakki Parti'sini savaşta yenilgi bitirmiştir. Ama buna karşın alttan alttan gene de ağırlığını belli etmiştir. Halk Parti'sinin iyice egemen olmasından sonradır ki, İzmir Suikastı üzerine kökü kazınmıştır. İttihatçı bağlılığı çoktan unutulmuştur. Terakkiperver Cumhuriyet Parti'si, Serbest Cumhuriyet Parti'si girişimleri birer denemedir, geldi geçti. Köklü bir parti olarak Demokrat Parti ortaya çıkmıştır. Inönü'nün hoşgörüsü, Amerikan yardımı, şu bu bir partinin kurulduktan hemen sonra, beş yıl içinde iktidara gelmesi az şey değildir. Demokrat liderler bu nimeti on yıl içinde ellerine yüzlerine bulaştırmışlardır. Bir askeri darbe ile Demokrat Parti de silinip gitmiştir. Demokrat liderlerin en büyük suçları seçimte gitmek varken, darbe ile gitmenin yolunu açmalarıdır. Bir kez darbe ile parti kapatmak yolu açıldı mı ardı gelir. Nitekim on yılda bir gelmiştir de, 12 Mart, 12 Eylül darbeleri gibi. Bunların içinde 12 Eylül en baskınıdır. Darbeyi ayarlayan generallerden bazılarımn daha 12 Mart döneminde parti kapatmayı düşündüklerini bilen çoktur. 12 Mart'ta yapamadıklannı 12 Eylül'de göz kırpmadan uygulamışlardır. Bütün partiler kapandığı için 12 Eylül'den sonra ortada siyasal parti kalmamıştır. Yalnız bir tanesini kapatmaya 12 Eylül generallerinin gücü yetmemiştir: TKP!... Bu parti de yurtiçinde değil, yurtdışında olduğu için kapanmaktan kurtulmuştur. Kapatılamadığı içindir Sayın Evren her yurt gezisine çıktığında yaptığı konuşmalarda çevresinde sürekli komünistler görür. Ağzını açtığında komünistlere veryansın eder. Oysa TKP'nin sorumluları yurda dönmüşler, demokrasi yolunda hapis yatıyorlar. TKP'liler demokrasi kurmak için yurda dönerlerken de gezilerdeki konuşmalan ile gene Evren Paşa karşı çıkmamış mıydı? Sayın Evren'in son gezilerindeki konuşmalarından çıkıyor ki gene ortada darbe gibi söylentiler var. Gerçi muhalefet partileri bu söylentilere şiddetle karşı çıkıyorlar, ama ne olsa söylentiler gene var. Darbe gelince demokrasi gidiyor. Ne olacak bunun sonu? Ya darbeden vazgeçeceğiz ya demokrasiden!... Halk her on yılda bir gelgn darbeden bezmistir. Siyasetçiler de bezmiştir Askerlerin arasında bezmeyen varsa, son durumu gördükten sonra onları da bezginlik sarmıştır. Darbeden nasıl kurtulunur? Darbeden darbecilere çatarak kurtulunmaz. Halk siyasetçilerin, yani oy verdiklerinin yakasına sarılmalıdır. "Ben seni Meclise gönderdim, orayı kapattırasın diye değil, her zaman açık tutasın diye... Oysa sen Meciisi kapattırıp birkaç yıl sonra yeniden oy istemeye geliyorsun. Oyları alıp, Meclise gidip, sonra da Meciisi yeniden kapattıracak mısın?" Halk siyasetçilere bu soruları sormaya başladt mı darbenin ardı kesilir. Darbeciler halkın partilerini kapatyorlar. Kendilerinin partiye ihtiyaçları yok. Çünkü koskoca silahlı bir örgütü arkalarında görüyorlar. Onlar oy da vermiyorlar. Yat deyince yatıyorlar, kalk deyince kalkıyorlar. Darbecılerin birkaç yıl iktidarda kaldıktan sonra ortaya koydukları demokrasi de 'yat kalk düzeni' oluyor. Hep söyler dururuz, ısmariama demokrasi olmaz. 1946'larda demokrasi istiyorduk, ama demokrasinin ne olduğunu bilmiyorduk. 1946"dan bu yana bunca yıl geçti, artık şu meretin ne olduğunu öğrenelim. Biz demokrasinin kendisini değil, demokrasinin hılesini öğreniyoruz. En son hile, halkın oylarının çoğunluğu ile de değil de yüzde otuzu ile nasıl iktidar olunur onu gösterdi. Biri ötekine kâğıt öğretirmiş. Öteki de öğrenecek yerde hile yapar, kâğıt çalarmış. Adam bakmış, bir iki olmuyor "Senin amacın kâğıt öğrenmek cîeğil çalmak" demiş. Eğer demokrasiye gerçekten inanıyorsak, herkes için demokrasinin yolunu bir an önce bulalım. Ondan sonra darbe, marbe vız gelir. Yapacaklar varsa onlar da göze alamazlar. Tükurükle boğar derter ya, olur. Vaktiyle bir kez olmadı mı? Venedrt Y 21° Viyana Y 20° Wastwıg1DnA 26° Zurih Y 15° Boğazaltı tüp geçidi (Baştarafı 14. Sayfada) benDoğuş', "DumasENKA". Bir Japon ve bir ABD firmasının da ihaleye katılacağı öğrenildi. Anakent Belediye Başkanı Dalan, 1986 yıbnda Fransız Bouygues firması üe AhırkapıHarem araında Boğaz altında ototüp geçit yapımı için "yapişletdevret" yöntemi ile bir üst kullanım ön ajılaşması" yapmış, ancak anlaşmada raylı tren geçişi olmaması ve ön anlaşmada belediye aleyhine çok ağır şartlar bulunması yüzünden DPT itiraz etmiş ve kesin sözleşme imzalanmamıştı. Bouygues firması o tarihteki TUrk ortağı Ali Nejat Taciroğlu fırmasını değiştirerek STFA ile yeni bir ortaklık kurdu. Finans kuruluşu Paribas'ın da ortak olduğu bu konsorsiyum anakent belediyesine yeni bir teklifte bulundu. Hafif rayü sistem ve o t o geçişi için önerilen AhırkapıFnadiye arasındaki yeni tüpgeçit önensi 18 martta bir ön çahşma roparuyla belediyedeki brifingte tanıtüdı. Sadece güzergâhı belirlenen ve hafif sistem için gerekli araçlann tanıuldığı bu brifingten 1 ay sonra anakent belediyesi, "yapişietdevret" yöntemi ile tüpgeçidin şartnamesini satışa çıkardı. vermiyordu ama raylı tüp eklendiğinde 500 milyonluk ototüpgeçidin fıyatı 2'ye katlanıyordu. Uzmanlara göre bu artış, saatte tek yönde 60 bin kişiyi taşıyacak olan raylı tüp geçit için ileriye dönük ulusal maliyeti açısından pahalı değildi. Ama yapişletdevret yöntemi ile yapılması istendiğinde ototüpgeçit için sıraya giren firmalar raylı taşımada fazla kâr olmadığı için tek başına tren geçecek standarttaki tüp geçide talip olmuyordu. Buradaki sorun tüneli yapişletdevret yöntemi ile değil, ulusal kaynaklarla bir yabancı firmaya yaptırabilmekti. Buna da hükümet " 1 trilyonluk büyük yük" gerekçesi ile yanaşmıyordu. Sonuçta DPT'nin ve Ulaştırma Bakanlığı 'nm tren geçişi için ısrarlı tutumlan, yapişletdevret formülü ile yapılması istemiyle çelişiyordu. Bu çelişkiden yararlanan Dalan"işte size raylısı d a " diyen Bouygues'in "hafif metrolu" tüptünelini de projeye katarak Ankara'dan bağımsız ihaleye çıkıverdi. Ancak bu ihalenin sonuçlan, askeri trenlerin geçişine olanak vermezken Bayındırlık Bakanlığı, "Tüptünel tren geçirmek için düşünüldü. Bizim 6.7 mihara yaptırdığımız avan projede tüptünelden hem klasik metro hem de yük trenleri geçebilir. Ancak bunlar geçecekse tren geçişi için proje ve ihale yetkisi de bizim olmalı" diyordu. tşin daha da ilginç yanı, yaklaşık 1 trilyonu bulacak olan "Dalan tüp tünelinin" ihale şartnameleri satılırken, Bayındırlık Bakanlığı Ankara'da 15 haziranda gerçekleşecek, ABD'nin Persons firmasına yaptınlan 5.7 milyar liralık raylı tüp tünelin alan projesinin tanıtım brir igine hazırİanıyor. Başkan Dalan'a bu celişkiyi sorduğumuzda şöyle yanıtlıyor: "Birifingi versioler tabii, S.7 milyar harcamışlar. Benim bu konuda yasal yetkim var. Herkes kendi işine baksın, ama eger illa yük treni geçirmek istiyoriarsa o zaman bizimkinin yanına gelsin bir tren tüpii de Bayındırlık Bakanlığı koysun. Parasını bnlsnn yatırsııı." Peki hafif raylı sistemi tunelden geçirecek olan Dalan, Anadohı yakasında tnadiye'den sonra bu vagonları nereye götürecekti? Dalan bu soruyu da "Biz arkadasız, Ulaştırma Bakam'yla bu konuyu konuştuk" diyerek geleceğe yönelik bir projeyle yanıtlıyor: "E5'in Anadolu yakasındaki losmını çevrtsine yapılacak iş merkezkri ik şehir içi bulvar haline gerJriyoruz. Bunun planlan hazırlanıyor. tşte bu bulvann ortasından banliyö gecirecegiz. Biz belediye olarak altyapı insaannı yapacağız. Ulaştırma Bakanlığı da üzerindeki tren ve elektrifikasyonunu yapacak." Bu arada Dalan'ın hafif raylı tüp tünelini engelleyebilecek önemli bir konu da NATO ve Milli Savunma Bakanlığı'nın" tüptren geçişini "askeri açıdan stratejik bulmasıydı. Bu nedenle bakanlığm yaptırdığı tüptren geçişi fzibilite ve avan projesine ek olarak aynı fırmaya bu konuda gizliliği olan "stratejik geciş etüdii" yaptınldı. Askeri araçlarm ve trenlerin geçişi için yaptınlan bu etüde karşın "hafif metro"nun sakıncasına ilişkin sorumuzu da Dalan şöyle yanı tladı: "Ben Türk askeri yetkilileri ile görüştiim. Pek önemli bir şey değil bu. Pek gecerli bir konu değil. Ben daha çok isterim NATO'nun bu konuya girmesini, o zaman o kadar önemüyse NATO yapar treo geçişini, parasını da verir." DlŞ BORÇKRİZİ VE TÜRKtYE(2) NATO'ya (Baştarafı I. Sayfada) üyelerini "yükümlülüklerin paylaşımı" konusunda "sıkıştırmasından" kaynaklandı. Gripembe tablo Türkiye'ye borç bulan koordinatörler, 1950'den bugüne dış borç arayışlannı değerlendirdiler ŞEBNEM ATtYAS NEW YORK Son Dünya Bankası raporuna göre Türkiye'nin dış borcu 19801986 arasında milli gelirin yüzde 21 'inden yüzde 51 'in tekabül eden büyük bir artış gösterdi. Dünya Bankası borç tablolarına göre Türkiye 32 milyar dolarlık toplam borçla Venezüela'dan sonra 8. sırayı alıyor. En iyimser hesaplarla Türkiye'nin yılda odemesi gereken borç miktan 5 milyar, en kötümser hesapla 7 milyar dolar tutannda. Bu miktar gayri safi milli hasılanın yüzde 6'sına, toplam ihracatın ise hemen hemen üçte birine tekabül ediyor. Borçlann sadece faiz tutan 19851986 yıllan arasında ihracatın yüzde 17.2'sine ulaşmış. Bütün bu rakamlar bir araya getirildiğinde kimse işlerin "gülNik gnlistanlık" olduğunu söyleyemiyor. Aksine asılan yüzlerde ifadeler ciddileşiBorçlann ödenmemesi konusunda Wagner şunları söylüyor: "Bazı şeyleri akıldan çıkarmamak lazım. Eğer bir ülke ortaya çıkar da ben borcnmu ödemiyorum derse karşılaşacağı zarar ödeyemediği borcundan çok daba yüksek olacaktır. Her şeyden önce bir daha uluslararası pazara girme imkânını tümüyle kaybedecektir. İşte Sacs bunu anlamıyor. Yani gerçekliklerden bu derece kopuk. tnanılır gibi degil." Wagner görüşlerini şöyle özetliyor: "Önemli olan borç miktannm büyüklüğü. boyutlan değil, önemli olan ülkenin vaadini yerine getirebilmesi, bugün belki borcunu dünün iki katı, ancak mevcut hizmetlere bak, turizme bak, başka göstergelere bak... Tabii ekonomilerin temel meselesi haline gelir borç. Ama hayat bu. Bak şimdi bu insanlar borç aldılar, bazılan akıllıca knllandı, bazılan yazık etti. Brezilya yatınm yaptı, Arjantin savaşta harcadı. Özal enerji santrallan yaptı, şimdi üriinünü alıyor." "Pentagon raporu" şimdilik unutulsun Aslında bağlayıcı bir yetkisi olmayan, ancak raporlannda NATO başkentlerindeki önemli askeri ve sivil merkezlerin göriişünü yansıtmakla tanınan Kuzey Atlantik Assamblesi'nde, çeşitli ülkelerden on dört parlamenterin, "beyin deposu" (think tank) adı verilen ve uluslararası nitelikteki stratejistlere danışarak hazırladığı 43 sayfalık raporun iki ana özelliği var. Bunlardan birincisini, ittifak stratejisinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret edilmesine rağmen NATO'nun "Harrael raporu"ndan beri işlerlik taşıyan "kademeli nükleer caydıncılık" ilkesinin hâlâ zorunlu olduğunun vurgulaması oluştunıyor. Yani, "1990larda NATO" raporuna göre Washington'daki stratejistlerin hazırladığı ve büyük gürültü koparan "Pentagon raponı n ndaki önerilerin bu aşamada işlerliğe sokulmaması gerekiyor. Madera belgesine göre, "Pentagon raponT'nda teklif edilen ve NATO'nun "kademeli nükleer caydıncılık" stratejisi yerine, konvansiyonel silahlara dayalı "ayncalıkiı caydıncılık" stratejisini uygulaması, Batı ittifakının güvenliğini sağlayabilecek nitelikte değil. KAA raporuna göre, Avrupa'nın savunulabilmesi için ABD nükleer şemsiyesinin devam etmesi ve Varşova Paktı'na karşı atom silahı kullanılacağı tehdidinin sürdürülmesi gerekiyor. Rapor bu bölümüyle, Avrupalı başkentlerin "Pentagon raporn"ndan sonra doğan kaygılarını ortadan kaldırabilecek bir içerik taşıyor. Yetki kimde? 3030 sayılı Büyük Şehirler Yasası'na göre tstanbul'daki tüm loplu tasım ve kentiçi raylı sistem ihalelerini yapma yetkisi olan Istanbul Bdediyesi, buna dayanarak hafif metro inşaatını 1986 yılında başlatırken, Bayındırlık ve tskân Bakanlığı Devlet Limanlar ve Hava Meydanlan Genel Müdürlüğü ABD'nin Persons firmasına (2 milyar lirası hibe) toplam 5.7 milyar liraya yaptırdığı KuzeyGüney Metrosu ve Boğaz altı tüp tren geçişi Fızibilite ve avan projesi çalışmaları da süniyordu. Geçen haziran ayında tamamlanan ve bu konudaki en geniş çalışma olan trafik ile nüfus hareketlerini de inceleyerek hazırlanan avan projeyi Başkan Dalan, "uygulaması çok pahah" gerekçesi ile reddetmiş, "Eger metroya devlet cebinden 1 trttyon lira verirse yapılır, yapsınlar öpttp başımıza koyanz" demişti. Dalan'a göre ototüpgeçit hem ucuzdu hem de kârlı olduğu için "yapişlet devret" yöntemi ile başta Bouygues olraak üzere birçok Fransız firmasının ilgisini çekiyordu. DPT yalrazca ototüp geçide izdn Wagner (Morgan Guaranty yöneticisi) Türkiye çok büyük altyapı girişimleri içinde. Önemli olan borcun büyüklüğü değil, ülkenin vaadini yerine getirmesl yor ve mevcut ekonomik durumun "kritik" bir dönemde olduğu gerçeği kabulleniliyor. 80'de asker dü/eltti Frank Zarb, 1979'dan itibaren Türkiye'nin resmen danışman firması olarak çalışan Lazare Frere'in sahiplerinden. Zarb, Nixon yönetimi bütçe komisyonu üyelerinden, Ford yönetimi Enerji Bakanı. Babası Türkiye'de doğmuş. New York'taki ofisinin duvarlannı Nixon'la lstanbul Boğazı gezilerinin fotoğraflan süslüyor. Türkiye ile Lazare Frere'in resmi ilişkisi 1979 yılında Ecevit hükümeti döneminde başlamış. Zarb 79'ları şöyle anlatıyor: "Türkiye'nin o zaman dertleri çoktu. Likidite sonıııa vardı. Hükümete yardımn olmak gerekiyordu. O zaman danışmanlık için üç şirket seçildi. Lehman Brothers, Lazare Frere ve tngiltere'den VVarburg seçildi. Bir araya geldik, bir çauşma grubu oluşturduk, ben gruba başkanlık ediyordum. Borcun yeniden düzenlenmesini sağladık. DÇM borçlannıo yeniden düzenlemesi ile uğraştık." Wagner'in tavrı Rodney YVagner bugün en büyük yatınm bankalarından biri olan Morgan Guaranty'nin başkan yardımcısı. 1960'lardan itibaren Türkiye ile yakından ilgilenmiş. Turgut Özal'la şahsi bir dostluğu olan Wagner'in Türkiye'de ilk görevi AED (Agency for Economic Development)la olrnuş. özal ile ilk kez 1962'de bu vesilc ile karşılaşan Wagner o gün bugündür Türkiye ile ilgileniyor. özellikle 1970'lerde "borç krizi" sırasında Türkiye ile yapılan pazarlıklarda oluşturulan yabancı sermaye grubunun liderlerinden. Wagner 1979'daki çalışmalarınj şöyle aktarıyor: "1979'da bir grup banka liderini bir araya getirdik. Deutsche Bank, LBS, Bank of Araerica, City Bank, Chase Manhattan sanıyonım altı ya da yedi banka idi ve hükümetle pazarlıklara başladık. Kısaca yapılan iş, borçlann yeıüden düzenlenmesi, ödeme koşullannın yeniden belirlenmesi idi. Türkiye'nin ödeyemediği mevcut borçlannı yeni bir ödeme zamanlamasına oturttuk. Bunu onlar yapamıyorlardı. Biz yaptık. Öyle bir ayarlama yaptık ki, Türkiye'nin uzun dönemde borçlannı daha kolaylıkla ödeyebilmesi yollannı hazırladık. Ayrıca ek bir parayı tedarik ettik, böylelikle Türkiye'yi bir süre rahatiattık. Bu arada IMF de devreye girdi. Onlar da bir program geliştirdiler. Dünya Bankası ve Paris Topluluğu da birer program geüşnrdi. Hepimiz bir arada birliktc çalıştık." Rodney Wagner o zamanki programı son derece "sıkı" bir program olarak değerlendiriyor: "Türkiye için çok temel bir programdı. Türkiye'nin dunımu pek parlak değildi. tflas etmiş durumdaydı. Birkaç yıl için son derece agır bir programdı. Nitekim sonuçlar alındığında çok büyük bir başan idi." Türkiye'de resmen ilk borç krizi diye bilinen 1959 krizini ve krizin öncesinde yapılan aşın harcamaları hatırlatmca Wagner şunlan söylüyor: "Hükümet bazı şeyleri üstlenmek zorunda. Bunlan özel sektöriin ustlenmeyeceği açık. Ancak giderek daha özel sektöre kayıyor. İş imkânlan doğuyor. Jşsizlik azaldı. Büyiime bızı çok yüksek. Biraz aşağı çekilmesi gerek. Enflasyonu aşağı çekmek gerek, Özal'ın çok akıllıca bir yöntemi var. Sürekli santrallardan ve taşımacıhktan bahsediyor. Bu çok önemli. Hükümet bu alanlarda yoğunlaşıyor. Özal, örneğin büyük havaalanlan, stadyumlar yaptıran biri değil ki, örneğin hükümetin bir demir çelik fabrikası knrması gerekmiyor. 1959 son derece farkhydı. Hiçbir zaman bir politika degişikliği yapılmadı. 1%9'da da bir so Straleji zirvesi ve Avrupa "çevik kuvveti" Buna karşılık, Kuzey Atlantik Assamblesi raporunun ikinci önemli noktasını, Washington'un Avrupa'ya yönelttiği sav\mma "yükümlülüklerinin paylaşımı" talebini tamamen benimsemesi oluştunıyor. KAA raponında üstü kapalı bir biçimde, Avrupalı müttefiklerin savunma görevlerini tam anlamıyla yerine getirmekten kaçındıklan belirtiliyor ve Atlantik'in doğu yakasındaki başkentlerin de "kesenin ağanı açması" gerektiği çağnştınlıyor. Bu bağlamda getirilen çok yeni bir öneriyi ise değişik Avnıpa ülkelerinin askerlerinin tek bir komuta altında toplanması ve böylelikle, anında sıcak müdahalede bulunabilecek bir Avrupa "çevik kuvvetinin" tesis edilmesi talebi oluştunıyor. Rapor, bu girişime ilk örnek olarak, Fransa ve Federal Almanya'nın birlikte teşkil ettikleri yeni ortak tugayı gösteriyor. Buna karşılık, KAA raporu, "bölge dışı müdahale" konusunu muallakta bırakıyor ve öztüıkle Ortadoğu'nun NATO için hayat i bir önem taşıdığını vurgulamakla yetiniyor. Kuzey Atlantik Assamb'esi, bütün bu sorunların ayrıntıh bir şekilde ele alınması için de Birlesik Amerika seçimlerinin gerçekleşmesinden hemen sonra, 1989 yılı başında olağanüstü bir NATO zirvesinin yapılmasını talep ediyor. Gözlemcilere göre KAA'nın bu önemli rapor ve girişimi, INF Antlaşması'nın imzalanmasından ve "Pentagon raponınun" Avrupa'da yarattığı endişelerden sonra, NATO bünyesinde daha da berraklaşması yeni strateji arayışımn uzantısını oluştunıyor Yine bu gözlemcilere göre, KAA raporunda yer alan görüşler, şu anda Pentagon ve Beyaz Saray çevrelerinde hâkim olan genel anlayışı yansıtıyor. Rapor, bir yandan ABD'nin bu aşamada Avrupa'yı yalnız bırakmak istemediğinin işaretini verirken, diğer taraftan da Washington'un, savunma "yükümlülüklerinin paylaşımı" konusunda Avrupalılardan büyük fedakârlıkiar beklediğini gösterivor. Askerin zaman zaman müdahale ettigi göriilüyor 1980 öncesinde kritik bir dönemde işe başlayan Zarb, 1980 darbesi konusunda izlenimlerini şöyle aktarıyor: "Türkiye tarihini okuduklanmdan ögrendiğim, anlaşılan Türk askeri zaman zaman raüdahalelerde bulunuyor. Biz başladığımızda kriz sadece ekonomik değildi. Politik bir kriz de yaşanmaktaydı. Bir kaos mevcuttu. Eğer hükümet karar SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL Aytek, Eskişehir Emniyet Müdürlüğü'ne ataııdı Haber Merkea Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçüık tstihbarat ve Hareket Daire Başkanı Atilla Aytek, Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne atandı. Kamuoyunda " M t T Raponı" olarak bilinen rnetnin hazırlanmasında payı olduğu üeri sürülen ve raporun ortaya çıkmasından bu yana konuyla ilgili tartışmalarda adı sürekli olarak yer alan Aytek, 12 Mart döneminde Diyarbakır'da görev yapmıştı. Daha sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şube Müdürü olarak çalışan Atilla Aytek, olayh bir operasyon nedeniyle Sıvas'a sürülmüş, ancak bu tayin durdurultnuştu. Bir süre Kaçakçıhk Istihbarat ve Harekât Dairesi Başkarüığı Merkez Narkotik Şube Müdürü olarak çalışan Aytek, 1983 yılından bu yana aynı yerde daire başkanı görevi yaptı. Kaçakçıhk Dairesi Başkanı olduktan sonra adı sık sık gündeme gelen Aytek, Banker Kastelli'nin Tunus'tan getirilmesi, Behcet Cantürk Dündar Kıhç operasyonlan, Kapalıçarşı, T?htakale ve Kapıkule operasyonlarıyla tarundı ve çeşitli tartışmalara yol açtı. Kapıkule operasyonu nedeniyle bir bakan görevden alınmış, bir bakan ise istifa etraişti. Aytek'in görevinden alınarak Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne getirilmesi nedeniyle istifa etmeyeceği öğrenilirken, konuyla ilgüi yorum yapmak istemediği de belirtildi. Eskişehir Emniyet Müdürü Kâmil Tecirlioğlu da başka bir göreve atanmak üzere görevinden alındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliğine de Okay Karayalçın getirildi. Atamalara ilişkir kararlar, dünkü Resmi Gazete'de yayımlandı. Alan Alpern (Bağımsız danışman) 1953'te Türkiye'ye gitmiştim. İlk kez dinleme tesisleri kurmak için. Borç krizi doğunca bana geldiler. verme yetkisini kullanamıyorsa, örneğin, Başbakan ithalatın kontrolü gerekli diyorsa ve bu karar politika nedeniyle alınamıyorsa ortaya ciddi bir çeüşki çıkıyor. Kararlann alınması gerekiyordu, ancak hükümet kararlan alamıyordu." Zarb, askeri rejim sonrasında da işine devam ettiğinden farkı şöyle belirtiyor: "Askeri yönetim sırasında tabii çok daha rahattı, kararlar kolaylıkla alınıyordu. Halırlıyonım, Ecevit hükümeti denedi, Demirel hükümeti denedi, politikacılar ve teknokratlar denedi, ancak hiçbir iş yapılamadı. Asker bu durumu durdurdu, ondan sonra uluslararası topluluğun güveni yeniden sağlandı. Bu güven halen mevcut." Fiili hizmet zammı SORU: Ben, 19651975 yıllan arasında Emekli Sandığı'na bağlı olarak çahşıp 1975'te istifaen aynldım. 1977den 198le kadar sigortalı çalıştım ve 1984'e kadar ara verdim. 1.4.1984'ten bu yana da sigortalı olarak özel bir kuruluşta çalışmaktayım. 1979'da Emekli Sandığı'na başvurarak hizmetlerimin birleştirilmesini ve hizmet cetvelimin tarafıma gönderilmesini istedim. Bana gönderilen hizmet cetvelinde 19651975 yıllan arasında 10 yıl 1 ay fiili hizmetimin yanı sıra, 2 yıl 6 ay da fiili hizmet zammı olarak toplam 12 yıl 7 aylık hizmetimin bulunduğu bildirildi. 1 Bu duruma göre mesleğim gereği olarak bana verilen 2 yıl 6 aylık "fiili hizmet zammı" sigonalılık başlangıç tarihimi 2 yıl 6 ay geriye götüriir ve giriş tarihim 1963 yılı olur mu? 2 Emekli Sandığı'na bağlı olarak geçen süre için emekli ikramiyesine hak kazanır mıyım? A.T. ISPARTA YANIT: 1 T.C. Emekli Sandığı Yasası'nın 33. maddesinde "Fiili hizmet müddeti zamları, emeklilik muamelelerinde fiili hizmet sayıhr. Bu zamların toplamı 8 yılı geçemez" denilmektedir. Sosyal Sigortalar Kurumu'nun 2829 sayılı yasanın açıklamasına ilişkin 16.6.1983 tarih ve 3141 sayılı genelgesinde de "Fiili hizmet zamları birleştirme kapsamında bulunduğundan, 5434 sayılı kanuna göre verilen fiili hizmet zamları ile 506 sayıh kanuna göre maden işyerlerinin yeraltı işlerinde çalışar.lara verilmekte olan dörtte bir oranında prim ödeme gün sayılarının, hizmet sürelerinin birleştirilmesinde" gözönüne alınacağı belirtilmektedir. 1 Eylül 1977'de yürürlüğe giren 2098 sayılı yasa ile Sosyal Sigortalar Yasası kapsamında ve bazı "görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için" 90 günlük bir süre aynca "sigortalılık süresi olarak" eklenmektedir. Aynı görevlerde ve yasanın yürürlük tarihinden önce geçen çalışma sürelerine ilişkin "itibari hizmet günü sayısı toplamı"run da sigortalılık süresinden indirilmesi öngörülmüştür. Ayn yasalar kapsamında ve "Ağır, yıpratıcı ve zehirleyici" nitelikte görülen bazı işlerde çalışanlara verilen "itibari hizmet süresi" ile "fiili hizmet zamlan"nm hizmet birleştirilmesinde ayrım yapılmaksızın uygulanması gerektiği görüşündeyiz. Bu nedenle, 2 yıl 6 aylık sürenin sigortalılık başlangıcını geriye götürmesi gerektiğini kişisel görüş olarak belirtiriz. 2 "T.C. Emekli Sandığı'na tabi görevlerden emekliye aynlmayanlara emeklilik ikramiyesi ödenmez!' Menderes dönemi Adnan Menderes hükütnetinin devrilmesinden kısa bir süre önce yaşanan borç krizi sırasında Amerikan şirketlerini Amerikan hükümeti temsil etmeyi reddedince, Cravata, VVestinghouse, Shell, Feizer ve o sırada Türkiye'de iş yapan diğer Amerikan şirketleri bir araya gelerek kendilerini temsilen bir aracı seçmişler. Alan Alpern, aracüığt üstlenmiş. Alpern, Dışişleri'nde çalıştığı sırada NATO anlaşması gereği Türkiye'de dinleme tesislerinin kurulmasında rol oynamış. Bu nedenle Türkiye'yi tanıyan Alpern, Amerikan şirketlerini temsil etmeyi kabul etmiş ve onlar adına pazariıklan yürütmüş. Şu sıralarda bağımsız bir damşmanlık şirketi olan Alan Alpern ayrıca dış ilişkiler konseyinin de üyesi. Alpern'e göre Türkiye'deki durum mali pazarlar açısından son derece şaşırtıcı olmuştu. "OECD kendi pazariık grubunu kurmuştu. Biz de özellikle Türk Lirası'nı dikkate aldık, borcun bir kısmının henüz vadesi gelmemişti. onun üzerine ödenebilir bir paket hazırladık. bütün borcu uzun vadeli borca çevirdik, faiz hadlerini düşürdük sanıyonım, 12 yıl vadeli yapfık, son olarak faiz haddi yüzde 2.5 dvanndaydı. Herkes için beklenilen bütün ödemenin yapılamayacağı açıkü, herkes bu gerçeği kabuUendi Neden tren geçemiyor? Yapılmakta olan Manş Tüneli'nin AvrupaAsya bağlantısı olarak düşünulen tüptren geçişi için Boğaz altmdan yapılacak tüp tünelin iki yönden orta noktasına doğru inen eğiminin, trenlerin çalışması için gerekli en düşük eğimde olması gerekiyor. Banliyö ve yük trenleri için en fazla eğimin yüzde 1.8 dereceyi aşraaması gerekiyor. Istanbul'da yapılmakta olan hafif metro ise en fazla yüzde 6 eğimde çalışabiliyor. Boğaz altında yapılacak ototüp geçidin maliyetinin ucuz olmasının nedeni, eğimin otomobillerin inip çıkabileceği ölçüde yüksek olması. Tunelden metro ya da tren geçecekse bu eğimi azaltmak için Boğaz'ın iki yakasındaki istasyonların çok derine inşa edilmesi gerekiyor, böylece eğim azalırken maliyet yükseliyor. Ototüp geçide göre ayarlanmış meyil, Dalan'ın hafif metrosunu geçirebilmek için Avrupa yakasından Boğaz'ın en derin yerine kadar yüzde 5.4 eğimle iniyor ve aynı noktadan Asya yakasındaki istasyona yüzde 4.4 meyille çıkıyor. Bu durumda yük ve yolcu trenleri için tunelden geçiş mümkün olmuyor. Başkan Dalan bu konuda, "Yük ve yolcu trenleri saat 24.00'ten sonra güçlendirilmiş özel makineler takılarak, aktarmalı olarak tunelden geçebilir, Fransız SNF'nin geliştirdiği makineler yüzde 4.4 meyile kadar trenleri çekebiliyor" diye konuşuyor. Frank Zarb (Lazare Frere yöneticisi) Anlaşılan Türk askeri, zaman zaman müdahalede bulunuyor. Askeri yönetim sırasında tabii çok rahattı. Kararlar kolay alınıyordu. nm var. Her on yılda bir sizin bir sonınunuz oluyor. Ancak hepsi az da olsa birbirinden farklı." Wagner şöyle devam ediyor: "Hükümet olmak kolay bir iş deği. Her zaman tehlikeler var, eğer ekonoraideki önceliklere göre davranırsam, tabii en başta gelen öncelik büyüme olacaktır. fkincisi döviz olacaktır, üçüncüsü enflasyon olacaktır. Eğer daha fazla iş imkânı tanıyorsan, muhtemelen enflasyon yüksek olacaktır. Türkiye'nin nifus artışı yüksek." ILO'da (Baştarafı 1. Sayfada) tyi komşuluk tahvilleri Alpern, borç konusunda yeni fonlar yaratılarak borç yükünün hafifletilmesini savunanlardan. Geçenlerde New York Times'ta yayımlanan bir yazısında "iyi komşaluk tahvilleri" çıkarılarak yeni kredi imkânlannın yaratılmasmı savundu. Alpern şunlan söylüyor: "Borç için sancısız bir çözüm düşünmek mümkün değil. Borçlu ülkeler mevcut faizleri ödeyemezler, borçlann faizi dış gelirlerinden yüksek. Vakti zamanında biz ne yaptık? Temelde faizi azaltnk, bence şu anda borçlann çözümü için en iyi çözüm, borçlunun ödeme yükünün azaltılraasıdır. Bu da büyük garantiler yazılmasını gerektirir. tyi komşuluk tahvilleri çıkanlmaiı, bunlar vergiden bağımsız tahviller olmalı, böylelikle faiz hadlerinin azaltılması imkânı yaratılmalıdır. Bu bir ölçüde halledilebilir, ancak kolay bir çözüm olmadığı muhakkak." ILO'daki tavnmız o olacaktır" karşılığını verdi. ILO Genel Kurulu toplantısına giden Türklş heyetinde, Genel Başkan Şevket Yılmaz, Genel Eğitim Sekreteri Mustafa Başoğlu, Tesîş Sendikası Genel Başkanı Fanık Barut ile Likatlş Sendikası Başkanı Ahmet Kurt bulunuyor. ILO Genel Kurulu, 1 haziran günü Cenevre'de toplanacak. Haliç'in çıkmayan kazıkları (Baştarafı 14. Sayfada) lann yüzmesine neden olabiliyor. Bunun önünc geçmek için, çakma sırasmda kazıklann içi suyla dolduruluyor. Kazık çakıldıkça içindeki "kazık soyu"nun tamamlanması gerekiyor. Haliç'in doğal görüntüsüne eklenen dev çekiç, aynca kazıklara ek yapılacağı zaman da duruyor. Özel bir çelikten üretilen " H a l i ç kazıklan" 40'ar metre uzunluğunda. Haliç'in bazı bölümlerinde derinlik 80 metreye kadar ulaştığından, kazıklara suyun dışında kaynakla ikinci bir kazık ekleniyor. Sonra çakılma işlemine yine devam ediliyor. Yeni Galata Köprüsü'nü taşıyacak çelik kazıklann her birinin çakılması, yaklaşık iki gün sürüyor. Yetkililerden alınan bilgiye göre, Galata Köprüsü için Haliç'e toplam 110 kazık çakılacak. Ayrıca bunlara ek olarak 10 adet de koruyucu kazık çakılacak. Bugüne kadar kazıklann toplam 74'ü Haliç'e "çakılmış" durumda. F.Alman yapımı olan "DelmaklOO'lerin maliyeti yaklaşık 200 milyon lira dolayında. Bu nedenle ancak büyük inşaat şirketleri tarafından satm alınabiliyor. Çünkü dünyada üretilen en büyük çekiç olan bu çekicin kendi kendini amorti etmesi oldukça güç. "Altm Boynuz" bugünlerde dünyamn en büyük çekicine "zemiB" olmak dışında, yine dünya çapında bir "dayanıklılık" testine de tanık oluyor. Haliç'e sonsuza dek mal edilen kazıklann en riskli olanlarına, dayanıkhlıklarını ölçmek amacıyla standartlann üstünde yük bindiriSyor. Dayanıklılık sınırları 1200 ton olan "Haliç kazıklanna" kademeli olarak 2000 ton ağırlığında demir yükleniyor ve 72 saat bekletiliyor. Şimdi herkesin umudu, dünyanın en büyük çekiçleri, en büyük yükieriyle imal edilen Haliç Köprüsü'nün bir an önce devreye girerek EminönüKaraköy bağlantısının modern bir görünüme kavuşturulması. Borç yükiinü kim taşımalı? Son olarak Meksika için yapılan ve borçlann tümüyle ödenemeyeceği gereğinin, borç verenler tarafından ilk resmi kabulü olarak değerlendirilen, borçlara karşılık tahvil ve ABD hükümetince bu tahvillere verilen "sıfır kupon" garantisi yönteminin mimarı Rodney Wagner. Ancak geliştirdiği yönteminin kesinlikle borç affı olarak yorurnlanamayacağını belirtiyor. Bu nedenle Harvard Üniversitesi öğretim görevlisi Jeffry Sacs'ın ortaya attığı borç affı teorisine en çok kızanlardan. ADOtİRK Y\ŞADIMI Oklay Akbal 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutstanbul BABAM NURULLAH AIAÇ Meral Tolluoğlu 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul BARIŞA ÖZLEM Prof. Dr. Hüsnii Göksel 1000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluhtanbul BtTTt v
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle