17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MAYIS 1988 KÜLTÜR YAŞAM KİM KİME DUM DUMA BEHiç AK CUMHURİYET/S 41. SINEMA ULUSLARARASl CANNES FİLMSENLİĞİ Kadınlarm mutlıılıık savaşı Robert Redford, ikinci filmi olan "Milagro"da iki saat süresince eğlenceli bir zaman geçirtmenin dışında öyküsüne özgün bir bakış getirememiş. Margarethe von Trotta, Çehov uyarlaması "Aşk ve Korku"da, Çehov'un "Mutluluk diye bir şey yoktur" görüşüne başkaldırmış. Trotta, konusuna yine feminist bir gözlükten bakmış. MEHMET BASUTÇU CANNES Carlos Saura gibi içten, ince ve zengin simgelerle ytiklü filmler gerçekleştiren yetenekli bir yönetmen, nasıl olur da büyük bir yapımın sunduğu rahat koşullar içinde yönettiği tarihsel bir fılmi başaramaz? "Eldorado"yu izlerken Hsedeki tarih öğretmenimin tekdüze bir sesle verdiği renksiz, tatsız tuzsuz "resmi tarih" derslerini arumsadım... Büyük, önernli nimlerden vazgeçtik, en azından belirli bir tat alarak, sıkılmadan izleyebileceğimiz fılmler hep Amerikan sinemasından mı gelecek? tşte tanınmış oyuncu Robert Redford'un yönettiği ikinci film olan "Milagro"... Küçilk ve sevimli bir çalışma bu... Ve ayru zamanda etkili, dört dörtlük profesyonel bir sinema örneği. Gerilim, mizah, dram öğeleri arasında olması gereken dengeler (pek fazla incelik aramanın gereği yok, bilinen reçeteler yeterli) sanki bir çırpıda, rahatlıkla kurulıruş. Her şey yerli yerinde, ne eksik ne fazla... tzleyicinin nabzına ne zaman hangi şerbetin şırınga edileceği çok iyi hesaplanmış. Redford ne mi anlatıyor? Sıradan, bilinen, işlene işlene aşınmış, toplumsal gerçekçilik dediğimiz turden bir konu seçmiş. ABD'nin New Mexico eyaletinde, dağhk bir yörede yaşayan, geleneklerine bağh, sert, kararlı ve inatçı köylülerin, büyük, turistik bir eğlence merkezi kurma projesinin simgelediği "çagdaş"lığa, ama ardında kirli çıkarların yattığı türden bir çağdaş gelişime, değişime karşı çıkarak, hem yörede ekonomik gücu ellerinde tutanlara hem de onların çıkarlanrn savunan polis gücüne karşı zafer kazanmaları... Evet, benzeri konular Türk sinemasında ve dünyaran birçok Ulkesinde de işlendi. Robert Redford bize iki saat süresince eğlenceli bir zaman geçirtmenin dışında öyküsüne özgün bir bakış getirememiş. Kahramanlaruun kültürel farklıhgıru bilinen kalıplarla vererek tüm egzotik öğeleri cömertçe kullanmış. Bu folklor içinde, genci ve yaşlısıyla hemen silahlanna sarılan sert erkekler, ne istediklerini iyi bilen güçlü kadınlar. aşağıhk politikacılar, acımasız zenginler arasında hayvanlara, sevimli domuzlara bile yer var... Durgun, yansı duş kırıklığı ya rtrn bol bcl hj/llanan p/vmvn (jarattıâ: PİKNİK PtYALE MADRA MESBA^APOV/OH: T2Bİ Ö' OQİ 1UV&LBTE ROBERT REDFORD'UN "MILAGRO"SU Robert Redford'un Cannesde yarışma dışı gösterilen yeni filmi "Milagro"d3 başrollen Melanıe Griffittı (solda) ve •'Ûrümcek Kadının upucüğü'nden tanıdığımc Sonia Braga (sağda) paylaşıyortar. Redford'la birtikte oyuncuların da Cannes'a gelmesi ve basın toplantısı düzenlemeleri. filme olan ilgiyı arttırdı. ratan, yarısı da izleyicisini ilgisiz bırakan yarışmalı ana bölüm filmleri arasında belki de en sıcağı, tüm kusurlarına karşın Margarethe von Trotta'nın son çalışması "Aşk ve Korku" (ya da "Üç Kızkardeş") oluyordu. "Kursun Yıllar", "Rosa Luxcmbourg" gibi filmlerin yönetmeni, Alman sinemasırun özgün adı Trotta, bu kez Anton Çehov'un "Üç Kızkardeş"inden esinlenmiş. Özgür, çağdaş bir uyarlama bu. Bir îtalyan kentinde yaşayan üç kızkardeşin aile, iş ve özel yaşamlanndaki karmaşık ilişkileri, aşklan, umutlan, düş kmklıkları, kısacası yaşam savaşları, duyarlı.dikkatli ve yer yer ince bir mizahla bezenmiş akıcı bir sinema diliyle anlatılıyor. Margarethe von Trotta konusuna yine feminist bir gözlük ardından bakmış. Ancak şematizmin tuzaklanndan sakınmayı genelde başarabilen yönetmen, ilginç, farklı ve inandırıcı kadın kahramanlar çiziyor. Fanny Ardant'ın başanyla yorumladığı üniversitede öğretim üyesı, aJımlı ve güzel, aydın kadın tiplemesinden, manastırdaki tekdüze yaşamlannı sanat, edebiyat ve felsefeyle ilgili tartışmalar yaparak renklendirmeye çalışan rahibelere dek bir dizi gözlem, senaryodaki bazı uzunluklara, gereksiz, melodram kokan bazı bölümlere karşın, "Aşk ve Korku"nun bütünüyle sevimli, çekici ve sıcak bir yapıt olmasını sağlryor. Trotta'nın erkek kahramanlan da yaşayan, tüm bencillikleri ve çaresizlikleriyle film içindeki yerlerine iyi oturan kişiler. Zaman zaman VVoody AHen'ın "Hanna ve Kızkardeşleri"ni düşunmemek elde değil... Çehov'un yazdığı gibi, "Mutluluk diye bir şey yoktur. Var olan tek şey, mutluluğu arzulamaktır." Trotta, filminde işlediği üç kızkardeşin bu yoruma karşı başkaldırdıklannı söylüyor. Bazı savaşlar soluk isteyen uzun savaşlardır. Mutluluk savaşı da bu tür bir savaş değil mi? Bu savaştan her tarafımız yara bere içinde çıkmıyor muyuz? Her şeye karşın zafere ulaşmak için ise, bir insan ömrü galiba yeterli değil. Tüm yorgun savaşçılara merhaba. ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIK.4N 20 Mayış Ğ 1818"P£ BUGÜ*t, DÜNyANfN EN BÜrilK. Ç.IÇEĞİ ' SUMATfSA AP*Si 'NPA (^EUDONE'ZYA^ KEŞPEPİIMİÇTİ. S/UG4P£/g 'UM tCC/e.OCUS'U OLAN İM~ GIUZ Oei/LET APAMt VE ZÂŞiFf •£'£ THOMAS STKMPOeP &4FPt£S, A&tZADAŞf OOKTOS. TOSEPH A&VOLD 'LA gS/SAeES. SUMATlSA 'OA ' GEZE:e.ieEN, BıB. CAH6ILDA, SÖZ. KOMUSu' ÇfÇBĞ/' eULMuŞTU. KOYU Kje.MIZl &£Nİ£TEKi ÇİÇEĞtH Üsrü SAIZI L.EKELE/S.LS SÛSLÜYDÛ. B'(2 CsUS YABAUİ ASMA ÜzeRJNE YSe.LEŞEN ÇiÇetC. ASUUOA PA/ZAZ gr/S. YAŞflM SülSPÜEME'tCTTZyDi. ÇAPI J REYİ/AĞie.UĞI 7 &LOYU gULAN ÇİÇEGE, KÂŞıFLE&İKlİN A0LA&.I BlR.LEŞTİIS.tLEtZEt£ *&4P/=L££4 AİZNOLDII" PEHEC&Krı'R DÜNYANIN EN BÜYUK CİCEĞİL: Chet Baker'la 9,5 daHktf**fts; Caz Festivali'nde dinleme olanağı bulduğumuz unlü trompetçi Chet Baker, 13 mayıs günü, kaldıjjı otelin ikinci katından düşerek ölmüştu. Ancak Chet Baker'la ilgili 9.5 dakikahk bir film şu sıraıar Cannes Şenliği'nde gösteriliyor. Konulu kısa fılmler bölümünde yanşan "Ctıet's Romance" adlı film siyahbeyaz çekilmiş. Ama ucuza çıksın diye değil. Nitekım, yönetmeni Bertrand Fevre, "Cazın rengi siyalıbeyazdır" diyor. 50 YBL ONCE CumhurİYet 20 Mayıs 1938 gelmiştir. Bu sabahki Toros ekspresile Ankaraya gidecektir. M. Palenzia, dün tstanbuldaki dostları tarafmdan karşılanmıs ve gece de şerefine hususi bir ziyafet verilmiştir. 19381988 bulunmuş ve hamamcılar bugünkü fıyat üzerinden bes ı kurus tenzilâtla terkos suyu verilmesine, riyaset makamının icabında bu tenzilâtı yedi buçuk kuruşa kadar çıkarmasma, fakat, buna mukabii hamamalardan evvelce Kırkçeşme suyu olanlann da bu haklanndan vazgeçmelerine karar verilmişti. Bu sonuncu kayıd, hamamcılarla Belediye arasında yeni bir ihıilâf doğurmuştur. Hamamcılar tapu senedile kendi hakları olan Kırkçeşme suyu üzerindeki haklanndan feragati kabul etmemektedirler. Bunun için hamamcılar yeniden teşebbusatâ girişmışlerdtr. "Fikrimin İnce Gülü" fılminin biîmeyen çekim serüveni Adalet Ağaoğlu 'nun aynı adlı romanından Tunç Okan'ın beyazperdeye uyarladığı fılmin çekimine 1987 temmuzunda başlandı. Ancak şirketteki hesap çekimlere uymayınca çekime ara verildi. Alamancı Bayram'ın "Balkız" adını verdiği Mercedesi'yle köyüne yolculuğu ancak bu yaz sona erebilecek. ANNA TURAY Kapıkule'den içeri, fikrinde bir ince gül, başında yeşil tirol şapka, sırtında Franz Lehar yazılı notalı gömleği, altında M HU 617 plakalı Mercedes 23O'u ile giriyordu Adalet Ağaoglu'nun Alamancı Bayram'ı. Kurtuluşu Almanya'da arayan binlerce işçiden birinin öyküsüydü "Fikrimin İnce Gülii." 1976'da yayımlandı. Almanya'da çahştığı süre içinde biriktirdiği bütün parasını bir Mercedes'e yatıran Bayram'ın Kapıkule'den Türkiye'ye girişiyle başhyor ve Ballıhisar köyüne varmasıyla noktalanıyordu. Yönetmen Tunç Okan'ın BayTam'ı ise şapkasız, sırtında notalı gömleği olmadan, geçen yıl ikinci kez Türkiye'ye girdi. Ancak bu kez köyüne varması daha da uzun sürecek. Yolculuğunu yaz sc.unda tamamlayabilecek. Odak Film, Adalet Ağaoğlu'nun "Fikrimin tnce GüJö" romarum sinemaya aktarmaya karar verdiğinde bu iş için 300 milyonu aşan bir bütçe ve 3 aylık bir süre öngörmüştü. Ancak şirketteki hesap çekimlere uymadı ve füm bitmeden yaz bitti. Tunç Okan'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği, tlyas Salman'ın rol aldığı fılrnin 30 temmuzda başlayan çekimlerine 3 ay sonra " s o n " değil " a r a " verildi. Bayram'ın "Balkız" adını verdiği Mercedes'i ancak Polatlı yakınlarına kadar gelebilrnişti. Yolun geri kalan kısmsnı tamamlamak için hava koşulları uygun değildi. Böylece Bayram'ın, Veli'nin karısına göre bok rengi, Kapıkule'nin Nuran Hanım'ına göre sidik rengi, Vedat'a göre hardal rengi, Türk Petrol'ün sürücüsüne göre altın rengi olan sevgili "Balluz"ıyla yaptığı yolculuğunu bu ay sürdürmesine karar verildi. Odak Film yine de bu süreyi boş geçirmedi. Bayram'ın çocukluk ve ükgençlik yıllannın olduğu sahneler arahk ayında çekildi. Bunun için önceleri makyajla tlyas Salman'ın 15 yaşına geri döndürülmesi düşünülmüştü. Hem bu işlemi gerçekleştirebilecek, hem de inandırıcı bir biçimde "göz paüatıp" gerçek anlamda yara izi yapabilecek bir makyüz ithal edildi. Fransa'dan. Sophie bazı hileleri kolaylıkla gerçekleştirdi, ama sıra tlyas Salman'ı 1516 yaşlanna indirmeye gelince pes etmek zorunda kaldı. Salman, ancak 22 yaşına kadar inebiliyordu çünkü. Eski fotoğraflarından çıkan sonuca göre bu yaştan sonra bakışlan bozulmuştu. Böylece Odak Film sanatçının 810 ve 1617 yaşlanndaki halini canlandırabilecek benzerlerini bulmak için gazete ilanları venneye başladı. Yapılan başvurulara bakıhrsa pek çok tlyas Salman benzeri vardı Türkiye'de. Sonunda değerlendirmeler yapddı ve bu sahnelerin çekimleri tamamlandı. Hastane, pazar, ev sahneleri derken mart ayı içinde de "geriye döniiş" sahneleri çekildi. Bu ay Almanya'ya gidip buradaki sahneleri gerçekleştirecek olan ekip haziran sonunda da Fransa'dan gelen bir "kaskatör"ü ağırlayacak. Mesleği dünyarun dört bir yanını dolaşarak filmciler için arabalara takla attırmak olan ve "takla başına" para alan bu Fransız "Fikrimin tnce Gttlfi"ndeki bir arabaya üç takla attıracak. Bu Fılmin çekim serüveni filmin kendisinden de renkli ve ilginç gelişiyor. Yol boyunca yaşananlar bir yana, ortalama 3 haftada film çekilebilen ülkemizde "Fikrimin İnce Gölfi"nün çekimlerinin bir yıllık bir süreyi kapsaması bile başlı başına bir olay. Filmin yönetmeni Tunç Okan "Fikrimin lnce Gülii" romanını okur okumaz çok sevdiğini söylüyor ve bunu iki ana nedene bağlıyor: Atatürkün seyuhati Ankara 19 (Telefonla) Bugün saat 1630'da şehir stadmdan muazzam tezahürler ve alkışlar arasında ayrılan Cumhurmsi Atatürk otomobilierile doğruca istasyona gittiler. Atatürkün hususi trenleri bu sırada seyahate hazır bir vaziyette bulunuyordu. Büyük Şef, trenlerine binmeden evvel gardaki dairelerinde bir muddet kaldılar ve Başvekil Celal Bayarla Vekilleri kabul ettiler. Bir muddet göruşlükten sonra Büyük Şef uğurlayıcıları ayrı ayrı ellerini sıkarak hususi Alamancı Bayram köyüne varamadı "Birincisi benim de uzun süre dışarda olmamdan dolayı çok yakından tanıdığım, iyi bildigim Türk işçisinin yabancılaşma olgusu üzerinde durması, ikincisi ise onu da aşan evrensel bir tema, insanaraba ilişkisi olması." Okan romana yeni bir yorumla yaklaşmanın, aslına, genel çizgisine sadık kalarak biraz daha sinemasal hale getirmenin, biraz yoğurmanın çok daha cazip olduğunu söylüyor. Ya Adalet Ağaoğlu? Acaba romanının fılme aktanlırken uğradığı değişiklikleri onaylıyor mu? "Her şeyden önce sinema dilinin farklı olduğunu biliyoram ben" diyor. "Bu yüzden romanın satın sMırına konınmasını beklemiyordum. Korunması gereken, romanın dünyasıdır yalnızca. Ama kişiligin ipuçlannı vermesi bakımından Kapıkule'den içeri sırtında Franz Lehariı gomlekle girmeyen Bayram benim pek ilgimi çekmeyecek. tlyas Salroan'a saygım var, ama benim kafamdaki Bayram o değil." Oysa Tunç Okan gömleğin deseni ve şapkanın rengini önemsemiyor. "Biz hikâyenin bugitn geçmesi kararım aldık. Eu'mizdeki prodüksiyon imkânlanyla 10 yıl öncesinin Türkiye'sini anlatamazdık. En azından Kapıkule değişmiş. Çok modern bir yer haline gelmiş artık. Bu arada dışanda yaşayan Türk işçileri de degiştiler. Bugün hiçbir Türk işçisi başında tüylü bir şapkayla dolaşmıyor. Bunu yapsak komik olurdu" diyor. General Franko hükumetini tanımak hususunda Balkan Antantı Konseyı tarafmdan verilen karar üzerine Hükümetimiz ile General Frankonun Bükreş mümessili Marki dö Prado arasında cereyan eden müzakereler neticesinde General Frankonun memleketimize bir mümessil gondermeğe karar verdiğini yazmıştık. Yeni elçi dün şehrimize Cumhunyet General Frankonun elçisi trenlerine bındiler. Tren, saat tam 17de Ankaradan Mersine hareket etti. Belediye ile hamamcılar arasında ihtilâf çıktı Şehir Meclisi son içtimalarından birinde îstanbul hamamcılanna ucuz terkos suyu verilmesi üzerinde müzakerelerde DİLLERİNDİIİ Çeviri Prof. Akşit Göktürk 1000 Ura (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 3941 Cağahğlulstanbui KıtapKulubu C CUMHURİYET KİTAP KULÜBÜ İl ve ilçe merkezlerine temsilcilikler verecektir. Mehmet Başaran 1200 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlutstanbul B a n k a l e m i n a i ı \ e r e b ı l e o . ' k a d a s l a n n t c l c l o n l a b ı k ı İ M e m e k r i rica o l u n u r : 5 1 2 0 5 0 5 • 5 1 4 C.K.K.. Turktıcuiı Cad .'V 41 Cuialaslu *4 334. htanhul TJC İSTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYESİ İSKİ İSTANBUL SU VE KANALİZAŞYON İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aşağıdaki özellikleri belirtilen kapalı zarf ile teklif alma yöntemindeki ihale ile ilgilenenler, ihale dosyasını İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TİÇARET İŞLERİ DAİRE BAŞKANLIĞI'NDA görebilir ve dosya bedelini İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ merkez veznesine yatırarak alabilirler. İsteklilerin şartnameye uygun hazırlayacaklan kapalı teklif mektuplanru ihale tarihinde saat 11.00'e kadar aşağıda belirtilen adreste GENEL EVRAK MÜDÜRLÜĞÜ'ne giriş, tarih ve numarasını içeren alındı makbuzu karşılığmda teslim etmeleri gerekmektedir. Teklif zarflan saat 14.00'te İhale Komisyon Başkanhğı'nca açılacaktır. İSKİ KEŞİF İHALE GEÇİCİ DOSYA NO: İŞİN ADI BEDELİ TARİHİ TEMİNAT BEDELİ T4811 Çeşitli şofbenTermosifon 2.000.6.832.000.24/5/988 204.960.V4344 Yangın söndürme cihazlarının 270.000.3.000.25/5/988 dolum ve bakımı 9.000.000.25/5/988 300.000.4.000.10.000.000.V4812 Çeşitli boya Not 1 Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 2 İSKİ 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp ihaleyi yapıp yapmamakta, dilediğine kısmen veya tamamen yapmakta uygun bedelin tespit ve takdirinde serbesttir. ADRESİ: İSKİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Aksaray Meydanı 34410 AksarayİSTANBUL 523 18 64 99 (36 Hat) ** TEL TELEX 23923 ISUtr 90(1)521 17 61 FAX Basın: 19286 BEN ATATÜRKÇÜ DEĞİLİM Nadir Nadi 9. bası 1500 lira (KDV içinde) Çağdaş Yavmları Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİstanbııl DÜŞlMİYORUM ÖYLEYSE \URUN İlhan Selçuk 16. bası İSOO lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlulsıanbul ALAMANCI BAYRAM DE&İŞTİ "Fikrimin İnce Gülü'nün yönetmeni Tunç Okan, romanın öyküsünü gunîımüze uyariayınca, Alamancı Bayram'ın Franz Lehartı gömleğinden ve tüylü şapkasından da vazgeçildi. Ancak romanın yazarı Adalet Ağaoğlu, "Kapıkule'den içeri sırtında Franz Lehaıiı gomlekle girmeyen Bayram benim pek ilgimi çekmeyecek" diyor. "llyas Salman'a saygım var, ama benim kafamdaki Bayram o değil." (Fotoğraf: M.Ziya Ulkenciler) GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ Sara Krlugrul korle :iXXl hrj (KP\ ivinde) Çağdiij, )u\ııılıin Turkocağı Cad. 3V4İ Cıiğüloğlııisiıiıı'lml
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle