18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhuriyet Maıbaacılık « Gazeıecılık Turk Anonım Şirkeu adına Nadir N«di # Genel Yayın Muduru: Hasan Cenai, Muessese Muduru: Emine Ufakhgil. Yazı Işlerı Muduru Ok«y Goaensin. • Habcr Merkezı Muduru Vılçın Ba>«r. Savfa Dıuenı Yöneımenı Ali Acır, • Temsılcıltr ANKARA: Valçın Dojan. İZMİR. Hikmct Çclinkıy», ADANA. Cd»J BtfbugK;. Islanbul Haberlen EIİMD Akyıldu, Dış Haberler Ergua Bakı, Ekonomı: Osuan L'lıgay, Kultur: Cdal Üsler, Spor Danışmanı Abdulkadir Yncdmaa, Duzelıme. Refik Dıırbaş, BılımEgıtım Şakia Alpıy. IşSendıka Şvkraa Kc(t«ci, Vun Haberlen N«del Do£»n, Dızı Yazılar Kcrnn Çalışkan. Bursa Levenl Gtaçclli, # Koordınalör Ahmd Konıbu, • Malı tşler: Eroi Erkul, # Muhasebe Bafeal Yeaer • BuıcePlanlama Sevgi Aruo 0 Reklam Ayj« Tonın, Ek Yayınlar: H«rya Akyol % Idare Hustyin Garer, Işleıme Ondrr Çdik, Bılgılşlem Nail laal. Basan vr Yayan Cumhunyn Malbucılık vt GazciKilık T A Ş Turk Ocafc Cad 34334 lu PK 246Utanbul Tel 512 05 05 (20 hal). Ttk« 22246 Fax (11 526 «0 72 # Burolar Ank.r» Zıya Gökalp Blv Inkılapb No 19/4, Tcl 133 II 4147, Telu 42344 F u (4) 1338264 • tnmr:H Zıya Blv IJ52S2/3.Tt! IJI2ÎO.Tde» 52359 Fıx (51) 1» 12 30 • Adana. InonüCad 119S No IKall.Tcl 114550119131. Telex 62155. Fav (71) 32» 056 TAKVİM 16 MAYIS 1988 tmsak: 3.52 Güneş: 5.39 öğle: 13.05 lkindi: 17.01 Akşam: 20.22 Yatsı: 22.01 ıRl,sansuru savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TRT Yayın Denetleme Kurulu, GAP'taki kültür mirasını inceleyen belgesel dizinin kesilmesiyle ılgili açıklama yapan Süha Arm'ın başkanı olduğu MTV şirketinin, TRT'nin muhatabı olmadığıru bildirdi. Belgeselin sansürü konusunda, kurumun muhatabımn, şirkete işi veren Ziraat Bankası olduğunu bildiren Denelim Kurulu Başkanlığı'nın konuyla ilgilı açıklamasında, "Muhattp Ziraal Bankası olduguna göre, firmanın TRT'yi suçlaması ve muhattp olması duşunulemez" denildi. Açıklamada, hazırlanan raporun Atatürk Kultür Merkezi'nde oluşturulan bir kurul tarafından da uygun bulunduğu belinildi. Gazetemizde yayımlanan " B d gesele TRT sansüru" haberiyle ilgili olarak bir açıklama yapan Yayın Denetleme Kurulu, "Fırat Göi Olurken" adlı dizinin 1985 yılında Ziraat Bankası tarafından MTV şirkuine sipariş edildiğıni ve GAP projesini yansıtacak 30'ar dakikalık 10 bölüm üzerinden hazırlandığını bildirdi. Açıklamada firmanın hazırladığı metinlerin Ziraat Bankası tarafından resmen, TRT Reklam Dairesi Başkanlığı'na intikal ettirildiği, Reklam Dairesi'nin de TRT Yasası gereği ge' rekli denetimlerin yapılabilmesi için metinleri Yayın Denetleme Kurulu'na gönderdiği kaydedildi. Açıklamada altı bölümün yayımlanmaması karan ahndığı belirtüdi. Durumun Ziraat Bankası'na bildiridilğinin ve bankanın metinlerin dört bölümünu denetime gönderdiğimn yer aldığı açıklamada, bu dört bölüm içinde, önceden reddedilen, istimlaklerle ilgili bölümlerın bulunduğunun görülduğü, bunun dışında üç metnin çekiminin yapılmasma "olur" verildiği ve durumun Ziraat Bankası'na bildırildiği ifade edildi. Ziraat Bankaa'nın bu karar üzerine, özel olarak Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu'na başvurarak Yayın Denetleme Kurulu'nun raporları muvacehesinde, metinlerin bir kez de Atatürk Kültür Merkezi'nde oluşturulacak bir heyete inceletilmesini istediğini kaydeden Yayın Denetleme Kurulu, açıklamasında şöyle dedi: "Yüksek Kurum başkanı Suat tihan, bu talep üzerine Prof. Dr. Oktty Aslanapa, Prof. Dr. HaInk Karamağaralı, Prof. Dr. Balci Ögunu, metinleri tetkikle görevleiKJirmiştir. Yasa gereği bu komisyonun kararlan kesindir. Ancak Ziraat Bankası karara berhangi bir itirazda bulunmamış, raporlara ujmayı yegleyerek, kesiien bölümlerin bedelini firmaya ödemeraiştir." Yayın Denetleme Kurulu'nun açıklamasında, diziyle ilgili rapordan bölümlere de yer verildi. Bu bölumlerden bazıları şöyle: • Özellikle dorduncü bölüm, GAP kültür mirası konusunda Denetleme Kurulu'ndan açıklama Felsefenin Sisyphos'u MACtT GÖKBERKTHN 12 Eylül, Atatürk devrimlerine karşı çıkmak zeminini hazırladı. Dış görünüşteki bütün gürültü patırtıya, törensel Atatürkçülüğe karşm gerçekte 12 Eylül Atatürk devrimlerine çok ağır bir darbedir. Dikkat ederseniz birçok yeni üniversite kuruldu. Yanılmıyorsam sayısı 28'i buldu. Bunlann hiçbirinde felsefe bölümü yok. Felsefe uğretim üyesi arayan ilanlara da rastlanmıyor. Bu ortaçağa dönüş demektir. ATİLLA ÖZKIRIMLI Hemingway'in " t sını anımsayın; onun, oltasına takılan dev kıhç balığıyla savaşımını, bin bir guçlukle yakalayıp teknesinin yanına bağladığı avını kan kokusu alan köpek balıklarımn didikleyişini ve ancak kıhç balığııun iskeletiyle köyune dönüşünü... Ya da SisypKos'u... Onun ite ite tepeye çıkardığı, ama Homeros'un deyişiyle "tepeye varmasına tam bir parmak kala" gerisin geri aşağıya yuvarlanan kocaman kayasını... Macit Gökberk, üniversitede fdsefe bölümünün kurulup gelişme 80 yaşındaki Macit Gökberk "Baskı olan yerde felsefe yoktur" diyor Radyusyon kontrolü ANKARA (AA) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) Başkanı Doç.Dr. Atilla özmen, Çernobil Nükleer Santralı'nda 198S yılında meydana gelen kazadan sonra yayılan radyasyonun Türkiye'deki etkilerini ölçmek üzere Edirne ve Rize'de toplam 6 bin kişinin radyasyon konlrolunden geçirildiğini açıkladı. özmen, yurtdışından radyasyon ölçüm cihazları ithal edilmesinden sonra Edirne ve Rize yöresindeki vatandaşlar üzerinde yapılan denetimlerde insan hayatını etkileyecek düzeyde radyasyona rastlanmadığını söyledi. TAEK Başkanı, seyyar ölçum cihazları ile bir kişi üzerindeki radyasyonun ölçum masrafmın 25 bin lira olmasma karsın Edirne ve Rize'deki kontrollerin ücretsiz yapıldığını kaydetti. POKTRE MACtT GÖKBERK TRT Yayın Denetleme Kurulu 'nun açıklamasında, GAP belgeselinin Anadolu'da Türkler öncesi kültüre geniş yer vermesi eleştirilirken, sansür raporundan şu örnek veriliyor: "Anadolu beyliklerinden bu yana Türk vatanı olmaya başlayan bu bölgede dış ve iç düşmanlanmızca istismara müsait konulann, kuruluşumuzca yayımlanması maksada aykmdır." bütünü ile eski kavimlerin tanıtımına ayrılmış, Homogenes Kralbğı'na çok geniş yer verilerek, adeta Anadolu medeniyetlerinin temelinde daha zıyade bu krallığın bulundugu intibaı verilmiştir. Bu arada yer yer geniş bir şekılde Patlardan, Romalılardan, Helenlerden ve hatta diğer pek çok Anadolu kavimlerinden söz edilmiştir. Filmin ilk beş bölümünde bugünkü Türkiye ile ilgili pasajların çok kısa olarak verildiği görülmüştür. Film özel tanıtıcı bir reklam olduğu halde altına bölüm, bugün yapılan istimlakkr* ayrılmış, istimlaklarin haksızlığı, yer yer mahkeme sahneleriyle pekiştirilmek istenmıstir. • Bölgenin Roma zamanında, Suriye'nin eyaleti olduğunun hatırlatılması, Hatay ile ilgili yabanci iddialar muvacehesinde mahzurlu, hatta lüzumsuzdur. • Programdaki " A n a d o l u insanı" imajı, tarafımızdan yabancı uzmanların görüşlerinin (Arkası 11. Sayfada) TDKbaşkanıydı 19O8'de Selanik'te doğan Macit Gökberk. tstanbul Erkek Lisesi'ni, tstanbul Darülfununu'nun Felsefe Bölümü'nü bitirdi, aynı bölümde asistan olarak görev aldı (1933). Berlin Üniversitesi'nde Hegel ve Auguste Comte'un Sisteminde Tbplumbüimi adlı çalışmasıyla doktorasım verdL Dönüşünde tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde doçent ve profesör (1949) olarak çalıştı. 19541960 ile 19691976 yılları arasında Türk Dil Kurumu Başkanlığı'm üstlendi. 1978'de emekliye aynldı. Felsefe tarihi, dil ve bilgi sorunu alanlannda çalışmalarını yoğunlaştıran Macit Gökberk'm Kant ve Herder'in Tarih AnUtyışlan (194S), Felsefe Tarihi 0961), Felsefenin Evrlmi (1979), Değişen Dünya Detişen Dil (1980) adlı kitaplan yayımlandı. Babanzade'den. "tşte hazrei, Naim Hoca hazret derdi bana, boylece mabade'ttabia hocan otdum senin. Felsefe bölümu boyle eldeki olanaklarla, hocalarla yüriıtülmuş. Sonra 1933 Üniversite Reformu'nda Alman hocalar geldi, Felsefe Bolumu'nün temetini onlar attılar. O temel 12 Eylül'e kadar geldi." Macit Gökberk 1933'te Felsefe Bölumü'ne asistan olarak girdiğinde Darülfünun'dan yalnız Mustafa Şekip Tunç kalmıştır üniversitede. Boşalan kadrolara Halil Vehbi Eralp, Sabri Esat Siyavuşgil, Suut Kemal Yetkin gibi dönemin dışarda öğrenim gormüş gençleri atanır, dogrudan doçent olarak. Macit Gökberk ise ilk felsefe asistanıdır. O sırada Felsefe Bölümü'nde görev alan Hans Reichenbach'ın yanında çalışır bir süre. Onun lojistik derslerini Türkçeye çevirir. Sonra doktorasım yapmak uzere Berlin'e gider. "O yıllarda, ogrenciliğimde ve aşKtanhk yülanmda, felsefe dili diye bir şey yoktu. Reichenbach'ın derslerini Türkçeye çevirirken terimlerin karşdıgını bulmak için çektiğim zorluğu hiç unutmam. Dil konusunda tutucu olanlar bilim dilimizin tarihiui doğru durust bilmiyorlar. Diyorlar ki 192S'te Türkçe olgunluguna ulaşmıştı, ondan son' ra >~apılacak bir şe> yoktu. Çok yanlış bir duşunce bu. Ben universiteye 192930 ders yılında girdim, bir felsefe dili yoktu, ne diyecegimizi, hangi terimleri kullanacagımızı bilmiyorduk. İsmail Fenni Efendi'nin Felsefei Lugatçe adlı bir kitabı vardır. Açın bakın, Fransızca terimleri Türkceyle karşdayamaz, dörtbeş karşılık sıralar, Arapça. Şaskınlık içindedir. Hatemi Senih'in liseler için hazırladığı, bakanlıkça da kabul edilmiş Filozofı adlı kitabı da oyledir. tşin içinden çıkamaz o da. Heraen hemen bütün terimlerin Fransızcalannı verir. Arapcanın tutar yanı olmadıgını biliyor çunkü. 810. yüzyıllarda Yunancadan Arapçaya yapılan çevirilerde karşılıklar bulunmuş, ama orada kalmış. Aradan geçen yuzyıllarda felsefe dili ilerlememiş, lersine gerilemiş." AZBÛR VtCDM "Nerede dinin, devletin baskıst varsa, orada felsefe olmamıştır, olamaz. Çünkü feisefe, özour vicdan istec Özgürttk yoksa, felsefe de yoktur diyor Macit Gökberk. (Fotoğraf: Mehmet Demirkaya) sini, felsefe öğretiminin belli bir temele oturtuluşunu anlatırken bunları düşünuyorsunuz ister istemez. "tstanbul Üniversitesi, o zaman Darülfünun deniliyordu, Felsefe Bölümü'nde okurken hocalanmdan hiçbiri dogrudan felsefe ogretimi görmemişti. Mustafa Şekip Tunç, o zaraanki Miilkiye'yi bitirmis, idari işlerde bulunmuş, sonra eti kalem luttugu için Onevre'ye gönderilmiş, Jean Jacques Rousseau Enstitusu'nde iki yıl pedagoji oğrenimi \apmışü. Bize psikoloji okuturdu. Ismaıl Hakkı Baltacıoğlu fen mezunuydu. Kendisi hat denilen g u e l yanya meraklıymış, sahaflara gider Unınmış hattatlann yanında çalışırraış. Giizel yazı, gtizel nedir derken kendisini felsefede bulntuş. Sonra Babanzade Ahmet Naim..." Babanzade'nin felsefeci oluşu ise başlıbaşına ilginç bir öykü. Galatasarayı bitirmiş Babanzade. Ama tutucu bir aileden geldiği için evde de iyice Arapça oğretmişler kendisine. Nitekim bitırdiği Galatasara/a Arapça hocası olmuş. Bir gün dönemin Maarif Nazırı Emnıllah Efendi çağırmış kendisini, "Seni üniversiteye psikoloji hocası yapacagım" demiş. Babanzade " E f e n d i m , ben ne anlarım psikolojiden" deyince de "Fransızca ve Arapça biliyorsun, bir ondan bir bundan okuyup ögrenirsin" karşılığını vermiş. Ne yapsın Babsanzade kollan sıvayıp girişmiş. Psikolojiyi iyice öğrenip de tam rahatlayacağı sırada Mustafa Şekip dönmüş Cenevre'den. "Psikoloji hocası geldi, sen ahlak okut" demişler bu kez Babanzade'ye. "Bre aman, ben zaten psikolojiyi zorla ögrendim" demişse de para etmemiş. Ahlaka girişmiş. Derken günün birinde Mehmet İzzet çıkıp gelmez mi? Tabii, ahlakın da hocası geldiği için mabade'ttabia (mctaifadk) okutmasını istemişler Samsun Halk Dansları Festivali SAMSUN (AA) Samsun Uluslararası Halk Dansları Festivali'ne bu yıl 22 ülke çağnldı. 1531 temmuz tarihleri arasında yapılacak 8. Uluslararası Halk Dansları Festivali'ne davet ediien ulkelerden şimdiye kadar Cezayir, Fas, Yugoslavya, Fransa, Ingiltere ve Filipinler'in olumlu cevap verdikleri bildirildi. Samsun Fuar Mudürü Kemal Değirmenci, festivale katılacak ekiplerin konaklama sorunu olduğunu, bunun için de bazı kurum ve kuruluşlarm parasal desteğine ihtiyaçları bulunduğunu belirtti. Kaplunıbağayı koruma komitesi DALYAN (Cumhuriyet Ege Bürosn) Kaplumbağaların korunması için gerekli önlemleri almak ve uygulanmasını sağlamak uzere özel bir komite oluşturuldu. tlk toplantısını cuma ve cumartesi gunu yapan komite, Dalyan lztuzu sahiline gece giriş yasağı konmasınj ve sahilde bekçilerin görevlendirilmesini kararlaştırdı. Köyceğiz'de yapılan toplantıya Başbakanhk Çevre Genel Mudürlüğü, tçişleri Bakanlığı Mahalli ldareler Genel Mududuğü, Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığı Koruma Kontrol Genel Müdürluğü, Eski Eserler ve Müzeler Genel Mudürluğu ve Muğla Valiliği'nden bırer temsilci ile Dalyan Belediye Başkanı Ali Gün ve 9 Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Fen Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. İbrahim Baran katıldı. Toplantıda, Doğal Hayatı Koruma Derneği Başkanı Nergis Yazgan da gözlemci olarak bulundu. Edinilen bilgiye gore, toplantıda, kaplumbağaların bu sezon için güvenle sahile çıkmalanru sağlayacak önlemler tartışıldı: CarettaCaretta türu su kaplumbağalarının yumurtalarını bıraktığı bolgeye geceleyin kimsenin girmesine izin verilmemesi kararlaştırüdı. Bu yasağı uygulamak üzere 4 ya da 6 bekçi görevlendirilecek. Bekçiler, Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'nden özel izin almayan kişilerin geceleyin bölgeye girmesine izin vermeyscek. Söz konusu izin de sadece araştırmacılara verilecek. Arkeoloji Haftası ANKARA (ANKA) 2327 mayıs tarihleri arasında Ankara'da düzenlenecek 10'uncu Uluslararası Arkeoloji Haftası nedeniyle Augustus Tapınağı konusunda Alman Kültür'de bir konferans verilecek. Ankara Alman Kültür Merkezi 'nden edinilen bilgiye göre Augustus Tapınağı ile ilgili konferansı 26 mayısta Stuttgart Üniversitesi öğretim görevlilerinden Alman tarihçisi Prof. E. Olshausen verecek. Müzeler Haftası ANKARA (AA) Muzeler Haftası, 18 mayns çarşamba günü başlayacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğu'uce hafta dolayısıyla bir kutlama programı hazırlandı. Kutlama programı çerçevesinde müzelerde rehberli geziler, konferanslar, mültivizyon gösterileri ve sergiler düzenlenecek. Hafta dolayısıyla bir mesaj yayımlayan Eski Eserler ve MUzeler Genel Müdürü Altan Akat, "Müzeler, zamanla kaybolup gitmeyen değerlere sahiptir. Müzelerde, yaşadığımız loplumun aşamalarmı, aile ve devlet hayatınm nasıl örgutlendiğini, sanat, kültür, uygarlık ve tekniğin nasıl geliştiğini gorebiliriz" dedi. Türk turizminde ayı kapasitesi gibi konular ateşli tartışmalara yol açarken ve hizmet sektörundeki eteman açığı büyuk boyutiara ulaşırken. Türk tunzminin temel taşı sayılabilecek bir unsur görevinı sessiz sedasa ve sabırta yerine getiriyor. Kocaoğlan. ÇeşitlJ ülkeler, turizm faalıyeUerinı beilı hayvanlarla simgeleştjnp zengtnleştı , Türtoye'de turizm giderek "ayı" imajtyla büüınleşiyor. Ayı ite hatra fotoğrafi çektjren, ayının çeşitlı numaralanna "dövü" bırakan turisüerin sayısı her geçen gün arbyor. Kuşadası'nda turisttere gösteri yapan bu kocaoglanın repertuvarında "hamamda bayilma"nın yanı sıra "Güneş gören turist kuma nasıl yatar?", "Yüksek hesabı gören yaşlı turist nasıl kızar?" gıbi numaralann da yer aldığı öne surulüyor. (Fotoğraf: M. Esat Bozkurt) Ttirkçeleşme 1932'de Ataturk'un Turk Dili Tetkik Cemiyeti'ni kurdurmasıyla başlayan Dil Devrimi'nde sıra, geç de olsa, 1941'de felsefe düine de gelecektir. O yıl Milli Eğitim Bakanlığı'mn girişimiyle ilk çalışmalar başlar. Bu çalışmaların sonunda kuçük bir sozlük de çıkarılır. "Daha sonra biz, kabul ediien terimler üzerinde arkadaşlaria çalıstık. Kendimize göre değişiklikler yaptık. Felsefe dilindeki Turkçeleşme böyle başladı. Filologlarla birlikte hazıriadığımız terimleri öğretimde, seminerlerde kullanmava başladık. Çogunu tutturduk." Söz dil konusuna gelip dayanınca on üç yıl gibi uzun bir süre Türk Dil Kurumu başkanlığı yapan Macit Gökberk'in 1980 sonrasındaki gelişmelere ilişkin düşuncelerini öğrenmek istiyorum. Ama ben daha 'eski Türk Dil Kurumu' diye soze başlamışken, "Atatürk'ün Dil Kurumu diyorum ben" sözleriyle düzeltiyor Macit Gökberk. Ardından 1940'lann ortalann(Arkası 11. Sayfada) Başbakan, Marmaris Altınyunus'ta turistik tesislerin açılışını yaptı Ozal: Türkiyej turizmde yüdız gibi parhyor Geçen yılki turizm gelirinin 1.6 milyar dolar olduğunu söyleyen Ozal, 1988 yılında bu rakamın 2 mlyar dolann üzerine çıkacağım söyledi. ÜMİT OTAN MARMARİS Başbakan Turgut Ozal, Marmaris AJtınyunus turistik tesislerinin açılışında yaptığı konuşmada, turistik yörelerin hızla değiştiğini vurgulayarak, "Arük Türkiye, Avrupa'da turizm sahasında bir yıldız gibi parhyor" dedi. Özal, Turkiye'nin Avrupa ulkelerinden 34 misli daha hızla kalkındığına değinerek, "Bir memlekette kavga olmazsa, insanlar birbirine dost olursa, emniyet ve güvenlik olursa, insanlar kavga etmez, kavgadan eser olmazsa; o ülkede turizm de hızla gelişir" rün aynı zamanda yeni iş alanlan açtığını belirterek, "Türkiye'ye daha önce kaçak giren her şey şimdi vitrinlerde. Vitrinlerimizdeki ithal mallar Avrupa'dan daha ucuz" dedi. Başbakan özal, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz de bunu yapıyornz. Türkiye, turistlerin alışveriş yapmalannın çok kolay olduğu bir ülke haline gelmiştir. Ancak şu fikirlerin hâlâ soylendiğini goriıp hayret ediyorum. Dhorlar ki 'şunlar gelmezse ne olur?' Tabii çok kötü bir mukayese; 'şu luks mallan ithal etmesek onlann yerine fabrika yapsak daha iyi olur' diyoriar. Aslında bu mukayese ve bu zihniyel doğru degil. Memleketimizde herşey olabilir. Bir basit kravat misalinde şunu gördüm. Bize 10 bin 15 bin liraya mal oluyor. Biz Avrupa'da 100 bin liraya satılan bu kravatı, bugün 50 bin liraya satıyonız. Araya da çok büyük bir Katma Deger Vergisi koyuyoruz. Bu hesabı, maalesef, bu konuyu bildigini zannettiğiniz çok kimse bilmiyor. tşte bugünkü Turkiye'nin gelişmesinde bu yeni zihniyet vardır." Turkiye'nin turizm açısından hayli gelıştiğini belirten Başbakan Özal, geçen yılki turizm gelirinin yaklaşık 1.6 milyar dolar olduğunu anımsatarak 1988 yılında bu rakamın 2 milyar dolann üzerine çıkacağım açıkladı. Özal, daha sonra şöyle konuştu: "Bütün bunlar serbest bir sisterain getirilmesiyle mümkündür. Halkımız bu sistemin doğruluğunu anlamıştır. Artık geriye dönüş de mümkün değildir. Yani Türkiye, bir daha 1980 öncesinin yanlış zihniyeline, hesapsızkitapsız işlerine dönmesi de mümkun değildir. Artık işler uzun sürmüyor. " Önceki gün eşi ile birlikte Marmaris'e gelen Başbakan Turgut Özal geceyi geçirdiğini Marmaris Altın Yunus tesislerini dun hizmete açtı. Izmir Bornova Belediye B a n d o s u ' n u n " A r ı m Balım Peteğim" parçasını çalması ile başlayan törene Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem. Kültür ve Turizm Bakanı (Arkası 11. Sayfada) Almanya'da gençlerimiz BONN (ANKA) Federal Almanya'da yaşayan Türk gençlerinin yüzde Sl'inin bu ülkedeki yaşamı "olumlu" olarak değerlendirdikleri açıklandı. Köln Ûniversitesi'nce yapılan açıklamaya göre, "lşçi göçmenlerde kultürel ve etnik kimlik" adı araşürmayı yüriiten bilim adamlan, Federal Almanya'daki Türk gençlerinin yüzde 57'sinin Almanlarla dostluk kurabildiğini belirttiler. biçiminde konuştu. Başbakan Özal, turizmin bacasız bir sanayi olduğunu, bu sektö Sehzeleri bırak, çiçeklere bak Antalya yöresinde "çiçekçilik sanayii" hızla gelişiyor. Birçok yabancı firma sebze tohumu yerine çiçek tohumu getirmeye başladı. Çiçek firmalan Antalya'da yeni çiftlikler kuruyor. Avrupa'mn yanı sıra Ortadoğu'da çok geniş bir çiçek pazarı olduğu öne sürülüyor. B.ECEVtT ANTALYA Tanm sektörü için yeni bir dal olan çiçek üreticiliği Türkiye'de yaygınlaşıyor. özellikle turizmin gelişmesi ile birlikte çiçek tohumu üreten yabancı firmalar Türkiye'de pazar kapma çabasındalar. Yalova ve Ege yöresinden Antalya bölgesine kaydığı gözlenen çiçekçilikle ilgili olarak bazı firma temsilcileri Akdeniz bölgesinde kapasite araştırması yapıyorlar. Yerli çiçek üreticileri de Antalya'da yer alarak üretime geçiyorlar. Hollanda firması Sluıs and Groot'un Güney Bölge Teknik Danışmanı Ziraat Mühendisi Sakıp Allunlu, Turkiye'nin ilerde büyük bir çiçek üretim merkezi olabileceğini belirterek, "Avnıpa'yla zevklerimizin uyuştugu tek tanm üriınu çiçek. Onutı için ihracat şansı yüksek. Sebzede bu değişiklikler fazla olduğundan iç pazar tuketimiyle ihraç üninleri farklı farklı oluyor" dedi. Türkiye'de 110 hektar kapalı alanda tanm yapılıyor. Bunun ancak yaklaşık yuzde 34'ünde çiçek üretimi gerçekleştiriliyor. Sakıp Altunlu bu rakamın yüzde 30'lara çıkmasımn beklendiğini söylerken, çiçekçiliğin ihraç şansını şöyle anlattı: "Turizmin gelişmesiyle, yeni tesislerin oluşmasıyla paralel olarak çiçek üretimi de arüyor. Bu söylediğim iç talep. Bir de dış talep var. Dikkate alınması gereken, bazı çeşitlerde dış fiyatlar iç fiyatlardan çok yüksek. Dolayısıyla ihracat ekonomik oluyor. Bu konunun desteklenmesinde yarar var. Özellikle Ortadoğu, Türkiye için büyük bir pazar." Türkiye'ye eskiden beri sebze tohumu satan yabancı fırmalar artık çiçek tohumu satmaya başladılar. Bunlann başında gelen fırmalar şöyle: Sluıs and Groot, Royal Sluıs, Ohlens Enile ve Leende Mos. Sluıs and Groot yetkilisi Sakıp Altunlu, Ortadoğu'ya yönelik bir ihracat politikasınm izJenmesi gerektiğini kaydederek, "Sebzedeki gibi çiçeklikte de acımasız bir rekabet yok. Kim ne yaparsa kazanıyor. Birçok firma çiçek konusunda kapasite araşlırma.M yaptı. Şimdi satış departmanlarını oluşturuyoriar" diye konuştu. Merkezi Yalova'da bulunan Veliağagil Süs Bitkileri Firması da Antalya'dan 30 bin metre kare yer alarak saksılı çiçek üretimine başladı. Firma yetkilisi Baykal Veliağagil, saksılı çiçek ihracatının olmadığını, üretilenlerin genellikle Türkiye'de tuketildiğini belirterek, savaş bittiği takdirde Ortadoğu'nun büyük bir pazar olacağı görüşünü yineledi. "Çiçeksiz turizm düşünülemez" diyen Veliağagil, "İnsanlar dogadan uzaklaştıkça doğayı evlerine getirmeye başlıyorlar. Çiçek ekonomik bir olay, tanm sektörü için yeni bir gelir. Türkiye çiçekçilik konusunda daha kış uykusunda. Üretebildiğimİ7 kadar çiçek urelelim, hepsi salılır. Talebi sınırsızdır çunkü. Hem Türkiye'de çiçek. iklim, ışık ve emek yöniınden ucu/a mal oluyor. Dünya pazarlarına rahallıkla girilebilir" diye konuştu. SERJt ÇİÇEKÇhJĞİ Antatya yöresinde sera çiçekçü^i hızla geMşiyor Ortatieğu'da bütün uretimi entebilecek çok geniş bir pazar olduğu belirtiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle