Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 NİSAN 1988 HABERLER CUMHURtYET/7 ANAP'lılar, fıalkı aydınlatma gezisi'ndeki bakanlan sıkıştırıyor 'Pahahlığı durdurun, eriyoruz' Mersin Ziraat Odası Başkanı Ongun, Tanm Bakanı Doğan'la yaptığı görüşmede, "Bıçak kemiğe dayandı. Zamlar üreticiyi perişan etti. Gübre alamıyoruz, mazot aynı şekilde. Bu gidişle çiftçi, aile çiftçiliği yapacak" şeklinde konuştu. DUYDUK/GORDUK YALÇINPEKŞEN Bingöl il merkezindeki toplantıda bir partilinin "Demirel meydanlarda bize saldınyor, tabanımm kemiriyor" sözlerine Enerji Bakanı Kurt, "O günah çıkarıyor. Biz onun 17 yılda ne yaptığını biliyoruz, Bari dinime küfreden Müslüman olsa" karşılığını verdi. Haber Merkezi Bakanlann halkı aydınlatma gezileri suruyor. Devlet Bakanı Adnan kahveci ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Pahreltin Kurt'un da katıldığı Bingöl il merkezindeki loplantıda ANAP'lı belediye meclis uyesi Selahattin Bayrak, "Pahalılık durdurulsun; potansiyel kaybediyoruz, eriyoruz" dedı. Kahveci ve Kurt, önceki gün Bingöl ve Elazığ'da partililerle toplantı yaptılar. Bingöl il merkezindeki toplantıda soz alan belediye meclis üyesi Selahattin Bayrak şunları söyledi: 'Millelvekillerimizir. ve il başkanlarımızın sözii dinlense, problemlerimiz kokıinden hallolur. Yoksa potansiyel ka>bederiz. Savurganlık önlenmelidir. Şube mudiirlerine bile araba veriliyor. Aynca televizyon bizim orf ve adetlerimize göre degildir. Atrupa'mn, Amerika'nın gözkmle Türkiye'nin sorunlanna bakılmaz. Pahalıltğı önlemek için GAP ve konut gibi yalmmlar kısılabilir. Veler ki bu pahalılık durdurulsun. Potansiyel kaybcdiyoruz, eriyoruz." Enerji ve Tabiı Kaynaklar Bakanı Fahrettin Kurt, bu sözler üzerine, geçen ayki zamlardan sonra zorlandıklarını, ancak "potansiyel kaybının" söz konusu olmadığını Depremden sonra G azetemizde okumuşsunuzdur; pazar gecesi tstanbul'u sarsan ve birçok kişinin parklarda sabahlamasına yol açan 4.8 şiddetindeki depremden sonra arkadaşımız Kemal Küçük Kandilli Rasathanesi Müdürü Muammer Dizer'e soruyor: Rasatbanenin deprem konusunda iş gören aletleri günün teknolojisi açısından yeterli mi? DİZER Rasathanenin ilk sismografları Cumhuriyet'in ilk yıllannda Ankara Belediyesi'nin hediye ettiği 3 adet sismograftır. DPT'rün desteği ile 1969 yılında Kandilli Rasathanesi merkez ahnarak Batı Anadolu deprem şebekesinin kurulması sağlandı. Marmara Denizi'ni çevreleyen 9 radyolink istasyonu da 1978 yılında önemli bir gelışme olarak kuruldu. (...) (Bu sözlerin anlamı, Kandilli Rasathanesi'nde kullanüan aygnlann en eskilerinin neredeyse Osmanlı imparatorluğu'ndan kaldıkları, en yenilerinin ise 10 yıl öncesinin teknolojisine uygun oldukları, başka bir deyişle " ç a | dışı" kaldıklandır.) Kemal Küçük soruyor: "Rasathanenin Türkiye çapında deprem araşbrma ve gözlem için ytptıgı çalışmalar neler?" ca bir süre önce bu köşede öyküsünü yayımlarruştım. Belki unutulmuştur. Zamanı gelmişken kısaca anımsatayım; Nusret Sancaklı jeofizikçiydi. Eğitimini Boğaziçi Universitesi'nde tamamladıktan sonra deprem konusunda araştırma yapması için Türk hükumeti tarafından Japonya'ya göndenldi. Altı aylık bir dil eğitiminden geçen Sancakh önce Japonca öğrendi. Bu arada gerek Japonya'da, gerek ülkemizde epey ün kazandı. Ününün deprem konusuyla bir Ugisi yoktu. Sancakü, dil öğretimini sürdürürken, Japon genelevlerine takılan "Türk bamamı" sözunü değiştirmek için büyiik bir kampanyaya girişmişti. Japonlar Sancaklı'nınTV ve basındaki çabaları sonucu Türk hamammın genelevlerle bir ilgisi olmadığını anlamışlar ve son derece yaygın olan bu adı değiştirmeye karar vermişlerdi. işe Japon mafyası saytlan "Jakuıalar" da kanşınca olay iyice büyümüş, ama sonunda çözümlenmişti. Bu arada Sancaklı master çalışmasını tamamlamış ve "degişen dalgalan knllanarak kabnk y«pısııun Uyini" konusunda uzmanlaşmıştı. Bu bilgileri ile herhangi bir bölgenin deprem haritasını çıkarabilecek ve depremlerin önceden saptanabilirliğini sağlayacaktı... Bu konuda yetişmiş tek Türk elemandı.. Türkiye'ye döndükten sonra amacı Kuzey Ege ve Kuzeybatı Anadolu bölgelerinin kabuk yapısı modelini çıkarmaktı.. BASIN HÜRDÜR Devlet Bakanı Kahveci, Oazıjj'da Hacı Ibrahim Ayaz adlı bir vatandaşm, "Merrrtekette anarşi var, gazeteler irtica var diyor" şeklindeki yakınmasına, "Ülkede demokrasi var, basm hürdür" karşılı$ını verdi. (Fotoğraf: Ismail Bezgin/AA) one surerek, "Zam yok, pahalılık yok demek. kafayı kuma sokmaktır. Pahalılık vardır. Yatandaş bize seçimde guvendi, o\unu verdi. tktidara getirdi. Basın >e muhalefelin aleyhimizdeki propagandası karşısında meydanı boş bıraktık. Biz bırakınca sizler de buralarda boş bıraktınız. lktidar değiştirmekle Türkiye'nin sorunu çözümlenmez" dedi. AA'nın haberine göre, il merkezindeki toplantıda bir başka partilinin "Demirel meydanlarda bize saldınyor. Partimizin tabanını kemiriyor" dcmesi uzerine Kurt, "O günah çıkanyor. Biz onun 17 yılda ne yaptığını biliyoruz. Bari dinime küfreden Müslüman olsa" karşılığını verdi. Kahveci ve Kurt, gece de Elazığ il binasında sahura.kadar partililerle sohbet ettiler. Hacı Ibrahim Ayaz adlı bir vatandaş, Kahveciye hitaben "milletin hayatının tehlikede olduğunu" bildirdi, hükümetin tutumuntıan yakındı ve "Memlekette anarşi devaın ediyor. Gazeteler 'lrtica var* diyorlar. Devlet olarak milyonlar harcayıp cıplaklar kampı yapıyorsunuz" dedi. Kahveci, dcvletin bürokratlarının işlerine de\amlı müdahale edilmesi halinde bu kişilerin başarılı olamayacaklarını belirtirken, "Yolsuzluk, hırsızlık yapan olursa biz bunun kellesini keseriz. Biirokrat cesur olmalıdır. Yanlış yapıyorsa görevden alınz" dedi. Kozanda önceki gün bir grup tarafından yuhalanan Tanm, Orman ve Köyişleri Bakanı HÜSDÜ Doğan, dun Mersin Ziraat Odası yöneticileriyle görüştü. Hüsnü Doğan, daha sonra Erdemli ilçesine geçerek ANAP ilçe binasında üreticilerle görüştü. Mustafa Karagöz adlı çiftçi "Yapılan zamlaria sokaga çtksmaz olduk. Kendim ANAP'lıyım. tlaca gübreye yapılan zamlar bizi perişan etti. Oyumuzla seçtiğimiz bu hiikümeli artık istemiyonız" diye bağınnca görevliler tarafından dışarı çıkarıldı. Akarcalı da yuhalandı Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Bülent Akarcalı, dün sabah geldiği Van'da vilayette Vali Özdemir Hanoglu ile görüştüktensonra belediyeye giderken yolda bir grup tarafından yuhalandı. \angın söndürmeye geliyoruz D Y P tstanbul il kongresinde konuşan Demirel, hukukun üstünlüğü kabul edilmeden güvenin sağlanamayacağını belirterek, "Işte emin olmak kadar önemli bir hadise yoktur. Devlet ne yapmış? Gelmiş susturmuş" dedi. Demirel, SÜLEYMAN SARILAR ERDAL ÖZCAN NAZ*F KARAÇAM tSTANBUL / TEKİRDAĞ / yu eşliğinde gelen Demirel, vatandaşlann sevgi gösterileriyle karşılandı. "Başbakan Demirel", "Muhteşem Süleyman", "Kurtar bizi baba" sloganlan eşliğinde kursuye gelen DYP lideri, görevlilerin "Başbakan Demirel" şeklinde slogan attırmaları uzerine, "Onu öyle yaparsanız ben sizi bağırtıyonım sanırlar. Madem ki benim vatandaşım DY P kongrelerini takip etmek istemiş ve salonlara sığmaımştır, o halde buyurun meydanlar sizi n" dedi. Demirel, her türlu haksızlığa, zorbalığa karşın, DYP davasıru bu£üne kadar getirenlere teşekkür ederek başladığı konuşmasında, Türkiye'de çok partili sistemin 1946'ya kadar tutturulamadığını, 1946'dan bu yana da "muayyen kesinlilerle" sürdüğünü, bugün ise beş yaşında bir parti bulunmadığını anlattı. DYP'nin, herkes için eşitliği, hürriyeti, refahı savunan bir parti olduğunu ve herkese açık olduğunu kaydeden Demirel, parti kongresini yapacaklan 14 mayıs tarihinin önemli bir gun niteliği laşıdığım söyledi, "Çünkii 14 Mayıs 19SO'de ilk defa bir parti milletin oylanyla iktidara gelmiştir" dedi. Anayasaya göre parti kurmanın serbest olduğuna da değineri Demirel, "Her on senede parti kurmak veya partili olmak suç haline getirildiği takdirde, o zaman çok partili hayatı yaşatmak fevkalâde güç olur" diye seslendi. "Bizi siyasi kafese kapatıp unutturmak istediler" diyen DYP lideri konuşmasını şöyle sürdürdü: "1983'te kurulan par.ilerden biri iktidar oldu. İktidar olurken şartlan belliydi. 198Tde yeniden seçim yapıldığında, bu siyasi parti 1980 öncesini kullandı. Eski partiler, eski adamlar yeniden gelirse anarşi olur dedi. Bizi yedi sene televizyona çıkarmadılar. Üç uefa 10 dakikada neyi izah edecektik? Üç defa 10 dakika. Yokluk olur dedi. Kan dökülur dedi. Bunu diyen kim biliyor musunuz? 12 Eylül 1980 sabahı benim müsteşanm olan bir zattı bunu diyen. Benim kişilerle hesabım yok. Gayet açık söylüyorum. Kişilerle uğraşırsam, zannedilmesin ki anasından doğduguna pişman etmem. Ederirn, ederim. Bu lafım kimseye değildir. Kişilerie uğraşmak meseleleri halletmez. 12 Eyiul'le ilgisi olmayan kişiler 12 Eylül sofrasına oturmuşlar, üç oğün taamla meşguller, üç ögün, üç ö g ü n . " Üç listenin çekiştiği tstanbul il kongresinde Orhan Keçeli 288 oyla il başkanı olurken, Cindoruk tarafındandadesteklenen eski başka,ı Seyfi Basa'ya 273 oy verildi. Samim Uygun da 18 oy aldı, 72 büyük kongre delegesinin seçildiği dünku kongrede yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Orhan Keçeli (Başkan), Cengiz Kaptanoğlu, Recai Dıblan, İlhan Koç, Muhsin Divan, Mahmut Kavran, Tuncer Arabul, Reşat Yıldınm. Cemil Uludağ, Nevzat Ak, Namık Kemal Funda, Emin Atasagun, Ali Özaslan, Rauf Gürer, Fahri Kuran, Mustafa Kerpıccı, Cahit Günay, Osman Poyraz, Rafet Kuoükkrii, Yaşar Kara, Muzaffer Şengüler. Demirel, Türkiye'de yokluk değil yoksulluk olduğunu savundu DtZER Uluslararası sonın olan depremleri önceden tahmin konusundaki Türkiye'nin katılımını sağlamak için, uzun yıllar yapılacak kayıtların ışık tutacağı gerçektir. Bunun için deprem şebekesinin kunılması gerekiyor (Kısacası bizde böyle bir çalışma yok) KÜÇÜK Yeterli yetişmiş eleman var mı yeni istasyonlar için? DtZER Merkezimiz deprem istasyonlannın düzenlenmesi ve çaltşması ile uğraşırken enstitüde üniversitelerimizin ihtiyacı olan master ve doktora düzeyinde öğrenci egitmekle yükümlüdür. Bu öğrencilerin diğerlerine göre şansı Türkiye'nin yegâne astronomi ve jeofizik laboratuvarlannda çahşmalandır. Nitekim S jeofizik öğrencisi bugün tznik bölgesindeki istasyonda depremleri önceden tahmin çalışmalanna katıhyor. (Yukandaki sözlerin anlamı da yetişmiş eletnanın olmadıgı, S ögrencinin bazı şeyltri öfrenmeye çalıştıklandır) Kandilli Rasathanesi'nin aygıtları çağdtşı... Depremleri önceden tahmin konusunda ne bir çalışma, ne de yetişmiş bir eleman var. Bunlara karşdık Türkiye'nin deprem haritasını çıkarabilecek ve depremlerin önceden saptanabilirliğini sağlayacak tek yetişmiş elemammız Avanos'ta Japon turistlerine peri bacalarını gezdiriyor.. Şiır yazan bilimadamı Ne ki bu iş Japon mafyası Jakuza ile uğraşmaya benzemiyordu. Sancaklı ne yaptıysa Kandilli rasathanesinde çaiışmaya başlayamadı. Konuyu tartışmak ve bilgisayarlarla uygulamaya sokmak isteyen bilimadamının önüne akıl almaz. engeller çıkarıldı. Sonunda Sancaklı rasathanenin bahcesindeki gülleri seyTederek şiir yazan elemanlardan biri haline dönüştürüldü. Hatta Türkiye'ye gelen Japon deprem ekiplerinin yanına bile yaklaşması çeşitli şekillerde engellendi. Japonya'da l.S yıl yaşamasına karşın Nusret Sancaklı bu "Japon isf'ne bir türlü akıl erdiremiyor ve şöyle düşünüyordu: "Madem ki edindigim bilgilerdtn yanriandmayacaktı, beni neden Japonya'ya gönderdiler? Şimdi deprem konusunda uzman, Japoncayı biİen bir jeofizikçi oldugum halde, neden Japon bilimadamlanyla temasım önleniyor? Bnna karşıbk Japon biltmadamlannın yanına neden tek kelime yabancı dil bilmeyen, o yiızden bilimsel tarüşmalan tarzanca yüriıten etemanlar katıtıyor?" Daha fazla dayanamayan Nusret Sancaklı görevinden ve mesleğinden aynldı. lyi bildiği Japonca sayesinde kendisine kolayca (ve çok daha paralı) bir iş buldu. Bir turizm şirketi adına Japon turistlere rehberlik yapacaktı. Faahyet bölgesi Ürgüp Avanos'tu. Evet, burası Türkiye'ydi. Deprem konusunda uzman bir bilimadamı Avanos'ta turist rehberliği yaparken, S jeofizik öğrencisi de tznik'te depremleri önceden tahmin etmeye çalışıyordu. Bir de yabancı dil öğrenirlerse, ileride turist rehberliği yapabilirlerdi... Tek yetişmiş eleman... Konuşmayı okuyunca gözlerimin önüne Nusret Sancaklı geldi. Ne yapıyordu şimdi acaba? Herhalde Urgüp'ün Avanos ilçesinde Japon turistlere peri bacalarını gezdiriyordu. "Nusrel Sancaldı da kim?" diyeceksiniz. Uzun Rarnazanda üç uQün KIRKLAREÜ DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, partisinin İstanbul, Tekirdağ ve Kırklareli il kongrelerinde yaptığı konuşmalarda, "Yangın söndürülmemiş. Biz yangım söndürmeye geliyoruz" dedi. DYP Tekirdağ il başkanlığına Nutki Özeren, Edirne il başkanlığına Bülent Alamut, İstanbul il başkanlığına da Orhan Keçeli seçildi. Kongre mitinglerini sürdüren DYP lideri Demirel, dün helikopterle tstanbul'a gelerek, partisinin Aksaray Lunapart Gazinosu'ndaki il kongresine katıldı. Yeşilköy1 den Aksaray'a kadar araç konvo Sungurlu 'Pişmanlık Yasası'yla ilgili 8 soruyu yanıtlamadı Önergeye gîzlilik gerekçesi ANKARA (ANKA) Adalet Bakanı M.Oltan Sungurlu, SHP Ankara Milletvekili Ejref Erdem'in Başbakan Turgut Ozal tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı'na verdiği yazılı soru önergesinde 8 soruyu "gizlilik esası bulunduğu" gerekçesiyle yanıtlamadı. Adalet Bakanı M.Oltan Sungurlu'nun "gizlilik esası"na takılan sorular şöyle: • Yasadan yararianmak için bugüne kadar kaç başvuru yapılmıştır? Bunlardan kaçı kabul edilmiş, kaçı reddedilmiştir? • İtiraflarını geri alanların sayısı nedir? • Yasadan yararianmak için başvuran ve itiraflarını geri alan sanıklann adlan yarKilandıklan davalar hangileridir? • İtirafları kabul edilip yasada öngörülen ceza indirimlerinden yararlananlann sayısı ve adları nedir? • Yasada öngörülen kolaylıklardan yararlanarak dışan çıkanlardan kaç kişi esletik ameliyat olmak ve nıifus hüviyetini degiştirmek için başvurmuştur? Estetik ameliyatı olan ve nufus hüviyeti değişenkrin sayısı ve adları nedir? • ltiraflan' sonucu dışan çıkanlardan kaç kişiye iş olanağı sağlanmıştır? Bunlardan kaçı yurtiçinde, kaçı yurtdışında görevlendirilmiştir? • Bunlardan emniye» teşkilab biinyesinde görevlendirUenler var mıdır? • Bu kişilere sosyal yardımlaşma ve dayamşmadan (FakFukFon) yardım yapıldığı doğnı mudur? Bu arada Adalet Bakanı M.Oltan Sungurlu, Eşref Erdem'in "Yasanın ikinci kez yürürlüğe konulmasının gerekçesi nedir?" ve "Cezaevlerinde sanıklara itirafta bulunmalan için baskı yapıldığı doğru mudur?" şeklindeki iki sorusunu ise yanıtlamakta "sakınca görmedi." NOTLAR Maymunun adaleti Sembollerle konuşmayı pek seven Süleyman Bey, salonu doldurup tezahürat yapan partililere doğru Üerlemek isîiyor. Elindeki mikrofonun kablosu yetmiyor. Şöyle bir iki çekiştiriyor. Sonra şöyle sesleniyor: "Ip yetmiyor ip. tp başkasının elinde olmasın, sizin elinizde olsun istiyoruz." FÜSUN ÖZBİLGEN "Adamın biri vapurda oturmuş elinde bir altın kesesi parasını sayıyormuş. Derken bir maymun geimiş, kapmış adamın elinden keseyi, çıkmış geminin direğine. Açmış keseyi başlamış ayırmaya. Bir altın suya atıyormuş bir altın kese sahibi adamın kucağına. Sonunda alünlar tükenmiş, maymun da keseyi adamın kucağına bırakıp gitmiş. Vapurdakiler 'yahu ne yaptı bu maymun' demişler. Kesenin sahibi demiş 'maymun haklı' sütçüler alınmasınlar, ama adam sütçüymüş. Demiş ki, 'Ben siite su gabveriyordum, bu parayi öyle kazandım. Şimdi maymun berkesin hakkını ayınyor, benim hakkımı bana suyun haklunı suya verdi." Bu fıkrayı Süleyman Demirel anlatıyor. Hem de oyle bir ev sohbetinde değil, tstanbul'da Lunapark Gazinosu'nun içini ve dışını dolduran yüzlerce kişilik topluluklara. "Kurtar bizi baba" diye "Mohteşem Süleyman" diye bağırmaktan nefesleri kesilmiş topluluklara. Neden anlatıyor? ANAP'ın 29 Kasım seçimlerinde yüzde 36 oyla nasıl iktidar olduğunu aydınlatmak için. Diyor ki sonra, "Eger böyle birini bulsanız ANAP'm hakkı ANAP'a, devletin hakkı devlete diye ayıracak birini bulsanız, bunlann aldığı oy yüzde 36 bile etmez, yüzde 20 alırlardı. Devletin valtsi, devletin telefon diregi, devletin bankası, kredisi, devletin elektrik kablosuyla Fakir Fukara Fonu'yla devletle birlikte seçime girmişler, yüzde 36 oy almışlardır. Ayınn devletin hakkını bakalım ne kadar oy almışlar.." Kahkahalar alkışlara döniışüyor. Geçiyor bir başka konuya. Üniversıteleri anlatıyor. Yine fıkra gibi örneklerle anlatıyor derdini: "Şu memleketin haline bakın. Üniversitelerde ses yok. Üniversiteyi öldürmuşsünüz. Üniversite yüksekokul olmuş, şeklen var, ama hür degil. Ne çıkar bu üniversiteden? Hiçbir şcy çıkmaz oradan. Eger bir agaçtan meyve almak istiyorsanız ağaca çıkıp meyveleri toplarsınız. O zaman seneye o agaç yine meyve verir. Ama eger o ağacın mey^esini toplamak yerine kolayına kaçar ağacı yatınr kökünden keser de meyveleri toplayıverirseniz o zaman seneye hiçbir şey alamazsınız. lşle üniversiteye yaptıklan budur.." Demirel salona girerken artık sadece "Geliyor Muhteşem Süleyman geliyor" diye anons edilmiyor. Anons çok enteresan. Yıllardır Demirel' i izlemiş bizler için de çok düşundurücu. Nerelerden nerelere geldik diye duşünüyoruz. Şu anonsla giriyor Demirel salona: "Türkiye'de hukukun üstünlügünün gerçek savunucusu, gerçek demokrat Süleyman Demirel geliyor." Demirel şapkasını sallayarak salona girip konuşmaya başladıktan sonra söylediği öylesine sozler var ki, anonsu naklı çıkaracak olgunlukta. Şöyle anlatıyor: "Kuyucu Murat Paşa usulu ile anarşi önlenemez. Nedir Kuyncu Murat Paşa adaleti? Eger ortada bir suç 10 tane de sanık varsa Kuyucu Murat Paşa 10 sanığı da kuyuya gömdüriırmüş. Böylece suçu önlermiş. Anarşiyi böyle önleyemezsiniz. Bunu yaptığınız takdirde bir suçu onlersiniz, bir suçu önlersiniz, ama 9 suç da siz işlemiş olursunuz." Demirel bunu niye anlatıyor, 12 Eylül öncesinde devletin güvenlik kuvvetlerine ve bu arada 12 Eylül'u yapan guçlere her ne istedilerse yasa olarak para olarak verdiklerini, buna karşın vatandaşa eziyet ve sürgün yasalan çıkarmadıklannı anlatmak için söylüyor. Sonra dönüyor: "Adalet Partisi'ne anarşiyi bulaştıramazsınız, ne yapacakhm yani, özel milis kuvveti mi kuracaktım. Benim milletvekilim beline tabancayı takıp anarşiyi mi önleyecekü?" diye soruyor. Demirel'in yapmak istediği açık. 12 Eylül öncesine ilişkin olarak kendisint yöneltilen suçlamalan reddediyor. Anarşi konusunda önlemleri alamayan güvenlik guçlerini, bu arada ustü kapalı olarak sıkıyönetimi gösteriyor. Yokluklar konusundaki eleştiriyi de kabul etmiyor, bunu söyleyen kişinin o tarihte kendi musteşan olduğunu hatırlatıyor. "Şimdi yok yok deniyor, ama yokluk yoksa bile yoksulluk var.." diye taşı gediğine koyuyor. Bütün bu konuşmalann temelinde ise döne döne altını çizdiği bir nokta var ki gerçekten önemli. Türkiye'nin yaşadığı bütün sıkıntıların temelinde ekonomi değil "siyaset" olduğunu anlatıyor. Sembollerle konuşmayı pek seven Süleyman Bey konuşmasının bu noktasında salonu doldurup tezahurat yapan partililere doğru ilerlemek istiyor. Ancak elindeki mikrofonun kablosu yetmiyor. Şöyle kabloyu bir iki çekiştiriyor. Sonra salona şöyle sesleniyor: " t p yetmiyor ip.." Sonra başını arkaya doğru devirip kahkahalarla gulmeye başlıyor. Kahkahaları dinince devacnını getiriyor: "tp başkasının elinde. Benim de işte anlatmaya çalıştıgım buydu. tp başkasının elinde olmasın da sizlerin elinde olsun istivoruz.." Tekirdağ konuşması Demirel, lstanbul'dan helikopterle Tekirdağ'a geçti ve partisinin Tarsal tesislerinde yapılması gereken il kongresinde, kalabalık nedeniyle dışarıya alınan kürsuden hitap etti. Partılilerin taşıdıklan pankartlar arasında "Kurtar bizi baba" "Allah bizi affetsinÖzal'a oy verenler" yazılı olanlar dikkati çekti. Vatandaşın pahalılık altında ezildiğini bildiren Demirel, "Size şunu söylemeye geldim. Çare biziz" dedi. DYP lideri, bir vatandaşın, "Çıragını indir aşagı" diye bağırması uzerine, "Çıraj|ım degildi. Başka yerierde de bunu söylüyoriar. Benim yanımda çalışb, ama siyaset arkadaşım degildi. Millet de ona kanarak oy verdi" diye konuştu. KahveciDemirel tartışmasına Keçeciler de katıldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler, DYP Genel Başkam Süleyman Demirel'e, " 4 0 yaşındaki Adnan Kahveci'ye çocuk dediğine göre kendisi dede midir? Sayın Demirel zurnatun ilk deligi mi?" dedi. Keçeciler, mitinglerin ölçü olmadığını belirterek, "Sandıktan bir kez küçük çıkan partinin bir daha büyüdügü göriilmemiştir" dedi. ANAP Başkanlık Divanı, Başbakan Turgut Özal'ın tstanbul'da olması nedeniyle Mehmet Keçeciler' in başkanlığında dün yaklaşık 2 saat süren bir toplantı yaptı. Toplantıda muhalefet partilerinin düzenledikleri mitinglerin de değerlendirildiğini söyleyen Keçeciler, "Muhalefet partileri tertip ettikleri raitinglerle Türkiye'nin gelişmesine, kalkınmasına yönelik iktidar faaliyederine yardım ettiklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar" dedi. Düzenlenen toplantıların kendilerini rahatsız etmediğini belirten Keçeciler, "Ancak seçimlerden 45 av sonra sokağa dökülüp 'gelin seçim yapalım' demenin bir manası olamaz" biçiminde konuştu. "Bunalımlı kafalar Türkiye'nin huzurunu bozamaz ve zihinlerindeki bunalımı Türkiye'ye taşıyamayacaklardır" diyen Keçeciler, milletin ANAP'ı 5 yıl için iktidar yaptığını söyledi. SHP Genel Başkanı Erdal İnonü'nün, ANAP'ın SHP Genel Merkezi'ni dinlediği iddialarını yarutlayan Keçeciler, "Bizim SHP'yi dinlemeye vaktimiz yok, onun lüzumu da yok" biçiminde konuş Demirel zıırcıanm îlk deliği mi? tu. Keçeciler, Inönu'nün iddiasını "bayal mahsulü" olarak niteledi. Süleyman Demirel'in Devlet Bakanı Adnan Kahved'ye "zumanın son deliği" dediğini anımsatan Keçeciler, "Bu son derece ayıp bir tabirdir. 40 yaşındaki Kahveci'ye çocuk dediğine göre kendisi dede midir? Sayın Demirel zurnanın ilk deliği mi? Lafı uzabp kavga etmek çok kolaydır" değeriendirmesinde bulundu. Demirel'in düzenlediği mitinglerin bir şey ifade etmediğini söyleyen Keçeciler, "Referandum sırasında bunu gördük. 7 eylül sabahı ANAP dağılacak deyip şakıyan bülbiil olan Demirel, 7 eylül sabahı dut yemiş biilbüle döndü. Zaten kendisi hep vakit geçtikten sonra efelik taslar" dedi. Kırklareli konuşması DYP lideri, daha sonra Kırklareli'ne geçti ve burada yaptığı konuşmada, ANAP iktidarırun beş ay içinde eskidiğini, bunun dlinyada örneği bulunmadığım söyledi. Hayat pahalılığımn memleketi kasıp kavurduğunu bildiren Demirel, milletin ağzından duman çıktığını kaydetti. Bir partili, bu sırada "Wğzımızdan duman degil, bulgur ve mercimek çıkıyor" diye bağırdı. Demirel, her 100 kişiden 64'ünün hükümetten hoşnut olmadığını da kaydetti. AvrujKih olmak MEHMET ALİ AYBAR Avnıpa Topluluğu'na girtnemi?, 1960"lı yıllardan beri gündemde.Kimi siyaset ve ışadamlarımii, 'Artık işi daha fazla uzatmadan bitirelim' görüşündeler. Sanki bu eiimizdeymi^ gibi. Gerçekten de işi bitirmek hem pek bize bağlı görunmüyor hem de asıl ulusal varhğımız ve bağımsızlığımız için, hele şu Mralarda, tehlikelerle dolu. Kimi siyaset ve işadamlanmız "Otomobili gümruk duvarlarma sığınarak hâlâ bir çcşit montaj sanayii olarak yapıyorsak, otomotiv sanayii \arsın batsın. Otomobili gider Fransa'dan alırız" diyorlar. Kurtuluş Savaşı'nı boşuna yapmışız. Mütareke yıllarının İstanbullu kimi bey \e paşaları da boyle düşunüyor. böyle konuşuyorlardı. varhğırn korumak. bağımsuiığını yeniden kazanmak için yeni teknolojiler üreten bir ulke haline gelmck 70rundadır. Bu da bilimde. düşum.ede, teknikte gerçekten büyük hamleler yapmamua bağhdır. Bu amaca 19. yüzyıiın aracı luccar kafasıyla ulaşılamaz. Törkiye en üst düzeyde biiim' adamları, düşünurler, teknisyenler. uslalar. işçîler ve bunlar düzeyinde siyaset adamları yetişttrmek zorundadır. Bu da 19. yuzyıl Osmanlı kafasıyla, kasaba tüccarı zihniyetiyie başarılabilccek bir iş değildir. Türkiyc'nin kurtuluşu A'dan Z'ye çağdaş olmaktır. Yani sömürüye son veren plarılı bir ekonomiylc dar boğazlardan geçmenin akılcı bilimsel yoiunu butmakla olur. Etin yanına pöre, salataya $os, pastaya krema, MULTIMIX elinlzin altında! Mker/Blender Set KİTlere milyvner yöneticüer ANKARA (ANKA) Kamu lktisadi Teşebbüsleri (KtT) yöneticilerine 4 milyon 800 bin liraya kadar sözleşme ücreti alma olanağı sağlamyor. Yüksek Planlama Kurulu'nda (YPK) kabul edilen Kamu lktisadi Teşebbüslerinde sözleşmeli personel ücretlerinin tespitinde uygulanacak usul ve esaslar KtT'lere gönderilmeye başlandı. KİT'lerden bu konudaki çalışma ve görüşlerini en geç 2 mayıs pazartesi gününe kadar bildirmeleri de istendi. Yeni duzenlemeye göre KlT'ler sözleşmeli personellerinin alacakları ücretlere göre 5 kategoriye ayrılıyor. Ayrıca, her ücret kategorisi içinde de 10 ucret grubu bulunacak. YPK, sözleşmeli personelin alacağı en az taban ücretini 75 bin lira olarak belirledi. MULTIMK "Hızh. Hünerli"