24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET/10 HABERLERİN DEVAMI 13 NİSAN 1988 DUNYA'DA BUGUN Amsterdam Amman Atına Bağdat Barcelana Basel Beigrad Bertın Bonn Brüksel Budapeşle Cenevte Cezayir Cıdde Dubaı Fran/furt Gırne Helsnm Kahırt Kopenhac Kâln Lerkosa B B B B Y Y Y B B B Y Y 8 B B B Y K B B B Y 12° 25° 20° 22° 19° 14° 14° 12° 13° 14° 14° 16° 26° 33° 34° 14° 22° 3° 27° 10° 12° 23° Lenınçrad B Londra 8 Madno Y Mılano Y Montreal B Moskova B Mumh Y New VofV B Osk) . K Parıs Y B Praç Fbyad B Ftoma Y So'ya 6 Şam B fe Av:v B Tunus a B Varsova Venedık Y Vryana Y VVashıngtonB Zunh Y 4° 12° 17° 16° 12° 5° 13° 19° 2° 15° 13» 34° 23° 13° 24» 26° 23° 10° 20° 11" 16» 15» HAVA DURUMU leteorok)|i Genel Müdürtügu'nden alınan bcljjye göre. butun bolgelenmız parçat, yer yer çok buhiOu. Karaderazn t kesımlen Iç Anadolu. Göller Bfllgesı. Doğu Akdenc l e Dogu ve Gjneydogu Anaoolu Mlgeleri yaOrçlf geçecek yagşiar yer yer etkılı ve surekh olmak uzeıe genelıılde yajmur ve yer yer sagnak ve gokguruNıjlu saOnak ş e k i n * olacak HA/ASICAKUĞI Yagış olan yerterde bıraz azalacak, dıger yertenJeonenlıbırdeOışıMıkolmayacak RÛ2GAR Kuzey ve doju yönlenjer hafif ara sıra orta kuvvette, yajış alan yettetde yaO15 anında kuvvetlıce esecek Denızlerae yıldız «e oundojusundan 35, zaman za da bulunacak Van Gölü'nde tıava çok buîutlu ve yağmurlu geçecek man 6 kUYvetmde saatte 1021 zaman za rüzgâr kuzey ve doflu yönlerden hafif. ara sıra orta kuvvette esecek man 28 denız mılı hızla esecek DENIZ Göl kucuk dalgalı olacak. görüş uzakhğı 10 km dolayinda bulunacak Mutedl dalgalı olacak. dalga yülseldıgı 0 6 ile 1 metre, göru; uzaklığı 10 km oolayın»Dufclilu iss» uatn TÜRKIYE'DE BUGÜN Mana p Adıyaman Alyon ««n Ankara Antakya AnBlya Artvm Y B Y B Y Y Y B Y B «**" BaMOSH B B Briecfk Bıngöl Y BtDıs Y Y Boiu B Burea Canakkale B Y Corum B Oenızt B 21° 8° 23P 12° Oyartakır Y 18° 10° Manısa Y 23=13° 13° Tltıme B 15° 4°KMaraş Y 23° 13° Y M° 6°Mersjn 19° 8°Erarxan B 23° 5° 18° 6°Emjrum Y 10° 2°MuJla Y 12° 4° 8° 2" Estaşehr Y 16° 4°MU5 Y 12° 4» 17° 5°Gaaantep Y 20° 10° Nığde B 17» 8° 24° M° aresun B 16° 8°On)u 8 15° 7° 24° 12° Gumüşhane Y 12° 4° Rıze B 12° 6° 13° 5°H*<ârı Y 10° 3°Samsıi Y 17° W 24° 6°tsparta Y 18° 4°S«t B 11° 6° 17° 7°lstantX!İ B 14° 6°Sınod Y 10» 4° 15° 4° bmıt 8 22° 10° Sıvas B 14° 6° 10° 4°Kars Y 10° 0°Teton]ağ B 14» 7° 11° 3°Kasaınonu Y 12° yiratBon Y 12» 5° 14° 4°Kaysen Y 14° S°luncelı B W 7° 18° B° KifMarelı B 13° 5»Uşak Y 12° S° 16° 8°Koiya Y 17° 6°Van Y 14° 3° 16° 4°Kut**a 8 18° PYozga 23° 8° Malatya Y 16° 5° ZonguMak B 12° 6° M POLTIİKA VE ÖTESÎ MEHMED KEMAL Çözümlenmesi gereken birçok sorunumuz var, ama bunlann başında, son zamanlarda sağlık geliyor. Eskiden hastaneler yurttaşlara açık ve ucretsizdi. Devletin hastanelerinden söz ediyoruz. Bugün hastanelere yolu düşen yurttaşın daha kapıdan içeri adımını atmadan cebindekı paraya gözler dikiliyor. Bir yolunu bulup da hastanelerden içerı girenlerin, eğer çıkarken ceplerinde para yoksa rehin kaldığının resmidir Bu hazin ve acıklı durumu, bütçenin tümü ve maddeleri görüşülürken dile getirdiler. Fakat aldıran olmadı. Hastalık artık hastaneler için bir para tuzağına dönüşmüştür. Paran varsa ne alâ, kurtulur. sağlığına kavuşursun; paran yoksa sürünmek değil, öiürsünL Hastalık artık alınır satılır bir ticaret metaı olmuştur. Hükümetler de son yillarda bütçeye sağlık için gerekli parayı koy muyorlar. Son yıllarda sağlık bütçesinin eskiye göre payı hızla düşmüştür. Geçen yıl sağlık bütçesi toplamın yüzde 4.35'i iken bu yıl yüzde 2.8'ine inmiştir. Enflasyon ve fiyat farkları dikkate alınırsa, bu rakam devede kulaktır. Hastanelerin durumu da yürekler acıstdır. Kiminde hastane var, doktor yok; kiminde doktor var, alet edevat bulunmuyor. Yurttaşlar itiraz edecek olsalar, "Ne yapalım durum bu" deniyor. Oysa sosyal devlet anlayışında sağlık bir kamu hizmetidir, yurttaşlara ücretsiz sunulur. Hastanelerin yetersizlıği karşısında dışardaki, yabancı hastanelere gıdilmesı öğütlenmektedir. Devletin yüce katlarında oturanlar, parababalan hastalandılar mı kapağı Amerika ve Avrupa'ya atıyorlar. Bunun da simsarları belirdi. Gazetelerde yabancı hastane ve bakımevlerinin ilanları yayımlanıyor. İşte bir ilan: "Ingiltere'deki tedaviniz ve sağlık kontrolunüz hakkında gerekli her şey... Ingiltere'ye gıtmeye karar verdiyseniz (...) istanbul büromuzu arayınız.. Büromuz (..) aralarında bulunduğu 13 özel hastane için sağlık sorununuzun çözümüne yardımcı olacaktır" . Bir ilan daha: j "Röntgen film ve banyoları ile hizmetinizdeyiz." Artık devletin alışılagelmiş sağlık hizmetleri bile görünmüyor. Eskiden her ilın sağlık müdürlüğü vardı. Hastaneleri ve hastaları denetlerdi. Hastalara devlet eliyle yardım edilirdi. Şimdi bu sağlık mü dürlüklerinin durumu nedir? Türk Tabipleri Birliği Merkez Konse yi üyesi Dr. Nevzat Eren durumu şöyle anlatıyor: "... Bugün sağlık yönetimi eğitimi görmüş olmaları gereken i sağlık müdurleri içinde bu eğitimi görmüş tek kişı yoktur. 67 ilim zin 50'ye yakınında sağlık müdürü bulunmuyor. Bu görevler he 'yerine bakmak'la yürütülüyor. Özetle söylemek gerekirse, Sağlt ve Sosyal Yardım Bakanlığı, politik nedenlerle etkin bir sağlık yinetimi kadrosu kuramamaktadır. Merkez örgütünde bile çok önerti birçok görev, konuyu geregince bilmeyen bürokratlarla doldurimuş bulunmaktadır." Eskiden devletin elinde olan sağlık işleri, şimdi liberalleşiyore ya, özel sektör eline geçmektedir. Geçmekte de değil, geçmi^r bile... Vatandaşlar hastane kapılarından yüzgeri dönüyorlar. Paa varsa ne alâ, yoksa nanik! Sigortalıların durumunu iyi görenler vır. Orası da şeytan azabı. Örneğin bir gözlük alacaksınız değil ri? İlkin vizite kâğıdı, sonra hastaneye gidiş, orada kuyrukta sıra alş, sonra içeri girip rnuayene, oradan yarım yamalak bir ölçü, balvn gözlük kâğıdı, oradan dispansere, oradan daha önce gözlük ap almadınız mı şubeye, şubeden alınan kâğıtla eczaneye, oradan ja belli bir ücret karşılığı gözlük camı (çerçeve yok) alacaksınız, ıcret tutmuyorsa üste para da vereceksiniz. Geçende Sağlık Bakanına bir yurttaş durumdan yakınıyor; ıazetede okudum. Bakan dinlemiyor bile, 'Şimdi tören yapıyoruz sırası mı' diye dehliyor. Bu bir zihniyet sorunudur. Devlet, baba gibi şefkatle eğilirse taşkadır, özel sektör gözüyle sadece parayı dikizleyerek eğilirse taşkadır. Bu liberalleşmeye karşı hâlâ gözler açılmadıysa, bin gödük takılsa gene açılmaz. Sağlık işleri de ömrünüze sağlık!.. , Sağlıksız Toplum... Tabriz «r ac* B bukjOu K »an S SS» Y (Baştarafi 1. Sayfada) dense dense "laikler" denebilir. O da pek denmez. Çünkü Keçeciler'e karşı olanların da çıkarları gerektiğinde din duygulannı nasıl sömürdüklerıni görmüyor muyuz? "Laiklik, eşittir lıberallik" değildir. Bu formül, ANAP'a hiç uygun düşmez. Hem ANAP "liberal" bir parti midir? Değildir. Ya nedir? Muhatazakâr btr partidir. Türkiye'de Batılı anlamda ne liberal parti var ne de Marksist parti... Liberal partisi ve komünist partisi olmayan bir siyasal yelpazede ne muhafazakâr partilerin ne sosyal demokrat partilerin sağ ve sol sınırları sağlıklı biçimde çizilebilir. İdeolojideki bu "sınır uyuşmazlığt" siyasette "kimlik saptamasını" güçleştirir. Alın sosyal demokrasiyi... Batıda sosyal demokrat partiler, işçi sendikaları ile içiçe çalışırlar Sosyal demokrasi Batı ülkelerinde bunun için güçlüdür. Bizde sendikaların siyaset ile uğraşmaları yasak olduğundan sosyal demokrat partilerin sosyal demokratlığı ister istemez "platonik" kalmaktadır. Ayrıca, Batıda, sosyal demokrat partilerin sağ sınırlarında liberal partiler, sol sınırlarda Marksist partiler yer alırlar. Batı ülkelerinde gelişen "Avrupa komünizmi" akımı da siyasal yelpazeye pembe rengin bir başka tonunu katmıştır. "Sosyal demokrasi" sağdan sola, soldan sağa acılan çeşitli renklerdeki siyasal yelpazede anlam kazanan bir siyasal görüş ve örgütlenme biçimiöir. isçisiz, sendikasız sosyal demokrasi olmaz. Peki LJberalizm? Liberalizm, her alanda bireysel özgürlüğü savunur. Siyasetten ticarete kadar her alanda serbestliği savunanlara "liberal" denir. Amerika'da biraz ilerici ve solcu olanlara da liberal denir. Bizde son zamanlarda kullanılan "demokrat" kavramı gibidir "liberallik" Amerika'da... ANAP ekonomide liberal bir model mi getirmiştir? Hayır; ne gezer. ANAP, 12 Eylülaskeri yönetiminin turfanda ürünlerinden biridir. Başbakan Özal, 12 Eylül askeri hükümetinin başbakan yardımcısıdır. Bakanlar Kurulu'nda askeri hükümetin bir Başbakan Yardımcısı, bir Maliye bir de Gümrük Bakanı görev yapıyor. Özal hükümetinin Çalışma Bakanı da askeri ko^seyin seçtiği Danışma Meclisi üyelerinden biridir. ANAP üzerindekı 12 Eylül damgası bu kadarla kt e iyi Askeri yönetimın getirdiği siyasal yasaklar ANAP taratından neredeyse "emirkomuta zincirine" tam bır bağlılık içinde savunulmuş; bu yolla, olağanüstü dönemin yasakları, kendisine "liberal susu" veren ANAP eliyle, olağan döneme de taşınmak istenmiştir. Askeri dönemin yasaklarını savunan bir parti siyasal açıdan nasıl liberal sayılır? Siyasal açıdan liberal olmayan bu parti, ekonomide, söylediği gibi gerçekten liberal midir? Hayır; değildir. ANAP hükümetınin aldığı "istikrar tedbirferi" özünde, ekonomide "devlet müdahalesini" arttırıcı nıteliktedir. Gerçekten de bu dönemde yapılan düzenlemeler ve gerçekleşen uygulamalar ile yeni bir "devlet müdahaleciliği" türü yaratılmış; özel sektör üzerinde merkezi otoritenın burokraVk yetkileh gun geçtikçe artmıştır. Bu model "alaturka kapitalizm" ve "arabesk liberalizm" olarak adlandırılabilir. "Ekonomilerin miiitarizasyonu" ve "dinin poütizasyonu" yoluyla yerleştirilmeye çalışılan bir IMF modettdir uygulanan model. Bu modelm, liberalizm ile uzaktan yakmdan bir ilgisi yoktur. Bu kargaşa içinde liberal parti ışlevi, sendikalar ile hayat damarları kesilmiş bulunan sosyal demokrat partilere düşüyor. Bu yüzden de sosyal demokrat partiler, gerçek yörüngelerine bir türlü oturamıyorlar. ANAP'ta liberal aranıyor... Görürseniz zaman yitirmeden hemen bize de haber verin!.. UGUR MUMCU GOZLEM Sansüre karşı yürüyüş İstanbul Sinema Günleri'nde yer alan bazı filmlerin sansür edilmesi ve yasaklanması üzerine yapılması planlanan protesto yürüyüşünü, siyasi polis izin alınmadığı gerekçesiyle engellemek istedi. Aralarında Tarık Akan ve Hale Soygazi'nin de bulunduğu 30 kadar sanatçmm katıldığı yürüyüşü polis videoyaaldı. Kültür Servisi 7. Uluslararası İstanbul Sinema Günleri'nde yer alan bazı filmlerin yasaklanmasını protesto etmek amacıyla dün SESAM (Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) önünden Taksim'e yürüyen sinema sanatçıları "Bu sembolik bir yünıyüştür. Çok kısa bir zaman sonra daha organize bir şekilde, çok daha buyuk ve bn' tün sanatçılann katılacağı bir yürüyüş gerçekleştireceğiz" dediler. Protesto yürüyusü için dün saat 11.00'de SESAM'da toplanan ve bir süre Sinema Günleri kapsamında duzenlenen, Çinli yönetmen Zhang Zeming ile Batı Alman yönetmenler Ronald HoUaway, Dorotbea Morris'in yer aldığı söylesiyi izleyen sanatçüar uzun süre yürüyüş konusutvda kararsız kaldılaı. Toplantı öncesinde SESAM'a gelen siyasi şube yetkililerinin izin ahnmamasını gerekçe göstererek yürüyüşün engelleneceğini söylemesi üzerine gösteri için gelen topluluk yavaş yavaş dağılmaya başladı. Ancak bir süre sonra söyleşinin ortasında salonu terk eden yakla$ık 30 kişilik bir grup düzensiz bir şekilde Taksim'e doğru yürümeye başladı. Topluluğu yalnızca izlemekle yetinen ve müdahale etmeyen polis, aralarında Hale Soygazi, Tank Akan, Ahf Yılmaz, Ali Özgentürk, Banş Pirhasan, Şahin Kaygun, Ömer Kavur, Onat Kutlar, Aytaç Annan, Başar Sabuncu, Engin Ayça, Duygu Sagıroğlu, Menderes Samancılar ve Mahmut T. Öngören'in de bulunduğu yürüyüşcüleri videoya aldı. Daha önce beliriildigi gibi Taksim Anıü'na çelenk koymayan sanatçılar sessız yürüyüşlerini Taksim parkının merdivenlerinde sona erdirdiler. Kısa bir süre merdivenlerde oturarak basm mensuplannın sorulannı yanıtlayan topluluk, görevli polislerin müdahale etmesine gerek kalmadan dağıldı. Sanatçılar adına kısa bir konuşma yapan Hale Soygazi, "Bn ilk adım. Bundan sonra da mücadelemiz sürecek. Önümüzdeki pazar günü ya da daha sonra, bütün sanatçı arkadaşlanmızın katılacağı ikinci bir yüriiyuş için izin almaya çalışacağız" dedi. Tank Akan ise yürüyuş kararırun son derece "kendiliğinden geli$miş" bir hareket olduğunu belirterek önümüzdeki günlerde daha düzenli bir yürüyüş gerçekleştirileceğini vurguladı. 'Son Imparator9a 9 Oscar (Baştarafi 1. Sayfada) sibini alamayanlardan. Örneğin, Amerikan sinema tarihinin en büyük fılmlerinden biri olarak nitelenen "Yurttaş Kane" 1941'de yalnızca en iyi film senaryosu ödülünü alabilmiş. En iyi yönetmen ve erkek oyuncu dallarında da aday olmussa da hiçbirini kazanamamış. Oscar ödül töreni gecesine bu hiiznü getirenlerden biri de "Ölümcul Çekidnk"teki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülüne aday gösterilen, ancak ödülü son anda "Ay Çarpması"ndaki lolüyle "Multimedia Prensesi" Cher'e kaptıran Glenn Oose'du. ödül törenine "karnı burnunda" gelen Glenn Close, "Ölnmciil Çekicflik"te evli bir adanıa âjık olan yalnız bir kadını canlandırıyordu. ABC Televizyonu'nun ünlü spikeri Barbara VValters, ödül töreninden önce, büyük şans tanınan Glenn Qose"la konuştu. Walters'la görüşürken Qose halen filmdeki rolünün etkisindeydi: "Rolnn büyük bir kısmını kendimden. yaşadıklanmdan ovnadım. Başımdan, sonu şiddete varraasa da bö>le istek dolu ilişkiler geçti. Bazen öyle anlar oldu ki, istediğim insanı göremediğimde beş dakika içinde öleceğimi düşündüm. Filmde yalnızlığı vurgulamaya çahştım." Glenn Close bunları söylerken ödülü kesinlikle hak ettiğine inanmış görünüyordu. lara ödül vermeme gunahından aklanma çabası olarak nitelendirdi. "Son lmparalor" için yapılan politik şakalardan biri de Reagan'm "en sevdiği film" olduğu iddiası idi. öte yandan, Amerikan sinemasının "efsaue" yönetmeni Billy VV'ilder'a da Amerikan Film Akademisi'nin lrving G. Thalberg ödülü verildi. ödül töreninin yapıldığı salonda seyircilerin ayakta alkışladığı 81 yaşındaki ünlü sinema adamı, "Bugün dönüp geriye baktığım zaman, güzel bir hayat yaşanuş olduğumu görüyonım" dedi. "Bütün yapıtlannda yüksek bir sinema nitdiği gorülen yaratıa bir yönetmen"e verilen Thalberg ödülü'nün bu yılki sahibi Wilder, 60 yüı askın sinema uğraşı boyunca, "Yaratüan Adam" ve "Garsonyer" gibi yapıtlanyla 6 kez Oscar'a değer görülmüştü. Billy Wilder, bu arada tam 21 kez de Oscar adaylan arasına girmişti. Hollywood 3. Boğaz Köprüsü STFA'ya (Baştarafi 1. Sayfada) $1 durumunda ihale "tngiiiz çeliği olmaksızın" STFA"ya verilecek. Başkan Dalan, "lngilizler için önemli olan çelik satmaksa, vermek istedildcri hibe krediyi STFAya versinkr, o zaman 2 misli pahalı olan çelikleri tspanjol çeliği fıyatına duşmuş olur. kendileri de çelik satmış olur" dedi. Bu arada, DPT Müşteşan Ali Tigrel ve Devlet Bakanı Yusuf Bozkurt Özal'ın S. köprü ihalesi için olumlu görüş bildirdikleri öğrenildi. thalede 171 milyon dolar ile tek başma en düşük teklifi veren STFA ile 248 milyon 781 milyon dolar teklif eden "İngiliz CievelandENKA" ortakhğı arasındaki yarış, STFA'nın şaşırtıcı teklifi karşısında teknoloji savaşına dönüştü. Bu savaş, ardındaki çelik satma çabalannı iyice su yüzüne çıkardı. Ingilizler, STFA'nın yapacağı köprüyü çok hafif ve denenmemiş olduğunu iddia ederken, kendi yapacaklan köprünün 36 bin tonluk sağlam ve ağır bir köprü olduğunu öne sürerek, Ankara'daki yetkilileri baskı altında tutmak istetiüer. Ancak 1. Boğaziçi Köprüsünün de yapıracısı olan lngilizlerin bu köprünün projesini hazırlayan DT. NVUliam CBrown'm yeni geliştirdiği "ince kutu kesitli" hafif köprOye karşı cephe alışlannın iki nedeni vardı. Brown, İngiliz Trafalgara Hause grubundan ayrılıp, bağıınsız olarak çahşmaya başladıktan sonra hafif köprü projesini geliştirmişti ve yeni köprü sadece 21 bin 500 ton ağırlıîındaydı.tngüizlerin Istanbul'da yapılacak 36 bin tonluk köprülerine lngiltere'den ithal edilecek çeliğin tutan 108 milyon dolar tutuyor. Oysa STFA'nın 21 bin 500 ton ağırhğındaki köprüsü için Ingiltere'den getirüecek çelik fiyatı ise toplam 63 milyon dolar. STFA'nın çeliği tspanya'dan olması durumunda bu rakam 30 milyon dolara kadar düşüyor. tşte bundan yararlanan Başkan Dalan, Ingiltere Başbakanı Thatcher'a, "aevelanda hibeedeceğiniz 60 milyon dolarlık krediyi 30 milyon dolara indirin ve STFAya verin, çehgi sizden alsınlar" şeklindeki önerisi ile STFA'ya 60 milyon dolara maJ olacak olan tngiİİ2 çeliği 30 milyon dolara düşmüş olacak. Hem Ingilizler çelik satacak hem de STFA köprüyü kazanacak. (Baştarafi 1. Sayfada) ğu çok karmasık duygulann bir tür boşalımı olarak yorumlana bilir. Avrupa sinemasını, Amerikan halkı için genelde fazla "entelektüel" bulan ve kitlesel film imajım hiç ihmal etmediği bilinen Hollywood, bu kez yalnız Italyan sinemasının değil, Avrupa, giderek Grevde olan metin yazarlanna dünya sinemasının en özgün adladesteğın esprili bir şekilde sık sık rından biri olan Bernardo Bertodüe getirüdiği torende tabü büyük lucci'nin iki saat 40 dakikalık görolay dokuz ödüle aday gösterilip kemli filminin kalitesine teslim oldokuzunu da kazanarak Oscar ,tamus gözüküyor. Bu, "Paris'te Son rihine geçen Bertolucci'nin "Son tmparator" adh fılmiydi. Daha ön Tango" filmiyle ABD dahil tüm dünyada ortaLğı birbirine kattıkce 1%2'de "Batı Yakasının Hikâyesi" 10 Oscar, \9(&\& da "Ben Hur" tan sonra "1900" adlı beş saatlik dev filmi ABD'de tam bir fiyasko 11 Oscar almıştı. olan ve sinemalarda doğru dürüst 4 yıllık ve 30 bin kişilik bir kadgösterime bile giremeyen Bertolucro çalışmasının sonucu olan film, ci'nin, uzun yıllardan sonra Hollsırasıyla film, sinematografi, ses, Ingilizler'in aradaki 15 bin tonywood'dan aldığı bir intikam da sanat yönetimi, özgün müzik, kosluk farkı elden kaçırmamak için sayılabilir. Üstelik Hollywood her tüm, yönetmen, senaryo uyarlamateknoloji ve güvenilirlik üzerindezaman yapmadığı bir şeyi yapıyor ki ısrarları konusunda ise Başkan sı ve kurgu ödüllerini aldı. Bertove En İyi Yönetmen ödülünü de lucci ttalya'da filmin dublaj nedeDalan görüşünü şöyle belirtti: Bertolucci'ye verdiği gibi film, ayniyle tutulmadığını anlattı. Italya"Köprünün yeni teknoloji ile hanca en iyi uyarlama senaryo ödüda dublaj olayını yeni bir sanat tüfif yapılması daha da iyi. Demek lünü de kazanıyor. ki teknoloji gelişiyor çelikten tasar rü olarak niteleyen Bertolucci, "Bazen seyirci, ömeğin dublörü Oyuncularda ise deneyimli isimnıf ediliyor. Mr. Brown, STFA'nın lerden çok daha "genç" ve biraz köprüsünde başından sonuna tam VV'oody AHen'in kendi sesine tercih marjinal kişilikler ağır basıyor bu gün kontrolör olarak çalışacak ve ediyor" dedi. yıl. 60'lann ortalığı kasıp kavuran En iyi kadın oyuncu ödülünü STFA köprünün her türlü emniyeti için garanti veriyor. Bu bize yeter "Ay Çarpması''ndaki rolü Ue Cher, Sonny Cher ikilisinin karışık kökenli, gizemli şarkıcısı Cher, önen iyi erkek oyuncu ödülünü ise celeri hiç de ciddiye alınmayan "Wall Street" adlı filmdeki rolü ile Kirk Douglas'ın oğlu Michael Do oynculuk yeteneğini, Norman Jewison'ın sevimli güldürüsü "Ay uglas aldı. Demokrat Parti başkan aday adaylanndan Michael Duka Çarpması" adlı filmde iyice kanıt(ttaştarafi 1. Sayfada) lamışa benziyor. Yakın zamana meydana gelen olayda Istanbul li sis'in kuzeni Olympia Dukasis, kadar yapımcılığı oyunculuğunmanına kayıth balıkçı teknelerin "Ay Çarpmasj"ndaki rolü ile en iyi dan daha ünlü olan Michael Doden 6'sının hücumbotlann müda yarduncı kadın oyuncu ödülünü uglas, bir dizi fantezi serüven filhalesine rağmen geri döndükleri aldı. bildirildi. Cher, geçen yıl Oscar ödülleri sı minde ("Amazon'da Fırtına", NO'in Incisi vb.) oynadıktan sonRumelifeneri Garipçe köyünden rasında giydiği siyah bantlı giysi ile bu ay basında Kırım açıklanna ve "Işte tam bir adaya yakışır kı ra, "Plaloon"un yönetmeni Olikalkan avına çıkan yedi balıkçı hkla geiiyorutn" ifadesiyle ilgi top ver Stone'un son filmi "WaB Streteknesi, ağlannı attıktan sonra dö lamıştı. Bu nedenle son iki hafta el"te gerçek bir oyuncu olduğunu nüş sırasmda Sovyet hücumbotla dır dedikodu basınında Cher hak kanıtladı. Ve babasının çok uzun rıyla karşılaştılaı. Cumhuriyet kında en çok sorulan soru "Aca meslek yaşamına karşın sahip olamuhabirinin öğrendiğine göre, ba ne giyecek?" şeklindeydi. Aca madığı Oscar'ı eline geçiriverdi. "Topazoğlu" teknesi içindeki 14 demy ödül töreninin sunuculuğuABD başkanlığma soyunan Dubalıkçı :1e birlikte ahkonuldu. nu yapan Chevy Chase, "Hiç me"Sertel Kardeşler" adh tekne de rak etmeyin, Cher'in en azından kakis'in akrabası genç Olympia geri dönmeyi başardı. Dönüşte üstüne bir şey giyerek buraya gel Dukakis'in yanı sıra, deneyimli Sovyet hücumbotu ile çarpışan mesini sagladım" ifadesiyle bu ko Sean Connery de yine başrol dö"Sertel Kardeşler" teknesi bordo nudaki spekulasyonlan dile getir neminde eline geçiremediği Oscarı, Brian de Palma'nın görkemli sundan yaralandı. Kumkapı Balık di. cinayet melodramı "DokunulmazHali'ne gelen teknedeki balıkçılar, Cher, Barbara Walters prograyasal avlanma süresinin baslama mının da en ilgi çeken konuğu ol lar" filmindeki görmüş geçirmiş sıyla ava çıktıklannı, ancak Sov du. Walters'ın bütün sorulanm iç komiser rolüyle elde etti. yetler Birliği hücumbotlarının en tenlikle yanıtlayan Cher, kendingellemesiyle karşılaştıklannı belirt den 18 yaş küçük olan simitçi sevtiler. Denize beş tekne ile açıldık gilisiyle evlenmek istediğini söyle(Baştarafi 14. Sayfada) larını belirten balıkçılar şunları di. Konsantrasyon hastalığından, söylediler: nu>ma yaparak Kongre'yi 24 nisan özellikle telefon konuşmalarında "Sovyeüer BirM|i, Karadeniz' çektiği sıkıntıdan söz etti. "Sanılarihinde yasa\ı kabul etmeye çade ekonomik karasulannı 200 mile yorum, doğru bir yoMa ikrliyorum ğırdı. Bu tarih, Ermenilerce "Şeçıkardı. Avlanraa sahasına girince ve çok şey öğreniyorum" şeklinde hitler Günü" olarak kabul ediliyor. a&lanmızı bıraktık. Bu arada Sov konuşan Cher, kimsenin kendi yet hücumbotlan geldi. Topazoğ hakkında düşündüğüne önem verAlt Komite'de bir konuşma yalu teknesini alıp götürdüler. Biz mediğini, bütün yaptıklanmn hapan "Öliim Tarlalan" filminin kaçarken Sovyet hücumbotnyla yatım en iyi şekilde yaşayabilmeKambocyalı aktörü Pran da Kongcarpışük. Yani doğnıyu söylemek nin yollarını araştırmaktan ibaret re'yi sözde Ermeni soykırımı konugerekirse kasıtıı bir davranış yok, olduğunu belirtti. sunda harekete gecmeye çağırdı. kaza ile çarpışma oldu. Bu arada diğer tekneler de döndüler. Bizim Cher'in ödülünü en sıcak biçimOte yandan Ermeni Asamblesi'orada bıraktığımız ağlar en az 100 de kutlayanlardan biri, "Ironwenin Florida'da yapılan bir toplanmilyon lira degerinde. • • Dışişleri ed"deki rolüyle aynı ödüle aday iısıııa kdiılan Senator Larry PressBakanlığı'ndan edinilen bilgilere gösterilen Meryl Streep oldu. Osler, "Ermeni soykınmının" tanıngöre, Türkiye'nin Moskova Büyü car töreninde her yıl olduğu gibi masına ilişkin çabalarını sürdürekelçiliği, Sovyet Dışişleri Bakanlığı gene siyah beyaz konusu gündeme ceğini soyledi. Pressler yaptığı konezdinde girişimlerde bulunarak geldi. En büyük ödülü, en iyi fîlnuşmada, soykınmına ilişkin ka14 Türk balıkçısı Ue "Topazoğlu" mi sunma görevi siyah aktör Eddy rar tasarısının kabulü halinde teknesinin serbest bıraküması için Murphy'ye verilmişti. Murphy bu "TürkAraerikan ittifakının daha girişimlerini sürdürüyor. nu ödül komitesinin 20 yıl sıyah da güçleneceğini" ileri sürdu. 14 Türk (Baştarafi 14. Sayfada) ' sürdürebiliyor" cümlesiyle başlayan raporda, şiddetk eleştirilen bir başka ülke de Bulgaristan. Batı Trakya Türklerine ilişkin olarak • 6&M.ÜK YORfiUNLUK Kuveyt uçağında korsanların eünde 8 gün rehın kaMıktan tek cümlenin yer almadığı raporsonra serbest bırakılan yolculardan bin yetkililerin koHannda bitkın vazıyette. da Sofya, "Bulgar Müslümanlan ve azınlık Türkleri dinlerini inkâra zoriamakla" suçlanıyor. Sünnetin yasaklandığına ve Müslüman(Baştarafi 1. Sayfada) görünen yolculardan biri hastanelara ait mezarlıklann tahrip edildiride, "Kuveyt'teki arkadaşlan de kendilerini bekleyen gazetecile diğine yer verilen raporda camilemızın serbest bıraküması yolundare öldurülen iki kişi için "onları rin inşa amacı dışında kullanıldıki isteğimizden vazgeçmeden yolalıp götürdüler ve kendilerini bir ğınadikkat çekıliyor. "Türk azınculuğumuzu sürdürecegiz" denildaha göremedik" dedi. Uçakta lığın, işyerlerinde aynmcıhkla di. halen 32 dolayında yolcu bulunuItarşılasbğına" değinilen raporda Kuveyt uçağına, rehinelerin ser yor. "Okulda Türk âdetlerini sürdürbest bırakılmasından sonra yakıt mek isteyen ögrencilerin dayak yeArafat devrede ikmali yapıldı. 15 bin galonluk yadiği" anlatılıyor. kıt ikmalinden sonra uçuş hazırFKÖ lideri Yaser Arafat da bu Raporun Türkiye ile ilgili bölülıklanna başlandı. Uçak TSİ gelişmelerden önce Kuveyı'te dü münde Ermeni, Süryani ve Rum01.17'de Cezayir'e gitmek üzere zenlediği basın toplantısında, Ku lardan oluşan Hıristiyan azınlıkhavaalanından ayrılırken hava veyt hükümetinin isteği üzerine ların "dini hoşgörüsüzlüğe muhakorsanları kontrol kulesiyle son uçağın Cezayir'e gitmesi için Ce tap olduğu" kaydedildikten sonkez temasa geçerek izleyecekleri zayirli yetkililerle temasa geçtikleri ra, silah altında olan Hıristiyanlarotayı bildirdiler. ve korsanlarla görüşmeleri sürdür rın zaman zaman ölüme kadar Buna göre uçak Rodos ve Mimek üzere bir Cezayir heyetinin uzanan eziyetlerle karşı karşıya ollos adalan üzerinden Yunanistan'Larnaka'ya hareket ettiğini bildi duğu iddia ediliyor. Rapor okuın güneyindeki Mora Yanmadası'rildi. nurken sanki sadece Hıristiyan nı ve ttalya'yı geçip, Akdeniz'den Arafat korsanlann nereden emir azmlık askerde dayak yiyormuş izgüneye yönelecek, bu yolculuğun lenimi çıkıyor. Hıristiyan kadınlaaldıklarını belirlediklerini de sözdörtbeş saat sürmesi bekleniyor. nn zorla Müslümanlarla evlenmelerine ekledi. Bir gazetecinin "emir Uçakta 8 saat yetecek kadar yakıt ye zorlandığının ileri sürüldüğü raveren tran mı?" şeklindeki sorubulunuyor. porda, tacizler sonucunda Hakkâsuna "İzin verin de bu soruya ceBu gelişmeden önce Lamaka ri ve Sürt'teki baa Hıristiyan köyvap vermeyeyim. Böyleee arabuHavaalanı hava korsanlan ile Kıb luculuk rolümüzü sürdürebilelim" lerinin toplu göç etmek zorunlurıs Rum yönetimi ve FKÖ liderle şeklinde karşdık verdi. luğu ile karşı karşıya kaldığı öne ri arasmda yoğun pazarlıklara sahsürülüyor. Bazı kiliselerin tahrip Kuveyt'te yayımlanan El Kabas ne oldu. Rehinelerin salıverilmesiedilip, bazılannın da camiye çevnin ve uçağa yakıt ikmali yapılma Gazetesi, Kuveyt uçağının tran rildiğinin iddia edildiği raporda, İçişleri Bakanı Hocatülislam Ali sının varılan bir uzlaşmanın sonukilise ve sinagoglara ait mallara Ekber Muhteşemi'nin "yeşil ışık cu olduğu sanılıyor, ancak uzlaş"devletin el koyduğu" öne sürüyakması üzerine" kaçınldığım öne manın ne olduğu konusunda kesin lüyor. Raporda 20 Haziran 1982 sürduler. bilgi verilmiyor. Türkiye Hıristiyanları tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla Incil'in Türkiye'de yasaklaadığı belirtiliyor ve "Zaman zamaı Hıristiyanlann adalet önünde gayri adil muamele ile karşılaştığı olaylann yaşandığı" iddia edıfiyor. Raporun bu bölümü okunırken de bu olaylann sanki sadete Hıristiyanlann başına geldiği ızlenimi uyamyor. Hıristiyanlarm devletten eşit muamele görmediğinden yakınılan raporda, "Gayri Müslim öğrencilere Diyarbakır'da zoria tslamiyet ögretilmek istendi" deniliyor. "Mümkün olduğunca az öğrencinin yararianması için Ermeni oknllanna baskı uygulandıgı" da raporda ileri sünilüyoı. Tüık hükümetinin, raporda yer alan iddialara ilişkin olarak gönderdiği 14 Eylül 1987 tarihli yazıda, "Gayri Müslim azınlıklann Türk vatandaşı oiarak her türlü anayasal haktan yararlandığına" işaret edildikten sonra Türkiye'de 55 bin Süryani, 50 bin Ermeni, 3 bin Yahudi, 6 bin Rum yaşadığı açıklanıyor. "tslamiyet'in kutsal kitap olarak saygı duyduğu Incil'in Türkiye'de yasak olmasının mümkün olmadıgı" belirtilirken, gayri Müslim öğrencilere zorla din dersi okutturulması iddiasının "yersiz" olduğu öne sürülüyor. Toplu göçlerine tanık olunan Süryanilerin Avrupa ülkelerine siyasi ilticalarımn "ekonomik amaçlı" olduğunun artık bizzat iltica başvunısu yaptıkları ülkeler tarafından da kabul edildiği kaydediliyor. "Ne Türkiye'nin ne de mirascısı olduğu Osmanlı tmparatorluğu'nun hiçbir dönemde ırka ve dine dayalı aynmlar yapmadığının" öne sürüldüğü yazıda, bu tür iddialann asıl amacının Türk devleti ve milletini kamucyu önünde küçük düşürmek olduğu bildiriliyor. Yazıda, "TürkSerin hoşgörülü karakterini vurgulamak" için Papa 2. Jean PauPün eski İstanbul Valisi Nevzat Ayaz'a " a ç ı k fikirtiligi" nedeniyle Saint Gregory nişanı verdiği vurgulamyor. 12 yolcu serbest Korsanlardan güvence Kıbns Rum kesiminin İçişleri Bakanı Hristodulos Venyamin hava korsanlanmn uçaktaki diğer yolcuları da Cezayir'de serbest bırakacakları konusunda kendılerine güvence verdiklerini bildirdi. Venyamin, Cezayir hükümetinden de güvence aldıklarını kaydetti, ancak Cezayir hükumetinde ne tür bir güvence alındığı konusunda bilgi vermedi. ABD ile askeri pazarlık Beyrut Havaalanı kapatıldı Öte yandan uçağın havalanacağının öğrenilmesinden sonra Beyrut Havaalanı'nın kapatıldığı açıklandı. Lübnanh yetkililer uçağın Beyrut'a gelme ihtimaline karşı havaalanı pistine çeşitli engeller yerleştirdiklerini ve kontrol kulesine uçağın temas kurmaya çalışması halinde cevap vermemeleri için talimat verildiğini belirttiler. Uçak Rum kesiminden aynlmadan önce Cezayir sivil havacılık yetkilileri de Lamaka Havaalanı'yla temasa geçerek pilotun başkent Cezayir'e inebilmesi için gerekli koordinatları ilettiler. Kuveyt uçağının daha önce Cezayir'in batısındaki Oran kentine gideceği bildirilmişti. Bu arada korsanların uzun görüşmeler sonucu serbest bıraktıkları 12 yolcunun sağlık duramunun iyi olduğu bildiriliyor. Yolcuların sağlık kontrolü için kaldınldıklan hastanenin hemşirelerinden biri, görünürde kimsenin yaralı olmadığını söyledi. Oldukça yorgun Ermenilerin (Baştarafi 14. Sayfada) ya alınan ve geçen şubat ayında Özal hükümetince askıdan indirilen SEİA ek mektubu, TürkABD YDOSG toplantılannı, "savunma işbiriiğinin her yönüyle ele alındıjiı bir forum" olarak tanımlıyor. Edinilen bilgilere göre, bu YDOSG toplantısında Türk tarafı, ABD'deki bütçe kısıtlamaları nedeniyle sürekli kesintiye uğratılan askeri yardım yerine savunma sanayii alanında işbiriiğinin arttınlması gereğini vurgulayacak. ABD heyetinin ise görüşmelerde, Türkiye'deki ABD askeri varlığının faaliyetlerinin genişletilmesi konusunda nabız yoklayacağı şu konulan gündeme getireceği belirtiliyor: 1. Sovyetler Birliği'ndeki askeri faaliyetleri ve nükleer denemeleri izlemeye dönük Pirinçlik (Diyarbakır), Sinop ve Belbaşı (Ankara) dinleme istasyonlannın modernizasyonunun hızlandınlması. Özellikle INF Antlaşmasının öngördüğü çok sıkı denetleme karşısında bu konu ABD için özel bir önem taşıyor. 2. Incirlik'teki 18'er uçaktan oluşan F4 filosuna 24'er uçaktan oluşan 2 F16 filosunun ilave edilmesi. ABD, tspanya'daki Torrejon üssünün kapatılacak olmasından dolayı bu konuya da önem veriyor. 3. ABD savaş gemilerinin Türk limanlarından daha fazla yararlandırılmaJan. Özellikle Ortadoğu'daki karışıklık ve IranIrak sa vaşı çerçevesinde lojistik destek gereksinimi artmış olan ABD'nin uzun bir zamandır bu konunun üzerinde durduğu biliniyor. . 4. Washington'un bölgesel çıkarlanna hizmet edecek şeküde İncirlik'ten dahageniş kapsamlı bir şekilde yararlanılması. TürkABD ilişkilerinin en hassas noktalanndan birini oluşturan bu konuya Ankara bugüne kadar kesin karşı çıkmış bulunuyor. 5. Sovy\tler Birliği'ne, propaganda uns^ru ağır basan yayınlar yapan Amerikan radyo istasyonlannın sinyallerinin güçlendirilmesi için Türkiye'de anten kurulması. Sovyet lideri Mihail Gorbaçov'un açıklık politikasının getirdiği kimi boşluklardan yararlanmak isteyen ABD'nin son bir iki yıldır üzerinde durmadığı bu konuyu tekrar gündeme getirebileceği bildiriliyor. Ankara'nın ABD talepleri karşısında getireceği temel yaklaşımın. "NATO kapsammdan çıkılmaması ve Türkiye'nin Sovyetler Birliği Ue olan iyi ilişkilerinin "gözetilmesi" olacağı bildiriliyor. Öte yandan ABD Savunma Bakanlığı Askeri Istihbarat Dairesi Başkanı General Perroots, Ankara'da Milli Savunma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile temaslannı sürdürüyor. ABD Büyükelçiüği'nden edinilen bilgiye göre, Perroots temaslan sırasında INF Antlaşması sonrasında gündeme gelen konular üzerinde duruvor. Tatlıses (Baştarafi 14. Sayfada) sürtüşmeyi dinleyicileriyle kendisi arasında bir şarkı isteği konusuna indirgemeye çalışıyordu: "Güvenlik eldplerine kanşnuunalannı soyledi m. Kürtçe türku istediler. Düşünun, bir gazinoda sizden bir şarkı isteniyor. Siz bildiğiniz halde okumuyorsunuz. Bu ayıptır. Ben de Kürtçe biliyorum. Kürtçe türkü istemeleri anormal bir şey değil." Kendisinin sanatçı olarak bu tür müdahalelere ne engel olacak gücü ne de arzusu olduğunu vurgulayan Tathses, her turlü siyasal düşünceye saygısı olduğunu belimikten sonra sözlerini "Katabalığı bulmuşlar, görüşlerini yaymak için faydalanıyorlar. Ben bunu normal karşılarım" şeklinde surdürdü. "Göniil isterdi ki boyle bir olay olmasın en azından yabancı basın için" diye ekledikten sonra bir Fransız gazetecinin, 'Türkiye'de de Kürtçe şark'ı istendiğinde söyleyebiliyor musunuz?" şeklindeki sorusunu Urfalı sanatçı, "Türkiyei de de isterier, okuyamayız. Ama onlann da hoşuna gidiyor benim de" şeklinde yanıtladı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle