28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER aynmı yapaydır. Sadece yasaya uymak her zaman şerefli bir davranış değildir. Yasaya uymak, ahlaka uymak şeklinde anlaşılırsa üstün bir anlam kazanır. Fakat bunun için de yasalann ahlakh olmaları şarttır" (3). Gerçekten ceza ve yargılama yasalan insan haklanna, insanlık yasalarına dayandığı ölçüde bir değer kazanabilir. Ceza ve yargılama yasalan değişebilir, ama insanlık yasalan değişmez, bu yasalar evrensel yasalardır. Bu konuda önemli bir nokta da hukuk ile ahlakın ilişkisidir. Kuşkusuz "hukuk = ahlak"tır denilemez. Ama ahlaksız bir hukuk da olamaz. Ahlak kurallanna aykırı yasal duzenlemelerle bir toplum yönetilemez. Anayasa hukukunun, insan haklanna dayalı hukukun ve öğretinin (doktrinin) bu verileri karşısında 3216 sayılı Pişmanlık Yasası'nın ahlak değerlerini koruyan bir yasa olduğunu söylemek olanaksızdır. Bu yasa, insan onurunu, insan haysıyetini ve kişiliğini yaralayan bir nitelik taşımaktadır. Bu yasa, tutuklu sanığı, "ölüm cezası" ile "cezadan kurtulma" hatta sahverilme gibi insanlık açısından korkunç bir iki tutum arasında bırakan bir yasadır. Bu yasanın sağladığı cezadan kurtulma yolları karşısında sanık, tum ahlaki değerlere sırt çevirebilmekte, geçmişini inkâr edebilmekte, kendi kişiliğini, insanlık onurunu bir yana itebilmekte ve suçsuz bir insanı ya da insanlan suçlama yollarına yönelebilmektedir. Böyle bir yasanın adalete yardımcı olduğunu söylemek de olanaksızdır. Tahliye edilen itirafcı samklann dışanda, bazı sanıklar hakkında gerçek dışı ifadeler vermek zorunda kaldıklanru söylemeleri, bundan vicdan azabı duyduklannı anlatmalan, kendilerıne nasıl menfaatler vaat edildiğini, paralar odendiğini açıklamaları duşüncelerımizın yenndeliğini ortaya koymaktadır (4). Çağdaş anlayışta devlet nasıl adam öldüremezse, bireyin kişiliğini de yok edemez, etmemelidir. Ona suçsuz insanlan suçlama yollannı açmamalıdır. Böyle bir tutum, çağdaş devlet anlayışı ile bağdaşamaz. "tnsanüstü yapay kurallar yaratmak ve insanı bu kurallara feda etmek hümanist doktrine ters düser" (5). Çağdaş devletin görevi, insanın kendi kişiliğini ve onurunu korumasına yardımcı olmaktır. Itirafçılık Yasası'nın; itirafcı sanık anlatımlannın doğruluğunun emniyet örgütlerinden, yürütme organı birimlerinden sorulması, araştınhnası yolundaki hukmü de yargının görevlerine bir tecavuz, emniyeti mahkeme yerine koyan ve yargının bağımsızlığını zedeleyen bir hükümdür. Pfsmanlık Yasası Yargı, kesinlik ister, kuşkuya karşıdır. Kuşkulu bilgilere dayaiı bir hüküm, gerçeği yansıtamaz. Böyle bir hüküm adalete yardımcı olamaz. lürafçı samklann, kendilerini idamdan ve cezadan kurtarmak için verdikleri anlatımlara dayaiı hükümler, adalet tarihimizde kuşkulu kararlar olarak yerini alacaktır. PENCERE 31 MART 1988 ' "Kaos" Ne Zaman Oluşur?.. Takvime baktım.. Yarın 1 Nisan. Şakayı çağrıştıran bir takvim yaprağı değil mi? Zaman cabuk geçiyor, 1988'in dördüncü ayına göz açıp kapayıncaya kadar geliverdik. 1989'a şunun şurasında ne kaldı? 1989'da seçim var. Herkes aklını yerel seçimlere taktı, ama cumhurbaşkanı seçiminın de eli kulağında. Daha geçen yaz, Evren'in yerine Özal'ın geçeceği yolunda yorumlar yapılıyordu. Eh, Mecliste ANAP'ın ezıci çoğunluğu, Başbakanın da Çankaya'ya tırmanma hevesi yok mu? Neden olmasın? • Hürriyet Gazetesi, dünkü sayısında, tırnak içinde bir tumceyi manşetıne oturtmuş: "Özal çıldırdı." Oysa çıldırmadı Özal, "12 Eylürü 2000 yriına taşımak planı" nı uygulamak için çırpınıyor. "Merkez partisi, alternattfsiz ikttdar kimliğıyle değişmez ekonomi modelini vesayet demokrasisinde yurütmekle görevli" âegil mıydi? 12 Eylül takvımı bu plana göre hazırlanmıştı: 19801983'te asken yönetim 1983'te güdümlü seçım. Seçim dönemi beş yıla çıkarıldığı için, 12 Eylul, Başbakanhk konutunda 1988'I, Çankaya'da 1989'u bulacaktı. İyi kötü işleyen bu planda ekonomik çöküş yüzünden değismeler yapıldı. Çöküşü zamanında gören Sayın Özal, 86 ve 87 yıllannda seçim ekonomisi uyguiayarak erken seçıme gitti. ANAP'ın dış destekleri sürüyordu; ikiıdar dört yılda 24 milyar dış borçla beslendi. Seçim Yasası değıştirildi. Devletin bütün olanakları kullanıldı. 29 Kasım'da Özal çıktı sandıktan... Başbakan diyor ki: ' Seçim 1988'e ertelenseydi, Türkiye bir daha içinden çıkamayacağı çok büyük bir kaosun içıne girerdı. 1986198Tde yapılacak zamlar, şimdı tamamen yapılarak aradakı farklar kaldırılacaktır. 1992'de (muhalefetin) hesabını tamamen göreceğiz." (Cumhuriyet 30 Mart 1988) Özal'ın "seçim zaferi"nm faturasını içe dönük yüzünde halk ödüyor, dısa dönük yüzünde devlet... • 1988 ve 1989 önemli iki yıl. Dış borçlar nasıl ödenecek? Yerel seçimlerde ne otacak? Çankaya'ya kim oturacak? Ekonomik çöküş nasıl durdurulacak? 12 Eylül takvimi nasıl işletilecek? özal'ın hesabı şöyle: Dtş borçlan yeniden borçlanarak ödemek zorundayım. öyleyse iktidarda kalmak için ekonomide ve siyasette dış güçler ne diyoriarsa onu yapacağım. Kımsenin gözünün yaşına bakamam. Bu hayat memat sorunudur. Vergi mi vergı, zam mı zam. Önümde beş yıl var. llk gunlerde herkes bağınr çağırır, ama zaman geçtıkçe unutulur. Butçeyi denkteştirebilirsem ve enflasyonu aşağıya çekebılırsem düze çıkarım, 1992'ye daha çok var. Ve Özal, dışarıdan taze borç bulmak için dış ekonomik çevrelerın koşullannı acımasızca Türk halkına uygulamakta gözünü budaktan sakınmıyor. Bir bakıma aferint.. • Ancak iki soru işareti var: 1) Toplum bu baskıya daha ne kadar dayanabilecek? Ekonomik yıkıma karşı yükselen siyasal muhalefet patlamaya dönüşurse iktidar ne yapacak? 2) Dış ekonomik çevrelerin bütün istekleh yerine getirildiği halde enflasyon tırmanışını sürdürürse ve acı ilaç iyileşmeye yetmezse ne olacak? Çünkü toplum Özal'ın sözünü ettıği "kaos"a doğru şimdi sürüklenme tehlıkesı karşısındadır. Sekız yıldan beri uygulanan bir "model" eğer çökmüşse, halk özverisınin sınırına dayanmışsa, erken seçimle sağlanan parlamento çoğunluğu her türlü baskıyı uygulasa da işe yarayacağı kuşkuludur. "1992'de muhalefetin hesabını tamamen görmek" isteyen Özal'ın hesabı akla yakın gelmiyor. HALİT ÇELENK Hukukçu Kamuoyunda Pişmanlık ya da Itirafçılık Yasası olarak bilinen 3216 sayılı yasanın yürür'.ük süresi iki yıl daha ıızatıldı. Bu yasaya göre yasadışı bir örgüt yanlısı olup da örgüt hakkmda yetkÜi yerlere bilgi vererek ve açıklama yaparak örgütün dağümasına ya da ortaya çıkanlmasına yardımcı olanlann cezalan hafıfletilmekte, ölüm cezası yerine 15 yıl, ömür boyu ağır hapis yerine de 10 yıl ağır hapis cezası verilmekte ve itirafcı sanık salıverilebilmektedir. Uygulamada, itirafcı sanıklar tanıdıklan ya da tanımadıklan kişiler hakkında, çoğu kez gerçeğe aykın açıkJamalar yapmakta, onlan suçlamakta, yasanın getirdiğı olanaklardan yararlanma ve kendilerini kurtarma yollarına başvurmaktadırlar. kuk kurallarına, insan haklanna dayaiı bir hukuk anlayışına uygun olması, "hukukun üstünlüğü" ve "hukuk devleti" ilkelerinin vazgeçilmez koşuludur. Ancak siyasal iktidarlar, dayandıklan sınıflann çıkarlannı korumak için sözü geçen ilkeleri sık sık çiğnemektedirler. Itirafçılık Yasası bunun son ve çarpıcı bir örneğini oluşturmaktadır. Düşünmek gerekir Emniyetin topladığı bilgilerin doğnıluğunu kim saptayacaktır? Bu bilgiler nereden, hangi ölçulere göre toplanmıştır? Bilgilerin toplanmasında hangi yöntemler uygulanmıştır? Bu bilgilerin nesnel ölçülere göre mi, öznel ölçulere göre mi toplandığını ve derlendiğini kim inceleyecektir? Bu bilgileri derleyen görevliler yargıç niteliğinde kişiler olmadığına göre mahkemeler, bu görevliler tarafından verilen raporlara göre nasıl hüküm oluşturacaklardır? İtirafcı sanık anlatımlarının, emniyet bilgileriyle karşılaştınlarak bundan bir sonuç cıkarma yoluna gidilmesi; kuşkulu anlatımlann başka kuşkulu bilgilerle doğrulanması sonucunu doğracaktır ki bu, bilinmeyeni bilinmeyenle çözmek demek değil midir? Oysa yargı, kesinlik ister, kuşkuya karşıdır. Kuşkulu bilgilere dayaiı bir hükum, gerçeği yansıtamaz. Böyle bir hüküm adalete yardımcı olamaz. İtirafcı samklann, kendilerini idamdan ve cezadan kurtarmak için verdikleri anlatımlara dayaiı hükümler, adalet tarihimizde kuşkulu kararlar olarak yerini alacaktır. 1) 2) 3) 4) 5) 6) Yışam Haklu ve Boynllan: S J OU$andışı Vırplımılır: S . l l Prof. Fanık Eran: Ceza Hukukusda H i m u b t Doktria. S:36 Yeni Gundem. Ek. Nasıl Idrafçı Oldnn? Mıutafa Ekmekfi: Carahoriyel. 13/3/1988, lnsana Scri. Prof. Fanık Eran: C m HakuknMta Hanraist Doktria, S.41 Her şey insan için... Ünlü Yunan düşünürü Protagoras " H e r şeyin ölçüsü insandır" diyordu. Anayasa hukuku uzmanı Sayın Hocamız Bahri Savcı da "insan hakları öğretisinin ekseni insandır, merceği insandır" demektedir (1). Sayın Hocamız Fanık Erem'e göre "hukukun bütün tarifleri eksiktir. Doğrusu şudur: Hukuk insanlıktır. Gerçek hukukçunun çabası bu yöndedir. Onu başanya göturecek tek araç akıl çağına yakışır olandır. Geri kalana inanmamalı. Geri kalan yalandır" (2). Bu sözler, hukukun insan için var olduğunu, insanın kişiliğini, onurunu, insancıl değerlerıni koruması gerektiğini anlatıyor. Başka bir deyişle hukuk, insan içindır. İnsan hukuk için değildir. Nasıl kı çağdaş devlet anlayışında, devlet insan için ve insan devlet için değilse. "Yasalan idare eden yasalar da vardır. Bu da insan haklan ve ahlak yasalandır. Hukukahlak Hukuk ve yasa Yasa ile hukuk arasındaki ayrım bilinmektedir. Bir yasa haksız, ahlak kurallarına ve kamu yaranna aykın olabilir. Köleliği haklı gören engizisyon döneminde ikrar elde etmek için uygulanan işkence yöntemlerini olağan yargılama biçimi olarak kabul eden, bir sınıfın öteki işçi ve emekçi sınıflar Uzerinde baskı aracı olarak kullandığı lokavtı bir " h a k " olarak niteleyen yasalar bunun değişik örnekleri olarak anımsanabilir. Ama hukuk ve özellikle "ınsan haklanna dayaiı hukuk" kuralları bu haksızlıkları, baskı yöntemlerini ve ahlak dışılıklan reddeder. Temelde yasaJann, hu EVET/HAYIR OKÎM AKBAL OKURLARDAN Mucize Yaratanlar!.. Başbakanhk Devlet Arşivleri "Bizler MT.A Genel Müdürlüğü'ne bağlı Orta Anadolu Bırincı Bölge Müdürluğu'nde çalışan ışçıleriz Sıze gönderdiğımiz maaş bordroları ile bizler dunyanın hıçbır ulkesinde görülmeyen mucızeyı yaratıyoruz." Bu bordrolardan bırer örnek mı ıstiyorsunuz1? Buyrun Lıse çıkışlı 12 yıllık işçı N R'nın brüt maaşı 112.341 lıra, kesıntilerden sonraeline geçen ise 71.138 lira! Kesintılerın toplamı 41.138 lira!.. Yıne lıse çıkışlı 16 yıllık KY'nin elıne geçen 79.118 Irta, kesıntı toplamı 50 913 . Bir örnek daha vereyım. Lıse çıkışlı 16 yıllık işçi A.K. da ayda 90 bin lıra alıyor.'.. İşte çağ atladığı söylenen Türkiye'de on bir yıllık bir öğrenim yapmış; en az on iki, on altı yıllık bir çalışma süresını doldurmuş emekçıler 70 ile 90 bın lıra arasında aylık ucretle geçinmek zorundadır! Gerçekten de "bir mucızenın yaratılması"dır bu. Bu mucızeyı yaratan da kımler? "Ülkeye çağ atlattık" dıye övünerek dolaşan Bay Özal ve takımı.. Çağ atlayanlar var, ama emekçıler degıl' ANAP çevresınde toplaşanlar, Özal'ların yakınları, dostları, çocukları, damatları.. İnsan utanıyor. Mınicik bir ekmeğın yüz ellı lıraya alındığı bir ülkede seksen doksan bın lırayla bir ay gecınmek. kendıni, aılesıni beslemek, ev kirası vermek, sağlık giderı, okul gideri, giyim kuşam gideri ve daha başka gıderlerı sağlayabilmek... Nâzım Hıkmet "Dunyanın en tuhaf mahlukusun" der kuzu gibı güdülen insanlara, daha doğrusu 'koyun gibı' salhaneye koşa koşa giden yurttaşlara!. Dunyanın en cok mucize yaratan insanlarıdır ınsanlarımız. Hakları ellerınden alınmıştır, grev yapabilmek önemli bir silah olmaktan çıkmıştır; yürüyüş yapsan başın derde gırer, hakkını arasan patron ister devlet, ister özel sektor senı anarşıst dıye mımler!. Çaresiz boyun eğersın, yetmış seksen bın lırayla bir ay çalışır yaşamını surdürmeye, daha doğrusu sürünmeye mahkum edersın kendıni... Başka işe geçmek mı? Nerde ış? Mılyonlarca ışsiz ordusuna sen de mi katılmak ıstıyorsun? Al yetmiş seksen binı otur oturduğun yerde!.. Emekçi arkadaşlar şöyle yazıyorlar: "1982 yılında Bulend Ulusu zamanında 1978 yılı ve daha önce kurulmuş kooperatrflere kredi verıleceğıne daır geçıcı bir yasa çıkmıştı Bizler de 1978 yılında kurulmuş fakat yürutulemeyen bir kooperatıfı devraldık 66 kışıyı üye yaptık, altı ay ıçınde plan ve projeyı çizdırerek ıhale ile yapıma başlattık. 82 yılında toplu konuta başvurarak kredı talebınde bulunduk, kredimız ancak 84 ağustosunda belli oldu, uye başına 1 mılyon 900 bın lira kredıyi Emlak Bankası kanalı ile almaya başladık. Kredı faizı de yuzde 17 ıdı. İnşaata başladığımızda demirın kilosu 61 lıraydı, çımentonun torbası 500 lıra. 84 yılında demır 110, çımento ise 750 lıra oldu. Bıze verilen kredınin yetnrceyeceğtnı bıldığimiz ıcin ek kredi ıstedık, 500 bın lıra daha kredı verdıler, faız ise yüzde 25 olarak belırlendi. Bu arada firma işı bıraktı, kooperatif üyelerı toplanarak emanet usulü ile yapımı yürütmeye karar verdı. Bu arada demir 190, çımentonun torbası 1000 lira oldu." Emekçilerin kurduğu kooperatif sonunda yapımı tamâmlar, üyelere de evlerı teslım eder Ama bankadan alınan kredı mıktarı 2 mılyon 400 bın lıra ıken bu borç bırden herhalde bir nedene dayandırılarak 3.5 mılyona çıkarılmış, yuzde 17 faızden her kooperatif üyesının Emlak Bankası'na ayda 50491 lıra ödemesı ıstenmış... (Arkast 13. Sayfada) Bilinmesi gereken dev kuruluşlanmızdan biridir. Sultanahmet'tedir. Burada imparatorluk doneminin belgeleri, yerli ve yabancı araşlırıcılann incelemelerine sunıdmaktadır. Tarihçi yazar Mıthat Sertoğlu 'nun belgelik için hazırladığı, 1955 yılında basılmış Kılavuı'da belirtildiğine gore belgelikte, 23 (yirmi uç) milyonun ustünde belge bulunmaktadır. Bunlarm buyuk bir bölumunun aynmı yapılmif, kısa başlıklan deftere geçirilmişrir. Aynm işi uzmanlarca surdurulmektedir. Bu çalışmaların aynnttlanndan soz etmek benim yapabıleceğim bir ıj değil. Yetkililerin belgeliğin dunu. bugunu, yarım ustune topluma aydınlatıa, sevindirici bilgiler vermesini dilerim. Ben, iarlığından ovunç duyduğum bu kuruluşa değgin birkaç göruşumu yansıtacağım: Belgelik ten yararlanmak için yapılan başvuruya Ankara 'dan olumlu yanıt gelince inceleme kapılan açılıyor. Birer kişilik 50 masanm bulunduğu salona girebiliyorsunuz. Buradaki görevliler, bilgileri ve sıcak davranışlan ile size yardımcı oluyorlar. Araşttrmacılar da yardımlanm eârgemiyorlar. Yuzlerce ynl oncesinin belgelerindeki yazılann okunması oldukça güç. Osmanlı abecesindeki sesli harflerin yetersizliği ve yazılann herekelendırılmemış olması, konular iyi bitinmediğinde, önemli yanlışlıklann yapılmasına neden olabiliyor. Osmanlı saraymdan yoneticilere ve yoneticilerden saraya yazılan yazılann, genellikle halk dili ile ilgisi yok. Orneğin: Kuttaı larık (yol kesenler), kesretı nuzulu baran (sağanak yağmur), bızeban Alı (dilsiz Ali), halkın kullandığı sozcukler değil. İnsan bu durumda Ataturk'un gerçekleştirdiği dil özleşmesinin değerini daha iyi anhyor. Kılavuzda gorduğume gore en eski belge, tsa 'dan sonra 1300 tarihini taşıyan, Şemsuddin B. Huseyin Vakfiyesi'dir. Salonun bitişiğinde çok değerli sozcuklen içeren bir betiklik (kutuphane) var. Burada gördüğum bir sözluğe değinmeden geçemeyeceğim. Bu, Polanyau dil bilgini Meninski'nin (16231698) 1660'da Viyana'da basılan OsmanlıcaLatince sozluğunun gene Viyana'da 1780 yılında basılan ikinci basısıdır. Buyuk boyutlu cilt, toplam 3949 tayfadan oluşmaktadır. Sozcukler Osmanlıca sıraya gore dizilmıstir. Yanlannda kokenleri verilmiştir. Üniversitelere, hiç olmazsa 17. yuzyıldaki Turkçe sozcuklerin saptanmasmda, yararlı bir kaynak olabilir. Arapça ufuk, sozcuğünun karşıuğı, guk kenarı olarak gösterilmiftir. Incelediğimiz belgelerin, isteneniz, eslerini (fotokopilerîni), en gelismiş aygıtlarda, çok ucuza yaptırabilirsiniz. Sozlerimi bu konuya değgin bir istekle bitireceğim: Çektirdiğiniz bu esleri alabilmeniz için parasını Defterdarüğa yatırmak zonındasımz ki, bu zaman yitimine neden oluyor. Yoneticiler de bu durumdan yakındıklanna • gore Defterdarlığa gitmek anlamsızuğı, çozulmez bir duğum sayılamaz. Ruştu Ergun İSTANBVL BHT Her cuma saat 16.00 da İstanbulDüsseldorf Aynı akşam. 19.30 da Diisseldorfistanbul Ve saat 0.1 de İstanbullzmir BHT Her cuma saat 10.30 da Istanbullzmir Ve aynı gün saat 13.00 de izmirlstanbul CHARTER ŞEFERLERİYLE HİZMETİNİZDEDİR. BOGAZİCİ HAVATASIMACIUeiBHT Uılh hu\üi ılıçınuuk aıılm Genel Mudurluk Tel 131 61 00 Turkıye Satış M u d f i u g u T e l 151 31 (M 143 76 95 Turkıye Satıs buıolan Btanbul Tel 156 08 00146 94 46 Ankaıa Tei 136 12 16 IzmırTel 37 29 68 Küşadası *el 13 35 CHARTER ŞEFERLERİYLE HİZMETİNİZDEDİR. BOfiAZlCl HAVA TASIMACIUGlBHT 'Mıllı ha\a<ılı<;ınıı:ıhı alılım Genel MuOurluk Tel 131 61 00 Turkıye Satış Mudurlugu Tel 151 31 04 143 76 95 Tuık ,e Satıs Duıolan Isianbu! Te' 156 08 00146 94 46 Ankara Tel 136 12 16 2T ' T e ı 37 39 68 Kuşadası Tel 13 35 TURK HAVA YOLLARI ANONİM ORTAKLIĞrndan Ortaklığırruz ihtıyacı 400.000 mt. tülbent bezi kapalı zarfla teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Anılan 400.000 mt. tülbent beânin toplam tahmini bedeli 120.000.000. TL. olup, konuya ilişkin geçici teminat tutan 4.800.000. TL.'dir. Kapalı zarfla verilecek teklif mektupları en geç 20.04.1988 günu saat 17.00'ye kadar lstanbul, Şişli Abidei Hürriyet Cad. Vakıf tş Hanı B Blok Kat 5 adresinde THY A.O. Alım Satım Kurulu Başkanlığı'nda bulundurulacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul edilmeyecektir. Konuya ilişkin ihale 21.04.1988 günü saat 14.00'te yukandaki adreste yapılacaktır. Tahmini bedeli aşan teklifler değerlendinne dışı bıraküır. Şartnamede istenilen tum belgelerin ash veya noterden tasdikli suretlerinin ibrazı gereklidir. Şartnameler yukanda belirtilen adresten temin edilir. Ortakhğımız 2886 sayıh Devlet İhale Kanunu'na tabi olmayıp, ihale konusu tülbent bezini alıp almamakta, dilediğinden kısmen veya tamamen almakta serbesttir. TÜRK DİLİ DERGİSİ 5 . S A Y I : Ahmet Miskıoğlu, Ismet Zekı Eyuboğlü, Ali Yuce, Prof. Dr. Nermi Uygur, Omer Asım Aksoy, Sait Maden, Doç. Dr. Mustafa Durak, Ketnal Bek, Naim Tiralı, Behzat Ay, Tahır Özçelik, Arat Ovalı'tun yazılanyla... Sıirdurum: 3000 TL. Eder artışlan surdunırn tutannı etkilemez. P.K. 118 Kadıkovİstanbul PEBMASHAKP ÇELİK SA1TAYÜ A.Ş. Asgan 7 yıl derıeyımlı yukseK okul Asgan 5 yıl deneyımlı yuksek oxul mezunu BAYAN (ŞEF MUAVTNİ) Ocret tatmiTLkardır Muraoaatlar gızlı tutulur Adres Mahmutbey Ikıtelh Köyu. Mehmet Akıf Mah Tagocaklan Yolu No9 BAKIRKÖY Tel: 584 05 84575 21 99575 90 97 MALİYET MUHASEBE ELEMANLARI ARIYOR mezunu BAYAN (ŞEP) SATILIK OTO SAHİBİNDEN MART 1988, YENİ TİP, SIFIR KARTAL. 356 73 53 Özgürlük ve maceranın tadı 1979 YIU ICRA PL467 TEDBİR UYARINCA SİGARA SAĞLIĞA ZARARLIDIR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle