21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 MART 1988 • • • • HABERLERİN DEVAMI CUMHURtYET/13 200 milyon (Baştarafı 1. Sayfada) Herhangi bir yükleme boşaltma işleminin yapılmadığı, sadece bahkçı teknderi ve yatlann demirlediği Kalkan Limanı'ndaki hayali ihracat olayı 18 ocakta meydana geldi. Ongü Dış Ticaret (Ankara), Betaş Beton ve Turizm (Mersin), An Turizm ve Ticaret (Ankara), Boncuk Gıda ve İhtiyaç Maddeleri (Istanbul), Çağ Denizcilik Dış Ticaret (tstanbul), Destek tç ve Dış Ticaret (tstanbul), Başar Dış Ticaret (Istanbul), Sunpa Sanayi Ürünleri tmalat ve Ticaret (İstanbul), Tuna Turizm tşletmeleri (Istanbul) adlı dokuz firma 17 ocak günü Kaş Gümrük Memurluğuna başvurarak Avusturya, İngiltere ve Malta'ya patates ve çeşitli sanayi üriinleri ihraç edeceklerini bildirdiler. Merkezi Istanbul'da bulunan ErPetrol Limited Şirketi'nin hazırladığı gümrük beyannameleri dokuz fırmanın temsilciliğini alan lsmail Aktaş tarafından gümriiğe verildi. Toplam 174 adet beyannameden oluşan ihracatta yurtdışına gönderileceği belirtilen mallar şunlardı: 60 ton patates, 46 sandık enjektör pompası, 104 koli kara nakil vasıtalan rot borcu, 150 sandık yağ filtresi, 50 sandık overlok dikiş makınesı iğnesi, 80 koli motorlu araç el aleti planya bıçağı, 450 koli çeşitli oto yedek parçası. Kaş Gümrük Memurluğunda görevli Mehmet Gökoğlu, Tahsin Yetkiner ve Abdullah Demir, toplam ağırhğı 1800 ton olan bu mallann Nazar adlı Türk bandıralı, kaptanlığını Servet Genç'in yaptığı gemiye ytlklenerek yurtdışına gönderildiğini doğruladılar ve gümrük beyannamelerini onaylayıp imzalannı attüar. tki gün içinde gemiye yüklendiği bildirilen mallarla birlikte Nazar gemisi 61925 sayılı yola uygunluk belgesi ile demiraldı. İhracatı gerçekleştiren fırma yetkilileri, bu ihracatın karşılığı olan yaklaşık 20 milyar lira tutanndaki vergi iadesinin bir bölümünü almak üzere Merkez Bankası tstanbul Şubesine gittiler. Banka yelkilileri bugüne kadar hiç ihracatın yapılmadığı Kalkan Limanı'ndan bir kalemde gerçekleştirilen 198 milyon dolarlık ihracattan kuşkulandılar. Bakanhk kontrolörlerinden Turhan Yükseloğlu olayı soruşturmak üzere görevlendirildi ve hemen Kaş'a gönderildi. Kaş'ta bir hafta süre ile gümrük memurları Mehmet Gökoğlu, Abdullah Demir ve Tahsin Yetkiner ile Kalkan'daki balıkçılann ifadesini alan kontrolör Turhan Yükseloğlu ön soruşturmayı tamamladıktan sonra daha ayrıntıh bir raporun ilerde hazulanacağmı belirterek Kaş Cumhuriyet Savcılığı'na bir ihbar yazısı göndcrdi. Üzerinde "çok gizli • çok acde" kaydı bulunan 64/1 numaraiı "snç duyunısu"nda özetle şu görüşler yer aldı: "KaşKalkan'dan yapıldığı belirlüen 198 milyon dolarlık ihracat ile Dgili ciddi kuşkular vardır. 1800 ton malın iki gunde yüklenmesi mlimkiin degildir. Kalkan'dan ifadesini aldıgımız bahkçılar, Nazar gemisinin limana girmediğini. sadece 45 bahkçı leknesinin gemiye 5060 ton kadar patates göturdıiğünu soylemişlerdir. Bahkcılar ve kalkanu yurttaşlar Nazar getnisine palalesten başka bir sey yiıklenmedigini bildirdiler. Limanın güvenliğinden sorumlu jandarma karakolunun komutam da benzer beyanda bulundu." Bu yaa üzerine harekete geçen Kaş Cumhuriyet Savcısı Ramazan Akın 6 mart pazar günü söz konusu üç gümrük memurunun yeniden ifadesini aldı ve tutuklanmalannı kararlaştırdı. Savcı, gemi kaptanı Servet Genç ve firma temsilcisi tsmail Aktaş'm da gıyabında tutukluluk karan verdi. Kaş Cumhuriyet Savcılığı'run 1988/151 sayılı soruşturma dosyasının bir ay içinde tamamlanması bekleniyor. Savcı Akın, olaya adı karışan tüm fırmalann yöneticilerinin tek tek ifadelerinin alınması gerektiğini söyledi. Akın konuyla ilgiii olarak şu açıklamayı yaptı: "KasKalkan ihracata eiverişli bir liman değil. Ne vinç var ne de lintan gorevlisi. Kaldı ki 1800 ton malın iki günde yüklenmesi de olanaksız. Gumrük memurlanna soruyonınr. 'Bu mallar yuklenirken başında mıydınız' diye, 'Evet' yaoıünı veriyorlar. 'Bir saatte kaç ton mal yüklenir' diyorom, 'Aşagı yukan 10 ton' diyorlar. Hesaplıyoruz, 1800 ton mal için en az 180 saat, yani 7.5 gün gerekli. Yahuzca patates yiikknmesinin doğru olduğunu saptadık." öte yandan olaydan kısa bir süre sonra Kaş'a gelen şirket avukatlarımn, Savcı Akın'a, "Bu işle sizin değO, Hazine Dış Ticaret Müsteşarlıgı'nın Bgilenmesi gerekli. Ülkeye döviz gelecek, ihracatı engelliyorsunuz" dedikleri ve gümrük memurlannı kurtaracaklanru söyledikkri öğrenildi. Türkiye'nin ocak ayı içindeki ihracatımn 905.4 milyon dolar olduğu açıklanmıştı. İhracatı gerçekleştirenlerin yüzde 8 normal vergi iadesi, aynca ihracat 30 milyon doların üzerinde olduğu için ytızde 6 munzam vergi iadesi alma haklan doğuyor. Böylece, toplam vergi iadesi tutarı yüzde 14'ü buluyor. Bunun üzerine, sanayi ürünlerine prim başına verilen teşvik primleri de eklendiğinde, bu oran yüzde 1520arasında bir ra• kama ulaşıyor. Bu durumda, alınacak vergi iadesinin toplamı yaklaşık 36 nüiyar lirayı buluyor. ANKARA'dan YALÇIN DOĞAH (Baştarafı I. Sayfada) Ardından "uçağın kimliğini" soruyorlar. "Air Canada" belli bir süre kimliğini saklıyor. Bunun üzerine zaten harekete geçmiş olan ve telsiz konuşmasıyla "bir esrarengiz uçağın Türk hava sahası içinde uçmakta olduğunu" öğrenen diğer merkezler de hazırlıklarını yoğunlaştınyor. Balıkesir, Eskişehir ve Kayseri hava üsleri harekete geçiyor. Birkaç tekrardan sonra, uçak "Air Canada'ya ait olduğunu" betirtiyor. Yani "Kanada Hava Yolları"na ait bir uçak... Kimliğin belirlenmesinden sonra, Türk yetkilıler "uçağın içinde ne olduğunu ve neden Türkiye'ye haber verilmediğini" soruyor. Uçaktakiler bu soruya "net bir yanıt vermekten kaçınınca", Kayseri Erkilet Hava Üssü'nden iki jet havalanıyor. Uçak Ankara üzerinden geçiyor ve Kayseri doğrultusundan Doğu1 ya, İran ya da Irak'a, belki de Lübnan'a doğru yol alıyor bu sırada. Herkeste aynı sorular: Önce neden haber vermeclen Türk hava sahasına giriyor? Sonra kimliğini neden bir süre saklıyor? Ardından taşıdığı malzeme hakkında bilgi vermekten neden kaçınıyor? Erkilet ten havalanan jetler "Air Canada"yı Kayseri yakınlarında yakalıyor ve "inişe zorluyor". Bir askeri jet uçağının yüktaşıyan bir uçağı "mecburi inışe aorlamasından" daha kolay ne olabilir ki? Kısa süre sonra jetlerle birlikte "Air Canada" da Erkilet Hava Üssü'rte iniyor. Her türlü önlem hemen alınıyor. "Air Canada" galiba halen Erkilet'te... Uçağın içinde de "çok büyük olasılıkla silah var". Ancak bu noktada yetkililer tüm zortamalarımıza karşın, net bir yanrt vermiyor. Ama tüm işaretler uçakta silah taşınmakta oluşu. Pekı, nereye gidiyor uçak?.. Yine çok büyük bir olasılıkla İran ya da Irak'a... Türk hava sahasından geçerek İran ya da Irak'a silah taşıyan bir uçak, "çaktırmadan" Türkiye'yi geçmek istiyor! Ankara'daki Kanada Büyükelçiliği bu konudaki sorumuza "bilgileri olmadığını" bildiriyor. Bunda ısrar ediyor. Ancak bir gün sonra bizi arayıp "herhangi bir gelişme, herhangi yeni bir bilgi olup olmadığını" öğrenmek istiyor. Akla şu olastlık geliyor: Kendini "Air Canada" olarak tanıtan uçak, belki "Air Canada değil". Ancak, kendısinın bildtrimi bu yönde. Olayın bize yansıması ile birlikte. önce bazı sorularımıza karşılık alıyor uz. daha sonra ise "konu esrar perdesine bürünüyor". Ama uçak şu saörların yazıldığı 30 mart günu saat 16 dolaylarında hâlâ Erkilet Hava Üssü'nde. Olay, bir yandan Türk hava sahasının çok sıkı bir denetim ahında olduğunu gösteriyor. Bir yandan da, özellikle İran ve Irak'a Türkiye üzerinden silah gönderilmesine karşı, hükümetin çok duyarlı davrandığını ve bundan bir süre önce açıklanan politikanın korunduğunu ortaya çıkarıyor. Peki, Türk hava sahası iran ve Irak'a kapalı mı, değil mi?.. Başbakan Özal iki hafta kadar önce Antalya'da bize verdiğı özel demeçte "kapalı olduğunu" söylemiş, iki gün sonra da Ankara'da bir başka soru üzerine "hava sahası açık" karşıhğını vermişti. Şu anda Türk hava sahası açık. Ama, "Air Canada" uçak olayındaki esrarengiz perde henüz kalkmış değil. En azından herkes sözbirliği etmişçesine dilini iyice tutmuş durumda. Bakanlar Kurulu toplandı Türkiye yeni bir Irak haritasına seyirci (Baştarafı 1. Sayfada) ten ve bir "Türk dostu" olduğunu söylemekten kaçınmayan ABD eski Dışişleri Bakanı Alexander Haig, öteden beri Türkiye'yi, "Ortadogu Stratejik Konsensüsü" adını verdiği bölgesel itüfak içinde değerlendirıyor. Haig'in bu tezine göre "Ortadogu bir bülün. O halde bu bulünlüğun ortak amaç motivasyonunu ön ptana çıkarmak gerek. Ortadoğu'da aynı çıkarlan paytaşan ülkeler Arap, Türk, Yahudi olmalanm birkenara bırakıp stratejik konsonsüse varmalı, kendi aralannda ortak çıkarlar saptamalı. Bu saptama dahi Batının Körfez'deki çıkarknna hizmet eder." ABD eski Dışişleri Bakanı Haig, aynı zamanda, Türkiye'nin askeri yonetim altında bulunduğu İ950 sonrasında bizzat Türkiye'ye gelerek Ankara'nın Amerikan çevik kuvvetine mutabakannı almaya çalışan en üst düzey Amerikan yetkili. Haig, o dönemde, Körfez savaşının Türkiye açısından en büyük tehlikesinin Yumurtalık Petrol Boru Hattı ve Kürt sorunu olduğunu çeşitli defalar vurgulamış ve lran'ın, "Yerel unsurlara, bolge cografyasının yeniden çizilecegini ima eden taahhütlerde bulunduğuna dikkat çekmişti". ABD'nin en önemli stratejisti sayılan Prof. Albert Vohlstetter da, geçen aylarda aralannda bizim de bulunduğumuz bir grup gazeteciye, Keıkük'ün, bolgenin yumuşak karru olmaya başladığını söylemişti. Kısa bir süre ABD Başkan aday adayı da olan Haig, Kerkük tedırgınliği ile ilgiii sözlerine şöyle başladı: "Yüiardır, 'bolge dışı' diye adlandınlan, NATO'nun sorumluluk alanı dışındaki bölgede meydana gelebilecek bunalımlar karşısında neler yapılabilecegini tartışıyoruz. Ki bu tür olajlar ittifakın güvenligini tehdit ediyor, ama cografik sımrlan içinde bulunmuyor. Körfez savaşı da bunlardan birisi. Bugün Batı Avrupa ve Japonya bizden çok daha fazla Körfez petrolüne muhtaç. Daha da ölesi, önemli bir Amerikan müttefiki ve aynı zamanda NATO iiyesi olan Türkiye, savaşan iki taraf üzerinde etkili olabiliyor. Türkler lran'ın Kuzey stratejisini büyük bir ilgiyle takip ediyor." Türkiye'nin "Bir yandan Kürt sorunu olduğunu, diğer yandan Irak'lan petrol aldıgını, öbür taraftan da SSCB üzerinden gerçekleşmesinin güçiügu göz önune alınırsa, İran'ın gelecekteki petrol ihracat kapısı olacagım" kaydeden Haig, "Ben inanıvorum k>, tran, maglup bir Irak'ın siyasi cografyasını yeniden çizmeye kalkışırsa Türkler buna seyirci kalmaz" dedi. Haig bu çümleden sonra aynen şunlan söyledi: "Yani burada dediğim sudur: Bölgede ittifak filolan var. ABD Körfez'deki Batı çıkarlan için ağır bir yük omuzlamış durumda: Çevik kuvvet var. Zaman bence yeni bir ittifak koordınasyonu için gerektiğinden fazla olgunlaşmış durumda. Ancak bu, hiçbir zaman dostlanmızın kendi gütenliğini ilgilendiren yeni inisiyatifler konularında onlan sonradan 'de facto' olarak bilgilendirmek gibi dış politika halalan ile mümkün olmaz. Beynıt fiyaskosunun 4ekranna izin >eremeyiz. Politika tamamen multefiklerimule bir4ikte koordine edilmeli. yük paylaştlmalıdır. NL\on dömeninin eski, iki yastık tezi, güvenliğimizi yerel dengelerin eline terketti ve can kaybına yol açtı. Ileriye bakmak zonındayu. Batının çıkarlannın Körfez savaşı sonrasında da garanti altında kalacagı bir güvenlik yapısı gereklidir." Haig, bunun sağlanmasının, NATO'ya, bölgedeki bunalıma "poralel bir bakış" geliştirerek mümkün olabileceğini ileri sürdü. Haig'in bu sözlerine yol açan Kerkük tedirginliği, Irak'ın yenilmesi durumunda Kuzey Irak'ın Kurtlerin denetimine gecmesine yol açacak olası İran inisiyatiflerinder. kaynaklanıyor. Türkiye'nin tükettiği petrolün üçte biri, bu bölgeden geçen petrol boru hattından sağlanıyor. Türkiye bu konudaki duyarlılığını geçen yıllarda Kerkük'ü Türkiye'nin ekonomik menfaat bölgesi ilan ederek göstermişti. lOUnmarka Batu: MusuVu gündeme chışurüldu getirecek gelişme yok Hükümet Sözcüsü 1«« •• •• 1 1 * * Dövîzli askerlik Yazar, Bakanlar Kurulu'na dövizli askerlikte para miktarını iki katına çıkarma yetkisinin de verildiğini açıkladı. asıldı. arkeci tren istasyonunun yanında Ziraat Bankası'nın bulunduğu Mustafa Rüştu Argıt İşhanı'nın teras katma asılan bombalı pankart çevrede heyecan yaratü. Uzerinöe "KtnldeTe son değil, savaş sürecek, Devrimci Birfik" yaalı pankartı asanlann havaya birkaç el ateş ettikten sonra olay yerinden uzaMaşlıklan bildirildı. Ruzgârın etkisiyle pankartın ucuna yerleştirilen pakeöerden birinin hafıf şekilde paOadıfiı, ancak hasara yol açmadığı belirtikti. Yaklaşık yanm saat sonra olay yerine gelcn poRs terasa çıkarak pankartı indirdi. (Fotoğraf: Tarık Ersoy) Sirkeci'de bombalı p o ^ ^ ^ l ^ S Sirkecide b m a o b ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Bakanlar Kurulu dövizli askerlik bedelinin 14 bin 818 marktan 10 bin marka indirilmesini kararlaştırdı. Bakanlar Kurulu'nun dün Başbakan Turgut Özal'ın başkanlığındaki toplantısı yaklaşık 3 saat sürdü. Devlet Bakanı ve Hükümet Sozcüsü Mehmet Yazar toplantıdan sonra yaptığı açıklamada tasan ile bu miktann iki misline çıkanlmasının Bakanlar Kurulu yetkisine bırakıldığını behnerek döviz karşılığı Türk parasının Merkez Bankası'nda Milli Savunma Bakanlığı adına açılacak bir döviz hesabına yatırüacaguu söyledi. Yazar'm açıklamasına göre, toplantıda Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Şube Müdürlüğü'nün daire başkanlığına dönüştürülmesi kararlaştınldı. Türkiye ile KKTC arasında çifte vergilendirme ve gelir kaybını önleme yasa tasansının TBMM'ye sevk edilmesi kararlaştınldı. Devlet Bakanı Yazar toplantıda basın teşvik fonunun oluşturulmasına yönelik çalışmalann da görüşüldüğünü söyledi. Yazar, TRT ve basında yeni basın yasa tasansını tartışmak istediklerini bildirdi. Bakanlar Kurulu'nda alınan bir kararla Türkiye ile Mısır arasındaki resmi seyahatlerde üç aya kadar pasaport aranmaması kararlaştınldı. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Türkiye'nin Korfez savaşınm sona erdirilmesi konusundaki girişimlerinin sürekli olduğu bildirildi. Başbakan Turgut Özal'ın yann başlayacak Irak ziyaretinin, Ankara'nın bu konudaki görüşlerini bir kez daha ifade etmesine olanak sağlayacağı kaydedildi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Inal Balu, Türkiye'nin anlamsız ve kanlı Körfez savaşının bir an önce "şerefli ve adil" bir barışa ulaştınlmasını istediğini söyledi. Batu, Musul'un uluslararası statüsünün yeniden gündeme gelmesini gerektiren gelişmelerin bulunmadığını vurguladı. İnal Batu dün duzenlediği haftalık basın toplantısında, Başbakan Turgut Özal'ın yann başlayacak olan Irak ziyareti öncesinde gazetecilerin Körfez savaşına ilişkin sorularını yamtladı. Batu, "Başbakan Özal savaşın sona erdirilmesi için yeni bir girişimde bulunup bulunmayacagı" konusundaki bir soru karşısında, "Bizim savaşı sona erdirme girisimlerimiz süreklidir" dedi ve şöyle devam Otti* de yerli halkın da desteğiyle ilerlemelerinden Ankara'nın endişe duyup duymadığına ilişkin bir soruyu yanıtlayan Batu, "Türkiye, sınırlanna yönelecek her tehdidi önleyecek güçtedir. Bolge ülkelerinin tumünun loprak bütünlügune saygılıdır. İlgiii bütün ülkeler de Türkiye'nin hangi konularda duyarlı olduğunu gayet iyi bilirler" diye konuştu. Türkiye ile Irak arasındaki boru hattına karşı İran tarafından bir saldında bulunulacağına ilişkin hiçbir işaretin bulunmadığını söyleyen Batu, Bağdat'ın, İran kentlerine karşı kimyasal silah kullanma tehditi konusunda şunlan bildirdi: "Savasın bugün ulaştığı vahim boyullar Türkiye'nin yaptığı uyanlarda ne kadar haklı olduğunu göstermektedir. Savasın boyulunu ve vehametini arttıracak her liırlu gelişmeyi üziintü ve endişe ile karşılanz. Savasın durdunılması bizim için öncelik taşıyor." "Musul'un statüsü konusunda Türkiye'nin söz hakkı var mı?" şeklindeki bir soruyu da yanıtlayan Batu, "Musul'un statüsü uluslararası anlaşmalarla belirienmiştir. Bu statünün yeniden gündeme gelmesini gerektiren bir gelişme mevcut değildir" diye konuştu. Batu ayrıca Türkiye ile Irak arasında imzalanan "sıcak takip" protokolünun Irak'tan Turkiye"ye yönetik terörist faaliyetlerle ilgiii olduğunu belirterek "Ybksa savaşla ilgiii bir protokol değildir" dedi. "Tabiatıyla Bagdat ziyareti de bu konudaki göruşleriırazin bir kere daha en üst düzeyde ifade edilmesine imkân saglayacakbr. Türkiye'nin beklentisi, bu anlamsız ve kanlı savaşın bir an önce şerefli ve adil bir bansa ulaştınlmasıdır. Maalesef bu beklentiierimiz bugüne kadar gerceklesmemiştir." İran birliklerinin Kuzey Irak'ta Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge Turizmden (Baştarafı 1. Sayfada) aralıksız çalışma ve vinçlerle günde cn çok bin ton mal yüklenebifiyor. Ovsa Kaş'a bağlı Kalkan nahiyesinde "bilek gücü" ile iki günde 1800 ton malın limana 500 metre uzaklıktaki gemiye yüklenmesi ihracattaki sürat artışının da önemli bir göstergesi. Kaş'tan yapılan ihracatın gerçek olup olmadığını araşurmak, kesin sonucu ortaya çıkartnak savalığın ve diğer yargı organlannın görevi. Ancak tüm gümrük memurlarınca da onaylanan ve Merkez Bankası'ndan "vergi iadesi" alma aşamasına gelen ihracat yöre halkının dilinde. Kalkan Limam'na bizi götüren taksi şoförüne mesleğimizi söylediğimizde ilk tepkisi "Patates ihracatını mı vazacaksınız?" oldu. Kalkanlı şoför Emin Boz da bu ihracata şaşmıştı. Emin Boz söze "Keşke ketiboynuzu ihraç etselerdi" diye başladı ve devam etti: "Adamlar 56 kamyon palatesi Kalkan'a getirdikkrmde burada satacaklannı düşünüp fi\atlar düşer diye sevindik. Ama ihraç edeceklermiş. Bu yörede hiç patates yetişmez. Nevşehir'den gelir. Bu işte bir gariptik var, diyorduk kendi kendimize. Halbnki gemiye keçiboynuzu yüklesderdi daha inandına olurdu. Burada dag taş keçiboynuzu dolu." Kalkanhlar patatesin gemiye yüklendiğini görmüsler, ama asıl parayı tutan sanayi ürünlerini hiçbiri görmemiş. Bu malların nas\l yüklendiği hâlâ sır. İhracat olayuıa en çok sevinenler ise Kalkanlı balıkçılar. Tam körfez içinde balık avlamanın yasak olduğu bir dönemde başka liman bulamayıp tstanbul'dan Kalkan'a patates ve sanayi ürünü ihraç etmek için gelen firmalar her tekneye günde 300 bin lira kazandırmıştı. IZMIR'DEN DÜNYAYA AÇttAN KAPI Türkiye'nin ve Ege'nin incisi İzmir'de 27 Mart 1988 Pazar günü, dev bir tesisin temeli atıldı: IZMIR MİLLETLERARASI TURİZM VE TİCARET MERKEZİ İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Polly Peck Internarional PLC kuruluşlanndan Voyager'ın ortaklaşa gerçekleştireceği bu tesis, Yannın ihtiyaçlarına cevap verecek çok yönlü modern mimarisiyle; çağdaş teknolojiye dayalı üstün inşaat projesiyle; Türkiye'nin dış ticaret ve turizmine büyük katkısıyla İzmir'den dünyaya yeni bir kapı açmaktadır. İzmir Milletlerarası Turizm ve Ticaret Merkezi'nin İzmir'e ve ülkemize hayırlı olmasmı diler, bugüne kadar ilgisini esirgemeyen ve telgraf göndererek bu mutlu günümüzü paylaşan Başbakanımız Sayın Pasaportta (Baştarafı 1. Sayfada) si, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek tdare Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanları, büyükelçilik unvanı taşıyan Başbakan Başmüşavirleri ile Başbakan dışişleri danışmanları eklendi. Diplomatik pasaport alan kişilerin sıfat ve görevleri devam ettiği sürece öğrenimdeki erkek ç o : cuklanna 25 yaşına geçmemek üzere öğrenimlerini bitirene kadar diplomatik pasaport verilmesi de tasarıda yer aldı. Eski TBMM üyeleri, eski bakanlar, kamu kuruluşlanndaki birinci derecede sözleşmeli olarak çahştınlanlar, KlTIer ve bağlı ortaklıklannda genel müdür, genel müdür yardımcısı olarak sözleşmeli olarak çalıştınlanlara, büyükşehir belediye başkanları, il belediye başkanlanna görevleri süresince hususi pasaport verilmesi de tasanyla öngörüldü. Tasanyla iki sene süreyle hususi damgalı pasaportlann süreleri 4 yıla, hizmet damgalı pasaportlann 4 yılı geçmemek üzere görev süresince geçerli olmak üzere düzenlenmesi ve üçer kez uzatılan hususi ve hizmet damgalı pasaportlann aynı sürelerle beşer kez uzatılması hükmü getirildi Yurtdışına çıkışların büyük ölçüde kısıtlandığı Pasaport Yasası'nın 22. maddesini de önemli ölçüde yumuşatan tasanya göre, Atatürk aleyhine işlenen suçlar, de\letin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile üıküap yasalanna aykırı hareket etmek suçlanndan sanık olanlann dışındakilere pasaport verilecek. Tasanyla hususi damgalı pasaport almaya hakkı olan devlet memurlan ile subay ve astsubaylardan bir, iki ve üçüncü derece kadrolan alamadan emekli olan veya aynlanlara da hususi damgalı pasaport verilme olanağı getirildi. Tasannın genel gerekçesinde "ölkede demokrasinin tüm kurum ve kurallanyla bjlemesini temin amacıyla idari ve yasal uygulamalarda sürdürülen libereüaşme çalışmalan içinde temel hak ve hurrivetlerden biri olan seyahaı hurriyeti ile ilgiii Pasaport Yasası'nda bazı iyileştirme, geliştirme ve yenileştirme çalışmalan yapılması geregi duyuldugu" belırtildi. Gerekçede ayrıca AT'ye tam üyeliğin söz konusu olduğu ve ekonominin dışa açılma çabalannın giderek antığı günümüzde pasaport verilmesini engelleyici yasa hükümlerinin değiştırilerek azaltılması, vatandaş ve idareye kolaylık getirilmesini sağlayacak önlemlerin alınmasının zaruri görüldüğü de vurgulandı. Tasan önümüzdeki günlerde ilgiii komisyonlarda ele alınacak. "Kocam altın gibidir" thracatı "gerçekleştiren" 9 firmamn gümrük işlemleri konusunda hiçbir sorumluluğu yok. Çünkü tsmail Aktaş tüm firmaların temsilciliğini almış. Olayda (en azından şimdilik) en çok cam yananlar tutuklanan gümrük memurları. Emekliliğine birkaç yu kalan Tahsin Yetkiner, daha önce 4 yıl da Kapıkule'de çalışmış. Yetkiner'in Kaş Devlet Hastanesi'nde hemşire olan eşi Müzeyyen Yetkiner ise kocasmın hiçbir yasadışı olaya kanşmadığından emin. Bayan Yeıkiner, "Benim kocam altın gibidir, altın. Devlet böyle memur olduğu için öpsun başına koysun. Bu olayla hiçbir ilişkisi yoktur. Varsa da hata olmuştur. Böyle pırlanta gibi bir adamı nerdere koyuyoriar? Biz isteseydik şimdiye kadar çoktan köşeyi dönerdik" divor. TURGUT ÖZAL'a Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı sayın KAYA ERDEM'e OKTAY AKBAL (Ba$tarafı2. Sayfada) EVET/HAYIR uğurlu elleriyle tesisin temelini atan Kültür ve Turizm Bakanı Sayın MUSTAFA TINAZ TİTİZ'e töreni bizzat onurlandıran, İzmir Valisi Sayın NEVZAT AYAZ ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Müsteşan Sayın ERTAN CİRELİ'ye, değerli konuklarırnıza, basın mensuplarına ve tüm İzmirlilere teşekkürlerimizi sunarız. "Başbakan Özal bu durumları bilmiyor mu? Tüm üyelerin ortalama kazançları 90 bin lira olduğunagöre 50 bin lirayı bankaya ödedikten sonra geriye kalanla geçinmek mümkün müdür? Konuşurken mangalda kül bırakmayan Başbakan, yurttaşların durumunu nasıl bilmez, nasıl görmez? TBMM'de iki oturumun maliyeti 72 milyon liraymış. Bir milletvekilinin birsaatlik mesaisi 80 bin lira, on altı yıllık bir emekçinin aylık kazancı ise 90 bin!" Her şey o kadar açık ki yorum yapmak gereksiz. Ülkemizde yetmiş seksen bin İirayla bir ay geçinen üstelik de eğitim görmüş insanlar yaşıyor. 55 milyBNuk ulusumuzun en az 50 milyonu yoksulluk canavarınm pençesinde, öte yanda bir kaç milyon kişi belirli bir üst düzeyde... Bütün bu gerçekler görmezlikten, bilmezlikten geliniyor... Bu işin sonunu kimse düsünmüvor mu? "Biri yer biri bakar kryamet bundan kopar" atasözüne kulak veren de mi yok? Dr. Burhan ÖZFATURA İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Asil NADİR Polly Peck International PLC Yönetim Kurulu Başkanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle