27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 MART 1988 HABERLER CUMHURİYET/9 307 samklı TKP/ML TİKKO davasında kararın açıklanmasından sonra sanık avukatları "Savaş Hali H'ükümleh"'uygulanarak 'bir saatle' sınırlandırıldığı için yapamadıkları savunmamn dilekçelerini Askeri Yargıtay'da göz önüne almması için dosyaya koydular. SÜLEYMAN SARILAR tstanbul Sıkıyönetim Askeri Savcılığı'nın 12.2.1984 tarihü iddianamesiyle Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi'ne açılan 307 sanıklı TKP'MLTİKKO davasında onceki gün karann açıklanmasından sonra sanık avukallan "Savaş Hali Hükümleri" uygulanarak "bir saatle" smırlandınldığı için yapamadıkları savunmalarını içeren dilekçelerini. Askeri Yargıtay'da göz önüne alınması için dosyaya koydular. Sanık avukatİarı, savunma dilekçelerinde ve mahkeme heyeti ret dilekçelerinde "Sıkıyönetimin kaldınldığı ve savaş halinin Savunma h akları baltalandı bulunmadığV' Bir ortamda "Savaş Hali Hükümleri uygulanarak" savunmanın bir saatle sınırlandınlmasını "savunma hakkını baltalamaya yönetik bir karar otarak" degerlendirdiler. Avukatlar "Savunmamn kısıllanması anayasaya ve msan haklanna aykındır" dediler. Istanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde görülen TKP/MLTİKKO davasında yargılanan 307 sanıktan 9'u ölüm, 15'i ömürboyu hapis. I26'sı 224 yıl arasında değişen hapis cezalanna çarpıınlmış, 132 sanık da beraat etmişti. Yargılamanın 25.2.1988 tarihli oturumunda, sanık avukatlarından Hasan Girit savunmayı okumaya başlanıış, ancak mahkeme Savaş Hali Hükümleri'ni uygulayarak savunma yapmaları için bir saat sure tanımış, bunun uzerine avukatlar da savunma yapmayacaklannı belirtip salonu lerk etmişlerdi. Sanık avukatları Yargıtay'a ilelilmek üzere dava dosyasına koydukları savunma dilekçelerinde, askeri savcının iddianamesinde yer alan göruşlerini sıraladıktan sonra 19801981 yıllannda gözaltına alınan 355 kişiden 307'si hakkında dava açıldığını belirttiler. 355 kişinin ortalama 47 gün gözaltında tutulduklarını, iddianamenin ise dön yıMa ancak hazırlandığını, ilk duruşmanın ise dokuz ay sonra yapıldığını vurgulayan avukatlar şu görüşlere yer verdiler: "Bülün bu gecikmeleri "suç yargılama hukuku" kavramlan içinde açıklamak olanağı yoklur. Durum boyle olmasına karşın, savunutular dosyadaki hazırlık belgelerini alamamışlar, savunmaya, dosyayı inceleme otanağı verilmemişlir. 12 Aralık 1984 tarihli ilk oturumda mahkeme avukatlann belgelerin omeklerini çıkartma istemlerini reddetmiştir. Adli müşaviriiğe başvunımuz sonucu belgelerin örncklerini çıkarmamu sağlanmıştır. Mahkemeye karşı slogan atmalan nedeniyle saraklar duruşma TKP/ML TÎKKO davası avukatları 'Savaş Hali Hükümleri'nin uygulanmasını eleştirdiler: 9 GUNLERIN KOPUGU AHMETTJVN lardan aCılmış ve yargılama sanıksız Savunmalannda yargılanma sırasında karşılaştıkları sürdiirülmuştiir." olaylan anlatan avukatlar, müvekkillerinden birçoğunun Savunmalarında, yargılama sıraifadelerinin işkence altında alındığının adli tıp raporlarıyla sında karşılaştıklan olaylan anlaun belirlendiğini belirterek, birçok işkence suç duyurusunun avukatlar, müvekkilerinden birçoğunun ifadelerinin "işkence altında askeri savcı tarafından dikkate alınmadıgını kaydetüler. Islam Konferansı'ndan noüar AMMAN Dünyadaki ülkelerin üçte birinin temsilcileri, dört gündür tepesinde kuş uçurtulmayan bir salonda toplanıp duruyorlar. Ortak bir düşman var. Düşman, neredeyse bir sigara içimi uzaklıkta. Zaten toplantıyı açan Ürdün Kralı Hüseyin de "bu yjıkııı uzaklığa" işaret etti: 20 yıldır ilk kez düşman elindeki Kutsal Mescidi Aksa'ya bu kadar yakın mesafede ilk kez İslam ulkeleri bir araya geliyor. Mescidi Aksa'ya 21 Ağustos 1969 günü Israillilerin saldırması nedeniyle Türkiye dahil 24 tslam iilkesi, Rabat'ta bir araya geldi. O günden beri de Istanbul dahil her yıl bir iilke kentinde duzenli ve sistemli bir şekilde bir araya geliyorlar ve yine duzenli ve sistemli bir şekilde "düşınam" lanetliyorlar. Bu seferkinde de temel olarak ötekilerinden bir fark yok. Yine düşman en dramatik sözcüklerle lanetleniyor. Yalnızca aradan geçen bu 20 yıl içinde ortak bildirinin altına eklenecek öteki "tslam dünyasının canını sıkan konular" değişebiliyor. Genellikle üç veya beş gün suren bu konferanslar sonunda yayımlanacak ortak bildirinin "laflan" formüle ediliyor. Bu seferkinin de bu anlamda ötekilerinden hiç farkı yok. Örneğin, 12 yıl önce, 1976'da İstanbul'da topianan 7. İslam Ûlkeleri Konferansı ile şu anda Amman'da topianan 17'ncisi arasındaki tek fark, "düşmana" okunan Ianetteki sözcüklerin seçimi. özü yine aynı: Allah, şu Yahudilerin belasını versin. Fılistinlileri işkence altında inletiyorlar. 45 ülkenin temsilcisi bu özlü maddenin altına sıralayacakları konuları daha ince eleyip sık dokuyarak sıralama mücadelesi içindeler. Örneğin yine Istanbul'daki 7. konferansta Türk heyetinin başkanı thsan Sabri Çağlayangil, "Kıbrıslı Müslüman Tiirkiin davasını" Müslüman ülkelere anlatmaya çalışıyordu. Şimdi ise Mesut Yılmaz, aynı şeyi yapıyor. 10 yılda değişen tek şey, "anlatanlar." İslam ülkelerinin dışişleri bakanlan, "kendi davalarını" anlatmak üzereyken konferans bitiyor. Bir dahaki yıla ise ya anlamak üzere olan dışişleri bakanı değişiyor ya da kafası Yahudilere lakılmış olduğundan, "Kıbnslı Müslüman Türkün davasını" söz konusu İslam ülkesinin dışişleri bakanı unutuyor. Hadiii bir dahaki yıla, sil yeni bastan. * • * İslam ülkelerinin sayısı 46. Ancak konferans 45 ülkeyle toplanıyor. 46. iilke Afganistan'ın koltuğu boş. Sovyet işgaiinin acısını konferans ulkeleri, adeta Müslüman Afgan halkından çıkarvyor. tşgalden beri Afganistan'dan kimse çağrılmıyor. Ama konferansın yapıldığı salonun koridorlannda televtzyon haber filmlerinden tanıdığımız mücahit yüzler ortahkta dolaşıyor. Bunlar cihatlanna ara verip dağlardan inerek Amman'daki konferansın koridorlarına sızmışlar. Işlerinin çokluğu nedeniyle bu haberleri kaçırmış olan İslam ulkeleri temsilcilerine "Afgan filminin" konusunu anlatmaya çahşıyorlar. İran ile Irak konferansta sinekten yağ çıkartma heyecanı ile en küçük konuları bile büyütüp birbirlerine karşı öteki ülkelerin kafasına düşmanhk tohumu ekme yanşındalar. Örneğin Irak, Iran'daki Yahudi asıllı Iranlıların İsrail'e gönderilme konusunu alevlendirme çâbasında. Irakhlara göre 200 dolayında "Yahudi Acemler" İsrail'e göçerse, Filistin üzerindeki İsraillilerin ağırlığı daha da artacak. * • • 45 İslam ülkesi temsilcisi arasında bir de Hıristiyan var. Irak Dışişleri Bakanı Tarık Aziz. Tarık Aziz, Ulkesindeki Hıristiyan azınhğın temsilcisi olarak değil, Müslüman Irak devletinin temsilcisi olarak konferansa katılıyor. Kuranı Kerim okunarak açılan ve her konuşmacının "Bismillah" çekerek konuştuğu konferanstaki mevcudiyetine ise tranhlar hiç ses çıkarmıyorlar. * • • İran konferansta, Dışişleri Bakanhğı'ndan bir daire başkanı tarafından temsil ediliyor. Iranlı Daire Başkanı Şeyh Muhammet El Taşkiri'nin konferansta bakan şapkasıyla oturması küçük pürüzler doğurmuyor değil. Örneğin Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz, kendisi ile "eşiti degil" diye ikili görüşme yapmadı. • • • Konferansın en yakışıkhsı ve bu yüzden de en ilgi toplayanı Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud El Faysal. Faysal'ın ilgi toplaması, yakışıklıhğı kadar her tuttuğu bakana, hacı sayınızı azaltın yolundaki ricalan. Suudi bakan, Kral Faysal'ın 45 oğlundan biri. Annesinin ise 10 çocuğundan üçüncüsü. Prens, önümüzdeki aylarda Türkiye'yi resmen ziyaret edecek. Konuk dışişleri bakanının annesi, Prenses tffet Hanım. Iffet Hanım Adapazarlı bir Türk. Suudi Krallığı'nda devlet yöneticileri arasındaki hizipler annelere göre belirleniyor. Prens Faysal'ın "ana memleketi" olan Adapazarı'nı, ziyaret programına koyup koymayacağı ise bizim dışişleri protokolünün şimdiden ele alması gereken bir konu. * • • Konferans çok gizli sürüyor. Ama 45 ülkenin 500 dolayındaki diplomatı ve teknisyeni işin içinde olunca sızıntılar kaçınılmaz. Işte biri.. Suudiler, hac mevsiminde Mekke'de olay çıkartmasından tanrıdan korkar gibi korkuyorlar. Hacı sayısını ve ön heyet sayısını kısıtlamak için sabah akşam kulis yapıyorlar. "Ön heyet" sistemi, hac mevsiminden önce Mekke'ye giderek kendi ülkesinin hacılanyla ilgili önlemleri görüşen ve yerinde incelemeler yapan heyet. Türkiye'den de her yıl Diyanet Isleri Başkanlığı'ndan 5 kişilik böyle bir ön heyet gidiyor. Iranlılar, Suudilere bu yılki ön heyetin üye sayısını bildirmişler: 5 bin kişi. Sudiler, kelimei şahadet getirerek Iran'ın bu isteğini inceliyorlar. ^ ^ alındığının" adli tıp raporlarıyla belirlendi|ini, örneğin Hasan Bayrak adli sanığı "işkenceyle sakal bırak1 üklan savıyla' polisler hakkında dava açıldığını, birçok işkence suç duyurusunun askeri savcı tarafından dikkate alınmadıgını kaydettiler. Davada "işkenceyle alınan ifadelerden başka kanıt bulunmadıgınr savunan avukatlar, bazı sanıklann dacezadan kurtulmak için "ilirafçı" olup, öteki samkları suçladıklarını anlattılar. Cezadan kurtulmak isteyen "itirafçılann" suçlamalarının askeri savcı tarafından "kanıt" olarak gosterildiğine dikkat çeken avukatlar şcyle dediler: "Davamızda ilirafçı olduğunu öne siiren Kamer Balcı. tahliye edilcrek odullendirilmiştir. İtiraflarda bulunacağına ilişkin birçok dilekçeden sonra, bazı olaylar hakkında açıklamahırda bulunmuştur, yargılanan sanıklann hangi eytemleri gercekleştirdiklerini anlalmıştır. Ancak sanık daha sonra 10.4.1987 tarihli dilekçesinde" "nasıl itirafçı olduğunu" anlatıruş ve "Can korkusuyla, kendimi kurtarıp çocuklanma kavuşma ve dış etkenlerin baskısıyla böyle bir itiraf yapmak zorunda kaldım. Benim böyle söylememe neden olan can korkusuydu" demiştir. Sanık daha sonra mahkemece '?klı dengesinin araştınlması için' Adli Tıp'a gönoerilm'ış, ancak akli dengesinin yerinde olduğn saptanmıştır." Nimet Taşkırfın dilekçelerinden ve tutanaklara geçen ifadelerinden örnekler sıralayan avukatlar, "Trajikomik" olarak niteledikleri "itirafçı" olayına dayarularak, sanıklann mahkum edilemeyeceğini belirttiler. Nimet Taşkm'm mahkemeye verdiği ve tutanaklara geçen dilekçesinde, "itiraflarının başkaları tarafından hazırlandığını" belirttiğini ve askeri savcıyı suçladığını vurgulayan avukatlar, "Yargılanan kişilerden başkalannı suçlayıcı açıklamalar itiraflar adı altında istenmektedir. Bu kisilere 'hazfrlanmış ifadeyi kabul ederse kurtulacağı, çunkü yargılamanın bir formalite olduğu' telkin edilmektedir. Kisitere kabul ya da ölum seçenekleri sunulmakta ve 'kaçarken vuruldu' bicimindeki bir nedenle hayatına son verileceği belirtilerek gözdağı verilmektedir" dediler. Avukatlar sanıklann teşhislerinin de yasal olmadığını, tanıklann karşısına çıkartılan bir sanığın "bu filan kişi mi?" diye sorularak teşhis ettirildiğini, birçok tanığın önceki teşhislerinin zorla yaptınldığına ilişkin şikâyetlerinin bulunduğunu, polisaskeri savcı işbirliğiyle müvekkillerinin "suçlu olarak" ilan edildikJerini anlattılar. Avukatlar, "yansız davranmadıklan" gerekçesiyle mahkeme heyetıni reddettikleri dilekçelerinde yargılama sırasında karşılaştıklan olaylan anlatarak, "mahkemenin samkları mahkfim etmek için ber tiirlü yolu denediğini" öne sürdüler. Savunma yapılmadan karar verilmesini, yargı ilkeleriyle bağdaştıramadıklannı, dünyarun hiçbir hukuk sisteminde savunmasız yargılama yapılamayacağını söyleyen avukatlar, savunma yaptırmayan mahkemeyi reddettiklerini bildirdiler. Açlık grevinde son gün Ünıversıte affının kendılerine uygulanrnaması nedenıyle Istanbul Ünıversitesi Orman Fakultesi öğrencılerı. "açlık grevi"ni sürdürüyorlar. 50ye yakın öğrencinın fakülte bahçesinde salı gününden beri sürdürduklerı açlık grevibugun sona erecek Açlık grevındekı öğrenciler dün yaptıkları açıklamada. Istanbul Ünıversitesi' nın ötekı lakültelennde uygulanan öğrenci aîiının kendı fakültelerinde uygulanmadığını belirterek yasa uyarınca okula dönmesı gereken 22 öğrencınin bu haktan yararlandırılmadığım söylediler Okul bahçesin de sazlısözlu açlık grevını sürdüren öğrencıler, Fakulte Yönettm Kuruiu nun uygulamasını protesto ettiklerıni anlatarak "Danıştay'ın yasal sürelerlnı doldurmamtş öğrencilenn okullarmdan atılamayacaklarına daır karan fakültemızde uygulanmayıp bizlerin mahkemeye başvurması gıbi maddi manevı zararlara yol açılmasına neden olundu Bu son uygulama artık bizler için dayanılmaz bir durum ortaya cıkarmıştır" dediler. "Öğrenci karşıtı" uygulamalan kınadıklarım ve açlık grevine bugün başlayacak Orman Haftası' nedeniyle son verecekleri bıldıren öğrenciler. atılmalara son verılmesinı ve atılanlann okula dönmesını ıstedıler. Turizm Bankası'ndan kredi atağı Turizm Bankası Genel Miidürü Serhan Alttnordu, kredi isteklerinin karşılanmasmda yöre farklıltğının kaldınldığını vurgulayarak kısa mesafeli hava taşımacılığı alanında da kredi verileceğini açıkladı. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Turizm Bankası Genel Müdürü Serhan Altınordu, kısa mesafeli hava taşımacılığı alanında da kredi verilecefini ve özel sektörun bu alanda teşvik edileceğinı açıkladı. Altınordu, bu yılın ilk üç ayında 153 proje için toplam 202 milyar lira kredi verüdiğini belirterek, sağlık merkezi tesisleri için de kredi verileceğini söyledi. Altınordu, dun Ankara'da düzenlediği basın toplamısında, bankanın finansman ve kredi politikasındaki yenilikleri anlattı. Kredi isteklerinin karşılanmasmda yöre farkhlığının kaldınldığını vurgulayan Altınordu, bankaca açılacak yannm kredilerinin tümünde aranılan özkaynağın yüzde 40 olduğunu, ancak kamu arazisi üzerinde yapılan yatınmlarda ve 500 yatagın Uzerindeki oteüerde yüzde 50 oranında özkaynak arandığını anlattı. Krediden yararlanacak yatırım ve hizmet dalları kapsamının genişletildiğini ve son aşamaya getirildiğini kaydeden Altınordu, uygulamah turizm eğitimi sağlamak amacıyla kurulacak tesislere de kredi verileceğini bildirdi. Sağlık merkezi tesislerine de kredi verileceğini belirten Altınordu, "Bunlar bildigimiz (ermal tesisler olmayacak. bunlar, Saglık ve Sosyal Yardım Bakanhğı ile Kiiltür ve Turizm Bakanhğı tarafından ortaklaşa belirlenecek esaslar çerçevesinde gerçekleştirilecek ve ağırlıklı olarak turistik yorelere humet verebilecek olan, leşvik belgesi almış. sabit vey» gezici nitelikleki tesislerdir" diye konuştu. Kısa mesafeli hava taşımacılığı için de kredi verileceğini ifade eden Altınordu, şunları söyledi: . "Bunlar, luri2m faaliyetlerimn önemli bir oğesini teşki] eden taşımacılıkta duyulan boşlugun giderilmesi amacıyla gerçekleşürilen ve kısa mesafeli hava taşımacılığı ile ilgili malzeme için yapılacak yvtınmlardır. Özel sektör bu sahayla zaten ilgili. Nisanda Türkiye'ye gelecek olan bir Amerikah işadamı gnıbu, yeni fonksiyon olarak turizmi beliriemiş ve 30 kadar firma kendisini kaydetlirmiş. Programlanna aldıklan konulardan biri de hava İaşımacılıgı ve havaalanı işletmeciliği." Bankanın, tasarrufları yatırıma yönlendirme kredisi uygulamasını başlattığım da belirten Altınordu, tasarrufları yatırıma yönlendirme kredisi olarak, kişi başına en çok 10 milyon lira ve tasarruf sahibinin satın alacağı hisse senedi lutarının yüzde 50'sini aşamayacak biçimde kredi velileceğim anlattı. Altınordu, turizm yatınmı teşebbüslerinde bulunan ve sermayelerini halka açan sirketlere bankalannca daha düşük kredi faizi uygulandığma dikkat çekti. Turizm yatınmı yapan şirketlerin halka açılmaları için yapılan çalışmaların sürdüğünü kaydeden Altınordu, şu anda halka açık bir şirket olmadığını bildirdi. Altınordu, yüzde 35 faiz ile verilecek bu kredilerin iki yılda ödenmesi gerektiğini söyledi. lidova Belediyesi Kongrelere Doğru SHP Tabanı FÜSUN ÖZBİLGEN tZMİT Hazıran aymda oldukça etkili bir büyük kurultay yaşamas.ı beklenen ana muhalefet panisi SHP'nin tabanında, örgütlerinde yer alan partililer neler düşüniıyor, neler istiyor, partilerine ve Türkiye'ye nasıl bakıyorlar? Liderlerini nasıl değerlendiriyorlar, parti üst yönetimine r.asıl bir biçim verilmesini düşünüyorlar? Bu sorulann yanıtını araştırmak Uzere çıktığımız gezinin ilk durağı olarak Kocaeli'ndeyiz. tzmit'te SHP il binasında oturmuş sade partil'ılerle sohbet ediyoruz. Genellikle işci kökenli partililer kendi çevrelerindeki sorunları anlatıyor, ANAP'tan yakınıyorlar. Söz SHP'ye ve liderlik konusundaki tartışmalara, tnönü'nün istifasına (bu istifanın örgütü çok etkilediğini tüm gezimiz boyunca gözlüyoruz) gelince güleç yüzlü konuşkan bir işçi şunları söylüyor: "Diyetim ki bir uçak kazası oldu. Erdal tnönü Ue Bülent Ecevit de aynı ucakta. lkisi de öldü. Hangi parti yaşar? DSP mi yaşar, SHP mi yaşar? Elbette DSP yok olur, ama SHP yaşar. Bizim partimizi taban oluşturuyor. Lider degişse de parti yaşar, İnönü'ye saygı duyanz. O istifa ettiği zaman BBC Radyosu büyuk bir demokrat olduğunu soylemiş, ama bizim halk niye tutmadı bileraiyorum." Bu işçinin uçak kazası örneğini daha sonra dolaştıgımız yerlerde de vererek hangi partinin dağılıp hangi partinin dağılmayacağını soruyoruz. Yanıtlar hep aynı geliyor. Lideri giderse ANAP ve DSP dagılır, ama SHP ile DYP yaşammı sürdürür diyorlar. İzmit'teki il merkezindeki ilginç tartışmaları anlatmadan önce biraz Kocaeli'nde SHP'nin durumu ile ilgili gözlemlerimizi aktaralım: Baykalcılarla sendikacıların gözü merkez ilçe kongresi seçiminde C Kocaeli: Dd ekip çekişiyor dı diye şube başkanı ile iki yön«ticisini gözaltına aldılar. 24 saat içerde tuttular..." Bir başka örnek: "SEKA'da Türktş'e baglı Seliiloz İş Şube Başkanı fabrikanın 20 yıllık işcisi. Ögle paydosunda yemekhanede arkadaşlanna hitap etmek istiyor. tşverenin adamlan konuşmasına izin vermiyor." Yine bir başka olay: "Yanmca'da bir mısırözu yagı fabrikasında işveren Mafya metotlan ile iş görüyor. lşçilerin aylıklannı ödemiyor. 23 aydır ucretini alamayan işçiler var. ama patrona kimse bir şey diyemiyor, işçilere onderlik edebilecek şekilde jesini yükselten işçiler karakola çekilip göıdagı veriiiyor..." ğı ikinci bölgede ise üç milletvekilliğinden sadece birini SHP kazanmış ve Gölcük'ün eski ailelerinden Rıza Sirmen'i parlamentoya göndermi;. Rıza Sirmen'in kardeşi Sefa Sirmen'in de yerel seçimlerde belediye başkan adaylığına hazırlandığından söz ediliyor. İkinci bölgede SHP'nin birinci bölgedeki kadar ağırlıklı olamamasını Gebze'den çok aday çıkmasına ve oy bölünmesine bağladıklan kadar, eski bir CHP'li ailenin çocuğu olan ve Gebze'de SODEP'ten belediye başkanı seçüdikten sonra ANAP'a geçen Belediye Başkanı Biilent Atasayan'ın tutumuna bağlayanlar da var. Atasayan bu geçişten sonra da aday olarak ANAP milletvekili olmuş ve Gebze'den Ankara'ya göçmüş bulunuyor. DSP'nin bu bölgede aldığı oylann yarısı SHP'ye gelse de barajın aşılmasını sağlayacak ve 30 SHP seçimi alacakmış. nü iktidara gelseydi 30 yıl devam ederdi. tnönii ile iktidara zor geliriz, ama gelirsek kalıcı oluruz. Parlak kişiler fazla siirmtz. Lider, sosyal demokratlar için büyük sorun değildir. Almanya'da da öyle. Önemli olan örgütün yapısının sağlam olması. İnönü Genel Başkan, Baykal Genel Sekreter Erdal tnönü ile ilgili duşünceler böyle sıralanırken Deniz Baykal adını ortaya atıyoruz. Baykal laraftarı bir işçi hemen atılıyor: Erdal tnönü bu kurultayda genel başkanlık için adaylığını koymazsa memleket için hayıriı olur. Ama eger adaylıgını koyarsa ayıp olur. Erdal Bey çekilirsc yararlı olur. Bu kurultayda çıkıp Deniz Baykal'ı desteklerse hayırlı olur. Bir başkası farklı duşunüyor: Erdal Bey genel başkan olmalıdır. Deniz Bey'i genel sekreter yapsın. Birlikte daha iyi olur Bize kendi kadrolannı net olarak kabul ettiren ekipler gerekli. Kendi kadroları ile örgüılenmelenni tamamlamış ekipler yöneıime gelmeli. (Bu sözleri daha sonra Baykalcı gruptan çok işitiyoruz). Konu genel sekreter tartışmasına gelince son günlerde ismi ortaya atılan Kemal Anadol için ne duşündüklerini soruyoruz:.Yanıt kısa: 'Tutmaz'. Sonra söz kadrolaşmaya geliyor. Partililer anlatıyor; ANAP hızla kadrolaşıyor, Kocaeli'nde devleti ele geçirdiler. Devlet dairelerinden polise kadar her yere kendi adamlannı tayin ediyorlar. 1979'da niye iktidan yitirdik. çünkü biz kadrolaşamadık. Kadro kurmak lazım. Sonra ekonomik yakınmalar geliyor. Bu arada dış borçlan soruyorüz. Hükümet dış borçtan sıkıştı, SHP ikıidar olsa bu dış borçlan ne edecek? Yanıtlar ardı ardma patlıyor: Borcu inkir edemey iz. Borcu inkâr etmek için sistemi inkâr etmek lazım. Sistemi reddedemeyiz. Onur Bey anlattı, (jçüncü Dünya Ülkeleri borç öderken ihracatlarının yuzde 25'i kadar ödemeyi önermişler. Alacaklıların istediği kadar değil, öyle yollar bulunur. lsviçre bankalannda işverenltrin dünya kadar dovizi var. Bu borcu biz yapmadık, onlar yaplı. Özal'ın harcamalannı, araba, uçak, gezi paralannı kaldırsan, bu paraiar öder dış borcu. Özallar'ın holdingleri dışanya 47 milyar kaKocaeli işçisi, sade SHP'lisi gazeteleri ince ince okuyor, söyledikleri hep gazetelerden edindikleri bilgiler. Kimse "tcraaün içinden"e inanmıyor. özal'ın basını niye susturmaya çalıştığını bu yurt gezimizde SHP'lilerle konuşurken çok daha iyi anlıyoruz. adde ve sokaklann siyasal yaşantımızda çok önemli bir yeri vardır. öyle ki, Türkiye'de "ikıidar, hatta belediye değişikliği" demek, cadde ve sokak adlanmn da değişimi demektir. Yalova Belediyesi 13 cadde ile 15 sokağın isimlerini değiştirdi. Ama gerekçesi "politik" değil, "fonetik." Belediye Başkanı Cengiz Koçak, yaptığı değişikliğin gerekçesini şöyle açıkladı: "Eski adlar kulağa hoş gelmiyordu." Kulağa hoş gelmeyen eski adlar şunlar: "Lale Sokak, Sümbul So kak, Degirmenaltı Caddesi, Yüzüncü Yıl Caddesi, Karaoğlan Sokak, Karamürsel Caddesi, Koşuyolu Sokagı, Dörtyol Sokağı, Esmer Sokak, Arabacıiar Sokak, Pınar Sokak." "Hoş gelenler" ise şunlar: "Orkide Sokak, Gonca Sokak, Malazgirt, RUstem Paşa, Çağatay Sokak, tstanbul Caddesi, Stadyum Caddesi, Mimar Sinan Caddesi, Meral Sokak, Çağdaş Sokak, Gümiilcine Sokak, tskece Caddesi." Yalovalılar, belediye başkaniarının sayesinde artık gidecekleri yerleri birbirlerine "şür gibi" fısıldıyorlar. Basın Özal demiş ki; "BSSIB, deBiokrasİBİa bir par çasMİır." Gerçek demokraside öyledir... Bizim göstermelik demokrasimizde ise paramparça!.. Fiş!.. *•* Fişleme devri kapanmış... Siz onu kulâhıma anlatın!.. Sinasi Nahit Berker Tepesine vura vura çalıştırmak Evet anlatılan bu tür olaylar pek çok. Amaç açık. İşçiyi bu pahahlıkıa asgari ücretle tepesine vura vura çalıştınp sesini pkarmasına engel olmak. lzmit ilçe merkezinde mavi gözlü, elleri nasırdan kalınlaşmış bir işçi durumu, ve SHP'nin konumunu şöyle özetliyor: "Bu parti, bu sosyal demokratlar, bu kadar kıyımla, bunca sıkınüyla yine de dagılmadüar. Senelerdir sol bu kadar baskı altında yine de Bankada geceyarısı soygunu Garanti Bankası Unkapanı Şubesi'nin arka penceresindeki denıir parmakhğı kaynakla kesen soyguncular, kasada bulunan 3 milyon 700 bin lira nakit parayı alarak kaçtılar. İstanbul Haber Servisi Garanti Bankası'nın Unkapanı şubesi kimliği belirsiz kişilercc soyuldu. Kasada bulunan 3 milyon 700 bin nakit ile yaklaşık 60 milyon lira değerindeki çek ve senetlerin alındığı öğrenildi. Polisten alınan bilgiye göre önceki gece meydana gelen olay şöyle gelişti: Üzeri tenteli Anadol marka bir kamyonetle bankaaın arka tarafır.a gelen soyguncular, beraberlerinde getirdikleri kaynak aletleriyle birlikte demir parmaklıklı pencereden içeri girdiler. Vezne bölümündeki kasaların yanına gelen kimliği belirsiz soyguncular, önce kasanın birini açarak içinde bulunan 3 milyon 700 bin lira nakit ve yaklaşık 60 milyon lira değerindeki müşteri çek ve senetlerini ellerindeki torbalara doldurdular. Bu arada soygunculann bitişikteki kasanın kaynakla ilk kapısını da açtıklan ancak kasanın içinde bulunan diğer kapıları açamayınca kaçmak zorunda kaldıklan anlaşıldı. Dun sabah banka personelinin işyerine gelmesiyle kasaların kaynakla açıldığı ve paralann alındığı ortaya çıkıı. Olayın aydınlanması için polise başvuran banka yetkilileri. "Görgü tanıklannın ifadelerine göre soygunculann iki kişi olduklannı belirledik. Bankanın arka laralındaki sokağa bakan pencereden girmişler. Açamadıklan kasanın içinde daha 7 milyon lira nakit \e bir mikfar senet vardı. Alınan paralann kesin hesabını yapmak için sayımlarımız sürüyor" diye konuştular. Polis yetkilileri ise soygunun siyasi yönünün bulunup bulunmadığının araştınlması için siyasi şube mudürlüğü elemanlanyla birlikte çahstıklarını. 2025 yaşlarında olan soygunculann arandığını belirttiler. Bu arada Bakırköy Incirli İş Bankası şubesine kimliği belirsiz kişiler tarafından atılan molotof kokteyli bankada yangına yol açtı. Onceki sabah saat 06.30 sıralannda tncirli'de bulunan İş Bankası Şubesi önüne gelen kimliği belirsiz kişilerin, bankanın bir camını kırarak içeriye yüksek guçteki molotof kokteylini atuklan belirtildi. Çevrede heyecana yol açan bir patlamadan sonra bankada evrakların bulunduğu bölümde yangın çıktıgj görüldü. Kısa süre sonra olay yerine gelen Bakırköy Emniyet Amirliği'ne bağlı ekipler çevrede gerekli önlemleri alırken, yangım itfaiyeye haber verdiler. Yanguı, yarım saat süren bir çahşmayla kontrol altına alındı. Ağırlık merkez iiçe kongresinde Parti içi politikada merkez ilçenin ağırlığı bulunuyor. Oelege seçimleri yapılmış, merkez ilçe kongresi 9 nisanda yapılacak. Diğer ilçelerin delege toplamlan merkez ilçeden az olduğu için parti içi politikamn ağırlığı merkez il. çe kongresinde atıyor. Burada çekişen iki ekip 9 nisanda yapılacak olan merkez ilçe kongresi için Baykalcılar ile sendikacılar çekişiyor. Kongreyi hangi ekibin kazanacağı ise şimdiden soylenemiyor, çünkü delegasyon netleşmemiş, ilçe başkanhğma aday olacak kişilerin etkinliğine göre sonuç değişebilir deniyor. oylan yok olmadı. Ben bunu takdirie karşılıyonım. Yinc de bizi yıkamadılar..." Kıyıın ve sindirme politikası yıllardır sürüyor, arada çekilenler oluyor. Eski milletvekili ve DİSK Yönetim Kurulu Uyesi Kenan Akman^ ın şimdilerde camiye gusülhane yaptırmakla uğraştığı söyleniyor. Ama giden kadar, belki daha fazla yeni gelen oluyor. Özellikle de ANAP'ın son zamlarından sonra bilinçlenmenin hızlandığı söyleniyor. Kocaeli'nde seçimler iki bölgede yapılıyor. Birinci bölge Izmıt merkez ilçelerini ve Kandıra'yı kapsıyor. Şimdi Yanmca'yı da "Körfez" ismi ile yeni ilçe yapmışlar. Bu bölgede 4 milletvekilliğinin üçünü SHP almış. Seçimde yüzde 25 olan barajı ANAP yüzde 25.7 gibi binde 7'lik az bir farkla aşınca DlSK'e bağlı Lastiktş Başkanı ve uçüncü sıra adayı Darmuş Ali Yalnız seçilememiş. Kontenjandan Onur Kumbaracıbaşı ile lzmit eski belediye başkanlarından Erol Köse ve eski il başkanı Ömer Turkçakal parlamentoya girmişler. Bu ekipten Kumbaracıbaşı tnönu'ye yakın, Köse ise Deniz Baykal'a yakın olarak biliniyor. Gebze, Karamürsel, Gölcük gibi körfezin karşılıklı birbirine bakan ilçelerinin sıralandı"Baykalcılar" ile "sendikacılar" olarak gözleniyor. Hangi ekibin kongreyi kazanacağı ise şimdiden soylenemiyor. Çünkü delegasyon netleşmemiş, ilçe başkanlığına aday olacak kişilerin etkinliğine göre sonuç değişebilir deniliyor. Şimdi gelelim lzmit il merkezinde SHP'li sade Uyelerin SHP yönetimi ve Erdal tnönii ile ilgili birbirinden farklı yorum ve düşünceleyne: lnonü'nıin Pendik mitingine gittik, yer yerinden oynadı. Anlaltıklan iyi, ama eksik anlattı. Demirel TV'de daha iyi konuştu. Bütçeyi anlatıverdi. tnonü daha derin anlatıyor ama sade vatandaş beğenmiyor. Kumbaracıbaşı geldi buraya, halkın anlayacagı dilden konuştu oy topladı, alkış aldı. Erdal Bey çok saygın bir kişi, ama toplum ne dediğiri pek anlamtyor. Ecevit daha şanslıydı, onun zamanında ne dediğini anlatacak, sözlerini yaygınlaştıracak kitle örgütleri vardı. Bize şöyle, halka heyecan verecek biri lazım... Ectvit heyecan veriyordu, ama iktidara gelince bevecanh işier yaptı başansız oldu. tno Yeni yönetmelik İşçiyi depolitize tutma yöntemleri lzmit Körfezi'nin etrafına dizilmiş ilçelerin oluşturduğu, Gebze'den tzmit'e kadar fabrika bacasından geçilmeyen, körfezin atık sularla, zehirli maddelerle kirletildiği, nüfusun Gebze gibi sanayi kesimlerinde en hızlı arttığı, gecekondulann mantar gibi çoğaldığı, doğuda her çesit zulümden kaçan insanların iş kapısı bulma umidiyle yerleştiği bir yöre Kocadi. Hızla sanayileşen bu bölgede çarpık kapitalizmin yol açtığı sefaleti gözlemek için körfezin karşı kıyılarındaki Karamürsel ilçesinde eskiden Amenkalılann kurduğu askeri üssün radarlanna hiç gerek yok. Her şey çıplak gözle gayet yalın olarak gözleniyor. ABD'liler KaramUrsel'den gitmtşler, ama bu gibi geri bırakılmış ülkelerde uyguladıkları işçiyi depolitize tutma yöntemleri buralarda geçerli. Iste anlatılan örnekler: "Işçiye bunca baskı olur mu? Pirelli'de işçilerin sözleşmeden doğan haklan bir tiirlü verilmiyor. Gecenlerde bagımsız Las Pctkimtş Sendikası Şube Başkanı yemekte isçiiere 'Afıyet olsun arkadaşlar' diye scslenmiş. lşçiler de alkışlamışlar. Vay efendim nive işçiler alkışla Ozeldershaneyesıkı düzen ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Özel dershanelerde eğilimöğretim faaliyetleri ile kayıtkabul işlemleri veniden düzenlendi. Özel Dershaneler Yönetmeliği'nde yapılan değışikbğe göre, tüm dershanelerde aday kayıtlan I nisan1 lemmuz larihleri arasında yapılacak. Kesin kayıtlar ise I temr.ıuzda başlayacak, program devrelerinin başlangıcından 15 gün sonrasına kadar surecek. Öğretim >ılı iseeylulde başlayacak. Öğrenciler. ödeyecekleri ücrelin yüzde 20'sini kayıl yaptırırken verecekler. Kesin kayıı yaptırmaktan \azgeçeh adaylara paraları iade edilecek. Yeni yöııcimclıklc dcrs saalleri dc sınırlandırılırken ilkokul öğrencileri için ders suresi 40, diğer öğrenciler için de 50 dakika olarak belirlendi. Öte yandan okullara devam eden öğrenciler hafta içinde günde 4 saaıten fazla, hafta sonunda da günde 6 saatten fazla derse giremeyecekler. Yönetmelikle öğrencilere yıl ortasında karne \erilmesi de zorunlu hale getirilirken, öğretmenlerin öğrenci takip dosyası tutmaları, yıl sonunda öğrenci başarılarını veltlere bildirmeleri gerekiyor. Milli Eğilim Gençlik ve Spor Bakanhğı Talim ve Terbiye Kurulu'nda göruşülerek kabul edilen yeni yönetmelikle dershanelerde çalışan öğretmenler için hlzmetiçi eğitim zorunlu hale getirildi. Dershaneler öğretmenleri yetiştirmek için çeşitli kurslar düzenleyecekler. Öğretmenler hem bu kurslara hem de bakanlık tarafından açılan hizmetiçi eğitim kurslanna çağrıldıklan takdirde kaulmak zorunda olacaklar. Öğretmenler 20 saat maaş karşılığında ders verirken, 20 saatten sonra ek ders ücreti alacaklar ve haftada en çok 40 saat derse girebilecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle