21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 MART 1988 LTURYAŞAM CUMHURİYET/5 Y4YIN DUNYASINDA SANAT/EDEBIYAT HAYVANLAR ISMAIL GÜUIEÇ Edebiyatın sefasım sürmek Edebiyat Dersleri / Vladimir Nabokov / Çevirenler: Fatih özgüven Nihal Akbulut / Ada Yayınlan / 268 sayfa. FÜSUN AKATLI EdeMyat Dersleri, adı üstünde, Nabokov'un ünıversite düzeyinde verdiği derslerden bir seçme ile birarayagetirilmiş dokuz yazmsal çözümlemeyi kapsıyor. Ne var ki, "ders" sözcüğünün uyandırabileçtği tüm olumsuz/sevimsiz çağnşımları kovmaya ük yazmın ilk tümcesiyle ba$layan ve 268 sayfa boyunca bir kez bile semtine uğratmayan bir kitaptır elimizdeki. Ülkemizde bugün bir üniversite hocası ya da öğrencisi olup da bir "ders"in böyle de yapılabileceğini, biraz iç ezikliğiyle gölgelenen bir hayranlıkla karşılamamak guç. Hele bu üniversiteüler, Nabokov'la konulan arasında uzak yakın bir bağlantı kurabiliyorlarsa. Ama bu suzü başladığı yerde bırakacağım. "Ders" sozcüğünun bizdeki olumsuz çağnşımları ile Nabokov'un derslerine, onun açmadığı kapıları zorlayarak girmeye çalışmak, dufduk yerde işin tadını kaçırabilir çünkü. Oysa, Edebiyai Dersleri'nin en vazgeçilmez yanı işte tam da bu tad. Nabokov, gerek romanlanyla, gerek dünya yazjnında yeri olan kimi yapıtlara getirdiği çozümleyici yonımlarla, yüzyıhmızın büyük bir yazın ustası kuşkusur. Ama onun kurmaca etkinliğinde olsun, çözümleme etkinliğinde olsun öne çıkardığı ve önde tuttuğu birincil değer Tad. Edebiyatın keyfi. Usta romancı, önemli kuramcı ve tam bir ehli keyf. Edebiyat Derderi'nde Flaubert, Tolsloy. Kafka, Turgtaytv, Çebov ve Cermntes'in yapıtlarmı ele alıyor yazar ve her birinde, okuyana edebiyatın engin bir zevk kaynağı olduğunu ta içten duyumsatan, heyecanlı, sunlkleyici birer serimleme yapıyor. öyle ki Nabokov'u okuduktan sonra, onunla birlikte çıktığınız yollarda rastladığınız Madame Bovary, Anru Karenina, tvan İlyiç'in Ölümu, Degişim, Babalar ve Ogullar. Çukurda, Küçıik Köpekli Kadın, Martı ve Don Quijote ile sınırlı kalmıyör edebiyatın "tadını çıkartma" yaşantımz. Kalamaz. Yüzme öğrenen bin denizi daha çok scver; yeni bir stil deneyen yüzücünün gözünde yüzmek yeni bir anlam kazanır ya, Edebiyal Dersleri'ni okuduktan sonra, akhnızı kolay kolay alamayabilirsiniz edebiyattan. Sözgelimi, "Pekl, ya DosloyevskiKaramazof Kardesler, ya WoolfDeniz Feneri, Tanpınar Mahur Beste. Sait Faik, Marquez, Faulkncr, Stendhal, Kundera, Karasu, Corlazar, Böll, Agaoglu, Durrell, Rilke, tleri... Ya Sebastian Knifbrın Gerçek Yasamı (Naboko>)?" deyip geçebilirsiniz. Yalnız unutmayın, yazar tarafından da basta uyanldınız; "Kendimizi aİdatmayalım; unutAncak Nabokov'un her dediğine kavuk sallamak zorunda da değiüz elbel. Ben, kendi payıma, hafiften başlayarak, size Nabokov'a kaulmakta guçlük, buyük guçlük, olanaksızlık görduğüm bırkaç noktayı sıralayıvereyim. Örneiin, "Flaubert olmadan Fransa'da Marcri Prousl. Irlanda'da James Joyct olamazdı" (s. 33) diyor Nabokov. Bilemem! Kafka içinse şöyle diyor: "Çagımız Alman yazarlanndan en buyugudur. Onun vanında Rilke gibi şairlerle Thomas Mann gibi yazarlar cuce ya da alçıdan aziz heykelleri gibi kalıriar". (s. 125). Kafka'nın buyukluğune sözüm yok, yok ama Rilke ile Thomas Mann'ı ona kurban edecek kadar değil. Hele bu kadar aşağılayıcı yakıştırmalarla? Hayır! Sonra Nabokov, Dostoyevski'yi Puşkin'den, Tolstoy'dan, hatta Turgenvev'den "çok daha all duzeyile bir sanalçı" sayıyor (s. 75/77). Pöh! Sinirlendirici! Ne var ki, Nabokov, ona katılsanız da katılmasanız da, saygınızı, hatta hayranlığmızı esirgeyemeyeceginiz bir yazar. Yirmincı yüzyıla damgalarını vurmuş sayabileceğimiz iki düşunce anıtı karşısında da son derece horgörtılü. MarVın ve Frend'un duşüncelerine katılmamakla kalmıyör, küçümsüyor onlan. Marx için, "sanatlara karsı olan tutumunda gerçek bir philistine". (s. 13) diyor (Philistine: Dar kafalı F. A.); Freud içinse, "karanhk çaglardsn kalma o ş»rlatan doktor" (s. 69). Bu, bağımsız ve özgur duşıinme hakkını sonuna kadar elinde tutmak adına gerekli görduğü radikal bir tepki midir. yoksa gerçekten üzerinde inceden inceye düşünulmüş bir karşı çıkış mıdır? Elimizdeki.kitaptan yeterince anlaşılmıyor. Ama, Edebiyat Dersleri'nde bizi ilgilendirmesi gereken, Naboko\'un doğal bir hakkı olarak ortaya koyduğu enıelektüel seçimlerinden çok, yazınsal yaklaşımı ve çözümlemeleri olmalıdır. Orneğin, genel olarak Tolstoy'da "zaman" ve özel olarak Anna Karenina'daki zamanlama üzerine yazılan sayfalar, bajlıbaşına ozgün ve çok çok parlak bir kuram değerindedir. Birkaç tıimceyle çok yalın bir biçimde özetleyiverdiği "tekknşaklı/çokkuşaklı" romanlar ayrımı "kurmaca" kavramına getirdiği açımlamalar, bilinç akışı, anımsama gibi sorunlara yaklaşımı, yapıizlekizlekçeimge dü7eni çözümlemeleri, yazına gönül vermiş bir okur bulduğunda, onun okuma yaşamını Nabokov'dan önçe/Nabokov'dan sonra diye ikiye bölecektir. Yapıtı Turkçeye Falih özgüven ve Nihal Akbulul çevirmişler. Birlikte değil; kimi yazılan biri, kimilerini öbüru. Hem kuramsal bir agiriık taşıv'an, hem kendi içinde bir biçemi, yazınsal bir kıvraklığı, ince bir zekâyı barındıran bu yazılan tadıyla tuzuyla Turkçeye geçirmek kolay olmasa gerek. "Macera" ya da "seriiven" yerine, tam yerinde "sergüzeş!" sOzcuğünü bulup çıkaran Fatih özguven'e (s. 85), yazarın sözcük oyununa "TolstO) nar, tolstoynar" karşılığını bulan Nihal Akbulut'a bravo. Hem de sadece bunlar için değil! Vladimir Nabokov'un "Edebiyat Dersleri" KÎM KİME DUM DÜM BFAIİÇ AK fapthc, d kihtfenir.. Öyle fot. P'r tc>rı> /(an<tf hanı yh degt/ boroch /sfediâmis&. i s mayın ki edebiyatın hiçbir pratik degeri yoktur." (s. 11). Bir edebiyat gönüllusü için armagan paketinin üzerinde okuyacağı şu not, en az o armağan kadar değerli olmalı: "Bu derslerde şu harika oyuncaklann edebiyat başvapıtlannın iç düzenini gözler önune sermeye çalışlım. Sizi, romanlan, kendilerini roman kişileriyle özdeşleştirmek gibi çocukça ya da vaşamı ögrenmek gibi yeni yetmelig> özgu ya da art arda genellemeler sıralamak gibi akademik bir amaçla okumavan i>i okuriar katına çıkarmak isledim. Kilaplan. biçimleri, düşlem zenginlikleri, sanatlan için okumayı oğrttmek isledim. Size bir sanatsal doyum iirpertisi yaşatmak, kitaptaki kişilerin degil, vazann he>«anlannı paylasmavı ogretmek isledim." (s. 2678). Şimdi biraz gezinelim Nabokov'un "srnıT'ında: "Emma Bovary denen kız htç yaşamadı. Madame Bovary kitabı ise sonsuza dek yaşayacak. Kilaplar kızlardan çok daha uzun omurlüdur" (s. 11) diyorsa, kulak verelim. Biraz sonra dersin daniskasını alacağız: "Fiaubert Fransası'ndaki koşnllar ya da Flaubert'in bunlan jorumlavışı nasıl olursa olsun, kitapta olup bitenler yalmzca Flauberi'in zihninde olup bitmekledir." (s. 13). Tabii bunun yalnız Flâuben için değil, bütün has yazarlann has yapıtla/ı için geçerli olduğunu çıkarsamak, dersi verenin değil alanın işi. PÎKNİK PtYALE MADRA Garbet / Nihat GÜLTEKİN EMRE Olanca gerçekliğiyle gurbet m m Behratn / Can Yayınlan / 424 sayfa. Bir gazete haberı şöyle: "Almanya'da taşın lopregın allın oklugu, çok tayıda yabancının iyi para kazandiff yıUar geride kalmasına ragmen, sınırlan çeşitli vollardan aşarak Almanya'ya kaçak girmeye çalışanlann sayısında bir azalma yok. Bavyera sınır polisi tarafından gazelemize yapılan açıklamada 1987 yılında sınırlardan kaçak olarak girerken 1032 yabancının yakalandığı belirtildi. Baniardan 489'B Türk..." 1986'da da 259 Türk kaçak olarak Almanya'ya girerken yakalanmış. Gazetenin verdiği haber şöyle sürilyor "Öle yandan, dağlan, ormanran aşarak Almanya'ya girmek isleyenlerin çok zor dnruma düştiiğii, nehirierden yıizerek geçmeve çalışırken bogulma ve kariı daglardan gecerken donma tehlikesi geçiren bazı kaçaklann son anda kurtanldığı beKrtUiyor." (Milliyet, Avrupa baskısı, 30.1.88). Gurbetin ve gurbetçiliğin tarihi bilinmiyor. Karın doyurma olunca isjn özü, insanhğın kendi tarihi kadar eski olmalı göçlerin ve gurbetin de tarihi. Eskiden âşıklann bağrı aşk ateşiyle yanıp tutuştu mu, sazlarının tellerine vura vura dolaşır, aşk acısını anlatırlardı. 6<ytan sonraysa, Turkive ekonomisinin yasadığı bunalım insanlanmızı diUerinı, âdetlerini bilmedikleri Ulkelerde yaşamak, çalışmak zorunda bırakü. Ekmek parası kazanmak için çıkılan gurbete yerleşilmeye başlandı. Türkiye'ye donenlerin feryatları ve Turkiye'nin yasadığı ekonomik sıkjntılar, Avrupa ulkelerinde yasayan Türkleri korkutuyor. Sahte evlilikler, smırlan kaçak geçmeye çalışmalar hep geleceği guvence altına alma ve insanca yaşamak için. Yurtdışına gidiş ve oradaki acılı günler pek çok romana, öyküye, >iire, fılme, muzığe ve tiyatroya konu oldu. Yine de gurbet yazılmayla bitecek gibi değil. Uzun bir suredir yurtdışında yaşayan şair Nihat Behram, 87'nin scn günlerinde yayımlanan ilk romanı Gurbet'te yabaneli ele alıyor. Yurtdışındaki yaşam, pek çok öykü ve romanda, tipik ve ilginç yanlanyla işlendi. lnsanlarımızın ekmek parası kazanma sırasında ya^adıkları, kimi zaman gülünç, kimi zaman acılıydı ve Türk okuru şaşırtacak şeylerdi. Fazlaca abartılarak \erildi pek çck şey. Nihat Behram, sıradan insanların şaşkınlıklarını abartmıyor. Türk okuriar için Batı'yı betimlemiyor. Batı'>3 ilişkin bilgiler aktarmıyor. Yurtdışında yasanan gerçekleri ele alıyor. Nihat Behram'ın ilk romanı "Gurbet" H1ZLI GAZETECİ NECDET ŞEiV ^ ^ fHOUHOHHo^ NÖB£Ti\ PİYE & Şİ.Y YOK. • ^ KJzun bir süredir yurtdışında yaşayan şair Nihat Behram, ilk romanı "Gurbet"te yabaneli ele alıyor. Behram'ın romanı, A T kapılanm aralamaya çalıştığımız şu günlerde konuyu geniş boyutlarıyla tartışmaya, araştırmaya sunuyor. Gazete haberierinin ardmda yatan insanlann içdünyalannı, sorunlarını, duygu ve düşuncelerini romanlaştırıyor. lnsanlarımızın toplumlar arasında sıkışıp kalmalarını, yalın bir dille, çarpıcı betimliyor. Gurb«t'te Nihat Behram, vizesiz, kaçak yollardan Fransa'ya girmeye çalışan bir Türk ailesinin acıklı sonunu, sinemasal bir teknikle ele ah yor. Her olay, her duygusal dalgalanma, doğa sinemadaymış gibi bir izlenim veriyor okura. Bir yanda çekilen yabancılık; bir yanda es dost yanında sığıntı gibi yaşama; bir yandan da umutla beklenen yasal işçilik hakları, kaçak işler; horlanmalar. sömiirülmeler... Romanın kahramanı Sabri, Türkiye"den tsviçre'ye gelir. tş bulup ca lışamaz. Akrabalann yanında sıkıntılı günler geçirir. Sonra, kaçak yollardan Fransa'ya girer. İlericilerin gosterdikleri dayanışma sayesinde ayakta kalmayı basarır. Bir dikiş atölyesinde çalışır ve iki yıllık çalışma izni alır. Karısını ve çocuklannı getirmek için harekete geçer. ltalya üzerinden Fransa'ya sokmak için ailesini, Milano'ya gider. Fransa svnınnda yakalarurlar. Kansının pasaponuna "Kransa'ya giremcz" damgası vurulur. Kaldıkları otelde tamdıkları iki Türk onlara bir tren tünelini salık verir. Fransa'ya ayak basmak uzerelerken, ailenin en küçüğü Ali'nin dışında hepsi, tren altında kalıp ölürler. Nihat Behram'ın romanı Gurbet, Avrupa Topluluğu kapılanm aralamaya çalıştığımız şu günlerde, konuyu geniş boyutlarıyla tartışmaya. araştırmaya sunuyor. Gurbet, yurtdışında yasanan bunalımları, özlemleri, gelişen yabana düşmanlığını, kültürler arasında sıkışıp kalmayı, tum gerçekliğiyle gözler önüne seriyor. L a ^ L ^ V z * / ^ 3I7PIK... G£MÎ &İRUKOIUP &ENÎ A j 1 /7XZ ıö 1 1 11 i fn UAVÂlARlNâ G/R£N YAPIUR; AZlCiK BURNü SÜRTÜLSÜN tr* ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACl YAYIN RAPORU NÂZ1M HİKMET ORKANKEMAL DOSTLUĞU DENETİM YARIŞMA KARÎKATÜRLERİ Denetde Yayınlan / 80 sayfa / Karikatür albümü. Devlet Deneıim Elemanlan Derneği'nın duzenlediği "Çizgilerie Yolsuzluk, Rıişvet, Suiislimal" konulu karikatur yanşmasına üç yüzden fazla karikatür katılmıştı. Dernek, yarışmada derece alan ve >ayımlanmaya değer görülen karikaturleri bir albumde topladı. "Denetim Yanşma Karikatürleri'' albümündeki yapıtlar, bir yandan rüşvet, yolsuzluk, suiistimal gibi konulara ilginç yaklaşımlar getirirken, bir yandan Türk karikatürünün genç kesiminden başanlı bir kesit sonuyor. Avrupa ülkelerinde yaptığı geziler, 1876'da33 yasmdayken temelli Ingiltere'ye ynleşmesi, Henry James'in roman ve öykülennde sürekli olarak Avnıpa'yia Amerika"nın toplumsal ve ahlaksal değerlerinin çatışmasıru işlemesine yol açmıştır. Yazdıklarında genellikle gerçek bir yaşantıdan yola çıkan, ele aldığı bireyleri ve gruplan toplumsal değerlerin nasıl etkileciğini her zaman belli bir bakıs açısından yansılmayı seçen Henry James'in bu kitaptaki üç yapıtını Necla Aytör'ün çevirisinden okuyoruz. AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAS N ZIM HlKMETORHAN KEMAL DOSTLUĞU Yazan: Kemal Sülker / Amaç Yayınalık / 141 sayfa. Kemal Sülker, edebiyatımızın iki büyük admın, Nâzım Hikmet'le Orhan Kemal'in hapishanede başlayıp gelişen dostluklannı, sanatçı arkadaşlıklarını, birbirleriyle, kendisiyle ve romancı Kemal Tahir'le yazışmalanndan yararlanarak anlatıyor. "Bilinmeyen Mekluplarıyla Nftnm HikmetOrhan Kemal Dosüuğu" adlı kitabında Sülker, bu iki sanatçırruz arasındaki ilişkiyi şoyle dile geliriyor: "Nâzım, sanatçı yeteneği olan herkesc gosterdiği ilgivi Raşit'ten (Orhan Kemal) de esirgemedi. O da buyük göztemciliği. derin duyarlıgı, uyanık zekâsı ile mucadelenin, kavganın, sanat yoluyla da halk için yapılması gerçeğine inandı. Açık yürekliliğiyle, doğru sözluluğu>le Nâzım'ca çok sevildi, arkadas olarak ona emek verme gereksinimini duydu..." BİLDİRtŞtM Yazan: Prof. Dr. özcan Başkan / Allın Kitaplar / 491 sayfa. "Bitdirişim: İnsanDili ve Ötesi", daha önce "Fonemik Tahlilde Kıstaslar Mesetesi", "Lengüislik Metodu" ve "YabancıDil Öğretimi" adlı kitapları yayımlanan Prof. Dr. Özcan Başkan'ın yeni çalışması. lstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi lngiliz Dili ve Edebiyatı Bolüm Başkanlığı yapan, şu sıralar Marmara Üniversitesi Ataturk Eğıtim Fakültesi Ingilizce Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. Başkan'ın çalışma alanı, genel olarak dilbilim, özel olarak da yabancı dil öğretimi; uzmanhk dalı ise sesbilim ve Ingilizce. "Insanın tüm yaşama olgusunun bir bakınta bilgi alışverişi uzerine dayalı bir bildirişim işlemi olduğunu" savunan Prof. Başkan, Altın Kitaplar'ın Bilimsel Sorunlar Dizisi'nden yayımlanan kitabında, çağımızda en çok ilgi çeken alanlardan biri olan "biWirişim"i çok yönlu ve boyutlu bir biçimde ele alıyor. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA*' 24 Mart GOYA'DAN ES/A/LENEN B£Sr£C/'.. 1916'PA 6UGÜN, ÜNLÜ İSPANYOL BESTECİSİ GRANA&OS, MAAJ$ DEMİZf'NDB B*T7&'O4 YAŞAMfNl YirrlSMfŞri.. F. DUNYA ^A(/AŞ OlAY, BİR ALMAN D£MZAL77SfA/W SUSSE* YOLCU GEtoiStM/ rV^PİLLBMESîYLe gAŞLAMlSTt.. jYl gfG PfYANİSr OLAfSAtC ArfÜZ/K UĞ&AŞtNA Gl REU SRANADOS, PAHA SOM/eALA/^/ BAR.CEİONA OA DİLBlLtM VE GÖSTERGEBİLİM TERtMLERİ Hazırlayanlar: Mehmet Rifat, Sema Rifat, Taçlan Boyal, Yurdagül Gürpmar / Sözce Yayınlan / 124 sayfa. "Dilbilim ve Goslergebilim Terimleri", Sözce Yayınlan'nın başlattığı Sözluk Dizisi'nin ilk urünu. FransızeaTurkçe, İngilizceTurkçe ve İtalyancaTürkçe terim karşılıklanndan oluşan sözluk, üç bölumdc de dılbilgisi, dilbilim, gö&tergebilim, yazınsal eleştiri ve çeviri kuramına ilişkin terimlerin Turkçe karsılıklarını veriyor. Sozlıik, dilbilim vegöstergebilim alanlannda Fransızca, tngilizce ve Itaiyanca metinler ustunde çalı^an uzmantara ve araştırmacılara yönelik olduğu gibi, bu konularda her Uç dilden çeviri yapanlara da lerımscl açKİan kolaylık sağlayacak nitelikıe. CUMHURtYET KÎTAP KULÜBÜ'NDEN HABER LER HAFTANIN EN ÇOK SATAN KtTAPLARI 17J.1988 2 4 J . 1 9 8 8 Sıra: Kod: Kitabın A d ı / Y a z a n : T u r i ı : 1 156.006 GlasnostAstl Neyı IstryorurrVM Gorbaçov 2 021.301 SözumSanadır/DrErdalAtabek 3 079042 Bız Duvar Yazısıyız/Fıruz Kuta! 4 097495 Hayır/AdaletAğaoğlu 5 077043 Doğrnamış Çocuğa MektupA3rıanna Fallacı 6 124 285YilTi2zGuneyKıtab\/Aî.l!âDorsay 7 152 419 0 Karanlıkta Bız/Attılâ llhan 8 070001 Casus Avcısı/Peter WngM 9 011046 Bız Demokrasıyı Zıncırlennden Kopardık/Olof Palme 10 079 039SıfırNolrtasınuakıKadın/NevalEISaddavı Belge 50 YIL ÖNCE K &ET RAK. &ESTELE&. rAPMAYA KOYULMUŞ, Bu DALÖA £M ÖNBMLİ YAPtTLAeJMt, ÛMLÜ İSPAMYOU <SOYA 'A/W TABLOLAIS.INOAM BSİN E O&TAYA Ç/KAeM/fn."6OY£SCASır VEZPıĞı SO PryAAJO PAR.ÇAÜ4R/AIPA, PAHA SON/3A AYAJ/ ADLI glg. DE OPEIZA MSYDAMA 6Er/EMİfT7.. Cumhuriyel 24 Mart 1938 islikraz verilmesi hedefini gütmekte olduğunu yalanlamaktadır. Bu mahfillerın tasrih ettiğine göre, IngılızTürk görüşmelerinin hedefleri şunlardır. 1 Türk krom, bakır ve mc 'ibden maddelenm satmak uzere, oundan alu ay evvel Ingıllerede lesis edilmiş olan Turk konluar'ının muamelelenni genişlelmek. 2 tş Bankasımn Ingıllerede bir şubesini lesıs eylemek. 3 Türk lngiliz klirınginin iflemesini lelkik eimek, Tıirk satışlanmn fazlalaştınlmasmı mumkün kılmak, Türkiyemn tngiltereye karşı olan ve yekünu bir buçuk mılyon lngiliz lırasım bulan fmzlerinin lediyesini kolaylaştırmak. Bttz P/YAMO OKULU AÇMffrr. YBSZ 'DEM SAŞUYA 19331988 muhabiri bildiriyor: Eskı Basvekil Malinofun cenaze merasimi siyasi lezahürata sebebiyel vermiştir. Müıeveffamn labuıu öniinde hatibler söz söyliyerek demokrasiyi meıhetnıişler ve kanunu esası tarafından bahşedilen hurriyeılerin iadesinr ısteınişlerdır. Merasimden sonra yuksek lalısıl talebesi hükuınet nıerkeztnde lezahuraııa bulunmağa teşebbus eımıslerse de polis larafından dajtılılıııışlardır. tom Belge Roman Deneme Sınema Roman Anı Belge R YÜREK BURGUSU Yazun: Henry James / Çevirerv Necla Aytür / Adam Yayınlan / 241 sayfa. Kitap, Unlü Amerikalı yazar Henrv James'in "Yürek Burgusu" adlı kısa romanıyla "Ormandaki Canavar" ve "Daisy Miller" adlı iki uzun öyküsUnü içeriyor. Gcnçlik yıllannda Londrada yapılan müzakerelerin esası Londra 23 Havas Muhabiri bildiriyor; İngUizTıirk muzakerelermi yapmakıa olan zeval ile yakın lemasla bulunan mahjılier, bu gOrüşmelehn, Türkiyeye bir Malinofun cenazesinde hadiseler Sofya 23 Havas ajansının
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle