18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 ŞUBAT 1988 KÜLTÜFYAŞAM HAYVANLAR ISMAIL GCLGEÇ CUMHURİYET/S Supertramp ve eski üyesi Roger Hodgson'ın yeni albümleri Sesîni kaybeden topluluk YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM Elestirmenler diledikleri kadar burun kıvvrsınlar, 1970'lerin ortalarından itibaren listderin en üst sıralannı sürekli olarak işgal eden, önlenemeyen yükseüşitü saüş rekorlan kıran albümlerle süsleyen bir toplaluktu Supertramp. Hemen kendini sevdiren, kolay akılda kalan; yer yer çocuksu bir yaşam coşkusunu, yer yer keskin bir ironiyi dile getiren bestderiyle eleşürmenlerin beğenisini pek kazanmamasına karşın dünyarun dört bir yanında miryonlarca hayran edinen bu ünlü beşli, bugüne kadar yaklasık 40 milyon plak satarak geçen on yılın en basarılı topluluklan arasında yerini aldi. Ama durum bugttn biraz farklı. "Crime of the Onüıry" ya da "Bre•kfasl in Amerka" gjbi 68 ve 68 sonrası kuşaklannın özlem ve kaygılannı simgeleyen usta işi albümlerin üstünde iğneler hâlâ geziniyor, ancak Sapertramp artık "besi bir yenle" değil. On yılı aşan verimli bir beraberlikten sonra 1983'te topluluğu terk eden besteci, şarkıcı, klavyeti ve gitarist Roger Hodgson. çalışmaı lannı tek başına sürdürüyor. Sapertramp'i, kalan dön kisi yaşatıyor. Daha doğrusu ayakta tutmaya çalışıyor. Çünkü Hodgson'ın aynlışı, Pcter G«bri«i'in Genesis'i, Roger VVaters'ın Pink Fioyd'u terk etmesi ile yarattığı sonuçlar açısından, büyük benzerlikler tasımakta. Rkk Davies'le birlikte Sapertramp'i kuran, liderlik sıfatını kabul etmemesine karşın, topluluğun iki motorundan biri olan Hodgson, birbirinden güzel besteJeriyle Sapertramp "sestain" de yaratıcısı olmuştu. Gerçi bestelerin atünda D»viesHodgson imzası yer ahyordu, ama "HMe in your SheH", "Tne Logkal Soug" ve "DreameT" gibi ünlü parcalar Hodgson'ın düşgücünün ürunüydü. Ayrıbşı ik Sapertramp, "gesini kaybeden topluluga" dönüştü. Waters örneğinin tersine, gürültüsüz bir aynlış olmuştu Hodgson'ınki. "Hepsi ile dostlugum surayor" diyor, anlasmazuğın müakle ilgüi oU duğunu özellikle vurguluyordu. Birlikte yaptıklan son çauşnıa olan "Fa•noos Last Words" albümünden hıç hoşnut değildi. "Müzikte farkb şeylcri anyoruz" dedığı Rick Davies'le KtM KtME DUM DUMA BEHIÇ AK Alıç#€ hep , h . Popol'anm gu. KAKİKİTÜR.CÜUR V&H3Ğ, biraı bol ieroh de Ayak bıraı renk panialonlar ( fyyiyorom • I Son yıllarda Roger Modgson'dan (sagda) yoksun kalan Supertramp dörtlüsCı (solda) bir kimfik bunalımı içinde. Bob Siebenberg, Dougie Tbomson, John Helliwell ve Rick Davies'den oluşan dörtlü, bugüne kadar umduğunu bulamadı Bir eksiklikvardı ve bu eksiHijin ne olduğu çok açıktı: Roger Hodgson. el sıkışarak vedalasular. 1983 sonbahannda stüdyoya gircn Hodgson, buradan "In the Eye of tbe Storm" adlı ilk solo çalışmasıyla çıktı. BUyük başan kazanan ajbüm, 1 nülyondan fazla sattı. Supertramp dörtlüsü, bu sıraJarda bir "kimlik buoaamı" ya$ıyordu. Aynı raüzik çizgisini sürdürmek mi, yoksa yeni, taze bir " s e s " aramak mı? "Miııigüniz daha drsmatik, daha sert ve daha yogun olacak. Teknolojiyi geriye cekip, insan unsuruna öoe çıkaracagız" diyen Davies ve arkada^lan, bu yönelislerini 1985'te "Brother Where You Boond" 33'lüğüyle somutlaştırdılar. Ama umduklarıru bulamadılar. Bir eksiklik vardı ve bu eksikliğin ne olduğu gayet açıktı: Hodgson. Dörtlünün ilk plağı sadece "anlı" hayranlann raflanna girebildi. Zaman hâlâ Supertramp aleyhine ve Hodgson lehine isliyor. 1988'e girerken piyasaya sürülen biri dörtlüye, öteki "tek adanı"a ait iki yeni aJbüm, Supertramp'ın eksikliğini Hodgson" ın üstünlüğünü bir kez daha kamtlamakta. Vokal ve tuşlulaıda Rick Davies, saksofonda John Hdliwell, bas gitarda Dougie Ttaomson ve davulda Bob Siebenberg'den kunılu Snpertramp'm iki yülık bir aradan sonra çıkardıgı, "Free as a Bird" baslıklı 33'lüğu, dış görünüş ve içerik açısından derin çelişkilerle dolu. İki ayrı renkte basılan kapakta Braque'ın 1954'te stüdyosunda cahşırken çekilmiş bir fotografı var. Amaç herhalde "ozgür yaratı gücüaiin" önemine dikkat çekmek. Müzikte bunu bulmak oldukça zor. Her parçada prototiplerin, ticari kaygüann tutsağı; coşkusuz, yorgun ve isteksiz bir Supertramp ile karşılaşıyorsunuz. Eski günleri arada sırada duyulan toplu vokallerde yakalamanız mümkün, ama duygu uzun sürmüyor. Bir şeyler yapmaya calışan tek kişi, saksofonda son yıllarda oldukça ustalasan John HeUiweU. Duyguyla süslediği "Not the Moment", "Where I Stand" ve "Thing for You" adlı parçalar sayesinde "dinlenilebilirlik" kazamyor. Eski Supertramp'e özgü "çekicsi" piyano, "I'm Begging You" adlı parçaya tat katıyor. "Free as a Bird"de yaratılmaya çalışüan "gospei"havası ise, sadece çaba düzeyinde kalmakta. Kısacası, topluluğun hayranlarını düşkırıklığına sürükleyecek bir uzuncalar, "Free as a Bird". Roger Hodgson'ın "Hai Hai" adını taşıyan yeni 33'lüğü ise, baştan sona güzellik ve eğlence. Hodgson'ın üç yülık çalışmalarını içeren albüm, her dinleyişte kulaklara biraz daha yerlesen, 9'u yeni, biri eski enfes 10 pop bestesinden oluşuyor. Eski olan "Land H o " adlı beste, "Da>iesHodgson, 1974" ibaresini tasımakıa. tlk albumünde bir iki rnüzisyen dışında bütün enstrümanlan kendisi çalan Hodgson bu kez ABD'nin en önde gelen caz rock müzisyenleri ile çalışmayı yeğlemiş. Albüme ayn bir tat katan adlar arasında eski Weather Report'tan Omar Hakim (davul), Toto'dan Jeff Porcaro (.davul), Nathan East (bas) ve Lenny Castro (vurmalı çalgılar) göze çarpıyor. Kusursuz bir yapımla dikkati çeken albümde, hemen hemen her parça "bit" olmaya aday gözüküyor. Eski Supertramp havasını daha ilk bestede, armonikabasdavul eşliğınde açılan "Right Place"te hemen yakalamak mümkün. Porcaro'nun "reggae"ritminiözenle islediği "London", Hodgson'ın sesine özgunlük kazandıran iki unsurun iştahla alaşımlandığı sevimli bir beste: Masumiyet ve erotizm burada sentezini buluyor. "Puppet Dance", "rVho's Afraid", "Desen Love" ve ötekiler de 70'lerin Supertrampli günlerine çakılan flaşlar. Supertramp adres değiştirmiş, Roget Hodgson'a yerlesmiş görünüyor. Hayranlanna duyumlur. , e, eniuj savunmamn 5aldırt oldvğunv duşvnurom hef. oyuzâen biraz ö biraz qemş. t Bir fur savanma foa/töını yıikmek içm de (jaKahrınıı kaldmnm bazafi • 5enhiç yqf>ff)az rnnm, böglu ( LİFI A^l OLUR? SAK1A NE C7IVOBUM... BÜTÜN EVRENİ BALKOMLACI LJKIUIÛLIM All 'Kanıınf sergîsîni Ejderha koruyacak LONDRA (AA) Kannni Sultan Süleyman'ın Mısır Seferi'nde kullanılmış olan dört tonluk "EJderha" adlı top, "Mnhteşem Siileyman" sergisinin yer alacağı British Museum'un girişine yerleşıirildi. "Mnhtesem Siileyman" sergisi dolayısıyla Londra'daki Kraliyet Askeri Müzesi'nden ödünç alınan "Ejderha" adlı top, yedi metre u/unluğunda ve yirmi sekiz ağırlığında gülle atabiliyor. Ustalıkla yapılmış çeşitli süslemeleri de bulunan topun namlusunda ve barut dökülen bolümünden eski Türkçe iki yazı göze çarpıyor. Topun barut dökülen bolümünde, Kanuni Sultan Süleyman'ın topçubaşısı Murad Elendi'nin adı belirtilerek, "S«r Topçnyan Mnrad EfendiHicri 981" yazısı görülüyor. Topun namlusuna ise şu sözler yazılı: "BismUlahirahmanirrahiın. Sultanlann en büyugii Sülevman. bu Ejderha topun dökümünü emretti. Bu gürieven demir düşman kalderini yerle yeksan etsin inşallah." Londra'daki Kraliyet Askeri Müzesi vetkililerine göre, Kanuni'nin sadrazamlarından lbrahim Paşa'nın HIZLI GAZETECİ mcDET M KORS GEMSi Yâf!C>I GELİİOR CAti Y£LEQi Kanuni Vertezianonun gravürü 1525 yıhndaki Mısır Seferi'nde kullanılan "Ejderha", daha sonra Akka'nın savunmasında Napolyon ordularına gülle yağdırdı. Akka'da Fransızların eline geçen top, bu kez Fransızlar tarafından 1801'de yenilgileriyle sona eren Iskenderiye Savaşı'nda lngiliz Donanması'na karşı kullamldı. Kanuni'nin topunu Fransızlardan ele geçiren lngilizler, "Ejderha"yı 1802'de Londra'ya getirdiler Çİ/(iİltk k'iMİI. MAS4KUI K ZAMAMOIR B C R A İ M TOK Levent Kırca, yalnızca tiyatroseverlerin değil, TV izteyicilehnin de yakından tanıdsğı bir sanatçımız. Ama uzun zamandır ekranlarda görünmüyor. Nedenini kendi de bilmıyor. Ve soruyor: "Neden TV'ye çıkmıyorum? Yoksa bir yasiak mı var?" (Fotoğraf: Lale Filofllu) Aziz Nesin'in "Toros Canavari'nın bir mesajı da konut aracılığıyla insan sömürüsü. Ama joyunu sahneleyen Levent Kırca da şu sıra salonsuzluk sorunuyla karşı karşıya. Şimdi "Toros Canavarı" Moda Sineması'nda iki film arasında sergileniyor. ŞENAY KALKAN Levent Kırca Tiyatrosu sonunda, sezonun ikinci yansında da olsa Aziz Nesin'in "Toros Canavan"yla Istanbullu seyircilerin karsısına çıkmaya başladı. Topluluk, perşembe ve pazar akşamlan Moda Sineması'nda "ikifitanarasında" oynuyor. "Toros Canavan" şu anda Yunanistan'da da sahneleniyor. Mayıs ayında Yunanlı ekip Tüıkiye'de, Levent Kırca Tiyatrosu da Yunanistan'da sergileyecek oyunu. Daha sonra da aynı oyun Almanya'daki bir festivale katilacak. Levent Kırca, oyunun janslı olduğunu söylüyor. Bir de sahneleyebilecekkri tiyatro salonlan olsa... 195C1İ yıllarda karakolda bir yanlış anlama sonucu o yıllann astığı astık kestiğı kestik belalısı Toros Csnavarı sanılan emekli memur Nuri Sayaner ve ailesinin başından geçen trajikomik olaylan anlatan oyunun mesajlanndan birinın de "konut »raalıgıyla insan sdmüriıso" olduğuna deginiyor Levent Kırca. Ne acıdır ki, Levent Kırca Tiyatrosu, sahnede konut sorununu canlandınrken gerçek yaşamda da topluluk olarak salonsuzlukla karsı karşıya. Levent Kırca anlauyor: "Büdiginiz gibi, bir zamanlar Hodri Meydan Kultur Merkezi'miz •mrdı. Ben orayı bulduğnm zaman yan bdine kadar su dolu ve mobilya •>«fW«mnif mallannın konuldugu bir depoydu. Fenerlerie güç bela girip gezebUmiştJk. Mal sahibi Faruk Deoiz de benim o su içinde, hiçbir işlevi oimayan yere talip olmama şafirmrak orayı bana kiraiamıştı. Biz onryı losa sörede insantann girip çıktıg», valnız bizim degfl, bircok gnıbun kuflanabüdigi, yaprttannı sahneleyeMdiii, saıüeyebBdigi bir yer haHae getirdik. O zat da baktı ki, o lagıın, para kazaaan bir yer oUbOiyor, bizi mahkcme kaaalryla taiüiye ettirdi ve ogluna diakotek olarak actı. O zamaadan beri tstanbul'da bdirii bir •eyirdıi oUn birkaç özd Uyatrodan Dd filııı arası Tbros Canavarı' biri olmamıza karşın bir saloaumuz yok." Levent Kırca Tiyatrosu her şeye karşın yine de tiyatro yapmakta direniyor. Sezon basında Aziz NesinL in "Toros Canavan"nı sahnelemeye karar verince Yıküz Üniversitesi'ne gidip yetkililerle konuşurlar. Onlann aracılığıyla Sabancı Kütüphanesi'm.ı alt katında çalışmalara başlarlar. Ama sıra dekorlu provaya gelince, tavaru çok alçak olan o mekânda çahşmak ımkânsızlaşır. Bu kez Etilerdeki Otelcilik Okulu'nun müdürilyle görüşürler ve okullannda dekorlu prova yapma izni alırlar. Dekorlar kamyona yüklenir okula gidilir, ama okula yeni atanan müdür yardımcısı "Olmaı" der. Kırca soluğu valüikte alır. Nevzat Ayaz, "tstanbnl'dalü bütun okullar yalnız size degfl tum tiyatrolara açıktır" der ve onun devreye girmesiyle okulda çahşabilirler. Bu kez de oyunu seyirci karsısına çıkaracak sâlon bulamazlar. Bu nedenle önce Eskişehir'de, sonra Mersin'de, sonra da Adana'da sahnelerler "Toros Canavan**m. Aylar sonra da lstanbul'a gelebilirler. Levent Kırca salonsuzluğun trajikomik bir olay haline geldiğini belirtiyor, "Ne yapmahyım?" diyor, "Ben 21 vüdır bu işi yapıyorum. Şimdi birakıp çorap dükkânı ya da Levent Kırca döner salonu mu açayım? Sinema salonlannda iki film arasında ovnuyoruz. Fdmden yanm saat sonra dekorlar kuruluyor, oyun biter bitmez öteki seans başlayacagı için aleIacele sokiilüyor. Tesrifatçılann ellerini saüayarak 'Hadi cıkm, çabuk olun film baslayacak' demesi de cabası. VetkilBer feryadımızı dnvsnn artık. Buna bir cöziim bulsanlar..." Levent Kırca televizyon izleyicisi tarafından da tanınan sanatçılanmızdan. Ama uzun zamandır televizyonda da görünmüyor. Nedenini o da bilmiyor. "Ben de TKT yelkililcrine sormak Lstiyorum: Neden tdevizyona çıkmıyonım. Yoksa bir yasak mı var?" diyor. AĞAÇ YAŞKEN EĞtLtR ktMÛ (, •EŞEÜ VE MUZİP Efsun'un Cumalı'daki seramik sergisinde şenlikli bir hava esiyor. Neşeli ve rengârenk balıklar, biraz muzip. biraz baygın bakan yılanlar Efsun'un seramik ürünleri. Cumaiı'daki sergide 15 şubata kadar görulebitecek Güleryüzlü seramikler TARİHTE BUGÜN MCMTAZ ARIKA\ 7Şubat Efsun'un Cumalı Sanat Galerisi'ndeki sergisinde, ziyaretçileri, kocaman dişleriyle gülen balıklar, kıvrım kıvrım renkli yılanlar karşılıyor. Çıplak ya da giyinik kadınlar, kendilerini seyredenlere biraz şaşkın, biraz muzip bir ifadeyle bakıyor. Kürtiir Servisi Efsun'un seramikieri 15 şubata kadar Cumalı Sanat Galerisi'nde sergileniyor. Efsun, seramik heykellerini şekillendirirken daha çok insan ve hayvanlan konu olarak seçmiş. Sergilenen seramiklerin hemen hepsi güleç yüzlü. Sergiyi gezenleri, kocaman dişleriyle gülen balıklar ve kıvnm kıvrım renkli yılanlar karşılıyor. Bu arada çıplak ya da giyinik kadınlar ile takım elbiseli eîkekler de biraz şaşkın, biraz muzip bir ifadeyle kendilerini seyredenlere gozlerini dikiyor. BUtün bu seramiklerin neşe dolu olması da Efsun'u hiç rahatsız etmiyor. Çünkü Efsun, seramik sanatının güleryüzlü de olabileceğind,en yana. Sanatçının insan ve hayvan modeüerini secmesini neler belirliyor? Efsun'un soyledikleri şunlar: "Çanakkale dönemine ait seramiider gördiım, insanlar da yapdmış. Ama görmek, esnlenmek degil. tnsanlar ve bayvanlar yapıyorum. lnsanın sevdigi rengl secmesi gibi ben de sevdigin konuyu stçiyorum. Neden insanı ve bayvanı sectigimi pek açıklayamasam da, neden çok renkli yaptıgımı bOiyonım. Seramik fınnımın içinde istenilen rengi yamtmak zor. Çünkü boyarken rengi görmüyorsun, pembe boyuyorsun fınndan yesil çıkıyor. Hele yanyana renkleri yakıştırmak daha da zor, ama olanaksız degil. Ben de bu olanagı, seramigin biçim yönü ile birleştirip sonsuza kadar üretecegim. " Cumalı Sanat Galerisi'ndeki yapıtlann önemli bir bölümü, kadın fıgürlerinden oluşuyor. Sanatçı önce düz yüzeylerle baslıyor, sonra heykel haiiııe getiriyor bu ürünleri. İlk olarak kadınlarla başladığı seramik heykellere erkekler de katacağım belirtiyor sanatçı. MJZAH.SOSYAL ELESMWROIMNTİZM.. u eeirtu eöeeveMiş, KEU&Nİ yerişrig18f2 't>B BUGUN, ÜNLÜ İNGİUZ ROUANCISI CHARLEi. DlOCENSfPİKIHZ) DOĞDU. 8 ÇOCUKLU rOKStlL. 8 / £ AİLESİ OLDUĞONDAN DUZ&t MiŞTİ. YAŞADıSt KOŞUUAIZ, DAHA SONGA YAZACAĞI ROMANIARIN MALZEMESİNİ OLUÇTUfiACAKTf. CHCKeUS'tN EVLİUĞtYLB İLK <İTAB(UIN YAYfMLANtMS/ AYM 2AAAANA RASTHYACAK,IOSA Su&SPE ÛKlB KADiCKStJS, YAP<rLA/5tNPA MİVE tZOMAUriZAAİ ÜSTACA YOGUGACAK,<4M/A £M ÖSJEMUSİ, ytCTO&A ÇAĞI İNGİL(2 TOPLUMUNü SMDÜSTfiİLÇŞMe.VfU BAŞLAUGtCiNDA, SOSYAL ELEŞTİRİYLE AhlLATMAYA ÇAUÇAC/\K.TtfS.. 50 YIL ÖNCE CumhurİYet 7 Şubat 1938 kitaba mukabil 1935 te 23.212 kitab çıkmıştır. Yabana lisanlardan tercüme eserlerde ise % 50 düşme vardır. Danimarkada hafif bir yükseliş 3.188 e mukabil 3.243, keza Portekiz için de vaziyet aynidir. 19381988 tktisat Vekaleti, benzin, petrol ve müştakkatmdan alınan vergilerin indirilmesinden sonra satış fiatlarında bir düzenlik temin etmek, köylüye daha ucuz petrol vermek ve sanayii daha ziyade kollamak için, belediyeler tarafından alınan istihlak resimlerinin de kaldırılması lazım geldiği neticesine varmtştır. Vekalet, bu resimlerin de kaldırılması hususunun teminini Dahiliye Vekaletinden istemiştir. Dünyuda kiiab buhmnı var nu? Fransızca "Le Mois" mecmuası, dünyadaki kitab buhranı hakkmda enteresan bir yazı neşretmiştir. Bu neşriyat buhrammn dünyada umumi olmadığmı yazan mecmua, bu krizden habersiz bulunan milletler olduğunu kaydederek şunları ilave eyiemektedir: "Buhrandan habersiz olanlar da vardır. Son istatistikler . bize bunu gasteriyor. Çekoslovakyada 1933 de 10.077, 1934 de 9.958 kitab nesredildiği halde bu rakam, 1935 de 9.218'e düşmüştür. Isviçre kitab istihsali 1932 de 2.444 den 1935 de 1.952 ye düşmüştür. Bulgaristanda da azalma kaydedilmiştir. 1928 de 2.775, 1934 de 2.009 ve 1935 te 1.758. Buna mukabil Almanyada neşriyat artıyor: 1934 te neşredilen 20.852 Benzinve petrolden ahnan vergüer Ankara 6 (Telefonla)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle