19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
arlamentodan. CUMHVRİYET/7 Betül Uncular •HakkıErdem •CananGedik •FarukBildirici îşkence ve Kötü Muameleye Karşı Avrupa Sözleşmesi'ne iktidar ve muhalefet olumlu oy verdi tşkenceye karşı Meclis taahlıüdü ANKARA (Cumhuriyet Bürosn) TBMM'de dün ilk kez iktidar ve muhalefet, "işkence ve kötö muameleye hayır"da birleştiler. İşkence ve kötü muamelenin önlenmesini amaçlayan Avrupa Sözleşmesi, dün Mecliste oybirliği ile kabul edildi. Türkiye, sözleşmeyi gecikerek imzalamasına karşın onaylayan ilk ülke oidu. Gerek iktidar, gerekse muhalefet grubu sözcüleri konuşmalannda işkenceye karşı olduklarını belirttiler. Muhalefet ve ANAP'lı Nurellin Yüm«2, sanıkların sorgulamaları sırasında avukatlannın yanlannda bulundurulması yolunda yasal düzenlemelere gidilmesini istediler. "tşkencenin ve Gayri Insani ya da Küçüllücü Muamele veya Cezanın Önlenmesi Hakkındaki Avrupa Sözleşmesi" ile ilgili yasa tasarısı, Meclis Genel Kuralu'nda görüşülerek yasalaştı. Tasarı üzerinde SHP grubu adına konuşan tsmail Cem, tasannın Türkiye'ye ve TBMM'ye şeref kazandıracağını vurgulayarak, katkısı bulunan herkese ve cesaretli adım atmasından dolayı da hükümete şükranlannı sunarak sözlerine başladı. însan haklannın geleneksel solun evrensel mücadelesi olduğunu ve yıllardır bu davalann takipçisi olduklarına dikkat çeken Cem, bugün varılan bu noktada, solun insanlarını özellikle'kutlamak istediğıni belirtti. Cem, sözleşme hakkında ayrıntılı açıklamalarda bulunduğu konuşmasında, anlaşmayı imzalayan ülkelerin cezaevlerinde, karakollarında, akıl hastanelerinde, diğer ulkelerin inceleme yapma hakkına sahip olduğunu belirtti. Cem, insan haklanna aykın muamelder karşısuida, bunun dünya kamuoyuna açıklanacağım ve ilgili ülkenin ciddi bir prestij kaybına uğrayacağıru kaydederek "Bu konuda gerekli düzenlemeieri getiremezsek, kaş yapalım derken, goz çıkannz" dedi. Cem, sözlerini şöyle surdürdu: "Onayımıza sunulmuş bu anlaşmanın geriye tepip bize sorun çıkarmaması için, hükiimetin ve bizlerin iyi niyetine layık sonuçlar alabilmemiz için, bu gayri insani olaya karşı loplumun her kesitinde ve h«r alaıunda hep birlikte mucadele edilmelidir. Hukumelten boyle bir yaklaşımı bekliyoruz. SHP grubu olarak bu konuda bir yasa önerisini huzumnuza getireceğiz. Soruşlurmanın her aşamasında zanlının yanında avukat bulundurulmasını onereceğiz. O zaman ne işkence iddialan kalır ortada ne de büyük bolümü Ue işkence uygulaması. Aslında bu önlem yasamımızda mevcuttur. Bazı hukukçulara göre bunu hayala gecirmek için SÖZLEŞME NELER GETİRÎYOR? lşkencenin ve gayri insani ya da küçüitücü ceza veya muamelenin önknmesine daiı Avrupa sozleşmesi ile getirilen hükümler şunlar: SozleŞme, taraf devletlerde kamu makamlanmn karan ile hurriyeüerinden yoksun bırakılan kişilerin içinde bulundurulduğu tüm yerleri ziyaret etmeye yetküi kılınan ve taraf devletlerden birer üyeden oluşan bir komite kumimasını öngörflyor. Bu yerlerde sınırlama olmayıp, sivil ve askeri ceza ve tutukevlerini, polis karakollannı, akıl hasianelerini kapsıyor. Komite periyodtk ve kopaHam gerektirdigi hallerde tartf iilkekre ziyarette bulunabtUyor. Komiteniıı toplantılan gizli oluyor ve zjyaretlerinde en az iki üye görev yapıyor. Taraf ülke hükümeti haberdaı edildikten sonra ziyarette bulunabiliyor. Ancak istısnai durumlarda taraf devietin yetkili makamlan komitenin ziyaret tarihi ve ziyaret için önerilen yer konusunda itiraz maksadı ile komite nezdinde girişimde >eni yasa değil, basil bir genelge >eterli olacaktır. Gelin şu basit önlemi derhal gerçekleştirelim ve işkence otaylannı da artık Türkiye'ye yakışmayan işkence iddialannı da büyük bölumü ile la>ık olduklan yere; tarihin çopluğüne fıriatıp alalım." Ismail Cem, sözleşmeyi desteklediklerini ve alkışladıklannı, insan haklanna bağlılıklannı ağır şekilde ödemiş olanları saygı ile andıklannı belirterek, anlaşmayı imzalamı; bir parlamentonun üyeleri sıfatıyla Avrupa'nın her platformunda başlarının daha dik, seslerinin daha gür olacağını söyledi. Cem, "SHP grubu olarak evet, yüz defa evel, bin defa evet" diyerek sözlerini tamamfadı. DYP grubu adına konuşan Yaşar Topçu da sözleşmenin imzalanmasını grup olarak memnunlukla karşıladıklannı söyledi. Hiçbir toplumun kotü muamele yapsın diye devlet kurmayacağını belirten Topçu, resmi beyanlarda işkence yapanlann varlığının kabul edildiğine dikkat çekti. Topçu, "Yasaklandığı halde bu sözleşaıeJerin yazıh birer metin olbulunabiliyor. Bu gırişimler için çok önemli gerekçeier ileri surülmesi gerekiyor. Komite ner ziyaret sonunda Mr rapor haariayarak vana önerUerİBİ de ekleyerek, Ugfli (arafa gönderiyor. Rapor gfcrfi tutuluyor, ancak taraf devietin tşbtrfiginden kaçındıg] ya da komite öaerileriııi yertee getirmeraesi dersmianDda komite afcsi beyanda buİBnatriliyor. Sözleşmeye çekince konulamıyor. Komite üyeJerinİD görevleri «rastada sarf edebflecrJderi sözier, yazabBecekleri yazıiar v« digtr IMfieriodeB dolayı UçMr adli takibata manız bırakılmıyoriar. Seyahat Ö2gürlük!eri hiçbir şekilde kısıtlanmıyor. Belge ve kâğıtlanna dokunulmuyor. Haberleşmeleri sansür edilmiyor. Gümnlk kapılannda ust düzey yetkililerine uyguianan kolaylıklardan yararlandırılıyorlar. maktan çıkanlması için gerekli tedbirter alınmahdır. Yoksa iddialar sürup gidecektir" dedi. Tasarı üzerinde kişisel görüşlerini açıklayan ANAP'lı Nurettin Yılmaz. sözlerine "Sadizmle, vahşetle eşdegerde bulunan toplumsal bir cinayeti, insan temel hak ve özgürlüklerini katleden işkence denilen o melun canavan ve gayri insani ya da küçıiltücii ceza veya muamelenin önlenmesi ile sözleşme için söz almış bulunuyorum" diyerek başladı. "tnsanlık için yüz karası, agıza alınması bile tiksindirici olan bu çirkef işkence sözcüğüne karşı her aklı selim sahibinin allerji veya nefret duymaması, tepki göstermemesi düşunülemez" diyen Yılmaz, sözlerini şöyle surdürdu: "Sadece AT'de yer almamızın bir geregi oldugu için değil, halkımız buna layık oldugu için, işkence)i benimsemedigini kamtlamak için Özal hukumelinin, insan onurunu korumaya yönelik bu tarihi belgeyi halkımız istediği için imzaladığına inanmak istiyonım. Bu nedenie demok rasi kalili bu baysiyet celladına karşı milletlerarası platformda hukuki ve siyasi büyük bir sorumlulugu üstienen Özal ve hükümeti bu onurlu palentin sahibi olarak saygı ile anılacaklır. Muhalefel partilerinin de buna ortak olma vonundeki davranışlan bu vahşetin asgariye ineceğine olan inancımızı artürmaktadır." Nurettin Yılmaz, her oyunun kendine özgü kurallarıyla oynandığını vurgulayarak, futbol maçında tekme sille ve yumrukla oynanan oyun ve atılan golün geçerli sayılmadığını anlattı. Kuralı bilmeyen oyuncunun takımını her an guç duruma sokacağını kaydeden Yılmaz, "Oyun Türkiye'de oynanacaksa bunu demokratik kurallara gore oynatmamız gerekir. Demokrasi oyununda görev alan oyuncular, insan haklan ile ilgili bilgi, görgü ve egitimden yoksun iseler hükümeti dunya kamuoyuna karşı güç duruma düsüreceklerdir" biçiminde konuştu. Yılmaz, 12 Eylül öncesinde Ecevit hükümeti görev başında iken muhalefetin işkence ile ilgili olarak yönelttiği eleştiriler ve Ecevit'in muhalefetteyken sözcülerinin hükumete karşı aynı konuda yönelttiği eleştirileri, Meclis tutanaklanndan okuyarak "Göriilüyor ki ciddi duzenkmelere geçilmede insan haklan alanın da saglıklı altyapı oluşturulmadan, işkence iddia ve ithamlanna engel olunamaz" dedi. Yılmaz, sözlenni şöyle tamamladı: "İşkence hastalıgının yok edilmesi için fikri ve maddi altyapı oluştunümalıdır. Sanıgın ifadesi alınırken, avukatı haar bulundurulmalıdır. Sonışturmayı hukuk bilgisi olan yuksekoğrenim gönnuş olan kişiler yüriitmelidir. Sorgulama video ile görunlulenmeli. sesler kasete alınmalıdır. Sonışturmayı yürütenler önyargıdan uzak, tarafsız kişilerden seçilmelidir. İşkence bir vahşettir. Dilegimiz insanlık cellatlanna cesaret ve prim veraıemek, nerede göriilürse iktidar veya muhalefet aynmı yapılmaksızın bu insanlık katlini cezalandırmaktır." Nurettin Yılmaz'ın konuşmasından sonra hareketçi olarak bilinen ANAP'lı milletveküleri, grup başkan vekillerinden Yılmaz'ın parti programına aykın da\Tandığı gerekçesiyle cezalandınlmasını istediler. Hareketçi üyeler, Yılmaz'ın ANAP grubu adına değil, şahsı adına konuştuğunu belirterek, Yılmaz'ı parti politikası dışına çıkmakla suçladılar. Görüşmelerin tamamlanmasından sonra tasarı açık oya sunuldu ve ilk kez iktidar ve muhalefet tum partilerin olumlu oyları ile yasalaştı. ORU ORTRE ANAYASA KOMİSYONU 'Anayasal haklar Tiınceti için geçerli değil mi?' SHP Tunceli Milletvekili Veli Yıldınm, Mustafa Kalemli'ye Tunceli'de meydana gelen olaylarla ilgili soru sordu. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SHP Tunceli Milletvekili Veli Yıldınm anayasanm kişi ve konur dokunulmazlığı maddelerinin Tunceli için geçerli olup olmadığını sordu. Yıldınm, tçişleri Bakanı Mustafa Kalemli'nin sözlu olarak yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na sunduğu soru önergesinde Tunceli1 ye bağlı ilçe ve köylerde meydana gelen olayları tek tek sıralayarak şu sorunlann açıklığa kavuşturulmasını istedi: "Ocak 1988'de bir gün Tunceli ili Pertek ilçesi Demirsabah köyü guvenlik güçleri tarafından aranmış, arama esnasında Zeki İlgün isimli genç evinden alınarak köyiin içinde yüzü bir duvara da>atılarak vurucu tim tarafından bacaklan arasına, sağına soluna kurşun sıkılmış bazı kurşunlar bacağını sıyırmışür. Daha sonra Zeki tlgün ve aynı köyden Mikail Hız köy ortasında falakaya yatınlmıştır. Aynı gün aynı koyde eşi yurtdışında çalışmakta olan Nevsiye Uc'un evinin dış kapısı guvenlik kuvvellerince kınlmış, yatak odası taranmış, bütün eşyalar delik desik olmuştur. Tunceli merkez ilçe Gökçek köyü Areki mezrasında guvenlik güçleri Hasan Bakın ve Cebrail Bakır'ın evlerini bombalamıştır. Evlerde buluıan tüm eşyalar >e kışlık erzak imha edilmiştir. Aynı mezradan Kamer Tacyıldız ile Usla Çakır da guvenlik güçleri tarafından zoria evlerinden çıkanlmıs. bu kış koşullarında Tunceli Erzincan karayolu uzerindeki mağaraya yerleşmişlerdir. Tunceli ili merkez Karşılar köyü Venk mezrası boşaltılmış ve sonra e>ler bombalanmışlır." Yıldırım, soru önergesinde, anayasanm kişi dokunulmazlığı. maddi ve manevi varlığı başlıklı 17. maddesi kişi hürriyeti ve gü\enliği ile ilgili 19. maddesi, konut dokunulmazlığı ile ilgili 21. maddelerinin Tunceli ili için geçerli olup olmadığını, geçerli ise söz konusu olayları yapanlar hakkında yasal bir işlem yapılıp yapılmadığını sordu. Kolluk kuvvetlennce vatandaşların köylerden çıkarılmasını. evlerinin bombalanarak imha edilmesini Tunceli halkını "Zoraki Göç"e itme olarak değerlendiren Yıldırım, bu yönde hükümeün bir karar alıp almadığını da sordu. ANAP'tan aykın ses: Yılmaz ANAP Mardin Milletvekili Nurettin Yılmaz'ın siyasal yasamı CHP'de başladı. 12 Eylül döneminde işkence ile çok yakından ve bilfiil tanışan Yılmaz, ANAP'lı olraasına rağmen işkence konusundaki görüşlerini açık yüreklilikle belirtmekten kaçınmıyor. Nurettin Yılmaz, 1936 yılında Cizre'de doğdu ve Ankara Universitesi Hukuk Fakültesi'nden 1960 yılında mezun oldu. Kapatılan CHP'den 1973 yılında Mardin milletvekili seçilen Nurettin Yılmaz, 1977 seçimlerinde CHP Genel Merkezinin vetosuyla karşılaştı. Ancak, veto Yılmaz'ın 37 bin 500 oyla TBMM'ye bağımsız milletvekili olarak girmesini önleyemedi. 12 Eylül dönemi ile birlikte Yılmaz için cezaevleri ve işkence günleri başladı. 12 Eylül Oncesinde Mecüste yaptığı bir konuşmanın bazı dergilerde yayımlanmasından dolayı "bolücülük ve bölgecilik" yaptıgı iddiasıyla tutuklandı. Diyarbakır'da üç kez tutuklandı. Nurettin Yılmaz, her seferinde çıkarıldığı mahkemede ilk duruşmada tahliye edildi. Ve yargılamalar beraatle sonuçlandı. Diyarbakır'daki bolücülük davalanndan aklanan Yılmaz bu kez Bans Derneği Yönetim Kurulu üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Yılmaz bu kez de Kartal ve Sağmalcılar cezaevlerinde bir süre kaldı. Nurettin Yılmaz, Mardinlilerin isteği Uzerine SHP'den milletvekili olmak için başvurdu ancak SHP Genel Merkezi Yılmaz'ı aday göstermedi. Bunun üzerine SHP'yi olan tepkisini Yılmaz, ANAP'tan aday olarak gösterdi. ANAP'ta yerel seçim yokuşu AlVAP'iı milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkam Alpaslan Pehlivanlı yerel seçim önerisinin, gerekçesiyle çeliştiğini söyleyerek önerinin geri çekilmesini istedi. ANKARA (Cumhuriyet Burosu) TBMM Anayasa Komisyonu'nda ANAP Grup Başkan Vekillerinin mahalli seçimlerin ekim ayı içinde yapümasına ilişkin yasa önerisi ele alındı. Yerel seçimlerle ilgili yasa önerisi ANAP'ta görüş ayrılığına yol açtı. Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı, önerinin gerekçesiyle çelişkili olduğunu belirterek, öneri sahiplerinin metni geri çekmelerini istedi. Adalet Bakanı Olıan Sungurlu ise hükümetin mahalli seçimlerin bu yılın ekim ayında yapılmasına ilişkin bir kararı bulunmadığını söyledi. Sungurlu, Başbakanın Yargıtay Başkanı ile görüşmesinde Yüksek Marikeme Başkanı'nın dön yıllık surenin tamamlanmasının beş yıl sayılacağı yolunda yorumda bulunduğunu da bildirdi. Anayasa Komisyonu ANAP Grup Başkan Vekili'nin yerel seçim yasasının bazı maddelerini degıştiren yasa önerisi görüşüldü. Komisyon toplantısına üyelerin dışında çok sayıda ANAP üst yöneticisinin gelmesi dikkati çekti. ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmel Kececiler'in de hazır bulunduğu toplantıda, öneriyle ilgili görüşleri ANAP Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Asık'ın açıklaması tepki topladı. Aşık, öneri içerisinde yerel seçimin bu yılın ekim ayında yapılacağına ilişkin bir madde bulunmadığını belirterek sadece seçimir. ekim ayı içerisinde Meclis kararıyla belirlenecek bir pazar günü yapılması hükmUnü getirdiklerini anlattı. Aşık, haziran ayı yerine ekim ayı içinde seçim yapılmasımn daha uygun olacağını savundu. DYP'li komisyon üyesi Yaşar Topçu, anayasanm 127. maddesi uyarınca verel seçimlerin beş yılda bir yapılması gerektiğini, bu durumda seçimin 1989'un 25 martında yapılması gerektiğini söyledi. Topçu, anayasada öngörülen bu sürenin sadece savaş nedeniyie ertelenebileceğini hatırlatarak, "F.kimde yaptlaeak derseniz altı ay ertelemiş olursunuz. Savaş Adalet Bakanı Sungurlu, Anayasa Komisyonu'nda yerel seçim tonusunöa tarirı betirtemediMerini söyledi. (Fotoğraf: Haydar ÛzturkAA) mı çıkscak? Eğer savaş çıkaracaksanız, bize söyleyin" dedi. SHP'li Özer Gürbuz de yasa önerisinde yerel seçimin bu yıl veya 1989'da yapılıp yapılmaması konusunda bir hüküm bulunmadığına dikkati çekerek, "Yüksek Seçim Kurulu, Medis karanna rağmen 1989'da seçim yapılmasına karar verirse milli irade askıya alınır" dedi. Gürbuz, "Anayasanın iktidann yerel seçüiuere müdahaiesini onlemek için kesin süre koyduğunu hatırlatarak, şöyle konuştu: "Şimdi ANAP'lılar 4.5 yıl boyunca S yıl sayılır diyoriar. Anayasada kastedilen 5 yılın lamamlanmasıdır. Sizin dediğiniz şey okullardaki notbrda olur. 4.5, 5 sayılır. Ama hukukta böyle şey olmaz. Yüksek Seçim Kurulu ara yerel seçimin haziranda yapılması için karar verdi. Sizin dediginiz gibi olsaydı YSK buna ihtiyaç duymaz. genel yerel seçim taribi belirlerdi. Bu öneri anayasa>^ aykındır. Siz 5 yıl için halkın seçtiği mahalli idarelerin görev güvencelerini kaldınyorsunuz" dedi. DYP'li Yaşar Topçu da yeniden söz alarak ANAP'ın mahalli seçimi 4. yıl içinde yapmak istediğini savundu. Topçu, "Biz seçim yapılmasına karşı değiliz. Açın televizyonu muhalefete. Biz anayasa degişikligi için oy vereünr dedi. Topçu, Cumhurbaşkanı kenan Evren'in 1984'de çıkanlan Mahalli Seçim Yasası'nı geri çevirme gerekçesini de okuyarak Cumhurbaşkanının veto gerekçesinde yerel seçimin ertelenme veya öne alınmasmın Meclis kararıyla olamayacağı görüşünü belirttiğini söyledi. Topçu, "Şimdi mahalli seçimi 1988 ekimine alırsanız, bunu Cumhurbaşkanının onayından nasü geçireceksiniz?" dıye sorarak, "Eğer mahalli seçimler 1989 ekimine kalırsa 7 ay ertelenmiş oluyor. Savaş mı ilan edeceksiniz, söyleyin biz de bilelim" diye konuştu. SHP'li Turan Bayezit ise iktidann mahalli seçimlerin bu yılın ekim ayında yapılmasını amaçladığım, önerinin gerekçesinden de bunun anlaşıldığını belirterek şöyle konuştu: "Eger Başbakanın. Mecliste 301 oyu olsaydı, anayasayı değişlirirdi. Tartıştığımız 5 yıl meselesini ilkokul çocukian görse bize güler. Meclis baglamaz" diye karşı çıkarken ANAP'lı komisyon üyelerinden Alaattin Fırat ile Unal Yssar'ın, "Çok dognı gerekçeyi değiştirsinler" dedikleri duyuldu. Turan Bayezit, Sungurlu'ya, "Hükümet 1988 ekiminde genel mahalli idare seçimi yapacak mı?" diye sorunca, Adalet Bakanı Sungurlu'nun yanıtı, "Henüz o meseleyi müzakere edip karara bağlamadık" oldu. Sungurlu, SHP'li Gurbüz'ün sorusu üzerine de Başbakan özal'ın bir Yüksek Kahkeme Başkanını ziyareti sırasında anayasadaki 5 yıllık sürenin nasıl yorumlanacağmı sorduğunu, yüksek mahkemenin başkanımn da, "4 yıl bittikten sonra 5 yıl sayılır" yorumunda bulunduğunu anlattı. Sungurlu'nun örnek olarak anlattığı Yüksek Mahkeme Başkanımn, Yargıtay Başkanı olduğu öğrenildi. DYP'li Topçu da bakana, "Ya bu ekimde ya da önümüzdeki yıl ekim ayında seçim yapacaksınız. Hangisine karar vereceksiniz?" dıye sordu. Sungurlu ise "Siz karar verin. Haziran ama hangi haziran?" yanıtını verdi. Görüşmelerin tamamlanmasından sonra Anayasa Komisyonu Başkanı Kâmil Tuğrul Coşkunoglu, önerinin maddelerine geçilmesini oya sundu. ANAP'lı üyelerin oyları ile maddelerin görüşülmesi benimsendi. Komisyon çalışmalanna ara verdikten sonra önerinin sahiplerinden ANAP Grup Başkan Vekili Mükerrem Taşçıoğlu ile oneriyi hazırlayanlardan ANAP Genel Başkan Başyardımcısı Mehmet Keçeciler, Genel Başkan Yardımcısı Eyüp Aşık, Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı ile Anayasa Komisyonunun bazı ANAP'lı üyelerinin Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'yu da yanlarına alarak, yasa önerisini değerlendirdikleri öğrenildi. ANAP'lılar öneriyi geri çekerek gerekçeyi yeniden hazırlayacaklarını ifade ettiler. KüLİS Torpilli geziler Başbakanın yurtdışına yaptığı resmi gezilere çeşitli partilere mensup milletvekilleri de katılıyor. Ancak özal'ın bOtün geziletde yanından ayırmadığı iki gözdesi var. ANAP Genel Başkan Yardımcısı Güneş Taner ve ANAP Samsun Milletvekili Mehmet Akarca. Taner, özal'ın gezilerinde partisel ilişkileri, Akarca ise "tcraatın Içinden" işlerini yürütüyor. Ama her ikisine de TBMM bütçesinden harcırah veriliyor. Eski Sanayi Bakanı Cahit Aral da lran gezisine katılacak mıllelvekilleri arasına, "Başbakan torpilli" olarak katıldı. Özal, gezi için kura çekilirken, Aral'ın Sanayi Bakanlığı döneminde lran ile yapılan karma ekonomik komisyon toplantılarına başkanlık ettiğini belirterek kuraya katılmadan listeye ahnmasını istedi. Kavaklık ANAP Istanbul Milletvekili Altan Kavak, ANAP kulisini, "kavak"lann bulunmasma göre adlandınyor. Eğer ANAP kulisinde sadece kendisi bulunursa kavak, kendisi ile birlikte ANAP Istanbul milletvekili Cavit Kavak da bulunursa kavaklar adını veriyor. Altan Kavak, "Peki Cavit Kavak da kulise geiirse ne olur?" sorusunu, şöyle yanıtlıyor: "O zaman kulis kavaklık olur." Başkanından rica edelim ANAP'ın Turkçe bilmeyenleri için kurs açılsın. Size doklor bir saatte bir ilaç alacaksanız dese, siz de bu ilacı 40 dakikada bir almaya kalksanız gümbürder gidersiniz. Mahalli seçim 25 martta yapıldığına göre, anayasanm 127. maddesi çok katı. Seçimi erteleyemezsiniz veya öne alamazsınız." Toplantıya katılan Adalet Komisyonu Başkanı Alpaslan Pehlivanlı da söz alarak asıl sorunun, yasa önerisini gerekçesi ile metni arasmdaki farklılıktan kaynaklandığuıı belirterek, "Mubalefetten arkadaşlann söylediği gibi incc bir taktik variığı gerekçe Ue ele verilnuş" dedi. Pehlivanlı, 5 yıllık sürenin 25 martta dolduEdinilen bilgiye göre, ANAP Grup ğunu, ancak daha önce çıkanlan bir Yönetim Kurulu yerel seçim yasasınyasa ile mahalli seçimin hazirana da değişiklik önerisini incelemeye alındığını ifade ederek, "Teklif sabip ' alacak. Grup yönetimi daha önce Keleri tekliflerini geri çeksinler, gerekçeciler ve Aşık tarafından hazırlanan çeyi düzeltip getirsinler. Eger bu dıiönerinin Anayasa Mahkemesi'nden zeltilmezse muhalefetin de belirttiği dönebileçeği olasılığı üzerinde durgibi Cumhurbaşkanlığı >e Anayasa muştu. Öneri, grupıa yeniden inceMahkemesi'nde sorun çıkabilir" şeklenecek ve bu arada bazı ek maddelinde konuştu. Anayasa Komisyonu lerde değişiklik yoluna gidilecek. Başkanı Kamil Tuğnıl Coşkunoglu, Yasa önerisinin bugün komisyonPehlivanlı'ya "Gerekçe bizi dan geri çekileceği öğrenildi. SöYLEŞl Sekreter istekleri Meclis idare amirlerinden Uğur Ener, komisyon başkanlanna dün bir yemek verdi. Yemeğe katılan komisyon başkanlan istek ve şikâyetlerini Ener'e aktardılar. Başkanların iki konuda görüş birlıği sagladıkları göriildü: Sekreter ve odalannın genişletilmesi isteklerinde. Ener, komisyon başkanlannın tümünün isteklerine uymayı denerse, Meclisin tüm odaları bile komisyon başkanlanna yetmeyecek. Bakarsın kürsüye sazla çıkaran ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) Bağlama virtüözü diye de tanınan halk müziği sanatçısı SHP Ankara Milletvekili Arif Sağ'ı bir gun elinde sazı ile Meclis kürsüsünde görürsek şaşmamak gerek. "ANAP'lılann riyakâr konuştuklan, halkı kandırdıklan gunler, kürsüye çıkıp onlan yçrecek tiirküler söylemek istiyonım" diye konuşuyor Sağ. Içttizük için hazırlık ANKARA (Cumhnriyet Burosu) TBMM Anayasa Komisyonu'nun ANAP'lı üyeleri içtüzük degişikligi çalışmalannı sürdürüyorlar. tstanbul milletvekili Orhan Ergüder ve arkadaşlannın toplantılar yaparak yüriıttüğü çalışmalarda yeni bir içtüzük hazırlanması yerine 12 Eylül 1980 öncesi TBMM'nin çalışma yöntemlerini belirleyen eski içtüzüğün 70. maddesinin değiştirilmesi görüşü benimsendi. Cumhuriyet muhabirinin edindiği bilgiye göre yasama çalışmalarında muhalefetin engelleme yapmasını önleyen yaptırımlara yer veriliyor. Örneğin muhalefetin sunduğu değişiklik önergelerine sözcük smırlaması getiriliyor. Uzun metinli yasalarda yapılacak değişiklikier, madde madde değil, bütün olarak ele alınacak ve üyeler görüşlerini değişikliğin tümü için dile getirebilecekler. Muhalefetin sesini duyurduğu bütçe komisyonu görüşmelerinde daha etkin olunması için ise Bütçe Komisyonu başkanlık divarunın üye sayısı arttırılarak yapısı değiştirilecek. Içtüzüğün değiştirilmesi için sürdürülen taslak çalışmalarında Cumhurbaşkanının, Meclisi açış konuşması yeni esaslara bağlandı. Öngorülen degişikliğe göre cumhurbaşkanı Meclis açış konuşmasını Meclisteki locasından yapacak. • Meclise 3 idam dosyası geldi ANKARA (Cumhuriyet Burosu) Kamuoyunda "Bahçelievler Katliamı" olarak bilinen 7 TİP üyesinin 12 Eylül 1980 öncesi öldürül•mesi olayından hukum giyen Ahmet Erciiment Gedikli ve Haiok Kırcı'ya ait ölüm cezalarının yerine getirilmesine ilişkin Başbakanhk tezkerleri TBMM başkanhğına geldi. Gedikli ve Kırcı'nın idam dosyaları, yeniden 'argılanmaları istendiği için geçen yasama döneminde TBMM'den geri istenmişti. Gedikli ve Kırea'nın dosyaları ile birlikte adi suçtan hukum giyen Ismail Tannkulu'nun dosyası da TBMM Başkanhğına geldi. Üç idam hükumlusüne ait dosyalar Adalet Komisyonuna gönderildi. Adalet Komisyonunda bekleyen dosya sayısı 189'a yükseldi. f Mecliste dün Birlikte kalkan eller iktidar ve muhalefel millelvekillerinin elleri dün ilk kez birlikte havalandı. Kısa bir süre için de olsa Ornek bir birliktelik yaşandt. Işkenceye karşı Avrupa sözleşmesini onaylayarak ona bir iç hukuk belgesi niteliğini kazandıran bu Ornek davranış kısa sürdü. Genel kurulda görüşmeleri gölgeleyen bazı davranışlara da ne yaZik ki rasllandı. Gruplar adına ve kişisel görüşler açıklanırken bazı bakanlar basla olmak üzere iktidar ve muhalefet millelvekillerinin yüksek sesle "sohbetleri" dikkat çektı Bir kuşede Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, yanında Sanayi Bakanı Şiikrü Yürür ve bazı ANAP'lılar, bir başka köşede Devlet Bakanı Nihat Kitapçı ve bazı ANAP'lılar kendilerini, "iskence"den soyutladılar. Aynı görünum SHP ve DYP sıralarında da egemendi. Bazı Oyeler genel kurulda sohbel ederken bazı SHP'liler de yaklaşan kongrenin kulisine girmişlerdi. Kürsüden özellikle söylemek istediği türkünün sözlerini, "Bülbul güle hayran olur/Hayran olur seyran olur Bazı insan hayvan olur/Hay van adem olmaz imiş" diye anlalan Sağ, kürsüye bağlama ile çıkma düşüncesini şöyle dile getiriyor: "Benim işim hiç belli olmaz. Birgiin kürsüye bağlamamla çıkabilir, bunlan söyleyebilirim. Kimse de engelleyemez beni. Herkes istediği şevi söylüyor. Ben de türkü söylerim. Bağlamamı engelleseler, curamı cebime koyanm, gene kürsüye çıkanm. Onlann kalemi engelleniyor mu, benim sazım engellensin? Başbakanın meşhur altın kalemine kimse birşey diyor mu ki, benim sazım a desinler. Onun kalemi varsa, benim de sazım var." Yaşamının büyük bölumü bağlama ile iç içe geçen yeni politikacı Sağ, sanatı politikanın üzerinde göruyor. Politikayı, "daha güncel bir uğrag. Bağlama virtüözü olarak bilinen SHP Ankara Milletvekili Arif Sağ "Benim ne yapacağım hiç belli olmaz. Bakarsın ANAP'lılann halkı kandırdıkları günler sazımı kapıp kürsüye çıkar, onlan yeren türküler söylerim. Kimse de beni engelleyemez "dedi. modacı bir unsur" diye niteleyen Sağ, Mecliste ANAP'lılann çıkardığı yasalardan efkârlamnca halkla ilişkiler binasındaki odasıoın duvarına asılı bağlamasını eline alıp çaldığını anlatıyor. Arif Sağ, politikacı olarak da bağlamayı elinden bırakmamış, ama "Sanaümı politikaya alel etmiyonım, elmeyeceğim" dıyor. Sağ, poütikaya girmesini ise, "Müzikle, sanatla ilgilenince sen girmesen bile, donemin yönetkileri seni poütikanın içine sokuyor" diye anlatıyor. Arif Sağ, Meclisin konser salonu olarak bugunküııden daha iyi işler yapacağı görüşünde. "Ancak bunun için ses düzenini, şarlucılan, sunuculan degiştirmek gerek. Seyirci de sanatçıya göre oluyor. Burada dinlemesi bile bilinmiyor. Bir dinleme adabı vardır. Buradaki olayı bir sanat olayına dönüştürdugunüz zaman, hangi sanatçı çıkıyorsa, onun laraftan alkışlnor, diğer tarafınkiier juhalıyor. Böyle bir salonda konser vermek islemem dogrusu." Müzik aynmı yapmadığını, klasik müziği çok se\diğini belirten Sağ, "ANAP'a bir müzik yapsaydmız, nasıl olurdu?" sorusu üzerine ise, düşünceierini kısaca ortaya koyuyor: "Onlara yapılacak müzik arabesk olurdu. Onlara mantıklı belii şeyier anlalan müzik vaptığıtıız zaman, pek bağdaşmaz. Propaganda müziklerinde bile halk turkulerini bozuyorlar. Çünkü bozmak onlann yapısında var." Arif Sağ'a göre Başbakanın elleri bağlama çalmaya "pek miisait değil" Ama Sağ, Özal için bir bağlama yapacak olsaydı, bunun nasıl olacağını da düşünüyor: "Ona ekonomik yönden bir bağlama yapardım Çünkü onu çalmaya çalışıyor, ama yine de beceremiyor. Hem kendisine bağlama pek yakışmaz. Onun }apısma göre bir bağlama yapmak gerekse, egri akortsuz bir bağlama olması gerek. Akortlu bağlama çalacagını zannetmiyorum. Ekonomide oldugu gibi, Başbakan anons ettigi turkuyu çalamaz. Başka sey anons ediyor, başka şey söylüyor." Bağlama virtüözünün yanı sıra, elektronik ses tesisatçılığı ile de yakından ügilenen Sağ, Meclisin ses düzenini, "çok bozuk, çok ilkel" olarak niteliyor. Genel kurul salonundaki ses düzeninin yetersiz olduğunu, sıradan bir salonun ses düzeninin bile bulunmadığını bildiren Sağ, bu nedenie bazı konuşmacıların soylediklerini anlayamamaktan yakınıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle